19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 2011 PAZARTESİ [email protected] 12 DIŞ HABERLER İran Dışişleri Bakanı, füze kalkanıyla ilgili olarak ‘Türkiye’ye mi inanalım, ABD’ye mi?’ dedi Tahran açıklama istedi EKBER KARABAĞ (EPA) Rusya’da muhalefet sokaktaydı ? Dış Haberler Servisi Rusya’da muhalefet dün başkent Moskova ve Saint Petersburg’da binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri düzenledi. Göstericiler arasında öpüşen çiftler de vardı. Göstericiler Başbakan Vladimir Putin ve partisi Birleşik Rusya’yı, 4 Aralık’ta yapılan seçimlere hile karıştırmakla suçluyor. Birleşik Rusya seçimleri kazanmış ancak büyük oy kaybına uğramıştı. Putin, daha önce muhalefetin yaptığı gösterilerin dış güçlerce desteklendiğini, hatta göstericilere para ödendiğini söylemişti. Putin, göstericilerin sembolü beyaz kurdeleleri de ironik bir şekilde prezervatife benzetmişti. TAHRAN Malatya’da kurulacak füze kalkanı radarına ilişkin iki İranlı yetkilinin ifadelerinden dolayı Ankara’ya açıklama yapmak zorunda kalan İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, bu kez sistemin hedefini İran olarak gösteren ABD’li yetkililerin ifadelerinden dolayı Ankara’dan hesap sordu. Salihi, İran’ın resmi haber ajansı İRNA’ya verdiği röportajda, ? Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi; ABD’ye göre, Kürecik’e yerleştirilecek füze savunma sisteminin İran’ı hedeflediğini, Türkiye’ye göre ise İran’ın hedef olmadığını söyleyerek bu çelişkili açıklamalar konusunda izahat istedi. Kürecik’e konuşlandırılacak sisteme ilişkin bir soruya karşılık verdiği cevapta, ABD ve Türkiye’den gelen çelişkili açıklamalar için Ankara’nın açıklama yapmasını istedi. Salihi, “Türk dostlarımızla daha önce görüştük ve bu konudaki rahatsızlığımızı dostane bir şekilde onlara ilettik. Türk makamları bize, hedefin İran olmadığını savundular. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türk dostlarımızın bize söylediklerinin tam tersine, Türkiye’deki sistemin sadece İran füzelerine karşı planlandığını belirtmektedir. Biz hangi söze inanalım” diye konuştu. İran Dışişleri Bakanı, Türkiye’ye hitaben, “Siz, hedefin kesinlikle İran olmadığını savunuyorsunuz, fakat ABD, bu sistemim İran’a karşı yapıldığını söylüyor. Türk dostlarımız Clinton’un bu sözlerine karşı hangi cevabı verecekler” ifadesini kullandı. Ankara’dan, füze kalkanı sisteminden dolayı başta İran olmak üzere komşularının hassasiyetine özen göstermesini isteyen Salihi, Türkiye’den konuyu ciddi olarak gözden geçirmesini talep etti. Türkiye’nin bölgede önemli ve etkili bir konuma sahip olduğunu belirten Salihi, “Ankara, bu önemli konumunun, diğerleri tarafından suiistimal aracına dönüştürülmesine izin vermemeli ve bu eylemle zedelememelidir” dedi. Sistemin Getirdiği Çelişkiler Yumağı Geçenlerde “Baba III” filmini kanallardan birinde yıllar sonra yeniden izledim. Ailenin en genci olan delikanlı, mafya ilişkilerinin dışında kalmak ister ama başaramaz. Sonunda mafya ailesinin, kardeşini bile öldürten en acımasız babası haline gelir. Bana yeni küresel düzenin aynen “Baba’nın ailesinde olduğu gibi”, aile bireylerini nasıl kıskıvrak yakalayıp kendi koşullarını dayattığını anımsatıyor. Yeni küresel düzen; bireyi, kurumu, devleti kendi kurallarına uydurmak için her şeyi yapıyor: Bireyi iş bulmak ya da aç kalmamak için ahlak ve hukuk dışı yöntemlere mecbur ediyor. Kurum (veya şirket), haksız rekabetle karşı karşıya kalmamak için rakiplerinin uyguladığı “kural dışı” işlere giriyor. Aksi halde rekabet edemeyecek, piyasadan silinecektir. Küresel pasta paylaşım kavgasında “güçlü ve büyük devletler”, vuruyor, kırıyor, işgal ediyor. Bu yolla küresel üstünlüğünü sürdürüyor. Bu alanda geliştirdiğim “sürdürülebilir üstünlükler kuramını” bazı uluslararası yayın organlarında yayımlattığım gibi, Bıçak Sırtı’nda da sözünü etmiştim. Üstelik bütün bunlar “demokrasi adına” yapılıyor... Dünyada bireylerin, firmaların, küçük devletlerin yaşadıkları büyük iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel sorunların gerisinde yeni küresel düzenin dayattığı olumsuzluklar yatıyor. “Ya dediklerimi yapacaksın ya da batacaksın” kuralı egemen oluyor. Sistem de oligarşinin güdümünde yeniden yapılandırılıyor. “İki bloklu dünyada iki büyük gücün egemen olduğu bir düzenin yerine, blokların niteliğinin değişimine karşın, yeni bir oligarşik düzen oluşturuluyor.” İran konusunda Asya’da ve Batı’da doğmaya başlayan yeni gerilimlerde olduğu gibi. Piyasalar hatta ulusal ve bölgesel ekonomiler çökse de sistem çökmüyor. Kendi görünmez egemenliğini sürdürüyor. Aynen klasik iktisadi düşüncenin asırlar önce söylediği gibi, görünmez elin görünür güç öğeleri kendi kurallarını dayatıyor. Kimi zaman serbest piyasa ekonomisini kullanan üst yöneticiler (CEO’lar), Kimi zaman sonsuz akışkanlığa ulaşmış mali piyasalar, Bazen de ordular ve bürokratik öğeler etken güçler olarak gösteriliyorlar ama bütün bunlardan oluşan egemen bir sistem var. Dijital, organik, fiziksel ya da metafizik öğeler gibi bir güç oluşturuyorlar; Bireyler, şirketler ve devletler sistemin etken değil ama edilgen bir parçası oluyorlar; Öğrenci, küresel eğitim düzeninin bir tutsağı olmak zorunda kalıyor. Şirketler ayakta kalabilmek için her türlü oyunu oynamak durumundalar. Devletler ise pasta kavgasında birbirlerine kazık atarken, onlar da sistemden nasiplerini alıyorlar. Teknolojinin gelişmesi, getirdiği yeni olanaklar yanında bireyleri, kurumları hatta devletleri tutsak ediyor; insanlar bilgisayar karşısında her türlü özgürlüklerin tadını çıkardıklarını sanırlarken, kendi ördükleri kozanın içinde tutsak oluyorlar ya da kredi kartlarının getirdiği yapay dünyada boğuluyorlar. Firmalar önlerindeki sonsuz mal, kredi, teknoloji ve pazar seçenekleri arasında zafer sarhoşluğu yaşarken, ancak kafesin içindeki bir kuş kadar özgür olduklarının farkına bile varamıyorlar. Küresel düzende ilginç bir “tutsaklığın yeniden yapılandırılması oluşuyor”; aynen küresel ısınma sorununda yaşandığı gibi, insanoğlu göz göre göre adeta kendi sonunu hazırlıyor. Sistem dediğimiz canavarı aslında biz kendimiz çoğu zaman farkında olmadan yaratıyoruz. Dünya küreselleştikçe bireyler, şirketler, devletler daha edilgen, daha bağımlı tutsaklar durumuna geliyorlar. Hastalıklar, ölümler, savaşlar, çevre kirliliği, bölüşüm bozuklukları yaygınlaşıyor. Çözüm mü? Küresel sistemin yaratmakta olduğu iktisadi, siyasi, kültürel ve ahlaki tutsaklığın ortadan kaldırılması, zincirlerin kırılması... Bireyin, kurumun, devletin demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşturulması. Bu zor sınavı önce kafamızda, aklımızda çözmemiz gerekiyor. Bu gerçek; Japon, Çinli, Rus, Amerikalı, Alman ya da Türk, kısacası herkes için geçerlidir. Sorun, 7 milyar insanın küresel tutsaklıktan kurtulma sorunudur. ALMANYA Neonazidevlet bağlantısına yeni kanıt OSMAN ÇUTSAY Petrol platformu devrildi: 4 ölü ? Dış Haberler Servisi Rusya’nın Sahalin bölgesinde denizdeki petrol platformunun devrilmesi sonucu 4 kişi hayatını kaybetti. Rusya Acil Durumlar Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, devrilen platformda 67 kişinin bulunduğu belirtilerek, kaza sonrası 49 kişinin kayıp olduğu bildirildi. Kurtarma çalışmaları aralıksız sürerken 14 kişinin ise kurtarıldığı duyuruldu. Son ABD askeri Irak’tan ayrıldı ? Dış Haberler Servisi Son Amerikan askerleri de dün Irak’tan ayrıldı. ABD Başkanı Barack Obama’nın Irak’ın işgalinin sona erdiğini açıklamasının ardından ülkedeki son Amerikan askerleri sınırdan Kuveyt’e geçti. ABD’nin Irak’ta yürüttüğü savaşta 4 bin 500 Amerikan askeri ve 1 milyon Iraklı öldü. FRANKFURT 2000 ile 2006 yılları arasında 8 Türk ve bir Yunan küçük işyeri sahibini, 2007’de de bir kadın polis memurunu öldüren Doğu Almanya kökenli Neonazi çeteye Alman istihbaratından gelen maddi desteğin yeni boyutları ortaya çıkarıldı. İç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Dairesi’nin “Zwickau Hücresi” olarak geçen Neonazi katillere, Ceska marka bir tabancayla işledikleri seri cinayetlerine başlamadan hemen önce, 2000 yılında, kendilerine sahte pasaport için aracılar üzerinden 2 bin Alman Markı (Yaklaşık 1000 Avro) ver diği ileri sürüldü. Bild gazetesinin haberinde, kasım ayı başında karavanlarında intihar ettikleri ileri sürülen Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile halen tutuklu bulunan Beate Zschäpe ’ye, Thüringen Anayasayı Koruma Dairesi’nin Neonazi parti NPD’nin görevlilerinden Tino Brandt üzerinden “sahte pasaport için” gerekli parayı aktardığı ileri sürüldü. İstihbaratın bu parayı, muhbir konumundaki Brandt’a verdiği, onun da bir aracı üzerinden çeteye aktardığı saptandı. İstihbarat görevlileri, bu paranın Neonazilerin bulundukları yer ve sahte isimlerini saptamak için verildiğini savunuyor. Çöken hangisi? TAHRİR’DE YİNE ÇATIŞMA VARDI Mısır’da yeniden alevlenen protesto gösterileri ve çatışmalar devam ediyor. Polis dün Tahrir Meydanı’na girerek çadırları ateşe verdikten sonra geri çekilirken protestocuların tekrar meydana girmek üzere belirli noktalarda toplandıkları bildirildi. Kahire’de bir göstericinin askerler tarafından işkence gördüğü haberleri üzerine yapılan eylemlerin üçüncü günü olan önceki gün askerler tarafından müdahale edilmiş ve çıkan çatışmalarda 10 kişi hayatını kaybetmişti. Dün de devam eden çatışmalarda çok sayıda yaralı olduğu bildiriliyor. Ülkede denetimi elinde bulunduran Mısır Yüksek Askeri Konseyi ise muhalifler ile askerler arasında devam eden çatışmalardan üzüntü duyduğunu açıkladı. Konsey, olaylarda hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerini sunarken kurban yakınlarına tazminat ödeneceğini de duyurdu. (AP) DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU: Fransa’nın yaptığını Afrika’da anlatırız BAHADIR S. DİLEK Kazakistan’da 1 kişi daha öldü ? Dış Haberler Servisi Kazakistan’ın batısındaki Mangistau eyaletinde polisin, grevci işçilere müdahalesiyle başlayan olaylar devam ediyor. Mangistau eyaletindeki Shepte tren istasyonunu dün basan 50 kişilik bir grup, tren seferlerini durdurmak istedi. Polisin ateş açması sonucu bir göstericinin öldüğü, 11 kişinin yaralandığı bildirildi. Irakiye Bloku meclisten çekildi ? Dış Haberler Servisi Irak’ta Sünni Başbakan Yardımcısı Salih el Mutlak’ın Sünnilerin desteklediği Irakiye Bloku önceki gün Başbakan Nuri el Maliki’nin ülke yönetimini tekelleştirdiği gerekçesiyle parlamentodaki üyeliğini askıya aldı. Bu gelişmenin ardından El Maliki, parlamentodan, El Mutlak’a desteğini çekmesini istedi. El Mutlak, hafta içinde Amerikan CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, askerlerini Irak’tan çeken ABD’nin Irak’ı “bir diktatöre” bıraktığını söylemişti. KONYA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu , sözde Ermeni soykırımı inkâr etmenin cezalandırılmasını öngören yasa nedeniyle Fransa’ya sert tepki gösterdi. Davutoğlu, Fransa’da ifade özgürlüğünün ve Avrupa değerlerinin tehdit altında olduğunu belirterek yasanın yaşaması durumunda Avrupa’nın ortaçağın dogmalarına geri döneceğini söyledi. Davutoğlu, Fransa’nın yaptıklarını Afrika’da anlatacaklarını da söyledi. Reform İzleme Grubu’nun Konya’daki toplantısına Fransa ile yaşanmakta olan kriz damgasını vurdu. Fransız entelektüellere çağrıda bulunan Davutoğlu, Fransa’da ifade özgür lüğüne sahip çıkılmasını istedi. Fransa’da herhangi bir toplantıya gittiklerinde bu konu gündeme geldiğinde sessiz kalamayacaklarına dikkat çeken Davutoğlu, “Orada yaşayan 10 binlerce vatandaşımız bu konuda fikir beyan ettiğinde onlara da mı cezai müeyyede uygulanacak” diye konuştu. Davutoğlu, “Biz yüzleşmeye hazırız ama eğer yüzleşme imkânı verilmez ve bir dogma oluşturulursa, gittiğimiz her ülkede Fransız kolonizmi üzerine konuşmaya başlarız. Afrika’da gittiğimiz her ülkede konuşmaya başlarız. Fransa’da konuşamadığımız gerçekleri dünyanın her yanında konuşmaya başlarız” görüşünü dile getirdi. “Wall Street’i İşgal Et” eylemcilerinin arasında bulunan emekli rahip George E. Packard da gözaltına alındı. (REUTERS) ABD’de başlayıp birçok ülkedeki benzeri eylemlere de ilham kaynağı olan “Wall Street’i İşgal Et” protestolarının üçüncü ayını doldurması üzerine New York’ta eylem yapan “işgalciler” bir kez daha polis tarafından gözaltına alındı. New York’ta 17 Eylül’de Wall Street semtindeki Zuccutti Parkı’nı işgal ederek protestolarına başlayan eylemciler, 15 Kasım’da New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in talimatıyla Üçüncü ay doldu, 50 kişi gözaltında parktan polis zoruyla çıkartılmalarının ardından önceki gün Tribeca semtinde Trinity kilisesine ait boş bir alana girmeye çalıştı. Polisin gözaltına aldığı 50 kişinin arasında eylemcilere destek veren emekli rahip George E. Packard da bulunuyor. Gözaltıların ardından protestocuların bazıları kiliseye yürüyüp “Bloomberg tetikte ol: Zuccutti her yerde”, “Her park boşaltmasına karşı başka bir yeri işgal ederiz”, “Bizi durduramazsınız”, “Başka bir dünya mümkün”, “Kimin sokağı: Bizim sokağımız” şeklinde slogan attı, ardından Times Meydanı’na yürüdüler. Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan halk ayaklanmasının birinci yıldönümünü de kutlayan göstericilerden bazılarının açlık grevine başladığı kaydedildi. Filipinler’deki sel felaketi büyüyor Dış Haberler Servisi Filipinler’in güneyini vuran sel felaketinde çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan ölenlerin sayısı 652’ye yükseldi. Filipinler Kızılhaçı, Washi fırtınasının yol açtığı selin en çok etkilediği Mindanao adasındaki Cagayan de Oro ile yakındaki İligan kentleri olduğunu, diğer ölümlerin ise güney ve merkez vilayetlerinde yaşandığını duyurdu. Kızılhaç, cuma gecesi ve cumartesi erken saatlerde insanları uykuda yakalayan selin ardından 800’den fazla kişinin de kayıp olduğunu duyurdu. Kayıp yakınlarının bulunması için yüzlerce kişinin kendilerine başvurduğunu belirten Filipinler Kızılhaçı Genel Sekreteri Gwen Pang; arama çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Fırtınanın dün Güney Çin Denizi’ne doğru yöneldiği belirtiliyor. Göçmenlerden umut kesildi Dış Haberler Servisi Aralarında Türkiye’den gidenlerin de olduğu belirtilen ve yolcularının çoğunluğunu İranlı, Afgan ile Pakistanlı göçmenlerin oluşturduğu kaydedilen bir mülteci gemisinin Endonezya açıklarında batmasından sonra kayıp olduğu bildirilen 200 kişiden umut kesildi. Ülkenin en büyük adası Cava açıklarında batan gemiden denize düşen yolculardan şimdiye kadar sadece aralarında iki çocuk ile bir kadının da bulunduğu 33 kişinin sağ çıkarıldığı belirtilirken gemide 40’tan fazla çocuğun olduğu kaydedildi. Polis yetkilileri, artık daha fazla canlı bulma ümitlerinin kalmadığını belirterek yüksekliği 4 metreye ulaşan dalgalara rağmen 4 balıkçı gemisiyle deniz kuvvetlerine ait bir savaş gemisinin kurtarma çalışmalarına katıldığını açıkladı. Kimlikleri tespit edilemeyen bir grubun insanları 4 otobüse doldurduktan sonra bir limana getirerek Hint Okyanusu’ndaki Avustralya toprağı Christmas Adası’na götürmeyi taahhüt ettikleri belirlendi. Avustralya hükümeti faciayı “korkuç bir trajedi” olarak değerlendirirken göçmen hakları savunucuları, trajediden Avustralya mülteci yasalarının da sorumlu olduğunu ileri sürdü. 40’tan fazla çocuğun bulunduğu geminin batmasının ardından yalnızca 2 çocuk kurtarılabildi. (AFP) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle