Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE 4 HABERLER Müfettişlerin yazılım ihalesinde saptadığı yolsuzluk, eski Başkan Zahid Akman’ın ısrarlı çabalarıyla sumenaltı edildi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Vurun Süheyl’e!’ Yaşasın Linç Kültürü! Zamanlar mı değişti, yoksa bizlere mi bir şeyler oluyor? Balık kavağa çıkıyor, develer tellal oluyor, pireler filleri yutuyor, ben babamın beşiğini sallar iken, Tayyip Erdoğan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni canla başla savunuyor, ona “hakaret eden!” Süheyl Batum hakkında TCK 301’den dava açılmasını istiyor. Evet zamanlar mı değişti, yoksa bizlere mi bir şeyler oluyor? Bir toplumun bütünüyle böylesine aklını yitirmesi, yolunu şaşırması, rotasını sapıtması mümkün mü? Şu hale bakın! Süheyl Batum Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alıyor, hakaret ediyor, küçümsemeye ve yıpratmaya çalışıyor ve Tayyip Erdoğan ile Bülent Arınç, TSK’yi savunuyorlar. Buna inanabilmek için son 10 yılı ya hiç yaşamamış olmanız gerekir, ya akıldan zerrece nasibinizi almamış olmanız. CHP genel başkan yardımcılarından Prof. Süheyl Batum geçen hafta sonunda, Zonguldak’ta yaptığı konuşmada, orduyu “kâğıttan kaplan”a benzetti ve sonrasında da kıyamet koptu. Konuşmanın anlamı, amacı, içeriği üzerinde duracak değilim. Gölcük’teki Deniz Kuvvetleri karargâhında garip bir biçimde döşemelerin altından darbe belgelerinin çıkması karşısında, gıkı çıkmayan dut yemiş bülbüle dönen orduyu kâğıttan kaplana benzetmenin yerli veya yersizliğini konuşacak değilim. Süheyl Batum’un konuşmasına, sözlerine değil, onun üzerine gelişen olaylara değinmek amacım. Bunu yaparken Batum’un amacını aştığını kendisinin de kabul ettiği sözleri söylemesinin pek yakışık almadığını varsayacağım. Varsayacağım ki, Batum siyasi bir gaf yapmıştır. Ama izan sahibi herkesin bir an için durup düşünmesi gerekiyor: Bu olay üzerine harekete geçen linç cephesinin önüne Süheyl Batum’u atacak mıyız; biz demokratlar, biz laikler, biz baskıya ve diktaya karşı olanlar, biz Silivri skandalını içlerine sindiremeyenler? Bu olay üzerine, amacını aşan belki partinin de beğenmediği bir çıkış yapan Süheyl Batum’u, yandaş liboşların başını çektiği linç cephesinin önüne atmayı içine sindirecek mi CHP? Daha önce, dengeli, terbiyeli, kültürlü, ölçülü deneyimli, namuslu, yürekli yazar Oktay Ekşi’nin linç cephesinin önüne atılmasına seyirci kaldığımız gibi şimdi de Süheyl Batum’un linç kültürü tarafından lime lime edilmesine seyirci mi kalacağız? Oktay Ekşi’nin lime lime edilmesine seyirci kalındı. Şimdi Süheyl Batum’un da aynı akıbete uğramasına ses çıkarılmaz, daha beteri methaldar olunursa, acaba sıra kime gelecek ? Süheyl Batum hakkında, savcıların işletilmesi için mahkemeye başvurmaları istenen ceza yasasının 301. maddesinin bundan önceki ünlü kurbanı kimdi hatırlıyor musunuz? Hemen söyleyeyim: Hırant Dink. Evet, Hırant Dink, tetiği Ogün Samast tarafından çekilen bir cinayete kurban gitmeden evvel, önce sağken linç edildi, sonra öldürüldü. Şimdi 301 ile başlayan süreç ile linç edilmek sırası Süheyl Batum’da... Tekrar ediyorum; olay, Süheyl Hoca’nın söylediklerinin uygunluğu uygunsuzluğu boyutunu aşmış, onursuz, edepsiz, şirret, saldırgan , demokrasi düşmanı linç cephesinin taktiklerine alet olup olmama sorunu haline gelmiştir. Sözlerin amacını aştığı, hatta yersiz olduğunu kabul edelim. Ama bu, linç cephesinin arzularına, oyunlarına ram olmayı mı gerektirir? Dostlarım bir kez de olaya bu açıdan bakın! Bakmıyorsanız, şimdiden kendinize “Bundan sonraki kim olacak” diye sorun derim. Sorun, sorun! Çünkü soru yaşamsal derecede önemlidir. Bugün iyi niyetle “Vurun Süheyl’e!” vaveylasına iyi niyetle katılanlar, kim bilir belki de gelecekteki kurban sizsinizdir. asirmen@cumhuriyet.com.tr RTÜK’te milyonluk zarar FIRAT KOZOK ANKARA Bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Sayıştay denetimleriyle gündeme gelen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nda yeni bir skandal patlak verdi. Bir yazılım firmasına 4 milyon 322 bin TL ile ihale edilen kurumsal kaynak planlaması projesi, ücretinin büyük bölümü ödenmesine karşın 3 yılda tamamlanamayınca Teftiş Kurulu inceleme başlattı. İnceleme sonucunda aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yakını Halil İbrahim Gül’ün de bulunduğu 13 kişi hakkında soruşturma açılması istendi. Önce konunun soruşturulmasına onay veren Üst Kurul, eski Başkan Zahid Akman’ın ısrarlı çabalarıyla dosyayı “sumenaltı etti”. Kurum, kendi kasasından boşa çıkan milyonların “he RTÜK’ün 4.3 milyon TL’ye 2007’de ihale ettiği proje 3 yılda bitirilemedi. Kurulun birimleri birbirine girdi. 9 üyeden oluşan Üst Kurul, önce ‘soruşturma açılsın’ dedi, ancak Zahid Akman’ın ısrarlı girişimleriyle dosya kapatıldı. sabını sormaktan” vazgeçti. Ulaştığımız bilgilere göre, RTÜK Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişi tarafından hazırlanan “Kurumsal Kaynak Planlaması ProjesiEDYS” ile ilgili inceleme raporunda ciddi miktarda kamu zararına sebep olunduğu ortaya konularak, başta Genel Sekreter Şeref Ataklı, daire başkanları Halil İbrahim Gül, Muhsin Kılıç ve Mehmet Nuri Erikel’in yanı sıra daire başkan yardımcıları, kurul uzmanları, mühendis ve programcıların da aralarında bulunduğu 13 kişi hakkında soruşturma açılması istendi. Talep, Teftiş Kurulu Başkanı İrfan Barut’un imzasıyla geçtiğimiz günlerde üst kurula sunuldu. Kurulun eski başkanı Zahid Akman’ın katılmadığı gündem toplantısında konuyla ilgili soruşturma açılması karara bağlandı. Ancak daha sonra Akman, aynı gün tekriri müzakere talebiyle konunun bir kez daha görüşülmesini istedi. Talep diğer üyeler tarafından “sabah karar verdik öğlen değiştiremeyiz” gerekçesiyle kabul edilmedi. Ancak konunun “kapatılması” için ısrarını sürdüren Akman, bir kez daha tekriri müzakere istedi. Akman, kurulun özellikle AKP kontenjanından seçilen diğer 5 üyesini de baskı altına aldı. Tüm bu çabalar sonucunda konunun yeniden görüşülmesi karara bağlandı. Önceki günkü toplantıda sürpriz bir gelişme yaşandı. Daha önce kurumun zarara uğratıldığı, bunun hesabının sorulması gerektiği görüşünde birleşerek “soruşturma açılsın” diyen üyeler, bu kez “soruşturmaya gerek olmadığına” karar verdi. Para ödendi, ortada iş yok Skandal süreç, RTÜK müfettişlerinin hazırladıkları “A.01.1. RTÜ.0.01.02.663.05/157” sayı numaralı “inceleme raporuna” göre şöyle gelişti: Proje, 19 Şubat 2007’de Devlet Malzeme Ofisi (DMO) aracılığıyla yapılan ihale sonucunda Meteksan Sistem Bilgisayar Teknolojileri AŞ’ye firma kârı ve KDV ile birlikte 4 milyon 322 bin TL’ye ihale edildi. Söz konusu para 10 Nisan 2007’de üst kurul tarafından DMO hesabına aktarıldı. DMO ise firmayla imzaladığı sözleşmeyle işin başlangıç tarihini 28 Mayıs 2007 olarak belirledi ve firmaya 36 ay süre tanıdı. Ancak yazılım ve lisans ürünlerinin kabulü yapılmadığı halde DMO yazılım ve lisansların ihale bedeli olarak KDV dahil 2 milyon 992 bin TL’lik fatura kesti. Firmaya daha sonra da 118 bin TL’lik ödeme yapıldı. Ancak firma, 15 haftalık ek süre de dahil olmak üzere 51 haftalık proje süresi içerisinde yalnızca donanım ve lisans malzemelerinin kutu teslimi ile sistem gereksinim ve analiz raporlarının teslimini yapabildi. Sonraki 2 yıl içerisinde işin büyük bölümü bitirilemedi. Müfettiş raporunda, bu süreç eleştirilerek, proje koordinatörlüğünün “basiretsizce” hareket ettiği belirtildi. Başbakan, kendi dönemlerinde ‘faili meçhul’ olmadığını savunurken Hablemitoğlu’nun katilleri hâlâ bulunamadı Erdoğan’ın unuttuğu cinayet Başbakan Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Oğuz Kağan Köksal ve bazı emniyet mensuplarını Başbakanlık Yeni Bina’da kabul etti. Erdoğan’a 1903 yapımı “tuğralı polis tabancası” ve “onur kimliği” armağan eden Emniyet müdürü Oğuz Kağan Köksal, “Bizim üzerimize en çok gelinen anlarda çıkıp polis teşkilatını savunuyorsunuz ya, işte o bizi bitiriyor” dedi. (Fotoğraf: AA) AKP döneminin ilk faili meçhul cinayeti, Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde öldürülmesiyle yaşandı. Dönemin İçişleri Bakanı Aksu’nun “bütün güçleriyle çalıştıkları” açıklamasına karşın yaklaşık 9 yıldır olayın fail ya da failleri adalete teslim edilmedi. ALİCAN ULUDAĞ Köksal, 5 dakikalık konuşmasının 4 dakikasını Erdoğan’a teşekküre ayırdı Başbakan Müdürü bitiriyormuş! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polislerin askerlikten muaf tutulmasına yönelik tasarı nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ziyaretinde bulunan Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, 5 dakikalık konuşmasının 4 dakikasını Erdoğan’a teşekküre ayırdı. “Bizim üzerimize en çok gelinen anlarda çıkıp polis teşkilatını savunuyorsunuz ya, işte o bizi bitiriyor” diyen Köksal, Erdoğan’a 1903 yapımı “tuğralı polis tabancası” ve “onur kimliği” armağan etti. Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Oğuz Kağan Köksal ve bazı emniyet mensuplarını Başbakanlık Yeni Bina’da kabul etti. Polisleri askerlikten muaf tutan düzenlemenin hayata geçirildiğini anımsatan Erdoğan, teşkilatın çalışmalarından övgüyle söz etti. Erdoğan, “Açık söylüyorum, zaman zaman Emniyet teşkilatımıza yönelik haddi aşan eleştirilerin, hatta hakaretlerin, hakkı gözetmeyen değerlendirmelerin, karalama kampanyalarının, bütünü görmekten uzak bir anlayışla yapıldığını biz de çok iyi biliyoruz” dedi. Birkaç olumsuz tablo üzerinden tüm teşkilatın töhmet altında bırakılmasının vicdanla ve insafla bağdaşmayacağını söyleyen Erdoğan, güvenlik birimleri arasında ayrım yapılması ve birbirinin alternatifi gibi gösterilmesini son derece sakıncalı bulduğunu söyledi. ANKARA “Cumartesi Anneleri” ile görüşen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Dönemimiz içerisinde biz faili meçhul yaşamadık” demesine karşın 18 Aralık 2002’de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katilleri hâlâ yakalanamadı. Hrant Dink ve Rahip Andrea Santoro cinayetleri ile Zirve Yayınevi katliamında ise tetikçiler yakalandı ancak olayın arkasındaki yapı çözülemedi. AKP döneminin ilk faili meçhul cinayeti, Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002 tarihinde öldürülmesiyle yaşandı. Hablemitoğlu, Çankaya Portakal Çiçeği Sokağı’ndaki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 9 milimetrelik silahla başına iki el ateş edilen BİTLİSMUTKİ ERDOĞAN’IN TALİMATI İŞE YARADI AKP’NİN TAVRI DEĞİŞMİYOR Kayıp Ceylan için alt komisyon kuruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumartesi Anneleri ile yaptığı görüşmeden sonra 2004 yılından bu yana kayıp Tolga Baykal Ceylan için İçişleri Bakanlığı’na talimat vermesinin ardından, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da kayıplarla ilgili alt komisyon kurdu. Başbakan Erdoğan “Bizim dönemimizde faili meçhul yaşamadık. Ama maalesef dün 2004’te Tolga adlı bir gencimizin durumunu annesinden dinledim” demişti. TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun dünkü toplantısında bu konu gündeme geldi. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, Ceylan’ın kaybolması olayından hareketle gözaltında iken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması amacıyla alt komisyon kurulduğunu açıkladı. Komisyonun CHP’li üyelerinden Ahmet Ersin ise CHP’li üyeler olarak OSTİM’de incelemelerde bulunduklarını bildirmelerine karşın Üskül’ün kendilerini beklemeyip toplantıyı sonlandırdığını söyledi. Ceylan için alt komisyon kurulmasının olumlu olduğunu vurgulayan Ersin, “Ancak Başbakan 8 yıldır sessiz çığlıklarını duymadığı Cumartesi Anneleri’yle seçim döneminde sömürmek için görüştü. Komisyon da Başbakan’ın talimatı ardından kayıp Ceylan için alt komisyon kurdu açıklamasını yaptı. Toplu mezara gizlilik kararı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Bitlis’in Mutki ilçesinde jandarma karakolu yakınındaki çöplükte yürütülen toplu mezar kazı çalışmaları ve soruşturmalar için gizlilik kararı alındı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın Mutki Jandarma Komutanlığı’nın yanındaki alanda, operasyonlarda öldürülen teröristlerin defnedildiğini ve bunların defin ruhsatlarının bulunduğunu açıklamasının ardından, Mutki Cumhuriyet Savcısı Çetin Küçet, dosyada gizlilik kararının alınması için Mutki Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Savcının talebini dikkate alan mahkeme dosya hakkında gizlilik kararı aldı. İHD Muş Şube Başkanı avukat Vedat Şengöl ise Jandarma Genel Komutanlığı’nın açılan toplu mezardaki insanlara ait fotoğrafların, defin belgelerin ve otopsi sonuçlarının tümünün soruşturma dosyasında ve Mutki Belediyesi’nin dosyalarında bulunduğuna ilişkin açıklamasından sonra Mutki Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak dosyadaki bu bilgi ve belgelerin kendilerini de verilmesini istedi. Şengöl’ün başvurusu, dosya hakkında gizlilik kararı alındığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Altı kişilik cüppeli ve uzun sakallı grup, köylülerinin tepkisi üzerine Kızlan’ı terk etmek zorunda kaldı. Faili meçhullere bir ret daha ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, TBMM’de faili meçhullerin araştırılmasını 11. kez reddetti. CHP’nin faili meçhullerle ilgili TBMM’de araştırma komisyonu kurulması önergesi AKP oylarıyla reddedildi. Önerinin görüşmeleri sırasında BDP’li Hasip Kaplan ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AKP’li Zafer Üskül arasında tartışma yaşandı. CHP’nin reddedilen faili meçhuller ve gözaltındaki kayıplarla ilgili grup önerisinin lehinde söz alan önerge sahibi CHP’li Ali Rıza Öztürk, “Sayın Başbakan samimi değildir. Faili meçhul cinayetleri istismar etmekten Başbakan vazgeçsin. Bu önergemize AKP’li vekiller destek verirse faili meçhullerle hesaplaşmanın önü açılır” dedi. Üskül ise faili meçhullerle ilgili TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde alt komisyon kurulduğunu duyurdu. Üskül’e yanıt veren BDP’li Kaplan, Kemal Türkler davasının zamanaşımına uğraması sonrası tek cümle tepki göstermediğini belirttiği Üskül’e, “Ailesine, sendikacılara özür borcunuz var. Bu kürsüden özür dilemeden görevinizi sürdürmeniz hikâye” dedi. Daha sonra yapılan oylamada önerge AKP oylarıyla reddedildi. Daha önce CHP 5 ve BDP ise 6 kez faili meçhuller konusunda grup önerisi getirmişti. Hablemitoğlu’nun gözüne bir kurşun isabet etti. Olay yerine başta dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Emniyet Genel Müdürü Kemal Önal, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz olmak üzere çok sayıda yetkili geldi. Aksu, “Arkadaşlarımız olayın aydınlanması için bütün güçleriyle değerli savcımızın nezaretinde çalışmaktalar. Her türlü ihtimalin üzerinde duruyorlar. Umuyorum en kısa sürede adalete temsil edilecekler” açıklamasını yaptı. Ancak dönemin İçişleri Bakanı Aksu’nun bu “klasik” açıklamasına açıklamalarına karşın yaklaşık 9 yıldır olayın fail ya da failleri adalete teslim edilmedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmadan bir netice alınamadı ve dosya şu an savcılığın tozlu raflarında bekletiliyor. Hablemitoğlu, cemaat ve şeriatçı vakıflar, İslamcı terör örgütlerinin Türkiye’deki bağlantıları ve yapılanmalarına ilişkin araştırmalarıyla tanınıyordu. ‘Olaylar görmezden gelinemez’ 24 Ocak 1993’te bombalı saldırı sonucu katledilen Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, AKP döneminde de faili meçhul olaylar yaşandığını belirterek “Onları görmezden gelmemeleri gerekir. Sonuçta her kesimden, her eğitim seviyesinden insan öldürüldü. Örneğin, Necip Hablemitoğlu konusunda hiçbir şey yapılmadı ve dava süreci işlemiyor. Hrant Dink davasında soruşturma kararının üzerine siyasi kararlılıkla da gidilmiyor. Bütün dava süreçlerinde bir özensizlik, üstü kapatılma durumu var. Bu durum, sadece yargının üzerinde çok yük olmasının sorunu değil. Bu özensizlik sadece bu dönem değil, her dönemde oluyor. Sistematik bir şekilde davaların üzerini kapatma hali var” dedi. Cüppelileri köyden kovdular MEHMET EMİN BERBER MARMARİS Başı takkeli, uzun sakallı, cüppeli bir grup, dini propaganda için gittikleri Datça’ya bağlı Kızlan köyünden, gece yarısı yurttaşlar tarafından kovuldular. Kızlan köylülerinin verdiği bilgiye göre, uzun sakallı, başı takkeli ve entari biçimindeki giysileriyle dikkat çeken 6 kişilik grup, bir süre önce köy camisine yerleştiler. Daha sonra köy kahvesine giden bu kişiler, kahvede oturanlardan “Kelimei şaadet” getirmesini istediler. Kimliği belirsiz bu kişiler daha sonra ev ev dolaşarak kadınlara dini bilgiler öğreteceklerini söylediler. Datça’ya “İslamiyeti yaymak için geldiklerini ve ülkeyi de karış karış dolaştıklarını” söyleyen bu kişilerden rahatsız olan köylüler, duruma tepki gösterdiler ve jandarmaya da haber verdiler. Yaklaşık 100 kişinin önceki gece yarısı yaptığı eylemin ardından grup jandarma eşliğinde köyü terk etti. Kızlan köylüleri, bu kişilerden özellikle kılık kıyafetlerinden dolayı tedirgin olduklarını belirttiler. C MY B C MY B