23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Ödül ilk kez bir Türk filmine Kültür Servisi “14. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali” Ankara Kızılırmak Sineması’nda düzenlenen törenle önceki gün sona erdi. “Uçan Süpürge Film Festivali”nde 9 yıldan bu yana verilen Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) ödülüne ilk kez bir Türk filmi değer görüldü, Belma Baş’ın “Zefir” filmi bu ödülün sahibi oldu. Festival kapsamında verilen “Genç Cadı Ödülü”nün üçüncüsünün sahibi ise “Çoğunluk” filmindeki performansıyla Esme Madra. Ferid Edgü anılarını anlatıyor Kültür Servisi Öner Kocabeyoğlu’nun koleksiyonundan oluşan “20. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı” başlıklı sergi, 19 Haziran’a kadar santralistanbul’da izlenebilecek. 18 ressam, 2 heykeltıraş, 20 sanatçının 19402000 yılları arasındaki 60 yıllık dönemi kapsayan 433 yapıtının sunulduğu sergi, santralistanbul’un üç katını kaplıyor. Birinci katın ilk bölümünde, “İki Kuşak Figüratifler” başlığı altında Fikret Mualla, Abidin Dino, Avni Arbaş, Mehmet Güleryüz, Komet, Alaettin Aksoy, Ergin İnan ve Yüksel Arslan’ın yapıtları; ikinci bölümünde ise Ömer Uluç’un 41 yapıtı yer alıyor. Santralistanbul’un ikinci katı, “Paris Okulu Soyut Türk Ressamları” başlığı altında Fahrelnissa Zeid, Nejad Devrim, Albert Bitran, Hakkı Anlı, Selim Turan ve Mübin Orhon’un yapıtlarına ayrılmış. Üçüncü katta ise, “Geometri, Işık, Müzik ve Duvarlar” başlığı altında Ferruh Başağa, Adnan Çoker ve Burhan Doğançay’ın 99 yapıtı sunuluyor. İlhan Koman ile Koray Ariş’in 12 heykelinin de yer aldığı sergi, 3 kitaptan oluşan ayrıntılı katalogla kalıcı kılınmış. Serginin danışmanlığını üstlenen ve aynı zamanda sergi kataloğunu da hazırlayan Ferit Edgü, bugün santralistanbul’da saat 14.00’te 195060 döneminin Paris Okulu Türk sanatçılarıyla ilgili anılarını anlatacağı “Soyut Sanat Yılları” başlıklı söyleşinin konuğu olacak. Bir serginin anatomisi Öner Kocabeyoğlu koleksiyonundan ‘20. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı’ sergisi FER T EDGÜ Fahrelnissa Zeid, Soyut Kompozisyon, 1950’ler, kâğıt üzerine karışık teknik. Abidin Dino, Elleri Bağlılar II, 1960’lar, kâğıt üzerine çini mürekkebi. Ergin nan, Portre, 1996, tuval üzerine yağlıboya Warhol’un, Taylor tablosu satıldı Kültür Servisi Geçen mart ayında yaşamını yitiren sinema oyuncusu Elizabeth Taylor’ın Andy Warhol’a ait portresi perşembe günü Phillips de Pury & Co. tarafından yapılan açık arttırmada 26 milyon 962 bin 500 dolara (43 milyon TL) satıldı. “Flowers” (Çiçekler), “Third Eye” (Üçüncü Göz) ve “Witch” (Cadı) isimli diğer Warhol tabloları da açık arttırmada alıcı buldu. Bu serginin başlığı, “XX. Yüzyılın 20 Modern Sanatçısı”, çağdaşlık ve modernlik kavramlarına verilen değişik anlamlar dolayısıyla tartışmaya açıktır. Doğum tarihleri 1901 ile 1944 arasındaki, on sekiz ressam, iki heykelci, yirmi sanatçıdan her biri kendi yolunda yürümüş (hayatta olanlar hâlâ yürümekte), bazıları birbirine yakın durmuş, birbirinden etkilenmiş; bazıları günün moda ya da egemen sanat anlayışına sırtını dönmüş, hatta ona karşı bir yol izlemiş. Tüm bunları bile bile, onları nasıl genel bir modernlik çatısı altında bir araya getirebiliyoruz? Soruya, doğru ve doyurucu bir yanıt vermek, itiraf edeyim ki, pek kolay değil. Belki yalnızca, “Bu bir koleksiyon sergisi” deyip işin içinden çıkmak en doğru olanı. Çünkü bu serginin tam gerçeği bu. Genç bir koleksiyoncu (Öner Kocabeyoğlu) bir gün ( yaklaşık on yıl önce) bir resim (Selim Turan’ın 2000 tarihli soyut bir kompozisyonunu) alıyor ve ünlü romanın ilk cümlesindeki gibi, hayatı değişiyor. İlgi çekicidir, o güne değin, herhangi bir konuda koleksiyon yapmamış, Türk resim sanatı ve tarihi konusunda derin bir bilgisi olmayan, çevresinde gördüğü “eskilerden”, örneğin Hoca Ali Rıza’nın, Halil Paşa’nın, Nazmi Ziya’nın, Çallı’nın, resimlerinin kendisine “hitap etmediği” bu genç adam, soyut resimler karşısında he santralistanbul’un üç katını kaplayan sergi, 19 Haziran’a kadar açık kalacak. ‘20. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı’nı, sergiyi ve kataloğunu hazırlayan Ferit Edgü’nün yazısıyla sunuyoruz. köşede kalmış resimlerin ortaya çıkmasıyecanlanır. Kimin resimleridir bunlar? Selim Tu na yol açtı. Paris, New York, Londra, Koran’ın, Hakkı Anlı’nın, Mübin’in, Ne penhag gibi kentlerde, özellikle 1950’lerin, Yeni Paris Okulu’na dahil Türk ressamlajad’ın. Tümü, 195070 yılları arasında Parının yapıtları, birbiri ardı sıra ortaya çıkris’te çalışmış Türk ressamlarının somaya başladı. yut, nonfigüratif yapıtları. Öylesine ki, son birkaç yıldır, yalnız Koleksiyonculuğun, her şeyden Türk ressamların yapıtlarıyla düzenlenen önce (hatta bilgiden bile önce) bir tutmüzayedeler de görmeye başladık. Bunun ku olduğunu ve her tutku gibi mansonucunda, özellikle Paris, kendi içintık dinlemediğini, koleksiyonculuk vide doğup gelişmiş bu sanatı, onlarca rüsüyle tanışmamış olanlar bilmez. Kiyıl sonra keşfetmeye başladı. Bundaşinin içinde uyuyan o virüsü, kimi ki birinci etken, hiç kuşkunuz olmazaman, çok anlamsız küçük bir eşsın ki, Öner Kocabeyoğlu gibi genç ve ya, bir resim, bir hat, heykel, bibcesur koleksiyonculardır. lo, sikke uyandırabilir. Devamı 1950 sonrası Türk ressamlarının aranır çorap söküğü gibi gelir. Görolmasında, fiyatlarının olağanüstü artıdüğüm kadarıyla Öner Kocaşında bu koleksiyoncuların (ve yalnızca beyoğlu’nda da öyle olmuş. onların) rolü vardır. On yıl gibi, bir resim koleksiBüyük koleksiyoncuların, yalnız, göyonu oluşturmak için çok kısa bir nül verdikleri sanatçıların “kodunu” sürede, yalnız nicesel değil, yükseltmediklerini, ülkelerinin sanat taniteliksel olarak da 1940 rihini bile etkilediklerini hep biliriz. sonrası Türk resminin sıra dıBirçoklarına göre, Türkiye gibi bir şı bir koleksiyonunu oluşresim sanatı geleneği olmayan Rusturmuş. Onun gibi yeni ve ya’daki iki büyük resim koleksigenç Türk koleksiyonculayoncusudur (Şukin ve Morozov), 20. rının etkisiyle gelişen Avlhan Koman, yüzyılın başlarında ortaya çıkan şarupa’daki Türk ressamlarısimsiz, 1962, şırtıcı Rus avantgarde’ının temelinın pazarı, o güne değin çok ni oluşturan ana öğe. para etmediği için kıyıda Türk sanatı, ne yazık ki bu tür koleksiyoncularla tanışmamıştır. Türk resim sanatının önemli örneklerini, bilinçle seçerek, bilgiyle bir araya getiren koleksiyoncu sayımız, 1970’lere gelene dek yok denecek kadar azdır. Resim sanatımızın gelişmesinde bu gerçeğin olumsuz etkilerini hiçbir zaman göz ardı etmemek gerektir. Aynı şekilde, bugünkü, kurumsal ve kişisel ilginin sanatsal gelişime katkısını, itici gücünü de. Tüm bu gerçeklerin altını, bu sergi özel bir koleksiyon sergisi olduğu için çizmek istedim. Öner Kocabeyoğlu Koleksiyonu bir açıdan oldukça zengin, bir açıdan da sergilemeyi güçleştiren sayısal bir dengesizlik içeriyor. Koleksiyonun ruhuna ihanet etmeden tutarlı bir sergi düzenlemede bir hayli zorlandığımızı söylemek zorundayım. (…) Bir serginin başarısı, o sergiyi gezenleri durup düşündürtmek, sanatçıyla, onun yapıtlarıyla baş başa kalmalarını sağlamak, hatta bu yapıtları bir araya getiren koleksiyoncunun kişiliğini, eğilimlerini sorgulamaktır. Sergiden edindiği izlenimleri, katalogdaki bilgilerle pekiştirip yepyeni kişisel bir sergi düşleyen izleyici… Bu sergiyi onun için düşleyip gerçekleştirdik. Artısıyla, eksisiyle. (…) Umarım ki, sergiyi görenlerden birkaçı, çok geç olmayan bir gün “Bir sergi gördüm, hayatım değişti” desin. Çünkü 433 yapıtlık bu sergi, bunu söyletecek bir sergi. Erkal’ın yorumuyla Aziz Nesin Kültür Servisi Genco Erkal’ın, Aziz Nesin’in öykü, şiir, masal ve taşlamalarından uyarlayarak sahneye koyduğu tek kişilik oyunu “Nereye Gidiyoruz?” bugün saat 20.30’da Çevre Tiyatrosu’nda. Tüm yaşamı boyunca düşünceleri uğruna yılmadan mücadele veren Nesin’in gözünden ülkesini ve insanlarını tanımayı hedefleyen “Nereye Gidiyoruz?”, ölümünün 15. yılında bu büyük gülmece ustasının gözünden ülkenin fotoğrafını çekiyor. Demirtaş’tan “Sarı Defterim” Kültür Servisi Şair Metin Demirtaş’ın “şiirli yazılar ve günlükler”den oluşan yeni kitabı “Sarı Defterim” E Yayınları tarafından yayımlandı. “Sarı Defterim”de; “Türkülerde Gezer Adları” kitabıyla 2010 Yılı Yunus Nadi ve Cemal Süreya Şiir Ödülleri’ni alan şairle ilgili gazete ve sanat dergilerinde yayımlanmış söyleşiler de yer alıyor. Ayrıca, Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN) tarafından, bugün saat 17.30’da Metin Demirtaş için gitarist Haluk Çetin’in de katıldığı müzikli ve şiirli bir etkinlik düzenleniyor. Mıgırdiç Margosyan’ın yapıtı Türkçe, Ermenice ve Kürtçe olarak yayımlandı EKŞ OĞLU’NUN ÇALIŞMASI NEW YORKER’DA Üç dilde ‘Gâvur Mahallesi’ Kültür Servisi Ermenice taşra edebiyatı geleneğinin son temsilcilerinden Mıgırdiç Margosyan’ın ilk öykü kitabı “Gâvur Mahallesi”, Aras Yayıncılık tarafından üç dilli olarak yeniden yayımlandı. Margosyan’ın doğup büyüdüğü Diyarbakır’ın ünlü Gâvur Mahallesi’ni anlatan öyküleri, Türkçe, Ermenice ve Kürtçe olarak aynı cilt içerisinde okuyucuyla buluştu. Aras Yayıncılık’ın, “Üç Dilde Gâvur Mahallesi”nin yayımlanmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Siyaset, insanları, halkları birbirinden ayırabilir, kavga etmelerine neden olabilir. Ama diller ve edebiyat evrensel barışın, halkların birbirini daha iyi tanımasının en önemli araçlarıdır. ‘Üç Dilde Gâvur Mahallesi’, Anadolu topraklarının bütün kadim dillerinin barış içinde yan yana yaşama arzusunu gerçeğe dönüştürmek için sunulmuş bir armağan adeta” denildi. Margosyan’ın “Gâvur Mahallesi”ne kaynaklık eden Ermenice “Mer Ayt Goğmerı” (Bizim Oralar) öykü derlemesinin ilk yayınının üstünden tam 27 yıl geçti. Margosyan, bu kitabıyla, 1988’de Paris’te, Ermenice yazan yazarlara verilen Eliz Kavukcuyan Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Daha sonra, Margosyan’ın Türkçeyle yeniden yazdığı öyküler Bebekus’un Kitaplığı’nca “Gâvur Mahallesi” adıyla yayımlandı. Bu kitap, 1993’te Ermeni edebiyatı ve kültürüne açılan pencere olma amacıyla kurulan Aras Yayıncılık’ın ilk yayını oldu. Bunu, 1999’da, Avesta Yayınları tarafından yapılan Kürtçe çeviri “Li Ba Me Li Wan Deran: Taxa Filla” izledi. ‘Usame’yi Silmek’ Kültür Servisi Karikatür ve grafik sanatçımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Usame bin Ladin’in öldürülmesinin ardından hazırladığı “Erasing Osama” (Usame’yi Silmek) adlı çalışmasıyla New Yorker dergisine kapak oldu. 16 Mayıs 2011 tarihli New Yorker dergisinin kapağını çizen Gürbüz Doğan Ekşioğlu, çalışmasının “Usame’yi Silmek” adını taşımasının nedenini ise “ Usame bin Ladin, hoşlanmadığım bir figür olduğu için de onu sildim” sözleriyle açıkladı. Ekşioğlu’nun çalışmaları daha önce üç kez, biri 11 Eylül 2001 saldırılarının yıldönümü baskısı olmak üzere, New Yorker dergisinin kapağında yayımlanmıştı. Gençliğin yüz yılı Kültür Servisi Yirminci yüzyılın başından bugüne kadar gelen süreçte gençliğin durumu, sorunları, başarıları, siyasetteki konumu gibi çeşitli konuları inceleyen “Gençliğin 100 Yılı” adlı sergi 20 Mayıs’a kadar Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Yüksel Sabancı Kültür Merkezi’nde. YTÜ ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Müzecilik Yüksek Lisans Öğrencileri tarafından Prof. Tomur Atagök’ün yönetiminde hazırlanan sergi 18 Mayıs Müzeler Günü’nün bu yılki teması “Gençlik ve Müze”ye de dikkat çekiyor. (0 535 739 36 37) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle