Katalog

12 HAZ RAN 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Siyasetçilerden taleplerini listeleyen emeklilerin birinci maddesi intibak yasasının çıkarılması oldu Emekli hakkını istiyor EmekliSen, oluşacak parlamentoda temsil edilme hakkı elde eden tüm siyasi partiler ile kurulacak olan hükümetin yerine getirmesini istedikleri taleplerini açıkladı. ntibak yasasının çıkarılmasını bekleyen emekliler, 20022006 yılları arasındaki maaş farklarının ödenmesini de istedi. Ekonomi Servisi EmekliSen, 12 Haziran genel seçimlerinden sonra, yeni oluşacak parlamentoda temsil edilme hakkı elde eden tüm siyasi partiler ile kurulacak olan hükümetin yerine getirmesini istedikleri taleplerini açıkladı. DİSK’e bağlı EmekliSen Genel Başkanı Veli Beysülen yaptığı yazılı açıklamada, sendika olarak, sınırlı olanakları ile bu ülkede yaşayan 9.5 milyon emekli ile emekli dul ve yetimin sorunlarına sahip çıkmaya ve sorunları kamuoyuyla paylaşmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Bu sayededir ki, yıllardır mahrem bir alan gibi kimsenin girmediği ve çözüm üretme konusunda adım atmadığı emekli sorunları konusunda vaatler peş peşe gelmeye başladı” dedi. len, siyasetçilerin yerine getirmesini istedikleri 14 talep sıraladı. Bu talepler arasında öncelikli olarak intibak yasasının çıkarılmasını isteyen Beysülen bunun yanı sıra SSK, Emekli Sandığı ve BAĞKUR arasındaki farklılıkların giderilmesini istedi. Beysülen, ayrıca emeklilerin 20022006 yıllarına ait maaş farklarının ödenmesini talep ederek, emeklilere verilmeyen banka promosyonlarının da verilmesini talep etti. Beysülen ayrıca, emeklilere yılda iki ikramiye ve kış aylarında yakacak yardımı verilmesi gerektiğini dile getirdi. Beysülen, “2003 yılında yürürlüğe giren 4956 sayılı yasa ile çalışan veya işyeri açan emeklilerden alınmaya başlanan, 5510 sayılı yasayla da yüzde 15’e çıkarılan Sosyal Güvenlik destek primi alınması uygulamasına derhal son verilmeli ve birikmiş prim borcundan dolayı mağdur olan emeklilerin mağduriyeti giderilmelidir” dedi. Beysülen ayrıca, kimsesiz, hasta ve yaşlı emeklilerin evlerinde bakımlarını sağlayacak düzenlemelerin de derhal hayata geçirilmesini istedi. Aileleri ile birlikte protesto eylemlerini aylarca sürdüren özelleştirme mağduru 4/C statüsünde çalışanların sesini hükümet duymuyor. Kanun hükmünde kararname ile 4/B’li sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi, 4/C’lilere de kadro isteyen emek örgütlerini harekete geçirirken 44 bin işçinin mağdur olduğu belirtiliyor. Reina marka su üretimine başlıyor Ünlü eğlence mekânı Reina’nın patronu Mehmet Koçarslan, Reina markasıyla doğal kaynak suyu işine girdi. Lüks Reina Su, Sapanca’da 27 milyon Avro yatırımla kurulan tesiste şişeleniyor. Ekonomi Servisi Türkiye’nin ünlü eğlence mekânlarından Reina, zeytinyağından sonra şimdi de cam şişede doğal kaynak suyu ile içecek sektörüne giriyor. ‘Su Entertainment’ bünyesinde ‘Reina’ markasıyla lüks cam şişede piyasaya çıkan su Sapanca’nın doğal kaynaklarından çıkarılarak, modern tesislerde şişeleniyor. Reina’nın sahibi Mehmet Koçarslan, “Reina’ya herkes giremiyor ama bu su herkesin evine girecek. Bu suyla içecek sektörüne adımızı attık, gelecekte kendi sodamızı ve enerji içeceğimizi de ürteceğiz” dedi. Koçbey Grup Yönetim Kurulu eş Başkanı Serdar Koç ve Mehmet Koçarslan’ın işbirliğiyle hayata geçirilen proje için Sapanca’da, dünya standartlarına uygun, bilişim sistemleriyle donatılmış, bölgenin en büyük doğal kaynak suyu cam şişeleme tesisleri kuruldu. 27 milyon Avro yatırımla kurulan tesise 2011 yılına kadar yapılacak ilavelerle yapılan yatırım 33 milyon Avro’yu bulacak. Tesiste 300 kişinin istihdam edilmesi planlanıyor. Koçbey ve Su Entertainment grubu bu yatırımı 50 milyon Avro’ya, istihdamı da 400 kişiye çıkarmayı hedefliyor. Su Entertainment Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Koçarslan, “Suyu cam şişede üretiyoruz. Çünkü cam şişe çok daha sağlıklı. ABD, Avrupa ve bütün dünyada plastik şişe kullanımı günden güne azalıyor. Reina’ya herkes giremiyor ama bu su herkesin evine girecek” dedi. Su Entertainment Grup Genel Müdürü Güven Karataş ise ayda 2 milyon şişe satış hedeflediklerini belirtti. ‘4/C’liye de kadro talebi Yayımlanan kanun hükmünde kararname ile 4/B’li sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesine karşın, bu haktan 4/C’li sözleşmelilerin yararlandırılmaması tepki çekiyor. Sendikalar açıklamasında, 4/C kapsamında istihdam edilenlerin kadroya alınmamasının “ayrımcılık” olduğunu belirtti. ağımsız Yapı İmarSen Genel Başkanı Bayram Zengin, Bağımsız Büro Sen Genel Başkanı Remzi Kızılkaya ve SÖZDER (Sözleşmeli 4/C Mağdurları Derneği) Genel Başkanı Erkan Börekçi, 4/C kapsamında istihdam edilenlerin kadroya alınmamasına tepki göstererek “ayrımcılık” yapıldığını belirtti. Hükümetin 632 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 4/B kapsamında istihdam edilenleri kadroya geçir 14 maddelik liste Seçimlerden sonra, yeni oluşacak parlamentoda temsil edilme hakkı elde eden tüm siyasi partiler ile kurulacak olan hükümetten taleplerini yerine getirmelerini isteyen Beysülen, aynı zamanda bu taleplerin takipçisi olacaklarını ifade etti. Beysü B mesinin “kanayan bir yaranın tedavisi için” olumlu bir gelişme olduğu dile getirilen açıklamada, yüz binlerce sözleşmeli personelin bu sevinci yaşamakta olduğu, ancak belediyeler ve il özel idarelerinde çalışanların kapsam dışında tutulmasının ise anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu vurgulandı. Kararname dışı bırakılan sözleşmeli personel kadar 4/C kapsamında istihdam edilen ve yıllardan beri ay rımcılığa tabi tutulan özelleştirme mağdurlarının yarasına neşter vurulmasının zamanının geldiğinin belirtildiği açıklamada, “Sayıları 44 bin kişiyi aşan özelleştirme mağdurları, işyerleri kendi iradeleri dışında özelleştirilmiş ve işsiz kalmışlardır. Yılların birikimlerini, tecrübeleri bir kenara fırlatılarak mesleklerini kaybetmiş, vasıfsız işçi pozisyonuna düşürülmüşlerdir” ifadeleri kullanıldı. Özelleştirme mağdurlarının birikimleri, tecrübeleri ile kadroya geçmeyi hak ettiklerini ifade edildiği açıklamada, özelleştirme mağdurlarının kendileri kadar ailelerinin zor durumda olduğu aktarıldı. 300 kişilik iş yaratıyor Reina Su otel, bar ve cafelerde, Macro’larda ve Migros’larda satılacak. Gürcistan, Rusya ve Azerbeycan piyasasına bir ay sonra girmesi bekleniyor. Sapanca’nın Samanlı dağları, Soğucak yaylasından gelen Reina doğal kaynak suyu için Paşabahçe Şişecam’da özel cam şişeler üretildi. Gıda sektörüne değer katan duayenler Türkiye Gıda şverenleri Sendikası, sendikanın geçmişini ve yaşam kültürünü yeni kuşaklara taşımak amacıyla, 1961’den bu yana sektör duayenlerinin değerlendirmelerini bir anı röportaj kitabında topladı. ‘Değer Katanlar’ başlıklı kitapta, sektör içi tartışma ve ayrılıkların hikâyeleri ile gıda işverenlerinin sendikal sisteme bakışı tüm ayrıntıları ile yer alıyor. Ekonomi Servisi Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS), sendikanın geçmişini ve yaşam kültürünü bugünlere taşımak amacıyla, 1961’deki kuruluşundan sonra görev almış 18 sektör duayeninin değerlendirmelerini içeren bir anı röportaj kitabını “Değer Katanlar” adıyla kamuoyuna sundu. “Kurumların kurallardan çok değerlerle yönetilmesini istiyorsanız, geçmişinizi yani kültürünüzü gelecek nesillere sağlıklı taşımalısınız” diyerek kitabın sunuş yazısını kaleme alan TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş’a göre, günümüz işveren sendikacılığının nasıl olmasına ışık tutabilmek için ilk durağın, geçmişe ilişkin yaşanmışlıkların bugüne aktarılması gerekiyor. TÜGİS Genel Sekreteri Selçuk Maruflu’nun çabalarıyla bir araya getirilen sektör duayenleri ile tek tek görüşen gazeteci Fikri Türkel’in editörlüğünü yaptığı kitapta, 1961’de temeli atılan İstanbul Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası’nın kuruluş öyküsü, kota sisteminin, döviz tahsislerinin, zaman zaman karaborsanın sanayiciyi soktuğu sıkıntılar, yağcılar, değirmenciler, uncular, bisküviciler, şekerciler arasındaki çekişmeler, işçiler ve sendikalarla kimi zaman tatlı, kimi zaman gergin ilişkiler, grevler, grup sözleşmesine karşı tavırların işverenler arasına getirdiği ikilikler ve kopmalar, gruptan ayrı sözleşme yaptı diye işletilen disiplin kurulları, çeşitli açılardan Çukurovalıların kopup ayrı sendika kurmalarının sonuçları, 1970’lerin ikinci yarısındaki gergin ortam, 1980 sonrasından çizgiler, yeni kanunların çıkarılışı gibi konular, röportajlarla ele alınıyor. Sol tandanslı bir insan olan ama “müesseselere kendi tandansı ile ilgili hiçbir şey sokmayan” Kemal Nebioğlu’nun “Eğer bütün işverenler onun karakterinde, onun insani duyguları içinde olmuş olsa idi Türkiye’nin lehçesi çok değişirdi” dediği Nazım Düzenli’nin anıları ile başlıyor, Kemal Haraççı’nın “Seni aramıza almazsak susturamayacağız” diyerek sendikacılığa başlattığı ama şimdilerde “Türkiye’deki sendikacılığın geleceğinden pek emin olmayan” Halit Narin, “Bana göre işçi de işveren de sendikacılığı demokrasinin bir parçası olarak görmelidir” diyen Refik Baydur, 1980’de sendikayı basan TİKKO’cuların elinden “ilk defa kadınlığının hayrını görerek” öldürülmeden kurtulduğunu anlatan Sema Serçe, ölüm döşeğinde kitaba anılarıyla katkı yapan “Adanalı” Nihat Yüksel gibi 18 “Değer Katan”, tanıklıklarıyla gıda işverenlerinin sendikasını gün yüzüne çıkarıyor. Otokar’ın Kent 290LF’leri Budapeşte caddelerinde Ekonomi Servisi Otokar’ın geçen aylarda teslimatını gerçekleştirdiği 4 adet Kent 290LF otobüsü, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de kullanılmaya başlandı. 12 metrelik, tasarım ödüllü Kent 290LF’ler modern çizgisi, düşük yakıt tüketimi ve uygun bakım maliyetiyle iddialı. Koç Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren Otokar’ın söz konusu otobüsleri, 2011 yılının ilk 6 ayında Avrupa Birliği dönem başkanı olan Macaristan tarafından Ferihegy Havaalanı ile Budapeşte şehir merkezi arasında Avrupa Birliği heyetlerinin transferleri için kullanılıyor. Temmuz ayı itibarıyla Budapeşte’nın resmi toplu taşıma firması olan BKV tarafından işletilecek olan Kent 290LF’ler Budapeşte şehir içi toplu taşımacılığında kullanılmaya başlanacak. Otobüsler, engelli yolcuların erişimine sağladığı kolaylık ve geniş iç hacmi ile yolculara modern ve eşsiz bir konfor sunuyor. Düşük işletme giderleri ve dayanıklılığı ile ideal bir belediye otobüsü olan Kent 290LF, düşük emisyonlu çevreci motora sahip. C MY B C MY B