19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Geçmişini unutmuş gibi Vendee katliamından Ruanda soykırımına, Cezayir soykırımından Cibuti’deki toplu ölümlere kadar Fransız emperyalizminin kan dökmediği coğrafya yok TBMM HEYETİ KULİS YAPIYOR MUSTAFA K. ERDEMOL Kana ve 800 Milyar Dolara Değen Neydi? Dokuz yıl süren işgalin resmen sona erdirildiğini söyleyerek son askerlerini de Irak’tan çeken Pentagon, Mezopotamya topraklarında 4 bini aşkın evladının ölmesine karşın, mutlu olduğunu açıklıyor. Son askerlerinin de ABD’ye dönmesi nedeniyle düzenlenen törende konuşan Savunma Bakanı Leon Panetta, “Dökülen kanın ve yapılan harcamaların Irak’a demokrasinin getirilmesi karşısında değdiğini” söyledi. Saddam’ı devirip kendi halkına öldürttükten sonra, Irak’ın zengin petrol kaynaklarının üstüne oturmuş olmanın maliyetinin 800 milyar dolardan fazla olmasına rağmen Washington’un bu ülke üzerindeki hesabını tamamen sona erdirmediğini görmek için Bağdat Büyükelçiliği’nde diplomat, CIA ajanı ve uzmanlardan oluşan kadronun 15 bin olduğunu öğrenmek bile yeterlidir. Kürt, Arap ve Türkmenlerden oluşan Irak’ta bugün ayakta kalan liderlerin, Barzani ile Talabani olduklarını görmek bile, ABD’nin işgaldeki gerçek amacını göstermeye yeterli olmalıdır. Kuzey Irak petrollerinin üstüne oturmuş olmanın, Pentagon’daki anlatımının güneydeki komşumuza demokrasiyi getirmek olduğuna inanmak sadece aptalların ve Amerikanofillerin işidir. Dokuz yıl önce, ABD ordusunun Irak işgali için topraklarımızın kullanılmasına karşı çıkan dönemin Başbakanı Ecevit’i de sivil bir darbeyle düşürerek Türk iç politikasına el atmaktan çekinmeyenlerin “Ilımlı İslam Demokrasisi”ne yönelik hesabı sadece bizim ülkemizle mi sınırlıydı? Libya’ya da demokrasi getireceğini söyleyerek Fransa’nın işbirliğiyle Kuzey Afrika madenlerinin üstüne oturabilmek için Kaddafi’yi devirmekle yetinmedi bu iki ülkenin yöneticileri. Kendi halkı tarafından öldürülmesini de sağladılar. O senaryonun sahibi Bayan Clinton’un uydu aracılığı ile izlediği bu vahşet karşısındaki yüz ifadesi her şeyi bir belge olarak ortaya koymadı mı? Bundan ötürü, Libya liderini yargısız infaz yolu ile kim vurduya getirmekten çekinmeyen bir zihniyetin, demokrasi havariliğinden nasıl söz edilebilir? Putin’in Kaddafi’nin öldürülmesinden ABD’yi sorumlu tutan son televizyon konuşmasını dünyamızın 2012’ye girerken tek kutuplu olmaktan arınması olarak değerlendiriyor ve bundan ülkem adına da ziyadesiyle mutlu oluyorum. Putin’in yıl sonu nedeniyle kendi vatandaşlarından gelen sorulara Rus televizyonlarında verdiği yanıtlarda Beyaz Saray yönetimine doğrulttuğu suçlamaları dünyamızın tek kutuplu olmaktan çıkması olarak değerlendiriyorum. Ve bundan ötürü de ülkem hesabına mutlu oluyorum. Bizim kamuoyumuza da ‘Arap Baharı’ adı ile sunulan Mısır’a yönelik operasyonun da gerçek yüzü kısa sürede ortaya çıkmadı mı? Erken gelen ilkbahara aldanarak erken çiçek açan ağaçların başına gelen kaçınılmaz son: Rejim değişikliğine sevinerek sokaklarda bayram ateşleri yakan Mısır halkının aldanmış olduğunu gösteriyor. İnkârcı AKP’nin sürekli kampanyasına rağmen 14 Mayıs 1950’deki beyaz devrimi gerçekleştiren İsmet İnönü’yü bir kez daha rahmet ve saygı ile anmalıyız. Paris’e çıkartma PARİS (AA) TBMM heyeti, Fransız hükümeti temsilcileri ve milletvekillerini, yasa teklifinin reddedilmesi konusunda ikna etmek için yaptığı temaslara dün Paris’te başladı. Heyet sabah ilk olarak, Fransa Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Axel Poniatowski ile görüştü. Bu görüşmenin ardından heyet, Sosyalist Parti’nin önemli isimlerinden Pierre Moscovici ile bir araya geldi. TBMM heyeti Başkanı Volkan Bozkır, Türk Büyükelçiliği binasında düzenlediği basın toplantısında, “Teklifin yasalaşmasının, TürkFransız ilişkilerine yapacağı tahribatı anlatmaya geldik” dedi. Yasa teklifinin “kabul edilemez” unsurlar taşıdığını kaydeden Bozkır, “Yasa teklifi başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklere de aykırı” dedi. Yasa teklifini “saçma bir düşünce” olarak niteleyen Bozkır, “Türkiye’de herkesin sabrı taşmak üzere. Hissiyatımızı anlamalarını istiyoruz” diye konuştu. CHP milletvekili Osman Korutürk, siyasi rant arayışı içinde olan bir girişim olarak değerlendirdiği yasa teklifinin, seçim malzemesi yapılmasını eleştirdi. Heyet bugün, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin diplomasi danışmanı JeanDavid Levitte, Dışişleri Bakanı Alain Juppe ve Fransa Meclisi Başkanı Bernard Accoyer ile görüşecek. TÜSİAD ve TOBB ikna turunda PARİS (AA) TÜSİAD ve TOBB heyetleri, Fransız işadamlarıyla dün yoğun temaslarda bulundu. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Boğaziçi Enstitüsü Başkanı Bahadır Kaleağası’nın başkanlık yaptığı Türk heyeti, Fransız işadamlarının, yasa teklifinin reddedilmesi konusunda Fransız siyasetçileri ikna etmeleri için çeşitli toplantılar yaptı. Kaleağası, “Türkiye ve Fransa’nın hem siyasi hem ekonomik alanda ortak hareket etmesi gereken bir zamanda bu teklifin geçmesinin ikili ilişkilere büyük darbe vuracağını” söyledi. Fransa, tüm dünyaya Fransız İhtilali’yle armağan ettiği “ifade özgürlüğü” konusunda ciddi itibar kaybına yol açacak bir girişimi sonlandırmak üzere. Parlamentosundan, “Ermeni soykırımı” iddiasını kabul etmeyenlerin cezalandırılmasını öngören yasayı geçirmeye çalışan Fransa’nın, bu tavrıyla özgürlükçü toplum iddiasına gölge düşüreceği kesin. Şu anda tartışılması gereken, herhangi bir “soykırım”ın gerçek olup olmadığından çok, bu iddiayı kabul edenlerin de etmeyenlerin de bu konudaki düşüncelerini özgürce söyleyip söyleyememeleri. Türkiye’de, hem de uzun zamandır, bu konuda “resmi ideoloji”ye açıkça ters düşen tartışmalar sürerken, Fransa, bu iddiayı “yasal zor” yoluyla tek taraflı doğru olarak kabule yönelik akıl almaz bir tavır sergiliyor. Fransa’nın “Ermeni soykırımı”nı tanımayanlara ceza uygulaması da kuşkusuz, “ifade özgürlüğü kırımı” olarak tarihteki yerini alacak. Oysa, adı geçen ülkenin tarihinde bugün reddedilmesi suç sayılsaydı “hayır hiç yaşanmadı” diyenlerin yıllarca hapis cezası almalarına yol açacak katliamlar, soykırımlar var. Bu uğursuz tarihçe, çok geniş bir zaman dilimini kapsıyor üstelik. Üç yüz yıl öncesinden 90’lara kadar uzandığı da biliniyor. İnsanlığın en önemli kazanımlarının elde edildiği Fransız İhtilali sırasında bile Fransız devlet mekanizması kendi toplumuna yönelik katliamlar, yok etmeler gerçekleştirdi. Tarihçi Reynold Secher’in 2003 yılında basılan Bir Fransız Soykırımı: Vendee adlı kitabında bun Ruanda: Politik yanlışlık (!) Fransa’nın adı, Ruanda’daki etnik çatışmalarda da geçti. Ruanda’da 1994 yılında, iki büyük kabile Hutu’larla, Tutsi’ler arasında başlayan etnik çatışmalarda 800 binden fazla insan hayatını kaybetmişti. Ruanda hükümetinin, Fransa’yı bu toplu öldürümlerde parmağı olmakla suçladığı, kurulan bağımsız bir Ruanda Komisyonu’nun da yaptığı araştırmalar sonucunda Paris’in Hutu’lara silah desteği sağladığının iddia edildiği biliniyor. Komisyonun yayımladığı bir rapor, Fransız ordusunun doğrudan öldürümlerde yer aldığını ortaya koydu. Komisyon 33 Fransız üst düzey askeri ile siyasetçinin de yargılanmasını istemişti. Bu isimler arasında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand ile dönemin başbakanı Edouard Balladur da var. Eski Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Fransa’nın Ruanda’daki sorumluluğunu reddetmiş ancak “politik yanlışlıklar” yapıldığını kabul etmişti. Ancak Ruanda soykırımı konusunda Fransa’nın rolünü sorgulayan çok sayıda kitap yazıldı. Colette Braeckman, Pascal Krop, FrançoisXavier Verschave, Mehdi Ba, Michel Sitbon, Jean Paul Gouteux bu konuda yazdıkları kitaplarla soykırımdaki Fransa parmağını Fransız kamuoyuna aktardılar. lardan birinin öyküsü anlatılır. 1792’den, savaş bittikten sonra, 1802 yılına kadar Vendee’lere karşı imha politikası sürmüş, bu süre içinde 117 bin 257 kişi öldürülmüştü. Bu, Vendee nüfusunun yüzde 14’ten fazlasının yok edilmesi demek. Daha yakın tarihlerde Cezayir’de olan bitenler de Fransa’nın “toplu öldürümler” konusundaki sicilinde önemli yer tutuyor. Fransa 19451963 yılları arasında Cezayir’de yaklaşık olarak 1.5 milyon kişiyi öldürmüştü. Bu konuda, toplu öldürümlerde yer almış Fransız subaylarının itirafları sonraki yıllarda yayımlanmasına, ortaya reddedilmesi zor belgeler, kanıtlar çık bastığı her Ayak coğrafyada kan var masına rağmen Fransa bağımsızlığını kazandıktan sonra ısrarla trajedi konusunda özür bekleyen Cezayir’den halen özür dilemiş değil. Fransa, sömürgelerindeki bağımsızlık hareketlerini kanla bastırdı. Benin, Cibuti (Afar Müslümanlarının 1917 yılındaki ayaklanmasının kanla bastırılması en korkunçlarından), Burkina Faso, Çad (Fransızlar yine 1917’de Çad’da Abeşe şehrinde düzenlenen bir sempozyuma katılan 400 Müslüman din adamını katlettiler), Gabon, Kamerun, Gine, Komor Adaları, Tunus, Nijer, Moritanya, Senegal gibi sömürgelerindeki bağımsızlık yanlısı direnişleri acımasız yöntemlerle önlemeye çalıştı. Bu kıyımlarda binlerce insanın hayatını kaybettiği ileri sürülüyor. Gözler ‘Perinçek davası’nda BAHADIR SELİM DİLEK ? Uluslararası hukuk uzmanları, Perinçek’in İsviçre aleyhine açtığı davayı kazanması halinde Fransa’nın AİHM içtihadını dikkate almak zorunda kalacağını söyledi ‘Fransa ağır bedel öder’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Fransa’daki tartışmalı yasayla ilgili “Konunun yanlış bir kısım istikametlere çekilmesine imkân verecek bu türlü istismar çabalarından kaçınılması lazım. Çünkü iş bu mecraya sürüklendiği takdirde korkarım ki Fransa gelecekte bunun bedelini çok ağır öder” açıklamasanı yaptı. ‘Toplantıya katılmayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Fransa’daki yasaya “Sayın Sarkozy, bu işlerle uğraşacağına önce Cezayir’in hesabını versin” sözleriyle tepki gösterdi. Çağlayan, yasanın geçmesi halinde 24 Ocak’ta Fransa’da yapılacak Ortak Ekonomi Komisyon toplantısın katılmayacaklarını açıkladı. ANKARA Fransız parlamentosunda 22 Aralık’ta ele alınacak olan ve sözde soykırımı inkâr edenlerin cezalandırılmasını öngören tasarısı, ifade özgürlüğü tartışmalarını beraberinde getirdi. Uluslararası hukuk uzmanları, bu tasarının ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracağı görüşünde birleşirken bu konuda dikkatler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki Doğu Perinçek davasına çevrildi. Perinçek davayı kazanırsa Fransa, AİHM içtihadını dikkate almak zorunda kalacak. Sözde soykırımı inkâr etmeyi suç olarak kabul eden İsviçre’de yerel mahkeme Perinçek’i Ermeni soykırımı iddiasını reddederek ırk ayrımcılığı yapma suçundan mahkum etmiş, Perinçek de iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’ye bireysel başvuru yapmıştı. Fransız uçağı Türk hava sahasını ihlal etti ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Fransa’ya ait C160 tipi bir askeri nakliye uçağı, Datça Yarımadası güneybatısında hava sahamızı 3 dakika süreyle ihlal etmiştir. Olay Dışişleri Bakanlığı’na bildirilmiştir” denildi. İhlalin 17 Aralık Cumartesi günü Ege Denizi’nde meydana geldiği bildirildi. Bu yıl ilk kez bir Fransız uçağı Türk hava sahasını ihlal etmiş oldu. ÖMER ENGEN LÜTFEM: Avrasya İncelemeleri Merkezi Başkanı İfade özgürlüğü içine girer. Yahudiler bunu daha 90’lı yılların başında deldiler. Soykırımın olmadığını iddia edenlere ceza getirilmesi gibi. Ondan sonra Ermeniler de aynı yoldan yürümek istiyor, AB’nin çerçeve kararı var, o da aynı şekilde, soykırımı inkâr edenlere bir cezalandırılma getirilmesi yönünde. Soykırımı ifade özgürlüğünün dışında tutmak gibi Avrupa’da bir eğilim var. Ama ifade özgürlüğü, ifade özgürlüğüdür. Bütün sorun, Ermenilerin soykırımı olup olmadığına geldi dayandı. Normal koşullarda 1948 sözleşmesine göre soykırım olanlar için bunun uygulanması lazım. 1948’e göre bir mahkeme tarafından soykırım niteliği kabul edilmemiş olanların dışında kalması lazım. Fransa’da son zamanlara böyle bir kanı vardı. Bu duruma göre uluslararası mahkemelerden geçmiş soykırım suçu var, Yahudi soykırımı, Bosna ve Ruanda var. Fransa bir vücut çalımıyla, 2001’de kabul edilen kanunu çerçeve anlaşmasına dahil etti. Bunu da o taraftan geçirmek istiyor. Kimsenin Yahudi soykırımını tartışacak hali yok. Ruanda ve Bosna için de kimsenin sesi çıkmıyor. Buna mukabil Ermeni iddialarında, soykırımı inkâr edenler çok ciddi cezalandırılıyor. Fransa, bu gibi kavramları kendi siyasi ihtiraslarına göre eğip büküyor. Bu meselenin ortaya çıkmasında Sarkozy’nin seçilmesi ve seçilmemesi durumu var. Aslında Fransa’yı durduracak bir şey var, ama onun bize de zararı dokunur. Ekonomik tedbirler alacaksınız. Onları da kolay alamazsınız, AB tahtında bazı taahhütleriniz var. Prof. HÜSEYİN PAZARCI Uluslararası Hukuk Uzmanı İfade özgürlüğüne girer, girecektir. Bir şeyle ilgili görüş beyan ediyorsunuz, bu suçtur deniyor. Kamu düzenini bozan özel bir niteliği de yok. Dolayısıyla bunu İsviçre’de kamu düzenine aykırı etkiler yapıyor Ermeni azınlık üzerinde, Perinçek olayında İsviçre mahkemesi değerlendirdi. Böyle bir değerlendirme doğru görünmüyor. Perinçek davası AİHM’ye götürüldü. Şu anda devam ediyor. Aynı şey Fransa’da herhangi bir cezalandırma söz konusu olursa, ki söz konusu olacaktır, öyle değerlendirilecektir diye düşünüyorum. Hukuken, 1948 sözleşmesi çerçevesinde bugüne kadar verilmiş özel bir karar yok. 1948 sözleşmesi çerçevesinde onun bir 9. maddesi vardır. Devletler aralarında uygulanma ve yorumu konusunda bu sözleşmede herhangi bir anlaşmazlık yaşarlarsa tek taraflı olarak Uluslararası Adalet Divanı’na başvurabilir diye, bir hüküm var ve Türkiye başvurabilir. Çünkü Fransa da 1948 sözleşmesine taraf. O zaman böyle bir olanak var da bu kullanılır da, soykırım 1948 sözleşmesi anlamında cezalandırılabilir türünden bir yoruma giderse Adalet Divanı, bu sefer bizim bakımımızdan beklenen şey olmaz. Ama bu ihtimal zayıftır, 1915 olaylarını 1948 sözleşmesine bağlamak. Uluslararası hukukta, ancak özel sözleşmeler çerçevesinde bu vardır denebilir, 1948’den öncesi için, geriye yürümezlik söz konusu... Onun dışında bireysel suçlar hesabına döküldüğü zaman da AİHS mekanizması, ifade özgürlüğünden dolayı değerlendirilebilecek bir unsurdur. CHP’li Yıldız görevden alındı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP MYK dün toplandı. Toplantının ardından yapılan açıklamada, Meclis’te görev yapan Bugün gazetesi muhabirine “sözlü saldırıda bulunduğu” belirtilen CHP Gençlik Kolları Başkanı İrfan İnanç Yıldız’ın görevden alındığı belirtildi. Topkapı Sarayı’nda intihar etti ? İstanbul Haber Servisi Libyalı bir saldırganın silahlı saldırıda bulunduğu Topkapı Sarayı’nda görev yapan güvenlik görevlisi Yaşar Kayışlı (35) tabanca ile intihar etti. Kayışlı’nın kredi kartı borçlarından dolayı bunalıma girdiği iddia edilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Akdağ katkı payını savundu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda eleştirileri yanıtlarken reçeteye yazılan ilaçların farkının yurttaşlardan alınmasını öngören yasa tasarısını savunarak tasarı ile amaçlarının; lüzumsuz ilaç kullanımını önlemek olduğunu söyledi. Akdağ, sosyal haklar açısından dünyanın en ileri ülkeleri arasına sayılan kuzey Avrupa ülkelerinde bile toplamda yüzde 40’a kadar varan katkı payları bulunduğunu iddia etti. CHP’li Hamzaçebi: Kınıyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Fransa’nın tutumunun kabul edilebilir olmadığını söyledi. Hamzaçebi, “Fransa, kendi tarihine baksın. Fransa tarihi bu konuda kirli sayfalarla doludur. Fransa, bu tür konulara öncülük edebilecek bir ülke değildir. Fransa’nın tutumunu kınıyoruz” dedi. BDP’li Kaplan: Soykırımdır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, düzenlediği basın toplantısında, “1915 soykırımı, Osmanlı döneminde yaşandı. Cumhuriyet dönemi de bununla yüzleşmek zorunda. Tarihle gerçekten yüzleşmek zorundayız” dedi. Fransa’da Nicholas Sarkozy’nin ırkçı Le Pen’in desteğini alarak Cumhurbaşkanı olduğunu söyleyen Kaplan, Türkiye’de de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da MHP desteğiyle Cumhurbaşkanı olmak istediğini savundu. ‘Cemaatle ilgimiz yok’ ? Haber Merkezi Dost Alevi Bektaşi Kültür ve Dayanışma Derneği, gazetemizde 14 Aralık tarihinde yayımlanan “Cemaatin Alevi Planı” başlıklı haber üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Dernek, Gülen cemaatine yakın oldukları iddialarını reddederek “Derneğimiz ne Fethullah Gülen cemaati ne de hükümetten hiçbir şekilde ne maddi ne de manevi bir destek almamış olup böyle bir olayın söz konusu olmayacağını bildiriyoruz” açıklamasını yaptı. Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle