18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ŞUBAT 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER 7 Gelecek için tarım UTKU ÇAKIRÖZER CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin yeni tarım programını yarın Ödemiş’te ‘çiftçi mitingiyle’ halka açıklayacak DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Büyük Devlet Olduğumuzu Asla Unutmadan Libya’daki iç savaştan etkilenen ülkelerin ön sıralarında Türkiye de var. Bu ülkede inşaat yapımını üstlenen müteahhit firmalarımızın şantiyelerinin, başkaldırıcıların arasına karışan yağmacıların hedefleri arasında olması, o şantiyelerde çalışan yurttaşlarımızın önemli bir bölümünün anavatana dönme istemlerine yol açmış oldu. THY’nin yanı sıra denizyolu ile de bu dönüşü sağlamak için Marmaris limanı ile Bingazi arasında sefer yapan feribotlarımızın çalışmalarının özellikle İngiliz medyasında övgüye yol açmış olmasının altını çizmek istiyorum. Bir dönemin denizaşırı ülkelerini de kapsayan hükümranlığının verdiği deneyimi çoktan unutmuş görünen İngiltere’nin beceriksiz stratejisinin karşısında; Libya’da çalışan yurttaşlarımızın bir an önce dönmelerini sağlamak amacıyla Ankara’da oluşturulmuş kriz masası tarafından hızla sefere konulan iki feribotun yanı sıra, bir dönemin Akdeniz limanları arasında bayrak dalgalandıran yolcu gemilerimizin de devreye sokulması; o arada tahliye edilen yurttaşlara çamaşır, elbise ve battaniye gibi insani yarrdımların da yapılması önemlidir. Sadece kendi ailesine değil, ülkelerine de oradaki işgüçlerinin karşılığında döviz sağlayan işçilerimizin, bir diktatör bozuntusunun sebep olduğu bu kaos sırasında arkalarında Türkiye Cumhuriyeti’nin bulunduğunu hissetmelerinin sağladığı özgüven, İngiliz basınının, kendi hükümetlerine yönelik eleştirilerine de yansımıştır. İngiltere’nin BP’den ödünç aldığı tek yolcu uçağının da arıza yapmasından hiddetlenmiş olan Times gazetesi, bu durumun utanç verici olduğunu söylemekle kalmıyor ve işçilerimizin önemli bir bölümünün tahliye edilmiş olmasını “En çarpıcı girişim Türkiye’den geldi” sözleri ile överken David Cameron’u da suçluyor. Böyle durumlarda basının eleştirilerini İngilizlere özgü soğukkanlılıkla karşılamayı doğal bir demokrasi cilvesi saymaya alışmış olan Başbakan Cameron’un koltuğunda Başbakanımızın genetik özelliklerini almış bir politikacı oturmuş olsaydı, bu ülkenin kamuoyu ve medyasının ne yapacağını düşünmek isteyenlere, bizim Odatv adlı medya kurumunun sorumlularına Ergenekon soruşturmasını üstlenmiş olan savcıların adeta ahiret soruları ile nasıl bunalttıklarını okumalarını salık vermek isterim. (24 Aralık, Akşam) ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin yeni tarım programını yarın Ödemiş’te gerçekleştireceği “çiftçi mitingiyle” halka açıklayacak. Programın hazırlığında önemli rol oynayan CHP Parti Meclisi üyesi ve eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, çiftçilere 20122023 yılları arasında 108 milyar liralık teşvik desteği ve 165 milyar liralık yatırım finansmanı sağlamayı hedeflediklerini açıkladı. Günaydın, “Gelecek İçin Tarım” ismini koydukları yeni tarım programı konusunda gazetemize şu değer lendirmeleri yaptı: Tarımda çöküş kaygı verici: Tarım sektörü dünyada giderek artan ölçüde stratejik bir sektör olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmenin en görünen nedeni, dünya tarım ve gıda fiyatları endeksinin sürekli artış eğilimi içerisine girmesinden kaynaklanmaktadır. 1990 yılında 100 olan dünya gıda fiyatları endeksi, gıda yetersizliğinin isyanlara ve iç karışıklıklara neden olduğu 2008 yılında 213.5 puan olmuştur. FAO küresel gıda fiyatları endeksini 2010 yılı Aralık ayı itibarıyla 214,7 puan olarak açıklamıştır. Bu tarihi bir rekor. Bu rakamlar 2010 yılını 20 milyar liralık tarım ve gıda ürünü ithalatı ile ta mamlayan Türkiye’nin ithalat faturasının daha da kabaracağını göstermektedir. Nüfusun hızla arttığı ülkemizde tarım sektöründe ortaya çıkan çöküş, ülkemizin geleceği açısından kaygı vericidir. AKP döneminde tarım Üretim talebi karşılamıyor: Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar tarım sektörünün istihdama olan katkısı yüzde 75’lerden yüzde 25’lere, GSMH’ye olan katkısı yüzde 50’lerden yüzde 8’lere doğru gerileyen bir eğilim izlemiştir. İthalata dayalı ve istihdam çağırmayan bir ekonomik yapı altında 2003 2009 dönemi GSMH artış ortalaması yüzde 4.8 düzeyinde olurken aynı zaman diliminde tarım sektörü yıllık büyüme oranı yüzde 1.28 düzeyinde kalmıştır. Bu, Cumhuriyet tarihinin en düşük tarımsal büyüme temposudur. Türkiye’nin tarımsal üretim tablosu artan nüfusun gıda ve yem sanayiinde doğurduğu talebi karşılamaktan uzak olup bu yapı Türkiye’yi tarımda net ithalatçı bir konuma doğru itmektedir. Türkiye kendine yetmez oldu: Türkiye’nin 2002 yılı nüfusu 69.3 milyon iken 2010 sonu itibarıyla nüfusumuz 73.7 milyona çıkmıştır. Nüfusun 4.5 milyon arttığı bir dönemde bitkisel üretimin genelinde görülen geriye gidiş Türkiye’yi kendine yetmez bir konuma sürüklemektedir. 2008 / 2009 dönemi itibarıyla Türkiye’nin kendine yeterlilik derecesi buğdayda yüzde 94, arpada yüzde 98, mısırda yüzde 80, pirinçte yüzde 76, kırmızı mercimekte yüzde 45, kuru fasulyede yüzde 84, ayçiçeğinde yüzde 47, soyada yüzde 3’tür. Nüfusu artan ve zenginleşen bir Türkiye’nin gıda açığı bu oranların da çok üzerinde olabilecektir. 2010 yılında Türkiye gıda maddelerinde 7 milyar 413 milyon dolar, tarımsal hammaddede ise 5 milyar 467 milyon olmak üzere toplam 12 milyar 880 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirmiştir. Tarım ve gıda ithalatı tarım bütçesinin dört katına ulaşması korkutucudur. ‘Açlık ve yoksulluk arttı’ CHP’nin tarım programı Yeniden Üreten Türkiye: 2023 yılı hedefimiz doğrultusunda tarım politikalarımızın amaçları şunlardır: Türkiye’nin gıda egemenliğini sağlamak ve toplumun sağlıklı yeterlidengeli beslenmesini garanti etmek, kırsal refahı arttırarak açlığı yok etmek, yoksulluğu sürekli biçimde azaltmak, kırsal kalkınmayı sağlamak, bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltmak ve toplumsal kalkınmaya katkı sunmak, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapı oluşturmak, tarım piyasalarında istikrar sağlamak, dünya toplam ihracat pazarından daha fazla pay almak için yüksek katma değerli, güvenli ve kaliteli üretimi arttırmak, doğal kaynakları koruma kullanma dengesi içinde geliştirmek. Parsel sayılarını azaltıp parsel büyüklüklerini arttıracak arazi toplulaştırma ve buna eşlik edecek Arazi Edindirme Ofisi çalışmaları, yıllardır sözü edilen ancak çözümü konusunda hiçbir anlamlı adım atılamayan ölçek ve toprak mülkiyeti sorunlarını çözme yolunda önemli gelişmeler sağlayacaktır. Dağınık parsel sorununu giderici arazi toplulaştırmaları yapılacak ve buna eşlik edecek sulama yatırımları yaygınlaştırılacak. Bitkisel ve hayvansal çoğaltım materyallerinin geliştirilmesi ve üretilmesine yönelik ArGe çalışmaları ile tarımda bilgi ve teknoloji kullanma düzeyinin yükseltilmesi sağlanacak. Üreticinin ve tüketicinin ekonomik örgütlenmesi sağlanacak. Tarıma dev bütçe: Türkiye’nin tarımda yüksek maliyetdüşük verimlilik kıskacından süratle kurtulması için, yapısal sorunları ortadan kaldıracak bir yatırım seferberliğine girişilmesi gerekir. Bunun için CHP 20122023 arasındaki 12 yıllık dönemde toplam 108 milyar liralık şu yatırımları yapmayı planlamaktadır: Arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri için 11 milyar lira, sulama yatırımları için 85 milyar lira, tarımsal ArGe ve Arazi Edindirme Ofisi çalışmaları için 12 milyar lira, aynı dönemde, her yıl 5.8 milyar lirası özel mazot desteklemesi ve geriye kalanı diğer tarımsal desteklemeler için olmak üzere toplam 165 milyar lira da destekleme bütçesi kullanılacaktır. AKP döneminde ortalama 95 bin hektar arazi toplulaştırmasının 10 katı, yılda ortalama 48 bin hektar olan sulama yatırımının sekiz katı her yıl gerçekleştirilecek. Sulamaya yeni açılacak 4 milyon hektar alana, 700 biner hektar buğday ve pamuk, 600’er bin soya ve mısır, 550 biner arpa ve ayçiçeği ile 300 bin hektar çeltik ekilmesi sağlanacak. Böylece 2023 yılına dönük üretim artışları şöyle olacaktır: 21 milyon tonluk buğday üretimi 4 milyon tonluk artışla 25 milyon ton. 7 milyon tonluk arpa üretimi 3.5 milyon tonluk artışla 10.5 milyon ton. 1.7 milyon tonluk pamuk üretimi 3.5 milyon tonluk artışla 5.2 milyon ton. 50 bin tonluk soya üretimi 3 milyon tonluk artışla 3 milyon ton. 4 milyon tonluk mısır üretimi 7 milyon tonluk artışla 11 milyon ton. 1 milyon tonluk ayçiçeği üretimi 1.5 milyon tonluk artışla 2.5 milyon ton. 1 milyon tonluk çeltik üretimi 2.2 milyon tonluk artışla 3.2 milyon ton... Bu çerçevede Türkiye üç yıl içinde tüm tahıl, baklagil ve yem bitkilerinde, beş yıl içinde ise yağ bitkileri ve endüstri bitkilerinde kendine yeterli duruma gelecektir. AKP dönemindeki olumsuz gelişmeler ülkemizin kırsal alanında yoksulluk oranlarının yükselmesine neden olmakta, daha da kötüsü Türkiye gibi tarımsal özellikleri ve potansiyeli yüksek olan bir ülkede açlık olgusunun yerleşmesini sağlamaktadır. TÜİK verilerine göre 2009 yılında Türkiye’de fertlerin yüzde 0.48’i yani 339 bin kişi sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırının altında yaşamaktadır. Bu oran kentlerde yüzde 0.06 olurken kırsal yerleşmelerde yüzde 1.42’ye çıkmaktadır. Yani Türkiye gibi tarımsal potansiyeli çok yüksek olan bir ülkenin kırsal alanında 252 binden fazla yurttaşımız açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadır. Kırsal alanda yaşayan 17.7 milyon yurttaşımızın 6 milyon 869 bini de “gıda + gıda dışı yoksulluk” limitlerinin altında yaşamlarını sürdürmektedir. da önemli kaynak tahsisleri sağlanan tarım Türkiye’de desteklenmemekte, tersine vergilendirilmektedir. Tarım bütçesine ayrılan kadar para yalnızca mazot üzerindeki dolaylı vergilerle geri alınmaktadır. 2011 itibarıyla Türkiye’de 1 lt. mazot için ödenen 3.37 liranın 1.8 lirası ÖTV + KDV’den oluşmaktadır. 2002 yılında 1.09 lira/litre olan mazotun üzerindeki insafsız vergiler, fiyat artışlarıyla birleştiğinde, çiftçi için altından kalkılması güç bir yük oluşturmaktadır. Türkiye’de kullanılan 3.2 milyar litre tarım mazotu üzerinden çiftçiden alınan dolaylı vergi miktarı 5.7 milyar lirayı bulmaktadır. Tarım bütçesinin neredeyse tamamını yalnızca mazotun üzerindeki ÖTV ve KDV yüküyle geri alan AKP’nin, 550 milyon lira mazot desteği verdiğini iddia etmesi ise bir kara mizah örneğidir. Türkiye’de 2002 2009 döneminde toplam işlenen tarım alanı 2.6 milyon hektar, toplam tarım alanı ise 2.3 milyon hektara azalmıştır. Üreticinin 2002 yılında kullanırken 2009 yılında tarım yapmaktan vazgeçtiği alan büyüklüğü Yalova, Kilis, Bartın, Düzce, Osmaniye, Zonguldak, Iğdır ve Kocaeli illerinin toplam alanını geçmiştir. Yüz binlerce köylü üreticinin kırsal alanı terk ederek kentlere göç etmesi ve eski buğday üreticisinin yaşamını sürdürebilmek için bulgur yardımına muhtaç hale düşürülmesi, Türkiye’de kırsal ve kentsel alanda ortaya çıkan altüst oluşun diğer göstergeleridir. Başbakan Erdoğan’ın tutumu Libya’daki başkaldırı karşısında, hızlı bir tepki göstermesini isteyenlere, Başbakanımızın izlediği ihtiyatlı ve soğukkanlı tutumda tam isabet olduğunu söylemek gerekiyor. Trablusgarp, Bingazi ve Sirte’de hüküm süren başkaldırıların haklı olduğunu söylerken oralarda ateş altında yaşayan işçilerimizin can ve mal güvenliklerini tehlikeye atabileceğimizi görmezden gelmenin kime ne yararı olurdu ki? Başbakan, kaos altındaki Libya’dan yurttaşlarımızın ülkelerine dönmelerini sağlarken de başarılı olmuştur. Keşke aynı Erdoğan, iç politikamızda da muarızlarına karşı aynı dikkatli ve soğukkanlı tutumu ile ve söylemlerini kontrol altında tutarak konuşsa. Keşke Ana muhalefet Partimizin genel başkanı da iktidar partisi lideri ile ülkemizin ve yurttaşlarımızın asıl sorunlarının, mesela Van’da bir iç deniz mi yoksa göl mü olduğu konusunu kapsamadığını düşünseler. O tür tartışmaların TV’lerin bilgi yarışmaları programlarına özgü olduğu kendilerine söyleyen danışmanları olsa... Ve ülkemizde özelleştirme furyası için düğmeye basılmadan önce bürokratik kayıtlarımızda “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Denizyolları Van İşletmesi” adını taşıyan bir resmi kuruluşumuzun olduğunu, o kuruluşa her yıl Ulaştırma Bakanlığı bütçesinden, Bütçe Yasası uyarınca ödenek verildiğini görmezden gelmek gibi bir yanlışın kendilerine yakışmadığını anlasalar. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Destekleyeceklerine vergi alıyorlar: Tüm dünya Arazi Edindirme Ofisi kurulacak: şsizliğe çözüm Uygulayacağımız tarım politikası yaratılacak katma değer yanında kırsal gelir ve istihdam olanaklarının artması, kırsal refahın yükselmesi, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azalması gibi etkiler de yaratacaktır. Örneğin kuru koşullarda buğday tarımında hektara işgücü ihtiyacı 15 saat olarak hesaplanırken sulu buğday tarımında bu rakam 46.9 saat insan gücüne çıkmaktadır. Bu durum, ülkenin işsizlik sorunun çözümüne de katkıda bulunacaktır. Tarım mitingine katılacak Tarımdan kopuş süreci: 4 milyon hektar yeni tarım arazisi: Kılıçdaroğlu İzmir’de İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yarın partisinin Ödemiş’te gerçekleştireceği tarım mitingine katılmak üzere bugün geç saatlerde İzmir’e gelecek. Miting yarın Ödemiş İstasyon Meydanı’nda saat 13.00’te başlayacak. Kılıçdaroğlu mitingin ardından saat 16.30’da Bornova Belediyesi’nin yaşama geçirdiği Işık Spor Tesisleri, saat 17.30’da da Konak Belediyesi’nin düzenlediği Sevgi Yolu’nun açılışını yapacak. CHP Genel Başkanı, Halkapınar Spor Salonu’nda saat 20.00’de başlayacak KarsArdahanIğdır Dernekleri Federasyonu Halk Şöleni’ne de katılacak. Hayvancılık kaygı verici Hayvan varlığındaki düşme de kaygı vericidir. Türkiye’nin büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı toplamı 2002 yılında 41 milyon 879 bin iken bu sayı 2009 sonu itibarıyla 37 milyon 689 bine düşmüştür. 2002 yılında tonu 194 TL olan besi yemi fiyatı 2010 yılında 550 TL’ye çıkmıştır. Aynı dönemde süt yemi fiyatları ise tonu 204 TL’den 560 TL’ye olmak üzere zamlanmıştır. Hayvancılık, bu işle uğraşan üreticiler açısından alın terlerinin karşılığını alacakları bir çalışma alanı olmaktan hızla çıkmıştır. Türkiye 1990 yılında 507 bin ton, 2000 yılında 491 bin ton kırmızı et üretirken 2009 yılı üretimi 412 bin tonda kalmıştır. Sonuçta 2010 yılı Nisan sonu itibarıyla başlatılan ithalat, miktar ve kapsamı genişletilerek sürdürülmektedir. Türkiye, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, yeterli miktarda kesecek hayvan bulamadığı için kurbanlık hayvan ithal etmek zorunda kalmıştır. ‘Gül’ün görev süresi 5 yıl’ Mengü’den Köşk raporu ANKARA (ANKA) CHP’nin hukukçu kurmaylarından Şahin Mengü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi ile ilgili hazırladığı raporu sunacak. Raporda, Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresinin 5 yıl olduğu ve isterse ikinci kez aday olabileceği ifade ediliyor. CHP’li Mengü, Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresi ile ilgili son kararı YSK’nin vereceğini de kaydetti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle