19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ARALIK 2011 CUMA 8 HABERLER Che posteri taşımak, Sivas anmasına katılmak, darbeciler yargılansın demek yine suç oldu Sloganı bile saymışlar Menteşe Saç kesme eylemine Şafak Pavey ve Süreyya Önder de destek verdi ‘Listeyi MGK’ye vermiş olabilirim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Faili meçhul cinayetlere ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, gözaltına alınan eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün ifadelerinin ortaya çıkmasının ardından dönemin etkin ve suçlanan isimleri suskunluklarını bozdu. Eymür’ün odak olarak gösterdiği Mehmet Ağar iddialara ilişkin “Eymür’ün varlık sebebi benimle uğraşmasıdır” dedi. Dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe de öldürülecekler listesine ilişkin “Bize liste gelmişti. MGK’ye sunmuş olabilirim” açıklamasını yaptı. Ağar, “Türkiye’nin en büyük rant getiren kumarhanelerini tek imzayla kapatan adamım. Hakkında TBMM’de tarihin en büyük para soruşturmaları yapılan adamım. 16 yıldır da devlette yokum. Eymür’ün bu kadar haysiyet cellatlığı yapmaya asla hakkı yoktur” diye konuştu. Eymür’ün açıklamalarını “komediye” benzeten Ağar, “Ama MİT’in önemli bir dairesinin başkanıydı. Sözleri önemli değil mi?” sorusuna, “Esas mesele orada zaten. Ona sormak lazım, asli göreviyle ilgili neler yaptığını” karşılığını verdi. Ağar, Eymür’ün kendisinin parasal ilişkisi olduğu savına şöyle yanıt verdi: “Ajanlarınla belge imalatı yap, sonra bunları doğruymuş gibi kullan. Bana kimse parasal konularda bir şey söyleyemez. Boğazımdan tek kuruşluk haram lokma geçmez.” Ağar, Eymür’ün şube müdürlüğünden bu yana kendisiyle uğraştığını söyledi. Faili meçhul cinayetlerin işlendiği dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe de o günleri anlattı. Menteşe, şunları söyledi: “Bakanlığım döneminde, PKK’ye yardım eden bazı işadamları ve devlete sızan PKK’lileri gösteren bir liste, istihbarat birimlerinden bize gelmişti. Bu listeyi MGK’ye sunmuş olabilirim. Vermiş olma ihtimali yüksek çıkıyor. Ancak çok zaman geçtiği için kesin konuşamıyorum. Listedeki isimleri ise hatırlamıyorum. Bu nedenle listenin bir nüshası elimde yok.” Yasal bir dergi Şüphelilerin avukatlarından Bülent Teoman Özkan, mahkemede yaptığı savunmada artık “THKP/C Direniş Hareketi” diye bir örgütün kalmadığını belirterek “Bu örgütün 2000 yılından sonra herhangi bir eylemi olmamıştır. İnternet yahut telefon yoluyla talimatlandırılarak bir örgütün yaşatılması da mümkün değildir” dedi. Avukat Eylem Hakverdi de müvekkilerinin taşıdığı flamaların yasal bir dergi olan ODAK dergisinin olduğunu ifade etti. ALİCAN ULUDAĞ İddianame filmlerine konu olur mizah Hopa’daki olayları protesto ederken gözaltına alındıktan sonra cezaevinde saçları kesilen Ozan Gündoğdu’ya destek olmak amacıyla saçlarını kestiren gençlerin “tanınmamak için saçlarını kestirdiler” iddiasıyla tutuklanmasını protesto eden BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey ile bazı akademisyenler saçlarını kestirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde önce Öğrenci Kolektifleri, sonra da EğitimSen Ankara Üniversiteler Şubesi eylem yaptı. Cezaevinde zorla saçları kesilen tutuklu arkadaşlarına destek vermek için saçlarını kestiren 17 gencin “terör suçları” kapsamında yargılanmalarına tepki gösteren EğitimSen mensubu akademisyenler, temsili olarak saçlarını kestirdiler. Eylemde açıklama yapan Önder, “Bugünler geçtiğinde, ileride bu Hopa direnişinin iddianamesi sadece mizah filmlerine konu olacaktır. Bunu yapan herkes şebek konumuna düşecektir” dedi. Öğrenci Kolektifleri ise geçen yıl yumurtalı protestoya uğrayan AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu’yu hedef aldı. Açıklamada, “Öğrenci muhalefetine yöneltilen terör suçlamaları, Kuzu’nun geçen seneki açıklamalarından sonra başladı. Kuzu’nun biraz aklı varsa bir daha üniversitelere ayak basmaz” ifadeleri yer aldı. ODTÜ’de ve Uludağ Üniversitesi’nde de saç kesme eylemi vardı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) THK’nin kuruluş yıldönümü kutlamaları sönüktü 100. yılı da Balyoz vurdu BARKIN ŞIK ANKARA Türk Hava Kuvvetleri’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları, Balyoz davası nedeniyle sönük geçti. Yüksek Askeri Şura öncesinde gerçekleşen tutuklamalar nedeniyle, Orgeneral Bilgin Balanlı Hava Kuvvetleri Komutanı olma şansını yitirirken Orgeneral Hasan Aksay da Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanları ile birlikte görevinden istifa etti. Hava Kuvvetleri Komutanlı ğı’ndan halen 1 orgeneral, 4 korgeneral, 3 tümgeneral ve 2 tuğgeneral tutuklu bulunuyor. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına da tutuklu. 100’üncü kuruluş yıldönümü için düzenlenen etkinliklerin çoğu söz konusu gelişmeler nedeniyle basına kapalı olarak gerçekleşti. Bunların sebebi ise Balyoz davası nedeniyle Hava Kuvvetleri’nin komuta kademesindeki tutuklamalar ve buna bağlı olarak yaşanan köklü değişiklikler oldu. Orgeneral Balanlı’nın tutuklanarak kuvvet komutanı olma şansını yitirmesi üzerine ağustos ayı şurasında orgeneralliğe terfi eden Mehmet Erten bu göreve getirildi. Balyoz kapsamında, Kara Kuvvetleri’nden 5 korgeneral, 9 tümgeneral, 3 tuğgeneral, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan 1 tümgeneral ve 2 tuğgeneral tutuklu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ise 24 amirali tutuklu. Görevdeki 6 koramiralden 4’ü tutuklu. 6 tümamiral ve 14 tuğamiral de tutuklu. ANKARA Çoğunluğu öğrencilerden oluşan ODAK dergisi okuyucusu 7 kişi, “yasadışı THKP/C Direniş Hareketi” adlı örgütün üyesi olmak iddiasıyla tutuklandı. “Deliller” ise tanıdık: Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın mezarlarını ziyaret etmek, Ernesto Che Guevara’nın resminin yer aldığı pankart açmak, Sivas katliamı protestosuna katılıp “Sivas’ın katili faşist devlettir” pankartıyla yürümek... Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine “terörle mücadele ekipleri”, ODAK dergisi okurlarına yönelik “operasyon” yaptı. 7 kişinin evlerinde yapılan aramalarda “yasaklı” kitapların yanı sıra İbrahim Tatlıses ve Ahmet Kaya’ya ait müzik CD’leri ile Devrimci 78’liler Derneği’nden alınan “12 Eylül belgeseli”ne de el konuldu. Aramalarda Nihat Behram’ın “Darağacında Üç Fidan” ile “Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit”, Fidel Castro’nun “Ya Sosyalizm Ya Ölüm”, Stanlin’in “Diyalettikte Tarihsel Materyalizm”, MarksEngels’in “Komünist Parti Manifestosu” adlı kitaplarına el konuldu. Zanlılara yöneltiler suçlamalar şöyle: ? ODAK Dergisi ve Devrimci 78’liler Derneği’nin organize ettiği 30 Ocak 2011 günü Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Heykeli önünde yapılan basın açıklamasına ve Polatlı’da Ömer Yazgan’ı anma etkinliğine katılmak. Bu etkinlikte “Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz. Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş. Akyazı son değil direniş sürüyor” sloganı atmak. ? 19 Şubat 2011 günü Çankaya Tuna Caddesi’ndeki ODAK Dergisi’nden “Direnişin Sesi ODAK ve Genç Direnişçi” flamaları ile renkli Ernesto Che Guevera’nın resminin yer aldığı grup ile Karşıyaka Mezarlığı’na yürüyerek THKP/C terör örgütünün kurucusu olduğu iddia edilen Ulaş Bardakçı’nın mezarı başında düzenlenen anma etkinliğine katılmak. “Ulaş Bardakçı ölümsüzdür” sloganı atmak, DevGenç marşını söylemek. ? 6 Mayıs 2011’de Karşıyaka Mezarlığı’nda Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın mezarlarını ziyaret etmek. ODAK ibareli flama taşıyarak, “Devrim şehitleri ölümsüzdür (dört kez). Deniz, İbo, Çayan savaşa devam. Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz” slgonlarını atmak. ? Sivas katliamı ile ilgili yürüyüşe katılarak, “ODAK Genç Direnişçi” imzalı “Sivas’ın katili faşist devlettir” pankartıyla yürümek. “Kurtuluş yok, tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz, yaşasın devrimci mücadelemiz” sloganı atmak. ? “12 Eylül darbecileri yargılansın” adlı toplantı ve yürüyüşe katılmak. Hopa davası bugün ‘Sokağı bırak’ özgür ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto ettikleri için 22’si tutuklu 28 kişinin 42.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması bugün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlıyor. Saat 10.00’daki duruşmayı CHP ve BDP’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti, baro, sendika ve sivil toplum örgütü izleyecek. Sanıklara destek için Türkiye’nin pek çok kentinden kişi de başkente gelecek. Bir grup CHP milletvekili dün TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret ederek Hopa davasından tutuklu bulunanların serbest bırakılması için toplanan imzaları iletti. Dilekçede, “Hukuksuz uygulamalara son verilmesi, özel yetkili mahkemelerin kapatılması, Hopa davasında tutuklananların hemen serbest bırakılması, Metin Lokumcu’nun ölümünden sorumlu olan polislerin adil bir şekilde yargılanmasını talep ediyoruz” denildi. Sabuncu ve 3 kişi serbest İstanbul Haber ServisiErgenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Aydınlık Gazetesi Sahibi Mehmet Sabuncu, İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu Üyesi, emekli Binbaşı Zafer Şen, İP Çorlu İlçe Başkanı Ertuğrul Orta ve İP Çorlu ilçe yöneticisi, avukat emekli Hâkim Yarbay Bahadır Berk dün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Şüphelilerin ifadeleri, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından alındı. Kansız, sorguların tamamlanmasının ardından Sabuncu ve üç kişiyi serbest bıraktı. Savcı Öz’ü tehdit ettiği iddia edilen Özkan Kurt, baskı altında ifade verdiğini söyledi Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu 10 üniversite öğrencisi, “İleri değil gerçek demokrasi istiyoruz” başlıklı bir mektup yazarak özetle şöyle dedi: “Hopa halkı, yerel sorunu olan çay, fındık ve derelerini zapturap altına alan HES’lere olan isyanını dile getirmek istiyordu ama devreye hemen ‘orantılı güç’ (cop, biber gazı, kimyasal gazlar…) girince bir insan öldürüldü, emekli bir öğretmen olan Metin Lokumcu katledildi. Uygulanan bu şiddete sessiz kalmadık; demokratik bir hak olan ve Hopa olaylarının protesto edileceği basın açıklamasına katıldık. AKP’nin polisi ve güdümlü yargı ikilisi eliyle 14 üniversiteliyi hapsettiler. Kaldığımız evlerden çıkan kitaplar, dergiler ve tüm yazınlar ‘terör örgütü’ üyesi olmaya yeter delil olarak gösteriliyor. Duruşma tarihimiz olan 9 Aralık günü siz ‘potansiyel teröristleri’ Ankara Adliyesi’nin önüne ‘Sokağı özgür bırak’ demeye çağırıyoruz.” Öğrencilerden mektup ‘Korkuttuysam özür dilerim’ HATİCE TUNCER Öğrenciler tahliye oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tıp Bayramı olarak kutlanan 13 Mart’ta pankart açtıkları gerekçesiyle tutuklanan ve haklarında örgüt üyeliği suçlamasıyla dava açılan öğrenciler Özgür Alkan ve Bahadır Söylemez ilk duruşmada tahliye edildi. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunma yapan Özgür Alkan, Tıp Bayramı dolayısıyla Sıhhiye Köprüsü’ne pankart astıklarını kabul ederek, “12 Eylül 2010’daki referandum, darbeyle hesaplaşma adına gerçekleştirildi. Başbakan da dahil olmak üzere birçok kişi, o süreçte darbe döneminde idam edilen kişilerin mektuplarını okudu. Biz de idam edilen Ethem Coşkun, Seyit Coşkun ve Necati Vardar’ın pankartını astık” dedi. Söylemez ise “Birçok kitap ve dergiyi okurum ve bir kısmını da evimde bulundururum. Ancak hiçbiri terörle ilgili değildir. Bunlar rahatlıkla satın alınabilmektedir” ifadesini kullandı. Birinci Ergenekon davasında “Savcı Zekeriya Öz’ü ölümle tehdit etmekten” sanık Özkan Kurt “Ergenekon soruşturmalarına tepki koymak için bu eylemi yaptım. Savcı Zekeriya Öz’ü korkuttuysam özür dilerim” dedi. Özkan Kurt’un, Zekeriya Öz’ü “Sonun Savcı Öz gibi olacak” şeklinde tehdit ettiğine dikkat çeken Savcı Mehmet Ali Pekgüzel “Doğan Öz, kontgerilla konusunda ilk araştırma yapan savcıdır” diye konuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Zekeriya Öz’e Ergenekon soruşturmalarını yürüttüğü sırada 31 Mart 2010 tarihinde “Of’lu Enişte” imzasıyla “ölümle tehdit” içerikli bir faks gönderen sanık Özkan Kurt’un savunması alındı. Özkan Kurt, davanın daha önce görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de aynı şeyleri söylediğini ifade etti. “Hiçbir örgütün sempatizanı değilim” diyen Kurt, “Bir anlık kızgınlıkla Savcı Zekeriya Öz’e bir mektup yazdığım için hakkımda 10.522.5 yıl arasında hapis cezası isteniyor. 2 yıldır dört duvar arasındayım. Mektupta haddimi aşmış olabilirim. Bir mektup, Zekariye Öz’ü bu kadar mı korkutmuştur? Konuştuğumuz için yargılanıyorsak, konuşmamak en iyisi. Bu davanın görüleceği yer ağır ceza asliye ceza mahkemeleridir.” Kurt, emniyet ve savcılıkta verdiği “Bahadır adlı bir astsubay, bana bu mektubu dikte ettirdi” şeklinde ki ifadelerini reddederek, “Bu ifadeler benden zorla alındı. Ben bunları kabul etmiyorum” diye konuştu. Avukattan suç duyurusu talebi Gizli tanığın kimliğini açıkladığı gerekçesiyle 16 duruşmadan men edilen avukat Vural Ergül, dün duruşmaya katıldı. Ergül, mahkemeye sunduğu dilekçede kendi hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Ergül, dilekçesinde Gizli Tanık 17 ve Gizli Tanık Aydın1’in kimliğini açıkladığı için hakkında soruşturma açıldığına dikkat çekti. Duruşmalarda Gizli Tanık 9’un da kimliğini açıkladığını ifade eden Ergül şu talepte bulundu: “Gizli Tanık 9’un gerçek kimliğini açıklamakla hakkımda suç duyurusunda bulunulmasını, aksi halde görevi ihmal iddiasıyla suç duyurusunda bulunacağımı bildirerek hakkımda suç duyurusunda bulunulmasını talep ederim.” ‘K ız arkadaşıma kendimi farklı tanıttım’ Daha sonra Fener Rum Partiği Patriği Bartholemeos’a suikast planlamakla yargılanan tutuksuz sanık İsmet Reçber’in savunmasına geçildi. Reçber Karslı olduğunu belirterek “Ben İstanbul’a çalışmaya geldim başka hiçbir şey yapmadım” dedi. Savcı Pekgüzel, Reçber’den bir kız arkadaşıyla telefon görüşmesinde “Bu görev son. Bu görevden sonra bu işi bırakacağım” sözlerini açıklamasını istedi. Reçber “Kendimi farklı tanıttım. Bana askerlik görevinden başka görev verilmedi” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle