19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 2011 PERŞEMBE [email protected] 16 Leman’dan LeVan çadırı ? Kültür Servisi Leman ekibi Van’da çadırlarda yaşayan depremzedelere destek için Taksim Meydanı’nda çadır kurdu. Leman yazar ve çizerleri, halen piyasada satılan ve gelirinin depremzedelere gideceği LeVan Dergisi’ni 10 gün boyunca meydan’daki LeVan Çadırı’nda satacaklar. Bağış yapanların karikatürlerini de yapan çizerler, bugün ise dergiyi çadırda hazırlayacak. KÜLTÜR İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yazar ve sanatçılarla ilgili sözlerine tepkiler gittikçe büyüyor ‘Sanata karşı devlet terörü’ Kültür Servisi İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı’nın Afyonkarahisar’da geçen pazartesi günü yapılan “Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı”nda yaptığı ve ‘terörü besleyen arka bahçenin’ sanatçılar olduğunu ima ettiği konuşmasına sanatçılardan tepkiler sürüyor. Kardeş Türküler’in de dahil olduğu Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu, “İçişleri Bakanı’nın Sanatçıları Tehdit Etmesini Kınıyoruz!” başlıklı yazılı bir açıklama yaparken bakanın sözlerini ciddiye almayıp görüş bildirmek istemeyen sanatçılar da oldu. Barış İçin Sanat Girişimi ise konuyla ilgili bugün saat 11.00’de Maya Sahnesi’nde bir basın toplantısı düzenleyecek. Aralarında Ahmet Tulgar, Aylin Aslım, Baba Zula, Kutluğ Ataman, Mehmet Esen, Memet Ali Alabora, Ümit Ünal ve Mustafa Altıoklar’ın da bulunduğu çok sayıda sanatçı adına yapılan ortak açıklamada Şahin’den sanatı terör kapsamına alarak yasaklaması ya da özür dileyerek koltuğunu bırakması istendi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Şahsınızın beyanları; Anayasa’yı hiçe saymasının yanında, sanatçılara, ülkede din özgürlüğü olduğunu düşünmeleri doğal olan Zerdüştlere ve zaten gündelik faşizm tarafından sürekli taciz edilen eşcinsellere hakaret Ahmet Ümit (yazar) Hem Türkiye’de hem dünyada iktidar sahipleri, sanatı bir düşman olarak düşmanın bir parçası olarak görme yanlısıdırlar. Fakat asıl korktukları şey özgürlüktür, sanat özgürlüğün gelişmesine katkı sağlayan en önemli etkenlerden olduğu için onları korkutur. Bu nedenle de ilk fırsatta sanatı terörün, teröristin yandaşı olarak gösterirler. Oysa sanat bırakın teröre destek olmayı, şiddetin her türlüsüne karşıdır. Sanatın varlık nedeni yaşamdır. Bu ülkede terörü önlemek istiyorlarsa, sanatı desteklemeleri lazım, sanat gelişirse insanların empati duygusu gelişir. Sanat terörü desteklemez, onu yok eder. niteliği taşımakta, sizden farklı düşünen herkese korku salmakta ve onları terörize etmektedir.” Şahin konuşmasında, terör örgütünün yürüttüğü çalışmanın sadece dağda, bayırda, şehirde, sokakta, arka sokaklarda ‘haince’ pusu kurarak yaptığı saldırılardan ibaret olmadığını söylemiş ve şöyle devam etmişti: “Bir başka ayağı daha var. Psikolojik terör, bilimsel terör var. Terörü besleyen arka bahçe var. (...) Birileri de ciddi halde saptırma yaparak, kendine göre gerekçeler uydurarak makulleştirerek, teröre destek veriyor. Resim yaparak, tuvale yansıtarak; şiir yazarak, şiire yansıtıyor, günlük makale yazarak. Hızını alamıyor. Terörle mücadelede görev almış askeri ve polisi sanatına, çalışmasına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyorlar. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor. Arka bahçe İstanbul’dur, İzmir’dir, Bursa’dır, Viyana’dır, Londra’dır, Washington’dur, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur.” Metin Celâl (Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı) Bakan Şahin, göreve geldiği günden beri yaptığı konuşmalarla bize 80 öncesinin Milliyetçi Cephe hükümetlerinin bakanlarını hatırlatıyor. Bu konuşmayı iki ayrı şekilde yorumlayabiliriz. Birincisi, KCK operasyonları sivil toplum örgütlerini, sanat ve edebiyat derneklerini ve tabii sanatçıları ve edebiyatçıları da kapsayacak biçimde genişleyecek. Konuşmanın yapıldığı yere (Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı’nın toplantısı) dikkat edersek en azından bakanın bu yönde bir talebi olduğunu anlayabiliriz. Savcılara ve Emniyet’e çağrıda bulunuyor. İkincisi, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmaya, gazetecilerin, yazarların, yayıncıların tutuklanmalarını protesto etmeye devam ederseniz sizi de “terörist” diye tutuklarız diyen bir tehdit olarak da anlayabiliriz bu konuşmayı. Her iki halde de korkutma, tehdit etme amaçlı bir konuşma. Bakanın sözlerinden Terörle Mücadele Yasası’nın ne kadar geniş ve kapsamlı bir biçimde yorumlanabileceğini bir kez daha görüyoruz. AB’ye değiştireceğiz diye söz verse de hükümetin Terörle Mücadele Yasası’nın mevcut durumundan sonuna kadar yararlanacağı, tutuklamaların genişleyerek devam edeceği anlaşılıyor. Benim anlayamadığım, başta ana muhalefet olmak üzere Meclis’te bulunan partilerin neden hâlâ suskun kaldıkları, neden hiçbir şey yapmadıkları. BGST (Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu) anatçılara yönelik tehdit, baskı ve hedef gösterme girişimi olarak okunması gereken bu yaklaşım, “devlet”ten farklı düşünen herkesi “terörist” olarak yaftalamaktadır. (...) Üç yıldır devam eden KCK operasyonlarının son dalgasında haberciler ve muhalif basın hedef alınmış; kâğıtları, kalemleri, bilgisayar çıktıları “suç” unsuru olarak kaydedilmişti. Sanatçılara yönelik yapılacak operasyonlarda “ele geçecek” sahne, perde, bendir, gitar, tuval, fırça, boya, kalem gibi “suç aletlerini” toparlamak için oldukça çok çalışmaları gerekecek. Ve tabii kitaplar, defterler ve en önemlisi sanatçıların imgeleri, hayalleri... Halbuki bizler bahçe değiliz. Arka bahçe hiç değiliz. Bizler, barış çizen, barış yazan, barış oynayan, barış söyleyenleriz. Demokrasiden, özgürlükten, adaletten, kimsenin bir diğerinin hamisi, abisi olmadığı bir kardeşlikten yana olanlarız. Savaşa, savaş kışkırtıcılarına karşı barış iklimini daim kılmaya çalışanlarız. Pera Müzesi’nde Yeni Yıl Konseri ? Kültür Servisi Pera Müzesi Oda Müziği Konserleri, yarın saat 20.30’daki “Triole” konseri ile devam ediyor. Reyent Bölükbaşı (çello), Gülden Teztel (piyano) ve Ayşegül Kirmanoğlu’ndan (klarnet) oluşan trio, Albert Long Hall ve Uluslararası Mersin Festivali olmak üzere birçok festival ve salonda konser verdi. 5 yıl önce viyola sanatçısı Tuba Özkan’ın da dahil olduğu grup, piyanolu üçlü olarak ilginç bir programla Pera Müzesi’nin konuğu oluyor. Meksikalı aktör Pedro Armendariz Jr. öldü ? MEKSİKO (AA) Meksikalı aktör Pedro Armendariz Jr. 71 yaşında New York’ta hayatını kaybetti. Sanatçının ailesi ve Meksika Sinema Akademisi’nden yapılan açıklamada, Meksika ve ülke dışında 140’tan fazla filmde rol alan aktörün kanserden hayatını kaybettiği belirtildi. Armendariz Jr. yönetmen Martin Campbell’in “Zorro Efsanesi” (2005) ve James Bond filmi “Licence to Kill” (1989) gibi filmlerde rol almıştı. Sanatçının aynı ismi taşıyan babası da sinema oyuncusuydu. S a sanatçısı) iyatro ve sinem ir, müzik, resim, bilumum (t l re Tü yt ne Cü n bir ricam var!.. Şi bir sanaİçişleri Bakanı’nda erini kendisi üretse de biz de steril at kennekl bizz sanat dallarının ör eceği bir sanatın nasıl yapılacağını ed ip sv ta in et !.. tın, devl disinden öğrensek Oscar’larda aday listesi belirleniyor ? Kültür Servisi Oscar ödüllerine geri sayım başladı. Ödüllerin sahibini belirleyecek Akademi üyelerine oy pusulaları dağıtıldı. Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin yaklaşık 6 bin üyesinin vereceği oylar ilk etapta, en iyi film ödülü için yarışacak yapıtların listesini belirleyecek. Oscar oylamasında Akademi’nin dikkatini çeken filmlerin büyük çoğunluğu ABD’de yıl sonuna doğru vizyona giren eserler oluyor. Lale Mansur (sinema sanatçısı) Ben Bakan’a bir kitap tavsiye etmek istiyorum bu sözlerine karşılık. Bakan, Metis Yayınları’ndan çıkan ve çocukluğu Güneydoğu’da geçmiş Kürt gençlerini anlatan “Bildiğin Gibi Değil” isimli kitabı alıp bir okusun, ondan sonra konuşalım. K A M İ L M A S A R A C I aş) ykeltır e h ( y o meme, t Aks ama, sev n ilan m la n Mehme a ı t na şma şıtlığı, sa anatı aslında dü bilir. Çok r a k t a n ide ve s da sa yerlere g olmama rin altın kişinin Bu sözle hiçbir beklentisi laf çok tehlikelimokrasi tek bir ası u e m sanattan ıyor. Ne yazık! B lenmiş sözler. D irlerin paylaşıl ik t y f a ö i s y s a n k r . e e u k d etm mo nb yer ildir. De ı da zate akir bir zavallı, f ağı arasında değ ların korktuklar iki dud eselesidir. On m Mehmet Güleryüz (ressam) Türkiye, Cumhuriyet ve demokrasi tarihinde zor noktalardan geçmiş, zaman zaman çok talihsiz, sorumsuz diyebileceğim çok demeç, tespit ve hedef göstermelere tanık olmuştur. Fakat şimdiye kadar en kötü baskı döneminde bile böyle bir hedef gösterme söz konusu olmamıştı. Biz sanatçılar terörün arka bahçesini teşkil ediyorsak bizim emniyetimiz söz konusu değildir. Bakan böyle bir açıklama yapıyorsa, beni suçlu olarak gösteriyorsa bunu ispat etmek zorundadır. Ben kendimi emniyette hissetmiyorum. Bu ülkenin, sanatçılarının başına gelecekleri gözlemlemesi lazım, başımıza geleceklerden hükümet ve İçişleri Bakanı sorumludur. Kazım Öz (sin ema yö netmen Bakanın i) a ç ık la m skandal o alarını bü la y r ü a k bir k görüyo Kaya’da rum ve özellik n özür dileyen B . Ahmet a le lama yap de Kültür Baka şbakan’ın m a göz önün sını bekliyoru nı’nın açıkz. d Ahmet K e bulundurulduğu Bu sözler a nda aslı y a e ğer gün sonr a gözaltın yaşamış olsaydı nda nuç çıkıy 23 a alınmalı o işleneceğ r. Ayrıca bu cüm diye bir soin le tiğinin siy i, sanatın konus lerden, sanatta n u a s i ik tidar tara nun ne olması eyin gibi kam fından aç gereku o y u n a ık yor. Birk s aç yıl ön unulması gerekti ça bir talimat ce sürgün ği de anla rı Türkiy e kü İçişler ’ye davet eden ik de olan Kürt sana şılıtç i bu çağrıl Bakanı bu açıkla tidar partisinin bu ılaar ve özü g m üna y ı y ap rlerin de mimi olm taktik old ıyorsa, bütün a d ık la r ın rul Güna u ı y’dan bir gösteriyor. Özell ğunu ve saik açıklama bekliyorule Ertuğz. Tarık Günersel (PEN Uluslararası Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Merkezi Başkanı) Böyle sözleri söyleyen bir İçişleri Bakanı’yla hiçbir yurttaş kendini emniyette hissedemez. İçişleri Bakanı’nın bu tavrı toplumu terörize etmeye yöneliktir. Devlet terörü kavramı boşuna icat edilmiş değil. Bakan istifa etmeli. K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K Mektuptan baleye Goethe’nin “Genç Werther’in Acıları”nın bale uyarlaması İDOB sahnesinde SİBEL ÇORBACIOĞLU Alman edebiyatının ilk mektuproman olma özelliğini taşıyan dünyaca ünlü eseri “Genç Werther’in Acıları”, aynı zamanda Goethe ’nin Werther’in yazarı olarak tanınmasına yol açmıştı. Almanya’da pek çok genci etkisi altına alarak Werther’in mavi frak, sarı yelek ve çizmelerinden oluşan giysilerinin moda olmasını sağlamış bu roman, şimdi ilk kez İstanbul bale sahnesine taşındı. İstanbul Devlet Opera ve Balesi yeni sezonun ilk eseri olarak “Genç Werther’in Acıları”nın bale uyarlamasını seçti. Fransız koreograf ve eğitmen Yannick Boquin ile İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Siner Gönenç tarafından sahneye konulan eser, aynı zamanda Boquin’in ilk koreografisi. 1984’te Almanya’da Peter Van Dyk’ın koreografisinde Werther’i canlandıran Boquin, o günden bu yana bu güçlü hikâyeyi bir anlamda “cebinde taşımış”. “Bildiğim ka “Genç Werther’in Acıları”nda Deniz Zirek ve Melih Mertel de rol alıyor. Fotoğraf: İnci Özbaş darıyla bu hikâye Peter Van Dyk’ın koreografisinden bu yana bale olarak hiç sahneye taşınmadı. Bu bana hep garip gelmiştir” diyor. Boquin, ilk koreografi olarak böylesine yoğun duygular barındıran güçlü bir hikâyeyi seçmesinin de zorlu bir süreç olduğunu söylüyor. Ama sonuçtan memnun: “Başından beri bu hikâyeyi şimdi yaptığımdan başka bir şekilde anlatmayı hiç düşünmedim.” Boquin, roman uyarlamalarının, zaman za man izleyicinin hayal gücünü yakalayamama ve dolayısıyla daha fazla eleştiri alması riskine katılıyor ama bu eleştirilere de hazır: “Aynı tarzdaki eleştirileri ben de yaptım, örneğin Jules Massenet’nin ‘Werther’ operasını beğenmediğimi açıkça söyleyebilirim, çünkü oradaki karakterler kitaptakinden farklı.” Boquin, kitaptaki karakterlere tamamen sadık kalsa da grup danslara imkân tanımak açısından mekânlar değiştirilmiş. Bu noktada Boquin, Siner Gönenç’in desteğine vurgu yapıyor: “O olmasaydı bu işin altından kalkamazdım.” Kronolojik olarak kitabın ortalarından başlayan eser, Chopin’in müzikleri üzerine kurulu. “Chopin’in müziğini dinleyerek hikâyeyi gö zümde canlandırabiliyordum” diyor Boquin. Chopin’in 28 eserini teknik olarak yorumlayacak bir piyanist bulmakta zorluk çeken Boquin’in imdadına yetişen isim ise Yelena Şekalyova. Şekalyova’nın performansı en az dansçılar kadar büyük bir övgüyü hak ediyor. Eserde Werther’i Melih Mertel/Erhan Güzel, Charlotte’yi Deniz Zirek/Zuhal Balkan, Albert’i Barış Adikti/Ömer Erenler, Albert’in yakın arkadaşı Wilhelm’i ise Egemen Kement/M.Nuri Arkan yorumluyor. Eserin ait olduğu dönem, 18. yüzyılı andıran dekor ve kostümlerin yaratıcısı başdekoratör İsmail Dede, ışık ise Bülent Darcan imzasını taşıyor. “Genç Werther’in Acıları” bugün ve 3171921 Ocak 2012 tarihlerinde Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle