28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA 12 DIŞ HABERLER [email protected] Irak’ın Sünni bloktan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kürt bölgesinde yargılanmak istediğini söyledi El Haşimi Erbil’e güveniyor Dış Haberler Servisi Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani yardımcısı Tarık el Haşimi hakkında önceki gün verilen tutuklama kararını “şaşırtıcı” olarak değerlendirirken ülkede ŞiiSünniKürt cephe arasındaki siyasi tansiyon giderek artıyor. Yüksek Yargı Konseyi’nin meclisteki Sünni bloktan Haşimi hakkında geçen pazar günü gözaltına alınan korumalarının ifadelerine dayanarak “yetkilileri öldüren vurucu timi yönetmek” suçlamasında bulunması, tutuklama kararı ve seyahat yasağı getirmesinden sonra gözler 9 yıllık ABD işgalinin sona ermesinin ardından iktidar savaşlarının alevlenmesinin beklendiği Irak’a çevrildi. Tutuklama kararının yaşama geçmesi için parlamentonun onayı gerektiğine dikkat çekilirken Cumhurbaşkanı Talabani ve Kürt yönetimi başkanı Mesud Barzani ile görüşmek üzere gittiği Erbil’den basın açıklaması yapan Haşimi, hakkındaki suçlamaları reddetti. Soruşturmanın güvenilirliği ile ilgili kuşkularını dile getiren Haşimi, Savunma Bakanlığı’na bağlı istihbarat biriminin ele geçirdiği ifade edilen delillerin ne zaman toplandığı sorusunu yöneltti. Korumaların ifadelerinden şüphe duyduğunu da söyleyen Haşimi, adaletin güvence altına alınması için davanın Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetiminin kontrolündeki mahkemelere taşınmasını istedi. Y üksek Yargı Konseyi’nce hakkında “yetkilileri öldüren vurucu timi yönetmek” suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarılan El Haşimi, Bağdat yönetimine karşı Erbil’den Kürt liderlerin desteğini alarak isyan bayrağını çekti. Suçlamaları reddeden El Haşimi, “Terör eylemlerine bulaşanlardan bazıları, hükümet ve güvenlik birimlerine bağlı kişiler. WikiLeaks bunları açıkladı” dedi. (Fotoğraf: AFP) meyecektir dedi” yanıtını verdiğini savunan Haşimi, ancak kendisi Erbil’deyken önceki gece Bağdat’taki evinin güvenlik güçlerince basıldığını, kapıların kırıldığını, bilgisayarlara el konulduğunu anlattı. ABD Başkanı Obama’nın Irak’a demokrasinin geldiği yönündeki açıklamasına atıfta bulunan Haşimi, “Ben cumhurbaşkanı yardımcısıyım, evim kuşatma altında. Ben bir şey yapamıyorsam demokrasi nerededir?” dedi. Haşimi, desteklerinden dolayı Kürt liderler Barzani ve Talabani’ye minnettar olduğunu da sözlerine ekledi. Talabani ise Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkarılmasından şaşkınlık duyduğunu bildirdi. Yapılan açıklamada, tutuklama kararının beklenmedik olduğu, meseleyle sessizce ilgilenmek gerektiği kaydedildi. Barzani ise Irak’taki siyasi hayatın tehlikede olduğunu söyledi ve acil ulusal konferans düzenlenmesi çağrısında bulundu. Gelişmeler ABD tarafından kaygıyla karşıla Arap Birliği’ne soruşturmaya gözlemci yollamaları çağrısı yapan Haşimi, “Bu suçlamalardan bazıları, 2006 ve 2007 yıllarına ait ise yargı neden bu zamana kadar sustu. Neden ABD güçlerinin ülkeden ayrıldığı sırada bu suçlamalar yöneltildi” ifadesini kullandı. Kendisine yöneltilen suçlamaların, ülkede federalizmin uygulanması konusunda Şii cephenin oluşturduğu Ulusal İttifak’ın içinde büyük sorunlar olduğuna işaret ettiğini savunan Haşimi, “Şiddet ve terör eylemlerine bulaşanlardan bazıları, hükümet ve güvenlik birimlerine bağlı kişiler ve bu konuda kanıtlarımız var. WikiLeaks bunları açıkladı” dedi. Önceki günlerde evinin kuşatılması konusunda Cumhurbaşkanı Talabani’yi aradığını, onun da Şii Başbakan Nuri el Maliki’yi kastederek “Bana Haşimi’nin evine bir tek asker bile gir nırken bazı Cumhuriyetçi senatörler bu ülkeden tümüyle çekilme kararını eleştirdi. Irak’ta siyasi deprem, Sünni Başbakan Yardımcısı Salih el Mutlak’ın geçen hafta içinde ABD’nin Irak’ı “bir diktatöre” bıraktığı sözleriyle Başbakan Maliki’yi hedef almasıyla şiddetlenmişti. Ardından Haşimi ve Mutlak’ın da aralarında olduğu Irakiye Bloku, Maliki’nin ülke yönetimini tekelleştirdiği gerekçesiyle parlamentodaki üyeliğini askıya almıştı. Maliki de parlamentodan, Mutlak’a desteğini çekmesini istemişti. Öte yandan, Irak Meclisi’nde düzenlenen ve Başbakan Maliki’yi hedef aldığı belirtilen bombalı saldırının sanığının Haşimi’yi sıkıntıya sokacak itiraflarda bulunduğu belirtiliyor. El Alem televizyonunun haberine göre sanık, Haşimi’nin saldırının azmettiricisi olduğunu söyleyerek, “Haşimi şahsen bize para ödülü verdi” dedi. Haşimi’nin 2009 yılından beri ailesini tehdit ettiğini iddia eden sanık, televizyonda yayımlanan itiraflarında, Türkiye’ye gönderildiğini ve burada 25 gün suikast eğitimi aldığını öne sürdü. Kuzey Irak merkezli Nahreynnet sitesinde yer alan bir habere göre ise Haşimi’nin Kuzey Irak yönetiminden bir yetkilinin yardımı ile Türkiye’ye kaçtığı öne sürüldü. Ancak iddialar Haşimi’nin bürosu tarafından yalanlandı. Abbas, Konya ziyaretinin ardından geçtiği Ankara’da Gül’le görüştü. (AA/Hakan GÖKTEPE) Türkiye’de suikast eğitimi Tanınmaya tam destek Dış Haberler Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas dün çalışma yemeğinde bir araya geldi. Çankaya Köşkü’nde baş başa yapılan görüşmenin ardından gerçekleşen ve basına kapalı yapılan yemekte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da hazır bulundu. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yer alan habere göre, Abbas’ın ziyareti sırasında, Türkiye’nin Filistin devletinin tanınmasına verdiği destek teyit edilerek Filistin’de ulusal uzlaşı çabaları ve Ortadoğu barış süreci başta olmak üzere, bölgedeki son gelişmeler hakkında eşgüdüm ve istişarelerde bulunuldu. Ankara’ya gitmeden önce Konya’yı ziyaret eden Mahmud Abbas’a Konya Büyükşehir Belediyesi’nce “Konya fahri hemşerilik” beratı verildi. Törende Konya’da müstesna bir günün yaşandığını söyleyerek “Ben Kudüs’e her gittiğimde Konya’nın havasını teneffüs ediyorum” diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanı Abbas’a, ‘Konya’yı Türkiye’nin Kudüs’ü gibi görebilirsiniz’ demiştim. Tarihi ve manevi arka planı itibarıyla... O da, ‘Ben de bunu hissediyorum’ demişti. Beratı takdim etme konusunu kendisine arz ettiğimizde, ‘Büyük onur duyarım’ dedi. Bundan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızı, Mahmud Abbas Konevi (Konyalı) diye anacağım.” Abbas da şunları kaydetti: “Her zaman Türkiye’deki kardeşlerimizden bize karşı büyük bir samimiyet, yakın ilgi, sıcaklık ve destek görmüşüzdür. Filistin meselesinin de sonuçlanması ve barışa ulaşması konusunda her zaman aynı duyguları paylaşmış ve bizimle her zaman hemfikir olmuşlardır. Bugün burada Konya’nın hemşeriliğini almış olmam, Konya hemşerisi olmam, benim için büyük bir onurdur. Bu sadece benim için değil Filistin halkı için de büyük bir onurdur.” KAÇAKÇILIK YASASI Şam: Silah dağıtanlar idam edilecek Dış Haberler Servisi Şam yönetimi gözlemcilerin kabulünü de içeren Arap Birliği’nin barış planını önceki gün imzalarken muhalif kaynaklar ülkede 70’i saf değiştirmek isteyen askerler olmak üzere 100’den fazla kişinin güvenlik güçlerinin ateşinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Merkezi İngiltere’de bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemci Örgütü görgü tanıklarına dayandırdığı açıklamasında, İdlip yakınlarındaki üslerinden kaçmaya çalışan onlarca askerin makineli silahlarla vurularak öldürüldüğünü belirtti. Ülkenin başka bölgelerinde de 30’u aşkın sivilin yaşamını yitirdiği kaydedildi. Suriye haber ajansı SANA ise önceki gün İdlip’teki olaylara ilişkin 3 teröristin öldürüldüğü açıklamasını yayımladı. SANA ayrıca Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın son onayladığı yasaya göre, terör eylemlerinde kullanılmak üzere büyük miktarda silah dağıtanlar ve dağıtımına katkıda bulunanların ölüm cezasına çarptırılacağını bildirdi. Silah kaçakçılığına ilişkin yasaya göre, terör eylemleri için ve ticari amaçlı silah kaçakçılığı yapanlar müebbet hapis cezasına mahkum edilecek. Muhalefet Şam yönetiminin Arap Birliği’ni oyaladığı yönünde eleştiriler getirirken Moskova, Suriye’nin gözlemci gönderilmesini de içeren protokolü kabul etmesini memnuniyetle karşıladı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Kahire’de imzalanan protokolün, Suriye halkının güvenliğinin sağlanmasına ve durumun istikrara kavuşturulmasına şans verdiğine inanıldığı” belirtildi. Öte yandan BM Genel Kurulu, Suriye’deki insan hakları ihlallerini kınadı. 193 üyeli BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, geçen ay kurula bağlı insan hakları komitesinden geçen ve İngiltere, Fransa ile Almanya tarafından hazırlanan karar tasarısı, 133 ülkenin “evet” oyuyla kabul edildi. Oylamada Suriye ile Nikaragua, İran, Ekvador, Myanmar, Kuzey Kore, Venezüella, Zimbabve, Belarus, Küba ve Özbekistan “hayır” oyu verirken aralarında Çin ve Rusya’nın da bulunduğu 43 ülke de çekimser kaldı. Genel kurulun kabul ettiği kararlar bağlayıcı nitelik taşımıyor. Amatör kayıtlarda Dera’daki askerler görülüyor. (AP) Kim Jong Un. Abbas artık ‘Konyalı’ Kim Jong İl’in en küçük oğlu ve halefi Kim Jong Un, İşçi Partisi ve ordudan üst düzey yetkililerle birlikte babasının Pyongyang’daki naaşını ziyaret ederken Kuzey Kore resmi ajansı ağlayan Korelilerin fotoğraflarını yayımladı. (AP) Yeni döneme ilişkin belirsizlikler silahlara ilişkin kaygılar da doğurdu Nükleer silahlar sahipsiz mi korkusu Dış Haberler Servisi Kuzey Kore’nin sahip olduğu nükleer silahların geleceği Devlet Başkanı Kim Jong İl’in ölümüyle küresel bir endişeye yol açtı. Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger, Kim Jong İl’in ölümünden sonra ABD’nin müttefikleri arasında uzlaşma sağlamaya çabalaması gerektiğini belirterek “Adı geçen ülke önemli bir şantaj yeteneğine sahip” dedi. Amerikan gazetesi Washington Post’ta yer alan bir analizde de ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Uluslararası Stratejik Çalışmalar Merkezi Başkanı ve Kore uzmanı Victor D. Cha’nın, mevcut durumun şu an sessiz olduğuna dikkat çektiği belirtilerek “riskin ilk işaretinin” nükleer silahların kontrolünün kimde olacağı sorusu olduğunu belirttiği görüşüne yer verildi. Analizde “Bundan daha kötü bir durum yok” sözlerine dikkat çekilen Cha, Kuzey Kore’nin durumunu “Nükleer silaha sahip şeffaf olmayan bir rejim ve belirsiz bir liderlik” olarak tanımladı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Kim’in ölümü sonrası yeni Kuzey Kore yönetiminin “barış yolunu” izleyeceğini umduklarını söyledi. Uluslararası toplumla çalışmaya ve komşularıyla iyi ilişkiler kurmaya çağırdığı Kuzey Kore halkının refahından endişeli olduğunu da kaydeden Clinton, Kuzey Kore halkına yardıma hazır olduklarını belirtti. Bu arada Güney Kore, 195053 Kore Savaşı’ndan sonra barış anlaşması imzalanmadığı için “savaş hali” içinde bulunduğu Kuzey Kore halkına başsağlığı diledi. Cenaze törenine resmi heyet göndermeyeceklerini kaydeden Güney Kore, Kuzey Kore’nin, bir süre önce “psikolojik savaş” yürütüyor diye şikâyetçi olduğu Noel ışıklarını da “Kuzey Kore halkına saygı gereği” yakmayacağını açıkladı. Japonya, ABD ve Güney Kore’nin de ölüm sonrası olası gelişmelerin ele alınacağı görüşmeler yapmayı BM’den kınama Noel ışıkları yanmayacak planladıkları açıklandı. Japonya hükümet sözcüsü Osamu Fujimura, tarihine henüz karar verilmeyen görüşmelerin “en uygun fırsatta” yapılacağını söyleyerek ülkesinin Çin’le Kuzey Kore meselesinde bilgi alışverişi yaptığını kaydetti. Sözcü Japonya Başbakanı Yoşihiko Noda ile ABD Başkanı Barack Obama’nın, Kuzey Kore’deki gelişmeleri telekonferansla ele aldıklarını da vurguladı. Küba da Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong İl’in ölümü nedeniyle dün yas ilan etti. 22 Aralık’ta son bulacak olan yas süresince ülkedeki resmi kurumlarda bayraklar yarıya indirilecek. ‘SİVİL ÖLÜMLERİ ARAŞTIR’ Rusya: NATO’nun açıklaması akıl dışı Dış Haberler Servisi Rusya, NATO’dan, Libya’da gerçekleştirilen hava saldırıları sonucu meydana gelen sivil ölümleri araştırmasını istedi. BM Rusya Daimi Temsilcisi Vitaly Çurkin, Libya’daki hava saldırılarında sivil kayıplar yaşanmadığına ilişkin yapılan NATO açıklamasının doğru olmadığını ileri sürerek ittifaktan Libya’daki faaliyetlerine ilişkin “eksiksiz bir raporu” BM Güvenlik Konseyi’ne sunması için girişimlerde bulunduğunu ifade etti. NATO’nun, “bölük pörçük, acele hazırlanmış, bilgilendirici olmayan” raporlar getirdiğini vurgulayarak “Ne yazık ki NATO Libya’da sivil kayıpların sıfır olduğu gibi her şeyden önce tamamen akıl dışı ve sonra da doğru olmayan iddiaları ortaya atarak tam bir propaganda üslubu benimsemiştir” diye konuşan Çurkin, bunun evleri yok edilen, akrabaları öldürülen veya yaralanan ve komşuları tarafından Kaddafi yanlısı olmakla suçlandığı için evleri vurulanlar için “acımasız ve küçük düşürücü” olduğunu söyledi. Çurkin, ittifakın Libya’daki NATO hava saldırılarının neden olduğu sivil kayıpları araştırmaya isteksiz olması durumunda BM’nin buna ilişkin tam bir araştırma yapacağına emin olduğunu kaydetti. Libya’da 7 ay süren ve 31 Ekim’de biten NATO operasyonunda, 26 bin sorti yapan NATO savaş uçakları, 9600’ü aşkın bombardıman gerçekleştirmiş, 1000’den fazla tank, araç ve silahı yok etmişti. AMERİKALI GAZETECİ ÖLÜ BULUNDU Dış Haberler Servisi Lübnan’da üç günden beri kayıp olan Amerikalı gazeteci John Redwine’ın öldüğü bildirildi. Ülkenin kuzeyinde yer alan Sanin Dağı’na tırmanma amacıyla geçen cumartesi günü yola çıkan ancak bir daha kendisinden haber alınamayan Redwine’ın cesedi yüz kişiden oluşan arama kurtarma C MY B C MY B Lübnan’da üç gün önce kaybolmuştu ekiplerince dün bulundu. Gazetecinin eşiyle birlikte uzun zamandır Lübnan’da yaşadığı, aralarında BM’nin de bulunduğu çeşitli kuruluşlara danışmanlık yaptığı belirtildi. Gazetecinin nasıl öldüğüne ilişkin yorum yapmaktan kaçınan Lübnanlı yetkililer otopsi sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle