18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 TEMMUZ 2011 CUMA 6 Şener yine hâkim karşısına çıkacak İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener, bugün 2 ayrı davadan hâkim karşısına çıkacak. Şener, Milliyet gazetesinde 3 Nisan 2010 tarihinde “Fuar yeri kavgası rüşvet soruşturmasına döndü” başlığıyla yer alan haber nedeniyle “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiaları kapsamında Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Şener’in 3 yıldan 8 yıla dek hapis cezası isteniyor. Nedim Şener, aynı haber kapsamında “gizliliği ihlal” ve “hakaret” suçlarından da yine Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başka bir davada 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. HABERLER sim listesi belediyeden Deniz Feneri e.V.’nin, bazı kaymakamlık ve AKP’li belediyenin yardım listelerindeki kişiler adına sahte makbuz düzenleyerek milyonlarca lirayı dağıtmış gibi gösterdiği iddia edildi. Savcı iki dernek arasında organik bağ saptadı AL CAN ULUDAĞ 31 ay sonra soracaklar AYKUT KÜÇÜKKAYA Yüksekova saldırısını PKK üstlendi DİYARBAKIR / TUNCELİ (Cumhuriyet) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde iki uzman çavuşun başından vurularak öldürüldüğü saldırıyı terör örgütü PKK üstlendi. Örgüte yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı’na yapılan açıklamada, saldırının bölgede sürdürülen operasyonlar nedeniyle gerçekleştirildiği belirtildi. Tunceli’de ise terör örgütünün büyük bir saldırı hazırlığında olduğu istihbaratı üzerine Tunceli merkez ile Pülümür ilçelerinde operasyonlar yoğunlaştırıldı. Merkez Güleç köyü dağlık alanında arazi araması yapan askerlerin geçiş güzergâhına döşenen uzaktan kumandalı bombanın patlatılması sonucu bir jandarma er yaralandı. ‘Tutuklu yargılamaya devam’ yazıları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, dün genel kurulda öncelikle anayasaya göre milletvekillerinin göreve başlamadan önce ant içmeleri gerektiğini belirterek ant içmemiş milletvekillerinden isteyenleri kürsüye davet etti. Hiçbir milletvekili kürsüye çıkmadı. Çiçek, daha sonra İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Şırnak milletvekilleri Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız ile Van Milletvekili Kemal Aktaş, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ise İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın “tutuklu olarak yargılanmalarına devam edildiğine” ilişkin yazılarını genel kurulun bilgisine sundu. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağında gözaltına alınan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a tam “31 ay” sonra “Almanya’da hapiste yatan Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan adına düzenlenen sahte vekâletnameyle stanbul’da bir şirkette yaptığı hisse operasyonu” sorulacak. Karaman’ın Almanya’da halen hapis yatan Deniz Feneri e.V.’nin kurucusu Mehmet Gürhan’ın şirketteki hissesi gözaltına alınan diğer isimlerden Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi smail Karahan’a devredilmişti. Hisse operasyonunun yapıldığı şirketin önemi Almanya’da bağış paralarıyla alındığı itiraf edilen gemi için bu ülkede çekildiği savunulan banka kredisinin 400 bin Avro’luk kısmının stanbul’daki bu şirkete tranfer edilmesinden geliyor. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasında 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Euro 7’nin Genel Müdürü Gürhan hapisteyken onun adına stanbul’daki 10. Noter’den vekâletname alan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman; vekâletnameyi aldığı gün stanbul’da kurulu Haliç Deniz şirketinde “hisse operasyonu” gerçekleştirdi. Karaman, Gürhan’ın 50 bin YTL’lik hissesini davanın diğer faili olarak gösterilen smail Karahan’a devretti; Gürhan aynı gün hapisteyten şirketin genel müdürlüğünden istifa ettirildi. Bu devir sonrası şirket Karaman ve Karahan ortaklığına geçti. stanbul’daki bu şirketin önemi ise Almanya’daki Deniz Feneri davasının iddianamesinin 98. sayfasına dayanıyor. O sayfada, “Almanya’da Deniz Feneri’ne yapılan bağış paralarıyla alındığı belirtilen gemi için Vakıfbank’tan çekilen 1 milyon Avro’luk kredinin 400 bin Avro’sunun Haliç’e havale edildiği” yazıyor. Gürhan’la birlikte davada hapis cezasına çarptırılan Deniz Feneri’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş de bu havaleyi iki kez 200 bin Avro halinde kendisinin yaptığını doğrulayarak Haliç şirketine giden paranın nereye harcandığını bilmediğini itiraf ediyor. Akman, 3. katta iki saat bekledikten sonra 09.20’de savcıların odasına alındı. (AA) Zahid Akman’a şüpheli para hareketleri soruldu 8 saat sorgu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya bağlantılı Deniz Feneri e.V. bağış yolsuzluğu soruşturmasında gözaltına alınan ve “kuryelik yapmakla” suçlanan RTÜK Üyesi Zahid Akman, üç savcı tarafından uzun süre sorgulandı. Önceki gün gözaltına alınan ve Ankara Emniyeti’nde tutulan Zahid Akman, dün 07.20’de Ankara Adliyesi’ne getirildi. Akman’ı savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren sorguladı. İfadesi 8 saat süren Akman’a MASAK’ın hesaplarında tespit ettiği şüpheli para hareketleri soruldu. Bir başka suçlama ise “kuryelik yaptığı” iddiası oldu. Diğer yandan Akman’a, hisse sahibi oldukları Beyaz Holding gibi bazı şirketlerle ilgili soruların yöneltildiği öğrenildi. Deniz Feneri e.V.’nin bağış adı altında topladığı milyonlarca Avro’nun bu şirketlere aktarıldığı iddia edilmişti. İfadeden sonra KOM DaiZahid resi Akman polisleri, gazetecilerin görüntü almasını engellemek için Akman’ı bir saate yakın adliyeden çıkarmayarak bekletti. Akman’ın ifadesinin bitmesi ve emniyete götürülmesi sırasında Ankara KOM Dairesi’nin üst düzey iki yöneticisinin de gelmesi dikkat çekti. Ayrıca şüphelilerin tutulduğu KOM’a gazetecilerin girişi yasaklandı. Akman’ın avukatı Hakan Yıldız, Akman’ın yönetiminde bulunduğu şirketlerle Deniz Feneri Derneği arasındaki para transferi iddialarıyla ilgili 25’in üzerinde soru sorulduğunu söyledi. Deniz Feneri’ne özel süreç İstanbul’daki şike soruşturmasında her türlü bilgi medyaya sızdırılırken Ankara’daki Deniz Feneri soruşturmasında alınan güvenlik önlemleri dikkat çekti. Katlara gazetecilerin girişi yasaklandı. Birçok soruşturmada şüphelilerin 4 gün boyunca emniyette tutulması ve burada polis tarafından ifadesi alınması uygulaması, bu soruşturmada yapılmadı. Akman ve diğer isimlerin sadece savcılıkta sorgulanacağı ve mahkemeye sevk edileceği kaydedildi. Akman’ın ifade işleminin tamamlanmasının ardından akşam saatlerinde Kanal 7 yönetici İsmail Karahan adliyeye getirildi ve ifadesi alınmaya başlandı. ANKARA Almanya bağlantılı Deniz Feneri e.V. bağış yolsuzluğu soruşturmasında, önemli iki bulguya ulaşıldı. Buna göre, Deniz Feneri e.V.’nin; Türkiye’deki yardımlarını Deniz Feneri Derneği’nin dağıttığı, iki örgüt arasında “organik bağ” olduğu iddia edildi. Deniz Feneri aracılığıyla bazı kaymakamlıklar ile AKP’li belediyelerin “yardım listeleri” ile listedeki vatandaşların kimlik fotokopileri ve ikametgâh belgelerini Deniz Feneri e.V. ile paylaştığı, derneği de bu bilgileri kullanarak yardım verilmiş gibi makbuz düzenlediği öne sürüldü. Kaymakamlıkların listesinin sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına ait yardım listeleri olduğu öğrenildi. Ankara savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün yaklaşık 3 yıldır yürüttüğü soruşturmada, yapılan çalışmalar ve alınan ifadeler, yeni bazı delilleri ortaya çıkardı. Deniz Feneri e.V. Almanya’da düzenlediği bazı konserlerde milyonlarca Avro bağış topladığı ancak bunları makbuzla kayıt altına almadığı öğrenildi. Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan gibi isimler e.V.’yi “şirket gibi” gibi yönetti. Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın hissedarı olduğu Beyaz Holding gibi bazı şirketlere dernekten milyonlarca lira para aktarıldığı tespit edilirken bir şirkete 1 milyon Avro’nun gittiği belirlendi. Yardım paralarının izinin kaybedilmesi amacıyla 10’un üzerinde bankada 20 civarında hesap açıldığı ve paraların buralara yatırıldığı, daha sonra buralardan da çekilerek paraların izinin kaybedildiği öne sürülüyor. Akman ve Karaman başta olmak üzere birçok kişinin hesaplarını MASAK’a inceleten savcılığa gelen raporda, bu kişilerin hesaplarında bazı para hareketleri şüpheli bulundu. Bu raporla yetinmeyen savcılık, BDDK’den de kapsamlı bir rapor istedi. Savcıların 3 Ocak 2011’de Almanya’dan getirdikleri bilgi ve belgeler ara sında dağıtılan yardımlara ilişkin “alındı belgeleri” ve yardım alan kişilerin kimlik fotokopileri de yer aldı. Çoğunlukla 300 Avro civarında kesilen makbuzları inceleyen savcılar, yazının aynı elden çıktığını görünce şüphelendi. Bunun üzerinde yardım aldığı öğrenilen yaklaşık 600 kişinin ifadesi alındı. Bu kişilerin yüzde 90’ı yardım almadıklarını söyledi. Ancak bazı kişilerin sadece belediye ve kaymakamlıklara yardım için başvuruda bulunduklarını belirtince, önemli bir ayrıntı ortaya çıktı. Buna göre, Deniz Feneri e.V., Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği aracılığıyla bazı kaymakamlık ve belediyelerin yoksul listesi, kimlik fotokopileri ve ikametgâh il muhaberlerini aldı. Alınan bu listelerdeki kişilerin yüzde 90’ına yardım dağıtılmadı. e.V. yetkililerinin, listelerdeki kişileri yardım dağıtılmış gibi göstererek makbuz düzenlediği öğrenildi. ‘Organik bağ’ Öte yandan Deniz Feneri Derneği, Almanya’daki bağış skandalı ortaya çıktığında, e.V. ile ilgisinin olmadığını iddia etmişti. Ancak soruşturma kapsamında toplanan bilgi ve belgeler, iki kurum arasında “organik bağ” olduğunu ortaya koydu. Türkiye’de şubesi olmayan Deniz Feneri e.V.’nin yardımlarını Deniz Feneri Derneği’nin dağıttığı iddia edildi. Hatta Deniz Feneri Derneği’nin Almanya’daki derneğin “Türkiye şubesi” gibi çalıştığı görüşüne varıldı. Bunun en önemli kanıtı ise tanık ifadeleri oldu. Almanya’daki dernekte adı “yardım aldı” şeklinde geçen onlarca kişi, talimatla verdikleri ifadelerde kendilerine yapılan yardımın e.V.’den değil, Deniz Feneri Derneği’nden yapıldığını bildiklerini söyledi. Bunlardan Doğu’da oturan bir vatandaş, bu kişilerden şikâyetçi olduğunu kaydetti. Diğer yandan yardımlar Avro olarak gösterilmesine karşın bunlar Türkiye’de giysi ve gıda olarak dağıtıldığı iddia edildi. Tüm bilgi, belge ve ifadelerin değerlendirilmesinde, yolsuzlukların “çok profesyonel ve organize” şekilde yapıldığı sonucuna varıldı. Hukukçular polisin ‘tespit edildi’, delillendirildi’ gibi net ifadelerle kamuoyunu bilgilendirmesinin suç olduğunu belirtti ‘Emniyet açıklama yapamaz’ İstanbul Haber Servisi Spor hukukçuları emniyetin şike operasyonunda kurum ve kişilere yönelik “tespit edildi”, “delillendirildi” gibi net ifadeler kullanamayacağını, bunu kamuoyuyla paylaşamayacağını, açıklama yapamayacağını, aksi halde suç işlemiş olacağını vurguladı. Hukukçular, emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulabileceğine dikkat çekerek hukuka aykırı şeyler gerçekleştirildiğini ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini söyledi. Sporda yaşanan şike olaylarına ilişkin emniyetin açıklamasını değerlendiren Spor Hukuku Enstitüsü Genel Sekreteri avukat Emin Öztürk, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün “tespit edildi”, “delillendirildi” gibi net ifadeler kullanarak açıklama yapma yetkisinin olmadığını söyledi. Öztürk, “Bu olay soruşturma aşamasında. Bu tür konular çok önemli, bunlara dikkat edilmesi gerekli. Açıklama soruş Vali vekiline yumruklu saldırı BİLECİK (Cumhuriyet) Bilecik Vali Vekili Metin Çınar, bir işyerini devralmak için kredi talebinde bulunan 25 yaşındaki İbrahim Çelik tarafından makam odasında yumruklandı. Vali Vekili Çınar gözünden hafif yaralanırken İbrahim Çelik gözaltına alındı. Vali Vekili Çınar’ın, odasına gelen Çelik’ten alt katta bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na başvurmasını istemesi üzerine Çınar’ın sinirlenerek vali vekiline yumruk attığı öğrenildi. Türker: Polis ‘kesin suçlu’ diyemez Spor hukukçusu avukat Vedat Türker , “Polis ellerindenki delillerin net olduğunu söyleyebilir. Ancak masumiyet karinesi gereğince kişilerin suçlu olduğunu, kesinleştiğini açıklamayamaz. Bu konuda beyanda bulunamaz. Sadece zanlılara yönelik bu konuda delil topladıklarını beyan edebilirler, bunlar için de kesin olduğunu belirtemezler. Çünkü delilleri değerlendirmek mahkemelerin görev yetkisindedir” diye konuştu. ‘Gizliliği ihlal etmek suçtur’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şike soruşturmasında bilgi ve belgelerin sızmasını eleştiren Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, gizlilik kararı alınmasa da zaten soruşturmanın gizli olduğunu vurguladı. Feyzioğlu, “Soruşturmada bu şekilde belgelerin açığa çıkmasıyla gizlilik ihlal ediliyor. Dosyanın tümü ortaya açılmadan parça parça verilen bilgilerle kamuoyu yönlendiriliyor. Soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek de suçtur. Eğer bu belgeleri emniyet veriyorsa hukuka aykırı davranmıştır” dedi. Feyzioğlu, İstanbul Emniyeti’nin 19 maçta şike olduğu yönünde kesin açıklama yapmasına da tepki göstererek “Svcının veya polisin suç ispatlanmış gibi kamuoyuna açıklama yapması suçsuzluk karinesine aykırıdır” dedi. turma açısından biraz sıkıntı yaratabilir” dedi. Öztürk, şöyle devam etti: “Emniyetin bu tür ifadeleri kullandıktan sonra açıklamasının kesin bir karar niteliği taşımadığını da söylemesi gerekliydi. Öncelikle emniyetin basına açıklama yapma gibi bir yükümlülüğü yoktur. Asıl problem emniyetin elinde olan teknik takip, bilgi, belge ve fotoğrafları basına sızdırmasıdır. Bu durum yargının doğru bir şekilde yürütülmesini engeller. Bazı kişiler çeşitli fotoğraflarla günlerdir basında zaten peşinen suçlu ilan edildi.” İstanbul Barosu Spor ve Spor Hu kuku Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Turgay Demirci ise yürütülen soruşturmada gizlilik kararı olduğunu, Emniyetin bunu ihlal ettiğini ve haklarında suç duyurusunda bulunulabileceğini söyledi. Demirci, “Emniyet yetkilileri ellerindeki deliller net olsa dahi söylememeliler. Bu yanlıştır.” dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunabileceğine de dikkat çeken Demirci, “Emniyet Müdürlüğü federasyona açıklama yapacaksa bile cumhuriyet savcılığının yetkisi dahilinde bunu yapabilir” dedi. Spor hukukçusu avukat Gurur Gaye Günal ise polisin şike soruşturması kapsamında “deliler tespit edildi” yönündeki açıklamasının hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Günal, şunları söyledi: “Polisin açıklama yapması ve basına bilgilerin sızdırılması konusunda savcılık gerekli incelemeyi başlatmalı. 5237 sayılı Türk Ceza Kanu’nun 285 No’lu maddesinde gizliliğin ihlali maddesi gereği 1 ile 3 yıl arasında cezalandırma yapılır. Bunu basın yoluyla işlerlerse ceza yarı oranında arttırılır. Suçluluk karinesi göz ardı edilerek suçlu olarak gösterilirlerse de 2 yıl hapis cezası verilir.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle