18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MART 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 9. KEZ DÜZENLEND 17 Hacı Bektaş toprağında, ‘Çilehane’de İlhan Selçuk’la birlikte yatıyor şimdi. Gönüller dolusu selam olsun Bursa Kitap Fuarı sona erdi BURSA (Cumhuriyet) TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen Bursa 9. Kitap Fuarı dün sona erdi. TÜYAP Bursa Uluslararası Fuar ve Konge Merkezi’nde 5 Mart’ta başlayan fuarda söyleşi, şiir dinletisi, panel ve çocuk etkinliklerinin de aralarında bulunduğu 80 etkinlik gerçekleştirildi. Yaklaşık 200 yayınevi ve sivil toplum örgütünün stant açtığı fuarda, Bursalı okuyucular sevdikleri yazarlarla tanışma fırsatı buldu. Çizginin gücü: Turhan Selçuk Zaman nasıl geçiyor. 11 Mart 2011’de Turhan Selçuk aramızdan ayrılıp ışığa yürüyeli 1 yıl olmuş… 1922 doğumlu Turhan Selçuk, terimin tam anlamıyla Aydınlanma’nın hem Türkiye’ye hem de dünyaya armağan ettiği evrensel bir değerdi. Çünkü karikatür sanatı, aristokrasiye ve feodalizme karşı güneşin altında yerini isteyen burjuvazinin verdiği özgürleşme mücadelesiyle buluştuğu oranda siyasallaşıp modern anlamına kavuşmuştu. Siyasal eleştiriden beslenen “çizgiyle mizah”ın gelişimi Avrupa’da “devrimler çağı”nın rüzgârını izlemişti. Türkiye’deki süreç de bundan pek farklı olmamış, karikatür ilk gerçek atılımını 1908 devriminin ardından gerçekleştirmiş, ikinci patlama dönemi ise 2. Dünya Savaşı sonrasının çalkantılı günlerinde yaşanmıştı. O dönemde siyasal eleştiriyi odak noktasına koyarak büyük bir yenilenme yaratan çizgiyle mizahın öncü isimlerindendi Turhan Selçuk. bilinci, ülkesine, dünyaya ve evrene yönelik aydınlık, duru bakışı onun bir kavga uzamı, bir çelişkiler yumağı gibi örülmüş karikatür dünyasında “ilk görünen gerçekler”in altını kazımaya yönelir her zaman. Sıradan gerçeklere bambaşka bir ışık tutup onları mercek altına alıverir. Somut gerçekliklerin indirgenerek değil, özlü, yalın çizgilerle ve zıtlıkların yarattığı büyüteç etkisiyle yeniden üretildiği çok özel bir sanattır Turhan Selçuk’un mizahı. İstanbul sokaklarını işgal güçlerine ve ‘Gözlüklü Sami’lere dar eden ‘Abdülcanbaz’ın yaratıcısının sanatına, ülkesinin ve dünyanın çelişkileri içinde haklıdan, mazlumdan, ezilenden yana tavır almayı bilmiş bir aydının bilinci yansır. İfade ettiği anlamlar bütünü bakımından, Kurtuluş Savaşı’ndan 68’lere kadar uzanan bir mana yükü taşıyan o meşhur “Osmanlı tokadı”nı ne zaman görsem, Mayakovski’nin şu dizeleri düşer aklıma: “Nasıl diliniz varıyor kendinize ozan demeye / öyle bir bıldırcının boz sesiyle şakıyarak?” “Bıldırcının boz sesiyle şakımadı” Turhan. Anadolu’ya bir güvercin donunda geldiği rivayet edilen Hacı Bektaşı Veli’nin bu topraklara sinmiş barış, hoşgörü, insan sevgisi anlayışını, çağına tanıklık eden, saf tutan bir aydının karanlığa karşı kavga bilinciyle harman edip çok özgün ve evrensel, “Turhan’ca” bir sanat yaratıp gitti. Hacı Bektaş toprağında, “Çilehane”de İlhan Selçuk’la birlikte yatıyor şimdi. Gönüller dolusu selam olsun... Ama gönül ister ki, “Cumhuriyet” gazetesi onun karikatürlerinden birine yer versin her gün sayfalarında, çünkü onlar hiç eskimiyor, “Turhan’ca” çizginin gücü var onlarda... [email protected] Cumhuriyet’e büyük ilgi Gazetemiz yazarlarının da Cumhuriyet Kitapları’nın standında okuyucularıyla buluştuğu fuarın son gününde yazarlarımız Alev Coşkun ve Orhan Bursalı kitaplarını imzaladı. Alev Coşkun daha sonra Cumhuriyet Kitapları tarafından düzenlenen “Küresel Kriz ve Yükselen Ulusalcı Ekonomi” konulu söyleşide konuştu. ‘Kâğıttan Cinayetler’ Cannes’da Kültür Servisi Dünyanın en önemli film festivallerinden Cannes Film Festivali’nde bu yıl, Selin Cevizli’nin senaryosunu yazıp yönettiği “Kâğıttan Cinayetler” adlı kısa film de gösterime sunuluyor. 11 22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 64. Cannes Film Festivali’nin “Kısa Film Köşesi” (Short Film Corner) bölümünde gösterime sunulacak olan 4 dakika uzunluğundaki kurmaca film “Kâğıttan Cinayetler” ayrıca, yapımcılar ve kısa film koleksiyoncuları için festival tarafından satışa çıkarılacak. Gerçek sanatın gücü Turhan’ın karikatürlerine bakarken, gündemin en önemli noktasını yakalayıp birkaç keskin çizgiyle öne çıkartıverme gücü karşısında hem hayrete kapılır, hem de hayranlık duyarım. Ama beni asıl etkileyen, “günün çelişki si”nden hareketle çizilen bu karikatürlerdeki zamana direnme, hayatta kalma yeteneğidir. Turhan’ın albümlerinden birini elinize alıp sayfalarını karıştırdığınızda, çizgiler aracılığıyla bir yakın tarih gezisine çıkmakla kalmaz, çağına tanıklık eden gerçek yaratıcı sanatçının kendi çağını aşan soluğunu da hissedersiniz. Onu farklı kılan en önemli özellik budur: Sanatıyla zamanın ve mekânın sonuna dek içinde olup, diğer yandan da onları aşabilmek... Turhan’ın çizgilerinin hem tüm dünyada kabul görüp defalarca ödüllendirilmesinin, hem de zamanı yenmesinin altında yurdunun ve dünyanın olduğu kadar kendi mesleğinin de çilesini çekmiş büyük bir sanatçının sayısız imbikten damıtılmış emeği ve hüneri vardır. Rölyef etkisi Turhan’ın karikatürlerinde en çarpıcı yanlardan biri çelişkiyi yakalama ve onu eşsiz bir kompozisyon ustalığı içinde tam olması gereken yere oturtma becerisidir. Bu “rölyef etkisi” sadece resim ve çizgi sanatında değil, görsel sanatların hepsinde büyük önem taşır. Bu noktada da sanatçının ustalığı kadar, bilinci de belirleyici olur. Turhan’ın çizgileri gibi keskin 32 yıl sonra yeniden sahnelenen ‘MaratSade’ı yönetmeni anlattı Türkiye / Almanya Film Festivali başlıyor Kültür Servisi 16. Türkiye / Almanya Film Festivali, 11 günlük maraton programını perşembe akşamı başlatıyor. Saat 19.00’da başlayacak törende, Fatih Akın’a festivalin Onur Ödülü takdim edilecek. 16. Türkiye / Almanya Film Festivali Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Seyirci Ödülü ve Sinema Yazarları Ödülü verilecek. Soru soran manifesto CEREN ÇIPLAK ‘Kızgın Genç Adamlar’la geçmişe dönüş Kültür Servisi “Picasso, Miró, Dalí, Kızgın Genç Adamlar: Floransa Palazzo Strozzi Müzesi’nde Modernite’nin Doğuşu” başlıklı sergi, bu üç Joan Miró “Montroig: The sanatçının 60’ın Bridge” (Montroig: Köprü) üzerinde yapıtını bir araya getiriyor. 17 Temmuz’a kadar açık olacak sergi, ziyaretçilere, modernitenin doğuşuna doğru bir tür “geçmişe dönüş” yaşatmak üzere tasarlandı. Akılcı yaşamak kadar büyük bir çılgınlığın olmadığı bir “dünya”ya sorular yönelten “MaratSade” oyunu Ragıp Yavuz’un rejisiyle Şehir Tiyatroları’nda. Alman yazar Peter Weiss’ın 1964’te yazdığı “MaratSade” bir kökten devrimcilik ile kökten bireycilik çatışması. Ülkemizde çeşitli tiyatro toplulukları tarafından sahnelenen oyun, 32 yıl sonra yeniden seyirci karşısında. “MaratSade”, Marquis de Sade’ın Charenton Akıl Hastanesi’nde yazdığı ve yönettiği bir oyunun Fransız Devrimi sırasında sahnelenmesi üzerine kurulu. Sade’ın bu oyunu yazmaktaki amacı, Fransız Devrimi’nin “kanlı” liderlerinden JeanPaul Marat nasıl öldürüldü sorusuna yanıt aramak ve ölmeden önce Marat’nın aklında neler olduğunu sorgulamak... MaratSade hakkındaki araştırmalara bakınca öncelikle oyunun çok katmanlı olduğu saptamasıyla karşılaşıyoruz. Rol içinde rol oynayan oyuncuların, çözümlenmesi gereken bir katman oluşturmasının yanı sıra, 1808’den 1789’a bakan ve bu arada günümüzü de yorumlayan yapısıyla da farklı katmanlar karşınıza çıkar. Brecht ve Artaud’nun yöntem ve öngörüleri burada devreye girmeli diye düşündüm. Çünkü bu seçim geçmişe ve yaşanan çağa diyalektik bir yöntemle bakmayı gerektiriyor ve her zaman çok güçlü olduğuna inandığım “basit”likten yararlanmayı öneriyordu. “Gerçek yaşamda Marat ve Sade bir kez olsun karşılaşmamış kişiliklerdir. Peter Weiss’ın kaleminde bu iki tarihsel kişiliğin dünya görüşleri karşılaştırılır. Sert bir oyundur ‘MaratSade’, sorular soran bir manifestodur!” Marat rolünün yorumlanmasında da katmanlar çıkıyor karşımıza... Birincisi, tarihte temsil ettiği gerçeklikle, kökten devrimci Marat karakteri; ikincisi, bu karakteri oynayan paranoyak akıl hastası. Bu iki gerçeğin ışığında bir sentezi arayarak çalıştık Marat’yı. Oyuncunun öncelikle bir akıl hastası olduğunu unutmadan! Diyalektik, ilk görünen gerçekliğin yanıltıcı olduğunu öngörür. Buzdağının görünmeyen kütlesine merak duyar. Ve bir eleştirmen, öncelikle diyalektiği doğru kavramış bir aydın olmalıdır diye düşünürüm. Oysa eleş tirilerde karşılaştığım, sahnede gerçek Marat’yı ya da müthiş bir inandırıcılıkla Marat’yı oynayan bir akıl hastasını arayan gözler! Oyunda bunlardan çok, siyasal bir yaklaşım ön planda... Evet. Oyunun verdiği siyasal tartışma düzlemi çok daha değerli çünkü. Susurluk’un üstü örtülmüş, Hrant’ın katili çok sürmez serbest kalacak, Hizbullahçılar neredeyse törenle serbest bırakılıyor, açlık sınırı 800 liraya dayandı, Ergenekon’un geleceği belirsiz, halk referandum zokasını yutmuş ve benim elimde “MaratSade” gibi bir oyun var! Asla yırtınmam Sade’ın sadizmini yorumlayacağım diye. “MaratSade”, dramatik ve tarihsel bir karşılığı olan bir oyun değildir. Hiçbir zaman böyle yorumlanmamıştır. Sınıf çelişkisi anlamında sahnede karşılığını arayan bir metindir “MaratSade”. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle