19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak Y Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara B 14 12 14 14 15 12 15 17 20 20 20 20 14 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B B Y PB PB B B B B S S S 11 14 11 17 20 20 12 15 11 13 7 8 2 HABERLERİN DEVAMI Oslo K 3 Belgrad Y 2 Helsinki K 5 Sofya Y 5 Stockholm PB 1 Roma Y 11 Londra B 7 Atina PB 16 AmsterdamY 8 Zürih K 4 Brüksel Y 5 Moskova K 0 Paris Y 8 Aşkabat B 7 Bonn Y 6 Taşkent PB 0 Münih Y 9 Baku PB 10 Berlin K 3 Bişkek B 5 Budapeşte B 4 Tiflis B 9 Madrid B 10 Kahire B 20 Viyana PB 2 Şam B 19 Ülkemizin iç ve batı kesimleri çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz, Batı Karadeniz ile akşam saatlerinden sonra Eskişehir ve Ankara çevrelerinin aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Kıyı Ege ile Çanakkale ve Balıkesir çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığının yarın (salı) kuzeybatı kesimlerde, çarşamba günü ülkemiz genelinde 2 ila 4 derece azalacağı tahmin ediliyor. 20 ARALIK 2011 SALI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Aralık GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK İktidar partisinin Andıç davasına katılma talebi kabul edildi ? Baştarafı 1. Sayfada “Grand OfficierBüyük Subay” ödülüne layık görüldü. Ödül, Türkiye’de ilk kez birine, içimizden birine, Yaşar Kemal’e verildi. Ödülü vermek için Türkiye’ye gelen Legion d’Honneur Konseyi Başkanı Şansölye JeanLouis Geogelin; yaptığı konuşmada, Yaşar Kemal’in “edebiyat alanındaki eserleri için ve azınlıkları, kültürel çeşitliliği ve kültürler arası diyaloğu büyük bir yüreklilikle savunmasından bu ödüle layık görüldüğünü” söyledi. Oysa, Şansölye’nin; Yaşar Kemal’i; romanlarında, kimi zaman dünya ve ülkemizle ilgili açıklamalarında; ırk, cins ve etnik köken ayırt etmeksizin, insanların eşit, barış içinde özgür yaşamaları uğruna savaşan bir yazın, bir düşünce adamı, bir büyük yazar diye sunması gerekirdi. Bu yargıyı Yaşar Kemal yaptığı konuşmada; “Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik insanlığın ortak özlemidir” cümlesi ile doğruluyor. Yalnız Yaşar Kemal onurlanmadı bu ödülle. Türkiye’yi de onurlandırdı. Dostluğumuzun yarım yüzyılı aştığı Yaşar Kemal’i ekranda izleyince geçmişin unutulmaz günleri canlandı. ??? 1985’te yayımlanmaya başlayan ilk dizi kitaplarımdan; “Bir İktidar, Bir İhtilal 19551960” başlıklı üçüncüsü yayımlandıktan sonra, Yaşar Kemal’den bir mektup aldım. İşte o mektup: “Günlerdir anılarını okuyorum. Anı türü bizde gelişmemiş bir türdür, oysa Batı’da anı türü edebiyat sanatının önemli bir dalıdır. Senin anıların için bir ülkenin demokratik macerasının tarihidir, denebilir. Senin anıların için bir gazeteci, edebiyat, sanat kuşağının romanıdır da denebilir. Seninle ne zaman tanıştığımızı hiç anımsamıyorum. Belki İstanbul’da, belki Ankara’da tanıştık. Belki de Adana’dan seninle birlikte geldik İstanbul’a. Arkadaşlığımız, daha doğrusu kardeşliğimiz bitip tükenmeden tanıştığımız günden bu yana sürdü, hiç eskimeden. Bizde gazeteci olsun, yazar olsun, herkes hep edebiyattan geldi. Biz de seninle onlarla birlikte oradan geldik. Gazeteciliğimizin en hızlı yıllarında biz seninle, anımsıyor musun bilmem yürüyüşlerimizi, Çiçek Pasajlarını, hep edebiyattan, şiirden konuşurduk. İşimiz gücümüz şiirdi. Nâzım Hikmet’i, Ahmet Muhip’i, Cahit Sıtkı’yı, Sait Faik’i hiç dilimizden düşürmezdik. Gazetecilik benim de senin de ikinci işimizdi, ekmek kapımızdı. Bunları şunun için yazıyorum. O günler, edebiyat adamlığı, sende de sonunda ürünlerini verdi, şu güzelim anıları yazdın. Benim için senin anıların, büyük bir dil ustasının yazılarıdır. Senin o zor erişilir güzel diline günlerdir kendimi kaptırmışım, çok güzel bir roman, bir şiir, bir destan okur gibi okuyorum ve sevgili kardeşim, herkes aslına rücu eder derler ya, sen bu anılarla kendi edebiyatçı aslına döndün, belki de o aslından hiç ayrılmamıştın, seni dilimizin bir ustası, görkemli bir yazarı olarak selamlıyorum. Senin güzel yapıtın edebiyat tarihimizin en güzel yapıları arasında sayılacak, dilin Türkçemizin en güzel örnekleri arasında yer alacaktır. Haydi, bir yolunu bir daha bulalım da Çiçek Pasajı o güzel Çiçek Pasajı değil artık, ona benzer güzel bir yer bulalım da, gene gençliğimizdeki gibi şiirler okuyalım. Eskisi kadar değilse de, belleğimde gene çok ağıt, Karacaoğlan, Yunus Emre ve Orhan Veli var. Gözlerinden özlemle öperim Yaşar Kemal.” ??? Ah, evet! Örneğin Çiçek Pasajı’na gittiğimiz günlerden bir günü nasıl unuturum. Röportajlarını yayımlayan Cumhuriyet’in Babıâli’deki İttihat Terakki Partisi’nin merkez binasına gidişimizi, senin patronlardan Doğan Nadi’yi gördükten, muhasebeye uğradıktan sonra, Cağaloğlu’ndan Beyoğlu’na yürüyerek gidişimizi ve… bugün yerinde yeller esen Çiçek Pasajı’nda bira içişimizi unutabilir miyim? “Bir yolunu bulsak da” kardeşlikle yoğrulmuş dostluğumuzu tazelesek! Sen daha büyük ödüllere layıksın Yaşar Kemal. Gözlerinden öperim… AKP ‘mağdur’ oldu HATİCE TUNCER Birlikte görülen İnternet Andıcı ve İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasına AKP’nin katılma talebi “suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu” gerekçesiyle kabul edildi. Çoğunluğu üst düzey subay 15’i tutuklu, 29 kişinin yargılandığı “İnternet Andıcı” davasına 1 buçuk aylık aradan sonra dün devam edildi. Oturum açıldığında söz alan avukat Muammer Cemaloğlu, AKP’nin iddianamede müşteki olarak yer aldığını ve müdahillik talebinde bulunduklarını belirtti. Başkan Hasan Hüseyin Özese ’nin “AKP’nin müdahillik talebi” konusundaki beyanları sorması üzerine söz alan tutuklu sanık avukat Serdar Öztürk, “İrtica ile Mücadale Eylem Planı denilen düzmece belgeyi Ankara’daki büroma iki polis bı ? İktidar partisinin müdahillik talebi “suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu” gerekçesiyle onaylandı. Böylece AKP İnternet Andıcı davasına resmen dahil oldu. rakmıştır. Polisler, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğuna, iktidarda da AKP bulunduğuna göre suçtan AKP sorumludur. Talebin reddini talep ediyorum” diye konuştu. Albay Hulusi Gülbahar’ın avukatı Ziya Kara müvekkili için “İnternet konusunda en ufak bir bilgisi yoktur” dedi. Kara, “27 Nisan emuhtırası dahi Genelkurmay’ın internet sitesinden 4 yıl sonra Genelkurmay Başkanı tarafından kaldırıldı. İddiaları emirkomuta ilişkisi dışında değerlendirirseniz yanlış sonuçlara ulaşırsınız” diye konuştu. Tutuklu sanık emekli Albay Cemal Gökçeoğlu, çapraz sorgusunda Nisan 2009 tarihinde hazırlandığı belirtilen İnternet Andıcı emrini kimin verdiği sorusu üzerine “Bilgi Destek Dairesi Vekili Albay Dursun Çiçek emir verdi” dedi. Bunun üzerine savcı, “Vekilin vekili biri böyle bir emir verebilir mi” diye sordu. Gökçeoğlu ise proje subayının kendisine gelerek “Dursun Çiçek’in Genelkurmay Başkanı’ndan emir geldiğini” söylediğini dile getirdi. Çiçek de söz alarak “Andıç emrini alıp ilgililere ilettik” dedi. Prag’ın Hayaletlerine Havel de Katıldı “Modernist lambaların yumuşak ışığında, eski.. üzerinde iyi kesimli bir takım elbise olan yaşlı adam, klarnetiyle ‘Stardust’ı çalıyordu” diye yazmışım; “Kadife Devrim” arifesinde ilk kez gittiğim Prag’daki “Slavia” kahvesinden: “12 derecelik baş döndüren Pilsen birası satan bu kahve; Çekoslovakya başkentinde geçmişle köprü kurabilen tek nokta belki... Şapkalı yaşlı hanımlar; blucin, kazak, anoraklı gençler, ellerinde kitaplarıyla sevgililerini bekleyen genç, güzel kadınlar ve 20 yıl öncesinin ‘hippi’ havasını sürdüren uzun saçlı entelektüellerle… ‘Stardust’ nağmelerinin bileşimi; güç yakalanır bir nostalji anına tercüman oluyor... Artnouveau iskemleler üzerinde yıllardır yer ettiği belli olan lekeler olmasa, Slavia; Viyana, Barselona ya da Brüksel kahvelerinden herhangi biri olabilir... Ama bu kahveyi Prag’a ait yapan öğe, salonun ucunda duran ve yüzyıl başından kaldığı anlaşılan çıplak bir şeffaf kadın tablosu. Gazetesini kenara itmiş bir adamın masasına ilişmiş yeşil, şeffaf, çıplak bir düş kadını bu. Adam uzansa, kalkıp gidiverecekmiş gibi duruyor… Slavia’nın modernist lambaları etrafında uçuşan Kafka ve Rilke’nin hayaletleri de; tıpkı bu yeşil, şeffaf kadın gibiler. Rilke ‘Prag öyküleri’ni bu kahvede yazmış. Şair Seifert, sevgilileriyle burada buluşmuş. Kafka; Max Brod ile bu masalarda sohbet edip, aşk mektuplarını burada yazmış...” Silme işlemleri Bilgisayarlarda silme işlemi ve evrak imhası konusunda ise Gökçeoğlu, “MEBS’ten 20 Haziran’da personel geldi” dedi. Tutuklu sanık Korgeneral Mehmet Eröz de “Bilgisayarların silinmesi için 20 Haziran’da imza attım” diye açıkladı. Tutuklu sanık MEBS Başkanı Mehmet Otuzbiroğlu ise silme işlemlerinden sorumlu olmadığını belirterek “İrade silinmesini isteyendedir” dedi. Proje subayı sanık Yüzbaşı Murat Uslukılıç da silme yetkisinin MEBS personelinde olduğunu söyledi. ‘Biz zarar gördük’ Davanın tutuklu sanıklarından emekli Albay Dursun Çiçek ve Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu da “Davadan maddi ve manevi zarar gören bizleriz” diyerek AKP’nin talebinin reddini istedi. Tutuklu sanık eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ise “Kamuoyu bu belgelerin üretildiğini bilmektedir. Bu AKP’nin kendisine muhalif olanları tasfiye operasyonudur” diye konuştu. Kâbuslar ve düşler kenti “İlk önce demirleri gıcırdatan sarıkırmızı tramvayın sesi geldi. Ardından sessizlik oldu. Klarnet sustu, ‘Stardust Memories’ yarım kaldı. Müşterilerin yüzünden bir an tedirginlik ve nefretin gölgesi geçti. Üniformalı iki polis içeri dalıp, müziği susturdu ve kimlik kontrolüne başladılar. Atmosferdeki büyü saniye içinde yok oldu. Prag, savaş öncesi dünyasından bir anda bugünün gerçeğine döndü. Sanayi devrimini yapan, II. Dünya Savaşı öncesi Batı’nın 4. sanayi gücü olan ve 1968’de Batılı aydınları ardından koşturan Çekoslovakya’nın tüm yıldızları bir anda un ufak olup söndü. Geriye sahnede.. hafif şaşkın, polislere bakan yaşlı adamın klarnetinden çıkan yıldız tozları ‘Stardust’ın anısı kaldı.” “Kâbus ve düş kenti Prag” başlığıyla kaleme aldığım bir yazıdan özetlediğim yukarıdaki satırların üzerinden yirmi küsur yıldan fazla zaman geçmiş. Yazıya tarih koymamışım. Sararmış daktilo kâğıtlarımın arasında buldum. Cumhuriyet’e yolladığım Prag röportajını, ’89 Kasımı’nda yaşanan “Kadife Devrim”e ramak kala yapmış; Prag’a adım atar atmaz soluğu bu kahvede; Prag’ın tüm entelektüel hareketleriyle özdeştirilen “Slavia”da almıştım. Moldova Nehri kıyılarına bakan kahvenin geniş pencerelerinden birinin yanına oturduğumu, duvardaki gizemli “şeffaf, yeşil kadın” tablosunu uzun uzun incelediğimi ve “Stardust” notalarıyla beraber yaşadığım o yoğun melankoli atmosferini dün gibi hatırlıyorum… Sonra bir anda içeri giren adamlar, bu özel atmosferi yok etmişti. Polislerin “Slavia”ya apar topar dalmasına yol açan neden, bu tarihi kahvenin; aynı zamanda komünist rejime muhalif aydınların toplantı yeri olmasıydı. Moskova’da Gorbaçov vardı. Prag; “glasnost”, “perestroyka”dan en çok etkilenen Doğu başkentiydi. Muhalifler; “77 Bildirisi” Charta 77 adıyla bir insan hakları hareketi kurmuştu. “Kadife Devrim’i” gerçekleştiren hareketin sözcüsü Havel arkadaşlarıyla, sık sık burada “Slavia”da buluşmaktaydı... Tam devrim öncesi tanıdığım Prag, nostaljik düşlerle, yoğun polis devleti kâbusunun böyle yan yana yaşadığı bir yerdi… DİYARBAKIR’DA OPERASYON 20 PKK’li öldürüldü iddiası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Kurşunlu köyü ile Elazığ’ın Arıcak ilçesi arasındaki kırsal alanda, kalabalık bir PKK’li terörist grupla girilen çatışmada, 20 dolayında teröristin öldürüldüğü öne sürüldü. Operasyon bölgesine gitmek isteyen BDP milletvekillerinin de içinde olduğu grup ise Diyarbakır Valiliği kararıyla polis ve asker tarafından engellendi. 4 günden bu yana devam eden çatışmalarda, terör örgütünün ağır kayıplar verdiği ileri sürüldü. Operasyona ilişkin bilgi veren Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, olayda etkisiz hale getirilen teröristlerin bulunduğunu, ancak sayının operasyon sonucunda netleşeceğini söyledi. Toprak, “Bölge geniş bir alanı kapsadığı için mayın ve tuzaklamalara karşı çok dikkatli şekilde operasyon yürütülüyor” dedi. Aralarında milletvekilleri Aysel Tuğluk, Hüsamettin Zenderlioğlu ve Nursel Aydoğan’ın da bulunduğu bir grup BDP’li ise operasyonun sona ermesi için çatışmaların sürdüğü bölgeye gitmek istedi. BDP’lileri taşıyan konvoy, Diyarbakır çıkışında iki kez “trafik kontrolü” için durduruldu. Şırnak’ta ise Cudi Dağı’nda hava destekli operasyon yapıldığı bildirildi. Ayrıca Mersin’de önceki gece Abdullah Öcalan ’a yönelik tecridi protesto amacıyla korsan gösteriye katıldıkları belirlenen altı kişi ile daha önceden olaylara karıştıkları anlaşılan altı kişin de aralarında bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı. BDP’nin ‘kimyasal’ savı Bingöl’de öldürülen 5’i kadın 8 PKK’linin cenazelerini teşhis etmek için bazı aileler ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İl Yöneticileri Adli Tıp Kurumu’na geldi. Cesetlerin tanınamaz halde olduğunu belirten BDP İstanbul İl Eşbaşkanı Asiye Kolçak, kimyasal silah kullanılmasından şüphelendiklerini söyledi. Bingöl’ün Yayladere kırsalında 15 Aralık’ta bir eve yapılan operasyonda öldürülen 5’i kadın 8 teröristin cesetlerinin teşhisi için dün bazı aileler ve aralarında avukatların da bulunduğu BDP’li bir grup, Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu’na geldi. Yaklaşık bir saat içerde kaldıktan sonra gazetecilere açıklama yapan Kolçak, ailelerin cenazelerin kendi çocukları olabileceği endişesiyle kendilerine başvurduklarını belirterek, kimlik tespiti için ailelere yardımcı olduklarını dile getirdi. Kolçak, “İçeride bir insanlık dramıyla, bir kirli savaşın dramıyla yüz yüze kaldık. Bu cesetlerin simsiyah kömür bir halde olduğunu gördük ve bu ne yazık ki bizde kimyasal silah kuşkusunu uyandırdı” diye konuştu. Almanya Şerafettin Elçi akciğer kanseri ? DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili seçilen Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 33 yıl hapis istemiyle hakkında açılan dava duruşmasına akciğer kanseri tedavisi gördüğü gerekçesiyle katılmadı. Avukatları Elçi’nin kemoterapi tedavisine ilişkin raporu mahkemeye sundu. Mahkeme, suç tarihinden sonra sanığın milletvekili seçilmesi nedeniyle “yargının durdurulması” talebini reddetti. Irkçı saldırılar sürüyor BERLİN (AA) Almanya’nın başkenti Berlin’de Recep Aksu (46) adlı Türk işadamı sokak ortasında öldürüldü. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg’de öldürülen Aksu’nun, masaj salonu işlettiği bildirildi. Birkaç kez ateş edilen Aksu’nun tüm tıbbi müdahalelere rağmen kurtulamadığı açıklandı. Polis, olası görgü tanıklarından başvuruda bulunmalarını isterken, cinayet sırasında olay yerinde bulunduğunu tahmin ettikleri Fransızca konuşan bir kadını da aradıklarını söyledi. Öte yandan Bottrop kentinde perşembe akşamı bir ilkokulun önünde üzerlerine ateş açılan 24 ve 25 yaşlarındaki kardeşlerin de Türk olduğu bildirildi. ‘Öksüzlükten kurtulamıyorum’ 90’lar başında sonra Çek başkentine tekrar döndüğümde, Havel cumhurbaşkanı, Prag turizm kenti olmuştu. Ancak düşlere karışan kâbus atmosferi henüz dağılmamıştı... Havel; başkente hâkim Prag kalesindeki Cumhurbaşkanlığı mekânına taşınmasına rağmen, “dinginliğe” kavuşmadığını anlatıyordu. Beş yıl hapis yatan ve “Slavia” baskını gibi, her baskında her an hapse atılmak tehdidiyle yaşayan yazar cumhurbaşkanı; “diş fırçasını” her daim yanında bulundurduğunu söylüyordu. Cumhurbaşkanlığının bu ilk demlerinde Kudüs’te tarihi bir söylev veren Havel; “Öyle ki” demişti: “Birileri alıp beni cumhurbaşkanlığımın ortasında kerameti kendinden menkul bir mahkemeye çıkarsa buna hiç şaşmam. Çalar saatle uyandığımda, kendimi bir gün bir hapishane hücresinde bulmaya da şaşmam. Hatta hücredeki diğer tutuklulara başımdan geçen son cumhurbaşkanlığı serüvenini eğlenceyle nakledebilirim…” …Böyle bir adam nasıl cumhurbaşkanı olabilir diye soracaksınız... Bunu size ancak Kafkavari duygularla anlatabilirim… Kaçamadığım bulanık ve temel bir suçluluk duygum var. Bu duygunun ağırlığıyla bazen boğuluyorum. Kendimi ne kadar aşağılarda bir yerde bulsam o kadar çok oraya ait olduğumu düşünüyorum. İçimdeki öksüzlük ve bir yere sahip olamamak duygusunu üzerimden atamıyorum…” İçindeki fırtınayı bu şeffaflıkta anlatan kaç devlet başkanı var dünyada? “Kadife Devrim”in lideri olmasının yanı sıra; Vaclav Havel’in en büyük gücü.. insani açmazlarını, olağanüstü yazar duyarlılığı ile dışa vurabilmesindeydi… Havel’i “özel” kılan ayırt edici niteliği buydu. Slavia kahvesinin hayaletlerine, şimdi artık onunki de karışacak. ? Baştarafı Arka Sayfada Askerin şüpheli ölümü ? BURSA Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hükümlü olarak kaldığı İmralı Adası ile deniz ulaşımını sağlayan bir asker, önceki gece 03.00 civarında denize atladı. Askerin cesedine ise dün sabah saatlerinde ulaşıldı. İddiaya göre, 20 yaşındaki Tuncay Günay isimli asker, cep telefonuyla görüştükten sonra iskeleden atladı. Olayı balıkçılar görerek Sahil Güvenlik’e haber verdi. Asiye ile arkadaşlığımız eskilere dayanır. Tanışıklığımız annesinden gelir. Annesi bir zamanlar, eşi kalp krizinden erken yaşta öldüğü için iki çocuğunu hep hayalini kurduğu, okullarda okutup “adam gibi adam etmek” için ev işlerine giderdi. Anne şimdilerde bel fıtığından öylesine mustarip ki kımıldayamıyor bile. Oğlan meslek lisesinde kuaförlük öğreniyor. Asiye onun medarı iftiharı, çünkü hem üniversitede okuyor hem de evi geçindirmek için bir burgercide akşamüstleri temizlik işçiliği yapıyor. Asiye’ye ne zaman bir hediye vermeyi düşünsem, kocaman karayolları işçilerinin giydiği su geçirmeyen çizmelerden alırım. Çünkü burgerciyi temizlemek için saatlerce suyun içinde debelenip durur. Bu arada İngilizce iktisat okuyor. Onunla hayatı konuşmak hoşuma gider. “Asiye sen çok kitap okursun, hayatta olup bitenleri merak edersin, ama ben senin hiçbir protesto Genç Olmanın Türlü Halleri 1 eylemine katıldığını görmedim?” Asiye, “Bu da benim kusurum” diye yanıtlıyor beni. “Parasız eğitim, ucuz yemek, daha çok kitap, daha çok bilgi benim de isteklerim. Ama ne zaman bir protesto eyleminin çağrısını okusam, kendi içimde büzüşürüm. Çünkü orada olması gereken ben, oraya gidemem. Benim bir gün bile gözaltına alınmam, annem için, kardeşim için felaket olur. Resmen aç kalırlar. Benim böyle bir eyleme katılma şansım en baştan yok.” Ben susuyorum, birden muzip bir ifadeyle gülümsüyor. “Fakat biliyor musun” diyor: “Şu en son saç kesme eylemine katıldım, kendi kendime yaptım bunu. Aynanın karşısına geçtim, birden aynada benim yaşımda insanlar belirdi, gerçekten bu böyle oldu ve elime makası alıp saçımdan bir tutam kestim, ardından işyerinde bir şişe buldum, saçımı onun içine koydum ve sabahleyin, kimseler görmeden deniz kıyısından onu denize bıraktım.” Sağ olasın Asiye, senin tatil günün bugün, birlikte denizi seyredelim. “Olur, istersen bir tutam saç da senden kesip şişeye koyalım, birlikte denize atalım, bir hikâyemiz olur.” Olur. (*) Eminem, Amerikalı ünlü rap şarkıcısı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle