23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA DİZİ Madımak’ta 35 aydının diri diri yakılarak katledilmesinin üzerinden tam 18 yıl geçti. Onca yıl sonunda gelinen nokta, firari zanlılar için istenen ve acıları dağlayan zamanaşımı talebi 9 Sivas hâlâ yanıyor Irkçılar ve faşistler 2 Temmuz günü program saat 10.00’da başlarken şenlik ekipleri, bir gün önceki yoğun çalışmanın yorgunluğuna aldırmadan, günün etkinliklerinin daha başarılı ve coşkulu geçmesi için çabalıyor. Buruciye Medresesi’ndeki fotoğraf ve kitap sergilerine gösterilen ilgi de aynı yoğunlukta sürüyordu. Salonun açılışından çok önce gelmiş insanlar, ellerindeki kitapları imzalatmak ve değerli yazarlarla sohbet edebilmek için heyecanla bekleşiyordu. Kültür Merkezi’nde saat 14.00’teki Arif Sağ dinletisinden sonra “Medya ve Emperyalizm” paneli yapılacaktı. Hasan Uysal’ın yönete Halk konukları evinde ağırladı 1 Temmuz günü Sivas Kültür Merkezi’nin konferans salonu tıklım tıklım dolmuştur. Salonun içindekiler kadar bir topluluk da dışarıda kalmıştır. Saygı duruşundan sonra, PSAKD’nin Genel Başkanı Murtaza Demir bir açış konuşması yapar. Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in konuşmasından sonra Aziz Nesin’e söz verilir. Öğleden sonra Buruciye Medresesi’nde kitap ve fotoğraf sergilerinin açılışı yapılır. Yazarların imza masalarının önündeki okuyucular, onlarca metrelik kuyruklar oluşturmuştur. Halkla yazarlar ve sanatçılar bir aile gibi kaynaşmışlardır. Saat 17.00’de, Kültür Merkezi’nde Hasret Gültekin’in dinletisinden sonra, “Çağların Pir Sultanlarından Günümüz Pir Sultanlarına” başlığıyla düzenlenen panel başlar. Gazeteci yazar Sami Karaören’in yönettiği panelin panelistleri ise Asım Bezirci, Prof. Dr. Afşar Timuçin, Aydın Çubukçu ve Hüseyin Gülkanat’tır.. Ve Pir Sultan Abdal Etkinlikleri’nin birinci günü, halkın ilgisi ve coşkusuyla noktalanır. Konukların bazıları Sivaslıların evlerinde, bir kısmı da otellerde kalır. Sivas’a taşındı ceği panele, Sami Karaören, Raif Türk, Şükrü Günbulut, Mustafa Yalçıner ve Soner Doğan da panelist olarak katılacaktı. Bir yandan bu çalışmalar sürdürülürken, bazı cami önlerinde ve yakınlarında birtakım gruplaşmalar görüldüğü ve bir saldırı olabileceği haberi fısıltı halinde yayılıyordu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Sivas’taki etkinliklerine yönelik saldırı, anlık bir tepkinin ürünü değildi. Bu saldırının planlı bir hazırlık süreci sonrası başlatıldığı da olaylardan sonra ortaya çıktı. Irkçışeriatçı örgütler, Malatya, Kahramanmaraş, Elazığ, Çorum, Tokat, Kayseri gibi çevre illerdeki deneyimli militanlarını Sivas’a taşımışlar ve militanlar, belediyenin ve dini vakıfların yurtlarında konuk edilmişlerdi. Bu hazırlıklara ek olarak Sivas halkının dini duygularını tahrik amacıyla bildiri dağıtılmış ve camilerde dar kadrolu toplantılar yapılmıştı. Yarın: Madımak bir gençlik kıyımıdır Alevi dernekleri: Katliamla yüzleşin C MY B C MY B nsan avına çıkmış yobazlar 35 canı yaktı “Sivas laiklere mezar , olacak”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak”, “Şeriat gelecek, batıl zail olacak” sloganları atan grup, Kültür Merkezi’nde bulunan 1500 kişinin üzerine saldırır. Ancak etkinlikleri izleyenlerin direnişiyle karşılaşan ve sayıca az olan saldırganlar bir süre sonra geri çekilir. Saldırganlara sürekli yeni katılımlar olmaktadır. Camilerden çıkanlar, saldırganlara katılmaktadır. Gözü dönmüş kalabalık, Kültür Merkezi’ne bir kez daha saldırırken izleyiciler ve görevliler bir yandan saldırıya karşı barikat kurarak direnirken bir yandan da içerideki insanları boşaltmaya ve başka yerlere göndermeye çalışıyorlardı. Olay yerinde yeteri sayıda güvenlik gücü yoktu. Olanlar da saldırıyı engelleyecek güçte değillerdi. Kültür Merkezi’nin camları, kapıları ve pencereleri yerle bir edilmişti. Nihayet, Kültür Merkezi boşaltıldı ve saldırıya uğrayanlar güvenli bölgelere gönderildi. Bu arada, yeni katılımlarla sayısı 10 bine yaklaşan ve gözlerini kan bürümüş saldırganlar, adeta dişlerini gıcırdatarak parçalayacak insan arıyorlardı. Saldırgan kitle, isteğine ulaşamamanın verdiği hırsla Kültür Mer kezi’nden Valiliğe yöneldi. Valilik önünde toplanan binlerce saldırgan, “Şerefsiz vali istifa”, “Sivas size mezar olacak”, “Şeriat gelecek, zulüm bitecek”, “Muhammed’in ordusu kâfirlerin korkusu”, “Yaşasın Hizbullah, kahrolsun laiklik”, “Şeriat isteriz...” sloganlarıyla bu kez Valilik binasını taşa tuttu... Alevler oteli sarıyor Saldırganların bir kolu, yeni dikilen “Halk Ozanları Heykeli”ne yönelerek heykeli kazma ve balyozla parçalayarak sürüklemeye başladı. Gözü dönmüş bir başka grup da, Kongre Müzesi’nin yanında bulunan Atatürk heykeline saldırdı, yere düşürdükleri Atatürk heykelini sürüklemeye başladı. Sayıları yeni katılımlarla 15 bine yaklaşan saldırganlar, daha sonra da şeriat istemlerini ve sloganlarını haykırarak etkinlik için gelen konukların kaldığı Madımak Oteli’ne yöneldi. Otelde, kent dışından gelmiş ve çoğunluğu yazar, ozan ve sanatçı yaklaşık 150 kişi bulunuyordu. Saldırı üzerine, “güvenliğin daha kolay sağlanacağı düşüncesiyle” otele gelmişlerdi, ama tedirginlerdi. Otelin önünde az sayıda polis vardı ve saldırganlara, “Dağılın, yapmayın” demekten öte bir müdahalede bulunacak gibi görünmüyorlardı. Saatlerce süren saldırıda artık saldırganlardan kimileri, otelin önündeki arabaları ters çevirerek ateşe vermekte, kimisi de benzin taşıyarak otelin içine atmaktadır. Alevler, otelin giriş ve alt katlarını sarmaya başlamıştır. Sivas İtfaiyesi gecikmeli de olsa gelmiştir, ancak saldırganlar itfaiyenin çalışmasını engeller. Hortumlar kesilir, arabaların lastikleri delinir. Yangın oteli tamamen sarar. 8 saattir kurtarılmayı bekleyenlerin artık umudu tükenmeye başlamıştır. Ölümün çok yakınlarında olduklarını bilinciyle kurtulmanın yollarını aramaktadır. Yangın bütün oteli sarmıştır. Cinnet halindeki kalabalık, ağzından salyalar akarak içerdekilerin ölümünü beklemektedir... Sonunda da gözlerini kan bürümüş bu katiller, otelden gelen yanmış insan eti kokusunu ciğerlerine çekerken “o saate kadar durumun vahametini anlayamayan” Ankara’daki bakanlar ve yetkililer ise şaşkındır!.. 2 Temmuz artık Türkiye tarihinin “kara gün”lerinden biridir... Bir zamanlar Hızır Paşa’nın Pir Sultan Abdal’ı astığı Sivas, bu kez bir Gazetelerde büyük kışkırtma Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılan 33 aydın ve sanatçının yakılarak katledilmesinin üzerinden 18 yıl geçti. Göstere göstere gelen katliamı devlet sadece seyretti. Olayların bastırılması için adım atmayanlar, 18 yıl boyunca ne katliamı aydınlattı ne de sanıkları yargılayabildi. Sivas katliamının devam ettiği davada savcı, firari sanıklar için zamanaşımı istedi. Banazlı Pir Sultan Abdal’ın memleketinde, Sivas’ta 18 yıl önce yakılan ateş hâlâ söndürülemedi. Pir Sultan Abdal, Sivas Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde doğan, Osmanlı yönetiminin baskı, katliam ve soygununa karşı çıkarak halkı örgütleyen bir halk öncüsüdür. Pir Sultan, Osmanlı yönetiminin şimşeklerini üstünde toplamış; sonuçta Sivas’ta Hızır Paşa’nın emriyle asılmıştır. Osmanlı yönetimi deyişlerini, şiirlerini de yasaklamıştır. 1988’de Ankara’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği kurulur. Eskiden olduğu gibi, Banaz köyünde her yıl Pir Sultan Abdal Etkinlikleri düzenlenmeye de başlanır. 14 Temmuz 1993’te ise Pir Sultan Abdal Etkinlikleri’nin dördüncüsü düzenlenecektir. Pir Sultan Abdal özgürlük yanlısı olan herkese mal olmuş bir simgedir. Bunun için pek çok aydın, sanatçı, ozan şenliklere destek verir. 30 Haziran 1993 akşamı, ozanlar, yazarlar ve sanatçılardan oluşan yüzlerce kişi otobüslerle Ankara’dan hareket eder ve Sivas halkı, konuklarını coşkuyla karşılar. Saldırı ve katliamdan 2 gün önce dağıtılan bildirilerden birinde şöyle deniliyordu: “Müslüman kamuoyuna ...Mü’minlere öz canlarından daha ileri olan Allah Resulü (S.A.V.)’ne ve O’nun temiz zevcelerine, Allah’ın beytine (Kâbe’ye) ve kitab’ı Kur’an’a alçakça küfredilmekte ve mü’minlerin izzet ve namuslarına saldırılmaktadır. Dünyanın bazı bölgelerinde şeytan ve onun yandaşları olan emperyalist kâfirler, dinimize ve mukaddes değerlerimize dil uzatmaktadırlar. Bunun başını ise satılmış, mürted Salman Rüşdi köpeği çekmektedir. Mel’un Rüşdi’nin figüranlığına soyunan, dünya emperyalizminin gönüllü uşağı Aziz Nesin, aynı şekilde, Kur’an’ın korunmuşluğuna dil uzatmış, Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in aile hayatını (hâşâ) bir genelev ortamına benzetmiş ve ümmetin anaları olan hanımlarına (hâşâ) fahişe deme cür’etinde bulunmuştur. Bu olay, dünyanın değişik yerlerinde kâfir devletler tarafından dahi kabul görmezken, basımına müsaade edilmezken, ne yazık ki laik ve ikiyüzlü T.C. Devleti tarafından yayımlanmasına izin verilmiş, ayrıca bunu kabullenmeyip protesto eden izzetli Müslümanlar, devletin polis ve jandarması tarafından coplanmış, kurşunlanmış, bir kısmı da hapishanelere atılmıştır. Aziz Nesin köpeği, yanında kendisiyle beraber bir ekiple birlikte, şehrimiz Valisi tarafından davet edilip, şehirde adeta Müslümanlar’la alay edercesine gezebilmektedir. Kâfirler şunu iyi bilmeli ki: İslâmın Peygamberi’ni ve kitab’ın izzetini korumak için, bu uğurda verilecek canlarımız vardır. Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür.” Etkinliklerin ikinci günü yani 2 Temmuz’da, Sivas’taki sağ eğilimli yerel gazeteler Hürdoğan, Bizim Sivas, Hakikat, Anadolu, Yeni Ülke, Taraf da halkı tahrik edici başlıklarla çıkarken camiler tıklım tıklım dolar... Ve bazı saldırganlar bir yanda ellerinde sopalar, bir yanda yarı bırakılmış namazlarını tamamlamak için sağına, soluna selam vererek koşturmaya başlarlar. 2 Temmuz Cuma günü, saat 13.30’u göstermektedir ve saldırı başlatılır. Değişik camilerden çıkanlar akın akın, şenlik yapılan Kültür Merkezi’nin önünde toplanmıştır. Taş ve sopalarla Kültür Merkezi’ne saldırırlar. Ankara sessiz sessiz, tepkisiz Otelde bulunanlar, tehlikenin ayırdında idiler. Telefonla Sivas Valisi’ni, Emniyet Müdürü’nü ve diğer yetkilileri de arayarak önlemlerin arttırılmasını istediler. Telefonla Başbakan’ı, Başbakan Yardımcısı’nı, İçişleri Bakanı’nı, parti liderlerini ve milletvekillerini aradılar. Telefonlara sarıl mış, tanıdı kla rı, bildikleri herkesi, gazeteleri arayıp olayla ilgili bilgi veriyorlar. Otelin yakılacağını söylüyorlardı. Oteldeki halk ozanı, 19871991 dönemi SHP milletvekilli Arif Sağ da telefon başından ayrılmıyor, Ankara’da SHP milletvekili Cevdet Selvi’yi, Bakan Seyfi Oktay’ı, İstanbul’un eski belediye başkanı Nurettin Sözen’i arayarak saldırının korkunçluğunu anl atı yor, bir an önce önlem alınmasını istiyordu. Otelde bulunan Aziz Nesin de Başbakan Yardımcısı Erdal nönü ve Çalışma Bakanı Mehmet Moğultay’la görüşerek can güvenliklerinin sağlanmasını istedi. Yetkili, “Korkmayın, her türlü önlem alınmıştır” yanıtını veriyordu. Saldırganların amacını sezinleyen Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, saat 14.30 gibi Başbakanı ve İçişleri Bakanı’nı telefonla arayarak bilgilendirdi. Saldırının giderek bir katliama dönüşeceğini gören Sivas Valisi de artık çok tedirgindir ve sürekli Ankara’yla telefon irtibatındadır. Vali saat 14.40’ta yeniden İçişleri Bakanı’nı ve müşteşarını arayarak, saldırının artık bir katliama dönüşmekte olduğunu bildirir. Saatler ilerledikçe rahatsızlığı daha da artar. Saat 18.45’te Başbakan’ı ve İçişleri Bakanı’nı tekrar arar ve mutl aka yardım edilmesi gerektiğini söyler. Çevre illerden yardım istenir. Sivas Valisi’nin bunca çabalarının ve gör üşmel eri nin sonucu, Tokat Emniyet Müdürlüğü’nden 20 polis; Kayseri Emni yet Müd ürlüğ ü ’ n d e n 3 1 P ol i s , Jandarma Komutanlığı’ndan 20 Jandarma olmak üzere 71 güvenlik görevlisi gelmiştir. Sivas Tugay Komutanı ise 6 bin kişilik asker mevcudundan yalnızca 3040 acemi er göndermiştir. Asker saldırganların arkasında bir yerde nöbet tutarcasına bekletilir. Bir ara tugay komutanı da, olay yerine gelir ve sağa sola bir göz attıktan sonra ayrılır. Otelde bulunanların Ankara’daki yetkililerle yaptığı telefon görüşmeleri ve önlem istemleri de dikkate alınmamıştır. Bu girişimler ve devletin duyarsızlığı değerlendirildiğinde, saldırganların korunduğu tartışması gündeme gelmektedir. Madımak’a sığınanlar, saldırganların oteli yakmaya çalıştığını izlemekte, korku içinde beklemektedir. Saldırganlar, can almad an ay r ılm ay a ca k g ib i d i r . Karanlık çökmüş, elektrikler de kesilmiştir... Pir Sultan Abdal Şenliği’nde çevre illerden gelen yobazların kışkırtmasıyla bir katliamı yaşamıştır. Ellerinde sopalar, taşlar, zincirlerle insan avına çıkan yobazlar, ‘din’ kisvesi altında Madımak Oteli’nde 35 canı hiç acımadan diri diri yakmıştır... Devletin adeta seyirci kaldığı katliamda 51 kişi ise kendi olanaklarıyla ağır yaralarla kurtulabildi. Çatıya çıkarak yardım isteyenler arasında Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli de vardı. İtfaiyenin merdivenli arabası otele yaklaştı. Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli merdivenlerden inerlerken Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak ile bazı belediye görevlileri saldırıya geçti. Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli, itfaiyenin merdivenlerinden aşağıya atıldı. Başından yaralanan Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli’yi linç edilmekten araya giren polisler kurtardı. Yaralılar ambulansla değil polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle