18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 TEMMUZ 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 17 Üniversite adayları heyecanla LYS sonuçlarını bekliyor. Uzmanlar tercih dönemi için anababaları uyarıyor: Küresel ısınmaya çare aranıyor ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda başlatılan Sürdürülebilir Çevre ve Enerji Sistemleri Yüksek Lisans Programı, yeni öğrencilerini bekliyor. 21. yüzyılın çevre sorunlarına kalıcı çözümlerin arandığı bu programa başvurular, 15 Temmuz’a kadar devam edecek. Program Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Ali Muhtaroğlu, bu programın, gün geçtikçe artan küresel ısınma ve dünyamızın sürdürülebilirliği ile ilgili sorunlara kalıcı çözümler bulma ihtiyacından doğduğunu belirtti. Muhtaroğlu, “Kıbrıs, bölge olarak küçük olmasına rağmen su kaynakları, enerji kaynakları, çevre konularındaki araştırmalar açısından iyi bir laboratuvar ortamı sunuyor. 21. yüzyılın en önemli sorunlarına ancak disiplinler arası yaklaşımlarla kalıcı çözümlerin getirilebileceğine inanıyoruz” dedi. ‘Meslek seçimine karışmayın’ Medipol’de hukuk fakültesi İstanbul Medipol Üniversitesi, yeni öğretim yılında hukuk fakültesini eğitime açıyor. Hukuk fakültesinin, 8’i burslu olmak üzere toplam 80 öğrenci kontenjanı bulunuyor. Rektör Prof. Dr. Sabahattin Aydın, Grand Hyatt Hotel’de düzenlenen basın toplantısında, üniversitenin; bu yıl eğitime açılan hukuk fakültesiyle sosyal bilimlere giriş aşamalarını anlattı. GÖRÜŞ ALİ EKBER ATAŞ Vedat Günyol Vedat Günyol’u, “anmak” ve “anlamak” demek, biraz da “Dünü bugüne, bugünü yarına bağlayın” demek. İnsan, karanlıktan aydınlığa, tutsaklıktan özgürlüğe, değişme ve gelişme çizgisi izlemiş, doğal olarak da bu evrim sürecinden geçerek bugüne gelmiştir. Bir düşünür olarak, Vedat Günyol, salt yaşadığı çağın düşünce dizgesi içinde donup kalmamıştır. Çağdaş zamanlarda yaşayışını sürdürecek düşünceler ortaya atmış ve bu uğurda, 70 yılı aşan, “aşkın” bir sanat dönemi yaşatmış. Aramızda olmasa da, yapıtlarıyla bunu sürdürmektedir hâlâ. Kaynağında, Günyol’un, XX. yüzyılı başından sonuna geçmiş olması da değil, asıl önemli olan. Üstünde durulması gereken temel konu, onun, “antikçağ” düşünürlerini aratmayan bir bilgelikte, geçmişe ya da bugüne takılıp kalmayan ileri düşüncelerin peşinde koşmuş olmasıdır. Bu nedenledir ki, Günyol’un hayatını ve yaptıklarını ele alırken, onu kendi dönemiyle sınırlamadan, geçmişi ve geleceğiyle bir diyalektik bütünlük içinde anlamaya çalışmak, düşünmek, yeni çıkarımlar yapıp öyle değerlendirmek gerekir. 93 yıllık yaşamının 70 yılını seve seve verdiği ve olağanüstü çabasıyla, Türk Aydınlanması’na, Toplumsalcı Hümanist Düşünceye ve Hümanist Yazınımıza kazandırdıkları, ne bir rastlantıdır ne de bu süreçteki etkin ve çok sevilen kişiliğindeki alçakgönüllü, her şeye ve herkese hoşgörüyle bakması bir abartıdır Günyol’un. Onun, yazın ve düşün hayatında, önemini ilk sıralarda korumuş bir başka konu da “dil”dir! Yazınsal ve düşünsel anlamda da “dil”i, yaşamının ve düşüncesinin dayanak noktası yapar. Onun gözünde, insan, varlık olarak “anadiliyle” bir anlam ve kişilik bulur. Dahası, insanın salt bireysel ve ulusal değil, evrensel boyutuyla da kimliğini ancak “diliyle” kazanabileceğini savunur. Soruyor, sevgili öğretmenimiz ve diyor ki: “… Ben neyim şimdi? Bir Türk. Neyimle Türk? Dilimle. Türkçe benim doğal yurdumdur, dünyanın neresinde olursam olayım, hiç fark etmez. Yunus’lardan, Karacaoğlan’lardan, Pir Sultanlar’dan, Dadaloğlu’lardan süzüle incele, özleşen, gelişen bir dildir benim yurdum, barınağım, can damarım. Dilim dolayısıyla Türk olmak, büyük bir onurdur benim için. Ben Türkçenin âşığıyım, diyebilirim. Türkçemle düşünüyor, Türkçemle yaşıyorum. Ne var ki, anadili bir yerde, yetmiyor insanı insan kılmaya. Dünyaya açılmak için başka insanların konuştuğu dillere de el atmak, gönül bağlamak gerek…” Vedat Günyol adı, Atatürk’ün başlattığı ve her şeye karşın savaşımını verdiğimiz ve Asya’nın Rönesans çağını başlatan, 1923 Aydınlanma Devrimi’nin, “Yazınımızdaki Toplumsalcı Hümanizma”nın, ekinimizin, ve eğitimöğretim yaşamımızın bir dönemeci. Buluşma ve ayrışma noktasıdır. Onu değerlendirirken tüm bu süreçleri göz önünde tutmak gerek. Yaşadıkları ve yaptıklarıyla kendi dönemi içinde donup kalmadı. Herkesçe de benimsenebilecek değerler üretti. O, zamanla sınırlandırılacak bir yaşamın adı olmadı. Dahası, insanlığın ve elbet ki, dünyamızda yaşanan olayların yakın bir tanığı olması nedeniyle, dünden bugüne, bugünden yarınlara kurulan bir köprüdür. Bu yaşamı dolduran her olay, tarihselliğini kendi içinde barındıran “diyalektik bir bütünlük” sergilemektedir. Ne ki, bu bütünlükte bakıldığında Günyol’u, yaşadığı dönemi, dönem içinde olup bitenleri, 1923 Aydınlanma Devrimi’ni, Cumhuriyeti, Hümanizmayı ve bütün bunları bize kazandıran Mustafa Kemal Atatürk’ü daha iyi anlarız. Vedat Günyol, yerelden ulusala, ulusaldan evrensele bir değişme ve gelişme çizgisi izlemiş ve bugünlere gelmiş bir bilgedir. Yaşadığı dönemde, “olupbitenlerle” çok yakından ilgilenmiş, çağdaş zamanlarda da kendisini yaşatacak “yetkinlikte ve aşkınlıkta” onlarca ürün bırakmıştır bize. “Bağımsızlıkçı, toplumsalcı hümanist bir dünya görüşü” oluşturma çabasında tek başına bir okul gibi çalıştı. Bırakın, dağınık olan insancı düşünceyi bir araya toplayıp dizgeli bir anlayışa temellendirme çabasını, onun yaptıklarının Batılı benzerlerininkinden, kat be kat aşan bir aşkınlığa ulaştığını söylemek, bir abartıdan çok, gerçeğin kendisidir. Hukuk Laboratuvarı Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Akif Aydın da kurulacak “Hukuk Laboratuvarı”na, vatandaşların hukuki sorunlarının çözülmesi amacıyla başvurabileceklerini söyledi. Sarıyerli çocuklar Koç Üniversitesi’nde Sarıyer’e bağlı Zekeriyaköy, Turgut Akan ve Kocataş Barbaros ilköğretim okullarının 7’nci sınıfında öğrenim gören 35 çocuk, Koç Üniversitesi Gönüllüleri tarafından düzenlenen “Koç Üniversitesi Yaz Atölyesi”nde bilgisayar, sanat, müzik, resim ve spor gibi alanlarda eğitim aldı. Maddi olanakları kısıtlı çocukların kişisel gelişimine destek sağlanması amacıyla yapılan programda, Koç Üniversitesi’nden 15 gönüllü öğrenci eğitim verdi. Geçmiş ve gelecekte el ele Ayazağa Işık İlköğretim Okulu öğrencileri, farklı kültürlerin daha yakından tanınmasına olanak sağlayan “Geçmiş ve Geleceğimizde El Ele Yürümek” projesinde birçok performans sergiledi. Ayazağa Işık İlköğretim Okulu Sosyal Bilimler Bölümü’nün öncülüğünde, iki yıllık çalışmaların ardından gerçekleştirilen projede, Yunanistan, Portekiz, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Finlandiya ve İtalya ile işbirliği ile sanat, mimari, dansdrama ve müzik alanlarındaki çalışmalar değerlendirildi. Işık Okulları’nın hedefi, her ülkenin sanat, mimari, dansdrama ve müzik aracılığıyla kendi tarihini anlatması oldu. Lisans Yerleştirme Sınavı’na giren gençler, heyecanla sınav sonuçlarını bekliyor. Sonuçların 1517 Temmuz tarihleri arasında açıklanması ve tercihlerin de 17 Temmuz 5 Ağustos tarihleri arasında yapılması bekleniyor. Eyüboğlu Eğitim Kurumları lise son sınıflar psikolojik danışmanı Suna Karaca, “Bazı yetenekler aile tarafından anlamlı bulunmadığı için bastırılabilir, annebabalar kendi ideallerini çocuklarının gerçekleştirmesini bekleyebilir. Çocuğunuza yol gösterip, fikrinizi söyleyin ama meslek seçimi konusunda son kararı ona bırakın” diyor. Karaca’ya göre, gerek iş gerekse özel hayatta mutlu ve başarılı olmanın yolu, kişiliğe uygun meslek seçmekten geçiyor. Bu nedenle meslek seçiminde temel amacın “mutlu bir gelecek” olması gerekiyor. Ancak bu amaç doğrultusunda harekete geçen genci karar verme aşamasında bazı sıkıntılar bekliyor. Psikolojik danışman Suna Karaca, bu dönemde annebabaların gençlere nasıl yaklaşması gerektiği konusunda şunları söylüyor: “Çocuğunuzun, ‘Ben neler yapabilirim?’ sorusuna cevabı yeteneklerini, ‘Ben neleri yapmaktan hoşlanırım?’ sorusuna cevabı ilgi alanlarını, ‘Ben ne istiyorum?’ sorusuna cevabı ise yaptığı işin sonunda elde etmek istediği olanakları belirler. Bazı durumlarda annebabalar, gerçekleştiremedikleri ideallerini çocuklarının gerçekleştirmesini bekler. ‘Ben olamadım, o olsun’ anlayışı ile genç zorlanır. Çocuğunuzun istek ve ideallerinin sizden farklı olabileceğini unutmayın. Meslek seçimi konusunda yol gösterip fikrinizi söyleyebilirsiniz ama son kararı çocuğunuzun vermesi gerekir.” Sarkozy’ye de ‘Darbe’ (!) MER Ç VEL DEDEOĞLU Haziran ayının son günü bütün dünya TV’leri, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin nasıl “alaşağı” edilmek istendiğini gösterdi durdu. Ülkenin güneybatısında Toulouse kenti yakınlarındaki Brax kasabasında, halkın arasına karışıp onlarla konuşurken, içlerinden biri Sarkozy’yi bir “darbe”yle “düşürme”yi denedi. Ama başaramadı; Sarkozy’nin beli bükülse de, düşmedi. Olayı TV’de üst üste izlerken “2007” yılı baharına uzanıverdim. Fransa’da o yıl yapılan “başkanlık” seçiminde, Sarkozy yüzde 47 oyla “cumhurbaşkanı” seçilmişti. Oysa seçimden önce sosyalist parti adayı olan Segolene Royal’a daha çok şans tanıyordu dünya basını; Fransız basınının büyük bir bölümü de. İstenen ya da beklenenolmadı; Sarkozy’nin “beş” puanlık üstünlükle seçimi kazanması da öyle büyük bir şaşkınlık yaratmadı. Ama başkent Paris’in seçim sonuçları için durum böyle değildi; sonuçlar “şaşkınlık” yaratmadı denilemezdi. Sarkozy, Paris seçim çevresinde S. Royal ile arayı oldukça açarak, “fark atarak” kazanmıştı. Ve bu üstünlük Paris’in tüm varoşlarını dolduran, büyük çoğunluğu Müslüman olan Afrikalı “göçmen”lerin oylarıyla sağlanmıştı. İşte bu noktada “şaşırtıcı” bir durumdan, bu seçmenlerin “şaşırtıcı” tutumundan söz edilebilirdi. Çünkü Sarkozy seçim öncesi hükümette “İçişleri Bakanı”yken, bu göçmenlerin ayaklanıp sokaklara yayılarak yaktıkları arabalarla, Paris’i yer yer alev topuna döndürmelerine çok sert önlemlerle karşı çıkmış, büyük ölçüde canlarını yakmıştı; üstelik hükümetin öteki bakanlarının karşı olmalarına karşın...(1) Sarkozy’nin “2005”teki bu “acımasız” tutumundan iki yıl sonra yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde, bu göçmenlerin oylarını ona vermeleri kuşkusuz “ilginç”likten öte “şaşırtıcı”ydı. Emre Kongar Hoca’nın gerek kitabı “İçimizdeki Zalim”de, gerekse son yazılarında dile getirdiği; Ali Sirmen’in de köşesinde yer verdiği “Stockholm Sendromu”na kısaca “güce tapma”ya bir örnek olabilirdi göçmenlerin bu tutumu. Fransa’daki seçimden iki ay sonra “genel seçim”e gidecek olan Türkiye’de, olaya bu açıdan bakılmadı sanırım. Yalnız, bu “22 Temmuz” seçimini “AKP”nin kazanmasında, “durumlarından en çok şikâyetçi olan kesimler”in, büyük “pay”ı olduğu ileri sürülünce; iktidar (AKP) yanlısı medya Fransa’yı örnek göstererek, “dış ülkelerde de böyle oluyor!” demişti. Ne var ki, bir “ayrım”ı gözden kaçırmamak gerekiyordu. Sarkozy, bu göçmenlerin desteğini onlara buzdolabı, çamaşır makinesi ya da kilo kilo ünlü peynirlerinden, çay, şeker, pirinç, deterjan vb. gibi okkalıca bir “seçim rüşveti” vererek sağlamamıştı ki... Oysa, iktidardaki “AKP” bu dağıtımı, üstelik “devlet” olanaklarını da kullanarak olağanüstü bir boyutta, örneğin tonlarca kömürü kapı önlerine yığarak, gerçekleştirmişti. Bu durum; sözü edilen “Stockholm Sendomu”nun güce tapmanın “neden”leri arasına bir de açıkça “sadaka” olgusunun eklenmesini gerektirecek gibi görünüyor. Bu olup biteni değerlendirenler “de”, Türkiye’de halkın “sadaka”ya alıştırıldığını, bir “sadaka toplumu” dolaysiyle de Dr. Alev Coşkun’un tanımlamasıyla bir “sadaka demokrasisi” yaratıldığına dikkat çektiler.(2) Ve bu “demokrasi”nin ulaştığı olağanüstü boyutu, “dört” yıl sonra “12 Haziran 2011” seçimlerinde görecektik; gördük de... Başka taze bir örnek de, Başkan Hüsnü Mübarek’in, ayaklanan halka, içeriği Mısırlılara uygun “sadaka” dağıtmaya kalkışmasıydı. Yemen’de de, alanları dolduran halka, sınırlı da olsa, bu yöntemin uygulandığı basında yer aldı. Genelde İslam ülkelerinde görülen bu durum; “dinsel”leştirilmiş bir “sadaka” olan “fitre”, “zekât” gibi yardımlara dayandırılabilir; bunlardan kaynaklandığından söz edilebilir. Bunun toplumsallaştırılarak yönetim tarafından yandaşları olan bireylere uygulanması, İslam ülkelerinde “sadaka” üzerinden “siyaset” yapmanın da yollarını açıyor. Böyle bir yola başvuran; üstelik dinsel çıkışlı bir partinin iktidarındaki bir ülkede laiklik ilkesi kabul edilmiş olsa da“evrensel demokrasi”den söz edilemez. “AKP”nin “üç kez” art arda seçim kazanıp iktidar olmasının nedenini “Stockholm Sendromu” ile açıklamak, bu açıdan bakmak “göz ardı” edilemeyecek bir yorum, bir yaklaşım; özellikle de “İslam” ülkeleri için. Bilmem katılır mısınız? (1) Velidedeoğlu Meriç; Alıştırmak ve Alışmak, Cumhuriyet, 17.8.2007 (2) Coşkun Alev; Sadaka Demokrasisi, Cumhuriyet, 27.7.2007 [email protected] K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] T.C. BAKIRKÖY 1. İCRA ve İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILMASI, ALACAKLILARIN 1. TOPLANTIYA DAVET İLANIDIR Dosya No: 2011/22 İFLAS MÜFLİS: DEMA DERİ MAMULLERİ VE AYAKKABI SAN. VE TİC. AŞ. ADRESİ: Beylikdüzü Kavaklı Deniz Aktaş Cad. N. 18 B.Çekmece TİCARET SİCİL NO: 116574 İFLAS KARARI: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’nın 26/05/2011 tarihi saat 12.10 itibarlı 09/844 sayılı kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce iflasına karar verilmiş olan yukarıda isim ve adresi yazılı müflis hakkındaki tasfiyenin şimdilik adi tasfiye şeklinde icrası tensip kılınmış olduğundan; 1 Müflisten alacaklı olanlara taşınır ve taşınmazlar üzerine istihkak iddiasında bulunanlar ilandan itibaren bir ay (*) içinde Bakırköy 1. İcra ve İflas Dairesine yazılı olarak alacak ve istihkak iddialarını kaydettirmeleri ve delillerini (senet, defter, hülasası vesaire) nin asıl veya onaylı örneklerini tevdii etmeleri. 2 Müflise borçlu olanların aynı süre içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri, aksi halin İcra ve İflas Kanununun 336.ncı maddesi uyarınca cezai sorumluluğu gerektireceği. 3 Müflisin mallarını her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranlar, o mallar üzerindeki kanuni hakları saklı kalmak şartıyla bunları aynı süre içinde iflas dairesi emrine tevdii etmeleri ve etmezlerse geçerli mazeretleri bulunmadıkça cezai sorumluluğa uğrayacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları. 4 02/08/2011 Salı günü saat 14.00’te ilk toplantı yapılacağından alacaklıların bu toplantıya gelmeleri veya yetkili bir vekil göndermeleri ve aynı zamanda müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcu tekeffül edenlerin veya bunların vekillerinin bu toplantıda hazır bulunmaya hakları olduğu ilan olunur. 04/07/2011 *1 Pek uzak yerlerde veya yabancı Ülkelerde ikamet eden alacaklılar için Süre uzatılabilir. 2 Reddedilen bir mirasın tasfiyesi lazım geldiğinde miras hükümleri gereğince, evvelce alacaklılar davet edilmişse 1 numaralı bentteki süre (10) güne indirilir. ** Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 70’e karşılık gelmektedir. 09.07.2009 (Basın: 44934) 1/ Cezaları ve 1 cezaların uygulama biçim 2 lerini incele 3 yen bilim dalı. 4 2/ İskambilde 5 bir kâğıt... Dört tekerlek 6 li ve üstü ka 7 palı bir at ara 8 bası. 3/ Eski Yunan mimar 9 lığında, üzeri kapalı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sütun dizisi... Ha 1 İ S F E N D A N berci. 4/ İnce softan 2 S T A R İ K A Z yapılan, hafif ve dar 3 K A R G I N T İ bir üstlük. 5/ Sat4E B E Ş A H I M rançta bir taş... İlkel T I R A K A benlik... Toryum 5 L İ 6E L P E K R AM elementinin simgesi. 7N İ L U N D 6/ Doku teli... Pey8 A P E R T U R A gamberleri Hud’u P E R dinlemedikleri için 9 K R O K İ Tanrı tarafından yok edilen kavim... Bir gıda maddesi. 7/ Diyarbakır ilinde bir baraj. 8/ Verme, ödeme... Evcil bir geyik. 9/ Rize ilindeki aynı adlı yaylada elde edilen, çok değerli bir bal. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İnsanı güldürüp eğlendiren kimse... Tantal elementinin simgesi. 2/ Güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı. 3/ Siper, hendek... Bir duvarın üst bölümünde yapılan süsleme kuşağı. 4/ “Denizayısı” da denilen fok cinsi... Tanrıtanımaz. 5/ Bir nota... İstanbul’un bir ilçesi. 6/ Üst yanı açık boru... Danimarka’nın plaka imi. 7/ Tıraş bıçağı... Karakter. 8/ Yapma, etme... Divan edebiyatında, bir şairi yermek amacıyla yazılan şiir türü. 9/ Işık kaynağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi... Türlü müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özellikleri. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle