19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MAYIS 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER 9 Şehidin ailesinden suç duyurusu EDİRNE (AA) Şırnak’ın Silopi ilçesinde teröristlerin açtığı ateşte şehit olan Gökmen Şimşek’in ailesi, olayda ihmal olduğu iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Şehidin dayısı Orhan, Silopi Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru olduğunu belirten bir kişinin kendisini aradığını ve olayda ihmaller olduğunu iddia ettiğini aktardı. Taştemel, “Normalde çatıda iki keskin nişancı bulunması gerekirken o gün yokmuş. Gökmen Şimşek, şehit olduğu günün sabahı düğünü için İstanbul’a gelecekti. Saat 22.00’de nöbette ne işi vardı?” diye sordu. TEMEL LKE NSANCA Ş En azgelişmiş ülkeler konusunda ILO’nun görüşü nedir? Bu ülkelerle ilgili kapsamlı bir rapor hazırladık bu konferans için. Size de verelim. ILO’nun en azgelişmiş ülkelerle ilgili temel yaklaşımı, üretim kapasitelerini arttırmaları için onlarla birlikte çalışmak. Büyüme ile iş arasındaki ilişki, çalışanların örgütlenme kapasitesi, güvenli çalışma koşulları, toplu iş sözleşmesi hakkının sağlanması için uğraşmak. ILO’nun politikalarının bu ülkelere uyarlanmış hali yani. Konferansta da verdiğimiz mesaj, ILO’nun temel ilkesi; bütün dünyada “decent work” (insanca iş) oldu. Bütün dünyada ilerletmeye çalıştığımız, bütün bu saydıklarımı kapsayan tanım insanca iş gündemi. Bütün dünyada, insanların sadece iş sahibi olmasının yanı sıra işin kalitesi önemli ve genelde iş kalitesi çok kötü. İş kalitesi, bir toplumun kalitesini tanımlar. İnsanca iş, ailelerin başlarının dik olmasını, istikrarlı olmalarını sağlar, toplumlara huzur getirir. İnsanca iş tanımı da artık global oldu, sadece en azgelişmiş ülkeleri kapsamıyor, bunların ötesine geçiyor. Bütün dünyada bugün, geçen 30 yılın neo liberal politikaları sonucu olarak çok fazla eşitsizlik ortaya çıktı. Bu yüzden politikaları yeni bir şekilde düzenlemenin yolunu bulmalıyız. Bu yeni yol arayışının en önemli ayağı da insanca iş. Uluslararası sistem, G20 tarafından da destekleniyor bu yaklaşım. Herkes bunun çözümün bir parçası olduğunu biliyor. Dünya Çalışma Örgütü Genel Müdürü Juan Somavia: Yeni bir sosyal adalet çağı gerekli Somavia, “Geçen 30 yılın neoliberal politikaları sonucu olarak çok fazla eşitsizlik ortaya çıktı. Bu yüzden politikaları yeni bir şekilde düzenlemenin yolunu bulmalıyız. Bu yeni yol arayışının en önemli ayağı da insanca iş” diyor. Küreselleşme sürecinin etkilerinden söz ediyoruz. Eşitsizliğin arttığından söz ediyor. Gelişmiş ülkelerdeki ekonomik krizin payı nedir? Adil olmayan, eşitsizliği körükleyen, bu yüzden de sürdürülebilir olmayan bir küreselleşme süreci yaşadık. Bu modelde belli ülkeler bundan yararlanarak daha fazla büyüdü, bunlar “yükselen ülkeler”. Ülkeleri karşılaştırınca, yükselen ülkelerin üretim oranında, gelişmiş ülkelere göre çok daha fazla büyüme söz konusu. Çin, satın alma gücü paritesi açısından, 45 yıl içinde dünyanın en büyük ekonomisi olacak. Bu rakamlar IMF’nin. Bu değişikliğin yanı sıra, neredeyse her yerde eşitsizlik arttı. Hatta Çin içinde de. Gelişmiş ülkelerde de. ABD’de de. Yani iki şey birden yaşandı. ILO’ya göre, küreselleşme çok ciddi bazı sorunlar barındırıyor. Bu sorunlardan birisi de üretimdeki artışla ücretlerdeki artış arasındaki adil olmayan ilişki. Üretimdeki büyüme büyük kârlar yaratırken ücretler aşağı yukarı aynı kaldı. Bu küresel bir fenomen. ABD’deki mali krizi tetikleyen de buydu. Ücretler o kadar çok sabit kalmıştı ki insanlar borçlarını ödeyemeyecek hale geldi. Adil bir küreselleşme sürecine ihtiyacımız var. Bunun için önce mali sistemin rolünün tartışılması gerekiyor. Küresel mali sistem çok büyüdü. Ve asıl işlevi olan reel ekonomiye hizmettense, tasarrufların reel ekonomiye, yatırıma kanalize edilmesini, böylece yeni iş olanaklarının, gelirin yaratılmasını, tüketimin talep oluşturarak yeni yatırımlara dönüşmesini sağlamaktansa, artan kâr tekrar mali ürüne aktı. Böylece mali sistem reel ekonomiyle bağlantısız bir şekilde kendi kârını elde etmeye başladı. Küresel yatırım da bu yüzden statik kaldı. Özellikle de yükselen ülkelerde. Yani bu kendi yaşamını yaratan devasa mali sistemin tekrar reel ekonomiye hizmet etmesini sağlamak gerekir. Bu büyük bir problem. Bu sistem yüzünden çok verimsiz bir büyüme söz konusu. Bir başka temel nokta da, benim bugün insanca olmayan gelir düzeyi ve refah konsantrasyonu dediğim olgu. Bu durum, istikrarlı bir toplumun temelini oluşturamaz. Bunlar hem toplumsal hem siyasi sorular. Toplumların bu büyüyen eşitsizliğe dayalı model içinde büyümeye devam etmesini istiyor muyuz? Bence mümkün değil, sürdürülebilir, gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Bence insanlar da bunun çok iyi farkında. Bazıları bunu söylemeye cesaret ediyor, bazıları etmiyor. Bazı ülkelerde insanlar sokaklara çıkmıştı durumu iyileştirmek için. Bence siyasi sistem hükümetlerin ötesine geçiyor ve uluslararası toplumun ve ILO gibi uluslararası örgütlerin “Bakın, büyüyen eşitsizliğin normal kabul edildiği bir şekilde devam etme şansımız yok” demek gibi bir sorumluluğu var. Bu yolda gitmeye devam edersek, bunun sonucu sosyal patlamalar olacaktır. ILO’nun rolü de “değişmek mümkün” demek. Burada temel nokta ekonomik, sosyal, çevreyle ilgili politikaların dengelenmesi. Devletin kamu politikaları rolü, hükümetlerden değil bir tek, Meclis’ten de söz ediyorum ve pazarın yaratıcı rolü, toplumun demokratik şekilde kendini ifade etmesi ve alınan kararlarda söz sahibi olması ve bireylerin, ailelerin, toplulukların katıldığı bir denge. Devlet, pazar, toplum ve bireyleri kapsayan bir denge. Bu denge pazardan yana bozulmuş durumda. Öncelikle ekonomik, toplumsal ve çevre politikaları dengelenmeli. Eğer ekonomiye bakarsak mali sistemle reel ekonomi arasında denge kurulmalı. Değiştirmek zor ama imkânsız değil. Sermaye ile emek arasında denge gerek. Son 30 yılın ekonomi politikaları sermayenin rolünü arttırdı. Oysa refahın yaratılmasının temelinde emek var. Ayrıca ekonomilerin iç pazara dayalı büyümesi için de çalışılmalı ve bunun için de insanların bir gelir elde etmeleri gerek. Bu dengelerin hiçbiri çılgınca değil. Siyasi irade var mı? Kapasite var mı? Nasıl olacak? Bu soruları gündeme getiriyoruz. Şahsen inanıyorum ki yeni bir toplumsal adalet çağına ihtiyacımız var. Bu şart. Bunu yapmazsanız, daha fazla popülist reaksiyonlar yaşanır. ÖZGÜR ULUSOY HH yeniden gönüllü topluyor Haber Merkezi Gazze’ye yardım götürmek amacıyla geçen yıl yola çıkan gemilere İsrail güvenlik güçlerinin baskınında 9 yurttaşın yaşamını yitirdiği yardım kampanyasını yürüten İHH, baskının yıldönümü yaklaşırken yeniden “yardım gönüllüsü” toplamaya başladı. 15 gemiyle çıkılacak yolculuğa “II. Özgürlük Filosu” adını veren İHH 1500 kişiyle Gazze’ye yönelik ablukayı delmeyi deneyecek. Dünya Çalışma Örgütü Genel Müdürü Juan Somavia, Arap dünyasında yaşanan devrimlerin ILO’nun gündeme getirdiği temel ilkelerle yakından ilintili olduğunu söylüyor. Hem Mısır’da hem Tunus’ta sendikal hareketlerin, yaşanan değişimlerde büyük rol oynadığını kaydeden Somavia, eşitsizliklere dayalı bir küreselleşmenin sürdürülebilir olmadığını, toplumsal patlamalardan kaçınmak için yeni bir “sosyal adalet çağına” ihtiyacımız olduğunu söylüyor. ILO’nun insanların ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran politikalarının uluslararası sistem tarafından benimsenmesi gerektiğini kaydeden Somavia “bunlar sağduyunun sesi” diyor. Somavia ile, BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı için geldiği İstanbul’da konuştuk. En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’na siz de katıldınız. İzlenimleriniz nedir? Hangi konular yeterli düzeyde gündeme getirildi? Hangi konular hak ettikleri kadar yer bulmadı? Dünyayı tek bir konferansla değiştiremezsiniz, bunlar bir süreç. Son konferansla ilgili belki en önemli nokta, en az gelişmiş ülkelerin daha fazla iddialı olduğunu gördüm. Ne yapmak istediklerini biliyorlar. Politikaları var. Uluslararası desteğe ihtiyaçları var. Ama özellikle Afrika kıtasından ülkelerde “yapabiliriz” tutumunu, “başarabiliriz” bakışını görebilirsiniz. İkinci önemli nokta, yaşanan sorunların herkesin sorumluluğu olduğu bakışının yaygınlaşması. Türkiye Başbakanı da yaptığı konuşmalardan birinde, bu konferansa ev sahipliği yapmaktaki amaçlarını anlatırken, bunun global bir sorun olduğunu ve herkesin bir şekilde katkıda bulunması gerektiğini vurgulamıştı. İçinde bulunduğumuz koşullarda çok güçlü küresel dengesizlikler var, bunun düzelmesi gerekir. Dünyada giderek artan eşitsizlik, bu konferansta önemli bir konu olarak azgelişmiş ülkeler tarafından dile getirildi. Yani eğer konferansın pozitif ve negatif yanlarını konuşacak olursak, bu önemli pozitif noktalardan birisi. Bir başka olumlu sonuç da, güneylilik bilincinin gelişmesi. Güney ülkeleri arasındaki işbirliği gelişiyor, bu geçen konferansta o kadar belirgin değildi. Negatif tarafı, gelişmiş ülkelerdeki bizim sorunumuz başımızdan aşkın yaklaşımı. Gelip daha fazla iş çıkarmayın, bize fazla güvenmeyin mesajı veriyorlar. Bölgesel işbirliği anlamında yeterli çaba görmediğimi söyleyebilirim. Bu sorunların bazılarının çözümü için bölgesel işbirliğine daha fazla ihtiyaç var. Azgelişmiş ülkelerin daha büyük bir çerçevede bir araya gelmesi gerekiyor. Bu konuda çok fazla vurgu yoktu. Ayrıca bence, uluslararası topluluğun, en azgelişmiş ülkelere uluslararası sistemde daha fazla kulak vermesi gerekiyor. Örneğin, IMF ve Dünya Bankası’nın oylama paternlerinde Çin, Hindistan, Yeni Zelanda gibi belli başlı ülkeleri dikkate alacak şekilde değişikliğe gidildi, ekonomilerinin büyümesine bakılarak. Ama en azgelişmiş ülkelerin seslerine de kulak verilmeli. Onların da duyulması için elimizden geleni yapmalıyız. Baykal: Siyaset çığırından çıktı ALANYA (AA) Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Demirtaş beldesinde partisinin seçim bürosunun açılışına katılan CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal, partililere hitap etti. Baykal, “Siyaset dürüst yapılır bir iş olmaktan çıkmış. Meşrutiyet döneminde suikast, adam öldürme siyaset yöntemiydi. Şimdi şantaj, tehdit, kaset, komplo. Bununla siyasi etkisizleştirme yöntemleri uygulanmaya başlandı. Bu resmi yöntem haline geliyor. Siyaset çığırından çıktı” dedi. Gelişmiş ülkeler de zor durumda sel ve ulusal ölçekte bunun insanların ihtiyaçlarıyla ilgili olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Fikir ayrılıkları olabilir zaman zaman ama önemli olan sorunları çözmek için birlikte çalışabilmek. Eğer bunu yapamazsak toplumsal huzursuzluk kalıcılaşacak. Ben Latin Amerikalıyım. Biz 1980’lerde IMF’nin öne sürdüğü koşullara alışıktık, çok sert koşullardı bunlar. Ama bir Avrupa ülkesinin başka bir Avrupa ülkesine bu koşulları öne sürebileceğini düşünemezdim bile. Bu çok yeni. Bu yüzden yeni bir sosyal adalet çağı hakkında düşünmemiz gerekir diyorum. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarının kökeninde ekonomik koşullar önemli rol oynuyor. ILO bu bölge için ne düşünüyor? Arap dünyasındaki devrimde son derece faaldik. Çünkü yaşananlar ILO’nun gündemindeki temel ilkelerle ilgiliydi. Sendikalar bütün sürecin parçasıydı. Tunus örneğine bakarsak, Tunus Genel İşçi Sendikaları, durumun değişmesinde temel rol oynadı. Mısır’da Bağımsız Sendikalar, muhalif hareketle çok bağlantılıydı ve önemli rol oynadı. Ben de devredeydim. Devlet Başkanı Bin Ali’ye, hâlâ koltuğundayken bir mektup yazdım. “Dikkatli olun” diye. Çünkü sendikal hareketi boğmaya çalışıyorlardı. Mısır’da devrim başladığında oraya da mesajımı iletmiştim. Mısır’da maliye bakanı ve çalışma bakanı tarafından geçiş hükümetine yardım için davet edildim örgütlenme hakkı konusunda. Sorunuza gelirsek, Arap dünyasında olan bitenin önceki konuşmalarımızla çok ilgisi var. Toplumların artık tepki verdiği bir an geldi. İnsanlar Tahrir Meydanı’na gitmeye karar verdi. Tunus’ta da öyle. İki ülkede sonucu biliyoruz, diğerlerinde henüz bilmiyoruz. Hem ifade özgürlüğü hem de insanca bir iş için mücadele vardı. İkisinin kombinasyonu. Yani ILO gündemi bu ülkelerdeki ayaklanmalarla çok bağlantılı. Arap dünyasında şimdi oldu. Başka yerde ne zaman olacak bilinmez. Kaçmaz’a jammer yargılaması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı’nın meslekten ihracını istediği eski Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz hakkında jammer kullanarak görev suçu işlediği gerekçesi ile dava açılması istenmişti. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi ise “Gizliliği ihlal girişimlerini önlemek için jammer kullanmak suç değildir” diyerek takipsizlik kararı vermişti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, itirazı yerinde buldu ve Kaçmaz’ın yargılanmasına hükmetti. SÜREC ZL YORUZ Türkiye’de iş kalitesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bizim için temel mesele, toplu iş sözleşmesi hakkı, örgütlenme hakkı gibi konularda imzalanan ve Meclis’te kabul edilen sözleşmelerin hayata geçirilmesi. Temel kaygımız, sistemin işçilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi hakkını tanıması. Yıllar boyunca anayasadan kaynaklanan sınırlamalar vardı. Şimdi anayasa, bu kısıtlamaları yok edecek yasaları kabul edilerek değiştirilebilir. ILO’nun konumu bu. ILO bugün hükümetle diyalog içinde. Yasayı sosyal diyalog çerçevesinde değiştirmeleri yönünde fikirlerimizi iletiyoruz. ILO sözleşmelerini ve yasaları uygulama imkânı var. Çalışma Bakanı ile görüştüm. Bir taslağın hazırlandığını ve sosyal partnerlere danışıldığını söyledi. Süreci izliyoruz, yardım etmeye, işbirliğine hazırız. Juan Somavia, Özgür Ulusoy’un sorularını yanıtladı. Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, azgelişmiş ülkeler kavramı konusunda çekinceleri olduğunu söyledi. Siz ne diyorsunuz? Bence haklı. Bir ülkeyi sadece olmadığı şeyle tanımlamak son derece sınırlayıcı bir yaklaşım. Başka bir sürü kelime bulunabilir. Değişmesi gereken bir başka söz de “mezun olmak”. En azgelişmiş ülkeyken, mezun oluyorsunuz. Sanki dünya profesörleri toplanıyor, bir azgelişmiş ülkeye bu diplomanız diyor, bu dil de değiştirilmeli. Bu absürd. Gelişmiş ülkelerde bu sorunların yükünü üstlenmek için siyasi irade var mı? Bence gelişmiş ülkeler çok kritik bir durumda. Kriz bu ülkelerde doğdu, ABD’de doğdu Avrupa’ya gitti. Japonya 10 yılı aşkın bir süredir zor durumda. Bu ülkelerde ve ekonomilerinde olan dinamizm artık aynı yerde değil. Bu toplumlar da şimdi eşitsizlik sorununu yaşıyor. ABD’deki eşitsizlik çok büyüdü. Kendi sorunlarına odaklandılar. ABD’de ve Avrupa’da popülizm yükselişte. Bu nereye gidecek, kestirmek zor. Bu dengesizliklerin hepsi gelişmiş ülkelerde var. Bu sorunlara hem ulusal hem uluslararası düzeyde bakmak gerek. Uluslararası alanda, yapılması gereken en önemli değişiklik, dünyada çok fazla sayıda insanca yaşam koşullarına sahip olmayan insan var. Esas sorun, bu ihtiyaçlara yönelik politikalar oluşturulması gerektiği üzerinde anlaşmaya varmak. Hem ulusal düzeyde hem uluslararası topluluk olarak bu en büyük sorun. Siyasi sistemlerimizdeki işleyiş bir sorun bence. Bütün dünyada siyasi atmosfer seçimi kim kazanacak, kim kaybedecek seçimi üzerine kurulu. Oysa insanların yaşamları değişmiyor. Bütün siyasi düzenin meşruiyetinde zayıflama var. Küre Grup Yorum konserine baskın İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Üniversitesi 7. Canan Kulaksız Alternatif Bahar Şenliği kapsamında önceki gün gerçekleştirilen Grup Yorum konseri, “Yurtsever Gençlik” yanlısı olduklarını bildiren yaklaşık 100 kişilik bir grup tarafından basıldı. Grubun baskını, bu yılki şenliğin, geçen yıl Muğla’da yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Şerzan Kurt anısına yapılması yolundaki istemlerinin kabul edilmemesi nedeniyle yaptığı ileri sürüldü. Perinçek’in eşiyle görüşmesi yasak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir 2. bölge bağımsız aday, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek, cezaevi yönetiminin eşiyle görüşmesini 1 ay süreyle yasakladığını söyledi. Şule Perinçek, eşinin “sesini kısmak” amacıyla 3 metrekarelik hücreye konulduğunu belirtti. ILO’yu dinlemezsen.. Eğer ILO’yu dinlemezseniz.... (Gülüşmeler) ILO insanların isteklerini yansıtıyor. İnsanca bir iş talebi gündemimizde, çünkü insanların isteğinin bu olduğunu biliyoruz. Bu yüzden toplumlarla aramızda güçlü bir bağ var. Çünkü ILO’nun sahip olduğu değerler, insanların istediği değerleri yansıtıyor. Bunları biz keşfetmedik. Biz yansıtıyoruz. Bunların tabii büyük etkisi olacak, Avrupa’ya daha fazla göç gibi. Göç zaten popülist politikalara alet edilmişti. Göçmenlere ayrımcı davranılacak. Tabii bu kaygılandırıyor. Göçü durdurmanın yolu nedir? İn sanın kendi ülkesinde işinin olması. Ülkenizde işiniz varsa o zaman göçmezsiniz. Bu yüzden ortak çözüm gerekiyor. Ekonomimiz sadece ihracata yönelik değil, iç pazara yönelik olmalı. Çok fazla ihracat odaklı olursa, daha sınırlı iş olanağı oluyor. Göçün çözümü bu. Çocuk işçilerin çözümü de. Anne babaların işinin olması. Anne babalar çalışıyorsa, çocuklar çalıştırılmaz. Çocukların iyi bir kamu eğitim sistemine ihtiyacı var. Bunlar sağduyunun sesi, tamamen sağduyu. İnsanların istediğine bakın. Ama çok fazla çıkar var ortada ve bu eşitsizliği körükleyecek şekilde işliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle