23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZ RAN 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA haticetuncer@hotmail.com MÜZİK 15 Arıcı, yeni çıkardığı ‘Yine Yalnızım’ albümünü dinleyicilerin beğenisine sunarken müzik eğitimciliğinden ve sahnelerden kopmuyor Hem akademisyen hem rockçı HAT CE TUNCER Müzik çalışmalarını akademisyenlikle bir arada yürüten İsmet Arıcı, yeni çıkardığı “Yine Yalnızım” albümünde yalnızlığın her türünü rock şarkılarla anlatıyor. İsmet Arıcı, 20 yıldır Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor, müzik teknolojileri konusunda vers veriyor. Arıcı, akademisyenliğinin yanı sıra beste yapıyor, söz yazıyor, konserlere çıkıyor. Müzik yaşamındaki üretkenliğine karşın “Yine Yalnızım” Arıcı’nın ikinci albümü: “44 yaşında yaptım ilk albümümü. İlk albüm ‘Aşk Var Ya’ 2005’te geldi. ‘Bir insan bu kadar çalar söyler de bu kadar mı bekler bir albüm’ diye sorabilirsiniz. Unkapanı’ndaki firmaların tutumu her zaman ideallerinizle örtüşmüyor. Ben kendi şarkılarımı söylemek istiyordum, onlar da satacağı şeyi almak istiyorlar sizden. Kesişme noktası bulamadık, ta ki 2005’te Güvercin Müzik’in sahibi Sevgili Haydar Güvercin ile tanışana kadar. Şarkılarımı paylaştım. ‘Haydi yapalım’ dedi. Çıktık işin içinden.” smet Arıcı, 20 yıldır Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor, müzik teknolojileri konusunda ders veriyor. Arıcı, yeni çıkardığı “Yine Yalnızım” albümünde yalnızlığın her türünü rock şarkılarla anlatıyor. “Akdeniz Gibi” Akdeniz havasıyla elektrik gitarların buluştuğu hoş bir şarkı. Rock soundunun daha öne çıktığı “Metropol” şarkısı, albümün en dikkat çekici parçası sayılabilir: “Kalabalığın içinde yalnızlık yaşanan metropole bir isyan var orada. 15 milyonluk bir kentte yaşıyoruz ve hepimiz yalnızız. Taş binalar içerisindeyiz, mutsuz yüzlerle dolaşıyoruz. İnsanlar yere düştüğünde kaldıran yok, yaşlı insanlar otobüse bindiğinde yer veren yok. Daha yabancılaştık birbirimize ve daha yalnızız. Bu duygu beni çok irrite eder zaman zaman.” Akdeniz Gibi Yalnızlar Rıhtımı Yıllar önce Erkin Koray’dan tanınan ve çok sevilen, daha sonra Kıraç’ın ve daha birçok sanatçının söylediği “Yalnızlar Rıhtımı”nı sert bir soundla yorumluyor. “Sen Ağlama”nın romantik ezgilerinin arasında Gültekin Kaçar’ın gitar soloları şarkıya farklı bir hava veriyor. Eurovision hastalığı Herkesin bir unutamadığı var Eğitimciliğinin yanı sıra şarkı söylemeyi hiç bırakmayan Arıcı, çeşitli mekânlarda sahne alarak müzik yaşamını sürdürür: “35 yaşına doğru evlendim ve sahnelerden bir süre uzaklaştım. O dönemde besteler çıkmaya başladı. Söz ve müzik aynı anda dökülüyor bende. Albüm çıkarmayı düşünmüyordum ama şarkılar birikti birikti, bardağı taşıran son damla o zaman gelmiş demek ki.” Herkesin içini sızlatan birisi var Güvercin Müzik tarafından yayımlanan “Yine Yalnızım” albümünde İsmet Arıcı, hem yumuşak hem de sert parçalarına yer vermiş. Arıcı “Müzisyen iki uç noktayı da taşır, ben de o iki uç noktayı bu albüme dahil ettim” diyor: “Herkesin zaman zaman aklına geldiğinde içini sızlatan biri vardır. Albümün ilk şarkısı ‘Beni Unutma’ işte onu anlatan bir şarkı. Şarkı ifadesi tansiyon gerektirirse tansiyon, duygu gerektirirse kullanılan enstrümanlar daha yumuşuyor. Müzikal ifade de o duyguya eşlik etmek zorunda.” Yine Yalnızım “Yine Yalnızım”daki şarkıların düzenlemelerini İsmet Arıcı, Altuğ Coşkun ile birlikte yapmışlar. Elektrik ve akustik gitarları da Altuğ Coşkun çalıyor. Albüme adını veren “Yine Yalnızım” şarkısı albümün genel havasını yansıtıyor: “Yine Yalnızım aslında bir müzisyenin yalnızlığını anlatıyor. Müzisyeni tetikleyen bir deli duygu vardır içinde. Bazen bir yağmur damlası, bazen bir aşk, bazen bir sosyal olay etkiler. Bütün bunlar gelip geçer, bir şeyler yaşarsınız ama o deli duygu yine sizdedir, kaybolmayan bir duygu vardır. Burada anlatılan bir felsefi yalnızlık aslında. nsanı yaşama bağlayan o duygunun adı. Kendi öz duruşu diyelim.” Derule İsmet Arıcı, Karadeniz’in çok sevilen ve daha önce de birçok sanatçı tarafından çeşitli düzenlemelerle söylenen Derule türküsünü, sert bir rock yapıda yorumluyor. Arıcı’nın Rizeli olduğunu bilmeyen bir dinleyici bile içten yorumu ve lehçesindeki doğallıktan Karadenizli olduğunu hemen fark edebil i r: “Derule çok bildik bir Trabzon kız horonudur. Bu albümün yalnızlık temasına gizli bir atıf var. Bu türkü düğüne, horona katılmayan, bir kenarda yalnız duran kızlara söyleniyor. ‘Derdin ne dertlerun ne’ sözleri hızlı söylenince ‘derule’ oluyor. Kemençeyi Hüseyin Erbaş çaldı. Kemençe ve gitar Karadeniz armonilerine öyle yakışıyorlar ki bayılıyorum. Evlerinde mandolin İsmet Arıcı, 1961 yılında Rize’de doğmuş, ilkokuldan sonraki eğitimine İstanbul’da devam etmiş: “Bir eğitimci olarak evde bir enstrüman olmasının ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Annembabam öğretmendi, evimizde mandolin vardı. O mandolin ile oynaya oynaya bir güzel çaldım. Vefa Lisesi’nde okurken bağlama çaldım. Sonra arkadaşlarımdan görüp gitara heveslendim.” İsmet Arıcı söyleşimizi tamamlarken Eurovision yarışmalarıyla ilgili düşüncelerini söylemek istiyor: “Eurovision’da kaybettik, yenildik gibi sözler söylemek istemiyorum. Tam aksine Eurovision çok önemsiz bir yarışmadır. Her ülke çok berbat şarkıları gönderiyor. Bugüne kadar hiçbir Eurovision şarkısına âşık olmadım. Eurovision’u niye ciddiye alıyoruz? Bizim müzikal anlamda uluslararası ciddi başarılarımız yok. Başarıya aç olduğunuz için Eurovision’a yapışıp kalıyoruz. Eğer biz de dünya starları yetiştirirsek, kendi kültürümüzü evrensel formlarda çok iyi işleyen başarılı müzisyenler yetiştirirsek Eurovision’a takılıp kalmayız, gülüp geçeriz. Lütfen Eurovision hastalığından vazgeçelim. Başka kültürlere de bu kadar öykünmenin gereği yok. Kendi rengimizle dünyada var olursak olacağız.” Müzik eğitimi herkese gerekli 2003 yılında Danimarka’da müzik öğretimi konusunda çalışmalar yapan Arıcı, müzik eğitimine ilkokul çağında ne kadar önem verildiğini gözlemlemiş: “O çocukların eğitimine özendim. Benim ülkemde de olmalı, her okulda enstrümanlarla dolu müzik odaları var. Herkesin müzisyen olması gerekmiyor ama müzik eğitimi herkes için gereklidir. Müzik eğitimi, kişinin sosyal, duygusal kişilik gelişimine katkı sağlayan bir araçtır. Kendimi ifadeyi güçlendirir. Müzik, insanın kendisini ifadesinin en yüksek noktasıdır. Kendisini ifade ediş biçimlerinden biri, ama çok güzel olanıdır.” Doktora yapıyor Müzik öğretmenlerinin teşvikiyle Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü’ne giren Arıcı, 1993 yılında da aynı okulda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlar. Yüksek lisansını da yapan Arıcı, müzik eğitimi konusunda doktora yapıyor: “Üniversitede okurken hem müzikal donanımım arttı, hem de öğrenci grupları kurduk. Düğün salonlarına gittik, harçlığımızı çıkardık. Bende hep çalıp söyleme duygusu vardı. Çocukken ağaçlara çıkıp şarkı söylerdim. 1985’te mezun oldum, sonra 1 yıl özel kolejde çalıştım. Askerden dönüşten sonra da öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım.” Fuat Saka usta, Kazım Koyuncu, bunun çok güzel örneklerini vermişlerdi. Ben de zaman zaman böylesi ezgilere dokunmayı seviyorum.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle