18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA 14 EKONOMİ YAHYA ARIKAN eposta: [email protected] Vergi idaresi hep alacağına şahin! nayasanın 2. maddesinin vurgu yaptığı en önemli ilkelerden birisi hukuk devleti ilkesidir. Anayasanın 38. maddesinde ise hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerinden birisi olan suç ve cezaların kanuniliği ilkesi hükme bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre hukuk devleti tanımı nettir: “İnsan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yargı denetimine açık, yasaların önünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlet.” Tüm bu tanım ve kurallara karşın görüyoruz ki; bazı durumlarda, gerek yasama organınca yapılan düzenlemelerde, gerekse yürütme organı olarak vergi idaresinin eylem ve işlemlerinde anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalınmadığı örnekler yaşanıyor. Ve bu nedenle, özellikle de vergi ile ilgili bazı yasal düzenlemeler ile vergi idaresinin bazı eylem ve işlemleri sıklıkla dava konusu ediliyor. Bizce de vergi idaresinin bazı eylem ve işlemlerinin temel hak ve özgürlükler ile normlar hiyerarşisi açısından sorunlar oluşturduğu gözlemleri giderek artıyor. Değerli okurlarım, bu dönemde, sizlerle zaman zaman bu sorunlu idari işlem ve eylemler üzerinde durmayı planlamaktayım. Biliyorsunuz, vergi idaresi geç tahakkuku ya da geç ödemeyi bir gün bile beklemeksizin gecikme zammı veya gecikme faizi ile cezalandırmaktadır. Ancak, aynı hızı, ne yazık ki mükelleflere ödemesi gereken tutarlar için göstermemektedir. Gelin konuyu kısaca inceleyelim. VUK’un 112. maddesinin 4 numaralı fıkrasına göre; “Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca Arap gençleri neden isyan etti? Le Monde gazetesi Arap dünyasında peş peşe başlayan isyanların ekonomik ve demografik yorumunu yaptı. Sorunun ana nedeni bölüşüm krizi... 20002010 yılları arasında ortalama yüzde 5 büyüme hızını yakalayan Arap ülkeleri eğitimli gençlerine yeterli istihdamı yaratamayınca isyan başladı.. Arap dünyasının gençleri ekonomik büyümeden yaratılan kazancın yeniden paylaşılmasını istiyor... Tunus ardından Mısır... Domino etkisi sürüyor. Fas, Yemen ve Cezayir hatta Irak ve İran’da bile halk isyanları giderek tırmanıyor. Arap dünyasındaki ayaklanmalar sadece iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile hızlanıp etkinleşen bir ortak kültürün dışa vurumu değil. Aynı zamanda bir sosyal ve ekonomik yeniden paylaşımın talebi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri son 30 yılda dünya ekonomisi ile bütünleşen bir ekonomik ve sosyal kalkınma döngüsü içine girdiler. A iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120’nci madde hükümlerine göre ret ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.” Bu düzenlemede aslında iki sorun bulunmaktadır. Mükellefler, geç tahakkuk halinde gecikme faizi, geç ödeme halinde ise gecikme zammı ödemek zorunda kalmaktadırlar. Bu uygulamalarda üç aylık bir marj tanınmamakta, geç tahakkuk halinde normal vade tarihinden itibaren gecikme faizi, geç ödeme halinde ise vade tarihinden itibaren gecikme zammı bir gün dahi beklenmeksizin anında hesaplanmakta ve uygulanmaktadır. Ancak, mükellef alacaklarının iade edilmemesi halinde ise 3 aylık bir bekleme süresinin öngörülmesi idare ile mükellefler arasında kanuni olarak bir eşitsizlik yaratılması anlamına gelmektedir. Öte yandan devlet alacaklarının gecikmesi halinde gecikme zammı olarak aylık yüzde 1.40 faiz hesaplanırken, mükellef alacaklarına yıllık yüzde 12 (aylık yüzde 1) tecil faizi hesaplanması yaratılan bu eşitsizliği açık olarak göstermektedir. Bu durumun anayasal açıdan değerlendirilmesi gerekir. Daha büyük olan ikinci sorun ise bu hükmün vergi daireleri tarafından uygulanmıyor olmasıdır. Bunun da ötesinde denetim elemanları tarafından yapılan teftişlerde bu hükmün uygulanmaması tenkit konusu yapılmamaktadır. Bu tür bir uygulamanın kanunilikten uzak keyfi bir uygulama olduğu çok açıktır. Gelişmiş demokrasilerde bireyler ile devlet farklı muamelelere tabi tutulmalıdır. Devlet kendi alacağının gecikmesinde ne şekilde faiz alıyorsa, bireylerin alacaklarının gecikmesi halinde de aynı faizi ödemelidir. Çin ve Hindistan izliyor Eğer 2008 yılında yaşanan ekonomik krizi zengin ülkelerin küresel pastadaki kazanımlarının gerilemesi olarak tanımlarsak bugün Arap ülkelerinde yaşanan krizi de gelişmekte olan ülkelerin ilk sosyopolitik krizi olarak tanımlamamız gerekir. Zaten bu yüzden Çin’den Hindistan’a, Güney Afrika’dan Brezilya’ya herkes son gelişmeleri son derece yakından takip ediyor. Le Monde gazetesi Arap dünyasında yaşananları ekonomik açıdan ele alarak Arap Ekonomistleri Birliği Başkanı Samir Aita’nın şu görüşlerine yer verdi: “Arap ülkelerinin ortak noktalarından en önemlisi şu: Bağımsızlıklarını ilan etmelerinin ardından bu ülkeler önce ulus devlet politikaları ile yönetime başladılar: Eğitimin tabana yayılması, köylere elektrik getirilmesi ve gerekli altyapıların oluşturulması gibi çalışmalara yoğunlaştılar. Ancak kısa süre içinde devlet kurumları siyasetin güç odakları tarafından kullanılmaya ve rant alanları yaratılmaya başlandı: Petrol rantı ardından telekomünikasyon sektöründe, gayrimenkul sektöründe ve hatta turizmde yaratılan iştah kabartıcı rantlar... Ekonominin belli bir gücün elinde toplanması ile farklı siyasi rejimlere kayıldı. Anayasal olmayan monarşi ya da babadan oğula geçen ‘söz de’ cumhuriyetler kuruldu..” Yolsuzluklar çarpıcı Aita Arap ekonomilerindeki yapısal dengesizliğe de dikkat çekerek şunları vurguladı: “1990’lı yıllarda bu ülkeler IMF kontrolü altında bütçe disiplini gerçekleştirmeye çabaladılar ardından Libarel ekonomiye geçtiler. Bölge ülkelerinin 20002010 yılları arasında ortalama büyümesi yüzde 5 civarında gerçekleşti. Bu Batı ülkelerinden çok daha büyük bir büyüme oranı idi. İktidarlar ise bu dönem içinde liberal ekonominin bütün kazanımlarını kendi bünyelerinde toplarken, yeni düzenin yarattığı yolsuzlukların en büyük bedelini de yoksul halklar ödedi bugüne kadar. Arap ülkelerinin bir diğer ortak noktası da doğal kaynaklarının sınırlı olması: Su ve ekilebilir topraklar hayli kısıtlı. Cezayir, Suudi Arabistan, Libya ve Yemen doğalgaz ve petrollerini ihraç ederken ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin ve tüketim maddelerinin önemli bir kısmını ithal ediyor. Diğerleri yani Fas, Mısır ve Tunus nüfuslarını besleyebilecek tarımsal gıdanın önemli bir bölümünü kendi karşılıyor belki ama onlar da enerjiyi ithal etmek zorundalar. Bu ekonomik yapısal dengesizliğin üzerine bir de politik sistemin işleyişindeki sorunlar eklenince bu ülkelerdeki halkların özellikle de iyi eğitimli genç nüfusun beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir büyüme yaşama geçirilemiyor.” İSTİHDAM YARATILMADI, YOLSUZLUKLAR KÖRÜKLENDİ... 4.7 %41 20.5 SGK, Demokles’in Kılıcı’nı sallıyor emokles’i bilirsiniz. İktidara, güce hayran biridir. Öyküye göre dostu Siraküsa Kralı Dionysos, ona bir ders vermek ister. “Gel” der, “birlikte yaşayalım bir zaman bu muhteşem sarayda.” Sevinçten deliye döner Demokles. Danslar, müzikler, banyolar, bahçeler anlatılmaz güzellikler. Ancak bir türlü kralın yüzündeki o mutsuz üzgün ifadeyi anlayamaz. “Ne kadar mutlu olmalısın, her şey nasıl muhteşem” deyip durur. Sonra yemeğe oturduklarında başına üstten değen bir şey hisseder. Kafasını kaldırıp baktığında; keskin ağır bir kılıç, sadece bir at kılına bağlı ölümüne neden olabilecek bir şekilde üstünde sallanmaktadır. Dehşete kapılır ama cesaretle duruma katlanır. Sonra kral dostu sorar, “Neden yemiyorsun, neden gülmüyorsun?” Kılıcı gösterir Demokles. Kral acı acı güler: “Evet ben güçlü bir kralım, ama boynumun üstünde her an kılıçların tehdidiyle yaşıyorum. Büyük güç büyük tehlike de demek.” O an anlar iktidarı, serveti ve gücün gerçek doğasını Demokles. “Yok dostum yok bana fazlasıyla yeter, dağdaki fakir ve huzurlu kulübem” deyip sessizce ayrılır saraydan. Evet değerli D (1524) okurlarım mali müşavir dostlarımız da gece gündüz demeden, her türlü olumsuzluklara rağmen hem Maliye’nin hem de SGK’nin işlemlerinde en yakın paydaşlarıdır. Ancak gelin görün ki tüm özverili çabalara rağmen mali müşavirler, bazen SGK’nin tıpkı Demokles’in kılıcı gibi çabalarını emeklerini tehdit eden akıl almaz uygulamalarıyla uğraşmak ve ağır para cezalarını göğüslemek zorunda kalıyorlar. Bunlardan birisi de eksik gün bildirimi konusunda yaşanıyor. Esasen, 30 gün çalışmasına rağmen ayda 510 gün sigortalı gösterilen işçilerin hakkını korumak için getirilen eksik gün bildirimi bugün maalesef SGK açıklarını kapatmanın bir yolu olarak görülüyor. Her SGK müdürlüğünün birbirinden farklı ve tutarsız uygulaması var. Kimi SGK müdürlüğü parttime çalışmayı kabul etmezken, kimisi resmi kurumların (ihale makamlarının) verdiği puantaj kayıtlarını bile kabul etmiyor. Hatta doktor raporunu, doğum ücretsiz iznini kabul etmeyen yerler bile var. Arkasından ise ağır para cezaları geliyor. Uyarıyoruz; eksik gün bildiriminde SGK mutlaka acil bir düzenleme yapmalı. Liberal ekonomiye yapısal reformlar yapılmadan geçildi girişimci işletmeler değil. Çoğu çok eski ve güçlü aile işletmeleri. Dolayısı ile toplumun demografik değişimine uygun bir gelişim gösteremiyor. Neticede sosyal kaldıraç bloke olmuş durumda, çalışma piyasası bünyesinde büyük fırsatları barındırmıyor. Bugün Arap gençlerinin isyanı şunu gösteriyor: Bir toplumun ekonomik reformların sağladığı kazanımlardan yararlanabilmesi için öncelikli olarak imtiyazlı uygulamaları önleyen yapısal reformların yaşama geçirilmesi şart...” erkezi Beyrut’ta bulunan Carnegie Ortadoğu Merkezi ekonomisti Lahcen Achy ise ekonomik reformların beraberinde yapısal ve kurumsal reformların gerçekleştirilmemiş olmasını vurguluyor. “Piyasa ekonomisi kendi işleyişine teslim edildi” diyen Achy, “Rekabetçi ve istihdam yaratıcı bir özel sektör yaratılamadı. Kamu işletmelerinin özelleştirilmeleri iktidara yakın kişilerin çıkarlarına yönelik yapıldı. Tekel ya da yarı tekeller yaratıldı. Ekonomik kararlar belli M bir çevrenin çıkarları doğrultusunda alındı” diye sözlerini sürdürüyor. Achy mutlaka olması gereken düzenleyici kurumları ise şöyle özetliyor: Yolsuzlukları önlemeye yönelik bir organın yaşama geçirilmesi, kamu alımlarında şeffaflık, adil bir finansal bütçe. Achy’nin dikkat çektiği bir diğer nokta da bu ülkelerin çoğunda özel şirketlerinin çoğunun çok eskiden kurulmuş aile işletmeleri olduğu. Achy, sözlerine şöyle devam ediyor: “Doğu Asya’da, Güney Amerika’daki gelişmekte olan ülkeler gibi genç dinamik ve T.C. ADANA SULH HUKUK MAHKEMELERİ 2. SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKULUN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2010/64 Satışına karar verilen Gayrimenkulun cinsi, kıymeti, adeti. Adana İli Seyhan İlçesi Kanalüstü Mahallesi’nde tupunun Cilt 68 Sayfa 7012 Ada 7953 Parsel 4’te kayıtlı 1.040,00 m2’lik taşınmaz izalei şüyu kararına istinaden satılacaktır. Taşınmaz Adana İli Seyhan İlçesi Gürselpaşa Mahallesi 75346 sokak ile 75328 sokağın kesiştiği yerde bulunmakta olup halen BOŞ ARSA durumunda Taşınmaz Şenbayrak sitesinin ve mavi bulvarın güneyinde Gürselpaşa TOKİ konutlarının kuzeybatısında bulunmakta, taşınmazın etrafından az sayıda yapılaşma mevcut yakın çevreleri boş arsa durumunda şehir merkezine takriben 8 km uzaklıkta ulaşımı kolay durumdadır. Taşınmazın bulunduğu yer kullanım şekli ve imar durumu göz önüne alındığında 1 m2’sinin 150,00 TL değerinde olduğu taşınmazın tamamı 156.000,00 TL Muhammen bedel üzerinden aşağıdaki şartlarda satılacaktır. İMAR DURUMU: DÖRT KATLI AYRIK YAPI NİZAMI Satış Şartları: 1Satış 11/04/2011 PAZARTESİ günü saat 10.00’dan 10.15’e kadar Adana Adliye binasının 5. katında 408 nolu odada açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecnunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 21/04/2011 PERŞEMBE günü Adliye binası 5 katta 408 nolu odada aynı saatlerde de ikinci arttırmaya çıkartılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilmemişse gayrimenkul en arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Katma Değer Vergisi, ihale pulu, tapu harcının Binde 16.5 alıcıya Binde 16.5 ise satıcı durumunda bulunanların hisselerinden kesilecektir ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 2464 Sayılı kanunun 68. maddesi gereğince Tellaliye harcı satış bedelinden ödenir. 3İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddiaların dayanağı belgeler ile ONBEŞ gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya örneği gönderilebilir. 6Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları başkaca bilgi almak isteyenlerin 2010/64. Sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 08/02/2011 İcra İflas Kanunu 126 İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 10534) EMEKLİ SANDIĞI EMEKLİSİ, İKRAMİYE ALABİLİR Mİ? 9 buçuk yıl Emekli Sandığı’na tabi olarak hizmet verdim. Daha sonra SSK’den emekli oldum. Emekli Sandığı’na tabi hizmetim karşılığında, ikramiye alma hakkım var mı? N. Tijen Alkan Öncelikle SGK’den bu yönde talepte bulunmanız ve reddinden sonra Ankara İdare Mahkemesi nezdinde dava açmanız gereklidir. Uzman bir avukattan profesyonel destek almanızda yarar var. C MY B C MY B Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle