25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y B B B Y Y Y Y Y Y Y 19 26 18 22 24 24 22 12 15 15 14 14 17 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 17 19 16 22 23 23 16 19 18 19 18 18 11 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki B Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin B BudapeştePB Madrid Y Viyana Y 16 18 16 18 16 17 18 17 18 21 24 25 24 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y PB PB Y Y PB A PB PB Y B Y 26 21 25 22 17 15 31 36 21 30 22 25 21 Bütün bölgeler parçalı yer yer çok bulutlu, Marmara’nın kuzey ve doğusu İç Ege, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri sağanak ve yer yer gök gürültülü yağışlı geçecek. Yağışlar Doğu Karadeniz’in doğusu, Doğu Anadolu’nun batısı ile Kocaeli, Düzce ve Bartın çevrelerinde kuvvetli olacak. 14 MAYIS 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Mayıs GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada politikacıya yaşadığı ortama kısa zamanda uyum sağlatabiliyor. Geçen hafta Bursa futbol takımının Beşiktaş ile oynayacağı maçtan önce sokaklar, Bursalı taraftarların Beşiktaş taraftarına saldırılarına sahne oldu. Futbol Federasyonu hem Bursaspor’u hem de Bursaspor taraftarlarını cezalandırdı. Takıma hükmen yenilgi cezası kesti. Taraftarı da takımlarının 6 maçını seyircisiz oynama kararı ile cezalandırdı. Gazeteler, federasyonun kararını, ibret olacak ceza diye yorumlayan başlıklarla duyurdu. Karar Bursa’da elbette tepkilere neden olacaktı, oldu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir TV’de canlı yayımlanan Futbol Federasyonu kararını yerden yere vuran konuşması dikkatimi çekti. Biliyorsunuz Arınç, kendini bildi bileli Manisalı. Bu ilde avukatlık yapmış, siyasete bu ilde başlamış, Manisalıların vekili olmakla övünen bir siyasetçi. Bu seçimlerde de Manisa’dan aday olmayı beklerken belki de ummadığı, ama parti liderliğine itiraz da edemediği bir sürpriz ile karşılaştı. Genel merkez, Manisa âşığı Arınç’ı her yönüyle bağlı olduğu ilden aldı. Bursa AKP listesinde birinci sıraya koydu. Seçim kampanyasını yürütmek için gitti Bursa’ya Arınç. Yeni iliyle çook önceden kaynaştığını içeren demeçler verdi ve fakat: Kader işte. Partisinin ülkeye ve tabii Bursa’ya ne denli hizmet verdiğini, vereceğini açıklarken büyük bir fırsat çıktı önüne. Futbol Federasyonu’nun aldığı kararın açıklandığı gün… …. Manisalı Bülent Arınç, kısa zamanda Bursalı olduğunu kanıtlayan bir konuşma yaptı. Kimden ve nereden gelirse gelsin sokak terorizmine karşı olan hükümetin iki numaralı üyesi, öncelikli savunucusu Arınç; Futbol Federasyonu’nun kararını yerden yere vurdu. Bursaspor ve Bursalılar, böylesine ağır bir kararı hak etmemişti! Konuşma tonu, yüz ifadeleri kararın her Bursalı gibi, yeni Bursalı Arınç’ı fena halde üzdüğünü yansıtıyordu. Oysa… Oysa, aday listelerinin 29 Nisan’da açıklamasının üzerinden, (dün) 14 gün geçmiş… … ama Manisalı Arınç, 14 gün içinde doğma büyüme bir Bursalı kadar Bursalı oluvermişti. Bir kez daha inandım. Manisalı Arınç’ı, 14 günde Bursalı Arınç’a dönüştürebilen politika: Sen her şeye kadirsin! Şaşırtıcı gelişmeler bu kadarla kalmıyor. ÖSYM’den kaygılarla kuşkuların arkası kesilmiyor Eleştiri, istifa çağrıları dönemi yaz yağmuru gibi geldi ve geçti. Şimdi Ali Demir’i övme, yüceltme zamanı. ÖSYM Başkanı kadar eleştirilere kaynak olan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın işte demeci: “Ali Demir mi? Çok düzgün adam. Talebeler elini öpsün!” Bu değerlemeyi yapan kişi, Ali Demir’in göreve devam edip etmeyeceğine karar verecek YÖK Yönetim Kurulu’nun başkanı. Sınavlarla ilgili türlü kuşkuların haklılık kazanarak kamuoyunun malı olmasına ÖSYM Başkanı değil de medya neden olmuş gibi… … YÖK Başkanı’nın medya ile ilgili yorumu, bağlı olduğu büyüklerinin peşi sıra giden sıradan bir yorum: “Basın adamı parçaladı” diyor. Politika böyleyse eğitim de öyle! Bu kadar erken mi tanıştılar kemiğe dayanmış bıçakla?.. Arka sayfalarda küçük bir haber: “Liseliler açlık grevinde...” Anneleri onlara bir lokmayı yedirmek için ne kadar uğraşırdı kim bilir?.. Süt saatleri... Beslenme çantasında kurabiyeler... Onların sevdiği yemeklerin pişirildiği mutfaklarda, bulaşık sularına damlayan anne gözyaşları şimdi... O görüntülere bakınca canım sıkıldı... Bir afiş bezinin altına sığınmışlar... Üşüdükçe afiş bezini ucundan çeke çeke... Kuş yuvasında sadece kafaları gözüken ürkmüş serçe yavrularına benziyorlar... Terlediklerinde elinde havlu ile koşan anneleri ilk kez yanlarında değil... Ama korku içinde ve muhtemelen hemen oralarda yakında bir yerde... şey olmamış, ama bir şey olmuş” benzetmesinden sonra... İşte size yargının kararı: “ÖSYM temiz ama, ÖSYM Başkanı’na soruşturma...” Nedir tüm bunlar?.. Gel de eşek değilsen anla... GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Liseliler Açlık Grevinde...’ Nazar değmesin diye kurşun döküldü başlarına... Benizleri biraz sarardığında evdekiler telaşlandılar... Hani düşüp de dizleri kanadığında, yangın çıkmıştı sanki evde... Haber ise ne kadar kısa: “Liseliler açlık grevinde...” Başbakan’ın “Şifre var, kopya yok” tespitinden... Cumhurbaşkanı’nın “Tatmin oldum, ama rahatsızım” demesinden... TBMM Başkanı’nın “Bir Büzülmüşler bir afiş bezinin altına... Sadece umutlarını kaptırmak istemiyor liseliler... Susmuş, pısmış, sinmiş, ürkmüş, korkmuş, tüymüş yetişkinlerin aksine... Daha dün onlar çocuktu... Süt saatleri... Beslenme çantasındaki kurabiyeler... Camdan sokağa sarkıp sarkıp yemeğe çağıran anne... Kim bilir nasıl tedirgin ve eminim hemen oralarda bir yerde... Yüzsüz büyüklerin umurunda bile değil... Sadece bir küçük haber: “Liseliler açlık grevinde...” Karşı karşıya kaldıkları tehdit, gazetecilerin de geniş bir yelpazede bir araya gelmesini ve ortak çaba üretmesini sağladı. Son dönemde mesleğimizle ilgili en güzel gelişme bu. Birleşmiş halk yenilmez diye evrensel bir tanım vardır. Bu söz her mesleğe uyarlanabilir. Bu anlamda gazetecilerin bir araya gelmesi, hatta birlikteliğini büyüterek sürdürmesi basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması açısından çok önemli. Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) geçen yıl 20’ye yakın meslek örgütünü bir araya getirdiğinde sevincini paylaşmış, kalıcı olmasını dilemiştim. 3 Mayıs Dünya Gazetecilere Özgürlük Günü’nde bu beraberliğin 3 haneli rakamlara ulaştığını yine aynı sevinçle öğrendim. Bu zemin, basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması mücadelesinde sonuç alıcı olabilir. Zira sadece Türk Ceza Yasası’nda basın özgürlüğünü kısıtlayan 20’den fazla madde var. Bu yıl Gazetecilere Özgürlük Günü aynı adla kongreye dönüştürüldü. Kongre bir anlamda uluslararası nitelik kazandı. Yapılan konuşmalar, Türkiye’de basına yönelik kısıtlamaların ülke sınırlarının dışından da duyulmaya başlandığını gösteriyor. Geç de olsa önemli. Dünya Basın Konseyleri Birliği Genel Sekreteri Chris Conybeare, “Türk medyası eski karanlık günlerine döndü” diyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nden Johann Bihr, “Türkiye’de yargı paranoyak halde” diyor. Uluslararası Özgürlükler Evi, basın özgürlüğü sıralamasında 196 ülke arasında Türkiye’yi 112. sıraya koyuyor. Uluslararası kategorimiz şu: Yarı özgür! Yeri geldiğinde Türkiye ile ilgili yorumları öne çıkarıp “Dünyada model ülke olduk” diyen hükümet temsilcileri bu rakamlar ve değerlendirmeler karşısında suskun. Kongre sonrasında bir grup meslektaşımız halen Silivri’de tutuklu bulunan 15 gazeteciyi ziyaret etti. Mahpus için ziyaret, yarım tahliye demek. Böylesi toplu ziyarete ilk kez izin veriliyor. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bu tür özel izinlerde en çok 4 kişilik bir heyetle görüşebildik. Basın Enstitüsü Başkanı Ferai Tınç, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, G9 Dönem Sözcüsü Doğan Tılıç, Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Göksel Bozkurt, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Ümit Gürtuna, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Basın Konseyi Genel Sekreteri Av. Hasan Sınar, yazar Atilla Özşener, TGS avukatı Meliha Selvi’den kurulu heyeti bir arada görünce, nerede olduğumu unuttum! Bu birlikteliğe uzaktan bakan meslek kuruluşlarımızın da yaklaşmasını dilerim. Meslek dayanışması hangi düşünceden olursa olsun, tüm gazeteciler ve toplumun bilgi alma hakkı için önemli bir kazanım. Meslektaşlarımızla dar zamanda, heyecan ve coşkuyla sohbet ederken birleştiğimiz başlıca konu şu oldu: Herkes için özgürlük! 2. Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu: Hasta tutukluların cezaevinde tutulması için hekimler üzerinde korku ortamı yaratıldı Kan kusturuluyor HAT CE TUNCER HD ‘HAK HLALLER RAPORU’NU AÇIKLADI Hak ihlalleri arttı MAHMUT ORAL Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu İkinci Ergenekon davasının 119. duruşması yapıldı. Tutuklu sanık eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, tahliye edilen sanıklardan avukat Yusuf Erikel’in ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın hastalıklarına dikkat çekerek, “Hekim meslektaşlarım üzerinde bir korku ortamı yaratıldı. Adalet kan kusturur mu? Ben Yusuf Erikel’in kan kustuğunu gördüm. Bu korku ortamı devam ettirildiği sürece adalet kan kusturur” diye konuştu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın dünkü oturumunda söz alan tutuklu sanık Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, “Ben bir hekimim, ettiğim Hipokrat yemini gereği bazı şeyleri söylemek zorundayım” dedi. Prof. Dr. Hilmioğlu, hastalığı nedeniyle tahliye edilen sanık avukat Yusuf Erikel’in bir yıl boyunca Silivri Devlet Hastanesi’ne gidip gelmesine karşın geniz tümörünün 67 cm çapına ulaşıncaya kadar tespit edilemediğine dikkat çekti. Hilmioğlu, “Erikel sizin meslektaşınız, ama geniz tümörü 67 cm çapına ulaşana kadar tespit edemeyen de benim meslektaşım. 67 cm çapında tümör demek, o hastanın artık yaşamı birkaç yıl ile sınırlı demektir. Erikel’in yaşamından 30 yıl alınmış” dedi. Prof. Dr. Hilmioğlu, tutuklu sanık Prof. Dr. Haberal’ın Ventriküler Taşikardi hastalığı olduğunu duruşmalarda öğrendiğini anlattı. Harward Üniversitesi’nde yayımlanan “Ventriküler Taşikardi ve Ani Kalp Ölümü” başlıklı yazıyı mahkemeye sunan Prof. Dr. Hilmioğlu, “Böyle bir hastayı cezaevinde tutma çabası neden kaynaklanıyor? Doğrudan her an ölümle karşı karşıya demek. Milletvekili adayı çıkaracak falan ama bu hastalık 30 gün, 30 saat, 30 dakika Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu değil, 30 saniye içinde in GÖKTAŞ: EK FADEM DEĞ ŞT R LD rof. Dr. Fatih Hilmioğlu’ndan sonra kürsüye alınan eski Özel Kuvvetler mensubu emekli Albay Levent Göktaş’ın çapraz sorgusuna devam edildi. Tutuklandıktan 3 ay sonra alınan 6 Nisan 2009 tarihli ek ifadesini kabul etmediğini belirten Levent Göktaş, “Avukatım Abdullah Kaya bana ‘Savcı Zekeriya Öz’ün 51 No’lu DVD konusunda tereddütleri varmış. Ek ifade verirse tahliye edebiliriz diyor’ dediğini aktarınca kabul ettim. Ancak ek ifadem kes kopyala yapıştırlarla değiştirilmiş” dedi. Göktaş ek ifadesinin ilk bölümünde yer alan “Birinci ve ikinci iddianamede geçen konuların tamamını okudum. Bu belgeleri değerlendirdiğimde Ergenekon’un korkunç bir örgüt olduğunu fark ettim. Belki biz de farkında olmadan işin içinde olup olmadığımızı bilmiyorum” şeklindeki sözleri kesinlikle söylemediğini belirtti. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise ifadenin Avukat Kaya’nın bulunduğu ortamda alındığını anımsattı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de 6 Nisan 2009 tarihli ek ifadesinin aslını bularak Göktaş’a gösterdi. Göktaş “Paraflar benim ama imzadan kuşkum var” dedi. Şengün ise “Islak imzalı belgede nasıl değişiklik yapılabilir” diye sordu. Savcı Nihat Taşkın, Alparslan Arslan’ın Danıştay saldırısından bir gün önce 16 Mayıs 2006 tarihinde avukat Tarkan Toper ile birlikte gittiği Kubbealtı Restoran’da karşılaştığı Koray Yılmaz’ın iş ortağı Leyla Ecin ile ilgili sorular sordu. Ecin’le yapılan 13 telefon görüşmesinin içeriğiyle ilgili Göktaş “Leyla Ecin eş dost vasıtasıyla beni bir yerden bulmuş. Türkçe, Rusça bir tercüme ile alakalıydı” dedi. sanı götürür” dedi. Hilmioğlu şöyle devam etti: “Neden bir ventriküler taşikardi hastası, geniz tümörü 67 cm’ye ulaşan bir hasta cezaevinde tutulur, hastaneye yatırılmaz? Ben de tutuklu bulunduğum süre içinde 4 hastanede bulundum. Meslektaşlarımın gözlerinde korkuyu gördüm. Meslektaşlarım üzerinde bir korku ortamı yaratıldı. Ayrıca sadece mimiklerle değil, sözlü olarak da bana söylendi. Adalet kan kusturur mu?” P ‘DYP’lilerin geleceği yer CHP’ ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Antalya Milletvekili adayı Deniz Baykal, Finike seçim bürosuna uğrayarak partililerle kısa sohbet etti. Baykal, “Çiftçi perişan bir haldedir. Merkez sağın siyasetine uygun mu bu? Polisleri tokatlıyorlar. Adam bir başbakan yetmez bir başbakan daha lazım diyor. Deniz Feneri almış başını gidiyor, kimsenin hesap sorduğu yok?” dedi. Eski DYP’liler hangi partiye gidecek” sorusunu yanıtlayan Baykal, “Doğru yolcuların geleceği yer CHP’dir. Aynı mücadelenin içindeyiz. Tarıma sahip çıkalım, devlete sahip çıkalım. Milli birliğe ve hukuka sahip çıkalım istiyoruz” dedi. 13 El Kaide üyesine ceza ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü El Kaide adına Eskişehir’de taban oluşturdukları, yurtdışı kamplarına eleman yetiştirmek için çalışmalar yaptıkları iddialarıyla yürütülen soruşturma sonucu 21 kişi hakkında açılan davada karar çıktı. Mahkeme 13 sanığı “El Kaide’ye üye oldukları” gerekçesiyle 6 yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum etti. Tutuksuz olan 13 kişi, verilen cezaları Yargıtay tarafından onanırsa hapse girecekler. Ancak onama kararı çıktığında kaçma ihtimalleri de bulunuyor. DİYARBAKIR İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, bu yılın ilk dört ayına ilişkin hak ihlalleri raporunda 11 bin 426 ihlal yaşandığını açıkladı. Rapora göre çatışmalarda 3 güvenlik görevlisi yaşamını yitirirken, 26’sı yaralandı. 27 PKK’li öldürülürken, 3’ü de yaralı yakalandı. Faili meçhul cinayet, yargısız infaz, silah kullanma yetkisinin ihlaline bağlı olarak 6 kişi yaşamını yitirirken, 22 kişi de yaralandı. 30 kadın intihar sonucu yaşamını yitirirken, 6’sı teşebbüs etti. 21 erkek intiharla yaşamına son verirken, 7’si teşebbüs etti. Yine 15 çocuk intiharla hayatını kaybederken, 3’ü de teşebbüs etti. 4 kişi namus cinayetine kurban giderken, 2 bin 788 kişi gözaltına alındı, bunlardan 747’sii tutuklandı. 776 kişi işkence iddiasını dile getirdi. 236 toplumsal olaya müdahale edilirken, bu sırada 618 kişi yaralandı. 58 yerde koruculuk baskısı dayatıldı. 22 PKK’linin cenazesine işkence edildi. ULUSL ARARASI AF ÖRGÜTÜ’NÜN YILLIK RAPORU’NDA ELEŞT R LER D LE GET R LD ‘HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDE LERLEME YOK’ Dış Haberler Servisi Uluslararası Af Örgütü yıllık raporunda Türkiye’de yapılan yasal ve anayasal değişikliklerin hak ve özgürlüklerde gerekli temel ilerlemeyi sağlamaya yetmediğini vurguladı. Türkiye’de ifade özgürlüğünü ihlal eden cezai kovuşturmaların da sürdüğünü belirten örgüt, işkence ve kötü muamele olaylarına karıştığı iddia edilen kolluk kuvvetlerine yönelik kovuşturmanın da eksik kaldığını ifade etti. Adil olmayan yargılamaların devam ettiğinin belirtildiği raporda, “Bu davalarda, adli makamlar, alternatif geliştirmek yerine, aşırı uzun tutuklulukta ısrar etti; avukatların elinde ise, bu tür tutuklulukların yasallığını sorgulamaya yarayacak etkili bir mekanizma bulunmuyordu” ifadelerine yer verildi. Örgütün raporunda, Türkiye’deki KCK davası ve gazetecilere karşı açılan davalarda ihlaller yaşandığından endişe edildiği belirtilirken, üniversitede türban takma yasağının kaldırılmaması da eleştirildi. Af örgütünün raporunda “kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet” bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: “Hükümetin aile içi şiddetle mücadele için hazırladığı 20072010 Ulusal Eylem Planı, koordinasyon eksikliği, yetersiz kaynak tahsisi ve ölçülebilir hedeflerin noksanlığına bağlı olarak önemli bir ilerleme kaydetmedi. Aile içi şiddete uğrayan kadınlara yönelik sığınma evleri sayısının yasalarda belirtilenin çok altında olması, kritik bir durum arz etmektedir. Resmi kayıtlara göre, geçen yıl açılan sekiz sığınma evi ile birlikte sığınma evlerinin sayısı 57 olmuştur.” Asistan doktor intihar etti İstanbul Haber Servisi Kartal’da asistan doktor İlyas Güleç, henüz belirlenemeyen bir nedenle, evinde kendini kalorifer borusuna asarak intihar etti. Güleç’in, İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Araştırma Hastanesi’ndeki görevinden bir süre önce ayrılarak 2 gün önce Kartal Yavuz Selim Devlet Hastanesi’nde göreve başladığı ve dün gece nöbete gitmediği öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle