Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir B Manisa Y Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 8 4 7 6 15 12 16 6 8 8 9 9 12 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B B B PB PB PB PB Y Y K 11 15 8 19 19 19 15 16 13 14 7 5 0 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB 3 Belgrad Helsinki PB 0 Sofya Stockholm PB 2 Roma Londra PB 8 Atina AmsterdamPB 7 Zürih Brüksel B 8 Moskova Paris B 7 Aşkabat Bonn B 9 Taşkent Münih B 6 Baku Berlin B 5 Bişkek Budapeşte B 5 Tiflis Madrid Y 12 Kahire Viyana B 7 Şam Y Y Y Y B PB Y PB PB PB Y B PB 1 2 12 12 8 6 2 7 6 2 8 24 19 Ülkemizin kuzey ve doğusu ile zamanla batısı parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzeydoğusu, (İstanbul, Kocaeli) Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun doğusu (Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır, Van, Hakkâri) ile akşam saatlerinde Kuzey Ege kıyıları, Çanakkale, Edirne, Balıkesir ve Manisa çevreleri yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar; Doğu Anadolu’nun doğusunda karla karışık yağmur ve kar, diğer yerlerde parçalı ve az bulutlu geçecek. 2 MART 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Mart GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK araştırmış. Türkiye’de yoksul sayısı 2009 yılında 12 milyon 97 bin kişi. Yaşam koşulları bu rakamın 2010 yılında daha artacağını gösteriyor. Yoksulluk sınırı da 3 bin 164 liradan 3 bin 522 liraya yükselmiş. En alttakilerle en zenginler arasındaki uçurum ise giderek büyüyor. 8.5 kat! Bu saptamaya Forbes dergisinin yöneticilerini bile şaşırtan şu bilgiyi ekleyebilirsiniz: Derginin açıkladığı listede yer alan 47 Türk zenginin serveti 87 milyar dolardan 104 milyar dolara çıktı! Araştırmada yer alan çarpıcı sonuçlardan bir başkası; örneğin nüfusun yüzde 87.4’ü evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayacak durumda değil. Halkın yüzde 60.5’i iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyemiyor. Yeni giysi alamayanların oranı yüzde 43.9. Çarpıcı ikinci açıklama; AKP adına kamuoyu araştırması yapan Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi ANAR’dan. Seçime üç ay kala ANAR’a göre partilerin alacağı oylar şöyle: AKP yüzde 49, CHP yüzde 24, MHP ise yüzde 12! Bu iki açıklama AKP iktidarında Türkiye’nin gerçek yüzünü sergiliyor. Bir yanda devletin resmi kuruluşu, Türkiye İstatistik Kurumu ülkede yoksul sayısının giderek arttığını açıklıyor. Halkın temel kimi gereksinmelerini artık karşılayamaz hale geldiğini ilan ediyor. Diğer yanda açıklanan olası seçim sonuçlarına göre, toplumu kasıp kavuran yoksulluğa, işsizliğe karşın AKP oylarında düşme yok! Tersine oyu yüzde 49’lara tırmanıyor. Bir ülke halkının en az yüzde 10’u yoksul… ama o ülkenin yoksul halkının yüzde 49’u yoksulluğa, işsizliğe çare bulamayan iktidar partisine oy veriyor. Ekonomi güçlendikçe, fakirin fukaranın sayısında da artış olacağı bilimsel biçimde açıklanabilir ama… yoksul karnını doyurmayan bu açıklamayı acaba sindirebilir mi? ANAR’a göre sindiriyor! AKP’nin mucizeler yarattığını iddia ettiği ekonomi ile ilgili açıklamalar acaba gerçeği yansıtıyor mu? Ana muhalefetin araştırmaları hükümetle aynı kanıda değil. Uygulanan ekonomi mucizeler değil; yoksul üretti, işsizlik üretti. Toplumda en alttakilerle en üsttekiler arasındaki makasın giderek büyümesine neden oldu. CHP’ye göre Türkiye 1987 yılında (ekonomik sıralamada) en büyük on dördüncü ülke idi, on altıya geriledi. 80 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin borçlandığı miktar 242 milyar lira. Sadece sekiz yılda borçlanılan miktar 217 milyar lira. 2002 yılında dış borç stokumuz 129 milyar dolardı. Sadece son sekiz yılda 137 milyar dolar daha borçlandık. 2002 yılında vatandaşların bankaya olan borçları 6.5 milyar lira, 2010 Aralık ayı itibarıyla 170 milyar lira. 19802002 döneminde dünyada ortalama büyüme hızlarına bakıldığında Türkiye, 49’uncu sırada. 20022009 döneminde 68. sırada. (Kaynak: CHP Ekonomi derginin şubat sayısı) Hak yemeyelim. Bir yükseliş var MSP’den, RP’den olma AKP kadrolarında. Hızlı, baş döndürücü bir yükseliş! Tabii ulusal irade ile geldikleri için ulus adına: eza, cefa, çile çekmeden ikbale, refaha, paraya kavuştuklarını gösteren bir yükseliş. Hocalarından miras “Adil Düzen” getirdiler; Kendileri için! Hocaları 100 bin tank, 100 bin uçak üretmekten söz ediyordu. Öğrencileri geçmişi bir kalemde sildiler ve… Batı’nın da Doğu’nun da hayran kaldığını iddia ettikleri yeni ve muazzam bir Türkiye yarattıklarını ilan ettiler. Böyle bir iktidarın elindeki ülke; yalın ayak, başı kabak gezen Araplara model ha? Bu ülkenin yüzde 49’u; yoksul, aç, çıplak, işsiz… bu koşulları yaratan bu partiye hâlâ oy verecek ha? İnsanlarımıza akıl fikir ihsan eyle Yarabbi! da Ankara ile KKTC arasında yaşanan kriz bugün tüm sıcaklığıyla yeniden karşımızda. Sendikalar ve muhalefet partileri tarafından Lefkoşa’daki İnönü Meydanı’nda düzenlenecek ‘2. Toplumsal Varoluş Mitingi’nin on binlerce Kıbrıs Türk’ünün Türkiye ve AKP hükümeti aleyhtarı protestolarına sahne olması bekleniyor. Kıbrıs’ta Türkiye karşıtı marjinal gösteriler hep yaşandı. Katılımın bu kadar yüksek olduğu protestolara ise hiç şahit olunmadı. 28 Ocak’taki ilk mitingde resmi makamlara göre 12 bin, göstericilere göre 40 bin kişi katıldı. DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın deyimiyle, “Türkiye nüfusuna oranlandığında 35 milyonluk miting”ler bunlar. Yani Türkiye’nin Kıbrıs davasında bugüne kadarki en önemli kırılma noktasıyla karşı karşıyayız. İki mitingle de sınırlı kalması beklenmiyor. Yaşanan krizin anatomisine bakacak olursak: yaşanan demokratikleşme K uzey Afrika’daNecmettinunutmuş olsak hareketleri ve Erbakan’ın vefatı nedeniyle kısa süreliğine Kıbrıs’ın ‘Tahrir’ Meydanı önlemleri bize diretmenin olumsuz sonuçları olacak. Kıbrıs Türk’ü kendi hükümetine güvenini, saygısını yitirmek üzere. İkincisi ve daha önemlisi Türkiye halkının, Kıbrıs’taki kardeşlerine bağlılığı zayıflayacak.” yumuşak davrandığı” gerekçesiyle henüz yedinci ayında görevinden aldığı Lefkoşa Büyükelçisi Kaya Türkmen’in yerine atanan DPT kökenli yeni B,4 üyükelçi Halil İbrahim Akça o tarihte görevine başlayacak. Akça KKTC halkının protestolarına neden olan ekonomik paketten sorumlu isimdi. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından Ankara’ya birkaç kez şikâyet edilmesine rağmen, sanki bir güç gösterisi olarak büyükelçi atandı. KKTC halkının yüzde 77’sinin onu ‘Türkiye büyükelçisi’ görmek istemediği söyleniyor. Hal böyleyken 1 Nisan’da göreve başlaması sırasında protestolarla karşılaşması kaçınılmaz gözüküyor. TÜ’NÜN YANIT YAZISI ‘ mza atılan kalem gerekli’ İstanbul Haber Servisi “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”na ilişkin davada mahkeme, belgenin altındaki Kurmay Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu iddia edilen imzanın mürekkep yaşının saptanıp saptanamayacağını araştırıyor. Mahkemeye, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) gönderilen yanıt yazısında, mürekkep yaşının tespiti için imzanın atıldığı orijinal kalemin ya da aynı seriden üretilmiş kalemin gerektiği kaydedilirken aynı kalem ile imzalanmış belgelere de ihtiyaç duyulduğu anlatıldı. İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nden Kimya Yüksek Mühendisi Dr. Hikmet İskender yazısında, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın altındaki imzanın Haziran 2009’dan önce atılıp atılmadığının ve mürekkep yaşının tespiti için “İmzanın tahmin edilen tarihinin ya da Haziran 2009’dan geriye doğru ne kadar süre ile araştırma yapılacağının” belirtilmesini istedi. Yazıda, mürekkep yaşının belirlenmesi için, “İmzayı atarken kullanılan kalemin aslının iletilmesi, resmi kurumlar için satın alınan kalem ise kalemin üreticisi hakkında bilgi ile kalem örneklerinin” iletilmesi istendi. Kimyasal analiz yöntemlerinin kullanılacağına dikkat çekilen yazıda “Belgenin tahrip olacağı göz önüne alınmalıdır” denildi. Mahkemenin, mürekkep yaşının ay olarak belirlenmesini istediğinin altı çizilen yazıda, “Fakat belgenin yaşı, bu mertebede hassas bir tayinin gerektirdiği azami 1.5 yıllık süreyi aşmış durumdadır” değerlendirmesi yapıldı. Yazıdan şu konulara dikkat çekildi: “Mürekkep yaşının tespiti, ancak bir ofiste mesai süresince rutin olarak üretilen ve örneğin bir dosyada tamamen aynı şartlarda saklanan seri belgeler söz konusu olduğunda delil olarak kullanılacak seviyede sağlıklı sonuçlar üretilebilmektedir.” Ankara geri adım atabilir İnönü Meydanı bundan sonra Kıbrıs’ın Tahrir Meydanı mı olacak? Protestoların ne noktaya varacağını kestirmek zor. Ankara ekonomik paketlerin tavizsiz uygulanmasında ısrarcı olursa KKTC hükümeti istifa eder ve önlemleri uygulayacak bir teknokratlar hükümeti kurulabilir. Ya da Türkiye ipleri elinden kaçırmak üzere olduğunu görürse taleplerini yumuşatıp zamana yayarak krizin soğumasını bekleyebilir. Her durumda Türkiye’nin stratejik dış politika önceliği olan Kıbrıs davasının seyri açısından kritik bir döneme girmiş durumdayız. Farkında olmasak da yaşananlar dünyanın ilgisini toplamış durumda. Mitingi izlemek için AB Brüksel’den, birçok ülke de Güney Kıbrıs’taki büyükelçiliklerinden KKTC’ye heyetler gönderdi. Yani süreç bundan sonra tüm dünyanın gözü önünde ilerleyecek... Kuzey Afrika ve Ortadoğu liderlerine ‘halkının sesine kulak ver’ çağrısı yapan AKP hükümeti bakalım Kıbrıs Türk’ünün sesine nasıl kulak verecek? Küfürlü pankart alarmı Aynı meydanda 28 Ocak’ta yapılan mitingde küfürlü bir pankart açıldığı için kriz bu kadar büyüdü. Bu yüzden bugünkü miting öncesinde KKTC’deki tüm taraflara, Ankara’dan “Türkiye’ye karşı küfür ve hakaret içeren pankart ya da slogan istemiyoruz” uyarısı defalarca iletilmiş durumda. Sendikalar ve partiler küfürlü pankart kullanılmaması için seferberlik halinde. Ancak binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşecek kitlesel eylemde her bireye tek tek hâkim olmanın zorluğu da ortada. Ayrıca hem Başbakan Erdoğan’ın yaptığı “besleme” tanımı hem de Ankara’nın KKTC’de sevilmeyen bir ismi Lefkoşa Büyükelçisi olarak atama inadı bugün beklenmedik tepkilere neden olabilir. Neden protesto ediyorlar? Ankara öteden beri KKTC ekonomisinin disipline edilmesi taraftarıdır. Cemil Çiçek’in Kıbrıs’tan sorumlu bakan olmasından bu yana ise ‘kemer sıkma’ programının tavizsiz uygulanması için baskı politikası benimsenmiş durumda. Programın daha başındalar ama ileriki aşamalar, örneğin özelleştirilme aşamasında ne kadar sancılı olacağı şimdiden görülebiliyor. KKTC halkının itiraz gerekçesini yine Denktaş’tan dinleyelim: “Tek talebimiz kendi evimizin efendisi olmak. Bu paket Kıbrıs Türk’ünün karakterine uygun değil. Çünkü biz normal şartlarda yaşamıyoruz. İzolasyon altındayız. Anavatanımız Türkiye bile bizimle Serbest Ticaret Anlaşması yapamıyor, Mersin Limanı’nı ortak kullanamıyoruz. Hal böyleyken normal koşullarda uygulanabilecek Üçüncü protesto yolda Bir sonraki kritik tarih ise 1 Nisan. Erdoğan ve Çiçek’in “KKTC makamlarına ‘Belge tahrip olabilir’ Balyoz davası kapsamındaki tutuklamalara itiraz oyçokluğu ile reddedildi Başkandan kritik soru Mahkeme Başkanı Şeref Akçay davayla ilgili dikkat çeken sorular yöneltti. Akçay, “Dosyada, bir kısmı daha sonra ordu komutanı olmasına karşın bu iradeyi taşıdıklarına dair herhangi bir delil yoktur” dedi. İstanbul Haber Servisi Balyoz davası kapsamında tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in de aralarında bulunduğu 163 emekli ve muvvazzaf askerin itirazı İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce oyçokluğuyla reddedildi. İtirazın kabul edilmesi gerektiğini belirten Mahkeme Başkanı Şeref Akçay, savunmalar alınmadan, toplantıdaki iradenin devam ettiğine ilişkin yeni delil ortaya koymadan, suç vasfının değişme ihtimaline karşı tutuklama ve yakalama kararı verilmesinin, adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti. Kararda, isnat olunan eylemin gerçekleşmesi halinde sanıklara, 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası verilebileceğine dikkat çekilerek, sanıkların kaçma şüphelerinin olmadığı iddiasının yasal dayanağının olmadığı ifade edildi. Hasta olmanın tutuklamaya engel olmadığı, sanıkların cezaevlerinde tedavilerinin yapılabileceği kaydedilerek Gölcük’te gizlenmiş halde çok sayıda yeni delil elde edildiği kaydedildi. Kararda şöyle denildi: “Sanıkların bir kısmı görevde, bir kısmı da emekli. Emekli olmadan önceki konumlarından kaynaklanan, sosyal mecralarındaki iletişimleriyle görevde olanlara ve yargılamanın safahatına, yeni delillerin elde edilmesine, delillerin karartılmasına etki etme tehlikeleri devam ediyor. Hâlâ tanıklar dinlenmedi. Gölcük’ten elde edilen yeni deliller bu savı kuvvetlendiriyor.” 163 emekli ve muvazzaf askerin itirazı, stanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi. Ş LE KAZILARI DD ANAMES mokratik olmayacak bir şekilde siyasi iktidarın uzaklaştırılmak istendiğinin belirtildiğini anımsattı. Bu işlemlere ait CD’lerin orijinal olduğuna veya sonradan hazırlandığına dair bilirkişi raporlarının bulunduğunu kaydeden Akçay, bu raporların hangisinin kabul edileceğinin, karar verecek mahkemenin takdirinde olduğunu belirtti. Akçay, “Sanıklara isnat edilen eylem 57 Mart 2003’te yapılan, iddianamedeki planların görüşüldüğü, 162 kişinin katıldığı 1. Ordu’daki toplantıdır. Sanıkların eylemi TCK’nin 147 maddesinde belirtilen suça teşebbüs olduğu kabul edilerek dava açılmıştır. Burada davanın temelini oluşturan bir soru vardır. Bu soruya herhangi bir cevap verilmemiştir. Soru, 57 Mart 2003’teki bu toplantıdan sonra sanıklar bu eylemlerini devam ettirecek herhangi bir icrai faaliyette bulunmuşlar mıdır? Dosyada, iddianamede ve Gölcük’te bulunan belgelerde, bu tarihten sonra sanıkların eylemlerini devam ettirdiklerine ve bu iradeyi taşıdıklarına dair herhangi bir delil yoktur. Sanıkların bu planları yaparken görevleri tek tek belirlenmiştir. Bu tarihten sonra ordu komutanı ve diğer sanıkların bir kısmı emekli olmuş, bir kısmı da başka yerlerde görev almışlardır. Bu planı devam ettirme iradesinde olanların, doğal olarak, ayrılan ve emekli olanların yerine gelecek kişileri de belirlemeleri gerekirdi ama yapılmamıştır” dedi. Komutanlar emekli olunca silahlı güç üzerindeki hâkimiyetlerinin sona erdiğini kaydeden Akçay, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek’in, planların yapıldığı dönemden sonra daha güçlü olarak, kuvvet komutanlığı yaptıklarına dikkat çekti. Gölcük’te bulunan delillerin, dava dosyasındaki belgelerin kopyası olduğunu, sanıkların 2003’ten sonraki eylemlerini gösteren yeni delil olmadıklarının altını çizen Akçay, şu notkaya dikkat çekti: “2003’teki bu toplantıdan sonra sanıklar eylemlerini devam ettirmediklerine göre eylem teşebbüs müdür yoksa ihtiyari (seçimlik) vazgeçme durumu mudur? TCK’de, failin icra hareketlerinin tamamlanmamış olması, neticenin meydana gelmemesi hallerinde, gönüllü vazgeçmenin mümkün olacağı öngörülmüştür. Netice gerçekleşene kadar her aşamada failin suç yolundan dönmesini vazgeçme olarak kabul etmek gerekir. Netice nedir? Darbe yapmak. Meydana gelmiş midir? Gelmemiştir. İhtiyari vazgeçme denmez ise tam fiil diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Hukuk işte burada lazımdır. ” İddianamede, sanıklara atılı suçun vasfının değişebileceğinin belirtildiğine dikkat çeken Akçay, “ İddia makamı lehte ve aleyhte delilleri toplayıp, suç vasfını belirleyip dava açmalı. Hangi sanık suç vasfının değişme ihtimalinden yararlanacak. Tutuklanan sanıklar yararlanacak mı söyleyemeyiz” dedi. 4 sanığa 74 yıl ceza isteniyor İstanbul Haber Servisi “Ergenekon” soruşturması kapsamında Şile’deki ormanlık alanda yapılan kazıya ilişkin tutuklu sanık Ulaş Özel ve tutuksuz sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Yusuf Ethem Akbulut hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. “Ergenekon terör örgütü üyesi olmak, patlayıcı madde bulundurmak, ateşli silahlar kanununa muhalefet ve resmi evrakta sahtecilik” iddialarıyla 10.5 yıldan, 74 yıla kadar hapsi istenen sanıklardan, Özel’in TİKKO, İşgör’ün İBDAC, Yanç’ın ise PKKKongra/Gel üyesi iken itirafçı oldukları ve JİTEM için çalıştıkları öne sürüldü. Genelkurmay Başkanlığı ise JİTEM iddialarını yalanladı. Özel’in iddialarına ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’nın gönderdiği yazıda, JİTEM adında herhangi bir birimin olmadığı, Özel’in erbaşlık haricinde herhangi bir görevlendirmesinin bulunmadığı kaydedildi. İddianamede, Özel’in 29 Aralık 2007 ve 20 Mart 2009 arasında, Poyrazköy davası sanıklarından emekli Binbaşı Levent Bektaş ile toplam 128 görüşme kaydı olduğu belirtildi. İşgör’ün ise 3 Ocak 2007 ve 20 Şubat 2009 arasında Bektaş ile 556, Veli Küçük ile 9, Kemal Kerinçsiz ile de 1 kez görüştüğünün tespit edildiği bildirildi. İddianamede, şüphelilerin kendilerini “derin devlet”in adamı olarak tanıttıkları ifade edilirken müşteki olarak da Kazi Erdil’in ismi geçiyor. Yeni belge bulunmadı Polisin intikam girişimi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da geçen yıl bir kavgada şehit olan polis memuru Özkan Yiğen’in yine polis olan ağabeyi, mahkemede sanıklara ateş etmek isteyen polisce engellendi. Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Dokuzçeltik köyünde, 29 Ağustos 2010 günü Tanrıverdi ve Ertan ailesi arasında kız alıp verme meselesi yüzünden kavga çıktı. Çıkan kavga sonrasında yaralananları hastaneye götüren polis memuru Özkan Yiğen, sivil araca açılan ateş sonucu şehit oldu. Başlatılan soruşturma çerçevesinde olayla ilgili olarak Tanrıverdi ailesinden 6 kişi tutuklanmıştı. TUTUKLANAN GAZETEC Demokratik Haklar Federasyonu’na yönelik operasyonda gözaltına alınan Halkın Günlüğü Gazetesi Yazıişleri Müdürü Hıdır Gürz tutuklandı. Gürz’le birlikte cezaevindeki gazeteci sayısı 51’e yükseldi. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’ndan yapılan açıklamada, Halkın Günlüğü gazetesinin yazıişleri müdürü Hıdır Gürz’ün de aralarında bulunduğu 8 kişinin tutuklanarak ce SAYISI 51’E YÜKSELD zaevine konulduğu belirtilerek tutuklamalar, örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına yönelik doğrudan bir saldırı olarak nitelendirildi. Ankara’da Dicle Haber Ajansı muhabiri Çağla Yeleser’in gözaltına alınmasının, düzen muhalifi gazetecilere yönelik saldırının sistematikleştiğini ve artarak sürdüğünü gösterdiği savunuldu. ‘ fade özgürlüğüne saldırı‘ Mahkeme Başkanı Şeref Akçay, iddianamede, 2002’de 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan komutasında oluşturulan bir yapılanmayla, de C MY B C MY B Başkan’ın soruları...