19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2011 PERŞEMBE 6 HABERLER Cumhuriyet aydınına veda ? Aydınlanma bilgesi, özgürlük savaşçısı, siyaset bilimi ve anayasa hukuku duayenlerinden yazarımız Prof. Dr. Server Tanilli’yi (80) son yolculuğuna bugün uğurluyoruz. Prof. Dr. Tanilli, bugün Cumhuriyet’in Şişli’deki merkez binası bahçesinde saat 10.00’da düzenlenecek törenden sonra Üsküdar Karacaahmet’teki Şakirin Camisi’nde kılınacak öğle namazından ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Rahatsızlığı nedeniyle uzun bir süre İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi’nde tedavi gören Tanilli, önceki gün Göztepe’deki evinde kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitirmişti. Cemaat + İktidar Terörü! Mustafa Balbay 1000. gününü devirdi. Sadece Mustafa’nın durumu bile, bir hukuk sisteminin nasıl siyaseten ve yargısal olarak zalimce işletilebileceğinin somut kanıtıdır! Ergenekon, Balyoz ve sonraki gazetecilerin davaları bir zincirdir; hepsi zincirin birer halkasıdır. Bütün bu davaları birbiri ardına dizen aynı kimsedir, kimselerdir, örgütlerdir, partilerdir, iradedir... Aynı iktidardır! Yargı ve Hukuk, bizde adeta “İdam Mangaları”na dönüştürüldü! Bu sistemde şimdilik etkili olan, iktidarın “temizlikçi” ortağı, emniyette ve hukukta gayet iyi örgütlenen cemaat kurumudur! Bunu görmemek için de kör olmak gerekir! Bütün bağlantıların kesişim noktasında onlar ortaya çıkıyor. Bakın, örneğin Başbakan Yardımcısı, ilelebet tutukluluğa birkaç kez sesini yükseltince, en büyük çığlığı, cemaatin polisyazar takımı yükseltiyor. Nasırlarına basılmış gibi! Hemen hepsi “Adalete müdahale etmeyin, siyaset hukuka mahkemelere karışmasın, tarafsız kalsın, bu bir suçtur...” diye bas bas bağırıyor! Onların bu tutumu, olayı aydınlatan bir turnusol kâğıdıdır! ??? Kitap fuarında, bir okurla sohbet ediyoruz.. Yargıç olduğunu belirtiyor... Hazır bulmuşken soruyorum, adalet sistemi içinde cemaat örgütlenmesini.. Yüzde 2030 diyor, “ama etkin yerlerde”. Büyük çoğunluk ise boyun eğdirilmiş, eğmiş durumda. Burada merak ediyorum, adı Ali Dibo’ya çıkmış Adalet Bakanı, cemaatçi mi yokta AKP’li mi? Emirleri Başbakanından mı alıyor, yoksa okyanus ötesinden mi? Adını anmayalım, o yüksek kurulun yüzde kaçı cemaatçi? Şüphesiz, adaletin kılıcı, çift kocalı olduğu için, hem AKP operasyonları (İzmir ve diğer CHP’li belediyeler gibi) hem de Cemaat operasyonları için çalışıyor! ??? Mustafa ve diğerleri, intikamın da ötesinde, dini ağırlıklı tek parti diktatörlüğünün, tek parti devletinin yeni düzenini kurma amacının esirleridir... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk üyesi Işıl Karakaş, adalet sistemimizin içinde bulunduğu karanlık durumu “ ifade ve basın özgürlüğü açısından en kötü durumda olan ülke Türkiye” diyerek açıkladı! “Geçen yıl 6500 başvuru vardı, 2011’de 9 bine ulaştı... Gazeteci tutuklamada en kötü devlet Türkiye, örneğin ikinci sıradaki Fransa’da 10 olay varsa, Türkiye’de 200, bu kadar arada fark var!” (NTV’deki söyleşiden.) Türkiye en çok mahkum olan ve en çok tazminat parası ödeyen ülkedir! 2010 yılı tazminatlarının yüzde 40’ını bu iktidar ödedi! Bu durum, cemaatAKP iktidarının gerçek yüzüdür! Geride ne varsa, hepsi palavradır, sahtedir.. Bu iktidar gittiğinde, adalet sisteminin tepeden tırnağa demokratikleştirilmesi ve hukuksallaştırılması, ülkenin birinci derecede sorunudur... Biliyorum ki Balbay ve diğer tutuklular, bu bilinçle ayakta duruyorlar! Tanilli Hoca yaşamını demokrasiye, aydınlanmaya ve özgürlüğe adadı Fikirleri ışık tutacak İstanbul Haber Servisi Yazarımız Prof. Dr. Server Tanilli’nin (80) ölümü dolayısıyla gazetemize iletilen mesajlar şöyle: ? Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: Ülkemizin önemli gazeteci yazarlarından, bilim adamımız Server Tanilli’nin vefatını üzüntü ile öğrenmiş bulunuyorum. Ülkemiz için büyük bir kayıp olan yazarınız, yazılarıyla daima hatırlanacaktır. ? TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu: Zaten çoraklaşmış olan düşünce dünyamız, bu kayıpla birlikte daha da eksilmiştir. Oysa ülkemizin Server Tanilli’lere daha çok ihtiyacı vardır. ? DSP Genel Başkanı Masum Türker: Tanilli’nin bıraktığı eserler, yeni neslin yolunu aydınlatacak, hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutacaktır. ? CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin: Tanilli yetiştirdiği kişilerle, geliştirdiği düşüncelerle, yarattığı aydınlık ve eserleriyle nefes almaya ve yaşamaya devam edecektir. ? CHP Milletvekili Necla Arat: O, Cumhuriyet Devrimi’nin, hukukun ve özgürlüklerin uğradığı saldırılar karşısında korkmayan, geri çekilmeyen gerçek aydınlanmacılardan biriydi. ? CHP Milletvekili Süleyman Çelebi: Demokrasi mücadelesinde direncin ve aydınlanmanın simgesi Server Tanilli’yi ışıklı yolunda yaşatacağız. ? CHP Milletvekili İzzet Çetin: Başta Cumhuriyet ailesi olmak üzere ulusumuzun başı sağ olsun. rencisi fikirlerini sonsuza dek yaşatacaktır. ? ÖDP Genel Başkanı Alper Taş: Bilim dünyasının ve 70’li yıllardaki biz öğrencilerinin, yazdığı onlarca kitapla aydınlanan yüz binlerin; Aydınlık Türkiye’nin büyük kaybı olan hocamızı son yolculuğuna uğurluyoruz. ? Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül: Server Hoca bizim kuşağımızdaki gençliğin ışık kaynağı olan aydınlarımızdan birisiydi. Bıraktığı eserler geleceği aydınlatmaya devam edecek. ? CHP PM Üyesi Prof. Dr. Sacit Yıldız: Değerli yazarımız Sayın Tanilli’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. ? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu: Ölümsüz eserleri ve yetiştirdiği binlerce öğ İlhan Selçuk’un ‘PENCERE’sinden Yaşadığımız Tarih... Tarihçilerin babası Herodot ilginç bir kişi, binlerce yıl önce çevresinde olan bitenleri anlamaya çalışıyor, belgeleri inceliyor, tanıklara başvuruyor, ne de olsa İsa’dan beş yüz yıl önce doğmuş; o dönemde tarihi yapanlar tanrılardır; Herodot bu mantığın dışına çıkamaz. Ama artık eski Yunan’da yaşayan tanrılar kalmadığına göre bugün tarih nasıl yazılacak? (....) Herodot tarihçilerin babasıydı; ama, tarihsel bilinci yoktu, çağımızdaki insan, tarihsel bilince sahip; çünkü “yaşadığı zamanı” geçmişle gelecek arasında yerli yerine oturtmaya çalışıyor. (....) “Aydın” kimdir? Çeşitli tanımları var, bir yenisini önersem onaylanır mı? Aydın tarihsel bilinci olan kişidir, çünkü tarihsel bilinçten yoksun olan okumuşyazmış bir kimsenin aydınlanması çağımızda olanaksızlaşıyor. Profesör Server Tanilli Strasbourg’daki “19801990 Türkiye”sinde aydına bakışını şu çerçeveye oturtuyor. “12 Eylül, yalnız yasaklamaları, anayasa ve kanunlar planında geriye dönük değiştirmeleri ile gelmedi, aydınlara, özellikle solcu ve demokrat aydınlara karşı kitlesel davalara ve cezalandırmalara girişti. Çağdaş Türkiye’nin tarihinde görülmemiş çapta bir ‘aydın düşmanlığı’ sergiledi.” Peki, sonuçta ne oldu? Düşmanlık, karşısında direnişi de buldu. Profesör Tanilli, aydın kesimindeki değişimi şöyle özetliyor: “Laiklik, kadın hakları, Kürt sorunu konularının önemi daha çok anlaşıldı. Aydınlar dışarıya daha çok açıldılar. ( ....) Dünya ile ilgilenmek aydın için zorunlu ve eskiden beri süregelen bir tutum. “Dışarıdan çok etkilenen bir toplumuz.” Bu nitelik olumludur; ama bir tehlikesi de var: “Daha geniş düşünceye açık duruma gelmek, daha geniş düşünebilmek değildir; hele dünyada ortaya çıkmış fikir akımlarını irdelemeden kopya etmek alışkanlığının güçlü olduğu düşünülürse...” Öyleyse ne yapmalı? “Dünyaya daha geniş bakmak, daha güçlü ve kapsayıcı düşünce üretiminin altyapısını hazırlar.” “Fikir üretebilmek” koşuluyla olumlu bir ön hazırlık. Server Tanilli, “ya olduğu gibi kopya etmek ya tümden reddetmek” sakıncasının altını çiziyor; yaratıcılık, Türkiye için zorunludur. Sonra? 19801990 sürecinde “Türkiye aydınının keşfettikleri var: Bunların başında ‘aydınlanma’ kavramı geliyor. Türkiye’nin 200 yıllık yenileşme hareketini, birbirinden kopuk dönemler olarak değil, Batı’dakinden geç de olsa, bir ‘Aydınlanma’ bütünlüğü içinde görmek 1980’li yıllarda aydın hareketinin en büyük keşiflerinden biridir.” “Aydınlanma” bir bütündür; ama, eşitsiz zamana yayılmakla kalmaz; bugünkü dünyamızın çeşitli mekânları da eşit biçimde aydınlatılmamıştır. Ayrıca en aydınlık görünen toplumlarda bile karanlık yöreler ve topluluklar bulunur. Üniversiteler ise bütün dünyada en aydınlık olması gereken mekânlar, değil mi? (18 Aralık 1990) ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? Kaos Yıkıcısı Ustam NEDRET MÜNEVVER BALCIOĞLU Sosyolog Geriye bakmak gerekirse; öylesine çetrefilli, öylesine çileli yollar katedildi ki. Şimdilerde ne çabuk geçti, denilse de… Geçit vermemek için; bilgiye, bel kemiğine kurşun yenilse de. “Belini, elini kırdık; fidan vermez” sanısına kapıldılar. Tekerlekli sandalyeye oturtarak engel oluruz sandılar. Oysa Batı’daki bilim kürsülerinde yer açtılar. Hızlı hızlı, koşa koşa, çok çalışarak bilim üretmesine sebep oldular. Doğu’nun sentez gücüne, Göztepe’nin bülbül sesine, Van’ın otlu peynirinin kokusuna, kaburganın tadına, Gülseli’nin dolmasına katık etti memleket hasretini. Kürt’ü, Alevisi, öğrencisi, işçisi, sanatçısı eksik olmadı Strasbourg’daki evinden. TÜYAP Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu olarak 1999 yılında Yeşilköy kapısından giriş yapabildi. Cumhuriyet gazetesi yazarları tarafından karşılandı. Siyah özel minibüsüne bindiğinde titrek kelebekler gibi yüzlerini cama koydular. Elif, Zeynep, Ayşe, yaşlı gözlü Gülseli ile birlikte. Hem sevinçli hem de tedirgin; hasret bitti. Tanilli Hoca bize geldi. Dimdik doğruldu dört tekerleğinin üstünde. Kitaplar, kuyruklar, imzalar, dağlar, ovalar, sazlar, sözler, şiirler, Anadolu; dolu dolu; tekrar doldu tekrar doydu. Bülent’in eliyle “Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?” teksiri geçti elimize. Bağır, bağır, bağır bağırdık: “Ne doğa ne de toplum anlaşılmaz bir KAOS değildir”, “Topluma çelişkisiz gerçekler olarak bakmak diyalektiğe aykırıdır”. Seksen doğumlular ilk kez sordular, “Neden evrime ve devrime önem vermemek diyalektiğe aykırıdır?” diye. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde “Uygarlık Tarihi” kitabını teksir kâğıtlarından okuyanların ve hâlâ kütüphanelerinde saklayanların veya korkudan yaktıkları için kitabı şimdi edinenlerin çocukları, lise ve üniversitede “İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor” kitabını okuyorlar. Bir diğeri “Değişimin Diyalektiği ve Devrimi” sorguluyor. “İslam Çağımıza Yanıt Verir mi?” öğreniyorlar. Bir başka öğrenci “Yaratıcı Aklın Sentezi”ni inceliyor. Diğerleri ise “Osmanlı İmparatorluğu Tarihi” üzerine çalışıyorlar. “Yüzyılların Gerçeği ve Mirası” ellerinde ve “Nasıl Bir Demokrasi İstiyorlar”ı anlıyorlar. Çok yaşadın, çok yaşattın, çok çalıştın, çok koştun ustam! Değerli Hocam, ustam, dur dinle. Peşinden, izinden geliyoruz sessizce. Sıra sıra yetiştirdiğiniz Öğrencilerinizin ayak sesleriyle Kulaklarınız çınlasın. Yüzyılların gerçeği ve mirası elimizde. Uğur Mumcu’dan sitem GÜLE GÜLE TANİLLİ! Server Tanilli, benim gözümde direncin timsali! Her koşul altında direncin! Bu açıdan, insanın en zor koşullara uyum yeteneğinin ender örneklerinden biri! Uyum derken: Alışıldık, normal koşullarda herkes hayatını sürdürür! Olağanüstü koşullar ortaya çıktığıında ise çok azınlık hayatta kalır ve yaşamını sürdürebilir! Zor koşulların üstesinden gelmek ve hayatta kalmak, şüphesiz birinci derecede bedenin fiziki koşullarıyla ilgili olsa da, birinci derecede, beyin ile ilgilidir! Çünkü beyin insanın, bedenin kumanda panelidir! Üretme, mücadele etme, yazma ve doğru bildiklerini durmadan açıklama yüksek iradesi 33 yıldır Server Tanilli’yi ayakta tuttu! Çabası, kişiliği, dünyaya sosyal bakışı, geride bıraktığı eserleri, daha onlarca yıl eğitici ve öğretici bir zenginlik ve insan örneği olarak, Türkiye’ye hizmet edecektir! Güle güle sevgili Tanilli... Ah Tanilli Ah! saldırıların izlerini taşıyarak geçiren, üniversitedeki derslerini aksatmadan veren Tanilli Hocamızın vefatından derin üzüntü yaşıyoruz. ? DİSK Yönetim Kurulu: İşçi sınıfı, hayatını özgürlük ve demokrasi mücadelesine adamış, düşüncelerinden ödün vermeden yaşayan değerli Hocamız Tanilli’yi unutmayacak. ? Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı: Bilimin, çağdaşlığın, Atatürk ilke ve ? Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu: Hayatının son 33 yılını, yaşamış olduğu faşist devrimlerinin cesur savunucusu değerli bir yazar ve aydınımızdı. Işık saçan bir yıldızı daha yitirdik. zılarıyla, konuşmalarıyla yansıtan değerli hocamız Prof. Dr. Tanilli, görevi bizlere bıraktı. ? Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Başkanı Nazan Moroğlu: Cumhuriyetin aydınlığını ya ? TÜMÖD Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı: Gerçek bilime ve bilim insanına saygısı olan herkesin gönlünde varlığını sürdürecektir. ? Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol: “Halkevlerinin kitaplıklarında yetişmiş bir çocuğum” diyen Tanilli’nin yaşamını yitirmesi Halkevleri için büyük bir üzüntü kaynağıdır. ceğe aktarmak hepimizin sorumluluğudur. ? İnsan Hakları Derneği, Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Zeki Sarıhan, Ankara Aydınlığı Girişimi ile Gerçek Gündem İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş, Haberertesi.com Genel Yayın Yönetmeni Sait Temur da birer başsağılığı mesajı yayımladı. ? İİTİA Şişli Siyasal’dan öğrencileri adına Muzaffer Ayhan Kara: Eserlerini ve mücadelesini gele Ah Server Tanilli ah, niçin bu işlerle uğraştın? Sosyalizmmiş, sömürüymüşmüş, bağımsız Türkiye’ymiş, sana neydi? Bak bir kısım “hocalar” böyle mi yapıyorlar? Çokuluslu şirketlere mali müşavir olsaydın, holdinglere danışmanlık yapsaydın ya da “Bana ne bunlardan” deyip sırtüstü yatsaydın... Böyle yapsaydın katların, yazlıkların, kışlıkların olurdu; çocuklarına deniz motorları da alırdın. Sana ne yahu bu işlerden sana ne? Cilt cilt hukuk kitapları niçin okudun? Seminerler, doktora kurları, doçentlik, profesörlük tezleri bunun için miydi? Şu çevrene bir baksana: Hiç kendini paralayan oluyor mu? Hani “gençliktir” arada devrimci sözler söyleyip yazılar yazmışsan, hemen çark edip bir yerlerde yüksek ücretli hukuk müşavirlikleri bulamaz mıydın? Ah Tanilli ah... “Yazdıklarım yanlıştı, düşüncelerim yanlıştı” deyiverseydin aylığın şimdi yirmi bin mi, otuz bin mi, ne istersen işte istediğin kadar olurdu; mor binliklerin, beş yüzlerin, çeklerin içinde yüzerdin. Ah Tanilli ah. Hep senin hatan bunlar... Sosyalizm, komünizm, sömürü, bağımsızlık, sana ne yahu, sana ne? Bu düzen böyle gelmiş böyle gider. Sen mi kaldın bu işleri düzeltecek? Bazı “hocalar” öyle mi bak: Sırtlarını kürsülerine siper edip günlerini gün ediyorlar. Sen ise göğsünü faşist kurşunlara açıyorsun. Biz de biliyoruz sömürü var, biz de biliyoruz ülkemiz bağımsız değil, ama sen mi kurtaracaksın bu memleketi? Sana mı kalmıştı? Ah Tanilli ah... (........) Bir öğrencin ihbar etti. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde süründün. Seni üniversiteden atmak için türlü dolaplar çevrildi. Bunlar sana niçin ders olmadı? Niçin hep dik kafalılık ettin? Karışmasaydın, biraz kenarda dursaydın, seçimden seçime gidip oyunu atsaydın, kim ne derdi senin profesörlüğüne? Kim ne derdi? İşte doçent olmuştun, yarın profesör de olurdun, sonra ver elini Amerika, İngiltere. “Görgü ve bilgi arttırma” diyerek oralarda sırtüstü yatardın. Yurda dönünce de bir yerlerin mukaveleli avukatlığını alırdın ya da bazı şirketlerin müşavirliklerini... Ah Tanilli ah... Hep senin suçun bunlar. Haydi şimdiye kadar yazdın konuştun, hiç olmazsa şu cinayetler başlayınca sussaydın. Biliyordun, biliyordun bu kurşunların sana da gelip saplanacağını... Ah Tanilli ah... (10 Nisan 1978) Büromuza başsağlığı ziyareti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Sözcüsü Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, İzmir milletvekilleri Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu ve İl Başkanı Tacettin Bayır, gazetemiz yazarı Server Tanilli’nin yaşamını yitirmesi nedeniyle İzmir büromuza başsağlığı ziyaretinde bulundu. Ayrıca Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Dr. Alparslan Berktay, ÇYDD Başkan Yardımcı Sacide Fakıoğlu da gönderdikleri faks ve elektronik postalarla, Tanilli’yi yitirmenin üzüntüsünü paylaştıklarını vurguladı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle