22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y B Ankara 31 37 31 32 35 36 37 26 27 27 24 23 31 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y B B B B B B B PB Y Y 28 31 26 36 33 33 39 38 37 36 32 29 27 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin B BudapeştePB Madrid B Viyana PB 21 22 19 18 20 17 20 19 20 23 29 33 25 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B Y B B PB PB B A PB PB PB A A 30 33 27 37 21 29 34 37 32 36 32 36 38 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Çankırı, Yozgat, Sivas ve Van çevreleri aralıklı saağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışların, Giresun başta olmak üzere Ordu, Trabzon, Rize, Artvin, Hopa, Gümüşhane, Bayburt, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır ve Erzurum’un kuzey ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor. 16 TEMMUZ 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Başbakan Erdoğan 13 askeri şehit eden terör örgütü PKK’ye ve üstü kapalı olarak BDP’ye çok sert çıktı Baştarafı 1. Sayfada Her terör eyleminden sonra otuz yıldır manşetler yüreklerin yandığını, anaların babaların ağlaştığını haykırıyor. Şehit tabutları gözyaşları içinde son yolculuklarına uğurlanıyor. Hükümetler PKK belasının mutlaka sonuçlandırılacağını 30 yıldır vaat ediyor. Şehitlerimizin kanının yerde kalmayacağı ilan ediliyor. 30 yıldır terör eski tas eski hamam. Diyarbakır’da pusu. 13 şehit! Gazete manşetleri yine öfke saçıyor. Teröre yine lanet okuyor. Hükümet askerler yine toplanıyor. Kara ve jandarma komutanları Diyarbakır’a gidiyor. Manşetler, resmi açıklamalar bu kez farklı. Hiç değilse; şehit kanları yerde kalmayacak diye 30 yıldır yerine getirilemeyen bir vaatte bulunmuyorlar. Siyaset erbabının açıklamaları da öncekilerden farklı değil. Ne asker terörü bitirebiliyor. Ne de siyaset çözüm bulabiliyor. Teröre çözüm çıkmaz sokakta. Tepkiler, ana muhalefetin hükümetin ne yaptığını sorgulayan açıklamaları arasında yalnız Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in söyledikleri dikkat çekici. “Artık herkesin safını iyi belirlemesi lazım. Ya demokrasiden yana ya da bu türlü kan ve kin kusanlarla birlikte olacağız” dedi Meclis Başkanı. Herhalde Cemil Çiçek’in hedefi AKP, CHP, MHP değil. Bu seslenişi Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi duymaz! Bu türden seslenişlere onların kulakları sağır. Zira PKK’nin eylemleri siyasal çıkışlarına en büyük destek! PKK olmasa BDP’nin sözü ve sesi duyulur mu? Ya şunu bunu yaparsınız ya da… diye başlayan açıklamaların mürekkebi henüz kurumadı. Ağzı laf eden başkanları Selahattin Demirtaş, PKK’nin siyasal uzantısı oldukları yargısının kamuoyunda yerleştiğini görünce hükümete, siyasal partilere; “Terörü PKK ile görüşün. Kürt sorununa çözümü BDP ile…” diye seslenmedi mi? Bir kez olsun PKK terör örgütüdür dedi mi Kürt partisi? Selahattin Demirtaş’ın tepkisi kuşkusuz timsahın gözyaşları. PKK’yi lanetleyen tek sözcük yok son açıklamasında. “Her şeyden önce çok üzgün olduğunu belirtmek istiyor”muş! Gerçek duygularını gizleyen bu cümlenin altında asıl amaç sırıtıyor. Terörden PKK, siyasal destekçisi BDP sorumlu değilmiş. Ya kim sorumluymuş? “Çözümsüzlük” politikaları üreten BDP dışındaki siyasetçiler! Yüzsüzlüğün, gerçekleri saptırmak için olaylara şaşı bakmanın dik âlâsıdır bu yorum. Tam tamına Kürt siyasetçinin ikiyüzlülüğünü sergileyen bir portre. Adamlara, gel Meclis’te davan ne ise çözümüne yardımcı ol diyorlar; kös dinliyorlar. Yok, hayır! Ne neme büyük insan, siyasal, toplumsal deha ise illa ki Hatip Dicle’nin yasalarla engellenen milletvekilliği ve PKK örgütünün sivil eylemci kanadı diye anılan örgüte bağlı olanların derhal serbest bırakılması! Bu arada terörle, siyasal kararları el ele veriyor. Bir ara Kürdistan Meclisi kuracaklarını açıklamışlardı; nedense durdular ve lakin bir çeşit Kürt Meclisi kimliği sergileyen 800 küsur üyeli Demokratik Toplum Kongresi (DTK), PKK’nin kan döktüğü gün Diyarbakır’da “demokratik özerklik” ilan etti. Ayrışmanın temellerinden biri olan demokratik özerkliği, yutturacaklarını sandıkları gerekçelerle açıkladılar. “…Ortak vatan temelinde… toprak bütünlüğüne bağlı kalarak… Kürt halkı olarak” demokratik özerklik istiyorlarmış, tabii yersen! Ortak vatan, toprak bütünlüğü mavallarını kim yutar? Demokratik özgürlük bir perde. PKK+BDP’nin temel hedefi; bağımsız Kürdistan devleti! Bunların ileri demokrasi, insan hakları, siyasal yoldan çözümle teröre çare bulunacağı gibi kavramları öne sürmeleri günün koşulları gereği. Bugün istediklerini yerine getir, ertesi günü üstelik üniter devleti zorlayan başka istekler öne sürecekler. Tabii devlet oluncuya kadar! Bir başka açıdan bakalım gelişmelere: Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne karşı olmayan yok. Ama, 75 milyon nüfusun 10 milyonu Kürt’ün, 60 milyon Türk’e isteklerini dayatması, terörle el ele vererek baskı yapması, azınlığın çoğunluğa tahakkümü diye acaba neden algılanmıyor, tartışılmıyor? ‘İyi niyet beklemesinler’ İstanbul Haber Servisi Diyarbarkır Silvan’da 13 askerin şehit edilmesi 6 askerin de yaralanmasını değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan, “Açık söylüyorum, bu kötü niyetli davranışlar bizden hiçbir yerde iyi niyet beklemesinler. Onlar da, siyasi uzantıları da” dedi. Erdoğan, cuma namazını kıldığı Süleymaniye Camisi çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Silvan’daki saldırının sorulması üzerine terör örgütü PKK’nin ne kadar samimiyetsiz olduğunu, bugüne kadar ne kadar kötü niyetlerle donanımlı olduğunun bilindiğini anlatan Erdoğan, “13 tane şehidimizin olması şüphesiz ki yüreklerimizi yaralamıştır, dağlamıştır. Biz onların siyasi uzantılarına da çok iyi niyet gösterdik. Ve bütün iyi niyetlerimizle yaklaşımlarımızı yaptık ve demokratik alanda mücadelelerini sürdürmeleri için her türlü zemini hazırladık. Ama bunların her zaman ortaya koydukları teklifler, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir dedikleri bir dediklerini tutmayan yak ARINÇ: TÜM VEK LLER PARLAMENTOYA DÖNMEL Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, parlamentoda yemin etmeyen milletvekillerine çağrıda bulunarak, “En azından 13 tane askerimizin şehit edilmesinin ne anlama geldiğini düşünsünler. Bu eyleme karşı, bütün milletvekilleri, en kısa zamanda parlamentoya dönmeli ve ‘Türkiye’nin bütünlüğünden yanayız ve bütün sorunlar demokrasi içinde çözülecek, demokrasinin kalbi de parlamentodur. Biz buradayız’ demeleri lazım” dedi. Arınç şöyle devam etti: “Örgüt ve örgüt yandaşlarını cesaretlendiren, güçlendiren bu ve benzeri eylemleri yapanlar ister siyasetçi olsun, isterse destek sağlamayı görev edinen kişiler olsun, suç işlediklerini bilmeleri lazım. Dolayısıyla savcıları göreve davet ediyorum. ralle terörle mücadele ediyorsunuz” sözlerini anımsatılması üzerine Erdoğan, bu yorumlara katılmadığını söyledi. Erdoğan, “Düşünün ki bir ordu savaşa girdi. Bir ordu savaşa girdiği zaman bunun içerisinde zayiat verir. 100, 200, 300, 500 veya bin tane... Burada siz kalkıp da ‘Biz moralsisiz, onun için bu savaşı kaybettik’ diyebilir misiniz? Böyle bir saçmalık olur mu? Hele hele Türkiye Cumhuriyeti’nin toplamda 600 bini aşan bir ordusu var ve bu orduyu biz NATO içinde en güçlü ordu olarak savunuyor ve konuşuyoruz. Burada ‘moral bozuldu’ dediğimiz anda, o zaman zaten bitersiniz ve terör örgütüne de tamamen malzeme verirsiniz. Şu anda ana muhalefet partisi başkanının yaptığı budur. Bu tamamen terör örgütüne destek vermektir. Bu nasıl siyasi anlayıştır? Böyle şey konuşulur mu? Böyle bir atıfta silahlı kuvvetlere bulunulur mu?” ‘Bu, teröre destektir’ laşım tarzlarıdır. Ve hiçbir zaman AK Parti ve AK Parti iktidarı onların bu gayri samimi tekliflerine, bir masaya oturacak değiliz. Eğer bunlar bir barışı istiyorlarsa, talep ediyorlarsa yapacakları tek şey vardır, o da şudur: Bir defa terör örgütü silahı bırakacaktır. Silahı bırakmadıkları müddetçe ne operasyonlar durur, ne de bu süreç daha farklı bir noktaya doğru gider. Bundan sonraki süreç çok daha farklı stratejilerle ve uygulamalarla kendini gösterecektir” dedi. Kürt kökenli yurttaşların azınlık statüsünde olmadığına dikkat çeken Erdoğan, iktidara geldiklerinden beri ret, inkâr ve asimilasyon politikalarını yok ettiklerini belirtti. “Bir defa şu 4 temel ilkemiz değişmez; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Biz bununla bu yola devam edeceğiz. Bunun dışında herhangi bir düşüncemiz yoktur. Burada kimse bizden geri adım beklemesin” diyen Erdoğan, demokratik özerkliğe ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi: “Bu, onların kendi çalıp kendi oynadıkları bir tezdir. Anlatabiliyor muyum? Bu ülkede demokratik özerkliği olmayan kimse yoktur. Bunu söyleyenlerin hepsi parlamentodadır. Parlamentoda bunların yeri var mı? Var. Bu ülkenin en üst düzey yöneticileri arasında bunlar var mı? Var. Bu ülkede Kürt kökenli vatandaşım, cumhurbaşkanlığı bile yapmıştır. Neyin özerkliğinden bahsediyorlar?” Bir gazetecinin, “Sınır ötesi harekât ihtimali var mı?” sorusu üzerine Erdoğan, bunların önceden söylenerek yapılmayacağını belirterek “Gerekiyorsa bunların hepsi yapılır ve yapılacaktır” diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Mücadele edecek moral bırakmamışsınız. Herkes tutuklu, herkes hapiste, bu mo Kılıçdaroğlu’na yanıt PART LERDEN B LD R Bozdağ: Terör örgütü manipülasyon peşinde D YARBAKIR SAVCILIĞI TBMM’den teröre karşı ortak tavır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda dün AKP, CHP, MHP grup başkanvekilleri imzasıyla yayımlanan ortak bildiride “Hiçbir güç Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sarsamayacaktır. Milletimizin birliğine, ülkemizin bütünlüğüne ve devletimizin tekliğine karşı girişilen siyasi ve silahlı saldırılar neticesiz kalmaya mahkumdur” denildi. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, dün Genel Kurul’u açarken “Zaman artık konuşma, söz söyleme, taziye mesajları yayınlama zamanı değil. Sözün bittiği noktadayız. Terörle ülkemize zarar vermek isteyenler, bumerang misali terör silahının kendilerini de vurduklarını görmelidir” mesajı verdi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çalışmalara başlarken muhalefetin kapısını çaldıklarını anımsatarak “Önümüzdeki günlerde bu sorunların çözümüyle ilgili biz yine kapınızı çalacağız. Hiçbir ön şart getirmeden, diyeceğiz ki; gelin Türkiye’nin bu sorunlarını çözelim” açıklamasını yaptı. Atalay, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TSK’nin moralinin bozulduğu yönündeki açıklamalarını da eleştirdi. ‘Otopsi yapıldı, BDP’ye her şey ortada’ soruşturma Bozdağ, “Terörün karşısında hem siyasi partiler olarak hem de bireyler olarak bölünmüşlüğe son vermemiz gerekir” dedi. UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA Silvan’daki çatışmada şehit olan 13 asker için düzenlenen askeri tören için Diyarbakır’a giden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, çatışma sırasında çıkan yangına PKK’lilerin kullandığı bombaların yol açtığını belirtti. PKK’ye yakın basın organlarında dile getirilen “Yangının sebebi Türk savaş uçaklarından atılan bombalar” şeklindeki iddiaları da yalanlayan Bozdağ, “Terör örgütünün gerçekdışı, manipülatif propagandaları bunlar” dedi. Bozdağ, Cumhriyet’e saldırıyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: 5 koldan ateş: 11 Temmuz’da iki asker ve bir sağlık görevlimiz kaçırıldı. Sonrasında Hazro’da karakola saldırı düzenlendi. Bu iki eylem sonrasında bölgede geniş bir arama, tarama operasyonu başlatıldı. İşte bu takipler sırasında kurulan bir tuzak var. Pusuya düşürmüşler ve 5 koldan ateş açmışlar. Zaafiyet yok, mücadele var: Çok uzun bir çatışma yaşanmış. Benim gördüğüm kadarıyla askerlerimiz açısından bir zaafiyet yok. Pusuya düşürülmüşler. Askerlerimiz üzerlerine düşeni yapmışlar. Yangının sebebi PKK bombaları: O bölge küçücük bir kavdan bile yangın çıkmasına müsait bir balta ormanı denen zemin var. PKK’lilerin kullandığı el bombaları ve diğer bombalar yangına neden olmuş. Şehitlerimizin de yaralılarımızın da vücutlarında bomba parçacıkları var. Otopsiler yapıldı. Her şey ortada. Gerçekdışı propaganda: Yangının çıkışına ilişkin çeşitli açıklamalarla manipülasyon yapılmak isteniyor. Türk uçaklarının attığı bombalardan çıktığı iddiası gibi iddialar terör örgütünün gerçekdışı propagandasıdır. Zamanlaması anlamlı: Bu saldırının zamanlaması dikkat çekici. Bir yandan seçimler bitmiş, demokrasi kanalları açılmış durumda. Yeni bir anayasa yapılması konusunda geniş bir mutabakat var ortada. Diğer yanda BDP’nin Meclis’e gelerek yemin etmesi yönünde bir uğraş var. Olayın tam da bu sırada gerçekleşmesi anlamlı. MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın projesi olan Demokratik Özerklik ilan etmesine ilişkin deklarasyonu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmaya alındı. Projenin “siyasi, hukuki, öz savunma, sosyal, ekonomik, kültürel, ekolojik ve diplomasi” boyutları bulunuyor. Önce BDP’li yerel yönetimler, ardından da Barış Anneleri İnisiyatifi’nin çağrısıyla toplanan DTK, önceki gün 850 delegeyle görüştüğü Demokratik Özerklik projesini dün akşam saatlerinde Aysel Tuğluk’un ağzından ilan etti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise ilan edilen Demokratik Özerklikle ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Basın yayın organlarından çıkan haberleri ihbar kabul eden savcılık, emniyetten görüntü çözümlerini istedi. Bu çerçevede başta Ahmet Türk ve Tuğluk olmak üzere BDP’li milletvekillerinin ifadelerinin alınacağı belirtildi. Edinilen bilgiye göre başsavcılık öncelikle Tuğluk tarafından açıklanan projenin metnini de incelemeye aldı. DTK ile KCK TM yapılanmasıyla ilgili birkaç yıldır süren soruşturma bulunduğunu hatırlatan yetkililer, metnin de bu kapsamda ele alınacağını kaydettiler. CHP’L AK F HAMZAÇEB Baştarafı 2. Sayfada Araştırmanın sonuçlarını Başbakan Merkel açıkladı. Nükleer enerjinin son risklerinin göze alınamayacağı saptamasını yaptı. Bunun üzerine, federal hükümet, atom lobisinin direnmesine ve tazminat davaları tehdidine karşın, ülkedeki on yedi atom santralının 2022 yılına dek peyderpey kapatılacağını kararlaştırdı. En son santral 2022 yılından devreden çıkacak. Ülkenin üç büyük partisinden biri konumuna gelen ve ilk kez bir eyalet başbakanı çıkaran Yeşiller Partisi’nin, en önemli siyasi hedefi gerçekleşiyor. Bunu gerçekleştirme kararı alan, tarihin garip bir cilvesi, atom santrallarının baş savunucusu Hıristiyan Demokrat Anayasa ve Atom Santralı Yüksel PAZARKAYA Liberal koalisyon. Yeşiller ve taraftarları bir yandan, en önemli program maddesini diğer partilere mi kaptırıyorlar tartışması yaşarken, muhalefet partisi olarak, Merkel hükümetinin atom santrallarını 2022 yılına dek tamamen kapatma kararına federal Meclis’te olumlu oy verecekler mi, tartışması yaşadılar. Yoksa kendi önerileri olan son kapatma tarihi 2017 yılında ısrarlı olup, hayır mı diyecekler? Sosyal Demokratlar Meclis’te olumlu oy vereceklerini açıkladılar. Bir tek Sol Parti, hemen kapansın görüşüyle karşıt oy vermekte ısrarlı. Yeşiller, işleyen Batı demokrasisine örnek olacak biçimde, tek gündem maddeli olağanüstü kurultay toplayarak, konuyu orada açıkça tartıştılar. Az farkla, yeşil politikanın özünü oluşturan atom santrallarından kesinlikle vazgeçme kararını destekleme sonucu çıktı. 2022 yılına dek bütün atom santrallarını kapatma kararından geri dönüş olmasın diye de bunu bir anayasa maddesi yapma önerisinde bulunuyorlar. Ayrıca, yenilenebilir enerjiye geçiş için, gerekli altyapı yatırımlarının yoğunlaştırılmasını istiyorlar. Balyoz’a erteleme Haber Merkezi Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube’de yapılan aramalarda ele geçtiği belirtilen Balyoz planı iddialarına ilişkin bir grup subay Beşiktaş Adliyesi’ne ifadeye çağrıldı. İfade vermeye gitmek için Merkez Komutanlığı’nda toplanan subayların avukatlarına işlemlerin ileri bir tarihe ertelendiği bildirildi. Savcılık, ertelemeye gerekçe olarak “iş yoğunluğu”nu gösterdi. Türkiye’de yeni Meclis’in gündemine baş madde yeni bir anayasa. En ileri teknolojiye sahip ülkelerdeki bu gelişmeleri dikkate alır mı bilinmez. İleri teknolojiye sahip ülkeler, yenilenebilir enerji teknolojisinde de öncü ve ileri olmak yolunda büyük bir adım atıyorlar. Türkiye elli yıl geriden gelmeyi sürdürerek atom santralları yapma yerine, önüne çıkan fırsatı değerlendirerek, yenilenebilir enerji üretiminde öncüler ve ileriler safına katılabilir. Bununla aynı zamanda içinde yaşadığımız uygarlıktan sonraki uygarlıklara büyük tehdit oluşturacak atom çubukları atığını da önlemiş olur. Zira bu atıklar, bugünkü uygarlık çoktan sona erdikten sonra da doğaya ve canlılara bela olmayı sürdürecektir. ‘Ülkede iç savaş çıkar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTK’nin 13 askerin şehit olduğu çatışma ile aynı gün “demokratik özerklik” ilan etmesine CHP’den, “Bu hareket Türkiye’de bir iç savaş başlatmak, Türkiye’nin üniter yapısını parçalamak isteyenlerin hareketidir” tepkisi geldi. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, demokratik özerkliğin kabul edilecek bir şey olmadığını, Türkiye’nin üniter ve ulus devlet yapısından hiçbir şekilde taviz vermediğini, vermeyeceğini, belirtti. Hamzaçebi, “Ancak bugün geldiğimiz noktada, AKP hükümetleri döneminde de TSK’nin terör örgütü karşısındaki hareket kabiliyeti sınırlandırılmıştır. Askerin moralinin iyi olduğunu söylemek biraz iyimserlik olacaktır” dedi. 13 askerin şehit edilmesiyle özerklik ilanının aynı güne gelmesinin tesadüf omadığını savundu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle