16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 N SAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA 15 gayet iyi bildiği, tiyatroseverlerin de adını duyduğu bir Fransa kentidir. Çünkü her yıl uluslararası önemde bir tiyatro festivaline ev sahipliği yapar. Bu festival sırasında kentte salt tiyatro değil, her alanda sanat etkinlikleri düzenlenir, resim ve heykel sergileri açılır, sokak gösteriler yapılır. Her yıl on binlerce insan, dünyanın dört bir yanından festivali izlemeye gelir. Dolayısıyla Avignon, her şeyden önce “sınırsız düşünce ve ifade özgürlüğü” demek olan sanatın dünyaya açıldığı bir kenttir. Ne var ki Avignon, tarihe de Vatikan öncesi Papalık payitahtı olarak geçmiş, Katolikler için kutsallığı yüksek bir diyardır. İşte bu diyara kurulan Caumont Modern Sanat Müzesi, geçen pazar köktendinci Katoliklerin saldırısına uğradı. Tıpkı dünyanın çeşitli ülkelerinde cuma namazından çıkıp Hz. Muhammed’in karikatürünü içeren Danimarka dergisinden alıntı yapan, Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri’ni yayımlamaya cüret eden yayınevi, dergi, gazete ya da herhangi bir “müstehcen” sergiyi basan, Afganistan’da bin yıllık Buda heykellerini “haramdır” diye kıran köktendinci İslamcılar gibi... Avignon’daki bağnaz Katolikler de pazar ayininden çıkıp modern sanat müzesini bastılar. Amerikalı sanatçı Andres Serrano’nun Hz. İsa ve dua eden bir papazı konu alan iki tablosuna saldırdılar. Müzenin korumalarını bağlayarak içeri Avignon, Türkiye’de isteyen yurtdışına açılmak tiyatro yazarları ve oyuncularının Savaş Besiciliğinde Fanatizm içermeyen bir daldılar, müze Fotoğraf: DANIEL başka tablo da memurlarını COLAGROSSI galeyandan da etkisiz hale nasibini aldı. getirdikten Diyeceksiniz sonra tabloları ki, Hz. İsa’yı parçalamaya çişe daldırmak çalıştılar. da Günlerdir “müminlerin süren sokak hassasiyetini gösterileri ve rencide eden” müzeye epeyce yöneltilen provokatif bir tehditler sanat eseri. sonucu, Müzeyi hedef “Mucizelere gösteren İnanıyorum” Katolik cemaat adı verilen de saldırıyı sergideki böyle tablolar savunuyor pleksiglas zaten. Avignon ardında Başpapazı sağlama Cattenoz, alındığından, “Fransa’da tornavida ve idrara daldırılmış bir Kuran çekiçle, sınırlı bir tahribat tablosu sanat eseri sayılsaydı, yaptılar. Ama girişim gayet Müslüman müminlerden önce örgütlü olup, Katolik ruhbanın devlet ayağa kalkardı” derken, parmak izlerini taşıyan bir doğru söylüyor. Katolik “galeyana getirme” dernekleri, “Niçin aynı duyarlık operasyonuydu. ve kutsala saygı, bize de Aslında kafayı tek bir tabloya gösterilmiyor” diye soruyorlar. takmışlardı: Hz. İsa’nın üzerine Haklılar. gerildiği çarmıhı, idrar dolu bir Ne var ki bugün Avignon’da bardağa batırılmış gösteren Katolikleri galeyana getiren “Piss Christ” adlı kromaj “Piss Christ” tablosu, Fransa’da fotoğraf... Ama dua eden papaz pek çok kent müzesinde ellerinden başka imge 1987’den beri sergileniyor. Zaten Avignon Müzesi tabloyu 2006 yılında da sergilemiş, hiçbir tepkiyle karşılaşılmamış... Tablo, aynı tablo. İnsan ister istemez, aynı Katolik müminlerde 1987’den 2006’ya görülmeyen hassasiyetin, 2006’dan 2011’e geçen 5 yılda nasıl ve hangi nedenle rencide olabilir keskinliğe ulaştığını merak ediyor. Ben hariç. Yurtiçinde ve yurtdışında, yazılarımda ve konuşmalarımda, yıllardan beri, herhangi bir dine gösterilen duyarlığın, öteki dinlerin de duyarlığını tetiklediğini ve genelinde tüm dinlerin, özelinde de İslamcılığın Hıristiyancılıkla basamak basamak, adeta birbirlerine altın beşik yaparak tırmandığını anlatmaya çalışıyorum. Etki tepki dengesidir bu: Laik ya da seküler Avrupa ülkelerinde azımsanamayacak bir nüfus oluşturan Müslümanlar arasında giderek artan İslamcı fanatizme, salt yakarlar, öldürürler, aman hassasiyetleri rencide olmasın diye gösterilen anlayış ve verilen tavizler, elbette ki Hıristiyan fanatizmini canlandırıyor. Ve kutsala hassasiyetle birlikte, 20. yüzyılın başında zar zor, hatta çok kanlı hesaplaşmalar sonucunda iştihası bastırılan ruhban sınıfının devlet ve toplum üzerindeki etkinliğini arttırıyor. Bu gidiş, hiç hayra alamet değil. Ve 21. yüzyılda, dincilikle birlikte ırkçılığı körükleyen fanatik ayrımcılığın, Avrupa’da başlayıp dünyaya yayılacak bir din savaşını tetiklemesi, hem de yirmi yıl içinde gerçekleşebilir bir olasılık. “Fanatizmden barbarlığa tek adımda geçilir.” DIDEROT Ayıp Üstüne Ayıp S anatçı ve yazar Bedri Baykam’ı yaralayan bıçaklı saldırganın, aslında cinayete teşebbüs olan suçu, hangi gerekçe ya da “düzenleme”yle işlediğini kestirmek hem zor, hem kolay. Zor, çünkü zanlı Mehmet Ç. ruh hastası bile olsa, Bedri Baykam’ı Mehmet Aksoy’un heykelini savunuyor diye kurban seçmesi, üstelik Baykam’la birlikte Tuba Kurtulmuş’a da saldırması pek olası değil. Kolay, çünkü bir sanat eserinin, sanattan hiç nasibini almamış devlet otoritesi tarafından “ucube” diye yıktırma kararının alındığı bir ülkede, sanatçının vurularak, bıçaklanarak yıkılması normaldir. Bedri Baykam ve Tuba Kurtulmuş’a acil şifalar diliyor, kafayı yiyenlerin sardığı Türkiye’ye geçmiş olsun diyorum. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 12 Haziran genel seçimlerine ilişkin olarak 12 bağımsız milletvekili adayını veto etti. Bu 12 kişiden 7’si Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) desteklediği adaylar. YSK’nin anayasanın 76. maddesine dayanarak verdiği bu karar sonucunda Hatip Dicle, Leyla Zana, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, İsa Gürbüz, Salih Yıldız seçimlere katılamayacak. Mevzuata göre bu adayların yedekleri olmadığından BDP, Mersin, Elazığ ve Siirt’te tek bağımsız aday gösterdiği için bu 3 ilden milletvekili seçtirme şansı bulunmadığı gibi, Diyarbakır’da da 2 adaylığın iptali nedeniyle seçime girmesi durumunda en fazla 4 milletvekilini Meclis’e gönderebilecek. Dünkü Cumhuriyet’te manşete çıkarıldığı gibi YSK’nin kararı taşları yerinden oynatmıştır. Bu karar bir biçimde düzeltilmezse yalnızca Güneydoğu’da değil Türkiye genelinde istenmeyen olaylar yaşanacaktır. BDP’nin desteklediği bağımsız adayların seçimlere katılamaması doğrudan doğruya AKP’nin işine yarayacağından eleştiri okları öncelikle iktidara yönelecektir. YSK kararı önümüzdeki seçimlerin meşruiyetine gölge düşürmüştür. Karar istendiği kadar yasalarla açıklanmaya çalışılırsa çalışılsın kamuoyunu tatmin edemeyecektir. Seçimlere katılması engellenenlerden üstelik ikisi, Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak halen milletvekilidir. Bu milletvekillerine “Artık seçimlere katılamayacaksın!” demek anlaşılabilir bir durum değildir. YSK, işi seçimden seçime yoğunlaşan bir kuruldur; kurulun aklına dört yıl boyunca gelmeyenler bir anda mı gelivermiştir? Yoksa yasalar kılıfına uydurularak AKP’nin Güneydoğu’daki şansının arttırılması mı amaçlanmaktadır? Hukukun guguklaştırıldığı koşullarda insanın aklına bunların gelmesi herhalde doğaldır. TBMM derhal toplanmalı, hangi yasanın değiştirilmesi gerekiyorsa değiştirilmeli, Türkiye bu ayıptan kurtarılmalıdır. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere devlet büyükleri Yükseköğrenime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşanan şifre rezaletine ilişkin ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in açıklamasından tatmin oldular ya, bizim de tatmin olmamızı bekliyorlar. Fakat olamıyoruz, hele YGS mağduru gençler hiç olamıyorlar. Bu tatmin olamama durumu Başbakan’ı fena halde öfkelendiriyor, hele gençlerin alanlara dökülmesi kanını tepesine çıkartıyor. Nitekim “2023” gösterisinde, “Bu gizli eller tarafından yönlendirilen çocukların karşısına istersek 45 bin kişi çıkartırız!” dedi. Başbakan bir an Türkiye’nin Yemen, Suriye, Libya gibi bir ülke, toplumun da bir “biat”, “itaat” toplumu olmadığını unutmuş olmalı; ama neyse bu dehşet uyandırıcı tehdit eyleme dönüşmedi, Taksim Alanı da Kahire’nin Tahrir Meydanı olmaktan kurtuldu. Halkı halkla tehdide ne denir, bir ad bulamıyorum. “Ayıp” dense hafif mi kalır, onu da bilemiyorum. Gazetemiz yazarlarından Bedri Baykam’a ve asistanı Tuba Kurtulmuş’a karşı düzenlenen alçakça saldırıyı şiddetle kınıyor, kendilerine geçmiş olsun diyorum. K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK ‘ G ’ N O K T A S I [email protected] Silivri’nin Serzenişi... Denizi, tarihi, doğal değerleri, aydınlık insanları ve yoğurduyla ün yapan Silivri ilçemiz, “Ergenekon”dan bu yana sadece “cezaevi”yle akla geliyor. Buna üzülerek “çıkış yolu” arayan Silivrililer ise ilçelerinin bir kültür, bilim ve aydınlanma kenti olarak gelişmesini istiyorlar... Aynı zamanda “tarihçi” olan Belediye Başkanı Özcan Işıklar’a soruyoruz: “Cezaevi kenti olarak tanınmanıza karşı neler tasarlıyorsunuz?” İstanbul’un 1/100 binlik planındaki 5 çekim merkezinden biri olduklarını; Gazitepe’de düşünülen havaalanı da dahil, deniz başlatıldığı Silivri’de 430 bin km2 ekilebilir arazi var. Namık Kemal Üniversitesi’yle sürdürülen “İyi Tarım” projeleri, örneğin aynı tarladan 20 kat fazla buğday elde edebilmeyi sağlıyor. Bu yıl, nane, rezene ve anason ekimlerinin de başladığını belirten Başkan diyor ki: “7 milyon m2’yi beşer, onar dönüm halinde tarım yapacak hemşerilerimize kiralayacağız… üretilen mala alım garantisi vereceğiz. Böylece işsizliği de azaltacağız ama en önemlisi verimli tarım topraklarımızı korumuş olacağız. Toprağı bir geçim kapısı haline getirirsek onu korumak için bir çaba harcamamıza gerek yok.” Silivri her yıl geleneksel şenliklerin düzenlendiği ünlü yoğurdunun kalitesini koruyarak daha fazla üretilmesi için de hazırlıklar içinde. Bıçakla kesilebilen yoğurt, kıvırcık koyunlardan sağılan sütlerin 150 dakika tahta kaşıkla karıştırılarak kaynatılmasıyla yapılıyor. Fatih’in İstanbul’u almasından 15 gün sonra Dayı Karaca Bey’in Osmanlı’ya bağladığı Silivri, yaklaşık 3 bin yıl önce Marmara’ya bakan sarp bir tepede kurularak surlarla çevrilmiş. Daha sonra İstanbul’u da kuracak olan Megaralılar MÖ 7. yüzyılda Yunan kolonisi yapmışlar. Strabon ilçenin adının, kenti kuran efsanevi Kral Selisi’den geldiğini yazar... Cumhuriyetin ilk yıllarında Şehir Hatları, Silivri seferlerini başlatınca, İstanbul’un sayfiyesine dönüşen kent, ilerleyen dönemde bu duyarlılık kalkınca yalnızlaşmış.. Özellikle eski kenti içeren Fatih Mahallesi’ndeki tarihi ahşap evler, Selimbria Surları, Aleksios Apokaukos Kilisesi’nin sarnıcı, Piri Mehmed Paşa’nın 1530’larda yaptırdığı cami ve Mimar Sinan’ın 33 gözlü ‘Uzun Köprü’sü, tarihin ayakta kalan tanıkları.. Bütün bunları “Silivri sakinleri”nden sevgili gezgin gazetecimiz Mustafa Balbay kim bilir ne güzel yazacak… herkesi, antik Selybria’ya kim bilir neler söyleyerek davet edecek.. (Bu akşam 20.30’da Ulusal Kanal’daki İmar Dosyası’nın konuğu Belediye Başkanı Özcan Işıklar. Cezaevi kenti yerine tarih ve turizm ilçesi olarak tanınmayı amaçlayan projelerini konuşacağız.) Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] Tarih içinde Silivri Kalesi... ulaşımı ve raylı sistemle tüm İstanbulluların güzelliklerinden yararlanmasını hedeflediklerini belirten Başkan diyor ki: “Kentin bu olanaklarla üstleneceği hizmetler, başta turizm olmak üzere tarım, lojistik, sanayi ve ticaret olarak planlandı.” ezaevini ‘aşabilmek’ Silivri’de bu hedefler için kollar sıvanmışken, cezaevinin “baskın” konumunu aşabilmek herkesin gündemini oluşturuyor. Kimlikli gelişebilmenin güçlü kaynağını ise geçmişi İstanbul’dan eskilere giden, hatta ilk insanlara ait mağaralarıyla “tarihöncesi” kültürleri bile barındıran uygarlık birikimleri oluşturuyor. Örneğin Ortodoks dünyasının “son Aziz’i Nektaryus”un yaşadığı ev Silivri’deydi... ancak ev yok olduğu gibi, diğer Ortodoks yapıları da bakımsızlıktan harabe halinde. Bu yüzden dünya kiliselerindeki ayinlerde Silivri’nin de adı geçmesine rağmen, Ortodoksların inanç mekânlarına ziyaretleri sağlanamıyor. Belediye bu olanağa kavuşabilmek için geçmişi tanıtan yayınlarla birlikte yok olan mirası canlandırmayı da hedeflemiş. Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun suru olan, MarmaraKaradeniz arasında MS 5. yüzyılda yapılmış 60 km’lik “Anastasya Surları” ise hiç değilse “fark edilebilir” kılınacağı koruma projelerini bekliyor.. BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Balbay yazacak 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] T.C. SİLİVRİ/İSTANBUL 2. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI 2010/466 TLMT. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci arttırmanın 05/05/2011 günü saat 11.00 11.10’da Gaffaroğlu Otoparkı SelimpaşaSilivri’de yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı taktirde 10/05/2011 salı günü aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin, ihale damga vergisi ve araç teslim masrafının alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilan olunur. 05/04/2011 Takdir Edilen Değeri YTL. Adedi Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri) 20.000,00 1 Adet 34 FHE 75 PLAKALI HUNDAİ 2009 MODEL KIRMIZI RENKLİ OTO, ARACIN MUHTELİF YERLERİNDE ÇİZİKLER MEVCUT. (İİK. m. l14/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. (Basın: 26189) Çağdaş tarım Tarımda da örnek çalışmaların 1/ Kırmızı renkli 1 ve iri taneli bir üzüm cinsi. 2/ 2 Yunan mitoloji 3 sinde tutku tanrı 4 çası... Tarım bit5 kilerine ve orman ağaçlarına büyük 6 zarar veren bir 7 böcek. 3/ Cisim 8 ler tarafından yansılanan ışığın 9 gözde oluşturduğu du 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yum... Cevher ya da ka 1 A K R E D İ T E yaç içinde kazılan yük 2 K A U NO S B E sek eğilimli galeri. 4/ 3 R OM J A K A R Afganistan’ın başkenti. 4O S E L O A B A 5/ İşaret... Çift katlı ve 5N L U O V İ T pamuklu bir kumaş cinsi. 6/ Fazladan kılınan 6 İ N İ S İ Y A L A R A L P namaz ya da tutulan 7 M İ 8 S A K İ N AME oruç... Umman’ın plaka K U R imi. 7/ Rıhtımlarda ha 9 T A V A S lat bağlamaya yarayan sağlam halka... Yüce, yüksek. 8/ Bir çoğul eki... Dağın eteği. 9/ Mimar Sinan’ın başyapıtı sayılan, Edirne’deki cami. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir akvaryum balığı. 2/ Tanrıtanımaz... Kırgızların ünlü destanı. 3/ İskambilde dört işaretten her birine verilen ad... Civcivlikten çıkıp yenilebilecek hale gelmiş tavuk. 4/ Olanaklı, mümkün. 5/ Parola... Tatlı sularda yaşayan kefal balığı. 6/ “Dünyada sevilmiş ve seven bekler / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler” (Y. K. Beyatlı)... Kemiklerin yuvarlak ucu. 7/ Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka... Orhan Hançerlioğlu’nun bir romanı. 8/ Libya’nın plaka imi... Çevre, etraf. 9/ Marmaris ilçesine bağlı turistik bir köy. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle