23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA SAĞLIK Sivilcelenme en çok ergenlik döneminde, kızlarda 1417 yaş, erkeklerde ise 1619 yaş arasında görülüyor 9 Sıcaklar sivilcelenmeyi tetikliyor S BEL BAHÇETEPE Yemek Fiyatına Tatil Ne zaman tatile gitsem, bir yandan turizmle ilgili gelişmelere seviniyorum bir yandan da üzülüyorum. Seviniyorum çünkü, ulaşımdan servise kadar pek çok konuda gerçekten son yıllarda büyük ilerleme kaydettiğimizi görüyorum. Oteller, moteller hatta pansiyonlar bile geçmişe oranla çok değişti. Lokantalar, eğlence yerleri, personel pek çok Avrupa ülkesinde bulamayacağınız kaliteye geldi. Türkiye’nin dört bir tarafındaki inanılmaz hazineleri, tarihi dokuyu, denizi, ormanı, dağları, eşsiz manzaraları, yiyeceklerin tazeliğini söylemeye bile gerek yok. Niye üzülüyorsun derseniz, hâlâ bu eşsiz güzellikteki yerlerde özellikle yabancı turistlerin neredeyse bedavaya gezip dolaşmalarına üzülüyorum. Birkaç yıl önce, Antalya çevresinde birkaç büyük otele gitmiştim. Buralarda her şey dahil sistemi vardı. İnanılmaz bir tüketimle insanlar sürekli yiyip içiyor, denize giriyor, harika bir tatil yapıyor ve son derece düşük bir fiyat ödüyorlardı. Bunlardan çok daha küçük ve basit otellerde hemen yan komşumuzun adalarında kalmaya kalkışsanız en az bu rakamların dört, beş katını ödersiniz. Bir tekneye binip gün boyu gezip denize giren, bir yanda kral mezarlarını izleyip bir yanda caretta’ları gören, yemeklerini yiyen turistlerin böyle bir gezi için ödedikleri rakamla kendi ülkelerinde bir öğün yemeği zor yiyeceklerini herhalde söylememe gerek yok. Teknelere, yatlara denizin ortasında gazete, dondurma, su sporları, gözleme, kek, pasta, mavi yengeç servisi bile yapılan başka bir ülke var mı bilmiyorum. Gelen turist sayısında artış olduğu söyleniyor ama bu turist kalabalığının gerçekten önemli bir gelir bırakıp bırakmadığından pek emin değilim. Esnafa da sorduğunuz zaman bu kalabalıktan pek bir şey alamadıklarını söylüyorlar. Dünyanın en iyi havayollarından birine sahibiz, hava meydanlarımız artık belki de Avrupa’nın en iyileri arasında... Yollarımız eskisi gibi değil, pek çok yerde yeni otoyollardan tatil beldelerine ulaşıyorsunuz. Otantik özelliklerin yanında Batılıların pek meraklı olduğu markaları ve standartları zaten her yerde var artık. Bazı çok yüksek fiyatlı oteller ve eğlence yerleri, lokantalar dışında genel olarak yabancı turist, kendi ülkesinde belki bir hafta yaşayamayacağı parayla dünyanın en güzel koylarında, tatil beldelerinde, tarihin ve doğanın en ulaşılmaz birleşiminde tatil yapıyor. Türkiye’nin artık bu ucuz turizmden kurtulması, sahip olduğu zenginlik ve kaliteyi daha iyi kullanması gerekmiyor mu? Ücretsiz kanser taraması İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü’ne bağlı 34 Kadın ve Aile Sağlığı Merkezi’nde, kadın ölümlerinin nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan rahim ağzı kanserinin erken teşhisinin sağlanmak amacıyla ücretsiz rahim ağzı kanseri taramalarının yapıldığı belirtildi. Yapılan taramalar sonucunda da 2 bin 468 kadına rahim ağzı kanseri ön teşhisi konulduğu kaydedildi. Ücretsiz rahim ağzı kanseri taramalarından yararlanmak için “Alo 153”e başvuruda bulunulması gerekiyor. Kravatlar gevşesin İstanbul Haber Servisi Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, iş hayatında takım elbise ve kravat zorunluluğu olan erkeklerin farkında olmadan ciddi bir tehlike altında yaşadığını belirterek özellikle sıkı bağlanan kravatların, baş ağrısından damar sertliğine, kireçlenmeden gırtlak kanserine kadar birçok ciddi rahatsızlığa neden olabildiğini söyledi. Günün en az 8 saatinin geçirildiği kapalı ortamdaki işyerlerinin çalışanlar için ciddi bir stres kaynağı olduğunu anımsatan Yavuz, ciddi rahatsızlıkları önlemek için kravatın düğüm bölgesinin gevşek ve gırtlağa baskı yapmayacak şekilde kullanılması gerektiğini de kaydetti. Yazın artan ter salgısı, kuruyan ve sertleşen deriden dışarıya çıkamıyor. Cilt gözeneklerinin tıkanması ise isilik ve sivilceye neden oluyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. İhsaniye Dönmez Çiçek, cilt temizliğinin önem taşıdığını belirterek “Cilt temizliği abartılmamalı, cilt çok yağlı olsa bile günde iki kereyi geçmemelidir. Makyaj malzemeleri çok gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır. Cilde bakım amaçlı kullanılacak ürünler mutlaka doktora danışmalıdır” uyarısında bulundu. İhsaniye Dönmez Çiçek, sivilcenin oluşumundaki ilk aşamanın kılyağ bezi ünitesindeki kanalların tıkanması olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Ergenlikle birlikte daha önce küçük olan, az üretim yapan yağ bezleri büyür, üretimleri artar. Aynı zamanda kanal içerisindeki hücrelerin oluşum döngüsü de bozulur. Bu aşırı yağlı ortam ve tıkanmış kanala bir de deri yüzeyinde normalde bulunan ancak sayıları çok olmayan bakteriler ve mantar türlerinin kolonize olup sayılarının gün geçtikçe artması eklenir. Bu şekilde sivilcenin hem tıkaçlı hem de iltihaplı lezyonları ortaya çıkar.” Sivilcelenmenin en çok ergenlik dö neminde, kızlarda 1417 yaş, erkeklerde ise 1619 yaş arasında görüldüğünü, 25 yaşlarına dek devam edebileceğini anımsatan Çiçek, hormonal bozukluklar, kortizon gibi sistemik ilaç alımları, deriye yağlı kremlerin, bitkisel yağların sürülmesi, mesleki olarak endüstriyel bazlı ürünlere maruz kalınması ve bunun gibi durumların etkili olabileceğini söyledi. iyeceklere dikkat edilmeli’ Bazı hastalarda cips, çikolata, fındık, fıstık gibi kuruyemişler ve yağlı süt alınmasına bağlı olarak lez ‘Y yonlarda alevlenme gözlemlendiğini kaydeden Çiçek, özetle şunları söyledi: “Sivilce bir yağ bezi ünitesi hastalığı olduğu için yağlı ciltlerde, yağlanma olan bölgelerde görülür. Kullanılan ilaçlar kesin bir iyileşme sağlamayabilir ve hastalık tekrar edebilir. Hastanın dikkat etmesi gereken bazı durumlar vardır. Örneğin; yiyecekler konusunda kendi üzerinde gözlem yapmalı ve yediğinde alevlenme gördüğü yiyecekleri tüketmemelidir. Cilt temizliği, ciltteki yağın uzaklaştırılmasını sağladığı için faydalıdır. Bunun için dermatolojik te mizleme kalıpları olarak adlandırılan sindetler veya kimyasal olarak aynı içerikteki sıvı temizleme jelleri kullanılabilir. Tek başına kükürt içeren sabunlar da tahriş edici olabilmektedir. Son zamanlarda içerisinde kükürtle birlikte zeytinyağı bulunan sabunlar geliştirilmiştir. Cilde bakım amaçlı kullanılacak ürünler için mutlaka doktora danışılmalıdır. Bazı kozmetik ürünler akneye yol açabilmektedir. Cilt yüzeyinde oluşan siyah tıkaçlar kendi kendine sıkılmamalı, bu konuda deneyimli kişilerden yardım alınmalıdır.” DR. ARZU YALÇIN: Aşırı alkol karaciğer yağlanmasına neden oluyor İstanbul Haber Servisi Düzensiz beslenme, obezite ve aşırı alkol tüketimi karaciğerde yağlanmaya, hatta siroza varan ciddi soruna neden olabiliyor. Uzmanlar, alkolden uzak durulması, hayvansal yağlar yerine bitkisel veya balık yağlarının tercih edilmesi, aşırı şeker, katkı maddesi içeren ürünler ve bilinçsiz, doktor önerisi olmadan ilaç ve destek ürün tüketilmemesi gerektiğini söylediler. Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi dahiliye uzmanlarından Dr. Arzu Yalçın, karaciğer yağlanmasının başlıca nedenlerinin alkol, şişmanlık (obezite), bazı ilaçlar, kan yağlarında yükselme, şeker hastalığı (diyabet), metabolik sendrom, genetik bazı metabolik hastalıklar olarak sıraladı. Aşırı alkol tüketiminin karaciğer yağlanmasına yol açtığına dikkat çeken Yalçın, özetle şunları dile getirdi: “Alkolün yüzde 90’ı karaciğer tarafından vücuttan atılır. Karaciğer bu işlem sırasında zehirli bir madde üretir. Bu madde karaciğer için son derece zararlıdır. Çünkü karaciğerde yağ hücrelerinin oluşmasına neden olur ve aşırı derecede alkol tüketimiyle karaciğerin yağlanmasına yol açar. İleri safhalarda karaciğerde bağ dokusu oluşur ve siroz olur. Ancak karaciğerin yağlanmasında tek sebep alkol değildir. İlaçlar, enfeksiyonlar, tiroid hastalıkları, diyabet gibi pek çok metabolik hastalık benzer bir görünüm yaratabilir. ” ‘Migrene son, hayata devam’ İstanbul Haber Servisi Başağrısı ve Ağrı Çalışmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Zarifoğlu, migren hastalarının, kendi yöntemleri veya çevresindekilerin önerileriyle ağrılarını dindirmeye çalışmaktan vazgeçmeleri gerektiğini belirtti. Başağrısı ve Ağrı Çalışmaları Derneği’nin desteklediği ve Pfizer Türkiye tarafından hayata geçirilen “Migrene Son Hayata Devam” adlı hastalık bilinçlendirme kampanyası geçen günlerde Feriye Lokantası’nda düzenlenen basın toplantısıyla başladı. Kampanyanın, “www.migreneson.com” internet adresinden yürütüldüğünü anımsatan Zarifoğlu, bu kampanyayla, hastaların, migrenin belirtilerini tanımasını, diğer baş ağrılarından farklı olduğunu anlamasını ve konu ile ilgili uzman bir hekime başvurmasını sağlamayı hedeflediklerini vurguladı. Migrenin ataklarla gelen, genellikle tek taraflı, zonklayıcı tarzda, sıklıkla bulantı, bazen kusmanın eşlik ettiği, ses, koku ve ışık gibi uyarıcıların tetiklediği baş ağrısı olduğuna dikkati çeken Zarifoğlu, migren sorunu yaşayanların yüzde 90’ının orta ve şiddetli şekilde ağrı yaşadığını söyledi. 2008’de Türkiye’de 21 ilde 5 bin 323 kişi üzerinde, konunun uzmanı akademisyenlerin yaptığı “Türkiye’de Baş Ağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması”na göre, Türkiye’de migren görülme sıklığının yüzde 16.4 olduğunu ve 8 milyon civarında migren hastası bulunduğunun tahmin edildiğini, hastaların yalnızca yarısına yakının, bir nöroloji uzmanına başvurduğunu, başvuranların da yine yarısının tedavi gördüğünü kaydetti. Zarifoğlu, kişinin bir uzmana görünmeden kendi kendini tedavi etmeye çalışması sonucu, aşırı ilaç tüketiminin yaşandığına da dikkati çekerek özetle şunları söyledi: “Migrenin teşhis ve tedavisinde en büyük engel, hastaların önemli bir kısmının tedavi olmak üzere doktora başvurmaması, çevrelerinden duydukları veya kendi bildikleri ilaçları alarak tedavi olmaya çalışması. Bunun en önemli nedenleri arasında migrenin, genetik ve psikolojik kaynaklı olduğuna, tam bir tedavisinin olmadığına dair yanlış kanı geliyor. Hastalar, kendi yöntemleri veya çevresindekilerin önerileriyle ağrılarını dindirmeye çalışmaktan vazgeçmeli ve bir nöroloğa gitmeliler. Uzmanlar tarafından sürdürülen düzenli bir tedavi ile migren atakları yavaş yavaş azaltılarak kontrol edilebiliyor.” ‘Bana göre’ derseniz hukuk olmaz Rehabilitasyon Merkezi İstanbul Haber Servisi İstanbul İl Özel İdaresi, yaklaşık 3 milyon TL’lik bir yatırımla Zeytinburnu Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’ni inşa ediyor. Engelli bireylerin tedavilerinde kullanılan hidroterapi havuzunun bulunduğu merkez, bakıma muhtaç çocukların toplumla bütünleşmesini sağlayacak. 3 bin 200 metrekarelik bir alan üzerinde kurulacak olan merkez, başta Zeytinburnu olmak üzere İstanbul’da önemli bir ihtiyacı karşılayacak. Zihinsel engellileri toplumun bir parçası yapmayı hedefleyen merkezde yönetim binası, konferans salonu, çok amaçlı eğitim salonu ile hidroterapi havuzu olacak. Yargıç Akçay’dan ‘eşitlik’ vurgusu İstanbul Haber Servisi Balyoz Planı davası kapsamında 162 sanığın tahliyesi ve emekli Orgeneral Ergin Saygun hakkındaki yakalama kararının kaldırılması yönünde oy kullandığı için, diğer mahkeme üyelerinin kendilerine “selam vermeyi bile kestikleri” şeklinde açıklama ile gündeme gelen İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, Balyoz davası tutuklusu Engin Alan’la ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Balyoz davasında tüm tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddetmişti. Bu karar üzerine sanıklar bir üst mahkeme olan 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren mahkeme, itirazları oyçokluğu ile reddetti. DHA’nın haberine göre Akçay, sanıkların tahliye edilmesi yönünde görüş bildirdi ve Engin Alan’la ilgili değerlendirme yaptı. Akçay, aynı konumda olan başka bir milletvekilinin yine Balyoz davasına bakan mahkemece serbest bırakıldığını anımsatarak, “Tahliye edilen bu kişiye atılı suç, ‘Ülkeyi bölmek isteyen PKK örgüt üyeliğidir.’ Tahliye talebi reddedilen diğer sanık ise askerdir. Mahkeme uygulamaları, uygulamaları yapan kişilere göre değişmez. Önceki tahliyeyi veren başka heyet olup ben heyet olarak aynı görüşte değilim demek ve aynı konumdaki insanlara eşit muamele yapmamak hukuk ile bağdaşmaz. Yaparsanız yasalara göre değil, bana göre diye hukuk yapıldığını gösterir” dedi. 2. Balyoz davası kapsamında haklarında yakalama çıkarılan 7’si general 8 askerin itirazının kendisinin başkan olduğu mahkeme tarafından reddedildiğini belirten Akçay, şunları söyledi: “İzinli olduğum dönemde cuma günü adliyeye geldim. Pazartesi işe başlayacağımı söyledim. Cuma günü bizim mahkemenin de gece 12.00’ye kadar askeri casusluk duruşması vardı. Duruşmanın bitmesinin ardından ‘gece yarısı’ 45 dakikada 33 klasör olan dosyayla ilgili itirazlar reddedildi. Cuma günü 12.00’ye kadar duruşma yapılan bir günde aynı gün 33 klasör 45 dakikada neden ve nasıl incelenmiştir? Neden bu kadar yoğun bir duruşmadan sonra inceleme ihtiyacı duyulmuştur? Gerçek manada bir inceleme yapılmış mıdır? Yoksa 4 Temmuz Pazartesi tarihinde göreve başlayacağımı söylemiş olmam nedeni ile acaba mahkeme başkanının dosyaya bakması engellenmek mi istenmiştir?” ‘Bayındır Tıp Ödülleri’ İstanbul Haber Servisi Bayındır Sağlık Grubu’nun hizmet, bilim, teşvik ve araştırma dallarını kapsayan “12. Bayındır Tıp Ödülleri”ne başvurular başladı. Hizmet, bilim, teşvik ve araştırma desteği olmak üzere dört dalda ödül verilecek yarışmaya katılacak hekim ve akademisyenler için son başvuru tarihi 30 Temmuz 2011. Bayındır Tıp Ödülleri’nde şimdiye kadar Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Prof. Dr. Türkan Saylan, ABD Başkanı Obama’nın sağlık danışmanı olan Prof. Dr. Ziya Kırkali gibi birçok başarılı bilim insanı ödül kazanmıştı. ‘Göz alerjisi ihmal edilmemeli’ İstanbul Haber Servisi Göz alerjisinin çok sık rastlanan bir hastalık olduğu ve ihmal edilmemesi gerektiği vurgulandı. Göz Nurunu Koruma Vakfı Bayrampaşa Göz Hastanesi’nden Op. Dr. Turhan Soylu, “İhmal edilmeden doktor muayenesi ile tedavi uygulanırsa daha çabuk iyileşme sağlanır. Ancak kalıcı bir tedavisi yoktur, alerji yapan etkenle karşılaşıldığında tekrarlama ihtimali çok yüksektir. Yanlış tedavi, geri dönüşü olmayan görme kaybına yol açabilir” dedi. Op. Dr. Turhan Soylu, göz alerjisinin belirtilerinin kanlanma, sulanma, ışığa hassasiyet, kaşınma, yanma, yabancı cisim hissi (batma), gözkapaklarında kızarıklık ve şişme olduğunu söyledi. Değişik alerjenlerin gözde alerji yapabildiğini anımsatan Soylu, bu alerjenlerin en sık hava ile taşınan polenler olduğu, kontakt lens kullanımı veya bazı göz damlalarının kullanımında ortaya çıkabileceğini ifade etti. Alerjik hastalıkların bazılarının yıl boyu devam ettiğini anımsatan Soylu, bazılarının da mevsimsel olduğunu anlattı. ‘Sünnette yaş sınırı önemlidir’ İstanbul Haber Servisi Sünnetin 3 yaşından önce veya 6 yaşından sonra yapılması gerektiği ve sünnet öncesi çocuğa anlayacağı bir dilde açıklama yapılması gerektiği belirtildi. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, sünnetin yapılacağı yaşla ilgili alınacak yanlış kararın çocuğun gelecekteki kişiliğinde, cinsel yaşamında ve cinsel kimlik gelişiminde ciddi bir travma etkisi yapabileceğini söyledi. Keçe şu bilgileri verdi: “Çocuğun somut olarak cinselliğin farkına vardığı 36 yaş arası ödipal döneme denk gelmektedir. Bu dönemde erkek çocuk bir yandan kendi cinsinden olan ebeveyniyle kendi cinsine ait kimlik özelliklerini oluştururken bir yandan da kendisinin ve karşı cinsin cinsel organını tanımaya yönelik keşifler yapar. Bu yaş dönemi beden bütünlüğünün önem kazandığı, en küçük yaralanmaların bile korku ve büyük endişelerle karşılandığı bir dönemdir. Böyle bir süreç içerisindeki çocuğu sünnet ettirmek, tüm bu korkularının bir anlamda gerçek olduğunu ona dolaylı yoldan göstermektir.” 45 dakikada 33 klasör C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle