22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 12 TEMMUZ 2011 SALI 4 HABERLER Yemin krizinin CHP ile ilgili kısmı aşıldı, AKP’nin ağırlığı hissedilen ortak metinde yargıya çağrı yapıldı ‘Performans Kabinesi!’ Futbol skandalı, yemin krizi, uzlaşma çıkmazı, bölgesel çatışma, “Arap Baharı” derken 12 Haziran 2011 seçimleri sonrasında Tayyip Erdoğan’ın kurduğu 61. Hükümet’in irdelenmesi bugüne kalıverdi. Politikanın evrensel kurallarından yola çıkarak, Milliyet Gazetesi’nin “Performans Kabinesi ” olarak nitelediği 61. Hükümet konusundaki görüşlerimizi açıklayalım. Bunu yaparken, politikanın şu altın kuralını unutmayalım: Politikacının yaptığı, yapacağının teminatı ya da göstergesidir. Şimdi bu ilkenin ışığında, şu anda kimileri (belki büyük çoğunluk değil) için birincil sorunu demokrasi olan Türkiye’ye 61. Hükümet’in ne getireceği sorusuna ancak şu yanıt verilebilir: Hükümet’in başı 9 yıldır iktidarda bulunan Tayyip Erdoğan demokrasinin ne kadarını algılıyorsa, ne kadarını sindiriyorsa, o kadarını getirebilir. Bu konuda fazla iyimser olmaya gerek yoktur. Üstelik de, her iki seçmenden birinin bu alanda yoğun bir talebi olmadığı da düşünülürse... 61. Hükümet’in performansını icraatı süresince ayrıntılarıyla değerlendireceğiz. Ama özellikle kabinede yalnızca tek kadın bakanın işgal ettiği makam üzerinde duralım. Her şeyden önce, kabinede yalnızca bir tek kadın bakan olmasının AKP’nin konuya yaklaşımının tipik bir göstergesi olduğunu vurgulayalım. Kadın erkek eşitliğine inanmayan Erdoğan’ın kabinedeki kadın sayısını artırmasını beklemek de pek akıllıca olmazdı. AKP Kadın Kolları’ndan gelen başarılı politikacı Fatma Şahin’in başında bulunduğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‘nın adı dahi, AKP’nin kadına yaklaşımını yansıtıyor. Kadının aile üyesi, ana ve eş olmanın ötesinde bireysel sorunlarını görmezden gelen bu zihniyetin, kadın sorununa doğru yaklaşmasını beklemek abes. Kadın eş ve ana olmanın dışında, birey olarak bir sürü sorunla karşı karşıyadır. Ama onu birey olmaktan çıkarıp, aile efradı içinde ele alan zihniyet bu sorunları görmezden gelecektir. Kadınlarımızın çoğunluğunun bu durumdan şekvacı olup olmadıkları ise apayrı bir sorun. Türkiye Cumhuriyeti’nin artık tarihe karışmış kurucu felsefesi açısından en önemli bakanlık ise, Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Eskilerin bu yaklaşımına hak vermemek mümkün değil. Çünkü bütün sorunların temelinde eğitim yatmaktadır ve Cumhuriyet’in kurucu felsefesi, TC’nin toplumsal yapısındaki kimi eksiklikleri de eğitimle kapatmak savındadır ya da savındaydı. Bu görüşlerin ışığında, başında Ömer Dinçer’in bulunduğu MEB’ye bakınca ne görüyoruz? Dilerseniz bu konuda sözü Melih Aşık’a bırakıp 07.07.2011 tarihli Açık Pencere’ye bakalım: “Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ilk kez 1995 yılında katıldığı bir sempozyumda dile getirdiği görüşleriyle dikkati çekmiştir. Nedir onlar derseniz hatırlatalım:Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu sırada ortaya atılan Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tabir edilen cumhuriyet kavramının aslında bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiğini ve nihayet laiklik ilkesinin yerine İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanısını taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün ilkelerin laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin, daha katılımcı, daha ademi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanı geldiğine inanıyorum.” Evet, 61. Hükümet’te Milli Eğitim, 1955 yılında yayınlanan İşletme Yöneticiliği kitabında bilimsel aşırmacılık yaptığı gerekçesiyle profesörlüğü elinden alınan ve yukarıdaki görüşlerin sahibi olan Ömer Dinçer’e emanet edilmiştir. Daha fazla söze hacet var mı? AKP ve CHP uzlaştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP ile CHP’nin yemin krizinin çözümü için uzlaştıkları ortak metinde tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili somut anayasa, yasa değişikliği önerisine yer verilmezken, “Anayasa dahil tüm mevzuatın, hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı ilkesi dikkate alınarak özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması gerektiğine inanıyoruz” mesajı verildi. Metinde AKP’nin “yeni anayasa” hedefine vurgu yapılması dikkati çekti. Bildirinin açıklanmasının ardından CHP milletvekilleri genel kurula girerek yemin etti. AKP ve CHP yöneticileri dün sabah yemin krizinin aşılması için bir araya geldi. Görüşmeye AKP’den Grup Başkanvekilleri Nurettin Canikli ve Ahmet Aydın ile Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, CHP’den Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın katıldı. Ortak metin: Sorunun çözüm ortamı Meclis laşma metni açıklandı. Toplantılara katılan AKP ve CHP yöneticilerinin imzalarını taşıyan metin şöyle: “TBMM, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Kurtuluş Savaşı’nı yöneten ve olağanüstü koşullarda dahi toplanarak bugün yaşadıklarımızla kıyaslanamayacak çok daha büyük sorunların üstesinden gelen bir meclistir. Halkın egemenliği ve milletin iradesi, seçilmiş ve vekâlet verilmiş milletvekilleri aracılığı ile TBMM’de hayata geçirilir. Bu çerçevede tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz. 12 Haziran seçimleri sonrasında bazı milletvekillerinin yemin etmeyerek yasama faaliyetlerine katılmamaları eksikliktir. Son seçimlerle birlikte yüzde 95 seviyelerinde yüksek bir temsil oranını yansıtan TBMM, milletimizin yeni bir anayasa yapılmadikkate alınarak, özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması gerektiğine inanıyoruz” cümlelerine dikkat çekerken, “Bunların metne girmesini önemsiyoruz” dedi. sı talebi ile birleştirilerek değerlendirildiğinde, tüm siyasi partiler için uygun bir uzlaşma zemini oluşturmaktadır. Ortaya çıkan bu tarihi fırsat, toplumsal sözleşme tanımına uygun bir anayasa yapılması hedefi için kullanılmalıdır. Siyaset kurumu için sorunların gündeme getirileceği, tartışılacağı, değerlendirileceği ve çözüm bulunacağı yegâne ortam TBMM’dir. Siyasi partiler, sorunların çözümü için TBMM zemininde olmalıdır. Bu inançla, anayasa dahil, tüm mevzuatın hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı ilkesi dikkate alınarak, özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Sonuç olarak, Meclis’in açılışından bugüne kadar yasama faaliyetlerine katılmamış olan milletvekillerinin yemin ederek Meclis çalışmalarına iştirak etmelerini ve katkı sağlamalarını arzu ediyoruz.” zümler, öneriler çıkacaktır” açıklamasını yaptı. ılıçdaroğlu’nun önemsediği iki cümle Kılıçdaroğlu genel kuruldan önce MYK’ye ve gruba uzlaşma metniyle ilgili bilgi verdi. Kılıçdaroğlu “Bu çerçevede tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olmaları gerektiğine inanıyoruz” ve “Bu inançla, anayasa dahil, tüm mevzuatın hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı ilkesi K ‘Ekimden önce zor’ Metinde, AKP’nin “yeni anayasa” hedefine vurgu yapılması ve AKP söylemini öne çıkaran ifadelerin yer alması gözlerden kaçmadı. Metinde tutuklu vekillerle ilgili somut hiçbir anayasa, yasa değişikliği önerisi yer almadı. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamza Liderler onayladı Görüşmede ortak bir metin üzerinde uzlaşma aranırken, hazırlanan metin liderlerin onayına sunuldu. Başbakan Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun onayının ardından uz çebi, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “Yol haritasını uzlaşma metninde netleştirmek doğru olmaz, bu sürece zarar verir. Aceleci bir yol haritasını doğru bulmuyoruz” dedi. Hamzaçebi “Tutuklu vekiller ne zaman parlamentoya gelir” sorusu üzerine “TBMM de bu hafta tatile girecek, ekime kadar parlamentonun konuyu ele alması mümkün değil. Bu metin Türkiye’de halkın iradesinin Meclis’e yansıması konusunda bir iklim oluşturmayı amaçlıyor. Bu metinden çok somut çö Erdoğan: Hayırlı oldu Başbakan Erdoğan, krizin aşılmasıyla ilgili olarak “Hayırlı oldu. Güzel oldu. Zaten beklentimiz de buydu biliyorsunuz. Demek ki aklı selimle hareket etmişler” dedi. Erdoğan BDP’li Selahattin Demirtaş’ın “Sürecin dışında tutulduk, ötekileştirildik” sözleri aktarıldığında da “Kimsenin ötekileştirildiği yok. Onların da yeri burasıdır. İnanıyorum ki onlar da en kısa zamanda yemin edecek” diye konuştu. TASLAĞI CHP HAZIRLADI Bihlun Tamayligil Deniz Baykal Fotoğraflar NECATİ SAVAŞ/AA Kırmızı çizgiler AKP’den ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP ile CHP arasında dün varılan uzlaşı öncesinde yoğun bir müzakere trafiği yaşandı. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre uzlaşı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrar ettiği “Tüm siyasi partiler ve milletvekillerinin TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz” ifadesi üzerinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın nihai onayının alınması ile sağlanabildi. Müzakerelerde şu trafik yaşandı: İlk görüşme grup başkanvekilleri arasında cuma günü gerçekleşti. AKP kanadı, “Pazartesi taslağınızı getirin” diyerek CHP’nin taleplerinin karşılanması konusunda “uzlaşıya açık” olduklarının sinyalini verdi. CHP’nin hazırladığı taslak, dün sabah yapılan ilk toplantıda masaya yatırıldı. AKP metinde “Tutuklu milletvekilleri” ifadesinin kullanılmasına karşı olduğunu ve “yasalanayasal düzenleme yapılacağı taahhütüne” kesinlikle girmeyeceğini belirterek “iki kırmızı çizgisini” vurguladı. AKP’nin bu tutumu karşısında CHP de ikinci paragrafta “Tüm siyasi partiler ve milletvekillerinin TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz” ifadesinin metinde olmasını istedi. CHP’nin istediği bu cümlede yer alan ‘milletvekillerinin’ ifadesi için AKP heyeti, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın onayına ihtiyaç duyduklarını belirtti. CHP’nin, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ı da kapsayan ‘milletvekilleri’ ifadesinin metinde olmasında ısrar etmesi üzerine AKP heyeti öğle saatlerinde görüşünü aldıkları Başbakan Erdoğan’ı bir kez de telefonla aramak durumunda kaldı. Erdoğan’ın telefonla gelen onayı sonrasında kriz çözüldü. CHP heyetinin 3. paragrafta yer alan “Milletvekillerinin yemin etmeyerek yasama faaliyetlerine katılmamaları eksikliktir” cümlesindeki “katılmamaları” ifadesinin “katılamamaları” şeklinde değiştirilmesi yönündeki ısrarlı talebi ise AKP tarafından kabul edilmedi. “TBMM’nin yeni anayasa için uygun uzlaşma zeminini oluşturduğu” şeklindeki ifade ise AKP’nin isteği ile kondu. 4. paragrafta yer alan “Siyasi partiler sorunların çözümü için Meclis zemininde olmalıdır” ifadesi, “BDP’ye çağrı” amacıyla iki partinin isteği ile metne yerleştirdi. CHP’li vekiller yakalarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” kokartı taşıdı. Milletvekillerinin pek çoğu yemin ettikten sonra Kılıçdaroğlu’yla tokalaştı. Rıza Türmen Gülsün Bilgehan Tutuklu vekiller yok sayıldı Krizin çözülmesinin ardından TBMM Genel Kurulu’nda birleşimi yöneten Başkanvekili Sadık Yakut, yemin etmek isteyen milletvekillerini kürsüye çağırdı. İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın adlarının okunmaması CHP’lilerin tepkisine neden oldu. CHP Grubu’ndan ilk yemin eden milletvekili Adana Milletvekili Ali Demirçalı oldu. Kılıçdaroğlu yemin etmek üzere kürsüye gelirken ve yemin ettikten sonra CHP milletvekilleri ayakta alkışladı. CHP lideri, AKP milletvekilleri ve Bakanlar Kurulu sıralarında bulunan bakanlar tarafından da alkışlandı. CHP milletvekilleri il sırasıyla tek tek yemin ederken, sıra İzmir milletvekillerine geldiğinde Mustafa Balbay’ın adının okunmaması tartışma yarattı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce buna yerinden tepki gösterdi. Kürsüde söz hakkını kullanabilmesi için yemin etmesi gereken İnce, önce kürsüye çıkıp yemin etti ardından “itirazlarını” dile getirdi. İnce, “2002’de milletin iradesinden söz edenler, bize o zaman teşekkür edenler aradan geçen 9 yılda millet iradesini unuttu. Bu arkadaşlarımız için dokunulmazlık, ayrıcalık, af istemiyoruz. Şimdi arkadaşlarımızın adlarının okunması da engelleniyor” dedi. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, uygulamanın doğru olduğunu söylerken; İnce, yerinden “Şimdi en genç üyemiz Mustafa Balbay’ın adını anons edecek” diye seslendi. Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü ayağa kalkıp Balbay’ın adını anons ederken, CHP sıralarından alkışlar yükseldi. ök: Bilinçli bir tercih olarak yemin etmedim Birleşime katılmayan Emrehan Halıcı, Serdar Soydan, Kemal Değirmendereli, Şafak Pavey, Faik Tunay, Mehmet Kesimoğlu, Veli Ağbaba, İsa Gök, Hüseyin Aygün ant içmedi. İsa Gök, yemin etmemesinin “bilinçli bir tercih” olduğunu bugün gerekçesini açıklayacağını bildirdi. G Aydınlardan ortak bildiri İstanbul Haber Servisi Aralarında Ali Nesin, Gençay Gürsoy, İbrahim Betil, Jülide Kural, Burhan Şenatalar, Oya Baydar ve Semih Poroy’un da bulunduğu 186 aydın, tutuklu vekillerin Meclis’e girebilmesi için anayasadan önce yasalardaki antidemokratik maddelerin değiştirilmesi çağrısında bulundu. Seçilmiş milletvekillerinin Meclis’e girmelerinin engellenmesinin “vahim bir siyasi kriz” olarak nitelendiği bildiride bu kriz nedeniyle Kürt sorununa barışçı bir çözüm üretmek, yeni anayasa yapım sürecini yönetmek gibi görevler üstlenmesi beklenen TBMM’nin temsili yapısının bozulduğu, meşruiyetinin zedelendiği belirtildi. Yemin krizinin çözülmesi için Ceza Muhakemesi Kanunu, Milletvekili Seçimi Kanunu gibi yasalarda ve anayasada gerekli değişiklikler acilen yapılması gerektiğine dikkat çekilerek “Başta Başbakan olmak üzere bütün siyasi liderleri ve siyasi partileri TBMM’nin meşruiyetini onaracak anayasanın barış ve özgürlük ortamında hazırlanmasını sağlayacak bu düzenlemeleri yerine getirmeye davet ediyoruz” denildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Toprak, yasal düzenleme yolunu açtıklarını söyledi ‘İstediğimiz noktaya ulaştık’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, AKP ile CHP arasında varılan uzlaşmada arzu ettikleri sonuca ulaştıklarını belirterek, “İstediğimiz irade beyanı için AKP’yi masaya oturttuk. Vazgeçilmezlerimizi uzlaşı metnine koydurduk. Doğru tepki verdik, yasal düzenlemelerin yolunu açtık” dedi. Uzlaşma metnini Cumhuriyet’e değerlendiren Toprak, “Genel başkanımızın kararlı duruşu sayesinde amacımıza ulaştık. İlk günden beri üzerinde durduğumuz konu, ortaya çıkan bu konuyla ilgili bir ‘irade beyanının’ ortaya konmasıydı. Meclis’in sorununu çözmesi gereken yer yine Meclis’tir. Metin AKP’yi masaya oturttuğumuzun ve istediğimizi elde ettiğimizin kanıtıdır” diye konuştu. Ortak metinde, CHP’nin istediği unsurlardan ikisinin yer aldığını belirten Toprak, “Tüm milletvekilerinin TBMM’de olması gerektiği vurgusu bizim için birinci vazgeçilmez unsurdu. Metinde yer aldı. İkincisi ise anayasa ve diğer mevzuatın hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması gerektiği vurgusuydu. O da yer aldı. Tepkimizi doğru koyduk. Yasal düzenlemenin yolunu açtık” dedi. Metnin CHP’nin beklentilerini karşılamadığı yönündeki eleştiriler konusunda ise Toprak, “Tabii ki eleştiri yapılabilir. Ama biz onurlu duruşumuz ile Türk halkının dikkatini çektik. Eski genel başkanımızın, şu andaki liderimizle yaptığı görüşmenin içeriğini basına açıklaması AKP karşısında müzakere gücümüzü zayıflattı” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle