17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 30 N SAN 2011 CUMARTES 6 HABERLER Kanal İstanbul projesinin yeni olmadığını kabul etti, muhalefet ve medyayı istismarla suçladı Erdoğan’dan, Ecevit itirafı ‘Kaset tuzağının sorumlusu AKP’dir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adana Milletvekili Recai Yıldırım ve Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu’nun genel başkan yardımcılığı ve adaylıktan çekilmeleri ile sonuçlanan “kaset skandalı”nı, Türkiye’nin karşılaştığı “en büyük siyasi travmalardan biri” olarak nitelerken, kurulan “tuzaktan” AKP’yi sorumlu tuttu. Bahçeli, partisini vuran “kaset skandalı”nı önceki akşam kurmayları ile değerlendirdikten sonra, dün yazılı açıklama yaptı. Yıldırım ve Çobanoğlu’nun özel hayatlarına ait gizli video görüntüleri ve bunların internet vasıtasıyla servis edilmesinin Türkiye’nin karşılaştığı en ciddi siyasi travmalardan birisi olduğunu belirten Bahçeli, görüntülerin internet aracılığıyla sızdırılması ve AKP hükümetinin de buna “bigâne (kayıtsız) kalmasının bu zamana kadar işlenen suçlara iştirak ettiğine dair karine teşkil ettiğini” kaydetti. Bahçeli, “Kurulan rezil tuzağın aydınlanması, gerçeklerin ve hazırlayıcıların ortaya çıkarılması için iktidarın mutlaka kamu gücünü harekete geçirmesi ve suçluları yakalaması gerekmektedir. Aksi takdirde, son hadiselerin sorumluluğu, teşvik edicisi ve tezgâhtarı AKP olacak ve siyasi kundakçılığı bir kez daha teyit edilecektir” dedi. İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da açıkladığı “Kanal İstanbul” projesi dünyada ve Türkiye’de yankı uyandırırken, muhalefetin ve medyanın projeyi eleştirdiğini, sabahlara kadar program yaptığını söyledi. Projesinde önce millet ve vatan olduğunu, birçok kişiye aş ve iş kazandıracağını belirten Başbakan Erdoğan, “Proje Ecevit’in olabilir ama projesi nerde? Ama yine de bunlara (muhalefete) göre iyidir” dedi. Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin genel kurul toplantısına katılan Erdoğan, Kanal İstanbul projesini eleştirenlere tepki göstererek şöyle devam etti: “Projenin içinde insan yok dediler. İnsan daha neresinde olacak, burada insana hizmet var. Burada on binlerce insan istihdam edilecek. Bunun çevresinde konutları, fuar, iş merkezlerini görmüyor musun? Kimler iş, aş sahibi olacak. Bunlar, milletin sevincini paylaşamayacak kadar, Çılgın ABD Projesi İktidardaki partinin başkanının “çılgın” diye nitelediği “proje” neden midemi bulandırdı? Açıklanışından bu yana, üzerinde düşünüyorum. Acaba ben değişim karşıtı bir tutucu muyum? Ya da bu partiden ve başındaki kişiden ülke yararına herhangi bir hayırlı iş gelmeyeceği konusunda önyargı sahibi miyim? Midemin bulanmasına, canımın sıkılmasına yol açan başka nedenler de mi var? Soruların hepsine yanıtım “evet” olacak… İlkinden başlayalım… Biraz tutucu olmak her zaman kötü değildir… İyi bir şeyi sırf değişiklik, yenilik olsun diye niçin yıkıp bozalım? Konumuz İstanbul’sa, onu eşsiz kılan şeylerden biri Topkapı Sarayı’nın, Ayasofya’nın bulunduğu tarihi yarımada, ötekisi ise bir doğa mucizesi olan İstanbul Boğazı’dır. Bir an için, tarihi yarımadaya Dubai gökdelenlerinin dikildiğini, o yüreklerimizde yer etmiş siluetin bu gökdelenlerle bozulup yok edildiğini düşünün. Herhalde İstanbul’a, Türkiye’ye, tarihe, bundan daha büyük bir kötülük olamaz. Boğaz’ı eşsiz kılan özellikleri ise, birden fazladır. Bunların başında, kuşkusuz, her şeyden önce doğal oluşu, yanı sıra da bu mucize şehrin içinden geçerek iki denizi (daha doğrusu Karadeniz’le Marmara, Ege ve Akdeniz’i) birbirine bağlamasıdır… Projeye gerekçe oluşturulmaya çalışılırken sözü edilen Süveyş ya da Panama kanallarının bu konuyla uzak yakın bir ilişkisi yok. Onlar İstanbul Boğazı gibi bir doğa mucizesinin yanı başında açılmadılar. Şimdi bu eşsiz doğa mucizesine uydurma bir rakip yaratılarak biricikliği yok edilmek isteniyor… Amaç, güya, kazaları önlemekmiş… Böyle bir uydurmasyon gerekçeye kim inanır? Çevresinde sahte bir cennet oluşturacağınız yapay boğazda da kazalar olmayacak mı? Demek ki asıl nedeni başka yerde aramak gerekiyor… Böylece ikinci soruma ve yanıtına geliyorum… Evet, ben bu ülkeye ve halkına, iktidardaki partiden ve başındaki kişiden herhangi bir hayır gelmeyeceğine inananlardanım. Sözü edilen çılgın proje, hiç kuşkum yok ki çılgın bir rant projesidir. Daha sözü edilir edilmez birtakım ceplerin ve kasaların dolmaya başlamış olduğundan en ufak bir kuşku duymam. Nitekim tahmin edilen (yandaşların mutlaka haberli olduğu) bölgelerde arazilerin bir süredir bazı ellerde toplanmakta olduğunu öğreniyoruz. Proje gerçekleşmese bile, lafının edilmesi birilerinin servetine servet katmaya yetecektir ve katmaktadır da… Ya gerçekleşirse… Orada yapılması tasarlanan, hiç kuşkum yok ki, bir sahte Dubai cennetidir… O sahte cennette zavallı Türkiye emekçisinin konumu ise, kendi işbirlikçi zenginlerine ve dünya para babalarına hizmetçi olmaktan öteye gidemeyecektir… Üçüncü sorum ve yanıtı, hem bilgilerimle, hem önsezilerimle ilgili… Geçen ya da bir önceki yıl, İzmir’de, Uğur Mumcu anısına bir toplantıda dile getirmiştim ve belki de ilk kez söylenmekteydi… AKP’nin hedefi, misyonu, Türkiye’yi bir şeriat ülkesi yapmaktan çok, onu ılımlı İslam sosuna batırılmış, gevşek dokulu, mümkün olduğu ölçüde parçalanmış, Dubai türü bir ülkeye dönüştürmektir… Sözü edilen projenin satır araları okunabildiği ölçüde bunu görmek mümkün… Amaç ve hedef, Osmanlı’nın gerçek görkemli dönemlerini ve Cumhuriyet’in onurunu yaşamış İstanbul’a, fabrikalarla değil, fakat gökdelenler, esnafın kökünü kazıyacak devasa alışveriş merkezleri ve süper lüks otellerle sahte bir görkem kazandırarak, onu bir efendiler ve paryalar başkentine dönüştürmektir… Bu sahte görkemin gerçek efendileri ise, AKP projesinin de sahibi olan uluslararası sermaye; başka bir deyişle de, ABD öncülüğündeki dünya para gücüdür… ABD’nin AKP eliyle yaşama geçirmeye çalıştığı, Türkiye’ye ilişkin “çılgın proje” adım adım gerçekleşmekte… Halkımız derin ölüm uykusundan, pek çok aydınımız aymazlıktan uyanmadıkları sürece, tümüyle gerçekleşmesi uzak bir olasılık değil. Kanal stanbul projesinin belediye başkanlığı döneminden beri rüyası olduğunu söyleyen Erdoğan, ‘’Ecevit de bunu söylemiş olabilir, ama bir projeyi söylemek, yapmak demek değildir. Varsa projesi neredeydi?” dedi. AKP lideri, CHP ve bazı medya gruplarının YGS iddialarını sürekli gündemde tutarak, hükümeti yıpratmaya çalıştığını ileri sürdü. milletle aynı yöne bakamayacak kadar milletten ve ülkeden kopuklar.” Projenin Ecevit tarafından gündeme getirildiğine ilişkin açıklamalara da değinen Erdoğan, bu konuda özetle şunları kaydetti: “Bu proje, bu kardeşinizin, ta belediye başkanlığından itibaren rüyasıdır. Diyorlar ki ‘Efendim bu Ecevit’in projesidir’. Ecevit de bunu söylemiş olabilir, ama bir projeyi söylemek, yapmak demek değildir. Varsa projesi neredeydi?” dedi. Erdoğan, CHP ve bazı medya gruplarının YGS iddialarını sürekli gündemde tutarak hükümeti yıpratmaya çalıştığını söyledi. Muhalefet ve bazı medya gruplarının her şeyi, herkesi istismar ettiğini savunan Erdoğan, “milliyetçiyim” diyenlerin büyük bir kısmına sevgi beslediğini, çünkü onların bazı gerçekleri bilmediklerini savundu. Erdoğan, Ulaştırma Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Sultanbeyli’deki açılış töreninde yaptığı konuşmada da Kanal İstanbul Projesi’ni eleştirenlere tepki göstererek “Nazar etmeyin, kıskanmayın, çalışın, sizin de olur” şunları söyledi: “Ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkmış, ‘Burada insan yok’... Doğru diyor. Onun anladığı manada insan yok bu projede. Bu projede onun yol arkadaşı olan çeteler olmayacak. Onun partisinden seçilip de İstanbul’u, Edirne’yi, Kocaeli’ni yolsuzluk batağına saplayanlar olmayacak. Bu projede, rantiyeciler olmayacak.” Muhalefeti “gerici” olmakla suçlayan Erdoğan, “Peki bunlar ne yapıyor? 8.5 yıldır Anayasa Mahkemesi’ne tünel kazıyorlar” dedi. CHP milletvekili adayı Sinan Aygün’ün “Ecevit’in başbakanlık yapamayacağını” kayıtlara geçiren kişi olduğunu savunan Erdoğan, “Aygün, Ecevit’in memnu haklarını iade etmiş midir? Sayın Kılıçdaroğlu’na ithaf olunur bir belge. Hadi güle güle kullan, herhalde bu sana epeyce yeter” dedi. Seçim döneminde olunmasına karşın İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun Erdoğan’a bütün gün programında eşlik ederek platformda yer alması dikkat çekti. GÜL AVUSTURYA MEDYASINA KONUŞTU ‘Basın özgürlüğü hiçbir açıdan engellenmiyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Avusturya basınının Türkiye’deki tutuklu gazetecilere ilişkin sorusuna, “Basın özgürlüğü hiçbir açıdan engellenmiyor. Ama elbette ki bazı gazetecilerle ilgili sorunlar var çünkü onlar hakkında mesleki değil, başka yasadışı fiillerden dolayı dava açılmıştır” yanıtını verdi. Gül, Avusturya ziyareti öncesi bu ülkenin önde gelen gazetelerinden Der Standard ve Die Presse’ye konuştu. Gül, Die Presse’nin İnsanlık Antı’nın yıkılmasıyla ilgili sorusu üzerine, “Bu hususta iç siyasi tartışmalar söz konusudur. Bu tür tartışmalar her ülkede vardır, yalnızca Türkiye’de değil” yanıtını verdi. Der Standard’ın tutuklanan gazeteciler ve basın özgürlüğüyle ilgili sorusu üzerine Gül, “Türkiye’deki gazetecilerden söz edecek olursak yasal anlamda gazeteciler için mümkün olan en geniş çalışma alanı mevcut. Eğer düşüncenin özgürce ifade edilmesi söz konusuysa, o özgürlüğün sınırlanmadığı görülür. Buradan yola çıkarak basın özgürlüğünün hiçbir açıdan engellenmediği anlaşılmalıdır. Ama elbette ki bazı gazetecilerle ilgili sorunlar var çünkü onlar hakkında mesleki değil, başka yasadışı fiillerden dolayı dava açılmıştır” karşılığını verdi. Türkiye’nin AB üyeliğinin ne zaman olacağına ilişkin bir soru üzerine Gül, “Türkiye her halükârda hem AB’ye hem de Avusturya’ya büyük bir katkı sağlayacaktır. Hatta o kadar ki Türk halkı belki de üyeliğe ‘Hayır’ diyecektir, tıpkı Norveç halkının yaptığı gibi” dedi. ÖDP, YSK’nin vetosunu protesto etti YSK’nin bazı adayları veto etmesi üzerine seçim dışı kalan ÖDP’liler YSK’yi protesto etti. Aralarında ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve milletvekili adaylarının da bulunduğu bir grup ÖDP’li parti genel merkezi önünde toplandı. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nı trafiğe kapatan partililer, Kızılay’a yürüdü. Yol boyunca slogan atan ve pankart açan grup adına Genel Başkan Taş, Güven Park’ta basın açıklaması yaptı. Taş, YSK’nin en temel insan hakkı olan seçme ve seçilme hakkını ellerinden aldığını belirterek “yasaksızbarajsız seçim” talebi ile kampanya başlattıklarını bildirdi. ÖDP’nin seçime girmesinin haksız şekilde engellendiğini anlatan Alper Taş, “YSK’nin bizi seçim dışı bırakmasının peşini bırakmayacağız. ç hukuk yolu tükendiği için sorunu uluslararası hukuka taşıyacağız. Avrupa nsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız” dedi. Taş, bir soru üzerine, parti organlarının toplanarak, seçimde kimi veya hangi partiyi destekleyeceklerine karar vereceklerini söyledi. Günay CHP’yi ziyaret etti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP’nin İzmir’den aday gösterdiği Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, seçim çalışmalarına “resmen” başladı. İlk gün İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ve parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin il başkanlıklarını ziyaret eden Günay’ın CHP durağı basının ilgi odağı oldu. CHP’li yöneticiler tarafından “iyi” karşılandığını vurgulayan Günay, gazetecilerin sorusu üzerine “Ben CHP’den ayrılıp AKP’ye geçmedim. Partinin üst yönetimiyle olan anlaşmazlık sonrası, siyaset yapmam engellenmişti. Ben AKP’ye katıldığımda bağımsızdım. Şimdi AKP’de siyaset yapma hakkımı kullanıyorum” dedi. Günay, CHP’deki gelişmeleri de dikkatle izlediğini dile getirdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle