16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 30 N SAN 2011 CUMARTES [email protected] 14 KÜLTÜR Şilili yazar Luis Sepulveda, Pinochet darbesinden sonra ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı ‘Sürgün yaratıcı kılar’ MELTEM YILMAZ çi ve çağdaş bir edebiyatçı olarak tanımlıyorum. Gençliğinde yer aldığı politik Gençliğinizde, önderi olduetkinlikler nedeniyle işkenceye uğğunuz siyasi hareket nedeniyle ülrayan, Pinochet’nin askeri darbekenizi terk etmek zorunda kalsinin ardından, 25 yaşındayken üldınız. Sürgün deneyiminin, yakesini terk etmek zorunda kalan ve ratıcılığınız ve eserleriniz üzebugün Latin Amerika’nın en sayrinde nasıl bir etkisi oldu? Sürgün, nedenlerini kavramadıgın yazarları arasında gösterilen Şiğınız sürece, yaratıcılığın üzerinde lili yazar Luis Sepulveda, Can bir yüktür. Ama kavrarYayınları’nın düzenlediği Latin sanız, sürgün bir yük Amerika edebiyatı seminerolmaktan çıkarak, tam leri kapsamında İstanbul’a Latin Amerika edebiyatı seminerleri kapsamında tersine, yaratıcılığı tegeldi. “Martıya Uçmayı stanbul’a gelen Sepulveda, nedenleri kavrandığı tikleyen, geliştiren bir Öğreten Kedi”, “Duygusal durum haline gelir. SürBir Katilin Günlüğü”, sürece sürgünün yaratıcılığı tetiklediği kanısında. günü yaşamanın değişik “Patagonya Ekspresi”, Sepulveda, Latin Amerika edebiyatının kıtayı aştığını, şekilleri var tabii, ama “Boğa Güreşçisinin Adı”, bir dünya edebiyatına dönüştüğünü söylüyor. hiçbir zaman yaşadı“Aşk Romanları Okuyan ğınız yer hoş bir yer olİhtiyar”, “Dünyanın Soleyen bir yazarım. Bence doğaya muyor. İtici bir yerde itici bir hanundaki Dünya” adlı roman ve öyküleri Türkçeye de çev ilişkin konular, edebiyatta hak et yat yaşamak zorunda kalıyorsunuz. rilmiş olan yazar, sorularımızı ya tiği yeri buluyor çünkü doğa, zaten Benim sürgün koşullarım, 70’li bizim gerçekliğimizin bir parçası. yıllardaki diğer bazı Latin Amerinıtladı. Türkiye’de özellikle Vascon Benim ilgi alanlarım dünyanın so kalı yazarlarınki gibi, çok ağırdı. celos’nun ‘Şeker Portakalı’ adlı runları ve gerçek konular. Benim Çünkü sürgüne giden kişi 2. sınıf kitabının yayımlanmasının ar edebiyatım, dünyaya karşı durdu bir insandır, hakları olmadan yaşar. dından, Latin Amerika edebiya ğum konumu yansıtıyor, hoşuma İş bulması çok zordur. Ama hayatına ilgi bir hayli arttı. Bu durum gitmeyen konuları da eserlerimde ta devam etme çabası tabii çok uyadünyada da böyle oldu. Artan il dile getiriyorum. Kendimi gerçek rıcı ve canlandırıcı bir şey. giyi neye bağlıyorsunuz? Latin Amerika’dan, 1970’lere kadar edebiyat alanında birkaç önemli yazar ortaya çıkmıştı, zaten onlar da şairdi. Ancak 70’li yıllarda, başta Gabriel García Márquez olmak üzere, çok sayıda etkili ve önemli yazarın ortaya çıkışıyla Latin Amerika edebiyatı adeta patlama yaşadı. Bugün Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın, Latin Amerika edebiyatıyla bu kadar Kültür Servisi fazla ilgilenmesi aslında çok doğal. Aralarında çok sayıda Çünkü bir yandan yerlilerin, diğer akademisyen ve yandan dünyanın her yerinden göç sanatçının da olduğu etmiş insanların yaşadığı bir kıta 145 isim Kars’taki burası. Ve bu durum, Latin Ame“İnsanlık Anıtı” rika edebiyatının bir parçası. Bu neheykelinin yıkılmasına denle, Latin Amerika’dan bir “dünkarşı tepkilerini bir ya edebiyatı” çıktı. bildiriyle dile getirdi. Bugün başlayacak olan Latin “Kars’ta Mehmet Amerika edebiyatı seminerleri Aksoy tarafından kapsamında ilk dersi siz vereyapılan ‘İnsanlık Anıtı’ ceksiniz. Hangi konulara değiheykelinin yıkılması, neceksiniz? sanat eserine karşı İlk dersi benim verecek olmam devlet eliyle bir onurdur elbette. Aldığım davette gerçekleştirilen Latin Amerika edebiyatı üzerine kapsamlı bir şiddet konuşmam istenmiş ama bence gösterisidir. Heykelin Latin Amerika edebiyatı diye bir barışı ve insanlığı şey yok. Kıtanın kuzeyinden gütemsil ediyor olması, neyine çok fark eden topraklarda yaşayan ve bu farklılıkları yapıtlarına yansıtan insanlar var. Ama bu demek değildir ki bu bir kıta edebiyatı. Ben Latin Amerika edebiyatının “insan edebiyatı” olduğunu düşünüyorum. Greenpeace üyesisiniz, romanlarınızda da çevre ve doğa sorunlarını işleyen bir yazarsınız. Öncelikle çevreci bir yazar olmadığımı söylemeliyim, yalnızca romanlarında çevre konularını iş Anılardan... Ulvi Hoca’nın yimserliği Kırk yıl oluyor... Bir ara Elhamra Tiyatrosu’nun matinelerini Ulvi Uraz almıştı. Gençlerden oluşan yepyeni bir kadro kurdu Ulvi Hoca. Erdal Özyağcılar, Kutay Köktürk, Celile Toyon, Tunca Aykut, Yavuz Şeker, Haşmet Zeybek... Günün birinde beni çağırdı. “Volpone”yi okuyup okumadığımı sordu. Ben Jonson’un oyununu biliyordum. “Gel bunu bize uyarlayıp müzikal yapalım” dedi. Uzun uzun konuştuk. Sonunda “Volpone”yi “Osmanlı Pop Müzikali” yapmaya karar verdik. Hoca’nın bir tek koşulu vardı sadece: Oyunun adı “Püsküllü Moruk” olacaktı. Gençlik coşkusuna Ulvi Hoca’yla çalışma keyfi de karışınca, beni tutabilene aşkolsun! Bir haftada çıkardım oyunu. Müzik? Müzik ne olacaktı peki? Cem’i önerdim Hoca’ya. Cem Karaca’yı. Hemen kabul etti. O gün Cem’i yakaladım. Masa başına çöktük. Cem’i yıllardır tanıyordum. Delidolu değil, resmen zincirlik deliydi. Bir türlü denetleyemediği, zaten denetlemek de istemediği coşkusu, onu uçlardan uçlara fırlatıyordu. Durup durup parlamasının, ağzına geleni söylemesinin altında pırıl pırıl bir yürek yatıyordu. Ama deliydi işte. Dünyanın en sevimli delilerinden biri. Bir çırpıda müzikleri hazırladı. İnanılmaz güzellikte şarkılar çıkardı. Topluluğun oyun sırasında canlı müzik yapma olanağı yoktu. Bir orkestra gerekiyordu bunun için. Dünyanın parası!.. Tek çare, müziğin banda alınması, oyun sırasında “playback” olarak verilmesi, oyuncuların da sözleri müzik üstüne söylemesiydi. Cem, orkestrasını alıp bir stüdyoya kapandı, müzikleri banda aldı. O gün ben de gittim stüdyoya. Kayıt bitti. Dinledik. Gerçekten çok güzel olmuştu. Ama birdenbire kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. “Yahu, Cem” dedim, “biz bir şey unuttuk.” “Ne unuttuk?” “Bu müzikal bir oyun değil mi?” “Evet.” “Müzikal oyunda uvertür olmaz mı?” Evet, şarkılar tamamdı da, uvertürü unutmuştuk. “Sıkma canını” dedi Cem. Bir odaya girdi. On dakika sonra da nefis bir uvertürle çıktı. Hemen onun da kaydı yapıldı. Birkaç hafta sonra perde açıldı. Fiyasko! Başta benim metin, her şey felaketti. Müzikten başka. En kötü, en sıkıntılı dönemiydi Ulvi Hoca’nın. Çalışanlara aylık ödemede güçlük çekiyordu. Bazı oyuncular “ne kadar para, o kadar ekmek” ilkesini pek benimsemişti. Kadı’yı oynayan delikanlı bile sahneye çıkarken sakal takmaya üşeniyordu. “Püsküllü Moruk”, her temsilde 1012 seyirciye oynanıyordu. “Hoca” dedim, “hemen bir başka oyunun provasına girseniz...” “Neden?” diye sordu. “Baksanıza” dedim, “oyun tutmadı.” Ulvi Hoca güldü. “Yoo... Oyun tutmadı diyemeyiz. Bir oyuna seyirci gelir. Beğenmez. Oyunun kötü reklamını yapar. Bunun üstüne başka seyirci gelmez, oyun tutmaz. Bu oyuna hiç seyirci gelmedi ki, kötü reklamını yapsın. Onun için, oyun tutmadı diyemeyiz.” Bu mantığa pek aklım ermedi doğrusu. Tanıdığım kadarıyla, dünyanın en kötümser insanıydı Ulvi Hoca. Ama o anda karşımda duran sanatçının iyimserliğiyle de kimse yarışamazdı. Sepulveda “Latin Amerika edebiyatının ‘insan edebiyatı’ olduğunu düşünüyorum” diyor. 145 isimden Kars’taki ‘ nsanlık Anıtı’nın yıkımına imzalı tepki ‘Heykelin yıkımı durdurulsun’ bu şiddet uygulamasını daha da vahim ve kabul edilmez hale getirmektedir. Bu vahim durumu susarak kabullenmeyi reddediyor, başlamış olan yıkımın derhal durdurulmasını ve heykelin tasarlandığı şekilde onarılıp tamamlanması için gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz.” isteğinde bulunan isimler arasında Atilla Dorsay, Aydın Pesen, Barış Pirhasan, Cem Mansur, Ece Temelkuran, Engin Akın, Garine Bahçeci Seropyan, Gencay Gürsoy, Gündüz Vassaf, Handan Börüteçene, İpek Duben, İskender Savaşır, Jale Parla, Latife Tekin, Leyla Tavşanoğlu, Mehmet Güleryüz, Melek Ulagay, Murat Gülsoy, Müge Sökmen, Nevin Sungur, Nora Şeni, Osman Kavala, Osman Okkan, Oya Baydar, Selçuk Erez, Zeynep Oral, Zeynep Rona da yer alıyor. ZÜLFİKAR NAKLİYAT Ev ve O fi s Taşıma cılığı Telefon: 0216.575 91 22 0532.564 17 17 0555.302 66 34 İstanbul Teknik üniversitesi, İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümünden almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. SERDAR ARPAG Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle