16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 12 HAZ RAN 2011 PAZAR 2 İşte her biri üstünde uzunca durulması, önemle okunması gereken birkaç kitap: Özellikle bugün, oyunuzu verdikten sonra... Emre Kongar’ın “İçimizdeki Zalim”... Mustafa Balbay’ın “Zulümhane”, “Zulümdar” adlı kitaplarından sonra gerçek suçlunun kim olduğunu gösteren bir çalışma!.. Zulüm yapanlar içimizdedir. Bizden biridir belki de biziz!.. Erol Manisalı’nın “Eksen Kayması”nı okurken bir kuşku duydum. Nereye doğru bu kayma? Yeni mi başladı, yoksa epeydir var mı? Bu kayma bir uçuruma doğru mu? Bu kitap bu konuda aydınlık getiriyor okursanız!.. Sonra her biri uzun çalışmaların ürünü olan kitaplar: Sabahattin Burhan’ın “Kozalaklı Mehmet Efe”, Ziya Cağ’nın “Trakya’nın Tarihi Kurtuluş Gerçeği”, Etem Oruç’un “Çakıcı Dağdan İnmiyor”u. Kaynak Yayınları da okurlara yeni OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Mustafa Bademci’nin “Mortaş” adlı romanı, Zeki Sarıhan’ın “Kurtuluş Savaşı Öyküleri” ve “Kazıklı Voyvoda’nın Ülkesinde”si, Ayşegül Yüksel’in “Türk Tiyatrosu Üstüne Notlar”ı, Yaşar Aksoy’un “Hayatım Kitap”ı... İzmirli yazarımız Aksoy yaşam boyu içli dışlı yaşadığı kitaplardan söz ediyor... İzmir’in, neden bir kültür ve sanat kenti olduğunu, örneklerle, yaşantılarla, silinmez anılarla anlatıyor... Dostoyevski’nin “İnsan yeryüzünde olan şeyleri görmezlikten ve bilmezlikten gelme hakkına sahip değildir” sözünden yola çıkarak doğup büyüdüğü kentin sanatla, edebiyatla iç içe yaşantısını sunuyor... Kitaplar kitaplar!.. Her biri ayrı bir değer! Ama benim gibi, belli bir yaşın üstüne çıkmış, yine de eline geçen her kitaba dört elle sarılmak, yeterince okumak, ayrıca hiç değilse kısaca da olsa okurlarına tanıtmak isteyen bir yazardan seslenişler, okumalara çağırışlar... Hele bu seçim gününde... Simav (Kütahya) Depremleri... Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU Seçim Günü Kitaplarla... yapıtlar sunuyor. Her biri ele aldığı konuları derinliğine işlemiş! Bugünün, yarının okurlarına bir kültür ve tarih birimi... Cüneyt Akalın’ın “ABD ve Türkiye”, “Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanı”, Abdullah Gürgün’ün “İsveçlilerin Türk Kökenleri Üzerine”, Mehmet Bedri Gültekin’in “Kürt Sorununda Türkiye’nin Çözümü”.. dünün, bugünün, hatta bu gidişle yarınların kördüğümleşmiş konusu... Bu seçim gürültüsü içinde yitip gitmeyecek, edebiyat, sanat, kültür ürünlerini de unutmayalım. K ütahya’nın Simav ilçesinde meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından bugüne dek hemen her gün sayıları 50 ile 100 arasında büyüklükleri ise 2.1 ile 5.0 arasında değişen yüzlerce deprem olmuştur. Bunları 5.9 büyüklüğündeki ilk depremin artçıları olarak değerlendirmek mümkün değildir. Çünkü normal olarak 5.9 büyüklüğündeki bir depremin ardından bu kadar kısa zaman içerisinde bu kadar çok artçı deprem oluşmaz. Nitekim 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depreminden sonra bile bu kadar kısa zaman aralıklı bu kadar çok sayıda artçı oluşmamıştır. Simav’daki bu yoğun deprem etkinliği, aynı fay zonunda birbirine çok yakın noktalarda ve saatler hatta dakikalar ile ifade edilebilen çok kısa zaman aralıkları ile oluşan çok sayıdaki dep remlerin oluşturduğu bir ‘deprem kümelenmesi’dir. Deprem kümelenmeleri ise çoğu zaman, yerkabuğu altındaki kızgın mağma hareketleri ile ilgilidir. Simav’da bazılarının derinlikleri 25 km’ye kadar inen bu depremler, o bölgede mağmanın yükselmekte olduğuna ve yerkabuğunda ciddi bir deformasyona, yani yeni bir gerilim dağılımına işaret eder ki; bu da, o bölgede gelecekte oluşabilecek olası bir “volkanik” aktivitenin habercisi olarak değerlendirilebilir. Nitekim Ege Bölgesi volkanik etkinlikler açısından oldukça aktif olan bir bölgemizdir. Sonuç olarak, Ege bölgesinde sismik etkinlikle volkanik etkinlik iç içedir ve birbirleri ile ilişkilidir. O nedenle volkanologlarımızın Simav’daki bu son depremlerle yakından ilgilenmelerinde yarar vardır. Deve... Polis sordu: “Bu devenin ne işi var?..” Yürüyen kalabalık yanıtladı: “O da yürüyor...” “Anadolu’yu vermeyeceğiz” diye, yurdun dört bir yanından gelen büyük Anadolu yürüyüşünün içindeydi deve... Adı; Bulut... Dereleri, yaylaları, ormanları, suları, toprakları için yürüyen insanların arasında devenin de bulunması; doğanın sadece insanlara ait olmadığını anlatmak içindi... Ama onları Ankara’ya sokmadılar... Eli telsizli görevliler deveye baktılar: “Görüşmeye o da mı gelecek?..” “Evet” dediler... Çünkü Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tam on deveyi birden, yani deve heyetini kabul etmişti Çankaya Köşkü’ne... Çin’den yola çıkan, temsili İpek Yolu kervanını törenle kabul ettiğinde, yanında bakanlar ve diplomatlar da vardı... İçli bir konuşma da yapmıştı... Telsizli olan: “Bi defa deve kapıdan sığmaz...” “.......?” “Siz görüştünüz zaten deve kaldı...” Eşek ya da koyun zaten olmazdı... İnek, başka manaya gelirdi sonra... Köpek ısırır... Kedi kaçar... Oysa deve en uygunuydu aslında... Tüm canlıları bedeninde taşır deve... Gözlerini ceylandan, başını attan, kuyruğunu boğadan, kulaklarını sincaptan, bacaklarını zürafadan, karnını filden almıştır... Yani çevresel temsil yeteneği var... Boynu ırmak, omuzları yayla, hörgüçleri dağdır... Görüşü keskindir... Üç gözkapağı vardır, kum fırtınasında saydam olan gözkapağını kullanarak gözü kapalıyken de görür... Bilgedir... Beyin yapısındaki olağanüstü GPS sistemi ile birbirine benzeyen milyonlarca kum tepesi arasında asla kaybolmaz, yolunu bulur... Ariftir... “Nerem doğru ki?” diye en doğru yanıtı veren de... “Bir eşeğin peşinden gitmek koyuyor” diyen de odur... Sokmadılar içeri... Zaten dönüp gitti... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle