18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Beş ayda ikiye katlanan cari açığın yıl sonunda milli gelirin yüzde 9’unu aşması bekleniyor Türk çelik üreticileri devler arasında ANKARA (AA) Dünyanın en büyük çelik üreticileri listesinde 5 Türk firması da yer aldı. Metal Bulletin tarafından her yıl geleneksel olarak hazırlanan ‘Dünyanın En Büyük Çelik Üreticileri Listesi’nin 2010 versiyonu açıklandı. Listeye giren 116 üretici firma ve grubun 57’sini Çinli üreticiler oluştururken, Türkiye’de yerleşik kuruluşlardan Erdemir Grubu 7.1 milyon tonluk üretimi ile listenin 47’nci sırasında yer aldı. 4.4 milyon tonluk üretimi ile Habaş listenin 72’nci sırasında, 3.6 milyon tonluk üretimi ile İçdaş 76’ncı sırada, 2.3 milyon tonluk üretimi ile Diler Grubu 108’inci sırada yer alırken 2.1 milyon tonluk üretimi ile Çolakoğlu Metalurji 110’uncu oldu. Dünyanın en büyük 5 çelik üreticisi şunlar: Bu gidiş iyi değil Ekonomi Servisi Türkiye’nin bir türlü frenlenemeyen cari işlemler hesabı açığı, yılın ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 121.3 artarak 37 milyar 274 milyon doları buldu. 12 aylık kümülatif cari açık rakamı 68.2 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası tarafından açıklanan 2011 yılı Mayıs ayına ilişkin ödemeler dengesi verilerine göre, geçen yıl Mayıs’ta 2 milyar 944 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabında, bu Mayıs’ta 7 milyar 753 milyon dolar açık meydana geldi. Mayıs’ta gerçekleşen cari açık, beklentisini yüksek tutan piyasalar için sürpriz olmadı. Bu yüzden yüksek açığa karşılık piyasalarda henüz bir çalkantı gözlenmiyor. Buna karşılık sorunun her yıl katlanarak artması, pek çok kurum ve kuruluşun yıl sonu beklentisini de yukarı çekti. Geçen yılın ilk 5 ayında 17.4 milyar dolar olan cari açık bu yıl aynı sürede 20.4 milyar dolar daha artarak 37.3 milyar dolara çıktı. Açığın finansmanında gözüken net hata ve noksan kalemi ise sadece nisan ayında geçen yılın tamamına yaklaştı. TL üzerinde risk birikiyor. ING Bank’ın günlük raporunda, kümülatif cari açığın yavaşlayarak da olsa artmaya devam edeceği ve yıl sonunda 74.2 milyar dolarla GSYH’nin yüzde 9.3’üne ulaşacağı öngörüldü. Şeker Yatırım 66.5 milyar dolar olan yıl sonu cari açık tahminini 75 milyar dolara yükseltti. Yatırım Finansman Menkul Değerler’in analizinde 66.3 milyar dolar olan cari açık beklentilerinde yukarı yönlü risklerin arttığı belirtildi. Ekonomi yönetiminin cari açığın azaltılması konusundaki çalışmalarının ancak orta vadede etkili olabileceğini belirten ve kısa vadeli çözümler yerine ithalatihracat dengesizliğini giderecek kapsamlı bir reform programına duyulan ihtiyacı vurgulayan T Bank analistleri de, cari açığın yıl sonu itibarıyla açık rakamının 70 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Hesaplar yenileniyor Revizyon ihtiyacı, 2009’da toplam 5 milyar 181 milyon dolar olan ilk 5 aylık cari açığın, 2010’da 17 milyar 433 milyon dolara, 2011’de ise 5 ayda 20 milyar 435 milyon dolar daha şişerek 37 milyar 274 milyon dolara çıkmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden geçen yılın sonunda 48 milyar 557 milyon dolar olan cari açığın bu yıl sonu itibarıyla 70 milyarı aşması bekleniyor. Kaynak sıcak para Dünkü verileri değerlendiren analistlerin önemle dikkat çektiği bir başka nokta da cari açığın finansman kalitesinin hızla bozulması oldu. Dünkü verilerde, sadece Mayıs ayında 1 ArcelorMittalLüksemburg 2 Hebei SteelÇin 3 BaosteelÇin 4 WuhanÇin 5 Nippon SteelJaponya. ki bir aylık net hata ve noksan kaleminin (+4.5 milyar dolar), 2010 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) yılının tamamındaki net hata ve Ekonomi Bakan Zafer Çağlayan, cari açık noksan kalemine (+4.6 milyar konusunun üzerinde durulması gereken bir kodolar) neredeyse eşit dünu olmakla beraber şu an için Türkiye açısından zeyde olduğu açıklandı. bir tehdit oluşturmadığını ileri sürdü. Ankara SaOlağanüstü yüksek gönayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve züken bu kalem, cari beraberindeki yönetim kurulu üyeleri, Bakan Çağaçığın beşte dördünün layan’a tebrik ziyaretinde bulundu. Buradaki kospekülatif kaynak girnuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan işleriyle karşılandığını Çağlayan, “Cari açık konusu üzerinde durulması gösteriyor ve büyük gereken bir konu olmakla beraber şu an için Türbir zaaf işareti olarak kiye açısından bir tehdit oluşturmamaktadır. Tekgörülüyor. rar altını çiziyorum bunun için büyümeyi engelleevalüasyon meye çalışanlar, bunun için ‘Faizi yükseltin büyüme riski dursun’ diyenler bilsinler ki çok güçlü bir hükümet, çok güçlü bir ekonomi yönetimi var; elindeki raReuters’a konuşan kamları çok net bilen, gören çalışan bir ekip var. Garanti Yatırım EkoEkonomi yönetimimiz bununla ilgili son derece nomisti Gizem Öztok duyarlı, son derece konu üzerinde ciddi şekilde Altınsaç’a göre, finansçalışıyor. Şu anda herhangi bir risk unsuru bimanın yüzde 80’inin spezim tarafımızdan görünmüyor” diye konuştu. külatif fon girişleriyle gerÇağlayan, cari açıkta yeni teşvik mevzuatına giçekleşmesi, ekonomiye bekdilerek cari açık konusundaki kalıcı önlemleri lentinin ötesinde bir giriş olve sanayinin üretim yapısının değiştirilmemazsa, TL üzerindeki baskının si üzerinde çalıştıklarını belirterek “Buister istemez devam edeceği anrada biraz daha sabırlı olmakta lamına geliyor. Ve bu süreçte cafayda var, bir tehdit oluşturacak ri açıktan en çok korkmamızın sebir unsur olmak durumunda bebi, dövizde ani çıkış riski (sudden değil şu anda” dedi. stop) ve bunun ardından TL’de yaşanması muhtemel devalüasyon. Çağlayan: Cari açık tehdit değil Parlamentoda Çözüm? CHP’lilerin yemin etmesinin önünü açan ortak metin, çözüm adresinin Meclis olduğunun altını çiziyor... Mutabakat metninde çok dengeli sözcüklerle, yargının bağımsızlığına müdahalenin akıldan bile geçirilemeyeceğinin vurgulaması yapılırken, bir yandan da özel yargının, seçilmiş milletvekillerinin tutukluluklarının devamına karar verirken, aslında hak ve hukuk dışı, en azından yasaların amaçlarının dışında yetki kullandığı halka ilan edilmiş olunuyor... Sonuçta özel yargı, hakhukuk dışılığı bir biçimde tüm siyasi taraflarca da ilan edilmemiş olsa da kabul edilmiş, halkın oyunu, iradesini geçersiz saymanın ötesinde, ceza niteliğindeki yasahukukun, hakkın amaçlarının dışında ceza içerikli tutukluluklarda diretirse, siyaset Meclis’te, yasalardaki açıkların, yeni sorunlar yaratılmadan giderilmesi için çözüm üretecek... AKPCHP ortak metninde, seçim kampanyalarında da yer ve söz verilmiş anayasa değişiklikleri vurgulamasına öncelik verilse de, seçilmiş milletvekillerinin Meclis’e gelebilme formüllerinde uzun solukla anayasal değişikliklerden önce, kimi yasal değişiklikler gündeme gelebilecek. AKPCHP pazarlıkları, uzlaşmasının perde arkası üzerine hemen polemikler öne çıkarılsa da, gerçek önceliklerin, uzlaşmanın içeriği herkesin mezhebine göre farklı yorumlanıp, farklı anlaşılacak. Değişmeyen bir gerçek, Başbakan Erdoğan’ın sorunlarda gerilimi tırmandırarak, hiç ödün vermediği kamuoyu vitrin görüntüsünü koruyarak çok farklı noktalarda uzlaşmaların yolundan hiç şaşmadığı... Seçim sürecinde şiddetle reddedilen Apo ile pazarlık, şimdi BDP’lileri Meclis’e gelmeye çağıran bir anlaşma olarak karşımızda. CHP’ye “Tıpış tıpış gelecekler” çıkışı, ortada görünen bir anlaşma yokmuş izlenimi ile birlikte geçerli gibi. Oysa onay alınmış, AKP’nin tarafı olduğu mutabakat metni, özel yargının hakhukuk, yasaların amacı dışı, halkın oyunu yok sayan tutukluluğun devamı kararlarını eleştirmekle kalmıyor, yargı çözüm üretmezse Meclis’te ortak çözüm aranmasını öngörüyor... Doğrusu bu saatten sonra, siyaseten kimin kazandığı kimin kaybettiği hiç de önemli değil; dünyada benzeri görülmemiş gelişmelerle yaşananların bize öğrettikleri, bilinçaltımıza kazıdıkları önemli... Nereden bakarsak bakalım, AKP’nin iktidarda yükselen oy oranına karşın, seçim sisteminin azizliği, antidemokratik sistemde direnilerek kendi bindiği dalın kesilmesi örneği gibi, son seçimlerde verilmiş oy oranları ile en sağlıklı orantılı Meclis’te dağılım fiilen gerçekleşmiş bulunuyor. Çoğunluk AKP yandaşı medyatik yorumcular başta, yaşanan sıcak tartışmalarda birbirinin zıddı tezler savunulurken iki önemli gerçeğin o kadar çok altı çizildi ki, bilinçlerimize kazındı... Henüz seçilenlerin temsil edilemedikleri, yeni Meclis’in siyasal partilere, toplumdaki güç dengelerine göre dağılımı hiç akla gelemeyecek ölçeklerde, ancak gerçek demokratik düzende kavuşulacak bir temsil gücünü gerçekleştirdi. Hani birileri halkımızın sağduyusu ile dengeleri kurduğunu söyler dururlar ya... Halkımızın tek tek oyları ile asla o güçte bir hesaplama, irade gösterme gücünün olabileceğine inanmak zorsa da, herkesin altını çizdiği gibi ilk sivil anayasanın hazırlanışı, demokratik uzlaşı için de çok dengeli bir parlamento ağırlığı doğmuş oldu. Her yeni seçime, “demokrasi” diye diye, giderek çok daha ağır kullanılan baskıcı liderlik iradesi, antidemokratik yapılanmada gidilen Türkiye’de, özellikle çoğunluk, iktidar iradesi Meclis’te milletvekilinin, gerçek milletin vekili olma özelliğini sıfırlamış, lidere biat etmek zorunda olan, ona göre parmak kaldıracak birey konumuna getirmişse de... İktidar gücünün kullanımının, yasama, yürütme, yargı bağımsızlığı aleyhine hız kazanan tırmanışında, son seçimlerde başkanlık sistemine gidiş, gücünü pekiştirme eğilimleri doğrultusunda da miletvekilleri listesinin oluşumu söz konusu iken.. yeni Meclis çalışmalarına geçilemeden ortaya çıkan büyük kriz bağlantılı Meclis’in önemi, iradesi öylesine öne çıktı, anlam kazandı ki... Onay makamları olarak işletilmiş Cumhurbaşkanlığı, Meclis başkanlığı kurumları dahil, Meclis komisyonları otomatik, kendiliğinden yeniden işlevler kazanmış oldular. Bilindiği üzere medya demokrasisi düzeni içinde gerçekler değil, nasıl algılandıkları önemli... Başbakan Erdoğan’ın “ustalık” döneminde Başbakan’ın söylemi ile, gelinen sonuç noktalar arasındaki çelişkiler öylesine boyutlu tırmanıyor ki... Libya’ya NATO gücünü göndermeme konusundaki meydan okumanın ardından, İncirlik’in NATO kumanda üssü olduğu, TSK’nin silahlı Libya kuşatmasına gönderildiği iradenin çok ötesinde, Dışişleri Bakanımız muhalefet bölgesinde, kitlelere seslenen tek örneği yaratmış oluyor. Suriye’de çıkılan yolda iktidarın çizdiği tablo gün gün biçim, taraf değiştiriyor, giderek daha boyutu mezhep çatışmalarına bulaşıklık örnekleri bir tek Suriye’de yaşanmıyor. İslam dünyasında rol model oluşturulma projeleri ile birlikte bir o yana bir bu yana, mezhepler, aşiretler, cemaatler çatışmalarının içine çekilmemizin örnekleri artıyor... D Tüccar ran’da vergi ödemeyecek Ekonomi Sevrisi İran Türkiye Stratejik Ticaret Geliştirme Birliği Başkanı Majid Dhasemi, İran’a yatırım yapan Türk tüccarlardan 15 yıl süreyle vergi alınmayacağını, ayrıca ucuz enerji imkânı sağlayacaklarını, ülkelerinde de ucuz insan gücünün bulunduğunu söyledi. Dhasemi, İranlı ve Türk sanayicilerin problemlerini çözmek için İran Türkiye Stratejik Geliştirme Birliği Derneği kurduklarını, derneğin ilk şubesini Konya’da açacaklarını belirtti. Dhasemi, Türkiye’de 13 yerde açılacak derneğin Türk ve İranlı tüccarlar arasındaki anlaşmazlıkları çözeceğini ve iletişimi sağlayacağını vurguladı. Amerikan yerlisi Türk şirketlerine kapıyı açacak Havalimanının temeli Limak Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sezai Bacaksız (solda), Priştina Türk Büyükelçisi Songül Ozan ve Kosova Başbakanı Hashim Thaçi tarafından atıldı. Limak Priştina’ya ilk kazmayı vurdu Ekonomi Servisi Limak Grubu, 20 yıllığına işletmesini devraldığı Priştina Uluslararası Adem Yaşari (Adem Jashari) Havalimanı’nın yeni terminal binası ve ilave tesislerinin inşaatına başladı. Yüzde 90 Limak, yüzde 10 Fransız Aeroports de Lyon ortaklığından oluşan Limak Kosovo International Airport JSC konsorsiyumu; yatırım süreci kapsamında 42 bin metrekare kapalı alana sahip, yeni terminal binasının yanı sıra, 85 bin metrekare apron ve yeni hava trafiği kontrol kulesi inşaatı ile havalimanı ulaşım yollarının rehabilitasyonunu da gerçekleştirecek. Gerçekleştirilecek bu yatırımlarla Priştina Havalimanı’nda yolcu sayısının 20 yıllık işletme sürecinde 1.5 milyondan 4 milyona çıkartılması öngörülüyor. Yaklaşık 140 milyon Avro’luk bedel ile gerçekleşecek yatırım kapsamında Adem Jashari Havalimanı uluslararası normlarda, modern mimari anlayışta ve akıllı bina olarak hayata geçirilecek. WASHINGTON (AA) ABD’de, Amerikan yerli kabilelerine, sadece Türk şirketleriyle federal hükümetin onayına gerek kalmadan ticaret yapma imkânı sunan bir yasa tasarısı, Temsilciler Meclisi’ne sunuldu. Turkish Coalition of America’nın (TCA) çabaları sonucunda, Yerli Amerikan Dostluk Grubu’nun Eşbaşkanı ve Türkiye Dostluk Grubu’nun da üyesi olan Tom Cole, Temsilciler Meclisi’ne, Amerikan yerlilerinin ekonomik gelişmesine katkı için Türkiye’ye önemli bir pozisyon sağlayan tasarı sundu. 2362 sayılı tasarı, ‘Amerikan Yerlileri Ticaret ve Yatırım Yasa Tasarısı 2011’ adını taşıyor. Tasarının, Temsilciler Meclisi Doğal Kaynaklar Komitesi Kızılderili ve Alaska Yerlileri İşleri Alt Komitesi tarafından önümüzdeki dönemde ele alınması bekleniyor. Alt komiteden geçmesi halinde komitede oylanacak olan tasarı, burada kabul edilmesinin ardından da Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’na getirilebilecek. TCA Başkanı Lincoln McCurdy, 2362 sayılı tasarı sayesinde Türkiye ile ABD arasında gerçek bir ortaklığın ortaya çıktığını gördüklerini söyledi. Kayıt dışı ekonomiyi küçültmediğiniz takdirde hangi yasayı yaparsanız yapın, ağır cezalar da verin yolsuzluklar ve şike olaylarını ortadan kaldırmak mümkün değildir. Belki yapanları biraz korkutabilirsiniz, ama bu faaliyetleri önleyemezsiniz. Bir futbolcuya şike parası kayıtlı hangi kaynaktan gönderilebilir, bu mümkün mü?Kulüpler birer dernek ve sıkı denetime tabi. Kulüp şirketleri halka açık bir şirket; SPK, Borsa ve halkın denetimi var. Dolayısıyla kulüp dışında oluşmuş kayıt dışı ekonomide yer alan kaynaktan veya parayı gönderenin şahsi kayıt içi ve dışı varlığından gönderilebilir. Yolsuzluk yapan elde ettiği geliri, parayı kayıt dışı ekonomi olmazsa saklayamaz. Ortaya çıkacak bir para, gizlenemeyecek bir para haline gelince yolsuzluk yapma olanağı zorlaşır. Bu nedenle öncelikle kayıt dışı ekonomiyi küçültmek, bu ekonomiyi yaratan sebepleri ortadan kaldırmak esas ve öncelikli bir iş olmalı. Saklı ekonomi ve yeraltı ekonomisi kayıt dışı ekonomiyi oluşturur Kayıt dışı ekonomi; saklı ekonomi ve yeraltı ekonomisi diye ikiye ayrılır. Saklı ekonomi vergi mükelleflerinin daha az vergi ödemek amacıyla faaliyetlerinin bir kısmını veya tamamını gizlemelerinden doğar. Saklı ekonomide faaliyetler yasaldır Saklı ekonomiyi yarı kayıtlı ekonomi, kayıtsız ekonomi, kayıt dışı istihdam unsurları oluşturur. Yarı kayıtlı ekonomide vergi mükellefleri daha az vergi ödemek veya hiç ödememek için faaliyetlerinin bir kısmını veya tamamını kayıt dışında tutarlar. Yeterince vergi ödemeyenlerle ilgili gene kabul görmüş sektörler; avukatlar, doktorlar, muhasebeciler, kereste ve mobilya ticareti yapanlar, oto galerileri, emlak komisyoncuları, kum ocakları, kuyumcular, döviz büroları, yüksek ücret alan yöneticiler, özel inşaat yapanlar, proje büroları, gayrimenkullerini kiraya verenler, spot piyasada dayanıklı tüketim malları satanlar, oto yedek parça satanlar, deri imalatı ile satışını yapanlar, otellokantaeğlence yerleri işletenler, arsa spekülatörleri, tarımsal ürün alıp satanlardır. Bu sektörlerde olanların tümü vergi kaçırmaz. Vergisini düzgün ödeyenler de vardır. Ancak faaliyetlerin ve sektörlerin özelliği nedeniyle vergi kaçırma olanağı ve Kayıt Dışı Ekonominiz Varsa Şike ve Yolsuzluk Doğaldır eğilimi daha fazladır. Kayıtsız ekonomide ise faaliyetlerde yasadışılık yoktur. Ancak faaliyetler vergi ödenmemesi için tamamen vergi idaresinin ve ilgili kamu kurumlarının bilgisi dışında yapılır. İşportacılar, seyyar hamallar, iş takipçileri, aracılar, özel otopark işletenler, sebze ve meyve satan tablacılar, seyyar nakliyeciler, belli işyeri olmadan küçük çapta imalat ve ticaret yapanlar, canlı hayvan ticareti ile uğraşanlar, büfe dışında jeton ve bilet satanlar, kayıt dışı eticaret yapanlar bu ekonomide yer alır. Bu faaliyetler küçük çaplı ve tespit edilmesi güç olduğundan marjinal kabul edilmektedir. Kayıt dışı istihdam, istihdam edilen kişilerin, Hiçbir şekilde kayıtlara alınmaması, sigorta kapsamına dahil edilmemesi, Bir kısmının kayıtlarda gösterilmesi Prime esas kazançların eksik gösterilmesi, Hem çalışma sürelerinin hem de prime esas kazançların eksik gösterilmesi şeklinde ortaya çıkar. Buna sebep istihdam üzerindeki büyük pirim ve vergi yükü olduğu kabul edilen ortak kanıdır. Yeraltı ekonomisi kara para yaratan yasadışı faaliyetlerin yer aldığı bir ekonomidir. Yasadışı ekonomik faaliyetler çalınmış eşya ticareti, uyuşturucu üretimi ve ticareti, fahişelik, kumar, kaçakçılık gibi yasaların yasakladığı ve cezalar verdiği faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerden doğan gelir kömür gibi karadır. Neticede bu gelir de vergi dışı kalmaktadır. Ama vergiden önce faaliyetlerin toplum için zararlı ve suç sayılması daha önemlidir. İşte kısaca tanımladığımız kayıt dışı ekonominin şike ve yolsuzluğu yaratan bölümü saklı ekonomi ve bu ekonomide yaratılan gri Kaynak: Yrd. Doç. Dr. İbrahim Halil Sugözü’nün Kayıt Dışı Ekonomi ve Türkiye adlı kitabı. C MY B C MY B paralardır. İş takipçisi aldığı komisyonu, rüşvet alan rüşvet parasını, şikeci aldığı hediyeyi, dernekler vasıtasıyla yapılan yolsuzluk sonucu sağlanan paraları, ihaleye girip de pul parası alan müteahhidin sağladığı bu tür kazançları, gayrimenkullerini düşük bedelle satanın sakladığı açıktan aldığı paraları, işi hallederim deyip parayı cebine atanların gelirleri, ulufe dağıtır gibi ona buna şirket ve dernek paralarını dağıtanların gelirleri saklanamaz hale gelirse bu durumda yargının da işi kolaylaşır. Olur olmaz delillerle de insanlar şüpheli duruma düşmez. Saklı ekonomiyi açık hale getirmezseniz, bir maçtan önce normal sayılabilecek bir sosyal birliktelik olan yemekler ve buluşmalar töhmet altında kalmayı elverişli hale getirir. İşte bunun çözüm yolu da kulakları çınlasın Zekeriya Temizel’in getirmeye çalıştığı “nereden buldun” yasasıdır. İşadamları “nereden buldun”dan korkacaklarına polis devletinden korkup buna destek versinler. Çünkü özgürlükten mahrum kalmak vergi ödemekten daha katlanılmazdır. Krediler 6 ayda yüzde 17 arttı Ekonomi Servisi Bankacılık sektöründe toplam kredilerin 1 Temmuz’da geçen yıl sonuna göre yüzde 16.8 artışla 625.3 milyar liraya ulaşmasının ardından analistler, yıl sonu için hedeflenen yüzde 25 büyüme sınırında kalınabilmesi için TCMB dışında kalan finansal otoritelerin yeni önlemler alması gerektiğini söylüyorlar. BDDK verilerine göre, tüketici kredileri 1 Temmuz haftasında geçen yıl sonuna göre yüzde 21.1, yıllık bazda da yüzde 43.5 artışla 156.3 milyar liraya çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle