17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 11 HAZ RAN 2011 CUMARTES 4 HABERLER Yeni kabinedeki 24 bakan yardımcılığı Erdoğan’ın listede yer vermediği isimleri heyecanlandırdı Anlayan Var mı? Seçime şunun şurasında saatler kaldı. Bu akşamdan itibaren kampanya sona erecek, yarın da yurttaşlar sandık başına gidecek. Kuşkusuz sandık demokrasinin en önemli unsurlarından biri, hatta birincisi, sandıksız demokrasi olmaz, ama yalnız sandık ile de demokrasi olmaz. Bunu söyleyenler, sandığın önemini küçümseyip, onu görmezden gelen bir sistem önermek veya sandık sonuçlarına saygısızlık etmek niyetinde değiller. “Yalnız sandıkla demokrasi olmaz” diyenlerin anlatmak istedikleri, sandıktan birinci çıkanın da, belirli sınırlamalara tabi olması gerektiği. Bir ülkeyi kimin yöneteceğini, tabii ki o ülke insanlarının oyları belirleyecek, ama sandıkta belirlenecek olan yöneticilerin uymaları gerektiği kurallar da var. Onlara uyulmadığı takdirde, demokrasiden söz etmek mümkün değil. Başka bir deyişle bir rejimin demokrasi olabilmesi için sandık tek başına yeterli değil. Ya da daha da başka bir deyişle, sandık demokrasinin zorunlu koşulu ama yeterli koşulu değil. Neyse, bir dönem daha bu gerçeği algılamakta zorlanan bir iktidarın yönetiminde olacağız gibi görünüyor. Oysa, Türkiye önümüzdeki haftadan başlayarak, gerçek anlamda çözüme ulaştırılması büyük çapta toplumsal mutabakat gerektiren sorunlarla baş etmek durumunda kalacak. Türkiye’nin sonuçlar belli olduktan sonra, artık daha fazla ertelemesine imkân olmayan sorunların başında Kürt sorunu geliyor. Seçim kampanyası sırasında, Kürt sorunu olmadığını, ancak Kürt kökenli vatandaşların sorunu olduğunu ileri süren Başbakan yanılıyor. Kürt sorunu var. Ve bu sorun yalnızca Kürt kökenli vatandaşların sorunu değil, bütün Türkiye’nin sorunu. Kürt sorununa toplumsal yaklaşımda, olumlu yol alınmıştır. Şu temel gerçek anlaşılmıştır: Kürtlerin istemlerini görmezden gelerek bu sorunu çözmenin, onların önerilerine kulak asmadan bir yere varmanın imkânı yoktur. Ancak Kürt sorununun bütün Türkiye’nin sorunu olmasının doğal sonucu olarak şu gerçeği de görmek zorundayız: Mademki, sorun bütün Türkiye’nin sorunudur. O zaman yalnızca ülkenin bir bölümünün onayı ile sorunu çözmek mümkün değildir. Genel mutabakat da zorunludur. Yani sorunun çözümünde, Kürt Türk, etnik kökeni ne olursa olsun, tüm vatandaşların geniş çaplı mutabakatı şarttır. Sorunun çözümü için belki bir anayasa değişikliği de, gerekecektir. Böyle bir değişikliğin de gerçekleşebilmesi için de geniş çaplı mutabakat zorunludur. Herhalde, kökeni ne olursa olsun, vatandaşların çok büyük bir bölümünün üzerinde birleşmediği değişiklikleri yürürlüğe koyarak, devletin şeklini, yapısını değiştirmek söz konusu olmayacak, kimse böyle bir girişimi denemeye bile kalkmayacaktır. Başbakan da, seçim konuşmalarında, yeni anayasayı geniş bir mutabakat zemini üzerine oturtacaklarını açıklamış bulunuyor. Ne var ki, Tayyip Bey 2007 seçimleri sırasında da, Çankaya’ya seçilecek kişi üzerinde uzlaşma arayacaklarını söylemiş, seçim sonuçlarının belli olmasından sonra yaptığı balkon konuşmasında ise, herkesin başbakanı olacağını ileri sürmüştü. Ama, ne yazık ki, bu vaatlerin hiçbiri gerçekleşmemiştir. Bu defa da aynı şeyin olmasından korktuğumu belirtmeliyim. “Hayır olmaz” diyenlere de kaçınılmaz olarak şu soruyu sormak zorundayım: Başbakan yeni anayasa için madem mutabakat arayacak, o zaman referandumsuz değişiklik yapacak olan çoğunluk konusunda neden ısrarlı? Bu ısrarın nedenini anlayan, bu sorunun yanıtını bilen varsa beri gelsin! Çizik yiyenler umutlandı ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeni kabine yapısındaki 20 bakan yardımcılığı, bu seçimde yeniden listeye koymadığı AKP’nin 185 milletvekili için yeni bir umut kapısı oldu. 12 Haziran’da milletvekillikleri sona erecek olan 185 isim, Başbakan Erdoğan’ın “Siyaset yalnızca milletvekili olarak yapılmaz. Sizi önümüzdeki dönemde partide, yan kuruluşlarımızda, sivil toplumda ve yeni görevlerde değerlendireceğim” sözünden hareketle bakan yardımcılığı beklemeye başladı. Başbakan Erdoğan, AKP’nin 335 milletvekilinden 150’sini yeniden aday gösterirken, 20’si kendi isteğiyle olmak üzere toplam 185 milletvekilini çizerek liste dışı bırakmıştı. Çiziklerin yüksekliği nedeniyle oluşan tepkiler üzerine bu millet Başbakan Erdoğan’ın yeni kabine yapısı içinde açıkladığı 20 bakan yardımcılığı liste dışı 185 vekil için tam anlamıyla yeni bir heyecan yarattı. Çizik vekiller, Erdoğan’ın görev tanımıyla “eski milletvekili” profili çizdiği görüşünden hareketle, bakan yardımcılığı için beklentilerini parti içinde de ifade etmeye başladı. vekilleriyle yemek yiyerek gönül alan Erdoğan, asla kırgınlık, küskünlük istemediğini, bu tür tavırların seçim öncesi AKP’nin rakiplerinin işine yarayacağını belirterek, milletvekillerinden, “seçim bölgelerine giderek, partinin kampanyası için çalışmalarını da” istemişti. Erdoğan’ın sözü üzerine, tepkili çok sayıda çizik vekil, “yeni dönemde yeni görev” beklentisiyle seçim bölgelerine giderek kampanyada görev almaya başlamıştı. 185 milletvekilinden yarısına, Erdoğan’ın sözü çerçevesinde 12 Haziran sonrasında genel merkez ve parti teşkilat yöneticiliği, partinin yan kuruluşu niteliğindeki sivil toplum kuruluşları, kamuda ve özel sektörde yeni görevlere getirme sözü verildiği öğrenildi. Çizik vekillerden bazıları da seçim sonrasını beklemeden partide ve yan kuruluşlarda çalışmaya başladı. Başbakan Erdoğan’ın yeni kabine yapısı içinde açıkladığı 20 bakan yardımcılığı ise liste dışı 185 vekil için tam anlamıyla yeni bir heyecan yarattı. Erdoğan’ın bakan yardımcılığı için yaptığı, “Bakanla müsteşar arasında olacak. Milletvekilleri dışından, atama yoluyla görevlendirilecek, milletvekili olmayacak” tanımı çizik vekillerin umudunu daha da arttırdı. Çizik vekiller, Erdoğan’ın görev tanımıyla “eski milletvekili” profili çizdiği görüşünden hareketle, bakan yardımcılığı için beklentilerini parti içinde de ifade etmeye başladı. Erdoğan’ın bakan yardımcılıkları modelini açıklamasının ardından AKP içinde de bu görevlere kimlerin gelebileceği üzerinde değerlendirmeler yapılıyor. Parti kulislerinde Erdoğan’ın 20 bakan yardımcısından 10’unu özel sektörden ve özellikle de İstanbul iş çevreleriyle, partiye yakın kuruluş yöneticileri arasından atayabileceği belirtiliyor. Bakan yardımcılarından 10’u için ise eski milletvekillerinin de şansı olabileceği ifade ediliyor. Öğretmenler, AKP için “Tasdikname ile Pennsylvania’ya gönderilmenize karar verildi” değerlendirmesi yaptılar. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) EğitimSen’den AKP’ye karne ‘ leri değil ucube demokrasi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin “demokrasi karnesi”ni açıklayan EğitimSen, 20022010 yılları arasında 90 bin kişinin gözaltına alındığını, 9 bin 952 kişinin tutuklandığını, 672 yayın organına yasaklama ve yayın durdurma gibi yaptırımların uygulandığını açıkladı. EğitimSen, 12 Haziran genel seçimleri öncesinde AKP iktidarının vaatleriyle politikalarının karşılaştırıldığı “AKP’nin demokrasi karnesi”ni kamuoyuna duyurdu. Türkiye’nin 81 ilinde yapılan eylemlerin başkentteki ayağı için Kızılay’da toplanarak Başbakanlık’a yürüyen EğitimSen üyeleri, “sembolik karneyi” binanın duvarına astı. Karnede, öğrenci olarak tanımlanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hukuka ve insan haklarına saygı; farklı kimlik, dil ve kültürlere yaklaşım; kadın cinayeti; taciz ve şiddeti önleme; demokratik tepkilere tahammül; işkence ve kötü muamelenin engellenmesi; sendikal hak ve özgürlüklere yaklaşım bölümlerinden sıfır çekerken, polis şiddeti; kendi vesayetini oluşturma; ırkçıgerici kadrolaşma, özelleştirme; güvencesiz çalıştırma bölümlerinden ise tam puan aldı. Karnenin sonuç kısmında “Tasdikname ile Pennsylvania’ya gönderilmenize karar verildi. Sonunuz mübarek olsun” ifadeleri yer aldı. EğitimSen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, AKP döneminde hak arayanların şiddete maruz kaldığını söyleyerek, “Bu demokrasi ileri değildir, olsa olsa ucube demokrasidir” dedi. AKP lideri Tayyip Erdoğan, stasyon Meydanı’nda düzenlenen mitingde Erzurumlulara hitap etti. (Fotoğraf:AA) Erdoğan Erzurum mitinginde Mehmet Haberal ve Demirel’i hedef aldı AKP’li başkan yuhalandı RECEP KAPUCU ERZURUM Başbakan Tayip Erdoğan, son mitinglerinde yine CHP’ye yüklendi. CHP’nin Zonguldak milletvekili adayı Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberal ve 9. Cumhurbakanı Süleyman Demirel’i hedef alan Erdoğan, “Sandıklara sahip olacağız. Sandıkları patlatacağız” dedi. Miting öncesinde yapılan aday tanıtımı sırasında, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler yuhalandı. Erdoğan, İstasyon Meydanı’nda düzenlenen mitingde Erzurumlulara hitap etti. Haberal’ı hedef alan Erdoğan, “Bu sabah bir haber kanalında izliyorum; Zonguldak’ta bir tane bağımsız milletvekili adayı var, şu anda içeride, tutuklu, CHP’nin adayı. Maşallah, evlere bol bol koliler dağıtıyor. Kolilerin içerisinde de KARŞI OY KULLANAN VEK LLER YER N BULDU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliği paketindeki parti kapatmayı zorlaştıran madde için karşıoy kullanan AKP’li vekiller için “Onlar da zaten yerini buldu” diyerek aday gösterilmediklerini ima etti. Erdoğan NTV’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gazeteci Ruşen Çakır, aynı zamanda kuzeni olan Metin Lokumcu’nun Hopa’da yaşamını yitirmesiyle ilgili Erdoğan’ın “Bir tanesi de kalp krizi geçirerek öldü” şeklindeki ifadesini anımsattı. Erdoğan, “Akrabanız olması nedeniyle başınız sağ olsun” dedi, ama “Bazı resimleri var. Emekli bir öğretmene bunlar yakışır mı? O taşlar bana atıldı” diye sert tepki gösterdi. den Demirel’e eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Bana cevap veriyor, bana cevap vereceğine dünün medyasına cevap ver. Ama onun malum ‘Dün dündür, bugün bugündür;’ neyse geçelim vakit kaybetmeyelim” diye konuştu. Erdoğan, yargılandığı davada kendisi için “Sayın yargıç, siz bu ülkenin hukukunun, keyfi davranışlara gücün hoyratça kullanılmasına, güçsüzlerin ezilmesine cevaz verip vermediğine karar vereceksiniz. Ben, kendi zaferlerinin ağırlığıyla yolunu şaşırmış bu başbakana yardım etmenizi isterim” diyen Taraf gazetesi sahibi Ahmet Altan’a da yanıt veren Erdoğan, “Bu ülkenin yoksul çocuklarını bir an olsun aklımızdan çıkarmadık. Ve asla şımarmadık, kibire, büyüklenmeye, böbürlenmeye asla prim vermedik. Güç zehirlenmesi yaşamadık, bize yapılmış olanları biz hiç kimseye yapmadık” dedi. Başbakanlık 3 bin imzayı görmedi Kadın örgütleri randevu alamadı İstanbul Haber Servisi Aralarında KA.DER, Mor Çatı, Amargi, KADAV’ın da bulunduğu 71 sivil toplum örgütünün oluşturduğu Eşitlik Mekanizmaları Platformu, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın kaldırılacağını öğrendikten sonra konuyla ilgili görüşmek üzere yaptıkları randevu taleplerine yanıt dahi verilmediğini açıkladı. Kadın örgütlerinin Başbakanlık’a ilettiği 3 bini aşkın imzanın işe yaramadığına dikkat çeken platform üyelerinin yaptığı açıklamada, 8 Haziran günü ilgili bakanlığın kaldırılmasıyla, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında etkisiz ve yetkisiz bir birim haline getirildiği vurgulandı. Açıklamada “AKP iktidarı süresince kadınlara karşı şiddetin yüzde 1400 arttığı” belirtilerek “Bizler teferruat değil, toplumun yarısıyız” denildi. kendi reklam afişleri, broşürleri. Para bol, imkân bol, kendisi içeride ama dışarıda ise ücretli propagandistleri var. Ey CHP, sen busun bu” diye konuştu. Vatandaşlara “Ne diyoruz, kaç, 60’a var mıyız?” diye soran Erdoğan, “Buradan ayrılacağız, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Sandıklara sahip olacağız. Sandıkları patlatacağız. Sizin eliniz diliniz dert görmesin, Allah gücünüze güç katsın” dedi. İsim verme 2004’TE CEZAYI KALDIRAN ERDOĞAN, Ş MD DE KURAN’DAN ÖRNEKLE TERS N SAVUNDU dam için şeriattan örnek verdi ‘Erdoğan, Erdal Eren’i asardı!’ AB D N YAĞMUR FIRAT KOZOK MERSİN BDP’nin Mersin’de desteklediği bağımsız milletvekili adayı olan 68 kuşağının simge isimlerinden Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Erdoğan’ın “Öcalan’ın idam kararı benim önüme gelseydi uygulardım” sözlerine sert tepki gösterdi. Kürkçü, “Referandum sürecinde, 12 Eylül’de idam edilen arkadaşlarımız için, Erdal Eren ve Necdet Adalı için hüngür hüngür ağlıyordu. Demek ki Başbakan o dönemde yaşasaydı Erdal Eren’in idamına onay verirdi” dedi. ANKARA Seçime 2 gün kala 150 yerel ve bölgesel televizyon ile 160 yerel, 12 ulusal radyo kanalında aynı anda yayımlanan programda terörist Abdullah Öcalan için “İdam eder ya da çekilirdim” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, aynı günün akşamında bir adım daha ileriye giderek “İdamın affı yetkisi öldürülenin ailesine aittir. Kalkıp devlet böyle bir affı getiremez” dedi. Erdoğan’ın “kısasa kısas” önerisi Kuran’daki Bakara suresinde yer alıyor. “Öcalan’ı idam ederdim” diyen Erdoğan, 2004 yılında yapılan anayasa değişikliği ile terör suçlarına idam cezasını kaldırmıştı. Erdoğan, dün gece de ATV’de ko nuyla ilgili çıkışlarını sürdürdü. Başbakan “Ölüm cezasında geçmişe baktığınız zaman, mesela ben olayı şöyle değerlendiririm; idam ile ilgili bir konuda bu konunun affı yetkisi öldürülenin ailesine aittir diye düşünürüm. Kalkıp devlet böyle bir affı getiremez, getirmemeli” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın idama ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak “AKP ikiyüzlü politikalar izliyor. Söylemleriyle eylemleri taban tabana zıt. Anayasada bu değişikliği kendileri yaptılar. Sonra Terörle Mücadele Yasası’nda terör örgütü liderlerine af getirmek istediler” dedi. ‘AKP ikiyüzlü’ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle