19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 14 MAYIS 2011 CUMARTES 4 HABERLER Eski AİHM yargıcı, CHP adayı Rıza Türmen, AKP’nin güdümünde bir yargı yaratıldığını belirtti AB Normunda Maaş 1990 yılıydı. O zamanın TBMM Başkanı Kaya Erdem, çeşitli gazetelerden köşe yazarı ve yöneticilerden bir grubu, Laleli’de bir otelde yemekli toplantıya davet etmişti. Toplumun gündemindeki konulardan biri de milletvekili maaşlarına yapılması düşünülen zamdı. Belli ki Başkan bu konuda destek isteyecekti. Dakikalar ilerliyor, fakat Sayın Erdem bir türlü konuya giremiyordu, bunun üzerine söz istedim ve aşağıdaki konuşmayı yaptım: “Sayın Başkan, bizlerle bir araya gelmek ihtiyacını duymanızın nedeni, yanılmıyorsam, milletvekili maaşlarına yapılacak zam için destek istemek. Görüyorum ki konuyu açmakta zorlanıyorsunuz. Size yardımcı olayım. Yapılacak zammın miktarını bilmiyorum. Ama eminimin ki, ne olursa olsun, şu anda aramızda bulunan kimi gazete yöneticilerinin aldıklarının oldukça altında kalacaktır. Size bir tüyo vereyim. ‘Milletvekili maaşı en yüksek gazeteci aylığının üstünde olamaz’ diye bir anayasa değişikliği yaparsanız, ölçüt gazetecilerin gelirleri olduğu için basından gık çıkmaz, matlup hasıl olur.” Arkadaşlardan bir kısmı güldü, ama bir kısmı hiç de hoşlanmadı. Bunların arasında, kendi lüks makam arabalarında gezerken yüksek bürokratların makam araçlarını hedef alan kimileri de vardı. Olayı anlatmamın nedeni, eski TBMM başkanlarından Bülent Arınç’ın son önerisi. Bülent Arınç, TBMM yeni halkla ilişkiler binasının temel atma töreninde yaptığı konuşmada, yeni dönemde ilk yapılması gereken şeyin milletvekili maaşına zam olduğunu söylemiş. Yukarıda anlattığım olaydan da anlaşılabileceği gibi, milletvekili maaşlarına veya emeklilik ücretlerine hep değişik yaklaştım, kendilerine, demokrasimizin gelişmesinde önemli görevler yüklenmiş olan milletvekillerinin, hem maaşlarının geçimlerini ve işlevlerinin gerektirdiği masrafları karşılayacak bir düzeyde olmasını, hem de bağımsızlıkları için, kimseye muhtaç olmadan mütevazı bir yaşam sürebilecekleri emeklilik gelirine kavuşmalarını savundum. Milletvekillerinin, çalışma ofislerinin ve kadrolarının oluşturulması için kendilerine devlet tarafından olanaklar sağlanması gerektiğini düşündüm hep; gelişmiş demokrasilerde sol partilerin savunduğu görüş de daima bu olmuştur. Toplumdaki birçok çarpıklığı görmezden gelip, iş takipçisi milletvekilleri ile çıkar çevrelerinin temsilcilerine aldırmayıp, yalnızca milletvekilleri maaşları veya çalışma imkânları üzerindeki kışkırtıcı yayınları yanlış buldum hep, hâlâ da buluyorum. Sayıları az olmakla birlikte aynı düşünceyi savunan meslektaşlarım var. Onlar da benim gibi, bir ulusun kendi temsilcilerine, çalışma ve yaşama imkânlarını sağlaması gerektiğini söylüyorlar. Bülent Arınç’ın konuşmasına yer veren gazetelerde, AB ülkelerinde milletvekili maaş ve ödeneklerinden örnekler verilmiş, bakınca görüyorsunuz ki, bunlar bizimkilerden 2 – 4 kat daha yüksek. Dediğim gibi bizler, bizim temsilcilerimizin de AB standartlarına yükseltilmesini istiyoruz. Evet biz bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Yalnız, Bülent Arınç Bey’e bir de şunu söylemek isteriz: “Vekillerimiz rahat olsunlar, AB standartlarına ulaşmaları için gerekenin yapılmasına aracı oluruz. Ancak onlardan dileğimiz, onların da öğretmenler, memurlar, diplomatlar, akademisyenler ve diğer kamu çalışanlarının AB standartlarına ulaşmaları için harekete geçmeleridir. Yoksa bunu yapmadan, ilk iş olarak, kendi gelirleriyle ilgili düzenlemeyi yaparlarsa, hiç de şık olmaz. Yoksa vekiline, en iyi koşulların sağlanmasını isteyen asil, ‘İyi hoş ama, bu da yalnız kendi cebini düşünüyor, bize aldırdığı yok’ deyiverir.” Bu durumu, parlamentonun itibarı konusunda bizden daha hassas olması gereken Arınç’a soralım bir de: Öyle değil mi, parlamento ve AKP açısından da biraz ayıp olmaz mı Bülent Bey? ‘DGM’ler kostüm değiştirdi’ HAKAN D R K Rıza Türmen İZMİR Eski AİHM yargıcı, CHP İzmir milletvekili adayı Rıza Türmen, Türkiye’de hâkimlerin siyasal iktidarın istemediği bir kararı vermesinin “kahramanlık” gerektirir hale geldiğini söyledi. Mustafa Balbay’ın tutukluluğunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki (AİHS) hükümlere uyulmadığını vurgulayan Türmen, özel yetkili mahkemelerin de “DGM’lerin kostüm değiştirmiş şekli” olduğunu kaydetti. İzmir’de seçim çalışmalarını sürdüren Türmen, ülkenin bütün sorunlarının Türkiye’nin “hukuk devleti” niteliğinin düşük düzeyde olduğunu ve bunda en büyük kabahatin siyasal iktidarda bulunduğunu belirten Rıza Türmen, hâkimlerin artık siyasal iktidarın istemediği bir karar vermesinin “kahramanlık” gerektirdiğini söyledi. Türmen, “Özel yetkili mahkemeler, iktidara muhalif olanlar için kurulmuş mahkemeler görünümü kazanmıştır” dedi. AİHM’ye yansıdığını ve ortaya pek iç açıcı olmayan bir Türkiye resmi çıktığını kaydetti. Türkiye’nin “hukuk devleti” niteliğinin düşük düzeyde olduğunu anlatan Türmen, bunda en büyük kabahatin siyasal iktidarda olduğunu, “Yargı bağımsızdır, onun yaptığı hiçbir işten sorumlu değilim” düşüncesiyle hareket edemeyeceğini vurguladı. Özel yetkili mahkemeleri “DGM’lerin kostüm değiştirmiş şekli” diye tanımlayan Türmen, bunlarla birlikte “çift başlı yargı sistemi” oluşturulduğunu kaydetti. Türmen, “Özel yetkili mahkemeler, iktidara muhalif olanlar için kurulmuş mahkemeler görü nümü kazanmıştır. Kimse özel yetkili mahkemelerde adil yargılama olduğuna güvenmemektedir. Son HSYK’nin aldığı oluşumdan sonra oraya yapılan atamalar da bu güvensizliği perçinlemektedir” dedi. İktidarın yargıyı uzun süredir “ayak bağı” olarak gördüğünü ve buna göre hamleler yaptığını belirten Türmen, gelinen noktayı şöyle aktardı: “Bugün yargıçların, siyasal iktidarın istemediği kararlar vermesi zordur. Kahramanlık ister. Yargı kahramanlık gerektirmemeli. Ama Türkiye’de böyle bir mesele var.” KÜRTÇE HUTBEYE YASAK! ‘Diyanet Allah’tan değil AKP’den korkuyor’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP’nin camilerde Türk İslam sentezi ideolojisinin aşılandığı ve Fethullah Gülen tarikatlarının görüşlerinin empoze edildiği iddialarıyla başlattığı cuma namazı eylemlerinin meydanlarda kılınmasına, dün de devam edildi. Diyarbakır’da çok sayıda kişi, Dağkapı Meydanı’nda saf tuttu. Öte yandan Şırnak’ın Cizre ilçesinde 5. Kültür Sanat Günleri Festivali kapsamındaki bir panelde konuşan KESK’e bağlı Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES) Temsilcisi M. İsmail Yanık, Kürtçe hutbe verdiği için müftülük tarafından çağrıldığını söyleyerek, “Müftü bana ‘Kürtçe hutbe okuyorsun değil mi’ dedi. Bende ‘evet’ dedim. O da bana ‘okuma’ dedi. ‘Neden günah mı’ dediğimde ise bana, ‘Günah değil yasak, okuma’ dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı Allah’tan değil AKP’den korkuyor. Herkesin dili Allah tarafından verilmiştir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle