16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 N SAN 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER CHP, AKP’li Aybastı Belediyesi’ndeki organize yolsuzluğu yargıya taşıyor 5 okuyorum... Bir de İnci Aral’ın “Şarkını Söylediğin Zaman”ı (Kırmızı Kedi Yayınevi). London’ın, Kuzey Amerika’daki “altına hücum” dönemini çok değişik bir açıdan ele alan iki ayrı başyapıtı beni Kozak Yaylası’na, Tunceli Ovacık’a, Erzincan’a, İzmir Efem Çukuru’na, Madra Dağları’na götürdü. Güneyden kuzeye, kuzeyden güneye iki farklı dünyaya... İnci Aral ise 70’li yıllara... Deniz ve Cihan’ın hüzünlü aşk şarkısını dinlemeye... Değişen bir ülkenin insanları, tutku, sevgi ve aşk... 12 Eylül öncesinin o karanlık dönemini yaşadım bir kez daha. O anda aklıma geldi: “12 Eylül’le hesaplaşılır mı? Darbeciler yargılanır mı?” Darbeci Evren Paşa’nın okullara, caddelere verilen adı... Canım ne zaman Çankaya Köşkü’nde Abdullah Gül’le buluşmuştu Evren Paşa? Hâlâ devlet protokolünde yerini almıyor muydu muhterem? İçimde anlatılması güç bir duygu ve yazı yazmama isteği. İnci Aral’ın romanını okurken geldi tüm bunlar aklıma... London’ı okurken de “çokuluslu altın avcıları”nın Türkiye’yi nasıl kuşattığı... Sabahın ilk ışıklarını düşündüm... Bir bozkır sabahını soluyordum... Bizim “kendine demokratların”, sözü nasıl gevelediklerini, 2002’de tek başına iktidara gelen AKP’nin karşısında güçlü bir muhalefetin bulunmadığını, solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin nasıl ayrıştıklarını, Kürtçülüğün niçin prim yaptığını. Hani nerede sivil demokratik anayasa? Sahi ne olacak şu YGS kitapçığındaki şifreler? DDK’nin ÖSYM yöneticileri için “mal varlıkları incelenmeli” raporu? Bu şifre olayında tarikatçı ayağının olup olmadığı? Sorular bitmiyor elbet, daha çok yazılacak konular var. Yazımı noktalarken gözlerimi yumdum... O anda Oktay Rifat’ın dizeleri geldi aklıma: “Şimdi bir çınar yeşeriyor içimde/Bir şarkı söyleniyor uzun uzun/Hürriyetin rüzgârlı bayrağı oldu/Bize yeten aydınlığı sevdamızın.” Videolu rüşvet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, AKP’li Ordu Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar ile bir AKP’li milletvekili ve işadamı arasındaki 35 dakikalık görüşme kaydında yer alan rüşvet olayıyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını ve belgeleri Başbakan Tayyip Erdoğan’a da göndereceklerini açıkladı. Kart “Organize bir yolsuzluk, suçüstü hali söz konusudur. Yolsuzluk ve rüşvetin belgesinden söz ediyoruz” dedi. Suç duyurusu başvuru metnine göre adı geçen milletvekilinin AKP Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz, işadamının ise Şemsettin Özcan olduğu öğrenildi. Kart, parlamentoda Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum ile düzenlediği basın toplantısında Karadeniz’deki çalışmalar sırasında ulaştıkları “milletvekili, belediye başkanı ve işadamı arasındaki 35 dakikalık görüşme ve para Bir Bozkır Yalnızlığı... Sabahın ilk ışıkları bir bozkırın üzerine inerken dağların yamaçlarında yükselen konutlar ve duraklarda bekleyen insanlar... Yeni bir gün umut demektir... Umutları çoğaltmak, yaşama sımsıkı sarılmak, geleceğe güvenle bakmak. Turuncu ile ışık çizgisinde mavinin buluştuğu gökyüzü. Çocukluk günlerimizden kalan sevinç, coşku, bir taşra kasabasının yalnızlığı, o bozkır kasabasının üşütücü havası. Siyasetin maskaralığı, olup bitenler karşısındaki şaşkınlığımız, Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin hangi aşamada olduğunu gösteriyor bize. O zaman umutlarımız yitip gidiyor... Televizyon ekranlarında 12 Mart’tan, 12 Eylül’den, Susurluk’tan hesap sorulmasını isteyenleri bilmem izliyor musunuz? 28 Şubat’tan ve emuhtıra verenlerden nedense pek söz etmiyorlar. Varsa yoksa Ergenekon ya da Balyoz! Ahmet Şık’ı ve Nedim Şener’i de darbeci yaptıklarına göre, demek ki bildikleri bir şey var! Sakın bu konulara girmeyin, şeyh hazretlerine dokunmayın, yanarsınız. Oysa bu konuda sekiz kitap, yüzlerce yazı yazdım, yargı kararlarından yola çıkarak. Tarikatçı örgütlenmenin nasıl başladığını, hangi başbakanların, cumhurbaşkanlarının kanatları altında varsıllaştığını, devleti kuşattığını... Kimse umursamadı... AKP 2002 seçimlerinde tek başına iktidar oldu, 12 Haziran’da yine büyük olasılıkla sandıktan birinci parti olarak çıkacak. AKP önümüzdeki seçimlerde 315 milletvekilini aşar mı aşamaz mı bilmem ama CHP yüzde 30’u, MHP ise yüzde 15’i bulursa öpüp başına koysun. Canım siyasete girmek istemiyor bugün nedense... Jack London’un yıllar önce de okuduğum “Vahşetin ÇağrısıBeyaz Diş”ini (Can Yayınları) Batum’la birlikte açıklama yapan Kart, AKP milletvekilinin adını vermekten kaçınırken “5 AKP milletvekili var, 4’ü listeye alınmadı. Kayıttaki kişi, listeye alınmamışlar arasında” demekle yetindi. Batum da “Amacımız yargısız infaz değil” dedi. Adı geçen milletvekilinin Ayhan Yılmaz, işadamının ise Şemsettin Özcan olduğu öğrenildi. (AA) alışverişi” ile ilgili görüntülü kayıt hakkında bilgi verdi. İddiaların temelinde TOKİ’nin Aybastı ilçesini de içine alan Perşembe Ovası’nda 254 adet yayla evi yapmak için 6 Mayıs 2010’da düzenlenen ihale yatıyor. İhale bitiyor ve işlemlere başlanacağı sırada, çobanlık yapan Muharrem Yumbul, Bölge İdare Mahkemesi’ne giderek söz konusu alanın mera olduğunu belirtip projenin durdurulmasını talep ediyor. Mahkeme de yürütmeyi durdurma kararı veriyor. İddiaya göre ihaleyi alan firma, mahkeme engelini aşmak için milletvekilinin ve Aybastı Belediye Başkanı’nın kapısını çalıyor. Çözüm yöntemi olarak da belediyenin bölgesel imar planı yapmasına ve ihaleye konu olan alanın imara açılmasına, sonra da Ordu Valiliği’ne bu plan ile giderek izin alınmasına karar veriliyor. CHP bu görüşmelerin ve para alışverişinin videoya kayıt edildiğini iddia ediyor. İddiaya göre görüntülerin ortaya çıkmasının altında ticari anlaşmazlık yatıyor. Belediye başkanının makam odasında poşetler içindeki para alışverişini anlatan Kart, “AKP Ordu milletvekillerinin tümünü kastetmemiz söz konusu değil. Ordu milletvekillerinin olaydan haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Olayda dahli olmayan AKP Ordu milletvekillerinin de, gerçeğin ortaya çıkması için üstlerine düşeni yapmaları gerektiği açıktır” dedi. Kart, “Ortaya çıkan bulgulara rağmen, milletvekili, işadamı ve belediye başkanı hakkında idari ve adli süreç neden başlatılmadı? Varsa TOKİ İdaresi’nin olaydaki dahli neden araştırılmamaktadır? Mevzuat olarak böylesine ihtilaflı olan bir yaylanın ihalesi nasıl yapılabilir? Doğa harikası olan bu yayla, çıkar ilişkileri uğruna nasıl katledilir” sorularına yanıt istedi. Kart, AKP milletvekilinin adını vermekten kaçınırken “5 AKP milletvekili var, 4’ü listeye alınmadı. Kayıttaki kişi, listeye alınmamış. Biz yargılama mercii değiliz” demekle yetindi. Süheyl Batum da “Amacımız yargısız infaz değil” dedi. AKP Ordu milletvekillerinden sadece Mustafa Hamarat yerini korudu, Enver Yılmaz ise İstanbul’a kaydırıldı. Eyüp Fatsa, Hilmi Güler ve olayda adı geçen Ayhan Yılmaz listeye giremedi. Önceki gün sert çıktığı AB ülkelerine “taahütlerimizi sürekli izleyebilir, çetele tutabilirsiniz’ demişti Erdoğan sözünü unuttu Erdoğan’ın Strasbourg’da verdiği siyasal mesajlar Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin ilkelerini göz ardı ettiğini gösterdi. Erdoğan, seçim barajına ilişkin “Size soracak değiliz” diyerek sert tepki gösterdiği AKPM’de Türk milletvekillerinin de bulunduğunu unuttu. BAHADIR SEL M D LEK AB KONSEY TÜRK YE MASASI YETK L S ANDERS KJELLGREN: Sizi istemeyenlere yardım ediyorsunuz FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yaptığı konuşma soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Erdoğan’ın üslubu, Avrupa Konseyi üzerinden Avrupa’ya mesaj vermekten çok 12 Haziran seçimleri öncesinde iç kamuoyuna mesaj niteliği taşırken; Erdoğan, AKP’nin iktidara geldiği ilk günlerde kendi imzasıyla yayımlanan eylem planında Avrupalılara verdiği, “Taahhütlerimizi, süresi içinde yerine getirip getirmediğimizi sürekli izleyebilirsiniz; AK Parti iktidarının ilk gününden başlayarak çetele tutabilir, bu vaatlerimizi takip edebilirsiniz” sözünü de unuttu. Erdoğan, AKPM milletvekilleri üzerinden Avrupa’ya sert çıkarken dikkatlerden kaçan bir başka nokta da, AKP’nin iktidara geldiği gün yayımladığı Acil Eylem Planı oldu. Bu planda Türkiye’nin acilen hukuk devleti zeminine oturması, temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemelerin evrensel normlar ile AB kriterleri çerçevesinde yasaların süratle çıkarılması kapsamında 1 yıllık süre biçilmişti. Bu süre içinde seçim barajının düşürülmesi de gündeme gelmişti. 16 Kasım 2003 tarihli “Recep Tayyip Erdoğan” imzasıyla yapılan bu taahhüdün sonunda, dönemin AKP yönetimi temel hak ve özgürlükler konusunda Avrupa ülkelerinin eleştirilerine sert çıkmak bir yana onların Türkiye’deki düzenlemeleri denetlemesini bile talep etmişti. Belgede, “Taahhütlerimizi, süresi içinde yerine getirip getirmediğimizi sürekli izleyebilirsiniz; AK Parti iktidarının ilk gününden başlayarak çetele tutabilir, bu vaatlerimizi takip edebilirsiniz” denilmişti. Erdoğan, Strasbourg’ta, “Yüzde 10 barajını indirmek ya da indirmemek demokrasiyle ilintili bir konu değildir. Şu anda Avrupa’da yüzde 8, yüzde 7 barajı da var” yönündeki sözlerine karşın Avrupa Parlamentosu son Türkiye raporunda, 2010 yılında, yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesine yönelik hiçbir adımın atılmamış olduğuna dikkat çekmişti. Erdoğan bu sözleri ile AKP hükümetinin seçim barajı gibi siyasi temsil bağlamında temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren bir düzenlemenin meşruiyetini halkın tercihine bağlamış oldu. Oysa uluslararası hukuka göre temel hak ve özgürlüklerin meşruiyeti halkoylamasında aranmıyor. AB’nin son Türkiye İlerleme Raporu’nda seçim barajı ve dokunulmazlıklar konularında değişiklik olmaması da eleştirilmişti. BRÜKSEL AB Konseyi Türkiye Masası yetkilisi Anders Kjellgren, Türkiye’nin reform sürecinin hızlanması gerektiğini vurgulayarak “Reformları yavaşlatmakla Türkiye’nin üye olmasını istemeyenlere yardım ediyorsunuz, ekmeklerine yağ sürüyorsunuz” dedi. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun davetiyle Brüksel’e gelen gazeteciler, temaslarını dün de sürdürdü. Gazetecileri kabul eden AB Konseyi Türkiye Masası yetkilisi Kjellgren, Türkiye ile AB’nin karşılıklı uzun bir tarihi geçmişe ve yakın ilişkilere sahip olduklarını vurguladı. AB üyelik sürecinde başarılı bir aday ülke olmanın yolunun Kopenhag Kriterleri’ne tam uyumdan geçtiğini anımsatan Kjellgren, Türkiye’nin bu konuda çeşitli adımlar attığını ancak daha yapılması gereken birçok düzenleme olduğunu söyledi. Türkiye’nin tıkanan reform sürecine de değinen Kjellgren, “Reformları yavaşlatmakta Türkiye’nin üye olmasını istemeyenlere yardım ediyorsunuz, ekmeklerine yağ sürüyorsunuz. Türkiye sadece AB’yi mutlu etmek için yapmıyor reformları. Türk vatandaşlarının durumunu iyileştirmek ve geliştirmek için yapılıyor. Reformların gerçekleşmesi önemli. Yakın gelecekte Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağını söyleyenlere en büyük cevap bu” diye konuştu. ‘Sürecin sonu belirsiz’ Avrupa Komisyonu Türkiye Birimi görevlisi Francois Naucodie de bir başka toplantıda, gazetecilerin Türkiye’nin müzakere sürecinin sonunun nereye varacağı yönündeki soruları üzerine “Sürecin nereye varacağı konusunda Allah kerim. 8 tane faslın açılması hem komisyonun hem konseyin ortak kararıyla bloke edilmiş durumda. Ama bu 8 fasıl Ankara Protokolü’ne bağlı. Yani Türkiye Kıbrıs’taki limanların açılması konusunda adım atarsa 8 tane fasıl açılabilir. Eğer bu adım atılırsa her şey çok farklı olur. Eğer AB’den karşı bir adım göremezseniz limanlarınızı geri kapatırsınız. Adım atarak topu karşı tarafa atarsınız” diye konuştu. Naucodie, AB ülkelerine gitmek isteyen Türk vatandaşlarının karşılarına çıkarılan vize prosedürüne ilişkin olarak da, 27 ülke ile her Türk vatandaşından başvurusu sırasında 40 belge istenmesini engelleyecek bir sistem üzerinde çalıştıklarını belirterek “Ama muafiyet konusunda üyeler çok hassas” dedi. Ç Z LENLERE DE KALANLARA DA KIYAK Milletvekillerine bir aylık fazladan maaş ERDEM GÜL KILIÇDAROĞLU, ERDOĞAN’IN AKPM’DEK SÖZLER N DEĞERLEND RD ‘Sorular bizi yaralıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İstanbul’a hareketi öncesi Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Komisyonu Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamaları hatırlatarak değerlendirmesini sorması üzerine, “Gönlümde yatan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın bu sorulara muhatap olmaması. Eğer bu tür sorulara bir başbakan muhatap oluyorsa, Türkiye’de demokrasinin geldiği nokta açısından bizi yaralıyor. Keşke daha farklı sorular Sayın Başbakan’a sorulabilseydi” dedi. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin Türkiye’deki basın özgürlüğüne yönelik eleştirilerinin anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de özgürlüklerin yeterince olgunlaşmadığını sadece ABD Büyükelçisi değil, Avrupa’daki parlamenterler, Türkiye’deki entelektüel çevreler de dile getirdi. Önemli olan Türkiye’de demokrasiyi ve özgürlükleri genişletmektir” dedi. Başbakan Erdoğan’ın yargının bağımsız olduğunu iddia ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Oysa yargının bağımsız olmadığını, AB’nin raporları defalarca yazdı. Hatta bu raporlardan birisine Sayın Başbakan dengeli bir rapor demişti. Başbakan oraya gitti, bu tür sorulara muhatap oldu. Şimdi onlar Türkiye’ye heyet gönderiyorlar, medya üzerindeki baskıları araştırmak üzere. Ne değişti Türkiye’de; değişen bir şey yok” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de, Başbakan’ın açıklamalarının “şaşırtıcı ve çelişkilerle dolu” olduğunu savundu. Başbakan’ın konuşmasında, “bomba hazırlığı ile kitap hazırlığını” eşdeğer tuttuğunu öne süren Tekin, bu benzetmenin ise “dehşet bir benzetme” olduğunu söyledi. ANKARA Seçimlerin 12 Haziran’da yapılacak olması ve üç aylık maaşların 15 Nisan’da alınacak olması milletvekillerine çifte maaş kıyağı sağlayacak. Listelere giremeyen 284 milletvekiliyle listelerde bulunan 256 milletvekili yeniden seçilmeleri halinde bir ay fazladan maaş alacak. Anayasa Mahkemesi de milletvekillerine bir ay fazladan maaşa dün yayımlanan gerekçesiyle vize verdi. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde yaşanan ve yargıya da taşınan milletvekillerine fazladan çifte maaş uygulaması, 12 Haziran seçimlerinde de yaşanacak. Seçimlerin 12 Haziran’da yapılması nedeniyle milletvekillerine verilecek çifte maaşlar bir kez daha tartışma konusu olacak. Milletvekilleri maaşlarını üçer aylık şeklinde ve peşin olarak alıyor. Halen listelere girsin girmesin 540 milletvekili 15 Nisan’da üç aylık maaşlarını peşin olarak alacak. Bu maaşlar mayıs, haziran ve temmuz aylarını kapsayacak. Milletvekilleri bu aylar için aylık 8.5 Bin TL’den 25.5 bin TL maaş alacak. 540 milletvekilinden listelere konulmadığı için 12 Haziran’da vekillikleri sona erecek olan 284 milletvekili fazladan bir ay maaş almış olacak. AKP, CHP, MHP ve BDP listelerinde yer verilen 256 milletvekili ise haziran ayı için çifte maaş olacak. 256 milletvekili yeniden seçilip Meclis’e girmeleri durumunda haziran ayı için ektsra bir maaş daha alacak. BAHÇEL ’DEN ERDOĞAN’A MRALI GÖNDERMES ‘Şerefsizlikle suçlamıştı, sözünü nasıl geri alacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde yaptığı konuşmaya ilişkin, “Sayın Başbakanımız, ana metnin dışında kendisine yöneltilen sorular çerçevesinde çok hırçın bir konuşmayı tercih etmiştir. Bu da kendisi ve Türkiye açısından bir kayıp olmuştur. Hırçınlık iyi değildir, öfke de her zaman zarar verir” dedi. Bahçeli, bir gazetecinin “Erdoğan’a atfen İmralı ile ilgili olarak basında yer alan ‘Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır’ ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine, “İmralı konusundaki değerlendirmeler için bizi şerefsizlikle suçlayan Sayın Başbakan, şimdi bu sözü nasıl geri alacaktır onu beklemekteyim” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle