25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 N SAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA DİZİ 9 Vietnam’ın geleneksel eski imparatorluk başkenti Hue’nun gizli hazineleri Son imparatorun kenti N argilenin yanına şöyle bir yazı yerleştirmişler: “Nargileyi kim sevmez? ‘Su piposu’ ya da ‘hookah’; nargile kafeleriyle ün salan Türkiye’den çıkma. Ama nargile artık Vietnam’da da yayılıyor. Elma, çilek, naneli nargileyi siz de deneyin!” Adını daha önce duymadığım bir Vietnam kentinde “Türk nargilesiyle” karşılaşmak, aklıma gelmezdi. Ama “küreselleşme” böyle bir şey. Türkiye’nin popüler “nargile kafelerinin” ünü buralara dek gelmiş... Hue’de kaldığımız otelin çay salonunda ilk karşıma çıkan sürpriz, bu alayıvalayla pazarlanan “Türk nargilesi” oldu. Buraya “son imparatorun kentini” görmeye geldik… turistlerle şimdi ye19. yüzyıl baniden hayata döşından İkinci nüyor Hue... Dünya Savaşı’nın Hue’ye gidebilsonuna dek Hue, mek için önce DaVietnam’a başnang kentine uçukent olmuş. yoruz. Yalnız tuHo Şi Min’in ristler değil, Vi1945’te bağımsız etnam içlerine Vietnam CumhuO PAPA PAOL Fotoğraflar: G AN dalmak isteyen riyeti’ni ilan etmetüm yabancılar; Fransızlardan ABD güçsiyle, başkent arlerine dek.. ülkeye hep buradan girmiş. kadan Hanoi’ye taşınmış. Son imparator Vietnam Savaşı arifesinde “Kuzey” da “Boyunduruk altında yaşayan bir “Güney” olarak Vietnam’ı ikiye bölen ulusun kralı olacağıma, bağımsız bir 17. paralele yakın olan Danang şehri, saülkenin yurttaşı olmayı tercih ederim” vaş devam ettiği sürece Amerikalıların diyerek tahtını bırakmış ve burayı terk etstratejik karargâhlarından biri olarak miş. kullanılmış. Bugün ise burası Vietnam’ın ue turizmle yeniden baş döndürücü hızla gelişen turizm enkeşfediliyor düstrisinin en stratejik karargâhına döOrta Vietnam’da bulunan Hue’yi 1.5 nüşmüş durumda. asır boyunca başkent yapan “Nguyen haanag sahilleri Antalya gibi nedanı” tarih sahnesinden çekilince, Vietnam’ın orta kısmında hangi turizm şehir üzerindeki perde kapanmış; Ta beldesine giderseniz gidin, mutlaka bu1990’lı yıllar sonunda bu bölge, turizmradan, Danang’dan geçmek zorundasınız. le yeniden keşfedilene dek. UNESCO Dünya Kültür Mirası LisHanoi ve Saygon’dan akın akın gelen H D tesi’ne giren Uzakdoğu’nun incisi Hoi An örneğin buraya arabayla yarım saat. UNESCO listesindeki Hue’de gene keza... Danang Havaalanı’na üç saat uzaklıkta... Önemli bir liman kenti olmasının ötesinde fazla bir özelliği olmayan Danang civarındaki bu yoğun turist trafiği, son on yılda bu kenti de “Yürü ya kulum!” hesabına kalkındırmış. Öyle ki DanangHoi An arası Güney Çin Denizi kıyısında dört başı mamur bir Antalya oluvermiş. Beş yıldızlı oteller, SPA hizmeti veren tesisler, golf sahaları, tatil köylerinin birbirini izlediği 10 kilometrelik sahil şeridi boyunca kendinizi Belek’te hissediyorsunuz. Yasak Kent’in muhteşem haremi kalan sarayı, Pekin’in “Yasak Kent”inden ilham alan ilk Nguyen imparatoru, on binlerce esiri seferber ederek yaptırmış. Hue’nin “Yasak Kent”i, içinde 90 ayrı saray bulunan Pekin’inki kadar muazzam değil. dari yöneticilerle, imparator ve ailesini barındıran Hue’deki “Yasak Kent” daha çok bizim Topkapı boyutlarında, yaklaşık 10 hektarlık bir alana yayılıyor. “Topkapı” gibi buraya da alabildiğine sıkı protokole tabi görkemli bir saltanat kapısından giriliyor. Çin tarzındaki bu saltanat kapısının 5 ayrı girişi var. Ortadaki girişi yalnız imparator kullanıyor. Saray erkânı, sivil ve askeri mandarinlerin kapıları ayrı... Bunlara ilaveten bir de atlar ve yük taşıyan filler için ayrı girişler bulunuyor. Saltanat kapısının ardında bir merasim avlusu göze çarpıyor. “Mandarinler” burada sabahları imparatoru selamlayarak güne başlarlarmış. Buradan kralın taht salonuna geçiliyor. Taht salonu da boydan boya kırmızı ve altın lakeden yapılmış. Bundan sonra iç avlular başlıyor... “Yasak Kent” böyle sürekli olarak iç içe geçen avlular ve farklı işlevleri olan köşkler, pavyonlar, çeşitli pagoda’lar ve harem dairelerinden oluşuyor. Bu yapıların çoğu ne yazık ki, Vietnam Savaşı’nda ağır hasar alarak yerle bir olmuş. Kalan mevcut binalar, UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne alınmış ve 2000’ler başından bu yana ciddi restorasyondan geçmiş. oluşan bir “Yasak Kent”, kalın surlardankale içinde. büyük On kilometre uzunluğundaki surlar içinde Mezarında yaşayan hükümdar uzeyde DanangHue arası, güneydeki DanangHoi An kıyı şeridine göre nispeten bakir. Görece olarak kuzeyde kalan ve güney sahillerine göre daha serin olan “Hue”, deniz ve kum turizminden ziyade kültür turizmini çekiyor. Turistler Vietnam’ın en iyi muhafaza edilmiş olan bu tarih kentine; Çin etkisindeki Vietnam mimarisinin örneklerini, imparator mezarlarını, saraylarını ve Pekin’deki Yasak Kent’in küçük bir uyarlaması olan Hue’nin Yasak Kent’ini görmeye geliyorlar. Hue’deki gezimize önce “imparator mezarlarıyla” başlıyoruz. İmparator mezarları dendiğinde yalnız imparatorun gömüldüğü mezar değil, mezarın etrafındaki her türlü yapı ve saraylar anlaşılıyor. Gördüğümüz ilk mezar, 4. imparator Tu Duc’un mezarı. Vietnam’ın sömürge gücü Fransa’nın eline düştüğü 19. yüzyıl ortasında 36 yıl tahtta kalan bu imparator, bahtsız bir adammış. 100’ün üstünde cariyesi olmasına karşın, hiç çocuğu olmamış. Ülkesinin Fransa boyunduruğu altına girmesiyle iyiden iyiye hüzne kapılan 4. imparator, mezarını ölümünden 16 yıl önce bizzat kendisi yaptırmış. Bir süre sonra, sarayından çok mezarında yaşamaya başlamış. K “Hüzne kapılan 4. imparator; mezarını ölümünden 16 yıl önce bizzat kendisi yaptırmış. Bir süre sonra, sarayından çok mezarında yaşamaya başlamış. Bu yüzden buraya ‘Hüznün güldüğü, coşkunun ağladığı yer’ deniyor.” “Dinh’in mozolesinin 127 basamak merdiveni var. Basamaklar, yağmur yağdığında sular aşağı doğru akarken ‘hüzün’ ve ‘yas’ duygusu versin diye çok dik yapılmış. Maksat, yağmur suları merdivenlerden aşağı boşalırken mozolenin de ağladığı duygusunun yaratılmasıymış!” “Mezarların yanında şöyle bir açıklama var: “Dini yaşamda ruhlara inanç Vietnam’da günlük erişte çorbası kadar yaygındır. Burada hava ve rüzgâra karışan ruhlar her zaman her yerdedir ve çok güçlüdür!” üzün güldüğü, coşkunun ağladığı yer’ Bu yüzden buraya “Hüznün güldüğü, coşkunun ağladığı yer” adı veriliyor. Tu Duc, karıları ve cariyelerini de doldurduğu iki büyük saltanat kayığıyla, mozolesini çevreleyen “Parfüm nehrinde” önce gezintiye çıkar, ardından bu mistik atmosferde saatlerce şiir yazıp müzik dinleyerek vakit geçirirmiş. Bu maksatla kral, mezarının yanı başında bulunan gölde direkler üzerinde yükselen zarif bir de pavyon yaptırmış. Ve buradan çıkmaz olmuş. Fransızların tam böyle Vietnam’ın altından girip üstünden çıktığı bir dönemde, imparatorun acz içinde inzivaya çekilip şiirle uğraşması halkı çileden çıkarmış... Tu Duc da bunun üzerine, kendi yazdırdığı mezar taşında özeleştirisini yapmış ve gelecek kuşaklardan tarih önünde kendisini daha farklı bir anlayışla değerlendirmelerini istemiş. ‘H vunları gibi, kralın hayat öyküsü, başardığı işler, marifetleri anlatılıyor. Dinh’in oğlu, müsrif harcamalar için savurduğu vergilerle halkın belini büken babasına dikilitaşında yalnız övgü düzmüş ama nafile... Son imparatorun babası, Nguyen hanedanının en kokuşmuş dönemiyle hatırlanan isimlerden biri olarak kalmış. Bu altüst oluş çağında Vietnam’da Çin alfabesinden Latin alfabesine geçilmiş. Bu muazzam değişikliğe rağmen, Dinh’in taşı Çin harfleriyle yazılı... “Geleneklere bağlılığı” kanıtlamak adına hanedan mensupları, kral mozolelerinde “yeni alfabeyi” kullanmayı reddetmişler. Khai Dinh’in mezarı her şeye rağmen kendisini Batı etkisinden koruyamamış. Buradaki mezarlar arasında Batı mimarisi öğeleri kullanan tek mozole bu. Dinh’in mozolesi 127 basamak merdiveni ile karşımıza çıkıyor. Basamaklar, yağmur yağdığında sular aşağı doğru akarken “hüzün” ve “yas” duygusu versin diye alabildiğine dik yapılmış. Bununla güdülen amaç, yağmur suları merdivenlerden aşağı boşalırken mozolenin de ağladığı duygusunun yaratılmasıymış! çorbası kadar yaygın! Ruhlara inanç, erişte Merdiven altındaki ön taraçanın iki yanında da iki düzine heykel görülüyor. Bunlar, hükümdara “öbür dünyada” refakat ettiği düşünülen “atlar”, “filler”, “askerler” ve “mandarin” tabir edilen saray erkânı oluyor... “Sosyalist Vietnam Cumhuriyeti” komünist rejimle yönetilse de, “ataların ruhlarına inanç” hâlâ çok önemseniyor. Öyle ki içinde çok zengin hazineler bulunduğu düşünülen bu mezarların altına sırf “ruhları rahatsız etmemek için” girilemiyor ve bölgede arkeolojik kazı yapılamıyor. Mezarların yanına iliştirilmiş bir bilgi notu, bu açıklamaların yanına şu sözleri ekliyor: “Dini yaşamda ruhlara inanç Vietnam’da günlük erişte çorbası kadar yaygındır. Burada hava ve rüzgâra karışan ruhlar her zaman her yerdedir ve çok güçlüdür!” Yasak Kent”te beni en etkileyen kısım ‘harem daireleri’ oldu... Haremin çatısında, soyluluk simgesi ejderhalar olmasa, bu bölümün bir Osmanlı sarayından çıktığını düşünebilir insan. Haremde erotizm değil hüzün var Kent”te beni en çok “Y asak kısım “haremburadaetkileyen dairesi” oldu... Harem köşkleri çatısında, soyluluk simgesi sayılan ejderhalar olmasa, bu bölümün gerçek bir Osmanlı sarayından çıktığını düşünebilir insan. Hele valide sultan için yaptırılan ahşap bir pavyon var ki, eski Türk haremleri gibi tıpkı. Sular üzerinde bir veranda ile çevrili olan bu melankolik harem pavyonunu, valide sultan boş vakitlerinde dinlenmek için kullanırmış... Valide sultan, Osmanlı haremlerinde olduğu gibi imparatorluğun baş kadını oluyor. Cariyeler ve harem ağaları ezcümle onun emrine tahsis ediliyor. İmparatorun gözdesi, valide sultanın hemen ardından harem hiyerarşisinde ikinci sırada gelirmiş. Zaman zaman imparatorun aklını çelen farklı cariyeler, gözYasak Kent, deyi gölgede bırakahükümdar ailesinin bilirmiş. Ama her ne yaşadığı ve pahasına olursa olsaray erkânı ile sun, haremin katı, ziyaretçiler dışında protokol hiyerarşisi kimsenin giremediği asla bozulmazmış. imparatorluk saraylarının Bunun dışında tıpkı bulunduğu kutsal Osmanlı haremi gibi, alana verilen Nguyen hanedanının ad oluyor. haremi hakkında fazla bilgi yok. “Yasak Kent”in kadınları, dış dünyayla aralarındaki irtibatı kesen bu avlularda bunaltıcı yaşamlar geçirmiş. Erkek hekimler tarafından tedavi edilemediklerinden çoğu genç yaşta yaşamını yitirmiş. İleri yaşlara erişebilenler de yalnızca bu sessiz ağaçların tanık olduğu acımasız harem entrikaları arasında çürüyüp gitmiş. “Yasak Kent”in “rüzgâra karışan ruhları” en çok burada hissediliyor... Bu bölümde, başka hiçbir yerde hissedilmeyen koyu bir hüzün var. Onca gözyaşı, onca keder sanki bir bir bu ağaçlara ve bu kafesli pencerelere sinmiş... “Harem” ve “çok evlilik” badiresini, Vietnam’ın devrimci lideri Ho Şi Minh 1945 yılında yok etmiş. Harem ağalarının görevi: Çetele tutmak ezarları gördükten sonra imparatorların yaşadıkları sarayları da artık görebiliriz. Bir sonraki hedefimiz: “Yasak Kent!” “Yasak Kent”i bize gezdirecek olan rehber ne var ki yol üzerinde harem ağalarının mezarlarına da bir göz atmadan buradan ayrılmamamız gerektiğini söylüyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda olduğu gibi “Nguyen’ler” de haremlerini hadım edilen harem ağalarına teslim etmiş. Harem ağalarının baş görevi, imparatorun yatak odası trafiğinin çetelesini tutmakmış. Hangi kız, hangi gece hükümdarla beraber oldu? Bu çetele, doğumların ay ve gününü takip edebilmek açısından çok önemliymiş. Harem ağaları bunun yanı sıra imparatorun dul cariyelerine de hizmet ederlermiş. Dul cariyelere, bir sonraki hükümdar asla dokunmazmış. Ölen kralın ardından kadınlar, sabah boyu gezdiğimiz mozolelerde yıllarca yas tutarmış. Yeni hükümdar âlicenap çıkarsa, kadınların bazılarını salar ve köylerine yollarmış.... Kimsesiz harem ağalarının mezarları, çam ormanlarında gözlerden uzak, ıssız bir Budist M erdivenden su aktığında mozole ağlıyor Tu Duc’un mezarından sonra, hanedanın son dönemine damgasını vuran 12. imparator “Khai Dinh”in mozolesine geçiyoruz... 191625 yılları arasında tahtta kalan Khai Dinh, Vietnam’a artık tartışmasız biçimde hükmeden Fransa’nın elinde oyuncak olmuş. Vur patlasın çal oynasın; para harcamak, saray yaptırmaktan başka şey düşünmeyen Dinh’in mezar taşını da oğlu inşa ettirmiş... Mezar taşı derken burada büyük mozolelerin girişindeki “dikilitaşlar” kastediliyor. Dikilitaşların üzerinde, Mısır firaHarem ağalarının mezarı içinde nilüferler olan bir havuzun yanıbaşında. Üzerlerinde de sırtları yosun tutmuş ‘sonsuzluk’ simgesi kaplumbağalar duruyor. M mabedi içinde. “Harem ağaları Pagoda’sı” olarak bilinen mabet henüz büyük turist kafilelerinin ilgi alanına girmediğinden, tamarind ağaçlarının gölgesindeki bahçelerle, içinde Budist inançlarına göre “saflığın” simgesi olan nilüferler bulunan şiirsel, güzel havuzu rahatça gezebiliyoruz... Sarayda ölüm ‘Uğursuzluk’ Pagoda’nın bahçesinde yaklaşık yirmi harem ağasının mezarı bulunuyor. Mezarların üzerinde, sırtları bakımsızlıktan yosun tutmuş “sonsuzluk” simgesi kaplumbağalar duruyor. Mezar taşlarının birinde “Biz hastalandığımızda da buraya gelirdik. Yaşamımızda olduğu gibi ölümde de huzuru yalnız burada bulacağız!” yazıyor. Harem ağaları meğer hastalandıkları zaman “Yasak Kent”ten uzaklaştırılırmış. Çünkü, bir harem ağasının sarayda ölmesi hanedan için büyük uğursuzluk sayılırmış. Saray hiyerarşisinin en alt kademesini temsil eden harem ağaları için bu “pagoda” son kertede insanlıklarını hatırladıkları tek yer olmuş. B TT C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle