19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Ergenekon üzerine yazdıkları 2 ciltlik kitapları nedeniyle yargılanan gazetecilere büyük destek vardı 7 Şık ve Mavioğlu’na beraat H LAL KÖSE Geleceği Düşünmek ŞU ayların en ilginç konferansı Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün 100. Yıl Salonu’nda bu akşam sona eriyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Mülkiyeliler Birliği’nin ortaklaşa düzenledikleri bir sunumlar dizisi bu. Başlık ilginç: “21. Yüzyılda Planlamayı Düşünmek”. Rektör Kemal Taluğ, düşünce berraklığı ve derinliği açısından hayranlık uyandırıcı bir girişle, Egeli denizcilerin Kyklad Adaları’na düzenledikleri seferlere hazırlanışlarını örnek alarak, geleceği düşünmenin nasıl bir planlama işi olduğunu anlatıyor; Ekonomi Profesörü Bilsay Kuruç da, önümüzdeki sorunun hatırat aktarmak değil, yaşadığımız yüzyıl için Türkiye’nin rotasını tartışmak olduğunu vurguluyor. eşitli uzmanların konuşmaları, yaşadığımız ekonomik modelin bu ülkeye özgü olmaktan çok dünya ile uyum sağlamak düşüncesine dayandırıldığını ortaya koymakta. Yaklaşık 30 yıldır uygulanan böyle bir modelin dıştan kaynak aktarımı ile dışalıma ve dışa kazanç aktarımına dayalı olduğu açıkça belli. İlk bakışta ulusal para değerini sabit tutan, enflasyon eğilimlerini yavaşlatan ve büyük fiyat dalgalanmalarını önleyen yanlarıyla topluma az çok rahatlık sağlayan bu model, ne yazık ki, aynı zamanda durgunluğa demir atmak ve yüce hedeflerden uzak durmak anlamına geliyor. Başka bir deyimle, sıradanlığa razıysak, pek gurur verici olmayan emeklemeler sayesinde “iyi kötü” yuvarlanıp gidebiliriz böylece. Kendi teknolojimizle ulusal sanayi devrimimizi gerçekleştirmeden, büyük ölçüde dışalıma dayalı dış ticaret rakamlarıyla alınarak ve Profesör Tuncer Bulutay’ın “Korkunç” dediği bir dış açığa aldırış bile etmeden, kısacası geleceği pek düşünmeden, günü gün ederek... Daha da kötüsü, dıştan esinlenen böyle bir modelin göreceli rahatlığını yaşayan bir toplumun birbiri ardına bu modeli uygulayan iktidarlara oyla destek veriyor olmasıdır. aliba temel sorun, kendimizi böyle bir sıradanlığa “mahkum” sayıp saymama sorunudur. Ayrıca, bunun “ilelebet” sürmeyeceğini ve ülkeyi zamanla başkalarınca sömürülmeye “müstahak” duruma sokacağını da bilerek. O halde böyle bir alın yazısını kendimize yakıştıramıyorsak ve hele “çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” gibi neredeyse yarı kutsal bir hedefimiz varsa, 21. yüzyılın kalan yılları için ciddi bir planlamayı ciddi olarak düşünmek zorundayız demektir. Elbet, her şeyden önce, böyle bir planlamayı mümkün kılacak anayasal yapıyı da, kurumları ve kurallarıyla iyice düşünerek. Yoksa şimdiki kısırdöngü içinde dolanıp dururuz. Kimse söylemiyor ama asıl anayasa sorunumuz da budur. Gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık, “Kırk Katır Kırk Satır Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu, Ergenekon’da Kim Kimdir” adlı iki ciltlik kitapları nedeniyle “gizliliği ihlal” suçundan yargılandıkları davada beraat ettiler. Gazeteciler, sanatçılar, siyasi parti temsilcileri tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle yürüdüler. Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki dördüncü oturuma, emniyet içindeki cemaat yapılanmasını yazdığı kitabı nedeniyle Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan Ahmet Şık ile Ertuğrul Mavioğlu katıldı. Şık’ın eşi Yonca Şık, gazeteciler Ruşen Çakır, Ferai Tınç, TGC’den Turgay Olcaytu, BDP milletvekili Sabahat Tuncel, Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’in de izlediği oturumda, yargılanan gazetecileri 39 avukat temsil etti. Şikâyetçi Ergenekon davası sanığı Hasan Ataman Yıldırım’ın avukatı Hakan Coşkuner, gazetecilerin, Taraf ve Samanyolu gibi medya organlarında yer alan spekülasyon haberlere dayanarak kitabı hazırladıklarını savundu. Gazeteci Mavioğlu da savunmasında, “Biz açık kaynaklardan yararlanarak bu kitabı yazdık. Haber kaynakları MİT, emniyet, özel yetkili savcılık, CIA olan gazeteciler değiliz. Kaynaklarımız arasında Başbakan ve Genelkurmay da yoktur” dedi. Ergenekon soruşturması kapsamında 67 gündür tutuklu olan Şık ise davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek “İki ciltlik kitabımız, derin devleti yargıladığı iddiasında olan iddianame ve ek delili klasörlerinin titizlilikle incelenmesinden yola çıkılarak kaleme alınmıştır. Polis ve savcılık tarafından sızdırılan belgelere dayanmamaktadır” diye konuştu. Derin devletin gerçek bir soruşturmanın konusu yapılması için bu kitabı yazdıklarını söyleyen Şık, “Kitabımız, gerçek suçluların, gerçek suçlarından yargılanmasına ve Türkiye’nin, bir cinayet şebekesi gibi çalışan derin devletinden temizlenmesine ilişkin, nahif bir yol gösterme çabasıdır” dedi. Mahkeme, Ergenekon soruşturmasının gizliliğini ihlal suçunun unsurlarının oluşmadığını belirterek gazetecilerin beraatına hükmetti. Ergenekon Davası nedeniyle tutuklu bulunan Şık tekrar cezaevine götürüldü. Van’da ‘bulanık’ karar VAN (Cumhuriyet) Muş’un Bulanık ilçesinde 15 Aralık 2009’da 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayları organize ettiği iddiasıyla tutuklanan 2 sanık hakkında, 12’şer yıl hapis cezası verildi. 2 kişiyi öldüren sanıklar ise tahliye edilmişti. Muş’un Bulanık ilçesinde düzenlenen izinsiz gösteriyle ilgili dava ilginç bir kararla sonuçlandı. Gösteriyi organize ettiği iddiasıyla tutuklanan Adem Artıkboğa ile Ercan Kocamış hakkında, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi “terör örgütü üyesi olma” suçundan 12’şer yıl hapis cezası verdi. Dava konusu olan gösteride 2 kişi, geçici köy korucusu oldukları öğrenilen iki kardeşin açtığı ateş sonucu ölmüştü. 15 Aralık 2009 tarihinde DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması protesto edilmişti. 29 Temmuz’da Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Bulanık olaylarıyla ilgili 3. duruşmada, 2 kişiyi öldüren Turan Bilen ve kardeşi Metin Bilen’in tahliyesine karar verilmişti. Geçici köy korucusu olan Bilen kardeşler, savcının “meşru savunma” gerekçesiyle tahliye istemi sonucunda serbest bırakılmıştı. Güvenlik nedenleriyle Samsun’da görülen ilk davanın çıkışında da bir saldırgan, kapatılan DTP’nin yasaklı Genel Başkanı Ahmet Türk’ün burnunu kırmıştı. Ç Şık da arkadaşlarıyla yürüdü Ahmet ve Nedim’in gazeteci arkadaşları, CHP üyeleri, Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi, yargılanan gazetecilere destek olmak için Kadıköy’e akın etti. Altıyol’da buluşan grup “Yansak da dokunacağız” pankartıyla, Bahariye’deki Kadıköy Adliyesi’ne yürüdü. “ mamın kalemi olmayacağız”, “Şiirden kitaptan bomba olmaz Başbakan” yazılı dövizlerle, “Ahmet Nedim onurumuzdur”, “Kalemim, kitabım onurum için”, “ mamın ordusu dağıtılacak” sloganlarıyla, gazetecilerin serbest bırakılmasını talep ettiler. Yürüyüşe katılan CHP stanbul 1. Bölge adayı Gürsel Tekin, “Basılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın cezaevinde tutulması, Türkiye demokrasisinin en büyük ayıplarından biri” dedi. Başbakan’ın kitabı bombaya benzettiğini anımsatan Tekin, “Bizim bildiğimiz bombanın hammaddesi patlayıcı, kitabın hammaddesi ise düşüncedir. Patlayıcı ile düşünceyi eş tutan bir Başbakan’ın ülkesinde bu tür sorunlar yaşanır” diye konuştu. Ahmet ve Nedim’in gazeteci arkadaşları adına hazırlanan açıklamayı okuyan Ruşen Çakır da “Bugüne kadar ne biz ne de avukatlar, savcılığın gizli delillerini görmüş değiliz” dedi. Çakır, şöyle devam etti: “Şık bu yapıyı deşifre ettiği için yargılanırken aynı zamanda Ergenekon’a üye olmakla suçlanıyor. Bazı emniyet görevlilerinin Dink cinayetindeki ihmallerini anlatan Nedim Şener de aynı suçtan tutuklu. ki gazeteci hakkındaki iddia, insan aklına ihanettir.” Türkiye’de bugün 60’tan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, “Biz yalnız gazeteciler için değil, herkes için adalet istiyoruz. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız” dedi. Çok sayıda politikacı, sanatçı ve gazetecinin katıldığı yürüyüşte, Şık’ın gerçek boyutta maket resmi taşındı. Bandista da şarkılarıyla eyleme katıldı. ‘Gizliliği ihlal suçu yok’ G STANBUL’DAK DHKPC OPERASYONU Gözaltılara protesto İstanbul Haber Servisi Yasadışı DHKP/C örgütü üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 37 kişi adliyeye sevk edildi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde toplanan Halk Cephesi üyeleri de gözaltıları protesto ederek söz konusu kişilerin serbest bırakılmasını istedi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde işlemleri tamamlanan 12’si kadın 37 kişi, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gönderildi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden alınan izinle, Şişli ve Beyoğlu’ndaki 3 dernek ve kültür merkezine düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 46 kişiden, aralarında “Grup Yorum”un iki üyesinin de bulunduğu 9 kişi savcılık talimatıyla serbest kalmıştı. Adliye önünde toplanan Halk Cephesi üyeleri, operasyonları protesto etti. Daha önce gözaltına alındıktan sonra savcılık talimatıyla serbest bırakılan Grup Yorum üyesi Ali Aracı da polisin bu tür operasyonları alışkanlık haline getirdiğini belirterek, konserlerinin tüm hızıyla devam ettiğini söyledi. Basın açıklamasının ardından Grup Yorum’un “Haklıyız Kazanacağız” şarkısını söyleyen gruptakiler, adliyeye getirilen arkadaşlarının işlemlerinin bitişine kadar adliyede bekleyeceklerini belirtti. ‘Angut’a 100 bin TL’lik dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın Simav ilçesinde yaptığı konuşmada, “Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı angut olarak ilan ediyorum” diyen Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek’e 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Başbakan Erdoğan’ın avukatlarının hazırladığı dava dilekçesinde, “Angut” ifadesinin, Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü’nde, “ahmak, kaba saba” anlamına geldiğine ve halk arasında da bu anlamda kullanıldığına dikkat çekildi. ‘Başbakan şizofren olmuş’ BATMAN (Cumhuriyet) BDP’nin bağımsız milletvekili adayı ve partinin eski Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Batman’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ağır eleştirilerde bulundu. Kışanak, “Ruh sağlığı ile ilgili bir hastalık var. Şizofrenik diyorlar, yani kişilik bölünmesi. İşte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ruh hali budur, şizofren olmuş. Başbakan’ın gerçek kişiliği şiddettir, zulümdür, zalimliktir, bizlere de zalimlere karşı sonuna kadar direnmek var. Gün direniş, örgütlenme günü, gün serhildana (başkaldırı) kalkma günü” dedi. Bağış’ın koruma aracına molotof Gazeteciye ikinci bombalı saldırı Haber Merkezi Lefkoşa’da Kanal T Genel Yayın Yönetmeni Mutlu Esende in önünde otomobiline konan mir’in evin ini patlayıcı düzenek, Esendemir otomobil a patladı. Otoçalıştırıp hareket ettikten sonr da mobilin arkasında gerçekleşen patlama r almazken araçta hafif hasa Esendemir yara 5 oluştu. Mutlu Esendemir’in otomobiline yhalinde Nisan’da da Kanal T önünde park Esenken patlayıcı düzenek yerleştirilmişti. köşe yazarlığında demir, zaman zaman karşı mevcut iktidara ya da mevcut sisteme de bulunduğunu ancak bunlaeleştirilerde plar rın gazeteci dozunda kalan çok sert üslu u anlattı. da olmayan yazılar olduğun SİİRT (Cumhuriyet) Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Siirt ziyareti sırasında cuma namazını Abdulhakim Sancar Camii’nde kıldı. Bağış’ın namaz kıldığı sırada caminin arka tarafında koruma önlemi alan polis araçlarından birine 16 yaşlarında olduğu belirtilen bir kişi tarafından motolofkokteyli atıldı. Saldırgan kaçarken, atılan molotofkokteyli polis aracında herhangi bir hasara neden olmadı. Olayın ardından, cami çıkışı Bakan Bağış’ı korumak için sıkı güvenlik önlemleri alındı. Çelik’in seçim bürosuna saldırı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’e ait bir seçim bürosu yine molotofkokteyli atılarak yakılmak istendi. Büronun camlarını kırarak içeri düşen molotofkokteylinin yol açtığı yangın, çevre sakinleri tarafından söndürüldü. Çelik’in Kozan Caddesi üzerindeki seçim bürosuna da 11 Mayıs gecesi molotofkokteyli atılmış, büro maddi zarar görmüştü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle