19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2011 CUMARTESİ 4 HABERLER Kurul, Başbakanlık Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı hakkında inceleme başlattı Bahar Yanılgısı 2 Dünkü yazımda, Mısır’da halkın, masalların sonunda, kötü adama sunulan “Kırk katır mı, kırk satır mı?” alternatifi gibi, ordu vesayeti ile Müslüman Kardeşler seçenekleri arasına sıkışmış olduğunu, bunlardan birincisinden kurtulmanın artık görece daha kolay hale geldiğini, maşrıktan (doğu) mağribe (batı) bütün Arap âleminin Müslüman Kardeşler etkisinde olduğunu yazmıştım. Bu görüşler bir dostumu yadırgatmış, dün üşenmeyip telefonu çevirip sordu: Ne yani bir ülke hem Müslüman olup, hem de demokrasiyle yönetilemez mi? Sorunun yanıtı tereddütsüz, “Tabii İslam ülkeleri de demokrasiyle yönetilirler”dir. Ama demokrasi ile İslamın pekâlâ mümkün olan uzlaşmasının zorunlu şartı da var. O da laikliktir. Müslüman Kardeşler ise böyle bir niyetleri olmadığını gizlemiyorlar ki... Şimdi bu gerçekten yola çıkarak, Arap ülkelerinin örneğin Mısır’ın ortaçağ karanlığına döneceklerini söylemek, hatta daha ileri gidip, askeri vesayeti onaylamak mümkün mü? Bu soru geçmişte ülkemizde de, “Öncelikli olan hangisi; laiklik mi, demokrasi mi?” şeklinde soruldu. Sorunun anlamsızlığını 12 Eylül rejimini yaşayıp, nice acı bedeller ödeyerek anladık. Zaten varlığı demokrasi için şart olan laikliğin demokrasi olmadan bir anlamı yoktur. ??? Her laik rejim illa demokratik değildir, ama her demokratik yönetim illa laiktir. Kimse bu gerçeği yadsımıyor. Şu anda “ılımlı İslami” yönetimlerde bahar arayanlar ise bu gerçeği bilmekle birlikte, küreselleşmenin tüm dünyaya sunmak istediği yeni modelle, demokrasi değilse bile demokrasi benzeri bir rejimi oturtabilmek denemesini yapmaktadırlar. Amaç, Doğu’da Batı’dakine benzer yönetimler yaratmak değil. Küresel egemen için, artık matlup olan illa gelişmiş kapitalist ülkelerdekine benzer insanlar ile işbirliği yaparak hegemonyasını sürdürmek değil, uzak diyarların yerel efendilerinin lokal renkleri ve değerlerini muhafaza ederek, evrensel iş bölümünde kendilerine düşen rolü uyumlu bir şekilde yerine getirmelerini sağlamaktır. Her şey bu amaca yönelik olarak şekillenecektir. Önemli olan, gelişen ekonomik ilişkilerde ve yeni dünya düzeninde, bölge devletlerinin kendilerine biçilen rolü metinde belirtildiği üzere oynamalarıdır. Washington’da dizayn edilmiş Arap Baharı’nın amacı budur. Tabii ki gelişen ilişkiler, bölge devletlerinin ortaçağ karanlığında kalmaları halinde aksaksız yürütülemez. ??? Arap Baharı ile amaçlanan, bölge ülkelerine yüklenen yeni rolün gereği kadar serbestlik sağlayabilecek, ama sınırları zorlayıp da yeni heveslere yol açmayacak bir düzeni oluşturmaktır. Hem bir ölçüde değişimi sağlayacak, hem de yerleşik çıkarları sarsabilecek olan gelişmelere kapıyı kapalı tutacak yepyeni bir kombinasyon bu iş için idealdir. Tutuculuktan ayrılmadan modernleşme olarak niteleyebileceğimiz bu gelişim, öyle çok kolay gerçekleşecek bir model değil. Şimdiye dek bu tipin modeli olan AKP felsefesinin Arap Baharı’nı geniş ölçüde etkilemesi rastlantı değil. Yinelemekte yarar var; “Arap Baharı” hiçbir değişiklik getirmeyecek demek yanlış. Tabii ki, söz konusu ülkelerde de, amacı uyumun sağlanması olan sınırlı değişimler olacaktır. Ama bunun demokrasiyi getireceğini sanmak yanıltıcıdır. Zaten modeli dışarıdan dizayn edenlerin de öyle bir niyetleri yoktur ve hiç olmamıştır da. Aslında, sınırlı demokrasi benzeri olan, ama özü ondan ayrı bir rejime itiraz etmeyenlerin bu sahte baharı da müjde gibi karşılamaları şaşırtıcı değildir. Ama buradan hareketle bahar yanılgısına düşer, Miami plajları kılığında, çöl ayazında gezmeye kalkarsanız yanılgınızı pahalı ödersiniz. Yükseliş ‘etik’e takıldı ? Kamu Etik Kurulu, “çalışanlara mobbing, işten çıkarma ve çok yüksek maaşla danışman çalıştırma” gibi şikâyetler üzerine Başbakanlık Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı hakkında inceleme başlattı. ERDEM GÜL ANKARA AKP’nin hızlı yükselen genç bürokratlarından, yurtdışındaki yatırımcıyı çekmek amacıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’a bağlı olarak oluşturulan birimin başındaki isim Etik Kurulu’na takıldı. Başbakan’a bağlı Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın (YDTA) Başkanı İlker Aycı hakkında, şikâyetler üzerine Kamu Etik Kurulu tarafından inceleme başlatıldı. İlker Aycı, bürokrasinin gözde birimlerinden Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı’na getirilişinin üzerinden 1 yıl geçmeden “etik” sıkıntısıyla karşı karşıya kaldı. Aycı hakkında, ajans başkanlığına bu yılın ocak ayında atanmasından bu yana çok sayıda iddia ortaya atıldı. Edinilen bilgilere göre, çok sayıda belgeli ihbar üzerine Kamu Etik Kurulu harekete geçti. Aycı hakkındaki iddiaları ciddiye alan kurul, 17 Kasım tarihindeki toplantısında inceleme başlatılmasına ve konuyla ilgili raportör görevlendirilmesine karar verdi. Kamu Etik Kurulu’nun dikkate alarak inceleme başlattığı iddialar arasında, Aycı’nın “çalışanlara mobbing yaptığı, 9 ay içinde 20 kişiyi işten çıkardığı, eskiden başında olduğu Güneş Sigorta’daki kendisine yakın çalışan isimlerin de aralarında olduğu 37 kişiyi işe aldığı, 28 bin TL maaşla danışman çalıştırdığı” şikâyetleri yer alıyor. Aycı hakkında, ayrıca ajansa yurtdışında temsilci bulması için özel bir insan kaynakları firmasıyla kişi başına 22 bin Avro ödeme yapmak üze re anlaştığı iddiası da bulunuyor. Aycı, AKP döneminin hızlı yükselen genç bürokratlarının başında geliyor. Aycı, Erdoğan’ın belediye ekibi içinde yer alıyor. Aycı, iş yaşamına 1994 yılında Başbakan Erdoğan’ın başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda başladı. 2005 yılından itibaren önce Başak Sigorta AŞ ve ardından da Güneş Sigorta AŞ Genel Müdürü olan Aycı, bu yılın başında Erdoğan’a doğrudan bağlı olan Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın başına getirildi. DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GÖRMEZ: Kadın üzerinden İslama saldırıyorlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Batı’nın yeni bir İslam imajı oluşturmak için kadın konusunu özel olarak belirleyerek bunun üzerinden İslama saldırdığını söyledi. “Kadın Konulu Dini Yayınlar”ın ele alınacağı 5. Dini Yayınlar Kongresi dün düzenlenen törenle başladı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, kadın konusunun ve kadına bakışın, modern dünyada en önemli medeniyet kriterlerinden biri olarak görüldüğünü belirtti. Modern zamanlara gelindiğinde, Müslüman yazar, âlim ve entelektüellerin kadın konusunda bir düşünce ve söylem kriziyle karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Görmez, “Dünyanın Batı yakasında, küresel siyasetin aktörleri yeni bir İslam imajı oluşturmak için kadın konusunu özel olarak belirleyip, bunun üzerinden İslama saldırınca, söz konusu kriz daha da büyümüştür” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle