17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 HAZ RAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 9 İş dünyası hem AKP’nin kazanmasından hem de 330’un altında kalmasından memnun Uzlaşma özlemi Piyasa olumlu karşıladı: Seçim sonuçları piyasa çevrelerinde belirgin bir memnuniyetle karşılandı. Bu durum ş Yatırım’ın günlük raporuna, “Seçim sonuçları AKP’nin anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip olmadan iktidar olmasını isteyen piyasalarda memnuniyetle karşılandı” ifadesiyle yansıdı. Sonuç, yeni anayasa için uzlaşma kapısının açılması olarak yorumlandı. Katılımcı bir anayasa: TOBB ve TÜS AD, katılımcı ve uzlaşmacı bir AKP’nin Oy Hesabı Tuttu, Seçim Hesapları Geri Tepti Sadece Türkiye’de değil, gelişmiş demokrasilerde, günümüzde örneği olmamak üzere; AKP, iktidarda üçüncü seçim döneminde oy oranlarını büyütürken, Meclis’teki milletvekili sayısını aşağı çekmenin ötesinde, seçim hesapları, taktiklerinin tümünde geri tepen sonuçlar aldı. 2002 yüzde 34, 2007 yüzde 47, 2011 yüzde 49 oy oranları ile, Meclis’teki sandalye sayısını 363, 341, 326 olarak geri çekmek zorunda kalan AKP’nin, tek başına anayasa değişikliği için milletvekili çoğunluğu, olmadı referandumsuz yeterli çoğunluk hesapları, öncelikli yüzde 10 barajının kaldırılmamasının ana gerekçesiydi. BDP bağlantılı bağımsız adayların kilit isimlerinin YSK son dakika kararıyla seçim dışı bırakılmaları girişimi de, şiddetli tepki eylemleri ile geri püskürtüldükten sonra, seçim sonuçları öngörülmeyen bir tabloyu ortaya çıkardı.. 36 bağımsız milletvekili, yüzde 5.9 gibi toplam bir oy oranı ile seçildi ki.. MHP’nin yüzde 13 oy oranı ile 53 milletvekilini Meclis’e sokabildiği gerçeği ortada iken; barajı kaldırmamakta direten AKP, bağımsız milletvekili adayları ile seçime girme zorunda bırakmakla, BDP kökenlilere Meclis’e nerede ise iki katı milletvekili sokma şansını yaratmış oldu. Seçim sürecinde şiddet içeren öğelerle beslenen uyuşmazlıklara, seçim sonrasında AKP iktidarının öngördüğü çerçeveler içinde çözüm üretilmesi, yeni gelişmelere gebe bölge dengeleri içinde, daha da bir anlamlı zora sokuldu. AKP’nin seçim hesaplarında, MHP’nin baraj dışında bırakılması öngörüsünün odak olduğunu duymayan, sağır sultan kalmamıştı. Ağızlara sakız olmuş gelişmeleri ile şantaj kasetlerinin de doz sınırı aşındırılıp, terse dönen silaha dönüşünce, MHP’yi Meclis’e sokmak yolunda bir toplumsal istem gündemimize girdi. AKP, BDP’lilerle çatışarak Türkİslam sentezi kimlikli MHP’lileri ağırlıklı partisine çekerken, liberallerden, hatta CHP’den MHP’ye oy kaymaları üzerinden çok örnekler verildi. Ayrıntılı, sağlıklı, karşılaştımalı araştırmalar çoğaldıkça daha iyi görülecektir, MHP yandaşlarından kaybederken, dışardan destek gördü gibi. Parlamentoya yansıyacak en önemli boyut ise bu dönem milletvekillerinin bilenmiş, Meclis’te daha atak olacakları gerçeği... AKP ile güven bunalımı yaşamış, soldan da kadro almış BDP kökenliler, işin doğası gereği anayasal değişiklikler için AKP ile uzlaşma eğilimli olmaya çalışsalar da bu uzlaşma eskisinden çok daha zor olacak. CHP’nin evrensel insan hakları, demokrasi kriterlerinde geliştirmeye çalıştığı duyarlılıkları bir yanı ile sivil demokratik anayasa için uzlaşma bazı olsa bile, AKP’nin gerçek niyetleri ile, taraflı çözüm beklentileri için kimi aşılmaz engeller oluşturabilecek.. Sözün özü, kavram karmaşasında, işleri karambole getirip, sivil iktidar gücü, otorite adına, “sivil demokratik anayasa” söylemi tarihe gömülmeye mahkum. Oldubitti iktidar gücünün kullanıldığı parlamento ağırlığı gidiyor, farklı eğilimlerle de olsa üçlü etkin muhalefetin olacağı bir parlamento geliyor.. Ortak parmak 326’ya karşı, kutuplu ama etkin parmak 224 muhalif oyla.. Öte yandan Başbakan Erdoğan’ın kendi seçimi olarak, kendisine yakın, gelecekte çalışmak istediği kadrolar olarak yenilediği milletvekilleri, tasfiye ettiği deneyliler, AKP kurucularından kopma tablosunun Meclis’e dönük sonuçlarını öngörmek de gerek. Blok kararlarda, blok oylar iktidar icraatları için çok anlamlı işlev, kolaylık olsa bile, hesap soran CHP, MHP, BDP gerçeği tablosunda işlerin rengi çok fazla değişebilecek. Erdoğan’ın, AKP’nin gerçek gönlündeki anayasa olmayınca, anayasa ısrarı ne ölçekte gerçek kalacak? Üstüne üstlük AKP iktidarı iki dönem arkasından destek veren rüzgârları, karşısından esen, engel oluşturan boyutları ile görür oldu.. Başbakan Erdoğan’ın seçim sürecindeki aşırı öfkesi neyin nesiydi? Anketler öngörülerini beslerken, yüz yüze ilişkilerin koşulları mı yoruyordu?.. İslam dünyasında aslında en aşağıda kalmamak üzere, mezhepler, cemaatler, aşiretler üzerinden yaşanan kanlı iç savaşlar, dengeler dağılımı, AKP’nin yıllardır dış politikada oluşturduğu ABD, emperyal odaklar için stratejik ortak, İslam dünyası için liderlik, üstelik her anlamda kazançlı çıkma düşleri, yılların emekleri, Arap baharları ile buhar oluverdi. ABD, AB işin içinden çıkamıyorlar. Irak, Afganistan, Pakistan bataklıklarına Mısır, Libya, Suriye, Yemen.. eklemleniveriyor. Suriye’den ölümden kaçanlar sınır çadırlarımızda. Yunanistan’ı kriz vurmuş, sokaklarda çatışmalar. Libya’dan kaçanlar denizde boğuluyorlar.. Komşularla sıfır sorun projeleri düşten kâbusa dönüşüyor.. Bizim medya, günümüz gelişmiş demokrasilerinde örneği olmayan; AKP’nin iktidarda büyümesini, haritamızın oy oranları ile turuncu renge dönüşmesini, “turuncu” darbelere benzetme hevesinde. Seçim başarısı tamam da, demokrasinin gelişmesinin belgesi olsa, aksine kaygılara, sorgulamalara neden yol açıyor? anayasanın hazırlanması konusunda çağrı yaptı. Hisarcıklıoğlu, “Şimdi yeni anayasa zamanı” diye bildiri yayımladı. TÜS AD, katılımcı ve uzlaşmacı bir anlayış ile bireyi merkeze alan birleştirici bir anayasa ve Avrupa Birliği sürecinin hızlandırılmasını öncelikli talepleri arasında saydı. HAVAYA UÇANLAR Ekonomi Servisi İş dünyası seçim sonuçlarını belirgin bir memnuniyetle karşıladı. AKP’nin seçimlerden beklenenden daha yüksek bir oy oranı ile çıkması “istikrarın devamı” adına selamlanırken Meclis’teki sandalye sayısının 330’un altında kalması da duyulan memnuniyeti arttırdı. İş Yatırım’ın günlük raporuna, “Seçim sonuçları AKP’nin anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip olmadan iktidar olmasını isteyen piyasalarda memnuniyetle karşılandı” ifadesiyle yansıdı. Aynı yaklaşım, iş dünyası adına yayımlanan bildirilerde de yer aldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Şimdi yeni anayasa zamanı” başlıklı yazılı açıklamasında, “Tüm partilerimizin uzlaşmaya açık olması, sivil toplumla birlikte toplumda genel kabul gören bir anayasayı hazırlaması son derece önemlidir” diyerek Türkiye’yi bekleyen yoğun ekonomi ve dış politika gündemine dikkat çekti. “Yeni parlamentonun Türkiye’deki demokratik standartları yükseltme ve refah seviyesini arttırma yolunda her türlü çabayı sarf edeceğine dair umudumuzu vurgulamak isteriz” diyen Türk Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD adına yapılan açıklamada da, “Beklentimiz, yeni anayasayı geniş katılım ve uzlaşma ile tamamlamış, AB üyeliğine yakınlaşmış, ekonomik istikrarı güvence altına alarak istihdam kapasitesini arttırmış ve işsizliği azaltmış bir Türkiye’dir” dendi. ‘Çılgın yıllar başlıyor’ İnanlar Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan: İstanbul sırf Türkiye’nin değil tüm dünyanın gıpta ile izlediği bir çizgide nüfuz alanını Frankfurt’tan Şanghay’a kadar olan geniş coğrafyada arttırarak devam edecektir. Artık öğretmeninden öğrencisine, patronundan işçisine ülkenin tüm kesimleri lider ülke olma, lider şehirde yaşama lisanını öğrenecek. Yeni İstanbul’un planlanması, inşası ve satışı süreciyle birlikte dünyaya şehirciliğin öğretildiği çılgın yılları beraber yaşayacağız. Özyurtlar Grubu’nun başkanı Tamer Özyurt: Kampanyalar hız kazanacak. Bu yıl yaz durgunluğu yaşanmayacak. Ekonomide makro dengeler yerine oturdu ve kolay kolay bozulmayacak. Yurttaş sandıkta tercihini AKP’den yana kullandı. ş dünyasına göre şimdi sırada reformlar var. Üç beklenti var Önümüzdeki dönemde iş dünyası olarak TBMM’den ve kurulacak hükümetten üç beklentisi olduğunu belirten bunun sonucunda Ekonomi Servisi Seçimlerden sonra sıra ekonominin soğutulmasına TÜSİAD bunları, “katılımcı ve uzlaşalınacak önlemlerin Seçimlerin ardından geldi. Cari açığın giderek artmasından kaygılanan macı bir anlayış ile bireyi merkeze piyasalarca çok piyasalar, özellikle cari alan birleştirici yeni bir anayasa, piyasalarda, yeni yapısal önlemlerin devreye sokulması, yakından izleneceğini açığın azaltılma Türkiye’nin en önemli çıpası AB üyeyönünde bir dizi bazı yeni kurumların oluşturulması ve BDDK’nin rolünün belirtiyorlar. liği süreci ile makroekonomik istikTürkiye İnşaat SanaCiti de, seçim sonrası önlemin alınmasını arttırılması gibi beklentiler yoğunlaşıyor. rarın güçlendirilmesi ve sürdürülebilir yicileri İşveren Senyayımladığı “AKP’nin bekliyor. Merkez büyümenin güvence altına alınması” dikası Başkanı Şüküçüncü seçim zaferi ve Bankası’nın peş peşe konusunda beklentileri Reuters’ta yer alan olarak sıraladı. rü Koçoğlu: Yoruletkileri” başlıklı aldığı kararlarla zorunlu arttırmış durumda. habere göre analistler, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de, mak bilmeyen çalışraporunda, yeni karşılık oranlarını Kredi hacmindeki artış Merkez Bankası, “Yeni dönemde, demokrasi ve insan maları ve projeleriyle hükümetin alabileceği arttırmasına karşın, yıl ile cari açıktaki TMSF, BDDK ile hakları noktasında adımların atılmaBaşbakan’ın elde ettitedbirleri; idari fiyat sonu itibarıyla yüzde 25 büyümeyi ilişkilendiren Hazine gibi kurumların sını bekliyoruz. Toplumsal uzlaşıyla siği bu başarıyı herkesin ayarlamaları ve birincil artışla sınırlandırılması piyasa çevreleri, bu yer alacağı ve kurumlar vil bir anayasanın hazırlanması en takdir etmesi gerekiharcamaların öngörülen kredi kapsamda, ekonominin arası koordinasyonu önemli gündem maddesi olacaktır. İnkısıtlanması, yor. Hizmetlerin ve hacminin, yıl başından soğutulması yönünde arttırmayı hedefleyen san haklarına saygılı, özgürlükçü, AB BDDK’nin makro bu yana yüzde 14, son toplumun kılcal dayapısal sorunlarını Finansal İstikrar hedefi doğrultusunda hazırlanmış ve ihtiyati tedbirlere dahil bir yılda da yüzde 43 marlarına ulaşmanın hedef alan önlemlere Kurulu’nun (FİK) biz işadamlarının önünü açacak yeni edilmesi olarak artış göstermesi, BDDK odaklanmış durumda. mükâfatı bu sonuçla oluşturulmasını ve bir anayasa, ülkemizin uluslararası sıralıyor. tarafından ek alınmıştır. Herkesin itibarını arttıracaktır” dedi. önlemlerin alınması siyasetin ordinaryüsü Uzlaşma özlemine tabanı açısından olan Erdoğan’a hak AKP’ye daha yatkın kuruluşlar da kaettiği değeri verdiğini tıldı. TUSKON Başkanı Rızanur Meumuyorum. ral bu andan itibaren beklentilerinin Uluslararası kredi derecelendirme istikrarsızlık geçmişi kredi notu üzerinde “Yeni Meclis’in temsilcilerinin uzkuruluşu Fitch, “siyasi istikrar ve siyasi risk oluşturuyor. Yeni anayasanın laşarak gerek yeni anayasanın gesürdürülebilir büyümenin Türkiye’nin kredi hazırlanması süreci ciddi bir siyasi belirsizlik rekse de AB reformlarının hanotunun görünümü için anahtar” olduğunu belirtti. yaratma potansiyeli taşıyor. Ama anayasa reform zırlanmasında birlikte haFitch, seçimin ardından Türkiye’nin not görünümü sürecinin siyasi istikrar içinde gitmesi kredi notunu reket ederek çalışmaları hakkında yayımladığı notta şunları kaydetti: Kredi notunun yukarı yönlü destekler. Şu anda Fitch’in Türkiye notu hızla neticelendirmeleri” artışı, politik istikrara ek olarak sürdürülebilir büyüme ile yatırım yapılabilir düzeyin bir kademe altı olan “BB+”de ve olduğunu kaydetti. tutarlı makro ekonomik istikrara bağlı. Türkiye’nin siyasi kasımdan bu yana “pozitif.” Piyasalar ‘önlem’ bekliyor Fitch: Not artışı istikrara bağlı Ekonominin içinde bulunduğu duruma rağmen seçimi yine AKP’nin kazanması küresel ekonominin ve sermayenin ne kadar güçlü olduğunu, halkın küçük şeylerle mutlu edilip büyük rantın nasıl paylaşıldığını ve paylaşılacağını gösteriyor. Tekel özelleştirildi. Hayvancılık öldü. Et fiyatları arttı. Et ithalatı başladı. Fındıkta katma değer ülke dışına aktarılıyor. Üretici istediği fiyatları alamıyor. 2007’de 7 lira olan fındığın kilosu 2.53 liraya düştü. Çay üreticileri kan ağlıyor. Çay taban fiyatı için 1.3 lira beklerken fiyat 1.1 lira olarak belirlendi. ÇayKur’a çayını satamayan üretici özel çay şirketlerine kollarını kaptırdılar. Şeker fabrikaları özelleştiriliyor. Şekerpancarı aynı fiyatta. Kotalar nedeniyle ekim alanları daraldı. Pancar üreticileri zor durumda. Tarımda girdiler daha da arttı. Mazot 3 kat, gübre 2.5 kat artarken buğdayın fiyatı ancak yüzde 50 arttı. Tarım ihracatı 87 milyar dolar iken tarım ithalatı 83 milyar dolara ulaştı. AKP döneminde tarım ürünleri ithalatçısı durumuna düştük. Tarıma milli gelirden ayrılan pay yüzde 1’in altına düştü. Üreten değil tüketen bir ekonomi; hem de çılgınca ve ilerisini düşünmeden harcayan bir toplum. 3 milyon işsiz, 15 milyon yoksulluk sınırında yaşayan insanımız var. İşsizliğin yüzde 10’larda seyredeceği ve üreten bir ekonomi olmadıkça bunun düşmeyeceği kesin. Cari açık artık ekonomiyi idare edenleri de korkutan bir tutarda ve 50 milyar dolar mertebesinde kronikleşti. Cari açık doğrudan sermaye ile değil, sıcak para ile finanse edildi. Doğrudan sermaye de özelleştirilecek bir şey kalmadığından tavana ulaştı. Borçlar AKP döneminde sürekli artarak 2010 yılı itibarıyla 290 milyar dolara geldi. Başbakan büyümeyi bina yapmakla eşitledi. “Bina, yol yapmak= büyüme” olarak bilinçaltına yerleşti. Bütün bunlara ve daha saya saya bitirmeyeceğimiz ekonominin matematiğindeki yanlışlara rağmen her iki kişiden biri AKP’nin icraatını onayladı ve rakamlara verdiği ruha teslim oldu. Neydi bu ruh verilen rakamlar, 20022010 karşılaştırılması yapılarak halka şu tespitler yapıldı: Vatandaşlarımız Ekonominin Matematiği ile lgilenmiyor Milli gelir 230 milyar dolardan 736 milyar dolara çıktı. Ne büyük görkemli büyüme dendi.(Oysa bu büyüme tüketim kaynaklı ve borçla finanse edilmiş durumda.) Enflasyon yüzde 29.7’den yüzde 6.4’e indirildi. Halkın cebindeki paranın çalınmasına izin verilmedi, diye övünüldü (ama rant ekonomisi, arsa spekülasyonu ve sebepsiz zenginleşme ile çalınan paralar unuturuldu). İhracatın 36 milyar dolardan 114 milyar dolara çıkması anlatıla anlatıla bitirilemedi.(Bunun yanında ithalatın 200 milyar dolara çıktığı ve getirdi. Merkez Bankası rezervi 26.8 milyar dolardan 82.6 milyar dolara çıktı. (Oysa Merkez Bankası’ndaki paranın aslında ABD’nin parasının saklanması ve ona faiz ödenmesi olduğu, emanet para olarak durduğu ve reel bir varlık olmadığı halka anlatılmadı.) Özelleştirme gelirleri 8 milyar dolardan 34 milyar dolara çıkarıldı (toplam özelleştirme gelirinin bir yıllık cari açığa eşit olduğunun kimse farkına varmadı). MEB bütçesi 7.5 milyar tüketim, ara mal ithalatının arttığı gözden uzak tutuldu.) Kişi başına düşen milli gelirin 3.500 dolardan 10.000 dolara çıktığı müjdelenirken milyonlarca kişinin 2.000 TL’nin altında bir gelirle yaşamını idame ettirdiğini, açlık sınırında milyonların bulunduğunu nereye koyacağımız açıklanmadı. Tevekkül ve kanaat 10.000 doları görmesek de olur, teslimiyetini dolardan 34 milyar dolara çıkarılması övünç kaynağı yapıldı.(Oysa bu bütçe artışına rağmen eğtim ve sınav sistemimizin yerlerde süründüğünü bunun sebeplerinin ne olduğu vatandaşa algılatılmadı.) Cumhuriyet tarihinin en büyük mali affı yapıldı. (Oysa AKP döneminde 3 temel vergi ve servet affı yapılmasının sebeplerinin verginin tabana yayılmaması, kayıt dışı ekonominin sürmesi, bütçenin adil olmayan dolaylı vergilerle finanse edilmesi olduğunu AKP hiçbir zaman sorun olarak vatandaşa söylemedi.) Demek ki vatandaş küçük hizmetlerden büyük tatmin ve mutluluk duydu ki AKP’ye yol verdi. Yeşil kart, sağlık hizmetlerindeki olumlu adımlar, vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştırıcı hizmetler, 2001’den beri uygulanan küresel reçeteye sadık kalınması, 2008 ekonomik krizinin iyi yönetilmesi ona ödül olarak döndü. İnançlar ve duygusallık matematiğe galip geldi. Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok; bu nedenle sandık demokrasisi adına bunu kabullenmek ve bu başarıyı tebrik etmek zorundayız. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle