19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2011 ÇARŞAMBA ‘Cezalandırıldık’ ‘Talimatı bizzat ben verdim’ Önceki akşam bir televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hopa’daki olaylardan sonra Artvin İl Jandarma Komutanı’nın görevden alınmasına ilişkin şunları söyledi: “Hopa olayındaki bir resim gazetelerde yayımlandı. Siz de görmüşsünüzdür. Grup konvoya saldırıyor. Yan taraftada j a n darma güçleri olaya müdahale etmeden bakıyor. Tabii bu manalı ve manidar bir resim. Bugün de Artvin Valisi İl jandarma komutanını görevden aldığını açıkladı” denilmesi üzerine Erdoğan, “Artvin valisi açıklamayı yapmış olabilir. Bu bizzat İçişleri Bakanıma verdiğim talimattır. Ve kendisi de il jandarma genel komutanıyla görüşmek suretiyle, jandarma genel komutanı bu şeyleri yerine getirmiştir.” AYŞE SAYIN SEVİL ARINAN ÖMER ŞAN Hopalılar: İlçedeki olayları çevre illerden gelen polis başlattı, zalimce muamele gördük Bir ay önce Hayati Yazıcı’yı ilçeye sokmadığımız için Başbakan Erdoğan bize kızgındı ‘Akıldan Bela’ “Zamanı mı şimdi” diyebilirsiniz. Kimi kitaplar, kimi şiirler, kimi resimler, kimi şarkılar aklınızın bir köşesinde bekler kendi zamanlarını. İşte şimdi ‘Akıldan Bela’nın zamanıdır. Seçime günler kaldı. Her geçen gün biraz daha karmaşık hale gelen ilişkiler ağında kendimizi yitirmek üzereyiz. Öfkeli bir yüz üzerimize doğru geliyor. Olup bitenler hakkında bir söz söylemeye yeltendiğiniz anda size yapıştırılacak yafta, politikacının ve yandaşlarının dilinin ucundadır. Tutuklanan gazetecilerle ilgili konuşmaya kalktığınızda size, siz olanı biteni, gerçeği sanki bilmiyormuşsunuz gibi, “Onlar gazeteci, yazar değil, terörist” diye yanıt veriyorlar. Israr edin, kanıtlar sunun, üç dört yılını tutuklu geçiren gazetecileri gösterin, daha basılmadan yasaklanan kitaptan söz edin, bir kitap yazdıktan kısa bir süre sonra akıl almaz bir suçlamayla tutuklanan emniyet müdürünü anlatın, düzgün, gerçek ve kuşkusuz birilerinin canını sıkan haberler, kitaplar yazmaktan başka hiçbir suçu olmayan gazeteciden örnek verin, başınıza Griboyedov‘un Çatski’sinin başına gelenler gelecektir. Şimdi öfkelerini dile getiriyorlar. Eşkıya diyorlar. Seçimden sonra deli diyecekler. Bu oyunun provası şimdi Hopa’da yapılıyor. Griboyedov’un ‘Akıldan Bela’ oyunu birkaç ay önce İkaros Yayınları (Çeviren: Cenk Gündoğdu Engin Toprak) arasında çıktı. Zamanımızın Türkiyesi’ne çok uygundur. Çarlığın ağır baskısı altında inleyen Rusya’nın jakobenlerinin kıpırdanmaya başladığı, Dekabristlerin “zorbalığa hayır” demenin erdemini suya yazdıkları zamanlardır. Griboyedov da zaten Dekabristlerle tanışmış ve başına gelmeyen kalmamıştır. Sonu da sürgün gibi gönderildiği İran Elçiliği’nde olacak Tahran sokaklarında cesedi üç gün sürüklenecektir. İşte onun ‘Akıldan Bela’ oyununun kahramanıdır Çatski. Çatski hem âşık, hem devrimcidir. Başka nasıl olabilir ki zaten. Aşkının karşılıksız olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Söyledikleri, küçük bir ölçekte Rusya’yı bire bir sahneleyen bu oyunda, düzenin yalaka, düzenbaz, güce tapan, rahatına düşkün tiplerinin ve takipçilerinin rahatını kaçırmaktadır. Çatski Rus sosyetesindeki Fransız hayranlığı ile alay ettikçe düzenin bazları, düzenbazları, bu “Milyon ıstırap kaynıyor içimde” diyen jakobeni nasıl halledeceklerini düşünürler. Oyunun bize pek tanıdık gelecek tiplerinden birisi de Famusov’dur. Şöyle konuşur o: “Durum ne, Çatski meselesi mi? Şüphe edecek ne var bunda? Bunu ilk fark eden benim. Nasıl olur da tutuklamıyorlar diye çoktandır şaşırıyorum.” Tanıdınız mı yakınlarda bir yerlerde yaşayan, gazete köşelerini tutmuş Famusovları? Üçüncü perdenin sonunda durumu artık anlamıştır Çatski. “Moskova’da, Petersburg’da olur ya biri, o zatların süslü püslü sözlerinin dostu değilse, hele ki kafasında bir iki sağlam düşüncesi varsa, üstelik bunları uluorta söyleme cesaretini de göstermişse. Vay haline” Dördüncü perdede amaçlarına ulaşacaklardır. “Deli” diyeceklerdir Çatski’ye. Biz şimdi üçüncü perdeyi oynuyoruz. Bizde de Famusovlar ve onların korosu hep bir ağızdan bağırıyorlar: “Bedelini ödeyecektir”, “Riskini her halde hesaplamıştır”, “Mert değil namerttir”. Günümüz Türkiyesi’nde Çatskilerin durumu kısaca böyledir. Dördüncü perde daha açılmadı Türkiye’de. Ama az kaldı. Gong vurmak üzere... Kaygı içindeler Heyete sorunlarını anlatan Hopalılar: “Olay günü HES’lere karşı tepkimizi göstermek, derelerimize sahip çıkmak ve geçim kaynağımız olan çayın kotakontenjanı hakkımızı barışçıl ve demokratik bir eylemle duyurmak istedik. İzin verilmedi. Tepkilere tahammül edemeyen Başbakan’a 1 kilometre bile yaklaşamadık. Hopa’ya çevre illerden kaymakamın deyimi ile 200, halkın ifadesiyle binlerce çevik kuvvet ve sivil polis yığıldı. Hopa dışından gelen polis ve koruma görevlilerin tavrı yetmişli, seksenli yıllarda yaşananları aşmıştı. Devlet hastanesinin acil servisi, okul önleri, esnafın dükkânının önüne gaz bombaları yağdırıldı. İnsanların sığınmadığı dükkânlara bile bomba atıldı. Başbakan ‘Taş atıyor, molotof atıyor, eşkıya bunlar’ dedi. Hopa halkını kötülemeye çalışıyor. Bir ay önce Bakan Hayati Yazıcı’yı ilçeye sokmadığımız için Erdoğan tarafından cezalandırıldık. Yaşananları polis başlattı. Son derece zalimce muamelelere maruz kaldık. Son derece kontrolsüz kullanılan gaz bom ANKARA/HOPA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hopa’daki mitinginde çıkan olayların faturası halka çıktı. Sivil toplum örgütü temsilcilerinin Hopa’ya yaptığı incelemede halk, “Olağanüstü hal devam ediyor. Sayısı binleri bulan güvenlik güçleri geri çekilsin. Korku ve güvensizlik ortamı uykularımızı kaçırıyor. Son derece zalimce muamelelere maruz kaldık” yakınmasında bulundu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türk Tabipleri Birliği, İnsan Hakları Derneği ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu temsilcilerinden oluşan heyetin, Hopa’da yaptığı çalışmanın ön raporunda emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun öldüğü, onlarca insanın yaralandığı, 30 kişinin gözaltına alındığı ve 12 kişinin tutuklandığı anımsatıldı. uyuyamıyorlar bası nedeniyle Metin Lokumcu öldü. Başbakan tarafından başsağlığı dilenmedi hatta Metin Lokumcu’nun ismini bile ağzına almadı. Halka ve merhumun ailesine karşı saygısızlık örneği gösterdi. Bu anlamda Başbakan’ın, Hopa halkına özür borcu vardır.” Heyet raporunda, yaşları 2045 arasında değişen toplamda 10 erkek 3 kadının yapılan muayenesinde, kaba dayağa bağlı yumuşak doku lezyonları tespit ettiklerini vurguladı. Raporda şunlar vurgulandı: “Psikiyatrik değerlendirmede 13 kişinin 6’sında yeni gelişen psikiyatrik semptomlar mevcut. 3 kişiye bu yakınmalar nedeniyle ilaç tedavisi başlanmış olup, 3 kişiye uzun süreli psikiyatrik destek alması önerildi. Gözlenen psikiyatrik semptom profiline bakıldığında başvuranların kaygı içerikli belirtilerinin ve uyku sorunları ön planda. Bu profil 31 Mayıs gününden itibaren Hopa’da sürmekte olan korku ve güvensizlik ortamı ile yakından ilişkilidir.” Psikiyatrik destek Polislere soruşturma ALİCAN ULUDAĞ ‘Hopa’da OHAL var’ Hopa’daki olayları yerinde inceleyen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin’in Hopa olaylarıyla ilgili saptama ve değerlendirmeleri şöyle: Gözaltı 200’ü bulabilir: Olayların bu kadar büyümesinin nedeni dışardan gelen çevik kuvvet. Şu anda Hopa’da yasal olmayan, yasadışı OHAL var. Çok sayıda sivil resmi polis, istediği kişileri gözaltına alıyor, kimlik soruyor. İlçede, emniyet görüntüleri izledikçe gözaltı daha da artacak ve 200’e çıkacağı söyleniyor. Gözaltına alınanların yakınlarıyla da görüştüm, alınanların kaba dayaktan geçirilmesi var ama işkenceden söz eden olmadı. Polis, Erdoğan yokken müdahale etti: Olayların olduğu gün Başbakan Erdoğan Gürcistan’la Sarp sınır kapısında, “pasaportsuz geçiş” anlaşmasını imzalıyordu. Başbakan imza törenindeyken Hopa’da bir meydanda, “Derelerin Kardeşliği Platformu”, her gün yaptığı gibi 11.5 saatlik “Karadeniz’in asi çocukları suyuna; çayına sahip çıkıyor” pankartı açıp, horon tepiyorlar, HES’leri protesto ediyorlar. Yani o güne özgü bir eylem değil. Zaten o saatlerde de Başbakan henüz Hopa’ya gelmemiş. Orada CHP’nin bayrağı var, Halkevleri’nin pankartları var. Başbakan’ın gelmesine 3 saat varken polis geliyor ve oradakilere müdahale ediyor. Müdürler boşuna alındı: Eğer jandarma ve Hopa Emniyeti olmasaymış, olaylar daha büyürdü. Olayların nedeni dışarıdan çevre illerden gelen ve 34 bin olduğu belirtilen çevik kuvvet görevlileri. Çünkü, çevik kuvvet polisleri, Derelerin Kardeşliği Platformu üyelerinin açtığı pankartları indirmeye çalışıyor, onlar da karşı çıkınca arbede başlıyor. Sonra yine dışardan gelen ekipler oradakilere tazyikli su, gaz bombası atıyor, ancak yerel eminyet ve jandarma araya girip engellemeye çalışıyor. Onun için bence Emniyet Müdürü ve Jandarma Alay Komutanı ile ilçe emniyet müdürü boşuna görevden alındı. Lokumcu ayırırken öldü: Çevik kuvvet gaz bombası, tazyikli su sıkınca, göstericiler de geri çekilmeyince CHP’nin 2. sıra adayı Metin Çorbacıoğlu ve Metin Lokumcu araya girip ayırmaya çalışıyor. Ama gaz nedeniyle Lokumcu hastaneye kaldırılıyor. Ama bu sırada taş atma olayı söz konusu değil. Ancak Lokumcu yaşamını yitirince, yakınları ve eylemciler öfkeyle, Başbakan ayrılırken taş atma olayı oluyor. Bu arada Başbakan’ın konvoyundan düşen polis hastaneye getiriliyor ancak düşme nedeni taş değil, kalabalığın otobüsü taşlaması üzerine, otobüs hızla hareket edince, dengesini kaybediyor. ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hopa’da ki olayları AKP İl Başkanlığı önünde protesto eden Halkevleri MYK Üyesi Dilşat Aktaş’ın kalçasını kıran polisler hakkında soruşturma başlattı. Aktaş’ın avukatı tarafnıdan savcılığa sunduğu suç duyurusu dilekçesinde, polislerin “hayati tehlike ile kemik kırığına yol açacak ölçüde” darpta bulunmasından kaynaklı, Türk Ceza Yasası’nın “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence” suçundan cezalandırılmaları talep edildi. Soruşturma kapsamında polislerin ifadesinin alınacağı, dava açılması halinde polisler hakkında 15 yıla kadar hapis isteneceği belirtildi. Hopa’da tutuklananların yakınları çocuklarından haber alabilmek için kahroluyor. Onlardan biri de Turan Kotil... bağıran çocuklar Dere diye Erzurum’a neden gitti? Lokumcu’nun ailesine taziye HOPA (Cumhuriyet) Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, sanatçı Müjde Ar, Artvin Barosu Başkanı İzzet Varan ve baro üyeleri, Başbakan’ın Hopa ziyaretinde çıkan olaylarda ölen Metin Lokumcu’nun ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Feyzioğlu, Lokumcu’nun oğlu Ulaş’ın Ege Üniversitesi’nde okuduğunu öğrenince, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ı aradı. Tartan’a, “Ulaş sana emanet” diyen Feyzioğlu, “Hakan Bey, Ulaş’ın İzmir’de bütün eğitim ve burs imkânının hazır olduğunu söyledi” ifadesini kullandı. Lokumcu’nun eşi Gülay Lokumcu ise, “Hastanede, ‘Beni dövdüler. İnşallah yaşarım da onlardan hakkımı ararım’ demiş” diye konuştu. ‘Emniyet, diktatörün silahlı gücü değil’ CHP’li TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin, kentte “yasal olmayan bir OHAL” olduğunu vurguladı. Ersin, “Olayların nedeni, çevre illerden gelen çevik kuvvetin, sert haşin tutumu. Yerel yöneticiler boşuna gözaltına alındı. Bir yandan jandarmanın toplumsal olaylara müdahalesine olanak veren EMASYA protokolünü kaldırdılar, bir yandan da ‘niye müdahale etmiyorsunuz’ diye suçluyorlar. Bu gidişle gözaltı sayısı 200’e ulaşabilir” değerlendirmesini yaptı. Emniyet’in bir diktatörün silahlı gücü olmadığını vurgulayan Ersin, “Böyle astığım astık, kestiğim kestik bir tavır içendeki emniyetin demokrasiye ve ülkeye hiçbir katkısı yoktur. Zaten Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal’ın AKP’den milletvekili adayı olduğunu da düşünürsek emniyetten farklı bir tavır beklememiz de şu aşamada mümkün değil” diye konuştu. Haber Merkezi HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Hopa’da yaşananların 12 Eylül’ü anımsattığını belirterek, “Ne oldu ki? Yeniden 12 Eylül mü oldu? Hopa’da dere diye bağıran çocuklar neden Erzurum’a gitti? Bir haftadan beri Hopa’da olanlar, 12 Eylül’den birkaç gün sonra da oldu, evlere baskın yaptılar, bu şimdi insanlara 30 sene öncesini hatırlatıyor” dedi. CNN Türk’e açıklamalarda bulunan Bekaroğlu, “Hangi yönüyle bu olayları 12 Eylül’e benzetiyorsunuz?” sorusuna, “12 Eylül’den hemen önce Artvin’de sağlık ocağı hekimiydim, bir sürü tanıdığım var, Rizeliyim zaten, Fındıklı ilçesinden, hemen Hopa’nın bitişiği. Erzurum’a asistan olarak gittim ve 12 Eylül’den sonra Artvin’deki bütün tanıdıklarımın çocukları tutuklanıp Erzurum’a; Rize’dekiler ise tutuklanıp Erzincan’a götürüldüler. Ben de Erzincan ile Erzurum arasında bölündüm, bir sürü gariban suçsuz insanlar perişan oldu. Şimdi Hopa’yla birlikte ben oraya gittim. Yeniden 12 Eylül mü oldu? Hopa’da dere diye bağıran çocuklar neden Erzurum’a gitti?” diye yanıt verdi. ‘Savcıların yorumu kaygı verici’ Yurt Haberler Servisi Çok sayıda hukukçu Hopa olaylarıyla ilgili ortak açıklama yaptı. Gözaltına alınanların savunma haklarının engellendiğine, İbrahim Aksu’nun gözaltındayken kaburgalarının kırıldığına dikkat çeken hukukçular, gözaltındakilerin ifadeleri alınırken savcılıkçı odadan çıkarıldıklarını belirtti. Erzurum Özel Yetkili Savcılığı’nın tutuklama istediği herkesin tutuklandığını vurgulayan hukukçular “Özel yetkili savcıların ‘Erzurum yorumu’nu kaygı verici buluyoruz” dediler. Cevap ve düzeltme Müvekkil Prof. Dr. Salim CÖHCE Malatya İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü başkanıdır. Gazetenizin 05.01.2011 tarihli nüshasında Müvekkille ilgili asılsız iddiaların yer aldığı bir haber yayınlanmıştır. 1187 sayılı Basın Kanunu ve ilgili sair yasal düzenlemelere istinaden aşağıda belirttiğimiz cevap ve düzeltme metnimizin aynı puntolar ve ebatta olmak üzere yayınlanmasını talep etme zaruretimiz hasıl olmuştur. Müvekkil, sorumluluğunun idrakinde bir bilim adamı olarak ne Kürtlere ne de diğer etnik yapılara hakaret etmesi mümkün olmayan bir kişiliğe sahiptir. Müvekkil bir insanın anne ve babasını, dolayısıyla etnik kökenini tercih etme gibi bir hakkı ve imkânı bulunmadığına inan maktadır. Buna bağlı olarak da öğrencilerini etnik kökenine göre değerlendirmesi asla söz konusu olamaz. Kürtlere hakareti olmadığı gibi güya Kürtlere hakaret etmesine tepki gösteren öğrencileri dersten attığı iddiaları da gerçek değildir. Müvekkilin derslerinde Kürt kökenli öğrencileri kastederek “Ya bu ülkeyi severler ya da bu ülkeden çıkıp giderler” şeklinde konuştuğu iddiası iftiradan ibarettir. Müvekkil tırnak içinde belirtiğimiz sözün Tevrat’tan alınma bir söz olduğunu ve tarihi tecrübe ve dokumuzla asla bağdaşmayacağını defalarca dile getirmiş ve bu sözü söyleyenleri pek çok kere tenkit etmiştir. Müvekkilin TBMM çatısı altındaki Milletvekillerini derslerinde teröristlikle suçlaması iftiradan ibarettir. Müvekkil ülkemizin her karış toprağını kut sal kabul etmektedir. Dolayısıyla Hakkâri ve Şırnak’tan gelen ülkemiz çocuklarını aşağılaması mümkün değildir. Müvekkil, Anayasadaki Eşitlik İlkesi gereği bütün siyasal düşüncelere karşı saygılıdır. “Bütün solcular aptaldır” sözünü söylemesi mümkün değildir. Milletimizin bir tek ferdini dahi aptallıkla suçlamak kimsenin haddi değildir. Müvekkilin, derslerinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ermeni asıllı olduğunu iddia ederek bu Sayın Genel Başkana, hakaret ettiği iddiası iftiradan ibarettir. Kaldı ki kişilerin herhangi bir etnik kökene mensup olup olmaması Müvekkile göre kınanacak bir durum değildir. Kendisinin de Ermeni asıllı yurttaşlara karşı herhangi bir önyargısı bulunmamaktadır. Müvekkilin derslerinde Alevi yurttaşlara kar Av. Abdulkadir ARTAN Prof. Dr. Salim CÖHCE Vekili C MY B C MY B şı ağza alınmayacak sözler söylediği iddiası çirkin bir iftiradan ibarettir. Müvekkil Alevisiyle Sünnisiyle bütün vatandaşlarımızın birliğini ve bütünlüğünü, kanun önünde eşitliğini savunmaktadır. Kendisinin yetiştirdiği Alevi ve Kürt kökenli yüzlerce öğrencisi vardır. Çanakkale Zaferi, Müvekkile göre 1915 tarihinde ülkemizin sınırları içerisinde yaşayan bütün vatanperver Osmanlı halkının ortak zaferidir. Aksi yöndeki iddialar ile müvekkilin herhangi bir ilgisi yoktur. Gazetenizin olayın aslını müvekkilden öğrenmeden iftira mahiyetindeki iddiaları yayınlaması müvekkili derinden üzmüştür. 22.02.2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle