18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ŞUBAT 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 15 Eyüboğlu’nda yapılacak ‘Anlık Görev Yarışması’nda 250 öğrenci yarışacak Kütüphaneye yeni salon Bahçeşehir Üniversitesi Barbaros Kütüphanesi bünyesinde bulunan ve koleksiyoncu Mithat Esmer’in bağışladığı 21 bin eserin yer aldığı “Mithat Esmer Salonu” törenle açıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, üniversite kütüphanesinin gece yarısına kadar açık olduğunu ve öğrenci olsun olmasın herkesin yararlanabildiği bir “halk kütüphanesi” özelliğini taşıdığını söyledi. Gençler sorun çözecek bi başlıklar altında düzenleYaratıcılık organizasyonu nen yarışmanın bu yılki teDestination Imagination Türkiye Temsilciliği tarafın ması “Köpekler”. Takımların farklı köpek cinsleriyle dan düzenlenen “Anlık Göadlandırılacağı yarışmaya, 33 rev Yarışması”, yarın Eyüboğlu Eğitim Kurumları’nda okuldan 250 öğrenci katılacak. Yarışma süresince yapıdüzenlenecek. lacak yüz boyama, yiyecek Bu yıl altıncısı yapılacak olan yarışma, “Performans satışı vb. etkinliklerden elde edilecek gelir Yarışması” ve “El ise bir hayvan Becerisi” olbarınağına mak üzere bağışlanacak. iki bölümBaşarılı olan Çözümleri den oluşutakımlar 2627 Mart ile başarılı yor. İlköğ2011 tarihlerinde olan takımlar, retim ve lise Avrasya Turnuvası’na 2627 Mart öğrencilerikatılacak. Yarışmanın tarihlerinde nin takımlar Robert Kohalinde katıdünya finali ise 2528 leji’nde dülacakları AnMayıs 2011 zenlenecek lık Görev tarihlerinde ABD’de DITURK Yarışmayapılacak. Avrasya sı’nda öğrenTurnuvaciler, olağansı’na katıladışı bir probcaklar. Yarışmanın dünya filemi sınırlı sürede ve en yanali ise 2528 Mayıs tarihleri ratıcı biçimde çözmeye çalışacaklar. İlk bölümde öğren arasında ABD’de gerçekleştirilecek. ciler kendilerine verilen problemi sıradan malzemeYılda 100 bin öğrenci ler kullanarak çözmeye çalıDestination Imagination, şırken, ikinci aşamada tiyatetkinlikleriyle her yıl ro yeteneklerini sergileyedünyanın dört bir yanında cekler. Geçen yıllarda Uzay, Kele 100 binden fazla öğrenciye ulaşıyor. bekler, Su Kabarcıkları gi GÖRÜŞ AHMET TAN Çubuk İktidarı Bu iktidar vatandaşa hayat dersleri de veriyor. Hem de Başbakan Yardımcılığı düzeyinde.. Son dersini hatırlayalım: “Seks ve içki her şey değildir!” Haklı. İçkinin her şey olmadığını(!) milletçe gördük: İktidara gelir gelmez, TEKEL’in rakı bölümünü Mey İçki adıyla haraç mezat 292 milyon dolara sattılar. (Böylece kendilerine göre içkinin günahından vebalinden kurtuldular.) Ancak ortaya çıktı ki.. Mey İçki’yi alan şirket üç yıl geçmeden, Amerikalılara tam 810 milyon dolara, (yani 518 milyon dolar kâr ederek) devretti. Asıl kafa bulandıran haber üç gün önce patladı: Amerikan şirketi, Mey İçki’yi İngilizlere 2.1 milyar dolara sattı! Böylece bu iktidar için içki’nin her şey olmadığı kanıtlanmış oldu!.. Ama seks öyle değil. Tersini söyleseler de seks bunlar için her şey. Her şey olmasa 7 ila 11 bin TL arasında değişen “mutluluk çubuğu” taktırmanın tüm masrafları ödeyen Sosyal Güvenlik Kurumu, tam dört aydır, 8 milyona yakın diyabet hastası için hayati önemi olan diyabet ölçüm çubuklarının parasını niye ödemesin ki? Şeker ölçüm çubuğu ile mutluluk çubuğu önceki gün TBMM’nin gündemine kadar gelebildi. Balıkesir Milletvekili CHP’li Ergün Aydoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’e milyonlarca diyabet hastasının feryadını ulaştırmaya çalıştı. Aydoğan, “Danıştay SGK’ye sormadan karar aldı!” diyen Sağlık Bakanı’na da dokundurdu. Ama Sağlık Bakanı ortalıkta yoktu. Başbakan’ımız her fırsatta kendine göre yargı bağımsızlığı edebiyatı yapıyor. Bakanları da geri durmuyor. Danıştay’ın çubuk konusunu Sosyal Güvenlik Kurumu’na sormadığından yakınan bir sağlık bakanımız bile var. En sağlıksız olanı da belki bu. Danıştay, 5 Kasım 2010’daki kararıyla, şeker ölçüm çubukları için yeni bir mevzuat düzenlenmesini istiyor. 4 aya yaklaşıyor. TBMM’de ve bakanlıklarda taşeron usulüyle doldur boşalt yöntemiyle mevzuat üretiliyor. Ama diyabetliler için yürütülen çalışmalar bir türlü bitmiyor! Sayın Çalışma Bakanı “çalışmaları” anlatıyor: Sözde piyasadaki 41 çubuğun testi yapılmış… Bunlardan 6’sının standartlara aykırı olduğu tespit edilmiş… 35 tanesinden fiyat almaya, bunlardan en uygun fiyatı belirlemeye devam ediyorlarmış!!! Merdi Kıpti örneği.. Danıştay’ın o kararı olmasa demek ki, o standartlara aykırı çubukların eczanelerde satılmaya devam edeceğini de öğreniyoruz bu arada.. Ama asıl soru ve sonu şudur: 55 kuruşluk ölçüm çubuğu için 4 aydır piyasa araştırması yapan iktidar acaba, TEKEL’in içki bölümü haraç mezat satarken ne kadar süre inceleme yaptı? Eğitim için tiyatro Terakki Vakfı Okulları’nca yarın düzenlenecek “Yaratıcı Drama Köprüsü” adlı sempozyumda, yaratıcı drama ve eğitim için tiyatro uygulamaları ele alınacak. Sempozyum programında, beş yıldır Terakki Vakfı Okulları’nda yapılan yaratıcı drama ve eğitim için tiyatro uygulama örnekleri, İstanbul, Kocaeli, İzmir, Bursa, Ankara’dan gelen öğretmen ve öğretmen adaylarıyla paylaşılacak. Sempozyum beş sözlü sunum, beş poster sunum ve beş atölye çalışmasını içeriyor. Sözlü ve poster sunumlar okulöncesi, ilköğretim birinci kademe, ilköğretim ikinci kademe, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, eğitimde katılımcı işbirliği alanlarını kapsıyor. Çocuklardan ‘sokak’taki arkadaşlarına AREL öğrencileri, toplum ve hizmet çalışmaları çerçevesinde bu kez de sokak çocuklarına yardım için harekete geçtiler. Önce Umut Çocukları Vakfı Başkanı Yusuf Kulca ile görüşerek “sokak çocukları” hakkında bilgilenen öğrenciler, kendilerine ait birçok eşyayı ve yaptıkları yiyecekleri, düzenledikleri bit pazarında satışa sundular. AREL Eğitim Kurumları öğrencileri, elde ettikleri gelirle Umut Çocukları Vakfı’na, sokaktaki çocukların ihtiyaçları doğrultusunda kuru gıda yardımında bulundular. BEHİÇ AK Rehberlik sempozyumu Türkiye genelindeki psikolojik danışmanların ve rehber öğretmenlerin işbirliği ile düzenlenen Rehberlik Sempozyumu, 5 Mart 2011 tarihinde Özel ALEV Okulları’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. ‘Yalancı Tanıklar Kahvesi’ MERİÇ VELİDEDEOĞLU 14 Şubat günü, 2. Ergenekon Davası’nın “100.” duruşmasında eski Yarbay Mustafa Dönmez, savunmasını yaparken söz etti bu kahvelerden. Çok az da olsa, kimi Anadolu kasabalarında, genelde adalet binalarının karşısında böyle kahvelerin bulunduğu dile getirilirmiş. “Yalancı tanık” adayları bu kahvelerde oturup müşteri beklerlermiş. M. Dönmez davadaki bu tür “tanıklar” hakkında konuşurken bir ara böyle bir kahveyi, bulunduğu yeri, “yalancı tanık”lık satışının nasıl yapıldığını, müşterilerle nasıl anlaşma sağlandığını düşünmekten kendimi alamadım. Ama Dönmez’in: “Adalet, bir toplumun namusudur!” vurgusuyla “bu” davada “adalet” adına yapılan inanılması güç “hukuksuzluk”ların kaynadığı kazanın içine çekiliverdim. M. Dönmez: “Türkiye, soyguncuların cumhuriyeti değildir!” diyor. “Emniyet Teşkilatı’nın “hırsız polisleri var!” diye ekliyor: “Bu durum devletin yüz karasıdır” vurgulamasını yapıyor. Bu söylemlerini, değerlendirmelerini verdiği örneklerle ortaya koyuyor: Evine arama için baskın yapan “polis”ler, “devlet”in askerine verdiği silahı, subay kuşamlarını ve “kılıç”ı da alıyorlar. Üstelik arama sonunda düzenlenen tutanakta bunların da alındığı belirtilmiyor. Dahası, bu durum iddianamede de yer almamış. Oysa Dönmez gereken her yere başvuruyor; “kılıcını” istiyor; “Kılıcımı verin!” diyor; kendisine “25 ay”dır olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmemiş. Peki bu durum, anayasasında “Hukuk Devleti” yazan bir devlet için “yüz karası” değil de nedir? M. Dönmez bir de şunu söyledi: “Savaşta bile böyle davranılmaz; esir edilen subayın kılıcı alınmaz, kelepçe takılmaz...” Bunu duyunca, Kurtuluş Savaşı’nda esir alınan Yunan Başkomutanı Trikopis’i, gel de anımsama! Atatürk, çadırına getirilen Trikopis’i ayağa kalkarak karşılar; teselli eder ve kutlar; çünkü o gün başkomutan olmuştur Trikopis. Kılıcı yanındadır; Atina’daki ailesiyle haberleşmek ister, hemen telefon bağlanır. Türkiye’den ayrılana dek, kendisine konuk bir subay gibi davranılır. Oysa Dönmez’in tüm silahları alınmakla kalınmamış, evindeki arama sırasında polis beğendiği eşyaları da almış, hem de yün çoraplara dek. Dönmez alınanların neler olduğunu bir bir açıkladı ve ekledi: “Polis, soygun, talan yapmamalıdır; polis hırsız olamaz!” Evinden alınanlar arasında daha başka neyin olduğunu da, “Sağlık cüzdanımı neden aldılar” diye sorunca anladık. Günlük yaşam için gerekli olduğundan, pek çok yere başvurmuş geri versinler diye. Henüz(!), yani “25 ay”dır yanıt alamamış! Ergenekon davasındaki tüm sanıklar gibi, M. Dönmez de “özel yaşam”ın en ince ayrıntılarına dek didik didik edilip sergilenmesini ağır bir dille eleştirdi; kuşkusuz çok haklı. İddianameyi düzenleyen, “Cumhuriyet savcılarının cinsel konulara merak sararak belge oluşturması onların görevi midir? Bu ahlaki midir” diye sordu. Hele kızına yazdığı “günlük”lerin belge olarak kullanılmasının “fevkalade ayıp” olduğunu üzüntüyle vurguladı. Bu yapılanların, “evrensel insan hakları”na da “anayasa”mıza da aykırı olduğunu, duyan kulaklara, duyumsayan vicdanlara seslenerek belirtti. Kuşkusuz anlattıkları, vurgulamaları, “insan gibi insan” olanı sarsacak boyutta. Ama bitmedi, Dönmez sürdürdü konuşmasını; hemen hemen tüm Ergenekon sanıklarına yönelik suçlayıcı bir öğe olarak “kitap”ın, iddianamede yer almasının ne denli “maskaralık” olduğunu bir kez de o ortaya koydu. “Kitap delil olarak ele alınıyor; Behice Boran’ın kitap haline getirilmiş doktora tezi suç belgesi sayılıyor; notlarım, A. Taner Kışlalı’dan aktarılmış alıntılar da delil olarak kabul edilmiş; babamın Cumhuriyet Gazetesi koleksiyonu da...” diye belirtiyor. Ardından da yargıçlara: “Sizler böyle delillerin yer aldığı bu iddianameyi incelemeden mi kabul ettiniz?” diye sesleniyor ama yanıtı da kendi veriyor. Şöyle: Bir yolcu iki büyük bavuluyla gümrükten geçerken, bavullarda ne olduğunu soran görevliye: “Kuş yemi” der, görevli de bavulları açtırır, tıka basa kaçak kol saatlariyle dolu olduğunu görünce: “Bunlar mı kuş yemi” diye sorar, yolcu da: “Ben önlerine koyuyorum, yerlerse...” diye yanıtlar. İnsan, “gülmece ile acılanma”nın arasındaki kıl denli ince ama keskin mi keskin sınırı bütün varlığıyla duyumsuyor. Ergenekon Davası’nın bir sanığının, kendisi hakkındaki iddianamenin daha “ilk” basamağında karşı karşıya kaldığı, hukuka güveni sarsan bu uygulamalar, hemen hemen her sanık için de geçerli. Savunma yapan sanıkların ilk itirazları, M. Dönmez’in ortaya koyduklarıyla çakışır durumda. Değerli okuyucular, hiç olmazsa “bir kez” duruşmalarda bulunmalısınız; bu, artık yurttaşlık görevini aştı, “insanlık görevi”ne dönüştü... KİM KİME DUM DUMA @ [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI @ [email protected] Şeker’le kapayalım: Ürolog Profesör Sacid Yıldız, tedavisi iyi yapılmayan şeker hastalığının ilk zararının cinsel gücün zayıflaması olduğunu belirtiyor. Ama hakkını yemeyelim. Bu iktidar belli ki buna karşı önlem almış durumda. 55 kuruşluk diyabet çubuğunun parasını ödemiyor. Ama SGK eliyle, 7 ila 11 bin liraya mal olan mutluluk çubuğu taktırma ameliyatlarının tamamını, evet tamamını karşılıyor. BULMACA HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ @ [email protected] [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Meyve şekeri. 2/ 1 Duyuru... Hint müziğine özgü telli bir 2 çalgı. 3/ Islandığı 3 zaman kolayca bi 4 çimlendirilebilen yumuşak ve yağlı 5 toprak... İran pirin 6 ciyle pişirilip üzeri7 ne kuzu eti konularak yenen pilav. 4/ 8 Özgün çizim, harita, 9 plan gibi şeylerin 1 2 3 4 5 6 7 8 9 fotoğraf tekniğiyle çoğaltılması... Eski Mısır’da gü 1 K A V I L C A A neş tanrısı. 5/ Ayakkabı... 2 U M A R İ Z AM İşyeri olarak kullanılan bir 3 N A R A B A N İ kaç katlı yapı. 6/ Hıristiyan. 4 D D U R UM L 7/ Çıplak vücut resmi... 5 U T A R İ T MA Bir pamuk cinsi. 8/ Tibet 6R EM F İ R E Z sığırı... Antalya yöresine A C özgü, et ve pilavla yapılan 7 U M A M İ 8 E N A Y İ A T bir yemek. 9/ İstanbul’un 9A K A D EM İ ZM Beyoğlu semtindeki ünlü tarihi otel. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Domatese kırmızı rengini veren organik bileşik. 2/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test... Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri. 3/ Küçük yapılı bir kanguru cinsi... Hicap. 4/ Ses... Zambia’nın başkenti. 5/ “Keder durmadan açar içimizde” (A. H. Tanpınar). 6/ RizeErzurum karayolunda bir dağ ve geçit... Başörtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. 7/ Argoda karnı aç ya da parasız kimseye verilen ad... Ayın yay şeklindeki görünüşü. 8/ Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması... Altından sopa gösterilir. 9/ Ekvator kuşağındaki geniş tropikal çayırlara verilen ad... “Kakım” da denilen kürk hayvanı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle