16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER YGS’nin iptali davasının avukatı Şağban, soruşturma tamamlanmadan sonuçların açıklanmasını eleştirdi 9 ‘Yargı baskı altına alındı’ KIVANÇ EL SIDIKA’NIN NT HARINDA YGS ETK L OLDU KUŞKUSU ANKARA YGS’ye giren Konyalı M.A.O. isimli öğrencinin sınavın iptali istemiyle açtığı davanın avukatı Ahmet Gürol Şağban, ÖSYM’nin YGS sonuçlarını idare mahkemesindeki dava sonuçlanmadan açıklamasının yargıya müdahale olduğunu söyledi. Cumhuriyet’e konuşan Ahmet Gürol Şağban, savcılığın soruşturmasında iptal veya tersi yönünde bir karar veremeyeceğini belirterek “Savcılık suç arar. Suçlu bulursa dava açılır, bulunamazsa işlem yapılır. Ancak idare mahkemesi idari işlemi daha geniş şekilde inceler. ÖSYM de hizmet kusuru olduğunu zaten kabul etti” dedi. Ortada “sehven” de olsa bir hizmet kusurunun olduğunu belirten Şağban, “Süreci izlediğinizde hizmet kusuru olduğu çok açık. İnsan hatası sehven hatanın karşılığı hukukta hizmet kusurudur. İdarenin hizmeti ağır işlemesi, eksik işlemesi sonucu ortaya hizmet kusuru çıkar. ÖSYM de öğrencilere gönderdiği mektup ile bunu zaten kabul etti” diye konuştu. MERSİN(Cumhuriyet) Erdemli’de yaşayan Sıdıka Soydan adlı lise son sınıf öğrencisi, kendini asarak intihar etti. Genç kızın cenazesi Adli Tıp Kurumu’na götürülürken arkadaşlarının ve ailesinin açıklamaları, intihar nedeninin YGS sonuçları olabileceği şüphesini doğurdu. Erdemli Lisesi son sınıf öğrencisi, 18 yaşındaki Sıdıka Soydan, YGS sonuçlarının açıklanmasının ardından gece evlerinin yanındaki komşularının gölgelik tentesine bağladığı iple kendini astı. Genç kızın cesedini ablası Meryem Soydan buldu. Soydan ailesinin ve olayı duyarak eve gelen genç kızın arkadaşlarının gazetecilere anlattıkları ise, Sıdıka’nın YGS sonuçları nedeniyle intihar etmiş olabileceği şüphesini doğurdu. Baba Hanifi Soydan, kızına sınav sonuçlarını sorduğunda kendisine “Baba 260 puan almışım. Bu çok düşük, benim istediğim puan değil” diye cevap verdiğini söyledi. Soydan, YGS’deki kopya iddiaları sonuçlandırılmadan sınav sonuçlarının açıklanmasına da tepki gösterdi. günlerce medyada tartışıldı. Meteksan’a baskın yapılana kadar 21 gün geçmiş. İdare mahkemesinin ÖSYM’den savunma istediğinin ertesi günü baskın yaptı. Cevap anahtarları, kitapçıklar alındı. İncelendi. Savunma istenince hemen gidip bastılar. 1.7 milyon cevap anahtarının bu kadar kısa sürede incelenmesi mümkün değildir. Rapor tanzim ediliyor. Ortaya atılıyor, hemen kopya yok deniliyor.” Savcılığın bilirkişi heyetinde, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü’nden yet kililerin yer aldığı yönünde duyum edindiğini kaydeden Şağban, “Bu kişiler eğitimci değil, algoritmayı nasıl bilebilirler? Bilirkişi heyetinde kimlerin olduğu açıklanmalı” diye konuştu. ÖSYM’nin Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne son savunma gönderme tarihinin 7 Mayıs olduğunu ifade eden Şağban, “Bu tarihe kadar, savunma yapılana kadar sonuçlar bekletilebilirdi. YGS’nin alelacele açıklanması adil yargılamayı etkilemedir. ÖSYM bunu amaçlamış olabilir. Ben idare mahkemesinin etkileneceğine inanmıyorum, adil bir netice verecektir” dedi. Öte yandan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir hakkında savcılık tarafından YÖK’e yazılmış bir soruşturma izin talebi olmadığı öğrenildi. YÖK yetkilileri, “Bizim soruşturma izni vermeye yetkimiz yok. Bize savcılık mütalaa gönderir, biz Genel Kurul’da değerlendiririz” değerlendirmesinde bulundu. stanbul’a Kat Çıkalım Bedrettin Dalan’ın belediye başkanlığı döneminde bir yazı yazıp ben de bir çılgın proje öne sürmüştüm. İstanbul’un tüm sorunlarını halledecek ve üstelik beklenenin çok üstünde rant sağlayacak bu proje, “İstanbul’a kat çıkma” projesiydi. Kentin üstüne yeni bir kent daha çıkarak, kenti ikiyle çarpmayı sağlıyordu. Bu gidişle benim mizah olsun diye yazdığım bu proje de pek yakında bir yerlerden çıkabilir ve uygulamaya geçebilir. İstanbul’un, Boğazlardan geçen gemilerin patlama tehlikesine gelene kadar sorunu yok mu? Çook. Betonlaşma, trafik, göç, deprem, dengesiz yapılaşmanın getirdiği her türlü sosyal ve çevresel sorun... Kısacası say say bitmez. O zaman durduk yerde İstanbul’a Panama Kanalı yapmaya kalkışmanın anlamı nedir? Yeni bir yerleşim merkezi oluşturmak, burayı bir cazibe merkezi yapmak ve yatırımcıyı çekmek herhalde. Bugün bile İstanbul’da Menderes deseniz en azından belli bir yaşta olan çok kişi yaptığı yollardan söz eder. Menderes, 1954 seçimlerinde kalkınma hamlesini yollar ve barajlarla anlatmış ve gelmiş geçmiş en yüksek oyu alıp yüzde 56’yı geçmişti. Demirel barajlar ve yollarla ünlüydü. Özal döneminde İstanbul’un kıyıları doldurulup yollar, parklar yapıldı. Akla gelmemiş yerler imara açıldı. Başbakan Erdoğan da, duble yollarını ve konut projelerini seçim konuşmalarında öne alıyor, sık sık onlardan söz ediyor. Çoğu kişinin, “Canım herkes çalıyor, çalsınlar da bari yapsınlar,” diyerek belediyelerin çalışmasını değerlendirdiğini duymuşumdur. Kısacası millet olarak yol, ev, gökdelen gibi kendimiz kullanamasak bile gördüğümüz şeylerin yapılmasını severiz. Bunlar seçim yatırımı mıdır? Yoksa Başbakan gerçekten de 2023’te de hükümet olacağına inanarak Türkiye’den bir Singapur, Dubai, Hong Kong çıkartmak konusunda kararlı mıdır bilmem. Ama şurası açık ki, üretemedikçe, markalaşamadıkça, uluslararası rekabette güçlü olmadıkça, birilerinin parasını buraya çekmek için kaynaklarınızı kullanıma açmak ya da satmak zorundasınız. O yüzden Türkiye’de kim gelirse gelsin en çılgın projesi ancak inşaat projesi olabilir. ‘7 Mayıs beklenebilirdi’ Savcılığa sunulan bilirkişi raporunun teknik inceleme ve kopyaya dair olduğunu kaydeden Şağban, “İdare mahkemesi sınavın eğitim bilimleri yönünü incelemektedir” diye konuştu. Cumhuriyet’in gündeme getirdiği Ankara Üniversitesi Ölçme Değerlendirme Bölümü’nün YGS raporunun şu anda ortada duran tek bilimsel rapor olduğunu vurgulayan Şağban, “Sınavın eğitim bilimlerine uygun olmadığı açık. Bunu savcılık değil idare mahkemesi de ‘Ortada tek rapor var’ netler. Ortada tek bilimsel rapor var. Ankara Üniversitesi’nin raporu. O da zaten iptal diyor” dedi. Şağban, savcılığın ÖSYM ve Meteksan’a baskın için 21 gün adım atmadığını belirterek “Ne zaman ki idare mahkemesi ÖSYM’den savunma istedi, ertesi gün Meteksan’a ve ÖSYM’ye gidildi. Bu tesadüf olamaz” dedi. Sürecin oldukça “ilginç” işlediğini vurgulayan Şağban, şunları söyledi: “Sınav skandalı ortaya çıktı ve ‘ lginç tesadüf’ Soruşturma izni talebi yok Bu kez de puan hesabında skandal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitimİş Genel Başkanvekili Levent Akça, ÖSYM’nin sınava özürlü sınıfında giren öğrencilerin puanını yanlış hesapladığını, bazı velilerin başvurusu üzerine puanların yükseltildiğini açıkladı. Akça, ÖSYM Başkanı Ali Demir ve ekibinin şifrelerini ve mektuplarını alıp koltuklarından gitmeleri gerektiğini söyledi. Akça, yaptığı yazılı açıklamada, ÖSYM’nin sınava özürlü sınıfında giren öğrencilerin puanını yanlış hesapladığını savunarak, “Yedek kitapçıkla özürlü sınıfında sınava giren öğrencilerin kâğıtlarını ÖSYM master kitapçığın cevap anahtarına göre değerlendirince, cevapların yeri değiştiği için örneğin 485 puan alması gereken öğrenciye 126 puan geldi. Velilerin başvurusu üzerine ÖSYM hatayı düzeltince puanı 360 puan yükselerek 485’e çıktı. Bu yanlışlık nedeniyle barajı aşamayan yüzlerce öğrencinin barajı aşması ve tüm sıralamaların değişmesi zorunluluğu gündeme düştü” dedi. Akça, sınavın başından beri şaibeden ibaret olduğunu savunarak, “Ali Demir’in bu koltuk ısrarı, beceriksizliğini pekiştirmektedir. (...) Başbakan, halen yargı sürecinde olan YGS’nin sonuçlarının açıklanması ve üstelik bu sonuçların da yanlış hesaplanmasını nasıl açıklamaktadır? Tartışmalara son vermek adına bir an önce kamuoyu bilgilendirmelidir” diye konuştu. Kopyala yapıştır profesör ÖSYM Başkanı’nın başvuru dosyasındaki 40 eserden 34’ü doktora çalışmasından. Hakkında ‘Teknisyen bile olamaz’ raporu verilmiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM Başkanı Ali Demir’in profesörlük dosyasındaki 40 eserden 34’ünün kendi doktora çalışmasından kesyapıştır yöntemiyle alındığı iddia edildi. Demir’in profesörlüğü için 5 akademisyenden 4’ünün olumsuz görüş bildirdiği, bir raportörün ise Demir hakkında “Bırakın profesörlüğü teknisyen bile olamaz” dediği ortaya çıktı. TV8’in haberine göre, stanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Tekstil Bilimleri Anabilim Dalı’na profesör alınacağı duyuruldu. TÜ Rektörlüğü 28 Aralık 1994’te ikisi üniversite dışından beş akademisyene Doç. Dr. Demir’in özgeçmişini ve çalışmalarını göndererek profesörlüğe uygun olup olmadığını sordu. Akademisyenlerden sadece biri olumlu görüş bildirdi. Buna karşın üniversite yönetimi Demir’i profesörlüğe yükseltti ve atamasını yaptı. Böylece Demir fakülteyi bitirdikten 12 yıl sonra porfesör oldu. Demir’in başvuru dosyasının ekinde yer alan 40 yayından 34’ünün kendi doktora çalışmasından alındığı belirtildi. Haberde, Demir’in profesörlük başvurusunu inceleyen akademisyenlerin raporlarındaki “Yayınların içeriği incelendiğinde Demir’in doktorasından sonra bilgi edinme gayreti içinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. 10 bölümlük doktorasını yaklaşık 34 yayın haline getirmiştir” ifadeler aktarıldı. Rapora göre, Demir’in profesörlüğe yükseltilmesi için sunduğu dosyadaki 23. yayın için “20. yayın ile aynıdır. Sadece başlık numarası değiştirilmiştir denildi. Raportörün incelemesinin sonunda ise “Demir’in talip olduğu Tekstil Bilimleri Anabilim Dalı’nın gerektirdiği ve bu alanda teknisyen seviyesinde çalışanların dahi bilmesi gereken temel bilgileri edinmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu kadro ile ilgili profesörlüğe yükseltilmesi hiç uygun değil” tespiti yapıldı. Öğrenciler YGS sonuçlarını yaktı AKIN BODUR Uzmanlar stanbul’a açılacak kanalın, denizde yaşayan canlı türlerini olumsuz etkileyeceğini söyledi Deniz ekosistemi risk altında ÖZLEM GÜVEML Marmara ve Karadeniz’in Kanal İstanbul projesi ile ikinci kez birleştirilmesi deniz yaşamını da olumsuz yönde etkileyecek. Deniz bilimi uzmanları, ikinci boğazın gemi trafiğinde ve buna bağlı olarak denize bırakılan balast suyu miktarını çoğaltarak bu sularla taşınan istilacı tür sayısında artışa yol açabileceği uyarısında bulundular. Uzmanlar, Karadeniz’in Akdenizleşme sürecinin hızlanabileceğine, Karadeniz’in su bütçesinin azalabileceğine ve balıkçılığın tamamen değişebileceğine dikkat çektiler. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, kanaldaki akımın iki tabakalı olması halinde daha fazla Akdeniz kökenli türün Karadeniz’e girebileceğini belirterek “Yani Karadeniz’in Akdenizleşmesi süreci artacaktır. Tıpkı Kızıldeniz kökenli türlerin Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e geçmesi ve buradaki biyoçeşitliliği değiştirmesi gibi...” dedi. Karadeniz’e Boğaz yolunun dışında yeni bir yolla su verilmesinin birçok göçmen balık türünün bu denize geçmesi anlamına geldiğini kaydeden Öztürk, “Bu da Karadeniz’de balıkçılığı olumsuz etkileyebilir. Projenin bütün olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmaya açmak gerek” dedi. Karadeniz’in Marmara Denizi’nden 40 cm. daha yüksek olduğunu vurgulayan Öztürk, şu noktaların altını çizdi: “Ancak su debisi bellidir. Daha fazla suyun üst akıntıyla Marmara ve buradan da Ege’ye geçmesi, Karadeniz’in su bütçesini azaltır. Bu ise hem balıkçılık hem de hidrojen sülfür tabakasının sınırlarının değişmesine neden olabilir. Marmara ve Karadeniz su mübadelesinin değişmesi veya tabakanın incelmesi bütün havzaya olumsuz etki yapabilir. İstanbul’un arıtması Karadeniz’e verilmektedir. Alt akıntının değişmesi veya incelmesi halinde arıtma sonrası dip akıntısıyla Ka ‘ BB’nin planları çöpe gidiyor’ MURAT KIŞLALI lk marka tescili başvurusu Kiler Holding’den stanbul Haber Servisi Kiler Holding’e ait Denge Reklam’ın “Kanal stanbul” adı için 45 alanda marka tescili başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Radikal gazetesinin haberine göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çarşamba günü Kanal stanbul projesini açıklamasından 5 saat sonra ilk başvuru Kiler Grubu adına yapıldı. Saat 17.14’te yapılan başvuru gruba bağlı şirketlerden Denge Reklam Turizm Emlak Gıda Elektrik Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına yapılarak marka koruma altına alındı. Yapılan başvuruda belirtilen mal ve hizmetler arasında boya, tıbbi hizmetler, temizlik, dezenfeksiyon, karadenizhava taşımacılığı, inşaat, konaklama, tütün ve tütün mamulleri, kahve, çikolata, oyuncak, biralar, bira yapımında kullanılan preparatlar bulunuyor. Başvurudan sonra geçmesi gereken 3 aylık sürenin sonunda itiraz olmazsa resmi belgede yayına çıkacak olan marka Kiler Grubu’na ait olacak. radeniz’e verilen su geri dönebilir ve arıtma etkisiz kalabilir.” İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melek İşinibilir, kanalın temiz ya da kirliliğin yoğun olduğu bölgeden geçmesine bağlı olarak etkilerinin farklılaşacağını belirterek “Kanalın derinliğine bağlı olarak dip yapısı bozulacak. Dipte yaşayan balıklar ve omurgasız canlıların durumu ne olacak bilinmiyor” dedi. Her iki boğazın da deniz tra Dip yapısı bozulacak fiğine açık olması halinde geçiş yapan gemi sayısının artacağını dile getiren İşinibilir “Uluslararası sulardan gelen gemilerin artması ile gemilerin denize bıraktığı balast suyu miktarı da artacak. İstilacı türler balast suları ile taşınıyor. Bu durumda istilacı tür sayısı da artabilir” diye konuştu. İÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Ahsen Yüksek, kanal nedeniyle yerli türlerin riske girebileceğini belirterek, “Deniz yaşamına olumlu ve olumsuz etkileri olabilir ancak şu an bunu bilmek zor. Çalışmaya ihtiyaç var” dedi. ANKARA Toplum İçin Şehircilik Platformu’ndan Yüksek Şehir Plancısı Nazım Akkoyunlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son dönemde açıkladığı “İstanbul’a iki yenişehir” ve “Kanal İstanbul” projelerinin, İstanbul Anakent Belediyesi tarafından onaylanan ve İstanbul’un 2023 hedefini oluşturan Çevre Düzeni Planı’nı iki yıl geçmeden “çöpe attığını” söyledi. Akkoyunlu, Başbakan Erdoğan’ın yeni projelerini şöyle değerlendirdi: Başbakan spekülasyon yapıyor: Başbakan 3. köprü ve bu projede olduğu gibi, rantı büyük projeleri adeta bir spekülasyon aracı olarak kullanıyor. Üçüncü köprüde 6 tane güzergâh ortaya atıldı ve gerçek güzergâh açıklanıncaya kadar bütün kuzeyin spekülasyona açılması, tarlaların parsellenmesi ve satışa konu olmasına neden oldu. Yandaşlar çıkar sağlıyor: Birileri Çılgın Proje’de gerçek güzergâhı biliyor. Baktığımız zaman Başbakan kanalın yerini “rantı arttırmamak” için açıklamadığını söyledi. Projenin yerinin bugün değil de bir ay sonra açıklanması rant artışını önlemez sadece rantın yandaşlar tarafından toplanmasına neden olur. Plan çöpe atıldı: Başbakan’ın açıkladığı projelerin ortaya çıkardığı önemli zaaflardan birisi de Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanan Çevre Düzeni Planı’dır. 2023 yılını hedefleyen planın bu anlamdaki bütün öngörüleri 3. köprü ve çılgın projeyle birlikte 2 yıl geçmeden çöpe atılmış durumda. İSKENDERUN İskenderun’da “Emek Hırsızı ÖSYM” grubu altında birleşen gençler, şifre skandalının ardından açıklanan YGS sonuçlarını yakarak protesto eylemi yaptı. Atatürk Anıtı önüne yürüyerek gelen ve “ÖSYM sonuçları ‘AALL’ başına ÇAL” pankartı taşıyan gençler, şifreli sınav sonuçlarının sadece açıklayanlar ile şifre alanları tatmin ettiğini ifade etti. Gençler, şifre sistemini planlayan ve hayata geçirenler ile şifreden faydalananların tespit edilip yargılanmasını, Milli Eğitim Bakanı ile ÖSYM Başkanı’nın istifa etmesini, 1826 Haziranda yapılacak LYS sorularının bağımsız eğitim ve bilim emekçilerince hazırlanmasını istedi. Grup adına açıklama yapan Celal Kesik, “Sınavdaki 160 sorunun yarısına yakını, hiçbir emek sarf etmeden, soruları okuma zahmeti bile gösterilmeden, ‘tesadüfen’ doğru bulunabiliyor. Peki sizce hangisi tesadüf? 40 sorunun tamamına yakınının bulunan şifreleme sistemiyle çözülebilmesi mi, yoksa geri kalan birkaçının çözülememesi mi?” dedi. TGB’den şifre eylemi Ankara’da da Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi bir grup öğrenci YGS’deki şifre sıkandalıyla ilgili eylem yapıp, sınavda Türkiye birincisi olan öğrencinin gittiği Maltepe Dershanesi’nin kapısına “YGS kopya çekme birincisi” madalyası astı. Grup üyeleri, “Şifreci Ali Demir istifa” sloganı atarak “İlk 40 binde 10 bin cemaatçi” pankartı taşıdı. Öğretmenlere de eylem soruşturması COŞKUN YAMAN BALIKESİR Balıkesir’de Okuyan Liseliler Platformu’nun 8 Nisan’da YGS’deki şifre iddialarını protesto ettikleri eyleme katılarak destek veren öğretmen ve sendikacılar hakkında soruşturma açıldı. EğitimSen Balıkesir Şube Başkanı Bahri Mercan, yönetim kurulu üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, “Biz, ‘neden tüm veliler, öğretmenler ve öğrenciler böyle bir haksızlığa tepki duymuyor’ diye merak ederken soruşturma açıldığını öğrendik. Emniyet müdürlüğünde, sanki bir suçmuş gibi ‘Neden basın açıklamasına katıldınız?’ sorusuyla karşılaştık” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle