19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2011 CUMA      Başbakan Erdoğan’ın geçirdiği sindirim sistemi ameliyatı, bu arada “şike yasası”nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmesi, eski Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün savcı Hakan Yüksel’e altı saat süreyle “faili meçhul cinayetlere” ilişkin yaptığı açıklamalar... Eymür’ün açıklamaları, biz gazeteciler için pek yabancı değil, bilindik şeylerdi. Bu konuları yıllar önce Fikri Sağlar gündeme taşımış, çok sayıda yazılı ve sözlü önerge vermişti. Odatv davasından tutuklu Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul da kitaplarında bu konuları açık açık yazmıştı. ??? Susurluk’un kilit adları salt Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken miydi? 40 kişilik ölüm listesinde Savaş Buldan, Hacı Kıray, Behçet Cantürk’ün adlarının olduğu, zaten o dönem çok yazılıp çizilmişti. Yıllar sonra Eymür’ün yaptığı bu açıklamaların bir bölümünü bilsek bile, ben, o yılların karanlık perdesinin açılmasından yanayım. Örneğin, Uğur Mumcu’nun alçakça katledilmesinden sonra işlendi bu cinayetlerin tümü... Binbaşı Cem Ersever, Behçet Cantürk vb. Sapanca Düzce İzmit üçgeninde işlenen cinayetler... Ergenekon davasından halen tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral, o yıllarda İzmit Jandarma Alay Komutanı’ydı. Ergenekon davasında sorgusu yapıldı Veli Küçük’ün. Çapraz sorgusu sırasında nedense bu cinayetler kendisine hiç sorulmadı. ??? Faili meçhul cinayetlerle MİT arasında Zincirin Halkaları... bağlantı kurmak biraz hayal gibi geliyor bana. Susurluk işin özünü yansıtıyor. Bu nedenle Tansu Çiller ve eşi Özer Çiller’in ifade vermesi gerekiyor. Tansu Çiller’in tanık sıfatıyla dinlenebilmesi için de TBMM’nin izni gerekli... Ortada bir gerçek var: O yıllar devlette örgütlü, silahlı bir gücün varlığı. Yazımı yazarken; Diyarbakır’da bir gece yarısı evinden alınarak götürülen Vedat Aydın’ın öldürülmesinden sonra Bülent Ecevit’in açıklaması geliyor aklıma: “Bu cinayet kontrgerillanın işidir...” Ecevit bir süre sonra “kontrgerilla” kelimesini nedense hiç ağzına almadı. ??? Eski İçişleri Bakanları’ndan Nahit Menteşe deneyimli, dürüst bir siyasetçidir. Menteşe’yi yakından tanırım... Onun için Akşam gazetesine yaptığı açıklamayı önemsiyorum. Menteşe ne diyor: “Faili meçhul cinayetlerin işlendiği dönemde PKK’ye yardım eden işadamları ve devlete sızan PKK’lilerin listeleri vardı, gizlilik için yok edildi.” Nahit Menteşe, listelerin Milli Güvenlik Kurulu’nda olabileceğini söylüyor. Türkiye yakın tarihiyle yüzleşmek istiyor... Yürütülen soruşturmaların ve Eymür gibi adlara ulaşılmasının ardından, zincirin öteki halkalarını, istenirse ortaya çıkarabilir savcı. Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla ortaya çıkan faili meçhul cinayetler ve Eymür’ün açıklamaları, Tarık Ümit, Behçet Cantürk’ün avukatı Medet Serhat, Cem Ersever, Topal, Ağansoy cinayetleri ve öteki faili meçhuller, Hizbullah’ın o dönemde devlet tarafından örgütlenmesi. Zincirin halkaları ortaya çıktıkça süreç aydınlanır... ??? Bugün 90’lı yıllardaki faili meçhul cinayetlerin arkasında kimlerin olduğunu bilenlerin sayısı oldukça çok. Bunu ortaya çıkarmak zor görünse bile aydınlatılması çok basit. Siyasi irade gerekiyor... 1994 yılında Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun raporu ortada. Komisyonun başkanı ve üyeleri ne demişlerdi yıllar önce: “Eğer devleti yönetenler o raporu önemseselerdi, 1994 yılından sonra faili meçhul cinayetler işlenmez, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink ve diğerleri bugün yaşıyor olurdu.” Soruşturmayı yürüten savcı Susurluk’la bağlantılı faili meçhul cinayetleri, Hizbullah’ın kimler tarafından örgütlenip kullanıldığını öğrenmek istiyorsa, Mehmet Elkatmış, Sadık Avundukluoğlu, Fikri Sağlar’la görüşse zincirin halkalarını bulmakta hiç güçlük çekmez... Savcılık, İzmir Belediyesi’ni denetleyen bürokratları soruşturmada bilirkişi yapmış Suç böyle yaratılır EMRE DÖKER İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 22 Kasım’da düzenlenen ve 44 kişinin gözaltına alındığı, daha sonra bunlardan 11’inin tutuklandığı operasyonla ilgili önemli bir ayrıntı ortaya çıktı. Operasyona dayanak oluşturan raporları hazırlayan bilirkişilerden altısının, belediyede vergi denetimi yapan Maliye Bakanlığı bürokratlarından oluşturulduğu belirlendi. Başkontrolörler Adil Bayram, Umut Engin Yücesoy, Feruze Dönmez, Şenol Gezer’le vergi denetmenleri Zübeyir Efe ve Yakup Yücel Özşahin’in savcılık tarafından bilirkişi olarak atandığı öğrenildi. ? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde vergi denetimi yapan Maliye Bakanlığı’na bağlı denetmen ve başkontrolörlerin, aynı zamanda denetim yaptıkları konularla ilgili savcılık tarafından bilirkişi olarak atandığı ortaya çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen son operasyonun da bu kişilerin denetim sırasında imza attığı raporlar doğrultusunda gerçekleştirildiği belirtiliyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediyeyle ilgili davalarda bilirkişilerin devlet kurumlarındaki görevliler arasından atanmasını eleştirdi. Kocaoğlu, “Bilirkişilerin bağımsız kişiler olması gerekmez mi? Geleceği size bağlı olan bir kişiden rapor istemenizin yansızlığı konusunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Sözcüsü avukat Murat Bakan da bilirkişi olmak için Adli Yargı Adalet Komisyonu’nun listeler oluşturduğunu anımsatarak “İzmir’de mahkeme bilirkişisi olarak yemin etmiş yüzlerce isim var. Bunlar dururken savcılığın vergi denetmeni olarak belediyeyi denetleyen kişileri, kendi ihtisas alanları dışında bilirkişi olarak görevlendirmesi doğru değildir. Bağlantılı mevzuatları bilmiyorlar. ESHOT’la ilgili düzenlenen bilirkişi raporunda mal ve hizmet alımlarıyla ilgili yasa yanlış yorumlanmış. Bir sürü kişi mağdur oldu” dedi. Bürokrasinin hükümetin kontrolünde olduğuna dikkat çeken Bakan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Buradan beyanda bulunuyorum. Tüm CHP’li belediyeler araştırılsın” sözünün ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde vergi denetimlerinin başladığına da dikkat çekti. İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Ercan Demir de bilirkişilerin, tarafların bağımsızlığından ve tarafsızlığından kuşku duymayacağı kişilerden seçilmesi gerektiğini vurguladı. Demir, “Burada görevlendirilen bilirkişiler, büyükşehir operasyonu gibi bir dosyada; tamamen siyasi nedenlerle yapıldığı düşünülen ve iddia edilen bir soruşturmada hükümetin, yani Maliye Bakanlığı’nın memuru konumunda olan kişilerdir. Yani Avrupa hukuku deyimiyle, ‘hükümet ajanı’ konumunda olan kişilerdir” diye konuştu. Bu bilirkişilerin, belediyeye düzenlenen operasyon öncesi her bir dosyayla ilgili heyet halinde değil tek tek rapor verdiklerine dikkat çeken Demir, “Böylece tutuklamaların gerekçesi yaratılmıştır. Bir kişinin imza attığı bir rapor nedeniyle insanlar tutuklanmıştır” dedi. İNSAN HAKLARI GÜNÜ Komisyon, tutuklulara dikkat çekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda “Dünya İnsan Hakları Günü” nedeniyle tutuklu milletvekillerinin durumu tartışıldı. Komisyonun dünkü toplantısında, Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Türkiye’de son yıllarda insan hakları ihlallerine karşı “sıfır tolerans” ilkesinin benimsendiğini kaydetti. Daha sonra söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, tutuklu milletvekillerine işaret ederek, “Türkiye bu ayıbı üzerinden hâlâ atamamıştır” dedi. Tanrıkulu, Türkiye’nin her tarafının cezaevine dönüştüğünü, “sıfır tolerans” ilkesinin havada kaldığını dile getirdi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de KCK savcılarının, önce kişileri tutukladığını ve sonra delilleri topladığını söyleyerek 3 bin 928 kişinin KCK kapsamında tutuklandığına dikkat çekti. Aygün, 71 gazeteci ve 500 öğrencinin tutuklandığını, 300 kişinin de Ergenekon kapsamında tutuklandığını belirtti. CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir de Hopa iddianamesinde gösterilen “suç aletleri”ni eleştirdi. MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ise “Öcalan aday olup seçilseydi ne yapacaktınız?” diye sordu. Çiçek sadece üzgün TBMM Başkanı, CHP’li vekillerin ziyaretinde, tutuklu vekiller için bir girişimde bulunmayacağı mesajını verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan tutuklu milletvekillerinin TBMM Genel Kurulu’nda ant içmelerinin sağlanması için TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret etti. Öztürk ve Aldan geçen hafta tutuklu milletvekillerinin ant içmesinin sağlanması için TBMM Başkanlığı’na yazılı başvuruda bulunmuştu. İki milletvekili dün de TBMM Başkanı Çiçek’i ziyaret etti. Edinilen bilgiye göre Öztürk ve Aldan, “Tutuklu milletvekilleri sadece CHP’nin değil, parlamentonun sorunu. Parlamentonun hukukunu korumak sizin göreviniz. Milletvekillerinin hapishanelerden getirilerek yemin ettirilmelerinde hiçbir yasal, hukuki engel yok. Bu görev de sizde” dedi. CHP milletvekilleri, Başkanlık Divanı’nın tutuklu milletvekillerinin maaşlar ve özlük haklarının ödenmemesiyle ilgili kararının da yanlış olduğunu söyledi. TBMM Başkanı Çiçek’in ise “Talepte bulunmak milletvekili olarak hakkınız. Ben de TBMM Başkanı olarak bu tablodan üzgünüm. Onların gelip bir an önce yasama görevlerini yapması benim de temel dileğimdir” demekle yetindiği öğrenildi. BDP verilerine göre, operasyonlarda 7 bin 748 gözaltı, 3 bin 895 tutuklama var KCK’de ağır bilanço MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Terör örgütü PKK’nin kent yapılanması olduğu belirtilen KCK’ye yönelik 2.5 yıl önce başlatılan operasyonlar BDP kadrolarını vurdu. BDP’nin verilerine göre, KCK operasyonları kapsamında geçen ekim ayının sonuna kadar 7 bin 748 kişi gözaltına alındı, bunlardan da 3 bin 895 kişi tutuklandı. 12 Haziran genel seçimleri sonrasında yoğunlaşan operasyonlarda çok dikkat çeken isimler de gözaltına alınıp tutuklandı. KCK operasyonlarında tutuklananlar arasında milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin yanı sıra halen milletvekili olan ancak cezaevlerinde bulunan Kemal Aktaş, Faysal Sarıyıldız, Gülser Yıldırım, Selma Irmak ve İbrahim Ayhan da bulunuyor. Son operasyonlarla BDP’nin beş üst düzey yöneticisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Pişkin ile MYK üyeleri Mustafa Avcı, Nizamettin Öztürk, Genel Sayman Abdullah Bozkoyun, Sayman Yardımcısı Salih Yıldız, MYK üyesi Mustafa Avcı, 12 PM üyesi, 28 il ve ilçe başkanı, 46 il ve ilçe yöneticisi, 13 belediye başkanı ve yardımcısı, 29 il genel meclisi ve belediye meclisi üyesi tutuklandı. BDP PM Üyeleri Mehmet Ali Güray, Nihat Oğraş, Mehmet Candemir, Berivan Etler, Faruk Sağlam, Ahmet Demiroğlu, Filiz Yılmaz, Çiğdem Kılıçgün Uçar, Cesim Soylu, Yusuf Çirik, Mustafa Doğrul ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı’dan oluşan 12 kişi de KCK operasyonyaları sırasında tutuklandı. Mahmut Alınak tutuklandı İstanbul Haber Servisi PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Abdullah Öcalan’ın avukatlarına yönelik operasyonda gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan eski DEP Milletvekili Mahmut Alınak’ın da aralarında bulunduğu ikisi avukat dört kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Kars’ta gözaltına alınan Alınak, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkartılarak tutuklandı. Öte yandan, KCK operasyonları tutuklanan Kürt siyasetçilere destek için “Bende KCK’liyim kendimi ihbar ediyorum” adıyla İstanbul’daki adliyelerde eşzamanlı dilekçe eylemi gerçekleştirmek isteyen BDP’lilere polis izin vermedi. Eylemin terör örgütü PKK’nin talimatı olduğunu söyleyen emniyet yetkilileri, BDP’liler hakkında “terör örgütü” propagandası suçundan işlem başlatılacağını belirtti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle