18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MART 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Deprem ve tsunaminin vurduğu borsalar patlamalardan da nasibini aldı, sızıntı haberinden sonra adeta çakıldı Piyasalara radyasyon sızdı Asya’dan sonra Avrupa ve MKB de keskin düşüşlere sahne oldu. Depremden sonra yaşanan nükleer sızıntı düne dek piyasalar tarafından fiyatlanmamıştı. Yeni bir risk olarak öne çıkan nükleer tehlike piyasalarda tansiyonun daha da artacağına işaret ediyor. Ekonomi Servisi Dünyanın en büyük ekonomisinin deprem, tsunami ve nükleer felaketlerle durma noktasına gelmesi piyasaları derinden sarstı. Korkuyla gelen satış dalgası için uzmanlar, deprem sonrası nükleer sızıntının fiyatlamaya dahil edilmediğine ancak şimdi ciddi bir risk olarak görülmeye başlanmasına dikkat çekiyor. Nükleer riskin artması üzerine Japon borsası iki günde yüzde 20’ye yakın düştü. Ana gösterge Nikkei endeksi günü yüzde 10’un üzerinde kayıpla kapattı. Bu, 2008 krizinden bu yana Tokyo borsasında yaşanan en sert düşüş oldu. Borsadaki şirketlerin piyasa değeri de iki günde 620 milyar dolar eridi. Petrolde rekorlara mola Diğer taraftan petrolde de ilginç seyir yaşandı. Bir yanda Ortadoğu’da Suudi Arabistan’ın Bahreyn’e asker göndermesi gerilimi artırırken diğer taraftan Japonya’daki deprem sonrasında talepte yaşanacak düşüş, fiyatlarda azalış baskısı yaratıyor. Brent petrolünün fiyatı dünya piyasalarında artan riskten kaçınmayla 5 dolar geriledi. Nisan başı vadeli Brent petrolünün varili Asya’nın diğer borsalarında da yüzde 1.53.5 arasında düşüşler yaşanırken, Avrupa borsaları yüzde 24 kayıpla 14 haftanın en düşük seviyesine geldi. Hong Kong ve Tayvan borsaları yüzde 3 civarında düştü. Japonya Merkez Bankası ilk rekor müdahalesi ardından dün de piyasalara yaklaşık 100 milyar dolar pom108.67 dolara kadar indi. Yine Nisan başı vadeli ABD hafif ham petrolünün varili 4 dolardan fazla gerileyerek 97 dolar seviyelerine düştü. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı (IEA) Nobuo Tanaka, Japonya’daki felaketten sonra bu ülkenin petrol ihtiyacı konusunda kaygı duymadığını ve talep gelirse IEA’nın stratejik stoklarından harcama yapmaya hazır olduğunu vurguladı. seleri başı çekerken, sigortacılıkta da kayıplar derinleşti. Küresel piyasalardaki sert satışlar iç piyasalara da sıçradı. İstanbul Borsası’nın (İMKB) kaybı seans içinde yüzde 2.5’i aştı. Borsa 63 bin puanın altına geriledi. İMKB kapanışta olumlu bütçe verilerinin etkisiyle toparlanarak günü 64 bin 214 puandan tamamladı. ALTIN B LE DÜŞÜYOR Küresel piyasalarda daha çok nakite dönme eğilimi yaşanırken, güvenli yatırım aracı olan altına olan talep dahi sınırlı kalarak bu madenin fiyatında gerilemeye neden oldu. Spot altının onsu, nükleer krizin ardından finans piyasalarında oluşan yoğun satış baskısının etkisiyle yüzde 3’ün üzerinde değer yitirerek 1380.9 dolara kadar geriledi. Altın daha sonra toparlansa da yine de 1400 doları aşamadı. Gümüş ise yüzde 6.4 değer kaybederek ons başına 33.56 dolara indi. Bakırda da yüzde 3 civarında düşüş yaşandı. Gelenekselleşen Sorunlar Dizisi Veri akışları artık yeknesak bir görünüm aldı; sıcak para akmaya devam ediyor; ithalat ucuzladıkça sanayi üretim endeksi hızlanıyor; dış açık (cari işlemler açığı) derinleşiyor; ve işsizlik oranı yeni patikasında kemikleşmiş olarak sürgidiyor. Önce kapitalizmin merkezine bakalım: ABD’de şubat ayı verilerine göre işsizlik oranı yüzde 8.9 olarak gerçekleşti. Amerikan Çalışma Dairesi (Bakanlığı) verileri son ayda ABD’de toplam 192 bin yeni istihdam yarattığını göstermekteydi. ABD’de istihdam artışlarının ana kaynağı sağlık hizmetleri ve dayanıklı tüketim malları sanayilerine dayanmaktaydı. Bu iki sektördeki “yeni” istihdam artıları sırasıyla 24 bin ve 35 bin kişi olarak gerçekleşti. Devasa Amerikan işgücü piyasasında “devede kulak” misali kalan bu cılız sıçramalar ABD’de işsizlik sorununun daha uzun süre kalıcı olacağını belgelemekte. Nitekim Ekonomik ve Siyasi Araştırmalar Merkezi (CEPR) direktörü Dean Baker, Amerikan ekonomisinde istihdam artışlarının bu tempoda sürmesi durumunda, işsizlik oranının kriz öncesinin (“normal”) düzeylerine dönmesi için en az on dört yıl gerekeceğini vurgulamaktaydı. Türkiye’de ise cari açık sorunu çığ gibi büyüyor. Ocak ayında cari açık, geçen yılın eş dönemine görece neredeyse yüzde 100’lük bir artış gösterdi. 12 aylık birikimli cari işlemler açığı 51.4 milyar dolara çıktı. Bu rakamın ulusal gelirimize oran olarak yüzde 7’ye ulaştığı tahmin ediliyor. Cari açığın finansmanında ise yoğun sıcak para girişi devam ediyor. Yalnızca portföy net girişleri (on iki aylık birikimli olarak) 16.6 milyar dolara ulaşmış iken; net doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının 6.4 milyar dolarda kaldığı görülüyor. Bu arada, yerli sıcak para’nın bir göstergesi olarak kabul edilen kayıt dışı sermaye akımlarına dayalı net hata ve noksan kaleminin birikim, değeri 6.2 milyar doları buluyor. Sadece son bir ay içindeki kayıt dışı sermaye girişinin 3.7 milyar dolar olduğu rakamlardan izleniyor. Uluslararası kriz ve siyasi çalkantıların Türkiyemizi ilgilendiren “iktisadi” boyutları, nedense hep “kayıt dışı sermaye akımlarının” sığınağı olarak görülmesine dayanıyor! “İşsizlik” sorununun kapitalizmin gerek merkez, gerekse çevre ekonomilerinde çok boyutlu bir sorun olduğunu görmek durumundayız. İşsizlik ve buna bağlı olarak ücret durgunluğu sorunsalını, işgücü piyasalarındaki “katılıklar” ya da “reform eksikliği” söylemleriyle algılamak ve bu doğrultuda çözüm üretmek olanaklı değildir. Zira sorunun temelinde yatan yapısal olgu, dünya ekonomileri arasındaki dengesizliklerin derinleşmesine, ekonomik büyüme ve istihdam yaratma arasındaki bağın kopmasına ve hemen tüm çevre ekonomilerini kapsayan genel bir “istihdam yaratmayan büyüme” olgusunun yerleşmesine neden olan neoliberal dönüşüm ve sermaye birikimini ancak bu koşullarda sürdürebilir hale gelen kapitalist üretim ilişkilerinin bizzat kendisidir. paladı. Ancak bu da piyasaları sakinleştirmeye yetmedi. Kara bulutlar dağılmıyor Başbakan Kan, yeni nükleer patlama sonrasında, radyasyon sızıntısı tehlikesinin giderek arttığı uyarısını yaptı. Borsanın düşüşünde nükleer enerji his GERÇEK İŞSİZ 5 MİLYON TİSK: Cari açığın azaltılmasında Merkez Bankası tek başına yeterli olmaz şsizlik yüzde 11.4 oldu Ekonomi Servisi İşsizlik oranı 2010 Aralık ayında 2009’un aynı dönemine göre 2.1 puan gerilerken bir önceki aya göre 0.4 puan artarak yüzde 11.4 oldu. Türkiye genelinde işsiz sayısı aralıkta bir yıl öncesine göre 432 bin kişi azalışla 2 milyon 929 bin kişiye inerken bir önceki aya göre işsiz sayısında 118 bin kişilik artış yaşandı. Aralıkta işsizlerin yüzde 14.6’sına karşılık gelen 428 bin kişi işsiz kaldı. Aralıkta istihdam edilenlerin sayısı, 2009’un aynı dönemine göre 1 milyon 214 bin kişi artarak 22 milyon 665 bin kişiye yükseldi. TÜİK, aralarında iş bulma umudu olmayanların da yer aldığı işsizlik oranına iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ile mevsimlik çalıştığı için işsiz olanları dahil etmeksizin oranını belirliyor. Bu hesapla TÜİK, aralık döneminde işsiz sayısını 2 milyon 929 bin kişi olarak açıkladı. Bu rakamlara, aralarında iş bulma umudu olmayanların da yer aldığı işsizlik oranına iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarla mevsimlik çalıştığı için işsiz olanlar da eklenince, gerçek işsiz sayısının 5 milyon 80 bini bulduğu belirlendi. Merkez’e bel bağlamayın Colin’s’den mağaza atağı Ekonomi Sevrisi Son üç yıldır yönetim ve mağazalaşma stratejisini değiştirerek yeniden yapılandırma sürecine giren Colin’s şu anda 570 olan mağaza sayısını 2015’e kadar 1200’e çıkarmayı amaçlıyor. Şirket önümüzdeki 4 yılda da özellikle Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinde mağazalaşmaya gitmeyi planlıyor. Colin’s Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Eroğlu, “Daha çok yolumuz var, biliyoruz. Ama emin adımlarla, bir dünya markası olma yolunda yürüyoruz. Almanya ve İngiltere’de önümüzdeki 23 ayda mağaza açmayı amaçlıyoruz. Bunun için şirket satın da alabiliriz” dedi. Colin’s Genel Müdürü Necati Özdoğan 2010 perakende cirosunun 500 milyon doları aştığını belirterek “Colin’s olarak 2015’te 50 ülkede olmak, şu anda 3 bin olan çalışan sayımızı 10 bine çıkarmak istiyoruz. Ciromuzu da 2015’te 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Türkiye şveren Sendikaları Konfederasyonu: Bütçe açığı cari açığı etkiliyor; kamu açıklarını kontrol altına almak için Mali Kural’a ilişkin düzenleme seçimlerden sonra yasallaşmalı. Ekonomi Servisi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), cari açığın azaltılmasında sadece Merkez Bankası’na bel bağlanmaması gerektiğine dikkat çekti. Cari açığın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranının 2011’de 2010’a göre azalmasının beklenmediğini vurgulayan TİSK, bu nedenle, Merkez Bankası’nın görev alanı dışında kalan alanlarda köklü sorunların çözümüne yönelik yapısal tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizdi. TİSK tarafından yapılan açıklamada cari açığın azaltılmasında şu tedbirlerin alınması önerildi:  Merkez Bankası kurların yukarıya doğru çıkmasını engelleyen unsurların bazılarını ortadan kaldırdı. Bu yöndeki kararlılığını sergilemeye devam etmeli.  Kamu kesiminin, özellikle mahalli idarelerin harcamaları kısılmalı ve kamu tasarrufu artırılmalı  Cari açığın nedenleri arasında enerji ithalatı başı çekiyor. Enerjide Türkiye kısmi ithal ikameciliğine gitmeli.  Bütçe açığı cari açığı etkiliyor; kamu açıklarını kontrol altına almak için Mali Kural’a ilişkin düzenleme seçimlerden sonra yasallaşmalı. TUSKON’dan ABD’de girişim ELÇ N POYRAZLAR AKTİF BANK’A ÜÇ DALDA ÖDÜL Ekonomi Servisi Aktif Bank 2009 Yılı Faaliyet Raporu’nun halkla ilişkiler sektöründeki en iyi uygulamaların profesyonellerle paylaşılması amacıyla çalışan “LACP Vizyon Ödülleri’nde” 25 ülkeden 4 bin 400 firma arasında üç ödüle birden layık bulunduğu belirtildi. Bankadan yapılan açıklamada, bu sonuçlarla Aktif Bank’ın 2001’den beri yapılan bu uluslararası yarışmada aynı anda en fazla ödül alan Türk şirketi olduğu kaydedildi. Vizyon Ödülleri’ne 2009/10 dönemi için 25 ülkeden 4 bin 400 şirket başvurdu. Önce 9 şiddetinde deprem, ardından Tsunami ve şimdi de nükleer sızıntı... Her an yaşanabilecek bir felaket duygusu, Japon geleneksel kültürünün içine işlemiş adeta. Şaşırtıcı bir serinkanlılık içinde yaralarını sarmaya çalışıyorlar. Yerkürede günümüzde varlık gösteren uluslar içinde ‘İnsana saygı’ ve ‘doğa ile uyumlu yaşam’yı daima ön planda tutan ender toplumlardan biri. Belki de bu yüzden başlarına gelen felaket çok daha fazla içimi acıtıyor. Ekranda bedeninde radyoaktive bulunduğu için ailesinin diğer fertlerinden ayrılmak zorunda olan bir genç kız. Gözleri yaşlı... Kalın bir camın gerisinde annesi ve köpeğiyle vedalaşıyor. Annenin cama yapışan parmaklarına takılıyor gözlerim. Haberler akıyor ekrandan. Rüzgârın, deprem ve tsunamide hasar gören nükleer tesisteki patlamalardan sonra ortaya çıkan radyasyonu Pasifik’e sürüklediği bildiriliyor. Bedel çok büyük. Henüz toprağın ve denizin ekolojik dengesine neler olabileceği konuşulmuyor bile... “Shikata ga nai...” Türkçesi, 11 MİLYAR 448 MİLYON DOLAR TÜRKİYE’DEN ÇIKTI Ekonomi Servisi Merkez Bankası (TCMB), bilanço dışı (swap ve benzeri işlemler) yabancı para net genel pozisyonunun 12 Kasım 20104 Mart 2011 döneminde 11 milyar 448 milyon dolar azalarak 12 milyar 658 milyon dolara gerilediğini açıkladı. TCMB’den yapılan açıklamada, 12 Kasım’da yabancı para net genel pozisyonunun 24 milyar 106 milyon dolar olduğu kaydedildi. Açıklamada, yurtdışı yerleşiklerin portföyleri üç ana kalemden oluştuğu belirtilerek, bu kalemlerin hisse senetleri, borç senetleri ve para piyasası işlemleri olduğu vurgulandı. Açıklamada, söz konusu kalemlerin ödemeler dengesi verileri içinde olmadığı anımsatıldı. bedeli ödeyenler de yaşamlarını santrallere yakın yerlerde sürdürenler oldu. Tıpkı Çernobil faciasında olduğu gibi... Dünya ekonomisinin, büyüme için seçtiği yöntemin doğa dostu olmadığı artık hemen hemen bütün çevrelerce anlaşılmış durumda. Küresel ısınmanın bugün geldiği nokta, buzulların erimesi, çölleşme, seller, bitki ve hayvan türlerinin hızla yokolması hepsi hepsi gerektiğinden fazla üretimin ve kontrolsüz tüketimin sonucu. Ve tabii bugün bütün ülkelerin bu kadar fazla enerjiye gereksinim duymalarının nedeni de aynı. Ancak tehlikenin farkına varmak farklı, kararlı adımları atmak farklı. Ne yazık ki bütün ülkelerin küresel bir enerji politikası zemininde birleşerek doğa dostu bir ekonomiye yönelmeleri bugün için neredeyse imkânsız. Velev ki tabiat ana büyük bir oyun daha oynayıp, çevre felaketlerini eşzamanlı olarak dünyanın farklı yerlerinde başlatmasın... Ne yazık ki küllerin arasından yeniden doğmak her zaman mümkün olamıyor. İşte o zaman ‘shikata ga nai’ tümcesi daha bir anlam kazanıyor... ‘Shikata Ga Nai: Yapacak Bir Şey Yok’ “yapacak bir şey yok”. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan ve ihtiyacı olan enerjinin üçte birini ülkedeki 54 nükleer santraldan karşılayan Japonya için belki şu anda yapacak bir şey yok. Ama oradaki felaketi koltuklarına oturmuş ekranlarından izleyen bütün ülkeler için yapacak fazlasıyla şey var. Öncelikle var olan nükleer santralları acilen yeniden incelemeye almak ve bir takvime bağlı olarak sayılarını azaltmak... Bu, özellikle deprem kuşağında olan ülkeler için geçerli. Nükleer santral inşa etme kararlılığında olan Türkiye’nin Japonya’daki felaketten sonra “bu kararımızı yeniden gözden geçireceğiz” demesi gerekirken Enerji Bakanı Taner Yılmaz’ın “Japonya’daki reaktör 1. nesil. Türkiye depreme de dayanıklı olan 3. nesli (3G) seçti. Mutlaka çıkarılacak dersler var, ancak yapıma ilişkin kararlılığımız değişmeyecek” sözleri kabul edilebilir değil. Bunun, Çernobil faciasından sonra televizyonlarda Karadeniz’de radyasyonlu çay yok diyerek çayını yudumlayan ve halkı kandıran dönemin bakanından ne farkı var? Küçük bir arşiv taraması yapıyorum. Bundan 5 yıl önce, 24 Mart 2006 tarihinde Japonya’da bir mahkemenin kararı. Mahkeme ülkenin ikinci büyük nükleer reaktörünün kapatılmasına karar vermiş. Üstelik nükleer reaktör en yeni inşa edilenlerden biriymiş. Karar, reaktörün şiddetli bir depremde yıkılmasından endişe eden yerel halkın açtığı bir davada alınmış. Davanın yargıcı, ülkenin kuzeybatısındaki Kanazawa’da bulunan reaktörün depremlere dayanıklı olmasını gerektirecek standartta inşa edilmediğine ve bir depremin meydana gelmesi halinde yerel halkı radyoaktiviteye maruz bırakacağına hükmetmiş. Haber şöyle devam ediyor: “...Ancak Japonya’nın bir bölgesinde alınan hukuki kararların diğer bölgelerdeki yargıçlar üzerinde fazla bir etkisi yok, dolayısıyla diğer bölgelerdeki nükleer reaktörler hemen kapatılma tehdidiyle karşı karşıya değil. Yöneticilerin davada alınan kapatma kararına itiraz etme hakları var...” Kanazawa’daki nükleer santral sonunda kapatıldı mı bilmiyorum. Ancak yerel halkın santralları büyük bir tehlike olarak algıladığı ve hukuki mücadeleyi sürdürdüğü kesin. Bugün yaşananlar onların haklılığını gösterdi. Ve ne yazık ki en ağır WASHİNGTON Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri ilerletmek amacıyla harekete geçtiklerini söyledi. TUSKON ile ABD’deki düşünce kuruluşu Amerikan İlerme Merkezi’nin (CAP) önceki gün ortaklaşa düzenledikleri yemekli toplantıya Meral’in yanı sıra ABD Ticaret Bakanı Gary Locke konuşmacı olarak katıldı. Locke iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin gelişmesine karşın “gerçekleşmemiş büyük bir potansiyel” bulunduğunu ifade etti. İki ülkenin özel sektörleri arasındaki bağları artırmanın önemine değinen Locke, yenilenebilir enerji, girişimciliğin artırılması, İstanbul’un küresel bir finans merkezi olması ve küçük ve orta ölçekli şirketleri güçlendirme gibi hedefler koyduklarını kaydetti. Locke, ABD yönetiminin Türkiye’yi öncelikli pazarlar arasına koyduğunu ifade ederek bu yıl içinde Amerikan petrol ve gaz şirketleri ile yenilenebilir enerji şirketlerinden oluşan iki heyetin Türkiye’yi ziyaret edeceğini belirti. Meral de gazetecilere açıklamasında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 50 milyar dolara çıkarma hedefinden söz ederek TUSKON olarak bu hedefleri ve stratejileri gerçekleştirmek için çalıştıklarını ifade eti. 7. KOBİ Zirvesi toplanıyor Ekonomi Servisi Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) tarafından, TOBB, KOSGEB ve İTO işbirliği ve İş Bankası ana sponsorluğu ile düzenlenen 7. KOBİ Zirvesi, bugün İstanbul Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştiriliyor. Yarın da sürecek olan zirvenin ana teması “KOBİ’ler için Rekabetçi Stratejiler ve Uluslararası İşbirliği İmkânları”. Türkiye’nin önemli ekonomik platformundan biri olan Zirve, KOBİ’lerin sorunlarına ve çözümüne odaklı bir çalışma ile stratejik özellikte bir yol haritası oluşturacak ve sonuç bildirisi ile duyuracak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle