23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 11 MAYIS 2011 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu: Ülkeyi yönetmek için yasadışı bulgulardan yola çıkmak ayıp değil mi? ‘Kasetle besleniyorlar’ SERGÜL CANIGÜR / TAŞKIN ÖZLER / EMRE DÖKER BURDUR / UŞAK / İZMİR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu eşi Sevim Kılıçdaroğlu ile birlikte seçim çalışmaları kapsamında Burdur ve Uşak’a gitti. Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na destek ziyaretinde bulundu. Burdur’da Miting alanına ulaşmadan bir kahvehanede oturup yurttaşlarla çay içen Kılıçdaroğlu’nun yanına gelen yaşlı bir teyzenin “Oğlum yeter kurtar artık bizi bunlardan” demesi üzerine Kılıçdaroğlu “Hep birlikte başaracağız” dedi. Cumhuriyet Meydanı’ndaki mitingde konuşan Kılıçdaroğlu sözlerine, “12 Hazi Erdoğan’ın ‘istikrar sürsün’ açıklamasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, işsiz ve tutuklu sayısındaki artışı hatırlatarak “O istikrarı al başına çal” dedi. MHP’yi sarsan kaset skandalını gündeme getirerek hükümetin kasetle beslendiğini belirten CHP lideri, ‘’ zmir Büyükşehir Belediyesi’ne 13 ay kamera koymuşlar. 13 ay değil, 13 yıl kurmazsan namertsin” diye konuştu. ran’dan sonra halktan, emekten yana bir tarih başlayacak. Süt üreticisinden, esnaftan, sanayiciden yana bir tarih başlayacak” diye başladı. 9 milyon emeklinin hepsinin oyunu isteyen Kıılçdaroğlu, “BağKurlunun aylığından yüzde 15 kesiliyor. Kesintiyi kaldıracağım. Diyelim ki esnaf primini ödeyemedi. Hastanede tedavi olamıyor. Eşinin günahı ne? Birisinin borcu varsa bütün aileyi sigorta dışı bırakıyorlar” dedi. Erdoğan’ın ‘istikrar sürsün’ sözüne ise “O istikrarı al başına çal” diye cevap veren Kılıçdaroğlu, “İstikrar sürsün diyorlar. Size örnek vereyim. 2002’de hükümlü ve tutuklu sayısı 59 bin idi. 2011 Nisan ayı itibarıyla 120 bini aştı. İnsanlar niye hapse girer? Yapılan hapishane sayısı 49... 49 fabrika kursanız bunlar emek harcasa alın teri dökse daha iyi olmaz mıydı? Çıksın söylesin ‘hapishane yapmadık’ desin. Bir de diyor ki ‘istikrar sürsün’. O istikrarı al başına çal. Siyasette zenginleşmek bize haram olsun” diye konuştu. MHP’yi sarsan kaset skandalına sözü getiren Kılıçdaroğlu, hükümeti ‘kasetçi iktidar’ olarak niteleyerek “Telefon dinlemeyeceğiz. Kasetçi iktidardan hesap soracağız. Onlar kasetle besleniyor. Bir siyasi iktidar niye kaset seyreder? Ne umar bunlardan? Derdi ne? Vatandaşın o kadar derdi varken niye bunlarla uğraşır. Ayıp değil mi ya!.. Koca koca adamsınız. ‘Ben bu memleketi yöneteceğim’ diyorsunuz memleketi yönetmek için yasadışı bulgulardan yola çıkmak ayıp değil mi? İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 13 ay kamera koymuşlar. 13 ay değil, 13 yıl kurmazsan namertsin” dedi. Gençleri özgür kılacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “YGS sınavını protesto etti diye okuldan atıyorlar. 120 alana da pardon senin puanın 420 demişler. Niye arkasında durmuyor. Bir CHP’li yapsa yer gök inlemişti. Bakın yandaş medyaya haber var mı? Bir de ahlaktan söz ederler. Bir milyon 700 bin kişinin hakkını yiyenlerden hesap sormalıyız” dedi. Şimdi Şaşırmanın Dayanılmaz Hafifliği AKP’nin, Başbakan’ın seçim kampanyası ivme kazandıkça liberal entelijansiyanın şaşkınlığı artıyor. Biliyorum biraz sert kaçacak ama, AKP’nin birinci dönemi biterken geliştirdiğim “liberal entelijansiyanın yavaş intiharı” temasına sadık kalarak bu şaşkınlığı, boynuna ipi kendi elleriyle geçirdikten sonra, iskemleyi tekmeleyen birinin son andaki şaşkınlığına benzetiyorum. Halbuki Başbakan, “Ben değişmedim”, “İslamın ılımlısı olmaz” diyerek en az iki kez uyarmıştı. Ama onlar olaylara düşünceyle (teoriyle) değil kanaatlerle yaklaşmaya alıştıklarından ya kendi istediklerini duymaya devam ettiler; ya da Başbakan’ın dayandığı kültürü ve tarihi küçümseyerek, “biz bu Kasımpaşalıyı nasıl olsa yönlendiririz” (hadi küstahlığı demeyeyim) aymazlığıyla bir demokratikleşme fantezisi üreterek peşine takıldılar. Bu fantezi, II. dönemde, Ergenekon davası, telefon dinlemenin olağanlaşması, kaset skandalları, referandum ve “ileri demokrasi” aşaması, basılmamış kitapların yazarlarının hapse atılması, “Şifre var, kopya yok” absürdlüğü, Kürt açılımının yerini “Kürt sorunu yok”un alması gibi gelişmelerle “gerçekleşmeye” başlayınca... “Ama biz askeri vesayetten kurtulmak için yola çıkmıştık sivil vesayet altına girmek için değil!” şaşkınlığı başladı. Fantezi işte böyle bir şeydir, sonu her zaman hüsranla biter. Balbay zmir’in gözbebeği DÖNMEZ VE BARUTÇU Skandalda 2. perde de istifa getirdi nternete özel ilişki görüntüleri düşen Bülent Didinmez görevinden istifa edip milletvekili adaylığından çekilirken, stanbul 3. bölge 4. sıra adayı hsan Barutçu da adaylıktan çekildi. Didinmez, saldırıların hedefinin, kendi şahsı üzerinden Devlet Bahçeli olduğunu savundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP’de yaşanan ikinci kaset skandalının ardından yaşanan istifa bilmecesi, skandalda adı geçen MHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Didinmez ve İstanbul 3. bölge 4. sıra adayı İhsan Barutçu’nun adaylıktan çekilmeleri ile çözüldü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ikinci kaset skandalıyla ilgili ilk değerlendirmeyi İstanbul adaylarının tanıtım toplantısında yaparken dün akşam da parti yönetimi ile bir araya gelerek kaset skandalını masaya yatırdı. Bahçeli, Didinmez ve Barutçu’dan ilk kaset skandalında adı geçen Yıldırım ve Çobanoğlu gibi hem partideki görevlerinden hem de adaylıktan istifa etmelerini istedi. Önceki gün yaptığı yazılı açıklamada yaşadıklarından dolayı sadece “aile fertlerine hesap verme zorunluluğu” olduğunu belirterek istifa etmeyeceği mesajı veren Didinmez, Bahçeli’nin devreye girmesi üzerine geri adım attı. Yürütülen yoğun görüşme trafiğinin ardından Didinmez istifa kararı aldı. karşı ‘yargısız infaza’ dönüştürülmeye çalışılan bu durum karşısında; her türlü çirkefliğin, alçaklığın, aşağılık metotların kullanılması suretiyle seviyesi düşürülen siyasi hayatımızda, MHP ve onun lideri Devlet Bahçeli ile birlikte Milliyetçi Hareket’in mensuplarına şahsımı aracı kılmak suretiyle zarar verip mahkum ettirilmeye çalışılmaması için, mensubu olmaktan büyük gurur duyduğum partimdeki genel başkan yardımcılığı ve Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile parti üyeliğinden istifa ettiğimi ve milletvekili adaylığımdan da çekildiğimi camiamıza ve kamuoyuna saygılarımla arz ederim.” Burdur ve Uşak’ta düzenlenen mitinglerde yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, zmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’na destek ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, halen tutuklu olan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay için açılan, “Balbay’a selam olsun” pankartı üzerine de Balbay’ın hemşehrilerine, “Balbay İzmir’in gözbebeği merak etmeyin” dedi. Miting sırasında bir partilinin “3 dil biliyorum ama işsizim” diye bağırması üzerine, Kılıçdaroğlu, “Telefonla konuş Recep Bey duyuyor” diye yanıt verdi. Uşak’ta yaptığı mitingde Başbakan Erdoğan’a, yaptığı televizyonda tartışma teklifini yineleyen Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, Kemal kardeşinizin karşısına çıkabilir mi? Onda o yürek yok. ‘Efendim ben niye onun karşısına çıkayım. Ben birinci ligdeyim’ diyor. Türkiye’yi bütün Avrupa’da rüşvet liginde bire çıkardılar. Bütün Avrupa’da yoksullukta Türkiye’yi birinci lige çıkardı” dedi. Kocaoğlu’na destek Daha sonra İzmir’e geçen Kılıçdaroğlu, geçen hafta mali polislerin operasyon yaptığı kentte, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na destek ziyareti gerçekleştirdi. Ziyarete, tutuklu belediye bürokratlarının yakınları da katıldı. Ziyaretin ardından Konak Alanı’nda bekleyen binlerce kişiye seslenen Kılıçdaroğlu, kente ayrıca geleceğini anımsatarak, “Şimdi, İzmir’i ele geçirmek için devletin gücünü kullanan siyasal iktidara, ‘istediğin kadar güç kullan istediğin baskıyı yap yine de ele geçiremezsin’ demek için geldim” dedi. Verilemeyecek hesapları olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “CHP’li belediyeleri her ay denetliyorlar, itirazımız, korkumuz yok. Ama niye ayrıcalık yapıyorsun, niye öbürünü de denetlemiyorsun? Öbürünün yolsuzluk yapma özgürlüğü mü var?” dedi. ‘ERDOĞAN BAKANLARINA DİKKAT ETSİN’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP’nin Diyarbakır’da desteklediği bağımsız adaylar, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenledikleri basın toplantısında seçim bölgelerini belirleyip seçim startını verdi. Toplantıda konuşan bağımsız adaylardan Altan Tan, MHP’lilerle ilgili ortaya çıkan kasetlere ilişkin soru üzerine şunları söyledi: “Başbakan Erdoğan, kaset konusunda yakın arkadaşlarına ve bazı bakanlarının kasetlerine dikkat etsin. Eğer onların kasetleri piyasaya düşerse 66 bölümlük Hürrem Sultan dizisi ortaya çıkar. Siyasetçilerin hareketlerine dikkat etmesi gerekir. Bu insanların özeli, mahremi olan aile bireyleri tarafından ortaya atılmışsa o başka. Ancak çeteler, örgütler ve emniyet insanların yatak odalarına kadar kameraları sokuyorsa orada durup düşünmek gerekir.” Liberal entelijansiya, “katı laiklik” terk edilince siyaset söyleminde dini temaların öne çıkmaya başlamasına ve “Kürt sorunu”nun “kefen sorununa” dönüşmeye başlamasına şaşırmış. Başbakan “inanç kozunu giderek seçim kampanyasının vazgeçilmez konusu yapıyor”muş. “Muhalefet partisi, siyasal tartışmanın giderek daha fazla din tartışmasına çevrilmesine karşı çıkmalı”ymış. “Laiklik konusunda katı tavırdan vazgeçmek” bir şeymiş “siyasal tartışmanın ‘dinselleşmesi’ne teslim olmak başka bir şey”miş (Adeta, “azıcık hamile olmak bir şey”miş, “çocuk doğurmak başka bir şey”miş gibi...). “Herkes dindar olmak zorunda değilmiş”. “Dün fikir özgürlüğünü savunan İslamcı yazarlar, artık ‘bu ülkede yaşayan din ve kültür konusunda haddini bilecek’ imalı yorumlar yapmaya” başlamışlar. Başbakan da “Ana muhalefet partisi başkanını yaradana saygısızlık etmekle suçluyormuş” (Bu suçun cezası neydi?). Dahası “toplumsal barış seçim yarışına kurban gitmiş”. Başbakan “Biz bu yola kefen giyip çıktık” demiş. Bu şaşkınlık bütünüyle yersiz. Süreç kendi mecrasında, sebepsonuç ilişkisi içinde, yani siyasal İslamın “hakikat rejiminin”, “ileri demokrasi” doğurması gibi bir “mucizeye” yol açmadan akıyor. Esas soru burada değil, başka bir yerde: Başbakan neden seçim kampanyasında bu söylemleri şimdi öne çıkarıyor? Esas soru başka yerde ki hegemonya... Başbakan’ın işi başından beri zordu; bir taraftan siyasal İslamın dönüşüm projesini topluma kabul ettirecek hegemonya ilişkisi kurması ve sürdürmesi, diğer taraftan, Türkiye’de siyasal İslamı oluşturan akımları, sınıf ve tabakaları bir arada tutacak hegemonya söylemini kurması ve koruması gerekiyordu. Dahası bu iki farklı hegemonya süreci arasında da bir modis operandi kurulması gerekiyordu. Bu, liberal, “dönüşümcü” bir söylemi koruyan, inananlarinanmayanlar ayrımını öne çıkartmayan bir söylemdi. Böylece siyasal İslamın en katı çekirdeğinin talepleriyle, liberal entelijansiyanın fantezilerini birbirine yapıştırmak söz konusu olabiliyordu. Peki, Başbakan neden şimdi, seçim kampanyasında, öncelikle ve esas olarak bu “en katı çekirdeğe” yönelik bir söylemi öne çıkartmaya başladı? Bu seçmen zaten “çantada keklik” değil mi? Bence burada iki olasılık düşünülebilir. Birincisi: Bu “çekirdek” şimdi yeni ve daha radikal bir akımın çekim alanına girmeye başladı. Başbakan bu kesimi yeniden konsolide etmeye çalışıyor. İkincisi, Başbakan, projesini seçimlerden sonra, zayıflamış bir hegemonya ortamı koşullarında sürdürmek zorunda kalacağını biliyor. Bu koşullarda, yargı ve polis üzerindeki denetimin yanı sıra, kararlı ve sadık bir toplumsal desteğe dayanması gerekeceğini düşünerek, öncelikle bu kesimi kemikleştirmeyi, keskinleştirmeyi hedefliyor. Diğer kesimler için de medyaya, liberal entelijansiyanın katkılarına güvenme riskini alıyor. Esas soru işte burada: Bu açıklamalardan, gerçekliğe en yakın olanı hangisi? Seçimlere, özellikle CHP’nin solundan, girmeyi seçenlerin de, seçimlerden sonra “şaşırmamak” için bu olasılıkların üzerinde düşünmeye şimdiden başlamaları gerekiyor. Fethullah Gülen’den kaset skandalında okyanus ötesini adres gösteren Bahçeli’ye cevap ‘Tokat atmaz, dava açarız’ İstanbul Haber Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, partili yöneticilerle ilgili çıkan kasetler hakkında “Okyanus ötesini hedef göstermesine” Fethullah Gülen’den yanıt geldi. Hakkındaki açıklamaları “herkul.org” adlı kendi internet sitesinden yanıtlayan Gülen, isim vermeden Bahçeli’nin iddialarını değerlendirerek “İnsafsızca iftira ve saldırı” iddiasında bulundu. Gülen sitedeki cevabında “İnsafsızca karalamalar, isnat, iftira ve saldırılar karşısında biz ancak meşru müdafaaya başvurabilir; tashih, tavzih ve tekziplerde bulunabilir; şayet kötülükte ısrar edenler olursa, haklarında tazminat davaları açarız. Bunlar meşru haklarımızdır; fakat, asla onların yaptıkları gibi saldırganlığa girmeyiz. Yumruk sallamalarına karşı yumruk sallamayız. Onlar ‘Bir tokat da oradakine (okyanus ötesindekine) vuralım!’ deseler de biz onlara tokatla mukabelede bulunmayız” ifadelerini kullandı. Kendisine yönelik isnatların kin ve nefrete dayandığını savunan Gülen, “Biz onlara sadece acırız ama onların üslubu ile cevap vermeyiz” dedi. MHP 4 eksik Aday listeleri kesinleştiği için MHP, çekilen 4 isim yerine aday bildiremeyecek. Bunun yerine, alt sıralardaki isimler yukarı kaydırılacak. 4 ismin adaylıktan çekilmesi nedeniyle MHP’nin milletvekili aday sayısı da 550’den 546’ya düşmüş oldu. ‘Veremeyecek hesabım yok’ Partideki görevlerinden ve adaylıktan çekildiğini yine yazılı açıklama ile duyuran Didinmez, yaşadıklarının sadece özel yaşamıyla ilgili olduğuna dikkat çekerek, ailesine, MHP camiasına ve millete karşı veremeyecek tek bir hesabının olmadığını belirtti. Didinmez, şöyle dedi: “12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan milletvekilliği seçimlerine yaklaşıldığı bugünlerde partimizin iktidara yürümesi engellenmeye çalışılmaktadır. Bazı çıkarcı zihniyet mensuplarınca da fırsatı ganimet addederek şahsıma, arkadaşlarıma ve partime Seçime kadar kaset nöbeti Bilgi Teknolojileri ve letişim Kurumu’nun görevlendireceği personel, 24 saat nöbet tutarak gizli görüntülerin internetten yayımlanması durumunda müdahalede bulunacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), MHP yöneticileri ile ilgili kaset olaylarında kurumun “zamanında müdahale etmediği” yönündeki eleştiriler üzerine genel seçime kadar nöbet sistemine geçme kararı aldı. Buna göre kurumun görevlendireceği personel 7/24 nöbet tutarak ihbarları değerlendirecek. BTK Başkanı Tayfun Acarer son kaset olayında resen harekete geçtiklerini ancak görüntülerin mantar gibi çoğaldığını söyledi. BTK Başkanı Acarer ve kurum bürokratları dün basının Ankara temsilcilerinin gündemdeki tartışmalı konular ile ilgili sorularını yanıtladı. Acarer, “kurumun müstehcenlik ve çocuk pornosunda mahkeme kararı olmaksızın resen harekete geçme yetkisi olduğunu” söyledi. keme kararı olmadan ‘uyarkaldır’ yöntemi uyguladık. Son olayda da hemen devreye girdik ancak görüntüler mantar gibi internette yayıldı. Teknik olarak görüntüler ile ilgili her bağlantıya (URL) ulaşmak ve içerik yok etmek kolay olmuyor” dedi. Acarer, “Mağdur olan vatandaşların mahkeme kararı çıkarmak için oyalanmamalarını mahkemeye gitmeden önce kuruma ihbarda bulunmalarını” istedi. Kurum bürokratları “Mahkeme kararlarında ‘Youtube’ gibi bazı sosyal paylaşım sitelerinin kapanması istemlerinin yer aldığını ancak buna gerek kalmadan sitelerle iletişim kurularak sorunun çözüldüğünü” söyledi. “Kasetler 1, 2, 3 şeklinde numaralandırılmış durumda. Gerisinin de gelmesi durumunda bir önleminiz var mı” sorusu üzerine yetkililer seçim süresince bu konuda nöbet sistemi kurulduğunu belirtti. Yetkililer, “Kurumda zaten bir nöbet sistemi olduğunu ancak bu süreçte olaylara ve ihbarlara daha hızlı müdahale edilebilmesi için 7/24 biçiminde görevlendirilecek personelin telefonları evlerine götüreceklerini ve anında müdahale edebileceklerini” söyledi. Gazetecilerin “Görüntüler 3 gün sitelerde kaldı, niye müdahale edilmedi?” soruları üzerine kurum bürokratları “Görüntülerin internete verilmesinden sonra avukatın ihbarı ile birlikte resen harekete geçtik. Mahkeme kararını beklemedik. 68 internet sitesinden 11’iyle ilgili mah lk oy sandığa girdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Haziran Milletvekili Genel Seçimi için gümrük kapılarında oy kullanma işlemi başladı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) belirlediği seçim takvimine göre, Yurtdışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı 2 milyon 568 bin 977 seçmen, 25 gümrük kapısında kurulan sandıklarda oy vermeye başladı. Seçmenlerin oy kullanabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti pasaportu dışında bir kimlik belgesi kabul edilmeyecek. Gümrük kapılarında Yurtdışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olanlar oy kullanabilecek. Seçmenler kütüğe kayıtlı olup olmadıklarını YSK’nin “www.ysk.gov.tr” internet adresinden kontrol edebilecek. ‘Görüntüler internette mantar gibi yayıldı’ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle