23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne Y Kocaeli B Çanakkale Y İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB PB Ankara 27 30 31 28 31 33 32 26 25 26 26 26 28 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB B B B B PB PB PB 26 29 25 31 32 33 36 36 32 35 29 26 26 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra B AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana PB 19 27 26 21 19 18 22 18 19 20 21 36 23 Belgrad Y 23 Sofya Y 21 Roma B 28 Atina B 30 Zürih Y 19 Moskova B 31 Aşkabat A 39 Taşkent A 34 Baku A 27 Bişkek Y 29 Tiflis PB 29 Kahire A 32 Şam A 34 Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı zamanla çok bulutlu, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kastamonu Karabük ve Bolu ile akşam saatlerinden sonra İstanbul, Yalova, Kocaeli çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. 1 TEMMUZ 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada saat başı tırmanan siyasal gerilimin bir hale yola koyulacağını içeren haberleri duyunca derin bir nefes aldım. Dünkü gazete başlıklarına bakarsanız rahatlamamın nedenini anlarsınız. Yüce Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Çankaya’daki AKP’li; “Ant içme krizine el koydu!” ve haberlerde yazıldığına göre, “son dönemde yaşanan gerginlikleri tamir etme isteği” ile önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile, arkasından bağımsız BDP milletvekillerinin temsilcileriyle de görüşme kararı aldı. Gözler Köşk’e çevrildi: Çankaya’daki AKP’linin bu görüşmelerde saptadığı mucizevi formülü önce CHP’ye ve sonra BDP temsilcilerine duyurması bekleniyordu. Köşk, bu dizi görüşmede gerginliği çözümleyecek öncelikli etkene, iktidar partisine yer vermedi. Gerek de görmüyor. Zira yeniden hükümeti kurma görevini verdiği AKP Genel Başkanı RTE ile önceki gün, baş başa, çalışma odasında, yemek sofrasında zaten “konuyu” görüşmüş, hatta izlenecek yöntemi partisinin lideri ile kotarmış olmalı! Kısacası Köşk’ten “bir şey çıkacağına” inananlar, varsın inansınlar! Daha önceleri örneklerini gördük. Kimi bunalımlı olaylar sırasında Köşk, partilerle görüştü ve sonra edindiği izlenimleri hükümete aktardı. Dün ne demiş Kılıçdaroğlu’na; uzun tutukluluk sürelerine karşı imiş. Sonra? O kadar! Devlet adamlığına oynayan siyasetçilerimiz hukuku savunanlara yanlı görünüp haksızlığa hizmet etmekten vazgeçemediler! Çankaya’da çözüm yolları arandığı sanısına kapılanlar, aynı saatte RTE’nin, AKP’nin ilk grup toplantısında yaptığı konuşmayı izledilerse; Köşk’ün partilerle görüşmesinin ne kadar yavan, âdet yerini bulsun anlamında bir girişim olduğunu anladılar mı acaba? Başbakan RTE, tahliye sorunuyla başlayan süreci yorumlayan konuşmasında, CHP’nin hükümetten çözüm girişimi beklemesinin ne kadar ham bir hayal olduğunu kanıtladı. RTE, kanunlara ve yargı kararlarına saygı gösterilmesini vurguladı. Hukukun zorlanmamasını söyledi. Günümüzdeki hukuksal dayatmalara tersi bir duruş sergiledi. Tutuklu milletvekillerinin tahliyelerine yeşil ışık yakacak tek bir sözcük söylemedi. Boykot kararlarına yüklenirken ant içmeyen CHP’nin komisyonların çalışmayacağı söylemini, Anayasa Mahkemesi’nin bir kararına atıf yaparak, reddetti. RTE; tutuklu milletvekillerinin tahliyesi konusunda bizden bir şey beklemeyin, demeye getiriyor. CHP’yi çözüm önerileri getirmeye zorluyor. CHP’de ise hukukçuların bir bölümü örneğin Süheyl Batum TCY’de değişiklik ile tahliyelerin gerçekleşeceğini söylüyor. “Tahliyeleri sağlamak için yasal düzenlemelere gerek olmadığı” görüşünü savunan Rıza Türmen; anayasanın 90. maddesine dayanarak uzun tutukluluk sürelerini engelleyen, AİHM kararlarına uymakla yükümlü hâkimlerin tahliye kararları vermeleri gerektiğini öne sürüyor. Türmen’in görüşüne iktidarın ne kadar sahip çıkacağı yargısına varabilmek için; CHP ile Meclis Başkanlığı konusunda istişareler sırasında, AİHM kararlarını anımsatan Rıza Türmen’e, Cemil Çiçek’in yanıtını dikkate almak gerekiyor. Çiçek, “hâkimlerin AİHM kararını elbette ‘dikkate’ almalarına” işaret ettikten sonra; “Ancak kararın yargıçlarımıza ait olduğunu unutmamamız lazım” diyor. Bu vurgulama RTE’nin açıklamalarına koşut. Yasa değişikliği yerine uluslararası kuralların geçerli olması önerisini iktidarın dikkate almayacağını gösteriyor. RTE, topu CHP’nin kucağına attı. Yargı kararlarına saygı gösterilmesinin altını özenle çizen RTE, tutuklu milletvekillerinin tahliyesine seyirci. Oysa 15 Temmuz’da TBMM’nin tatile girmesi bekleniyor. Tahliye arayışlarının somut biçime dönüşmesi için önümüzde 15 gün var. Günler uzun ama tahliyeler için süre kısa! CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemesi konusunu demokrasi ve hukukun üstünlüğü meselesi olarak görüyor. Bu sorunun çözümü için TBMM ve Cumhurbaşkanlığı gibi anayasal kurumlardaki girişimlerinin yanı sıra uluslararası kamuoyunu da yanına alma çabası içinde. Önceki gün AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stephan Füle’yi telefonla arıyor. Türkiye’nin adaylık sürecinden de sorumlu olan AB yetkilisine CHP’nin tavrını “Parlamentomuzda sekiz milletvekili, seçilmiş olmalarına rağmen yemin edemiyor. Bunların çoğu iki yıldan fazla süredir tutuklu. Türk vatandaşlarının en temel haklarından olan seçme ve seçilme hakkı ihlal ediliyor. Bu, geçerli tüm uluslararası sözleşmelere, BM İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, AİHM içtihatlarına aykırı. Biz de demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak için parlamento zemininde tepki göstererek yemin etmiyoruz” sözleriyle aktarıyor. Ama bununla yetinmeyerek bir soru da yöneltiyor Füle’ye. “Seçilmiş milletvekillerinin Meclis’e gelememesini AB Komisyonu nasıl yorumluyor? Ana muhalefet partisi olarak bilmek isteriz” diyor. CHP kurmaylarının aktarımına göre, tutuklu vekillerin durumu ve TBMM açılışında muhalefet partilerinin takındığı tutumu dikkatle takip ettiklerini belirten Füle, daha önce yaptıkları kısa açıklamayla yetinmeyerek çeride Köşk, Dışarıda AB yaşanan krizin hukuki boyutuna ilişkin kapsamlı bir çalışma başlattıklarını CHP liderine aktarıyor. Kılıçdaroğlu, yaptığı görüşmeyi kurmaylarına şu sözlerle yorumluyor: “Başbakan kızacağına duacı olmalı bize. Demokrasi ve evrensel hukuk yönündeki direnişimiz sayesinde, sorun çözüldüğünde Türkiye, AB ve BM raporlarında cezaevinde milletvekili bulunduran ülke olma ayıbından kurtulacak.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de sorunu... Kılıçdaroğlu Çankaya Köşkü’nde dün yaptığı görüşmede, bu açıklamalarını Gül’e anımsatmış. çözülmeli’ ‘Ortak akılla u Gül’ün de sorunu’ Tutuklu milletvekillerinin durumu sadece mensup oldukları partiler CHP, MHP ve BDP’nin sorunu değil. Türkiye’nin sorunu, demokrasi sorunu. En başta da dün meslek büyüğümüz Sedat Ergin’in Hürriyet gazetesindeki köşesinde anımsattığı gibi, “Tutukluluk sürelerinin uzunluğundan biz de rahatsızız. Toplumsal talep haline geldi. Benim, Cumhurbaşkanı’nın ve arkadaşlarımızın da talebidir...” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sorunu. Tabii bir de geçen yıl TBMM’yi açış konuşmasında “tutukluluk süreleri cezaya dönüşmemeli” uyarısında bulunan ‘B AB rapor hazırlıyor Görüşme sonrasındaki sözlerinden Kılıçdaroğlu’nun meseleyi ‘bir demokrasi ve hukuk devleti olabilme sorunu’ olarak görmeye devam ettiği ve iktidar partisi AKP ile Cumhurbaşkanı Gül’ü çözüm arayışına ortak yapma çabasında olduğu anlaşılıyor. Başbakan’ın “Getirsinler önerilerini” şeklindeki anlayışını yeterli bulmayan CHP lideri, partisindeki hukukçu vekillere bir çalışma yaptırırken diğer yandan hükümetin ve özellikle de Adalet Bakanlığı bürokrasisinin aktif katkısı olmadan sorunun çözülemeyeceği görüşünü Gül’e aktarmış. CHP lideri Gül’e sorunun iktidar partisinin de parçası olacağı ‘ortak akıl’ ile çözülmesi gerektiğini de iletmiş. CHP kulislerinde dün konuşulan iddia şu: “Ergenekon davası ve tutuklu isimler hakkında bugüne kadar keskin pozisyon almamış olan Cumhurbaşkanı’nın devreye girmesiyle sorun aşılacak. Köşk’ten ya da AKP’den siyasi irade beyanı gelecek ve pazartesi günü Meclis Başkanlığı seçimi öncesinde CHP’liler yemin ederek görevlerine başlayacaklar.” Nitekim Kılıçdaroğlu da Köşk görüşmesinden, “Gül’ün iyi niyetli ve yakın ilgisiyle krizin çözümünün daha olumlu bir sürece girebileceği” umuduyla ayrılıyor. Ta ki Erdoğan’ın grup konuşmasındaki sert sözlerini duyana kadar. Özellikle de ‘Meclis’in, Başkanlık Divanı ve komisyonların ana muhalefet olmadan bal gibi çalıştırılacağı’ yönündeki sözlerini şaşırtıcı buluyor. CHP’lilerin de anayasayı ihlal ederek yemin etmeksizin genel kurul çalışmalarına katılabileceğini söyleyerek tepkisini gösteriyor. TTB’DEN DANIŞTAY’A PTAL DAVASI 8 milyon işçinin sağlığı tehlikede MUSTAFA ÇAKIR atır arasındaki mesajlar Atışmalara rağmen Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun dünkü sert açıklamaları arasındaki birer cümle çözüm yolunu işaret ediyor. Erdoğan “Sorun TBMM’nin yani Türkiye’nin sorunu. Çözüm de kaçınılmaz olarak ortak olacaktır. Muhalefet partileri makul öneriler getirmek durumundadır” diyor. Kılıçdaroğlu “Sorunun çözümüne ilişkin iktidardan bir irade beyanı bekliyoruz” ifadesini kullanıyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün girişimleri sonunda bu karşılıklı beklentiler yan yana getirilebilirse, herkesin sorunu haline gelen bu krizde çözümün önü açılabilir. S Kulislerdeki senaryo Vali Kolat Madımak katliamını anma törenlerine izin vermeyeceğini söyledi Sivas’ta anmaya yasak MEHMET MENEKŞE SİVAS Sivas Valisi Ali Kolat, 2 Temmuz 1993’te 35 kişinin yakılarak öldürüldüğü Madımak katliamının anma törenine saatler kala “Madımak olaylarının yıldönümünde anma etkinliği yapacak grubun toplu halde otel önüne gelmelerine ve burada basın açıklaması yapılmasına izin verilmeyecek” dedi. Alevi örgütleri duruma tepki gösterdi. Sivas Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, dün 2 Temmuz’da yapılacak anma programlarının Ethembey Parkı önünden yürüyüş ile başlayacağını, grubun otel önüne gelip çelenk ve karanfil bıraktıktan sonra konuşma yapılacağını duyurdu. Ardından bir açıklama yapan Vali Ali Kolat ise İl Güvenlik Kurulu’nun aldığı kararla Madımak Oteli önünde 2 Temmuz günü anma etkinliği yapılmasının yasaklandığını belirtti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin 9 Haziran’da yurdun dört bir yanından gelen yurttaşlarla Madımak Oteli önünde düzenlemek istediği “Madımak utanç müzesi olsun” etkinliği de valilik tarafından engellenmek istenmişti. Daha sonra basın açıklamasına izin vermişti Fotoğraf: S BEL BAHÇETEPE ANKARA Sağlık Bakanlığı’nın kamuda görev yapan hekimlerden, mahalli idareler ve kurum tabipliklerinde çalışanlar dışında kalanların, mesai saatleri dışında işyeri hekimliği yapmalarını engelleyen genelgesi yargıya taşındı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) yaklaşık 8 milyon işçinin işçi sağlığı hizmetine erişiminin engellendiğine dikkat çekerek Danıştay’da yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı. Türkiye’de 50’den az işçi çalıştırılan yerlerde işyeri hekimliği hizmeti verilmesi zorunluluğu bulunmuyor. Bu uygulama sendikalar tarafından da eleştiriliyor. TTB’nin dava dilekçesinde, Türkiye’deki işyerlerinin büyük bir bölümünün 149 arasında işçi çalıştıran yerler olduğuna dikkat çekilerek şöyle denildi: “Zira sigortalı yaklaşık 9 milyon işçinin yüzde 62’si (yaklaşık 5 milyon 500 bin işçi) 1 milyon 193 bin 663 işyerinde çalışmaktadır. 50 ve daha fazla işçi çalıştırması sebebiyle işyeri hekimliği hizmetini temin etmek zorunda olan işyerlerine bakıldığında ise yoğunluk yaklaşık 2 milyon 500 bin işçinin çalıştığı 50400 işçi çalıştıran işyerlerindedir.” Türkiye’de 1 milyon 216 bin 308 işyerinde işçi çalıştırıldığına dikkat çekilen dilekçede, bu işyerlerinin yüzde 98’inin de (1 milyon 193 bin 663) 149 arasında işçinin çalıştırıldığı yerler olduğu belirtildi. Dilekçede, “Bu işyerlerinde işyeri hekimi hizmeti sunulması ancak işverenin isteğine bağlıdır. şveren böyle bir hizmet almak istediğinde, işyerindeki işçi sayısına göre ayda birkaç saat hizmet alınması yeterli olacaktır. şyeri hekimi hizmeti almak zorunda olan işyerlerinin toplamı 22 bin 645’tir. Bu işyerlerinden, çalıştırdıkları 500 ve daha fazla işçi sayısına göre, en çok 829’unda tam gün işyeri hekimi istihdam edilebilecektir” denildi. Dilekçede, kamu görevini tam olarak yerine getiren ve mesaisinden arta kalan zamanlarda işyeri hekimliği yapmak isteyen kişilerin bakanlık tarafından engellenmesinin yaklaşık 8 milyon işçinin işçi sağlığı hizmetine erişiminin engellenmesi anlamına geldiği belirtildi. AB’YE ÜYELİK MÜZAKERELERİNDE BİR İLK Sivas’ta katledilen Asım Bezirci ve Nesimi Çimen anıldı Alevi örgütleri: Orada olacağız Alevi örgütleri ise Vali Kolat’ın açıklamalarının ardından ayağa kalktı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkan, eşit yurttaşlık talepleri yerine getirilene ve Madımak utanç müzesi olana kadar kararlılıkla anma etkinliklerini sürdüreceklerini belirtti. Erkan, “Bugüne kadar anma etkinliklerinde herhangi bir sorun, problem yaşatmadık. Gelinen noktada demokratik taleplerimiz taban buldu ve bu hükümeti rahatsız etmiş olmalı. Bu antidemokratik uygulamayı insancıl bulmuyoruz. Bizim niyetimiz kavga, dövüş değil. 2 Temmuz’da da Sivas’ta Madımak önünde olacağız” dedi. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel ise şöyle konuştu: “Bu yasağın arkasında ne var buna bakmak gerekiyor. Bizim bilmediğimiz bir istihbarat bilgisi varsa bizimle de paylaşmaları gerekiyor. Ya da olay çıkmasını istiyorlar. Ne insanları, ne de Türkiye’yi germek, düşmanlık tohumları atmak için biz buraya gitmiyoruz. Burada 33 canımızı şehit vermişiz. Anmayacak mıyız? Hatırlamayacak mıyız? Ne zamandan beri anma yasak? Biz 2 Temmuz’da Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde olacağız.” Göstericiler de anı panosunda ‘Aleviler gericilerle helalleşmeyecek’ İSTANBUL / ANKARA (Cumhuriyet) Sivas katliamının 18. yıldönümünde Kadıköy’de yürüyüş yapan Alevi örgütleri, “Alevi toplumunun bu ülkenin gericileriyle helalleşmeyecek kadar çok katliama uğradığını” belirttiler. 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde katledilenler için ilk tören yazar Asım Bezirci için dün Zincirlikuyu’daki mezarı başında düzenlendi. Törene Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAD), Devrimci Alevi Komitesi, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), TKP, Halkevleri ve SODAP’ın da aralarında bulunduğu birçok demokratik kitle örgütü, sendikalar, meslek odaları, Alevi kurumları ve yöre dernekleri temsilcileri katıldı. Grup daha sonra halk ozanı Nesimi Çimen’i Karacaahmet Mezarlığı’nda andı. Topluluk Madımak Oteli’nde katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı 75 metre uzunluğundaki dev pankartı açtı. PSAKD Genel Başkanı Hüseyin Güzelgün, Madımak Oteli’nin utanç müzesi olması gerektiğini vurgulayarak özetle şunları söyledi: “İleri demokrasi sürecinde İslamcı faşizmin anayasasını yapacak olanlar kendi adalet ve yargı anlayışları ile sosyal yaşam referansları çerçevesinde Alevi toplumu ile de helalleşme sürecini tamamlamak üzereler. Ama Alevi toplumu bu ülkenin gericileriyle helalleşmeyecek kadar çok katliamlara uğradı. Gericilerle helalleşmeyeceğiz.” 12 ay tek bir başlık açılmadı ANKARA (ANKA) Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinde “olumsuz bir ilk” yaşanıyor. 2005’te resmen açılan müzakere sürecinde ilk defa 12 aylık bir sürede bir tek başlık açılamadı. Türk yetkilileri, “Bu faslın açılması için elimizden gelen her çabayı yaptık” derken Ankara’daki bazı AB diplomatları da Avrupa Komisyonu’nun “yeşil ışık” yakmaya “direndiği”ne işaret etti. AB diplomatik kaynakları, Türk hükümetinin, Macaristan Başkanlık döneminin önemli bir kısmında seçim çalışmaları ile meşgul olduğunu belirterek bundan sonra Ankara’nın AB konularına daha fazla odaklanması umudunu dile getiriyorlar. 1 Temmuz’da başlayan Macaristan Dönem Başkanlığı 30 Haziran itibarıyla sona eriyor. Macaristan başkanlığı döneminde, önceki altı ayda, Belçika başkanlığı sırasında bir türlü açılamayan “Rekabet Politikası” faslındaki müzakerelerin başlatılabileceği umuluyordu. Türk yetkilileri, Avrupa Komisyonu’ndan yakınarak “Komisyon, bizden ikincil kriteleri de şimdiden istemeye başladı. Halbuki bu ikincil kriterler, diğer aday ülkelerden başlığın açılması sonrası müzakere süreci sırasında talep edilmişti” şeklinde konuşuyorlar. Macaristan, 1 Temmuz itibarıyla AB Dönem Başkanlığı’nı, Polonya’ya devredecek. Şimdiye kadar ancak 13 fasıl açılırken bunlardan sadece 1’i geçici olarak kapatılabildi. ‘Ayrım yapılmadı’ SİVAS(Cumhuriyet) Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te, 33 aydın, 2 otel çalışanı ve 2 göstericinin hayatını kaybettiği Madımak Oteli’nin kamulaştırılmasının ardından Bilim ve Kültür Merkezi’ne dönüştürülen Madımak’ın girişindeki anı bölümünde 2 göstericinin adlarının yer alması tepkiyle karşılandı. Sivas Valisi Ali Kolat, isimlere ilişkin “Olaya insan merkezli baktığımız için hiçbir ayrım yapılmadı” dedi. Kolat, Madımak Oteli’nin yerine inşa edilen ancak resmi açılışı yapılmayan Bilim ve Kültür Merkezi’ni basın mensuplarına tanıttı. Merkezin girişinde yer alan anı bölümündeki panoda, olayda yaşamını yitirenlerin adları sıralanırken 33 aydının yanı sıra 2 otel görevlisi ve oteli ateşe veren göstericilerden Ahmet Alan ve Hakan Türkgil de yer aldı. İsimler alfabetik sıraya göre dizildiği için göstericilerden Ahmet Alan’ın adı en üstte yer alıyor. Hollanda’ya tepki Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyeleri de Sivas Madımak’ta yaşımını yitiren 33 kişiden biri olan Hollandalı Carina Cuanna için Hollanda’nın somut bir adım atmamasını, Hollanda Büyükelçiliği önünde protesto etti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özarslan yaptığı açıklamada, Hollanda hükümetinin sessizliğinin, kapalı kapılar arkasındaki pazarlıklar sonucu olup olmadığının kafalarda soru işareti bıraktığını söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle