23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 14 MAYIS 2011 CUMARTES ekonomi@cumhuriyet.com.tr 14 MAYIS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 12 EKONOMİ EKONOMİ lirleri alıkoyarsa, eşitsizlik daha da büyür. Doğrusu, her tür gelirin merkezde toplanması ve oradan hakkaniyete uygun olarak bölgelere bölüştürülmesidir. Özerk bölgeli Türkiye’de etnik farklılığın söz konusu olacağı bölgeler Güneydoğu’dakiler olacaktır. Blokun önerdiği modele göre, Türkçenin resmi dil olmasının yanında, bölgeler kendi özgün ihtiyaçlarına göre başka dilleri de ikinci, üçüncü dil olarak kullanabilecektir. Anadilde eğitim söz konusu olabilecektir. Ne kadar mümkün? En iyisi, bize en çok uyacak İspanya örneğine dönüp bakmak. 13 zamanlama hatası... İnsanlık tarihinde Müslümanların ırklar, mezhepler, cemaatler, aşiretler üzerinden birbirlerini hiç böylesine kanlı kesip biçtikleri, yok etmeye çalıştıkları yaygın, kitlesel savaşlara da konu olan terör, iktidar savaşları örneği yok... Şeriatın Allah adına farklı yorumlanması, cennete gitme vaatleri ile kullanılan, birbirlerine kırdırılanlar ya emperyal çıkarlar adına nasıl kullanıldıklarının ayrımında değiller ya da çok az iktidar, para sahibi olanların kirli çıkarları adına tetikçiliği kabul edecek akıl almaz bir çaresizlik, çıkmazın batağındalar... En doğrusu galiba en altta kalmama adına ötekini alta düşürme, aklın belirleyici olamadığı ilkel güdüsü... Kimselerin ağza almak istemedikleri tek gerçek, başta petrol, doğal enerji kaynakları üzerindeki topraklarda insan hakları, demokrasinin geçerli olduğu çağdaş rejimlerde haklarını koruyabileceklere... Milyarlarca Müslümana, emperyal güç odaklarının din üzerinden siyasetle oynadıkları oyunların ayrımcılık boyutları... Yoksullaşma, yoksunlaşmaya devam, en temel insan haklarını kullanamaz olunca, milyarlarca işsiz, çaresiz, karanlığın batağında Müslüman gerçeği ortaya çıkıyor... Emperyalizmin hizmetinde diktatörler, kukla iktidarlar, şeyhler, cemaat, radikal İslami terör örgütleri, liderleri eliyle ayrımcılık üzerinden çatıştırmalarda birbirlerine kırdırılıyorlar... Siyasal İslamın kullanıldığı ayrımcılığın batağında, en altta kalmama savaşlarında her gün birbirlerini öldüren Müslümanlar onlar, yüzler, binlerce değil mi? Arap baharı olarak adlandırılan sokak eylemleri, bu kaderi kırmak adına bir başkaldırı refleksi olsalar da sonuçta evrensel örgütlülüğün, insan hakları, demokrasi kriterlerinin çok uzağında, ezilmeme çabaları olarak, ırk, mezhep, cemaat, aşiret, din ayrımcılığı çatışmaları içerikleri ile kaostan çıkmanın henüz çok uzağındalar... Tunus, Mısır, Libya, Suriye’de çok sıcak yaşandığı üzere Irak, Pakistan, Afganistan hatta İran’da soluksuz iç savaş, kaos, kanlı hesaplaşma gündemi üretmenin bataklığından çıkamıyorlar... Arınç’ın din kardeşliği fetvalı kurtuluş reçetesi sadece siyaset yaptığı ülkemizin rejimi ile çatışmıyor... Libya’dan katliamdan kaçan 600 Müslümanın fırtınada ölmesinin seyredilmesi haberi ile aynı güne çakışıyor. Gerisi sitelerin dedikodusu ama Türkiye’nin NATO üyesi olarak askeri ve insani yardım gemileri ile oralarda olduğu, BM kararına bağlı sözde insani önlemlerin İncirlik Üssü’nden verildiği bir tarihte, bir de siyasi iktidar lideri olmanın sorumluluğu var değil mi? Konsolide satış gelirleri 15 milyar TL’ye çıkan Koç Holding’in net kârı 597 milyon TL oldu Reel sektör krizle boğuşurken son birkaç yıldır kâr rekoru kıran bankalar vergide de önde Koç 3 bin 300 kişi alacak Ekonomi Servisi Konsolide satış gelirleri 15 milyar 158 milyon TL’ye çıkan Koç Holding’in faaliyet kârı 1 milyar 347 milyon TL, net kârı 597 milyon TL oldu. Kombine bazda yurtdışı cirosu ise yüzde 33 artarak 3.6 milyar dolara ulaştı. Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Turgay Durak, kombine bazda yurtdışı cirosunun ise yüzde 33 artarak 3.6 milyar dolara ulaştığını kaydetti. Durak,1’inci çeyrek sonuçlarının Türkiye ekonomisindeki canlanmayı teyit ettiğini belirterek “Koç Topluluğu Otomotivde 3 vardiya çalışmaya başladıklarını kaydeden Koç Holding CEO’su Turgay Durak, bu yıl içerisinde toplam 3 bin 300 kişiye yeni istihdam sağlayacaklarını söyledi. olarak bugün 75 bin 424 kişiye istihdam sağlıyoruz. 2011 içerisinde 3 bin 300 kişilik yeni istihdam sağlamayı hedefledik. Tüm şirketlerimizde kapasite kullanım oranları hızla kriz öncesi seviyelerine dönüyor. Otomotiv sektöründe yine 3 vardiya çalışmaya başladık” dedi. Topluluk şirketlerinin birinci çeyrekte kombine bazda 417 milyon TL yatırım gerçekleştirdiğini belirten Durak, yıl sonu itibarıyla bu rakamın 3.7 milyar TL’ye yükselmesini hedeflediklerini kaydetti. Bu tutarın mevcut işlemlerdeki yatırım planlarını yansıttığını vurgulayan Durak, “Enerji sektöründe yeni yatırım hedefleri üzerinde çalışmaya de vam ediyoruz” diye konuştu. Durak, Koç Topluluğu olarak Türk şirketlerinin dünya çapında tanınırlığının artması ve rekabet güçlerinin sürdürülebilir olması için sürekli araştırmalar ve yatırımlar yaptıklarını vurguladı. Koç şirketlerinin toplam ülke ihracatının yüzde 10’unu gerçekleştirdiğini, dayanıklı tüketim ve otomotiv gibi sektörlerde toplam ihracattaki paylarının yüzde 50’lere yaklaştığını aktaran Durak, bankacılık alanında kredi hacimlerini de büyüttüklerine işaret etti. ‘Özerk Bölgeli Türkiye’ ve Sorular… Türkiye’nin siyasi ve idari yapısını, özerk bölgeler oluşturarak, “Merkez Bölgesel Meclis demokratik yerel yönetimler” biçiminde üç kademeli bir yapılanmaya dönüştürmenin demokratikleşmeye, toplumsal kaynakların rasyonelce büyütülüp daha adil bölüştürülmesine imkân vereceğini ve Kürtlerin kültürel ve siyasi beklentilerine çözüm üreterek kalıcı bir barışı tesis etmeye yarayacağı söylenebilir. İyi de, demokratik özerk bölgeler, üniter devlet yapısı içinde nasıl yapılar olacaktır? Bu yeniden yapılanmayı sadece Güneydoğu için değil, Türkiye’nin diğer bölgeleri için de isteyen BDP ağırlıklı, “Emek, Demokrasi, Özgürlük Bloku”nun bölge yapılanması konusunda ancak çok genel ve her biri tartışmaya açık önermelerde bulunduğunu, geride çok sayıda soru bıraktığını söylememiz gerekiyor. “Bu bölgesel meclisler, eğitim, sağlık, kültür, sosyal hizmetler, tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm, telekomünikasyon, kadın, gençlik, spor ve diğer hizmet alanlarından sorumlu olacaktır. Dışişleri, maliye ve savunma hizmetleri de merkezi hükümet tarafından yürütülecektir. Emniyet ve adalet hizmetleri merkezi hükümet ve bölge meclisleri tarafından ortak yürütülecektir.” Peki bölgeler, gerekli kaynağı nereden bulacaklar? Blok, bu soruya şu yanıtı bulmuş: “Bölge meclisleri gelişmişlik düzeylerine ve nüfusa göre her yıl merkezi hükümetin aktardığı bütçenin yanında, kendi yerel gelir ve gelir kaynaklarından pay alarak hizmetlerin yürütülmesini sağlayacaktır. Azgelişmiş ve yoksul bölgelere merkezi yönetim tarafından pozitif ayrımcılık uygulanacaktır.” Merkezi bütçeden kaynak tahsisi ve azgelişmişlere pozitif ayrımcılık tamam da “kendi yerel gelir ve gelir kaynağından pay almak” nasıl olacak? 2010 itibarıyla 385 milyar TL olan devlet gelirlerinin yüzde 56’sı vergilerden, yüzde 23’ü sigorta primlerinden oluşuyor. Bunlar dışındaki gelirler yüzde 20’den ibaret ve çoğu gelişmiş bölgelere ait gelirler. Her bölge kendi sınırları içindeki ge Bankalar rekortmen Ekonomi Servisi Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 yılı gelirleri için nisan ayı içerisinde verilen kurumlar vergisi beyanlarına göre Türkiye’nin en fazla vergi ödeyecek ilk 100 şirketini belirledi. Listenin ilk sırasında geçen yılın Tükiye ikincisi olan Garanti Bankası yer aldı. Garanti Bankası, 2010 yılı için 4 milyar 851 milyon 291 bin 456 lira gelir bildirdi. Geçen yıl listenin 4’üncü sırasında bulunan Akbank, bu yıl bir basamak yukarı çıktı. Listede Garanti Bankası, EÜAŞ ve Akbank’ı, Ge Araştırma ve Müşavirlik, Ziraat Bankası, İş Bankası, Türk Telekomünikasyon AŞ, Halk Bankası, Turkcell ve Yapı Kredi izledi. Türkiye’nin en fazla kurumlar vergisi ödeyecek ilk 10 kuruluşun 6’sını bankalar oluşturdu. İlk 100’deki banka sayısı ise 22 oldu. Rekortmenler listesinde yer alan diğer bankalar da Vakıflar Müslüman Kardeşliği? Ilımlılık adına da olsa siyasal İslam kimliğini öne çıkaran siyasetle iktidar olan, iktidara yerleşen, ABD, AB siyaset odaklarından büyük destek alan, İslam dünyasında rol model olmayı üstlenen AKP iktidarının usta siyasetçisi Arınç’ın, seçim kampanyasında, Bitlis’te İslam kardeşliği üzerinden Kürtlerden oy istemesi çok doğal.. İslami kimlik; emperyal çıkarlar adına din, ırk üzerinden ayrımcılığın, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ilkeleri ile tersine gidiş için hortlatılmasıyla bağlantılı, siyasette çok etkin kullanılmakta... AKP, yoksulluk, aşiret düzeni, ağalık baskısında; cemaatleşme, dini kimliğin daha bağnaz yaşandığı Kürtlerin oylarını, önceki seçimlerde çok büyük oranlarda alma başarısını elbette din kardeşliği sloganıyla, din üzerinden siyasetle elde etti... Arınç’ın yeniden oy isterken Nursi’nin de adını kullanarak din kardeşliğini öne çıkarması, din üzerinden yapılagelen siyasetin doğasında var... Arınç’ı siyasi deneyimine karşın zora sokan son söyleminde şanssızlık, biraz sınır, izan tanımaz üsluptan, biraz da zamanlamadan... “Bin yıldan beri kardeşlik Müslümanlıktandır, laiklikten değildir” cümlesi sadece insan hakları, demokrasi, dünya ve Türkiye’de yaşananlar, gerçeklerle çatışmakla kalmıyor... Müslümanların en yaygın, acımasız, barbarca birbirlerine kırdırıldıkları günümüz kanlı, kara tarihinde, olup bitenlerle alay etmek gibi bir şey de oluyor... Arınç’ın laik Türkiye Cumhuriyeti, demokrasinin geçerli olduğu tek İslam ülkesinin siyasi lideri olduğunu yok sayan, hukukçu olduğu halde anayasal düzenin sınırlarını siyasal İslami rejim değişikliğinden yana eksen kaymasında zorlayan açıklamalarının ilki değil. İnsan hakları, demokrasimizi eksikli de olsa borçlu olduğumuz laiklik ilkesini, İslami rejim kaydırmasında engel görme eğilimini açığa koyması da yeni değil. Göze batan söylem sanatı ile insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeninin odağındaki laikliği, elbette TürkKürt kardeşliğinin ekseninde iken, karşısında engelmiş gibi algılatma çabası... AKP’nin daha önceki seçimlerde, Kürtlerden oy alınmasında etkin rol oynamış “din kardeşliği” sloganının günümüzdeki gelişmelerle etkinliğini yitirmesini yok sayması ise siyaseten çok ciddi bir F NANSBANK 296 M LYON TL KÂR ETT Finansbank’ın 2011 yılı ilk dönem net faaliyet kârı 296 milyon TL oldu. Toplam kredileri 2011 yılının ilk üç ayında yüzde 6 artarak 27.5 milyar TL’ye ulaşan Finansbank’ın, toplam aktifleri yüzde 5 artışla 39.9 milyar TL’ye, müşteri mevduatı ise yüzde 2 artış ile 23.9 milyar TL’ye çıktı. 505 şubesi olan bankanın özkaynakları da yüzde 2’lik artış ile 5.3 milyar TL oldu. AKBANK’TAN B R TIKLA B N TL Ekonomi Servisi Akbank, yeni uygulaması “Para Gönder” ile müşterilerine tüm mobil telefon operatörleri üzerinden, hesaba, herhangi bir kredi kartına veya cep telefonuna 20 saniyede havale gönderebilme imkânı sunuyor. Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil, müşterilerin para göndermek için mobil bankacılık platformuna kayıtlı olmaları gerektiğini belirterek, “Bir müşteri günlük bin lira, aylık 4 bin lira gönderebiliyor. İşlem 31 Ağustos’a kadar ücretsiz” dedi. Deprem THY’yi de sarstı Ekonomi Servisi THY, yılın ilk 3 ayında ciroda yüzde 27 artış sağlayarak, 2.1 milyon TL gelir elde etti, ancak beklenti İş, en büyük kredi portföyüne sahip banka Ekonomi Servisi Yılın ilk çeyreğinde 680,5 milyon TL konsolide net kâr elde eden İş Bankası’nın konsolide aktif büyüklüğü 158,5 milyar TL’ye ulaştı. Yılsonuna göre yüzde 10,4 artışla 76 milyar 295 milyon TL’lik konsolide kredi rakamına ulaşan Banka, bu gelişme sonucunda sektörün en büyük özel bankası olma unvanına, en büyük kredi portföyüne sahip banka unvanını da ekledi. Banka’nın konsolide Türk Parası tasarruf mevduatı ise yüzde 4,1 oranında artışla 39 milyar 838 milyon TL gibi önemli bir eşiğe ulaştı. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, yılın ilk çeyreğine ilişkin sonuçlarla ilgili açıklamasında, “Türkiye’nin en büyük özel bankası olan İş Bankası yılın ilk üç aylık döneminde konsolide aktif büyüklüğünü yüzde 5,1 artışla 158,5 milyar TL’ye yükseltmiş ve sürdürülebilir kârlılıkla desteklenen sağlıklı büyüme hedefini kararlılıkla uygulayarak net dönem kârını 680 milyon 516 bin TL düzeyinde gerçekleştirmiştir” dedi. 5 bin 590 yeni milyoner Türkiye’de milyonerler kulübüne son bir yılda 5 bin 590 milyoner eklenirken milyonerlerin hesaplarında tuttukları mevduat da 59 milyar 482.7 milyon lira artış gösterdi. Mart ayı itibarıyla 629 milyar 340.5 milyon liraya ulaşan mevduatın yüzde 47’si milyoner hesaplarında tutuluyor. lerin de üzerinde zarar etti. THY’den yapılan açıklamaya göre büyüme stratejisinin trafik verilerine olumlu yansımalarıyla birlikte, beklenen finansal yansımaları da görüldü ve ilk çeyrekte esas faaliyet zararı 280 milyon TL oldu. Birinci çeyrekte, bütçelenen zarar ise 105 milyon TL. Bilanço kaynaklı kur farkı, faiz etkisi ile birlikte vergi sonrası zararı da 332 milyon TL olarak gerçekleşti. Açıklamada, ani gelişen Ortadoğu krizi ve Japonya depreminin trafik verilerini etkilediği ifade edilerek, kriz nedeniyle akaryakıt maliyetlerinin 850 USD/ton’dan 1.050 USD/ton seviyelerine yükseldiği belirtildi. İspanya, anayasasına göre resmi dili İspanyolca (Kastilya dili) olan bir ulus devlettir. Anayasa, ülkedeki farklı milliyetler olan Basklar ve Katalanları tanımakta, ancak onları “İspanyol ulusunun bileşenleri” olarak kabul etmektedir. İspanya, 17 özerk bölgeden oluşuyor. Bunlardan Bask ülkesi, Katalunya ve belli ölçüde Galiçya’da, nüfusta etnik farklılık mevcut, dolayısıyla etnik temele dayanan özerklik, yalnız bu bölgeler için söz konusu. Anayasada “federe devlet” kavramı değil, özerk bölgeler, (Comunidades Autónomas) kavramı yer alıyor ve 145’inci maddeye göre özerk bölgelerin bir federasyon oluşturmaları yasak. Bu anlamda özerk bölgeleri olan bir üniter devlettir İspanya. Katalanlar, Basklılar resmi dil İspanyolcanın yanında anadillerinde de eğitim yapıyorlar. Ancak burada şunu unutmamalı: Etnik temele dayanan özerk bölgelerden Katalunya, nüfusta yüzde 15, ülke milli gelirinde yüzde 20’ye yakın pay sahibi ve kişi başına geliri, 27 bin Avro ile ülke ortalamasının yüzde 27 üstünde. Ülke nüfusunda yüzde 4, milli gelirinde yüzde 6 payı olan Basklılar, kişi başına gelirde, 31 bin Avro ile 1 numaralar ve ülke ortalamasının yüzde 35 üstünde gelire sahipler (*). Yani, bizdeki durumun tam tersine, İspanya’nın etnik temelli özerk bölgeleri, yoksullukları ile değil, zenginlikleri ile dikkat çekiyorlar. Bu varsıllık, onlara anadilleri ile eğitimin finansmanında da kolaylık sağlıyor. Özet olarak, özerk bölge modellemesine giderken dünya örneklerinden yararlanmak kadar, farklılıkları da göz önünde tutmak gerekiyor ama daha önemlisi, serinkanlı, bilimsel, önyargısız çalıştayları organize etmek ve üretici bir süreci, zaman geçirmeden bir an önce, başlatmak gerekiyor. (*) İspanya’nın göstergeleri için site: www.ine.es Bankası, Finansbank, Merkez Bankası, Denizbank, Asya Katılım Bankası, ING Bank, İller Bankası, HSBC Bank, Türkiye Finans Katılım Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Kuveyt Türk Katılım Bankası, Şekerbank, Türk Ekonomi Bankası, Albaraka Türk Katılım Bankası, Anadolubank ve Citibank olarak sıralandı. Çankaya’da memurlara 350 TL denge zammı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Belediyesi’nde çalışan 1240 memura 350 lira denge zammı yapılacak, çalışanlara ayrıca eylül ayında 350 lira ikramiye verilecek. Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, belediye olarak Ankara’da ilk kez kamu çalışanlarıyla sözleşme imzalandığını söyledi. Belediye ile KESK’e bağlı Tüm BelSen arasında varılan anlaşma doğrultusunda imzalanan denge sözleşmesine göre çalışanlara çocuk bakımı hizmetlerinde öncelik tanınacak, barınma hakkı konusunda ortak çalışma yapılacak, lojman gibi sosyal olanaklardan yararlanma olanakları geliştirilecek, çalışanların yurtiçinde yapılamayan tedavileri karşılanacak. Sözleşmenin belediyeye maliyeti 5 milyon 642 bin lira olacak. Eczacıbaşı şampiyonlarını seçti Ekonomi Servisi Eczacıbaşı topluluğunun kendi bünyesinde düzenlediği ‘İnovasyon Yarışması’nda bu yıl ‘En İnovatif Ürün Projesi’ kategorisinde İpek Kâğıt ve Eczacıbaşı Yapı Gereçleri, ‘En İnovatif Verimlilik Projesi’ dalında Eczacıbaşı Esan ve VitrA Karo, ‘En İnovatif EDönüşüm Projesi’ alanında İpek Kâğıt, ‘En İnovatif İletişim Projesi’ kategorisinde EczacıbaşıBaxter Hastane Ürünleri ve V&B Fliesen, bu yıl yeni eklenen ‘Sürdürülebilir Kalkınma Projesi’ kategorisinde de VitrA Karo ödüle layık görüldü. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Sürdürülebilirliğe yöneliş, kuruluşlarda düşünce ve iş yapma tarzlarını da dönüştürüyor ve geleceğin talebini karşılayacak yetkinlikler bugünden gelişiyor. Böylece, günümüzde sürdürülebilirlik, inovasyonun itici gücü haline geliyor” dedi. 1999 yılından bu yana yarışan toplam 250 projenin topluluğa sağladığı katkının 164 milyon dolar olduğu belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle