Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 12 TEMMUZ 2011 SALI 6 HABERLER Adli Tıp raporunda Lokumcu’nun ölüm nedeni kalp ve akciğer hastalığı olarak açıklandı Gaz bombasını akladılar ÖMER ŞAN/AHMET ŞEF K Bilime Kıymayın! Feza Gürsey dünyaca ünlü bir teorik fizikçimiz. Adı da Türkiye’de Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü’ne veriliyor: Feza Gürsey Enstitüsü... Burada teorik matematik ve fizik araştırmaları, eğitimleri yapılır. Bunlar, temel bilimsel araştırmalardır... Bilimin anası budur. Sonuçları, teknoloji, mühendislik ürünleri olarak ortaya çıkar. Batı’nın bütün teknolojileri, Batı temel biliminin devasa temelleri üzerinde yükselir! Temel bilimlerde üstün çalışmalar yapamazsanız, önemli ve belirleyici teknolojiler üretemezsiniz. Temel ve uygulamalı bilimler, bu açıdan el ele gider… Teknolojisi güçlü ülkenin temel bilimleri de güçlüdür. Ülkemizde yeni bir yapılanma gerçekleşti ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kuruldu.. Çok da iyi oldu! Nihat Ergün de Bakanlığa getirildi! TÜBİTAK ve bağlı kuruluşları ile TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) bakanlığa bağlandı. Bakan henüz yeni koltuğuna ısınmamışken, TÜBİTAK karar alıyor ve Feza Gürsey Enstitüsü’nü BİLGEM’e bağlıyor (Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi). 15 Temmuz’a kadar, Kandilli’deki yerlerinden Gebze’ye, TÜBİTAKMAM’a taşınmaları isteniyor. BİLGEM çatısı altında şüphesiz iyi şeyler yapılıyor! Ancak orası bilgi ve bilişim teknolojilerine, yani uygulamalı araştırmalara yönelik. “Feza Gürsey”in böyle apar topar uygulamalı bilimlerin emri altına kaydırılması, ülkemizde zaten pek önem verilmeyen temel bilimlere bir darbe mi vuruluyor, sorusunu akla getiriyor. TÜBİTAK Bilim Kurulu’nun kararına bakıyorum: Enstitü’nün, Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü Kuruluş ve İşletme Yönetmenliği’ni iptal ediyor. Ve yeni görev belirliyor: “Bundan sonra da temel bilimler alanlarında insan kaynaklarının gelişmesine yönelik eğitim çalışmalarına devam etmesi, ancak buna ilaveten temel bilimler alanlarında temel ve uygulamalı araştırma sorunlarını ortaya koyarak, çözümleyerek ve çözümlenmesine yardımcı olarak bizzat araştırma yapması ve bilgi üretme misyonunu daha etkin olarak yapması beklenmektedir.” Yorum: Temel bilimler insan kaynaklarını geliştir, ama esas yapacağın iş, BİLGEM’de uygulamaya yönelik araştırmalara yardımcı olmaktır. Oldun oldun, olmadın sana ihtiyacımız yok... Tartışmasız, uygulamalı bilimler önemlidir... Ancak bunları teorik matematik ve fizik araştırmalarının sırtından, onları yok ederek yapmaya çalışmak büyük hata olur! Teorik fizik ve matematikçiye ne diyeceksiniz, “gel bakiim şu bilişim sorununu çöz” mü? TÜBİTAK problemli bir alan yarattı! Teorik matematik ve fizik araştırmaları yapan Feza Gürsey Enstitüsü, zaten 4 kişi bırakılmıştı! 1997’de 29 tam zamanlı bilimciye sahipti! Ancak sözleşmesi bitenlerin yerine yenilerini almadı TÜBİTAK ve Enstitü’yü küçülte küçülte 4 bilim kadrosuna indirdi büyük bir başarıyla! Şimdi de öyle gözüküyor ki, son darbeyi vuruyor! Prof. Erdal İnönü’nün girişimiyle kurulan Enstitü, oysa yüksek bir bilimsel başarıma sahip. 350 adet nitelikli araştırma makalesi burada üretildi ve uluslararası bilim dünyası bunlara 2000 gibi yüksek sayıda referans verdi (kendi araştırmalarında kullandı). Enstitü uluslararası bir saygınlığa sahip, dünyada çok seçkin ve ünlü teorik fizik ve matematikçi Enstitü’ye geldi, kurslarkonferanslar verdi; uluslararası başarılı toplantılar yapıldı. TÜBİTAK’ta araştırma yapan 2150 personelin bilimsel yayın etkinliği kişi başına 0.1 makale iken, Feza Gürsey’de 2’dir! Enstitü’de çalışan ünlü bilim insanları arasında, örneğin Erdal İnönü (Wigner Madalyası aldı), Ayşe Erzan (L’Oreal ödülü), Nihat Berker, Sabancı Üniv. Rektörü (Humbold Araştırma Ödülü) gibi önemli ve saygın ödül sahipleri var... Yavuz Nutku gibi uluslararası matematikçi ve fizikçimiz de buranın müdürlüğünü yaptı! Çok sayıda TÜBA üyesi ve çeşitli ödüllerin sahibi bilimciler, Feza Gürsey’de çalıştılar! Feza Gürsey Enstitüsü’nün (FGE) bilimsel etkinlikleri, örneğin Güney Kore’deki benzeri kuruluş olan KIAS (Korea Institute of Advanced Studies) ile karşılaştırılmış. Her iki kurum da aynı yıl kurulmasına rağmen, FGE’nin tam zamanlı bilimci sayısı 29’dan bugün 4’e düşerken, Kore’ninki 6’dan 120’ye çıkmış! Buna rağmen, kişi başına düşen araştırma makalesi sayısı, FGE’de daha çok! Diyeceğim şu ki: Temel bilimlere kıymayın! İslam ülkeleri bilim üreticisi olamadı, hep Batı’nın ürettiği teknolojilerin tüketicisi oldu ve bugün içinde bulunduğumuz ekonomik durum/cari açığın temel nedeni de, bilim ve teknoloji üreticisi olamayışımızdır! Temel bilimler işin babasıdır! Bakanlık, umarım bunun bilincindedir! L CE’DE KAÇIRILANLAR Bakan Şahin ‘sınır dışı’ mesajı verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 2’si asker 3 kişinin kaçırılmasına ilişkin “Olay ülke sınırlarında gerçekleşmiştir. Çalışmaların kapsama alanı ülke sınırlarıyla sınırlı değildir” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, “ilk bilgilerin” eylemi yapanların PKK’li olduklarını gösterdiğini belirterek, şunları söyledi: “Bir başçavuş, bir uzman çavuş askerimiz özel araçlarıyla seyahat ederken kaçırılmış durumdadır. Ayrıca bir sağlık teknikeri personelin de o gelişme esnasında kaçırılma bilgisi var. Bununla ilgili olarak Diyarbakır Valiliğimiz gerekli çalışmaları yürütüyor. Konu üzerinde çalışmalar devam ediyor. Kısa zamanda sonuç alınacağını bekliyoruz.” Şahin, “Askerler sınır dışına çıkarılmış olabilir mi? Bu konuda bir bilgi var mı?” sorusuna “Çalışmaların devam ettiğini söyledim. Olay ülke sınırlarında gerçekleşmiştir, çalışmaların kapsama alanı ülke sınırlarıyla sınırlı değildir” karşılığını verdi. RİZE Başbakan Erdoğan’ın 31 Mayıs’taki Hopa mitingi öncesi protesto gösterilerinde polisin attığı gaz bombasından rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin “kesin ölüm raporu”’ açıklandı. Ön otopsi raporunda, ‘biber gazının tetiklemesine bağlı kalp krizi’ sonucu öldüğü belirtilen Lokumcu’nun, kesin ölüm raporunda ise vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadığı, ölümünün, kendisinde mevcut olan “kalp ve akciğer” hastalığı sonucu meydana geldiği ifadelerine yer verildi. Lokumcu’nun avukatları, rapora itiraz etti. Trabzon Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Daire Başkanlığı’nca hazırlanan rapora göre Lokumcu’nun vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadı. Raporda, Lokumcu’nun ölümünün, kendisinde mevcut olan “kalp ve akciğer” hastalığı sonucu meydana geldiği belirtil ANISINA BESTE YAPILDI İstanbul Haber Servisi Önder Babat Kültür Merkezi bünyesinde çalışmalarını sürdüren Adalılar grubu, Hopa’da polisin Erdoğan’ı protesto edenlere müdahalesi sırasında yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu anısına bir şarkı yazdı. Adalılar’ın Metin Lokumcu’ya şarkısı www.onderbabat.org’dan verilen “http://vimeo.com/2600055 0” adresli bağlantı üzerinden dinlenebilir. Son olarak “Geceyi Kuşatanlar” adıyla bir albüm çıkaran grup üyeleri şu değerlendirmeyi yaptı: “Hopa’daki saldırıda yaşamını kaybeden Metin öğretmenimizin aramızdan ayrılışına duyarsız kalmamız olanaksızdı. Zulme karşı en ön safta olması, son nefesinde bile direnmesi herkes için öğretici bir yan taşıyor. ” Lokumcu, polisin attığı gaz bombası nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. di. Metin Lokumcu’nun bir süre önce açıklanan ön otopsi raporuyla kesin ölüm raporu arasındaki çelişki oldukça dikkat çekici. Lokumcu’nun, fiziki saldırı sonucu darbe aldığını ve yoğun biber gazına maruz kaldığına ilişkin tanık ve görüntüler olduğunu belirten avukatları ‘kesin ölüm’ raporuna itiraz ettiler. Avukatlardan Meriç Eyüpoğlu, “Raporda kendisinde daha önceden olan kalp ve akciğer hastalığı nedeniyle ölümün gerçekleştiği yazılı maalesef! O gün fiziki saldırı olduğu ve darbe aldığı, yoğun biber gazına maruz kaldığına ilişkin tanık ve görüntüler var. Ölümü ile bu maruz kaldığı gaz ve darbe arasındaki bağlantı kurulmamış. Bu nedenle rapora İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1’inci İhtisas Kurulu’na başvurarak itiraz ettik” dedi. Bu arada Hopa’da 60’ı aşkın yurttaşın polisin orantısız güç kullanımı dolayasıyla gördükleri zarar nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğu öğrenildi. tiraflarıyla gündeme gelen eski özel harekâtçının bilgilerinin kaybolduğu iddia edildi Eylemi PKK üstlendi Çarkın’ın dosyası sır oldu 4 faili meçhul cinayete ilişkin soruşturmada, itirafları nedeniyle tutuklanan Ayhan Çarkın’ın dosyası Emniyet Genel Müdürlüğü’nde kayboldu. AL CAN ULUDAĞ Terör örgütü PKK, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis Ovası’nda önceki akşam 2’si asker 3 kişinin kaçırılması eylemini üstlendi. PKK’nin örgüte yakın sitelerde yer alan açıklamasında operasyonların sürmesi halinde bu tür eylemlerin devam edeceği tehdidi yapıldı. PKK, eylem sırasında askerlere ait 1 tabanca ve bir bilgisayara da el konulduğunu iddia etti. Askerlerin sağlık durumu konusunda herhangi bir bilgi verilmedi. TGC BAŞKANI ORHAN ER NÇ: BDP M LLETVEK L AD L KURT ‘Öcalan en kısa sürede aramızda’ ŞIRNAK (Cumhuriyet) Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki Kato Dağı eteklerinde düzenlenen Kuzu Kırpma Festivali’nin son günündeki etkinliklere katılan BDP Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’tan çarpıcı bir açıklama geldi. Kurt, festivalin demokratik özerkliğin ilanı olduğunu iddia ederek Kürt milletvekillerinin bırakılmaması halinde görkemli bir direnişe geçeceklerini söyledi. Kurt, “Bu sadece Kuzu Kırpma Festivali değildir. Aynı zamanda demokratik özerkliğin ilanıdır. Kato’da özgürlük halayı çekiyoruz. Cudi, Gabar ve Kato Dağları’nda bizi dinleyenler var. Onlar en kısa zamanda aramızda olacaklar. Önderimiz Sayın Öcalan da en kısa zamanda aramızda olacak ve Kato Dağı’nda Kuzu Kırpma Festivali’nde aramızda festivali kutlayacak” dedi. Kurt sözlerine, “Burada Kato Dağı eteklerinde Meclis’e şu mesajı yolluyorum; Ya savaşsız bir özgürlük ya da görkemli bir direniş” diye devam etti. PKK LDER NN ESK KAYINBRADER Tarikat lideri tutuklandı Yıldırım’dan dönüş kararı Haber Merkezi Terör örgütü PKK’nin karakutusu olarak nitelendirilen Abdullah Öcalan’ın eski kayınbiraderi avukat Hüseyin Yıldırım’ın, İsveç’ten Türkiye’ye dönmeye karar verdiği öne sürüldü. “Nasname” adlı internet sitesi, Diyarbakır Cezaevi’nde 11 ay tutuklu kaldıktan sonra 1982’de yurtdışına kaçan Yıldırım’ın bugün Türkiye’ye döneceğini yazdı. PKK’nin bir dönem Avrupa’daki önemli isimlerinden biri olan ancak Öcalan ile ters düşünce hakkında ölüm emri verildiği belirtilen Hüseyin Yıldırım, Avrupa’da yaşayan Öcalan’ın eşi Kesire Yıldırım’ın konuşması halinde yer yerinden oynayabileceğini öne sürmüştü. ANKARA Başkentte işlenen 4 faili meçhul cinayete ilişkin yürütülen soruşturmada, yaptığı itirafların ardından tutuklanan eski özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın Emniyet Genel Müdürlüğü’nde (EGM) tutulan dosyasının kaybolduğu iddia edildi. Çarkın’ın bu nedenle emekli olmak için başvuruda bulunurken sıkıntı yaşadığı öğrenildi. Sincan Cezaevi’nde tutuklu olan Ayhan Çarkın, EGM Özel Harekat Daire Başkanlığı kadrosu altında uzun yıllar görev yaptı. Çarkın tutuklanmadan önce emekli olabilmek için Emekli Sandığı’nda girişimlerde bulundu. Ancak işlemler sırasında şok haber geldi. Çarkın’a yakın kaynaklardan öğrenilen bilgiye göre, Çarkın’ın Emniyet Genel Müdürlüğü’nde tutulan, içinde memurluk kariyerinin anlatıldığı ve sicil notlarının da bulunduğu dosyanın kaybolduğu ve arşivde bulunmadığı öne sürüldü. Yani dosya kaybolduğu için resmi kayıtlarda Çarkın memurluk yapmamış gözüküyor. Çarkın’ın gün sayısını tamamlayıp emekli olması için bu dosyaya ihtiyacı var. Diğer yandan Çarkın, görev yaptığı yıllarda tanık olduğu olayları da kitaplaştırıyor. Şu ana kadar 100 sayfanın üzerinde yazan Çarkın’ın taslak kitabı cezaevi yönetiminin izin vermesi halinde dışarı çıkartılacak ve yayınevine teslim edilecek. Kitapta, 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerin ayrıntılarıyla anlatıldığı ve buna karışan isimlere tek tek yer verildiği öğrenildi. Sendikal örgütlenme imkânsız hale geldi ANKARA (ANKA) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, gazetecilerin sendikal örgütlenmesinin, çalışma mevzuatı açısından neredeyse imkânsız hale getirildiğini belirterek “Çünkü sendika üyesi olmak için aranan koşullarda çalışan meslektaşlarımızın sayısı çok az. Bir başka deyişle, fiilen gazetecilik yapan ama hukuken gazeteci sayılmayan meslektaşlarımızın çok azını oluşturuyor” dedi. TGC ve Konrad Adenauer Vakfı’nın (KAS) 14 yıldır birlikte sürdürdüğü Yerel Basın Seminerleri’nin 59’uncusu Antakya’da yapıldı. 150 gazetecinin katıldığı seminer, TGC Başkanı Orhan Erinç’in değerlendirme konuşmasıyla sona erdi. Erinç, gazeteciliğin teknolojik gelişmelere paralel olarak hem ileri gittiğine hem de gerilediğine işaret ederek, “Geri gitmesinin nedenlerinin başında ifade özgürlüğü kavramına Türkiye’de gereken önem ve değerin verilmemiş olması yatıyor” dedi. Türk Ceza Kanunu’ndaki toplam 26 madde ile Terörle Mücadele Yasası’ndaki 23 maddenin varlığının, gazetecilerin doğrudan hapis tehdidiyle karşı karşıya kalmalarına neden olduğunu, suç tanımlarının açık olmadığını ve suç olduğu iddia edilen çeşitli durumların gazetecilik faaliyetleri içinde olduğunu belirten Erinç, “İnsan haklarıyla ilgili konularda usulüne uygun olarak onaylanmıştır diye TBMM’den geçmiş uluslararası sözleşmelerin ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının iç hukukun üstünde olduğu yazıyor. Ama nedense iç hukukun üstünde olduğu belirtilen bu sözleşmeler, AİHM sözleşmesi ve içtihatları gündeme getirilmiyor” diye konuştu. Örgütlenmede mevzuat zorluğu Erinç, Bilgi Edinme Hakkı Yasası gündeme geldiğinde gazetecilerin habere daha rahat ulaşabileceklerini varsayarak çok sevindiklerini ancak bu yasanın gazetecilere kolaylık sağlamadığını vurgulayarak; ticari sır, meslek sırrı gibi kavramlara dayanılarak istenen bilginin verilmediğini anlattı. Erinç, Devlet Sırrı Yasası’nın 7 yıldır yasalaşmadığını ifade ederken “Uygulamaya göre bir haber ya da yorumda geçen bilgi devlet sırrı sayılabiliyor. İhbar üzerine savcılık soruşturma başlatıyor. Ancak o bilginin devlet sırrı olup olmadığının hiçbir tanımı olmadığı için bilinemiyor” diye konuştu. Erinç, Türkiye’deki en önemli sorunlardan birisinin de mesleki örgütlenme olduğunu vurgulayarak şunları söyledi. “Özellikle sendikal örgütlenme çalışma mevzuatı açısından neredeyse imkânsız hale getirilmiş durumda. Çünkü sendika üyesi olmak için aranan koşullarda çalışan meslektaşlarımızın sayısı çok az. Bir başka deyişle, fiilen gazetecilik yapan ama hukuken gazeteci sayılmayan meslektaşlarımızın çok azını oluşturuyor.” KARAKOLDA ÖLDÜRÜLEN GÖÇMEN Davaya duyarlılık için çağrı yapıldı İstanbul Haber Servisi Nijeryalı mülteci Festus Okey’in 2007 yılında Beyoğlu karakolunda öldürülmesiyle ilgili 4 yıldır süren ve kimlik tespiti bir türlü yapılamadığı için hiçbir gelişme yaşanmayan davaya bugün devam edilecek. Göçmen Dayanışma Ağı üyeleri, tüm duyarlı kesimlere davaya müdahil olma çağrısı yaptı. Göçmen Dayanışma Ağı tarafından yapılan açıklamada, Okey davasındaki tıkanmanın göçmenlere yönelik ayrımcılık ve yok sayma politikasından kaynaklandığı vurgulandı. Açıklamada, davada bir ilerleme kaydedilmemesi nedeniyle katil zanlısı polisin de görevine devam ettiği anımsatıldı. Davaya bugüne dek 120 kişinin müdahillik başvurusunda bulunduğu kaydedildi. Okey üzerinde uyuşturucu bulunduğu gerekçesiyle karakola götürülmüş ve orada bir polisin tabancasından çıkan mermiyle hayatını kaybetmişti. Polis tutanaklarında Okey’in polisin silahına hamle yaptığı ve bu sırada yaşanan boğuşma sırasında silahın ateş aldığı savunulmuştu. Olay anına ilişkin kamera görüntüleri de, Okey’in öldüğü sırada üzerinde bulunan gömleği de kayıp. Cennet vaadiyle cinsel istismar Haber Merkezi Bursa’da kendisini bir tarikatın lideri olarak tanıtıp, “Dergâh” adını verdiği eve gelenlere cennete gideceklerini vaat ederek cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen evli, 2 çocuk babası Uğur K. (47) tutuklandı. Radikal’in haberine göre bir ihbarı değerlendiren Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, merkez Yıldırım İlçesi’ndeki “Dergâh” denilen eve baskın düzenledi. Evde bulunan ve gözaltına alınan bazı kişilerin, kendisini tarikat lideri olarak tanıtan Uğur K. ile cennete girmelerine şahitlik edeceği iddiasıyla oral seks yaptıklarını ve ilişkiye girdiklerini söylemesi şaşkınlık yarattı. Soruşturmayı genişleten ve toplam 19 kişinin ifadesini alan polis, bazı evli çiftlerin de dergaha geldiklerini ve Uğur K. ile ayrı ayrı cinsel ilişkiye girdiklerini, yaşadıklarından dolayı ruh sağlıklarının bozulduğunu saptadı. Bazı kişiler ise yaşadıklarından dolayı kimseden şikayetçi olmadıklarını söyledi. Operasyon kapsamında polis, Uğur K.’nın bu işi 2003’ten itibaren sürdürdüğünü, müritlerini çeşitli semt ve evlere çağırdığını ortaya çıkardı. Evde yaptığı aramada, çocuk ve hayvan pornosu CD’leri ele geçiren polis, Uğur K.’yı gözaltına aldı. Evinde “Sır odası” adını verdiği bölümde ziyaretine gelen kadın ve erkeklerle kendi istekleri ile ilişkiye girdiğini belirten Uğur K. ifadesinde kimseyi cinsel ilişkiye zorlamadığından söz etti. C MY B C MY B