16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 N SAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Cumhuriyet’in yüzüncü yılında Türkiye 500 milyar dolarlık ihracat, 625 milyar dolarlık ithalat yapacak 2023’ün yol haritası Türkiye hracatçılar Meclisi’nin girişimiyle hazırlanan “2023’te 500 Milyar Dolar hracat Hedefi Stratejik Planı”na göre Türkiye’nin her yıl ihracatını ortalama yüzde 12 büyütebilmesi, dünya ticaretinde binde 8 olan payını 2013’te yüzde 1, 2018’de yüzde 1.25, 2023’te 1.5’e çıkarabilmesi gerekiyor. Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye’nin 2023 ihracat hedefinin 545 milyar dolar, ithalat hedefinin de 625 milyar dolar olduğunu bildirdi. Büyükekşi, Swissotel’de düzenlediği basın toplantısında, “daha çok Başbakan’ın söylemlerinin öne çıkması nedeniyle kamuoyuna tam yansımayan 2023’te 500 Milyar Dolar İhracat Hedefi Stratejik Planı” hakkında özetle şunları söyledi.  Bu çalışma tamamı 3 bin sayfalık dokümanla sonuçlanan geniş bir hazırlık döneminde hazırlandı. 2009 yılında başladık, 1.5 yıl sürdü. İhracatçı birliklerinin yanı sıra sivil toplum örgütü başkanları, 10 bakanlık müsteşarlığı, Merkez Bankası, TÜBİTAK, Eximbank gibi birçok kurum ve kuruluşla çalışıldı. Yaklaşık 100 toplantı yapıldı. Sonuçta bir ana kitap, 24 sektör için 250’er sayfalık materyal oluştu.  Çalışmanın hedefi 2008’de 132 milyar dolar olan ihracatı 2023’te 500 milyar dolara çıkarmak. 20092013 arasına atılım yılları, 20132018 arasına yatırım, 20182023 arası liderlik yılları olacak.  Senaryomuza göre 2013’te dünya ticareti 16.1 trilyon dolar, 2018’de 23.7 trilyon dolar, 2023’te 34.3 trilyon dolar, 20092013 arası dünya ekonomisi yıllık büyüme yüzde 2.1, 20142018 arası 3.5, 20192023 arasında 3.4 olacak.  Türkiye’nin de içinde olduğu gelişen ülkeler için 2013’e kadar yüzde 4.7, 20142018 arasında 5.8, 20182023 arasında 5.3’lük bir büyüme hesaplıyoruz.  Bu senaryodaki varsayımlara göre 20092023 arasında dünya ekonomisindeki gelirin büyüklüğü, gelişmiş ülkelerde 67 trilyon dolar, gelişen ülkelerde 46 trilyon dolar olmak üzere 2023’te toplam 113 trilyon dolar olacak. Dünya geliri içinde gelişmekte olan ülkelerin payı artacak.  Muhafazakâr bir hesapla, 2008’de 15.8 trilyon dolar iken 2023’te 34.3 trilyon dolarlık bir dış ticaret öngörüyoruz.  Şu anda ihracatın GSMH içindeki payı yüzde 16.5 düzeyinde. İhracatta dünyada ilk 20 içinde olabilmek için bunun yüzde 25’e gelmesi lazım. İthalatın ihracatı karşılama oranında hedef yüzde 80’e ulaşmak. Bu süreçte ithalatın 2013’te 245 milyar dolara, 2018’de 361 milyar dolara, 2023’te 625 milyar dolara çıkacağı hesaplanıyor.  Türkiye’nin 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmesi için her yıl ihracatını ortalama yüzde 12 büyütebilmesi, dünya ticaretinde binde 8 olan payını 2013’te yüzde 1, 2018’de yüzde 1.25, 2023’te yüzde 1.5’e çıkarabilmesi gerekiyor. Toplam ihracatı’nda 2013’te 167 milyar dolara, 2018’de 293 milyar dolara, 2023’te 545 milyar dolara çıkarılması gerekiyor. hracatın ortalama yüzde 12 büyümesi gerekiyor. Proje tek tek sektörler için de hedefler belirliyor. Örneğin, 2008 ihracatı 17.9 milyar dolar olan otomotiv sektörünün 2023 hedefi 75 milyar dolar. Bunun şimdiye kadar yılda ortalama yüzde 36 büyüyen sektörün bundan sonra ortalama yüzde 10’luk bir yıllık büyüme hızını sürdürebilmesi gerekiyor. Bu da 2023 için 4 milyon otomobil üretimi ve en az 5 büyük yatırıma denk geliyor. IMF’nin Bahar Toplantılarının Ardından: Retorik ve Gerçekler IMF ve Dünya Bankası’nın “bahar toplantıları” 1417 Nisan tarihleri arasında Vaşington’da gerçekleştirildi. Toplantılara “kriz sonrası finansal istikrar”, “sermaye hareketlerinin kontrolü” ve “iklim değişikliği finansmanı” konuları damgasını vurdu. Önce küresel ekonominin gerçeklerini anımsayalım. IMF’nin öngörülerine göre önümüzdeki iki sene boyunca kalkınmakta olan (“yükselen”) piyasa ekonomilerinde büyüme hızı yüzde 6.5 olacak, ancak gelişmiş ülkelerde sadece yüzde 2.5 düzeyinde kalacaktır. Gelişmiş ülkelerde süregelen durgunluk ve kırılgan toparlanma sürecinin tüm küresel ekonomide yeni istikrarsızlıklara neden olabileceği ve bu arada gelişmekte olan ekonomilerin de büyüme performansını olumsuz etkileyeceği endişesi toplantılar boyunca sık sık dile getirildi. Bunun da ötesinde, durgunluğun sürmesinin artık tüm dünyada kronik ve yapısal bir sorun haline dönüşen işsizlik ve “kalitesiz iş” sorunlarını da derinleştireceği açıktı. Bir yanda süregelen yüksek işsizlik, diğer yanda ise Yunanistan, Portekiz ve hatta ABD’de derinleşen kamu açıkları sorunları, yeni bir dünya enflasyonu ve finansal istikrarsızlık tehditleriyle birleşince, Vaşington’daki bahar toplantıları bir yanda “Yeni arayışlar gerekli”, diğer yanda ise “Geleneksel muhafazakâr politikalardan vazgeçmeyelim” fikirleri arasında sert tartışmalara dönüştü. IMF’nin “geleneksel” politikaları öncelikle kamu açıklarının kapanmasını ve kamu borçlarının dizginlenmesini şart koşmakta. Bunun için de daraltıcı maliye ve para politikaları önermekten geri durmamakta. Oysa derin mali krize sürüklenen Yunanistan ve İrlanda gibi ülkelerde uygulanması tasarlanan “daraltıcı mali” politikaların bu ülkelerde ekonomik büyümeyi daha da geciktireceği ve söz konusu ülkelerin kriz öncesi düzeylerine dönmesinin asgari dokuzon yılı bulacağı tahmin ediliyor. Halbuki, gerek IMF’nin, gerekse Avrupa Birliği’nin elinde krizi aşmaya dönük yeterli kaynağın olduğu (IMF’de 750 milyar dolar; Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nda 722 milyar dolar) biliniyor. Bu kaynakların üretimi ve istihdamı arttırıcı bir şekilde kullanılması ve krizin etkilerinin daha çabuk atlatılması elbette olanak dahilinde. Nitekim, IMF’nin icra direktörü Dominique StraussKahn çarşamba günkü konuşmasına John Maynard Keynes’ten yaptığı şu alıntılarla başlamıştı: “Bugün içinde yaşadığımız toplumun en büyük aksaklıklarından birisi de tam istihdam yaratmak konusundaki yetersizliği ile neden olduğu rasgele ve eşitsiz servet ve gelir dağılımı sorunlarıdır.” Ancak IMF’nin “geleneksel/muhafazakâr” kanadı bu tür yorumlara hiç de sıcak bakmıyor. Zira, büyüme ve istihdamın, borç idaresinin önüne geçtiği böylesi bir makro politika tercihi, küresel finans burjuvazisinin sınıfsal çıkarlarıyla doğrudan çatışmakta. Bu türden bir strateji değişikliği önerisinin, “neoliberal küreselleşmenin mantığına aykırı” olarak değerlendirileceğinden dolayı, henüz IMF “üst yönetiminin” popüler bir retoriğinden öteye geçemediği anlaşılıyor. YAPISAL DEĞ Ş M HEDEFLEN YOR arımın payında düşüş, sanayinin payında artış olacağı hedeflenen stratejik planda şu tespit ve hedefler öngörülüyor:  Bugün Türkiye’nin, teknolojik dönüşümde geciken, fiyatta rekabet etmeye çalışan, dışarıya bağımlı ve daha çok kapasite açığına odaklanan bir yapısı var. Bunu değiştirmek gerekiyor. Yarın özellikle vizyoner, yüksek katma değer elde eden, ArGe ve tasarım yapan, verimli ve etkin olmaya odaklanan bir yapı kurmak gerekiyor.  Yine bugün fasoncu, ürün odaklı ve yerel üretici durumundayız. Bunu da yarın pazarı set eden, tüketici odaklı ve global markalar çıkarmaya hedefleyen bir yapıya dönüştürmeliyiz.  İş yapış şekli olarak biz şu anda kısa vadeli çözümler üreten, bürokraside çok başlılık ve T koordinasyon eksikliği yaşayan bir ülkeyiz. Yarın stratejik düşünce ve uzun vadeli planlar yapan ve paydaşlar arasında koordinasyonu en üst düzeye taşıyan ve sinerji üreten bir ülke olmayı hedefliyoruz. Sektörlere hedef  2023’te bitkisel ürünlerin 37.5 milyar, demir çeliğin 55 milyar, tekstilin 20 milyar, kimyevi maddelerin 50 milyar, elektrikelektroniğin 45 milyar ve yeni sektörlerin 15 milyar dolar ihracat yapması gerekiyor.  Bu süreçte Türkiye, katma değeri ve teknolojisi yüksek ürünlere geçecek, makine sektörünün ağırlığı artacak. Eğitim altyapısı plana uygun olarak yeniden düzenlenecek. Düşük ücretli üretimden yüksek ücretli alanlara kayma olacak. BÜYÜKEKŞ , KILIÇDAROĞLU’NA SUNUM YAPTI Daha önce hükümete sunulan 2023 Planı dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na iletildi. CHP Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak ve Umut Oran’ın da katıldığı sunum yaklaşık 1 saat sürdü. Çalışmalarının beğeniyle karşılandığını belirten Büyükekşi, “Hedefimiz, gerek iktidarda gerek muhalefetteki tüm partilerin, ihracatı ana gündem maddelerine almaları, ihracatla ilgili yapılacak çalışmalara destek vermeleri” dedi. Bu sunum daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de tekrarlanacak. 13. 5M Adana’ya Ekonomi Servisi Migros Grubu, en yeni formatı 5M’nin 13’üncü mağazasını Adana’da hizmete açıyor. Migros, beyaz eşyadan elektronik alete, temizlik malzemelerinden yiyecek ve içeceğe kadar bir hipermarkette olması gereken ürünlerin yanı sıra; Adana’ya özel pek çok yerel lezzeti raflarına taşıyor. 22 Nisan’da açılacak olan 5M’de Adana’nın meşhur lezzeti cezerye, meşhur Adana şalgam suyu, kebaplar için özel etler raflarda yerini alacak. Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuru si büyük önem taşıyor. Japon yetkililerin, tehdidi luşu Standard&Poors’un (S&P) devasa bütçe açı büyütmemeye özen göstermeleri anlaşılır bir çaba ğını gerekçe göstererek ABD’nin kredi notu gö olarak yorumlanıyor. Japonya’nın büyük bölümü ABD tahvillerinde olduğu tahmin rünümünü “negatif”e çevirmesinin ardından tepetaklak olan piyasalaTrilyonları ABD tahvillerinde edilen döviz rezervleri mart itibarıyla 1.12 trilyon dolardaydı. rı sakinleştirmeye çalışan hükümetler ve yatırım şirketleri, kuru olduğu tahmin edilen Japonya, ABD Başkanı Barack Obaluşun uyarısını önemsizleştirme ça ABD’ye yatırımın hâlâ çekici ma yönetimi ise S&P’nin kabası içine girdi. Japon hükümeti, no olduğunu açıklarken, ABD’li rarını, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki işbirliği tunun düşürülebileceği tehdidiyle karşı karşıya olan ABD’nin tahvil yetkililer S&P’nin kararının için memnuniyet verici bir çağsiyasi olduğu görüşünde. rı olarak değerlendirdi. Obalerine güven duyulduğunu açıkladı. ma yönetiminin Ekonomik DaMaliye Bakanı Yoshihiko Noda, “ABD hazine tahvillerinin hâlâ bizim için çekici nışma Konseyi Başkanı Austan Goolsbee, “Siyasi bir karar, bu karara katılmıyoruz” olduğu görüşündeyim” dedi. Trilyonlarca doları ABD tahvillerine yatırmış olan dedi. Wall Street’ten bazıları da kuruluşun uyaAsya ülkeleri için bu varlıkların değer kaybetme rısını önemsiz gösterme çabasına girdi. Japonya ABD’nin notunu Avuç içi umursamadı, ilk şok atlatıldı kadar baz istasyonu Ekonomi Servisi AlcatelLucent cep telefonu büyüklüğünde yeni nesil baz istasyonu LightRadio’yu geliştirdi. AlcatelLucent Teletaş Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kançal, cep telefonu büyüklüğündeki yeni nesil baz istasyonu ‘LightRadio’nun mobil çağın buluşu ve en vazgeçilmez teknolojisi olacağını belirtti. Kaçanal, “LightRadio ile kurulum ücretlerinde yüzde 60, enerji tüketiminde yüzde 50 tasarruf sağlanacak. Görüntü kirliliği azalacak. AlcatelLucent olarak LightRadio ile önümüzdeki 7 yılda 100 milyon Avro’nun üzerinde bir pazarı hedefliyoruz” dedi. Direnen BAT işçileri kazandı CEM L C ĞER M Büyük bir ihtişam ile açıklandı AKP’nin 2011 Seçim Beyannamesi. İsmi de hayli şaşaalı: Türkiye Hazır, Hedef 2023. Dikkatle okudum. 158 sayfa. Başbakan Tayyip Erdoğan beyannamenin sunuş kısmında “Ne mutlu bize ki, bizi, bizden ziyade yaptıklarımız anlatıyor. Mezra ve yaylalardan köylere, belde ve ilçelerden büyük şehirlere kadar, üniversiteler, yollar, barajlar, hastaneler, adalet sarayları bizi anlatıyor..” diyor. Ve devam ediyor: “Gözlerinden umut fışkıran çocuklar, geleceğe güvenle bakan gençler, esnafın, çiftçinin, köylünün, işçi ve memurun, sanayicinin özgüveni bizi anlatıyor...” Dikkatle okudum. Tam 158 sayfa. Ne yalan söyleyeyim, aradım taradım, şimdiki Türkiye’yi bulamadım beyannamede. Daha doğrusu insanı yok, kadını yok, gençliği yok. Evet dünyanın en büyük adalet sarayları var, peş peşe açılan üniversiteler ve göz alıcı kampusları var, otoyollar ve devasa konutlar var. Kimi inşaat halinde, kimi tamamlanmış... Ama insan unutulmuş. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi. Zaten unutulmuş olmasaydı sağlık çalışanları greve çıkarlar mıydı? Doktorlar, hemşireler, asistanlar... Tamgün Yasası’nı, performansa dayalı ücret uygulamasını protesto etmek ve özlük haklarının korunması amacıyla eylemdeler... İnsan unutulmuş olmasaydı liseli gençler yurdun dört yanında YGS’yi ve ÖSYM Başkanı’nı protesto etmek için sokaklara dökülürler miydi? İnsan unutulmuş olmasaydı Artvin’den Hatay’a, Trakya’dan Hasankeyf’e yerel halklar doğaya zarar veren yatırımların durdurulması için Büyük Anadolu Yürüyüşü’nü başlatmazlardı. İnsan unutulmuş olmasaydı, 1999 yılında 18 bin kişinin yaşamını kaybettiği deprem sonrasında yapılması gerekenler beyannamede “Vatandaş ve Sonuç Odaklı Yönetim” başlığı altında küçücük bir paragrafta “deprem ve diğer doğal afetlere hazırlık konusunda yürüttü AKP 2023’e Nasıl Sıçradı? ğümüz çalışmaları yoğunlaştıracağız” gibi basit bir cümle ile geçiştirilmezdi. 8.5 yıllık AKP iktidarında bugüne kadar deprem konusunda neler yapıldığı, bundan sonraki seçim döneminde somut olarak neler yapılacağı anlatılırdı... Kadının da adının olmadığını gördük seçim beyannamesinde... Daha doğrusu “sanki varmış” gibi yapıldığını. Yoksa “kadına karşı şiddetle mücadelede sıfır tolerans ilkesi gözetiyoruz” ile geçiştirilmezdi Türkiye’de kadının yaşadığı şiddet. Somut hedefler saptanırdı, Avrupa Birliği kriterlerinde olduğu gibi her 50 bin nüfusa bir sığınma evi açılma şartı getirilirdi. Cezaların arttırılması kadar uygulanmasında da taviz verilmeyecek bir yol saptanırdı. Kadının ekonomik yaşamdaki yerinin güçlendirilmesi konusu da “25 Mayıs 2010’da Kadın İstihdamı Ulusal İzleme ve Koordinasyon Kurulu” oluşturduk ya gibisinden savuşturulmazdı. Alay eder gibi “Kadınlarda işgücüne katılma oranı 2010 yılındaki yüzde 27.7 seviyesinden 2023 yılında yüzde 35’e çekilecektir” cümlesi kurulmazdı. Zaten beyannamede neredeyse tüm hedefler 2023’e göre ayarlanmış durumda. Peki arada koca bir 12 sene var. Önümüzdeki dönemde sen ne yapacaksın kardeşim? Kadınların ne kadarına istihdam yaratacaksın? “Parlamentoda kadın milletvekili oranı başta olmak üzere karar alma mekanizmalarında kadın sayısı arttırılacaktır” cümlesinin içini nasıl dolduracaksın? 12 yılda kayıt dışını nasıl azaltacaksın? Gelir dağılımındaki büyük uçurumu nasıl azaltacaksın? Eğitimin kalitesini nasıl arttıracaksın? Seçim beyannamesinin içinde kültürel politikalar bölümünde neden farklı kültürler, dünya klasikleri yok, sadece kendi tarihimiz kendi edebiyatımız var? Dünyanın 10 büyük ekonomisi içinde olmayı hedef olarak koyuyorsun da neden OECD Raporu’ndaki “Türkiye, işsizlik ve yoksullukta ilk sıralarda geliyor. Çocuk eğitimine en az parayı harcıyor, kadınların doğurganlık oranında en yüksek ülkelerden biri. Türkiye’deki ortalama ömür de tüm OECD ülkelerinden daha kısa...” saptamalarını es geçiyorsun? Neden bu alanlarda hedef bile koymuyorsun ya da koyamıyorsun? 158 sayfalık seçim beyannamesi ile bir anda 2023 yılına sıçrayıveriyorsun? Üstelik bunu bu ülkenin insanlarını “biz ve ötekiler” diye ikiye ayırarak yapıyorsun. İtiraz olursa da “Biz tatmin olduk ya yeter” yanıtını veriyorsun. Bakalım nereye kadar sıçrayacaksın? SAMSUN British American Tobacco (BAT) Samsun Sigara Fabrikası’nda işten atılan 120 işçi için TekGıda İş Sendikası ile BAT yöneticileri arasında yapılan görüşme sonunda anlaşma sağlandı. “Para değil işimizi geri istiyoruz” direnişi, ücret pazarlığına dönünce emekliliklerine 1 ila 5 yıl kalanlara 40 bin lira ila 80 bin lira arasında brüt ödeme yapılacak. Bu şartlar altında diğer çalışanlardan da ayrılmak isteyenlerin ayrılmalarına izin verilecek. Toplantıya, BAT Türkiye Genel Müdürü Fabio Lima ve Luis Barros olmak üzere 4 BAT yetkilisi, Tek Gıdaİş Genel Sekreteri Mecit Amaç, eski Tek Gıda İş Tokat Şube Başkanı Suat Karlıkaya, Samsun Sigara Fabrikası Tek Gıda İş İşyeri Temsilcisi Vedat Altun katıldı. Toplantıya işten atılmadıkları halde direnişe katılarak arkadaşlarına destek olan 40 işçi de katılmak istedi. Ancak, işçilerin bu talebi sendika tarafından reddedildi. Atılan işçilerle yapılan 2 saatlik toplantı oldukça gergin geçti. Sendika işçilere BAT patronlarıyla yaptıkları pazarlığın sonucunu aktardı. İşçilerin vereceği karara göre hareket edeceklerini belirten sendika, işçilerin oy çoğunluğu üzerine uzlaşma protokolü imzaladı. Anlaşmaya göre, emekliliklerine 1 ila 5 yıl kalanlara 40 bin lira ile 80 bin lira arasında brüt ödeme yapılacak. Bu şartlar altında diğer çalışanlardan da ayrılmak isteyenlerin ayrılmalarına karar verilecek. Anlaşmaya göre Samsun Sigara Fabrikası’nda çalışanların da sendikalı olmalarına karar verildi. Sendika ve işverenden kurulacak bir komite 3 Mayıs’ta yeniden İstanbul’da bir araya gelme kararı da aldı. İşten atılmayıp direnişe destek veren işçilerle de 23 Nisan’da sendikanın toplantı yapması bekleniyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle