17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 HAZİRAN 2011 ÇARŞAMBA EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 13 İSO Başkanı, ekonomide kırılganlığın arttığını belirterek seçimden sonra önlem alınmasını umduklarını belirtti Riskler birikti, önlem şart Ekonomi Servisi Türkiye ekonomisinde önemli sanayi örgütlenmelerinden biri olan ve 13.000’in üzerinde üyesi bulunan İstanbul Sanayi Odası’nın Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, ekonominin kendi ritminde ilerliyor görünmesine karşılık, arka planda yüksek cari açık başta olmak üzere bazı kırılganlıkların biriktiğine dikkat çekerek, seçimlerin ardından bu kırılganlıkların ciddiyetle ele alındığının işaretlerini veren adımların acilen atılması durumunda ekonomide bir belirsizlik beklemediklerini söyledi. Reuters’ın sorularını yanıtlayan Küçük, “Beklentimiz, seçimlerin akabinde, bu kırılganlıkları gidermeye yönelik politikaların süratle gündeme gelebilmesi. İSO Başkanı Küçük: Ekonomi kendi ritminde ilerliyor görünüyor. Buna karşılık, arka planda yüksek cari açık başta olmak üzere bazı kırılganlıklar birikti. Seçimlerin ardından bu kırılganlıkların ciddiyetle ele alındığının işaretlerini veren adımlar acilen atılmalı. Bu durumda ekonomide bir belirsizlik beklemiyoruz. sinde, makro ekonomik istikrar anlamında önemli kazanımlar elde edildiğini ifade eden Küçük, bu kazanımların kalıcı hale getirilmesi ve arttırarak devam ettirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi. Yüksek dış ticaret açığı ve yüksek cari açık Türkiye ekonomisinin yapısal bir sorunu. Bu sorunu çözmek, en azından, makul seviyelere, taşınabilir seviyelere çekmek üzere, yapısal değişim ve dönüşüm politikalarının devreye girmesine ihtiyaç var. Ayrıca, ilgili makro ve mikro reform alanlarındaki eksikler süratle giderilerek, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat desteklenmeli” dedi. Son yıllarda Türkiye ekonomi irdi maliyetleri düşürülmeli’ Sanayicilerin öncelikli beklentisinin girdi maliyetlerinin rekabet edilen ülkelerle eşit seviyelere çekilmesi olduğunu kaydeden Küçük, kayıt ‘G dışı faaliyetlerin yarattığı haksız rekabet ve yüksek vergi yükü ile hammadde ve enerji maliyetlerinin yüksekliğinin ilk sıralardaki sorunlar olarak ortaya çıktığını belirtti. Hükümetin son dönemde açıkladığı KOBİ ve sanayi gibi stratejik programların, hedef tayin eden ve bu hedefe nasıl ulaşılacağına dair tespitler içeren yol haritaları olma nitelikleri açısından önemli olduğunu belirten Küçük, “Ancak sanayi ve KOBİ’lerimizle ilgili olarak, yıllardır kalkınma plan ve programlarında da çözümler sunulmasına rağmen bunların büyük bir kısmı kâğıt üzerinde kaldı. Asıl olan, hedeflenen stratejilerin hayata geçebilmesi. Takip için sivil toplum örgütlerine ve meslek kuruluşlarına görevler düşüyor” dedi. 1998’de cari fiyatlarla sanayinin GSYH içinde yüzde 26.8 olan payının 2010’da yüzde 19.2’ye gerilediğini aktaran Küçük, hızla yeni ihtiyaçların ortaya çıktığını ve planların güncellenmesinin önemini anlattı. Yüksek Enflasyon, Artan Hayat Pahalılığı Mayıs ayında enflasyon rakamları yüksek çıktı. Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) nisan ayına göre yüzde 2.42, bir önceki yılın mayıs ayına göre ise yüzde 7.12’lik artış gösterdi. Üretici fiyatlarındaki (ÜFE) artış ise uzun zamandır tüketici fiyat artışlarının üzerinde seyretmekteydi. Mayıs ayında üretici fiyatlarındaki artış sadece yüzde 0.15; yıllık bazda ise yüzde 9.63 oldu. Dolayısıyla tüketici fiyatları, üretici fiyatlarındaki enflasyon haddi ile arasındaki farkı kapatmaya başladı. Öncelikle üretici fiyatlarındaki artış ile tüketici fiyat enflasyonunu ocak ayından bu yana karşılaştıralım. Aşağıdaki şekil söz konusu ilişkiyi göstermekte. ‘Nükleer, salt enerji açığı sorununa indirgenemez’ Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Japonya’da yaşanan felaket sonrası nükleer santrallarda ortaya çıkan sorunların, nükleer enerji konusunun salt bir enerji açığı sorununa indirgenemeyeceğini gösterdiğini belirterek, konunun toplumun tüm kesimlerini huzurlu kılacak şekilde tartışılması gerektiğini söyledi. TÜSİAD’ın yayın organı Görüş dergisinde yer alan “Enerji Denkleminde Kritik 10 Yıl” başlıklı makalesinde Boyner, “3. nesil santrallar ve daha ileri güvenlik önlemleri gibi konulara rağmen bulunduğumuz noktada nükleer enerji konusuna çok uzun yıllar önce yatırım yapmış ülkelerde dahi nükleer enerji olgusu gözden geçiriliyor. Deprem ve benzeri doğal afetleri de içerecek şekilde nükleer santralları etkileyebilecek riskler ve bir santralın nasıl güvenli şekilde kurulup işletilebileceği tartışılmalı. Türkiye’de bu konunun tüm evrensel ölçütler ve tartışmalar göz önünde bulundurularak şeffaf bir şekilde ele alınması gereği açıktır” dedi. İstanbul’un adını duyup ayak basmadığım ilçelerinden birindeyim. Sultangazi’de... 15 mahalleden oluşan 505 bin nüfuslu bir yerleşim yeri. Türkiye’nin her yerinden göç almış. Yoksulu bol, çocuğu bol... 2008’de İstanbul’un yeni ilçe haritasının çizilmesi ile Gaziosmanpaşa’ya bağlı 14, Eyüp’e ve Esenler’e bağlı birer mahallenin katılımıyla kurulan bir ilçe. Hemen her yerde olduğu gibi kentleşme ve altyapı sorunları devasa.. 5 bini aşkın gecekondu var. CHP’nin 2. bölge milletvekili adayı Gülseren Onanç ile dolaşıyoruz. İkimiz, Sultangazi İlçe Kadın Kolları Başkanı Tijen Çolakoğlu ve birkaç kadın üye daha... Onanç 15. sıradan aday. Seçilme şansı yok denecek kadar az. Bunu biliyor olmasına karşın aldırmadan her gün seçim bölgesindeki ilçeleri arşınlıyor. Hem oradaki insanları tanıyor, hem de siyaseti daha yakından öğreniyor. Enerjisi takdir edilmeyecek gibi değil... İlk durak CHP İlçe Başkanlığı. Başkan Ali Boztaş’tan, ilçede 300 bin seçmen olduğu bilgisini alıyoruz. 60 bini geçen yerel seçimlerde sandığa bile gitmemiş. Tahmin edebileceğiniz gibi AKP’nin ağırlığı ezici, oralara hâkim. Yoksul halka maddi ve ayni yardımlar, çığ gibi artan tarikatçı yapılanmalar iktidar partisinin ana destekçileri. Ancak Boztaş’a göre Kılıçdaroğlu’nun halkçı söylemleri ile birlikte ilçede bir kırılma da yaşanmaya başlamış. Boztaş “Üye sayımız 8 bine çıktı. 1 ay önce Kılıçdaroğlu geldiğinde 25 bin kişi toplandı ve bir anda miting havasına döndü” diyor. Başkaları ile de konuşuyorum. Özellikle İsmetpaşa, Malkoçoğlu ve 50. Yıl mahallelerinde İsmailağa, Süleymancılar, Cüppeli Ahmet Hocacılar, Fetullahçılar yoğunlukta. Bir de özellikle AKP’nin ikinci iktidar döneminde Seyyid Hocacılar diye bir tarikat güçlenmiş. Kadınlar gruplar halinde apartmanların ya bodrum ya da çatı katlarındaki bu tarikat evlerinde toplanıyormuş. Önce mevlit ve dualar ardından sohbet yani beyin yıkamaca.... Habipler Mahallesi’ne gidiyoruz. Çöp Yolu dedikleri bölgeye. Eskiden günde 200 kamyon çöp dökülüyormuş. Ardından İstanbul’a yoğun göç TAV hizmeti sanatla buluşturdu ‘10 yılda 10 havaalanı’na ’ ulaşan TAV, faaliyet raporunu Tan Sağtürk ile hazırladı Ekonomi Servisi TAV Havalimanları, 2010 Faaliyet Raporu için koreograf Tan Sağtürk ile “hizmet sanatı” temalı faaliyet raporuna imza attı. Faaliyet raporunda, TAV’ın “10 yılda 10 havaalanı işletme” hedefine ulaştığı kaydedildi. 2000 yılında bu hedefe kilitlenen TAV, yıl içinde iki yeni havalimanında daha faaliyete geçti. Tunus Enfidha Havalimanı’nın 2009 sonu itibarıyla, Makedonya’daki Üsküp ve Ohrid limanlarını 2010’un Mart ayında işletmeye alan şirket, inorganik büyüme stratejeleri içinde yeni yatırım olanaklarını araştırıyor. Faaliyetlerini aktardığı rapor ile ilgili olarak havalimanlarında hizmet sanatını en iyi anlatacak yolun dans olacağı fikrinden hareketle Tan Sağtürk ve ekibi ile TAV çalışanları bir araya geldi. Çalışanlar, “hizmetin sanatla buluşması”nı dans figürleriyle anlattı. Üç aylık hazırlık süreciyle faaliyet raporu sayfalarına yansıyan kareler yaklaşık 18 bin TAV çalışanının sesini paydaşlara duyuruyor. Sağtürk ve ekibinin her figür ve hareketi ayrı ayrı tasarladığı projede 2 binin üzerinde fotoğraf çekildi. TAV Havalimanları, 2007 Faaliyet Raporu’nda Buket Uzuner’in ‘İstanbullular’ romanından esinlenerek havalimanlarını resmetmiş, 2008’de Kerem Görsev ile caz müziğini havalimanları ile buluşturmuş, 2009’da Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü ile ortaklaşa gerçekleştirilen projede, TAV çalışanlarının çocuklarının fotoğraflarını faaliyet raporuna taşımıştı. TAV, hizmet sanatını en iyi anlatacak yolun dans olacağı fikrinden hareketle koreograf Tan Sağtürk ile 18 bin çalışanın sesini duyurduğu “hizmet sanatı” temalı faaliyet raporuna imza attı. Yıl başından bu yana tüketiciler için enflasyon, üreticilerinkinin neredeyse yarısı düzeyinde idi. Yani, üreticiler açısından fiyat artışlarının daha yüksek olduğu bir piyasa söz konusu idi. Bu olgu kabaca iki nedene bağlanmaktaydı: Birincisi, dünya emtia fiyatlarında, özellikle petrol fiyatlarında, yaşanan dünya enflasyonu ara girdiler yoluyla “ithal” edilmekteydi. İkinci olarak da, döviz kurundaki hareketlenme, yine ara malı ithalatına olan bağımlı ekonomi yapısında üretici girdilerinin yurtiçi piyasalardaki değerini Türk Lirası cinsinden arttırmaktaydı. 2005 sonrasında, özellikle de küresel kriz koşullarında döviz fiyatlarının Türk Lirası karşısında reel olarak ucuzlaması ithalatçı açısından olumlu maliyet koşulları yaratmaktayken, yılbaşından bu yana bu sürecin tersine dönmesiyle, üreticiler için yüksek bir maliyet enflasyonu anlamına gelmişti. Şimdi mayıs ayından itibaren artan girdi maliyetlerindeki artışların artık nihai tüketiciye yansıtılmakta olduğunu ve tüketici fiyatlarının da yükselişe geçtiğini görmekteyiz. Aslında tüketiciler açısından uzun zamandır baskılandırılan bir başka unsur daha söz konusu idi: gıda fiyatları gerek yurtdışı piyasalarda, gerekse ülkemizde uzun zamandır hızlı bir artış içindeydi. Aşağıdaki grafikten de görülebileceği üzere gıda fiyatları 2010’un yaz aylarından bu yana hızlı bir artış içinde olmasına karşın, tüketici fiyatlarının genel düzeyini sınırlı olarak etkilemekteydi. Habibler Mahallesi’nin Kadınları... başlayınca bir gecekondu mahallesi doğmuş. 30 yıldır oturanlar var... Sokakların adı bile yok. 2770. Sokak... 2725. Sokak... Saadet Hanım’ın evine konuk oluyoruz. 30’a yakın kadın toplanmış. Erzurumlusu da var, Tuncelilisi de, Rizeli, Trabzonlusu da... Sorunları çok ama hepsinin önceliği tapu... Evlerinin tapularını istiyorlar ve daha da önemlisi her seçim döneminde ortaya çıkan “burayı boşaltacaklar, bizi evlerimizden atacaklar” korkusunu yoğun olarak yaşıyorlar. Çocuk sayısı en az 3... Ya işsiz, ya günübirlik işlerde, asgari ücretle çalışan kocalar... Evlerini çekip çevirmeye çabalayan kadınlar, kendi ilçelerinden dışarı adım atmamış olanlar var içlerinde. Sağlık ocağı gittikleri en uzak mesafe... En büyük çabaları çocuklarını okutabilmek. Ziyaret ettiğimiz ikinci evin sahibesi Zarife Hanım “Tamam okul yakın; ama öğretmen ödev veriyor, internetten araştırma yapılacak, sonra kâğıda bastırılacak. İnternet kafe çok uzakta, kızımı kışın karanlıkta oralara gönderemiyorum ki, ortalık tenha, bali cisi, tinercisi ortalıkta..” diye yakınıyor. Bir diğeri kocasının asgari ücretli olmasından yakınarak “Yardım için başvurmaya gidiyorum senin kocan ücretli yardım alamazsın diyorlar. Bakıyorum diğerlerine bizden çok yardım giriyor. Keşke dışardan çalışıyor olsaydı kocam” diyor. Çolakoğlu’nun mesleği kadın kuaförlüğü; ama seçim döneminde tüm mesaisini ev ev dolaşmaya adamış. “Referandumda neden hayır dediğimizi anlatmaya çok zorlanıyorduk. Şimdi ise yeni CHP’nin 41 vaadini özellikle de aile sigortasını çok daha rahat anlatıyoruz. Öyle çok soru soruyor ve anlamaya çalışıyorlar ki...” diyor. Selda, Habipler Lisesi’ni bitirip kendi döneminde üniversiteyi kazanmayı başabilmiş tek kişi. Bilecik Üniversitesi’nde işletme okuyor. Ben Selda ile konuşurken komşusu söze karışarak “Mahallenin kızları biz de Bilecik’te okuyacağız diye Selda’yı örnek alıyorlar” diyor. Özetlersek, çocuklarının eğitimi, tapuları kendilerine ait bir ev ve geçinebilecek makul bir ücretin evlerine girmesi, ortak ve haklı talepleri. Görüştüklerimin çoğu CHP’ye inanıyor, bir kısmı anlamaya çalışıyor ama onlar 500 binlik Sultangazi nüfusu içinde küçük azınlık. Habipler’in kadınlarını dinlerken “Saadet Hanım’ın yaşadığı mahalleye içinde birkaç bilgisayarın olduğu bir kültür odası kurmak aslında zor değil” diye düşündüm. Bugüne kadar önlerine tek seçenek sunulmuş: Tarikatlara teslim olmak ve geçinebilmek için mahalli idarelerden yardım dilenmek... Önemli olan bu sistemin kırılması. Boş vaatlere karınları tok... CHP’nin bu atılımı ve söylemi buranın kadınları için sadece başlangıç... Yaşamlarına dokunulduğu sürece o kadınlar CHP’ye başka gözle bakmayı sürdürürler... Yoksa... EUROPEAN UNION LAW & INTERNATIONAL LAW CERTIFICATE PROGRAMME 13 JUNE01 JULY 2011 EUROPEAN UNION LAW 13 June22 June 2011 Constitutional Law of the European Union Prof.Dr. Tom Eijsbouts, Leiden University Law School Dr. Daniela Obradovic, University of Amsterdam Law School The Internal Market and Free Movement of Goods Dr. Annette Schrauwen, University of Amsterdam Law School Anna Galama (LL.M.), University of Amsterdam Law School Free Movement of Persons Dr. Ronald van Ooik, University of Amsterdam Law School Dr. Thomas Vandamme, University of Amsterdam Law School Hatta öyle ki, bu yılın mart ve nisan aylarında enflasyonda gözlenen “rekor başarının” ardında da gıda fiyatlarının hızlı düşüşü söz konusuydu. Ancak, mayıs ayında bu eğilim tam tersine döndü. Yüzde 12.6 düzeyinde artan gıda fiyatları bir yandan genel enflasyon düzeyini hızlandırırken, bir yandan da tüketicilerin yaşamakta olduğu hayat pahalılığını şiddetlendirmiş oldu. “Hayat pahalılığı” dedik de, bütçesinin büyük bir bölümünü “gıda harcamalarına” ayırmak zorunda olan geniş halk kesimleri için asıl olan, enflasyonun yüzde 15’lere dayanmakta olduğu, yukarıdaki şekilde gıda fiyatları enflasyonunun seyrinden kolayca incelenebilmektedir. Dolayısıyla yukarıdaki şekil, bir süredir “rekor başarı” olarak ilan edilen “enflasyondaki genel düşüşün”, emekçi (orta) sınıflar için aslında hayat pahalılığında azalma anlamına gelmediğini çok net olarak göstermektedir. JUDGMENTS OF THE COURT OF JUSTICE OF EUROPEAN UNION 2227 June 2011 EU Competition Law and Electronic Communications Three Dimensional Trade Marks Rt. Hon. Judge Prof.Dr. Vilenas Vadapalas, Judge at the General Court of the European Union EU Judicial Structure and Functioning Accession to the EU Reform of the EU Telecommunications Sector Rt. Hon. Judge Prof.Dr. Miro Prek, Judge at the General Court of the European Union CIPR Mükemmellik Ödülü Aygaz’ın Ekonomi Servisi 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Aygaz’ın iklim değişikliğine dikkat çekerek, toplumda farkındalık yaratmayı amaçlayan, “Yarın Hava Nasıl Olacak?” projesi Avrupa’nın en önemli iletişim ödülüne layık görüldü. Aygaz, 700 projenin yarıştığı CIPR (İngiliz Halkla İlişkiler Birliği Chartered Institute of Public Relations) Mükemmellik Ödülleri’nde “Kurumsal Sorumluluk” kategorisinde büyük ödülü aldı. Bu yıl 26.’sı düzenlenen ödüllere 700 proje başvurdu. 152 projeyle finale kalan “Yarın Hava Nasıl Olacak?” büyük ödülle döndü. INTERNATIONAL LAW 22 June – 01 July 2011 Turkey and the European Union in the World Trade Organization Dr. James Mathis & Dr. Hege Kjos, University of Amsterdam Law School Foundations of Public International Law Dr. Catherine Brölmann & Dr. Janne Nijmann, University of Amsterdam Law School International and European Human Rights/Refugee Law Dr. Yvonne Donders & Prof.Dr. Marjoleine Zieck, University of Amsterdam Law School Programın eğitim dili İngilizcedir. Derslere katılım ve devam zorunlu olup; program sonunda katılım sertifikası verilecektir. Sertifika programı ile ilgili detaylı bilgi, programa başvuru ve sorular için Araş. Gör. M. Akif Akbaş ([email protected]) , Fakülte Sekreteri Arzu Deniz’e ([email protected]) eposta gönderilebilir. www.yeditepe.edu.tr http://law.yeditepe.edu.tr/ Gül üretiminde düşüş tehlikesi ISPARTA (AA) Dünya parfüm devlerine gül yağı sunan Isparta’da, bu yıl iklim değişikliğine bağlı olarak gül çiçeği üretiminde sıkıntı yaşanıyor. Gülyağı ve Yağlı Tohumlar Satış Kooperatifi Birliği Genel Müdürü Hasan Çelik, her yıl 8 ile 10 Mayıs tarihleri arasında başlayan gül çiçeği açımının bu yıl 20 Mayıs’ta ancak olduğunu belirterek üreticilere gelecek yıl yeni gül sahaları açmamaları yönünde uyarıda bulundu. Doğan Katırcıoğlu’nun Ardından... Doğan Abi’nin ölüm haberi beni Cumhuriyet’in Cağaloğlu günlerine götürdü. Daima özlemini çektiğim o günlere... Koltuğunun altında gazetelerle kapıdan içeri girer karşısına çıkan herkesle sohbet ederdi... Cumhuriyet’in kedileri ile bile.. Daima söyleyecek bir lafı, önerecek bir haberi olurdu..Tam bir Babıâli gazetecisiydi. O dönemin ruhunu sonuna kadar kendi kişiliğinde yaşatabilmiş ender insanlardan biriydi. Ruhu şâd olsun... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle