24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 İstanbul B Edirne S Kocaeli S Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara S 11 11 12 12 16 14 15 11 11 15 14 15 10 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B ? A A A A B B S 9 12 7 19 19 ? 13 16 13 12 7 8 1 HABERLERİN DEVAMI Oslo K Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris B Bonn PB Münih B Berlin PB Budapeşte B Madrid Y Viyana B 2 7 5 14 8 12 12 9 5 6 5 11 3 Belgrad B 7 Sofya B 12 Roma Y 19 Atina Y 16 Zürih PB 9 Moskova B 1 Aşkabat Y 6 Taşkent Y 8 Baku B 11 Bişkek Y 11 Tiflis Y 6 Kahire B 20 Şam B 17 Ülke genelinde yağış beklenmiyor. Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı bulutlu, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. İç ve Doğu bölgelerde sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis bekleniyor. 22 KASIM 2011 SALI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kapanı kışkırtıyor, üzerine yıkılmaya çalışılan suçlamaları yeterince savunamıyorsa, o lider veya partinin kamuoyundaki notu giderek düşecektir. Geçenlerde yayımlanan, medyamızın ilgi göstermediği bir anket, halkın hangi parti genel başkanının liderliğini beğendiğini açıkladı. Ankete göre, A partisi lideri yüzde 54’lerde, rakibi B partisi genel başkanı ise yüzde 19’larda! Ne çare iktidara seçenek olmasını içtenlikle dileyerek yıllarca savuna geldiğimiz bir partide iç kavgalar, partinin temel ve vazgeçemeyeceği ilkelere aykırı savaşım sürdükçe… …adını vermek istemediğimiz bir genel başkan yardımcısı ve o partinin İstanbul’un büyük bir ilçe belediye başkanının gazetede... …parti genel merkezinde iktidar mücadelesi sona ermedikçe partinin aydınlığa çıkamayacağını saptayan açıklamaları göz ardı edildikçe... …partiye bağlanan umutların ilk seçimde, örneğin önümüzdeki yerel seçimlerde karşıt oylara dönüşmesi kaçınılmaz olacak. ??? Ülkemiz demokrasisi öteki ülkelerde rastlanmayan bir örnek sergiliyor. İktidardaki parti; siyasal, toplumsal, ekonomik açıdan halk indinde güç (oy) yitireceğine… …iç kargaşa, toplumsal sorunlara gerektiği ölçüde ve toplumun benimseyeceği biçimde zamanında karşı çıkamayan parti güçleneceği yerde iktidar seçeneği olma şansını giderek yitiriyor. Ne Alevi olmakla Alevi oyları, ne de Kürt olmakla Kürt oyları parti genel başkanının peşi sıra sandığa gidiyor. ??? Muhalefet, kamuoyunda yerleşik konuma gelen bir sorunun çözümüne yanlıymış gibi görünen, ama aslında içsel kararları sorunun çözümlenmemesi yönünde olan iktidarın sergilediği ikiyüzlülükten bile yararlanamıyor. Tutuklu milletvekillerinin hâlâ içeride yatmaları demokrasimizin kanayan yarası. Öyle iken iktidar sahiplerinin gerçek duruşlarını örten açıklamaları Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yapıyor. Milletvekillerinin tutukluluğunu içine sindiremediğini söylüyor. Bir an önce tahliye edilip Meclis’te aralarına karışmasını savunuyor. Ama ah! Ne çare yargı bu zorunlu gereği yerine getirmiyor diye içeriği adeta gözyaşlarıyla ıslanan açıklamalar yapıyor. Şu tutarsızlığa bakınız. Sıfatı Başbakan Yardımcısı, partide borusu öten konumda ama, Bay Arınç; tutan varmış gibi eline kalem kâğıt alarak tutuklu milletvekillerinin tahliyesini sağlayacak bir yasa önerisi hazırlayamıyor. Beri yanda Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Bütçe Komisyonu’nda önerdiği gibi, pekâlâ anayasanın ilgili maddesinde bir küçük ek veya değişiklik yapılarak milletvekillerinin tahliyesi sağlanabilir. Lakin Arınç’ın kılı kıpırdamıyor. Gazetecinin sorusunu Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in, “Çözüm zor” diye yanıtlamasındaki nedeni sorgulayarak kamuoyuna açıklayamayan; komisyonda Adalet Bakanı’na, bize salık vereceğinize anayasa değişikliğini neden hükümet önermiyor diye soramayan CHP’nin... ...Silivri duvarları önünde veya kitap fuarlarındaki gösterilerle sorunu çözeceğini sanan davranışları... ...akıntıya karşı kürek çekmek değildir de nedir lütfen söyler misiniz? “Dizilerde niye türbanlı kadın yok?” tartışmamız vardı ya! Henüz “türbanlı bir kadın dizimiz” olmadı. Ama “çokeşliliği savunan” bir dizimiz var artık: “Fox TV” de cumartesileri yayımlanan yüksek reytingli “Lale Devri”nden bahsediyorum… Daha önce de yazdım. Dizilere basbayağı artık merak sardım. Bursalı’nın dünkü muhteşem yazısının başlığıyla özetlemek gerekirse.. “simit = özgürlükler” dünyasından verilen haber/yorumtartışma programlarını çünkü artık izleyemiyorum. İçim daralıyor. Üstüme karabasanlar çöküyor. “Durdurun gezegeni inecek var!” oluyorum ve gevşemek adına.. hangi dizi önüme gelirse ona takılıyorum. Geçen cumartesi gecesi de… 55 kilometre mesafedeki “Kitap Fuarı” dönüşü böyle oldu. İki saat gidiş, iki saat geliş toplam 110 kilometrelik! hatırı sayılır bir yolculuktan sonra eve gelir gelmez, TV’nin önüne geçtim. Kafamdan; “Artık kitap fuarında bile kutuplaşmış bir Türkiye manzarası; ‘laik Türkiye’ kitapları ile ‘muhafazakâr İslamcı’ kitap stantları arasında gözle görülür bir ayrışma var” düşüncelerini geçirirken.. önüme popüler dizilerden “Lale Devri” çıktı. Reytinglerde zaman zaman ilk beşe girebilen, ilgi gören bir diziden bahsediyorum. “Zengin erkek+şımarık Batı taklitçisi aile+yüksek erdemli fakir kız üçgeni; Yeşilçam” formülünün “2011 Türkiyesi” uyarlaması söz konusu. Formülde yalnız bazı kritik oynamalar yapılmış... Eskiden “zengin erkek” de “zengin kadın” gibi mutlaka “şımarık Batı taklitçiliği örneği” olur; neden sonra “fakir kıza” vurulunca “erdemi keşfedip” doğru yola gelirdi… Yeşilçam’ın klasik üçgenindeki “zengin erkeğe” (dizide Çınar’a!) bu kez toz kondurulmuyor. Çınar İstanbullu değil, zira Anadolu kökenli bir çocuk… Aile büyüklerine hürmette kusur etmiyor ama kadınlara (erkeğin elinin kiri hesabına) alabildiğine saygısız! eşten erkeğe ‘el ele hizmet’ Birbirleriyle o dakikaya kadar kanlı bıçaklı olan iki kadın; Çınar’ın “erkek çocuğu doğunca”, bambaşka bir ‘mod’a girip birden “kanka” kesiliyorlar. Evleri zaten yakın, komşular. Ailece kabul gören ve doğumdan sonra baştacı edildiği için metres muamelesi çıkarılmayan “ikinci kadın”; bebek bakımı için “resmi eşten” yardım alıyor… Ve en son cumartesi gördüğümüz bölüme geliyorum.. “Şehzade annesi” Yeşim, doğumdan sonra hidayete eriyor. Sosyete gülü büyükanne Zümrüt’ün “(Amerikan taklidi) babyshower yapalım” teklifini geri çevirerek... “otantik bir mevlit” yapmak istiyor. Herkes, en havalı fularları başına bağlıyor (muhafazakârlık+modernliğin zaferi!); mevlit okunuyor ve dizinin en yoz karakteri olan “aile büyüğü” “Necip Bey”, bebeğin kulağına merasimle isim üflüyor… Dini imanı dilinden düşürmeyen, “muhafazakâr giyiminde” kravat dahi takmayan tonton Necip Bey gerçekte; “sufi bir dedeyle” “babacan gangster”(!) karması bir tip… Geleneğin simgesi olarak.. Necip’in baştacı edildiği mevlit bölümünde, aa bir de ne görelim; aralarından su sızmayan “ikinci kadın”la “resmi eş”, ellerinde börek tepsileri, misafirlere yan yana gülücük dağıtarak servis yapıyorlar. “Koca” keyiften dört köşe, masa başında “kadınları” izliyor… Bitmedi! Resmi eş… “Bu akşam sen yalnız kalma” diyerek, yemek sonunda kocasını şefkatle “gayri resmi eşin” evinde bırakıp gidiyor… Lafı uzattım ama uzatılmayacak gibi değil… Türkiye’nin önüne konan şu vıcık vıcık “kadın modeline” bakın! RTÜK’e şikâyet edin demiyorum. Yasakçı zihniyete inanmıyorum. Ama bu ülkede kadın dernekleri filan yok mu? Hiçbirisi bu diziyle ilgilenmeyecek mi? Onlardan biri, son 50. bölümü mesela internetten indirip, bu rezilliği izlemeyecek mi? Resmi eşle ikinci GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Lale Devri’ Muhafazakârlığı Dizinin şablonu içinde Çınar hiç “hata” yapmıyor… Hataları yapanlar; genci ve yaşlısı ile!yalnız ve daima kadınlar oluyor. Hayatımda bu denli erkek egemen ve bu denli kadın düşmanı bir senaryo görmedim… “Postmodern Türkiye” öyküsünde; Çınar’ın ailesi Ilgaz’lar, iflas eşiğindeki İstanbul zengini Yeşim’lerin ailesi Taşkıran’ların yalısını satın alıyor. Kısaca para el değiştiriyor! Ne var ki bu büyük alışveriş esnasında, standart Yeşilçam öykümüze, 80’lerin “Dynasty/Hanedan” dizisinden unsurlar katılıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Çınar, önce ailenin büyük kızı Lale ile evleniyor. Ondan kızı oluyor. Ama ilk eş Lale ölünce, jönümüz baldıza kayıyor. Baldız Yeşim hamile kalıyor. Ama Çınar’ın canı baldıza varmak istemediği için, Anadolu’dan getirdiği “safgüzel” başka kıza; Toprak’a nikâh kıyıyor… “Nikâhta keramet vardır!” hesabına Çınar, karısı Toprak’a zamanla âşık oluyor. Ama gelin görün ki “şımarık Yeşim” süreçte ne denli aşağılanırsa aşağılansın; Çınar’ın yakasını bir türlü bırakmıyor. Çınar’a sonunda “soyunu devam ettirecek” bir “erkek çocuk” (“şehzade?”) doğuruyor. Bunun üzerine Çınar “erkek çocuk anası” ikinci kadın Yeşim’e; karısıyla yaşadığı kendi evinden görkemli bir ev açıyor… Kadın düşmanı dizi ABD’den ithal subay Malatya Kürecik’e kurulması planlanan radar üssü ve İncirlik’e konuşlandırılacak Predatorlar için Amerika’dan asker gelecek BARKIN ŞIK ANKARA Füze kalkanı projesi kapsamında Malatya Kürecik’e radar üssü kurulması ve 4 adet insansız hava aracı Predator’un İncirlik Üssü’ne konuşlandırılması konusunda mutabakata varan Türkiye ile ABD arasında Kara Kuvvetleri İrtibat Subayı anlaşması yürürlüğe girdi. Resmi Gazete’de yayımlanan anlaşmada, irtibat subaylarının uyacakları angajman kuralları yer aldı. Anlaşmaya göre irtibat subayları için özel üniforma getirilebilecek. İrtibat subayları en düşük binbaşı rütbesinde olacak ve ev sahibi ülkenin diline hâkim olacak. Buna göre Türkiye’ye gelecek ABD’li subaylar Türkçe konuşabilecek. İrtibat subaylarının maaş ödenek ve istihkakı gönderen ülke tarafından karşılanacak. Anlaşmaya göre, ABD’li irtibat subayının ve yakınlarının şahsi eşyalarının nakli sırasında meydana gelebilecek kayıp ve hasarlar ABD hükümetince karşılanırken, Türk subayı benzer durumda zararı kendi ödeyecek. İrtibat subayları ken di ulusal komuta zincirinin içinde ve kontrolünde olacak. İrtibat subayının ev sahibi tarafın askeri personeli üzerinde disiplin yetkisi de bulunmayacak. İrtibat subayları bulundukları ülkenin iç hukuk kurallarına tabi olacak. Taraflar 12 ay önceden bildirmek koşuluyla anlaşmadan çekilebilecek. Anlaşma ilk aşama 5 yıl yürürlükte kalacak ve bu sürenin sonunda uzatılabilecek. İrtibat subayları bulundukları garnizondaki askeri mağaza, kantin, tiyatro ve benzeri moral ve sosyal tesislerden yararlanabilecek. Çeçen liderden misilleme tehdidi Dış Haberler Servisi Çeçen ayrılıkçı lideri Doku Umarov, İstanbul’da eylül ayında Çeçenlerin öldürülmesi konusunda Türkiye’yi suçlayıp tehdit etti. Umarov, Çeçen militanların sözcülüğünü yapan “kavkazcenter.com” adlı internet sitesinde yer alan video görüntülerinde, Çeçenlerin, “faaliyetleri Türk istihbarat birimleri tarafından hoşgörülen Rus ajanlar tarafından öldürüldüğünü” ileri sürdü. Umarov, Çeçenlerin öldürülmesi nedeniyle Türkiye’ye misilleme yapılacağını duyurdu. İstanbul’da 16 Eylül’de Rusya Federasyonu vatandaşı 3 Çeçen, bir caminin çıkışında kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürülmüş, Çeçenlerden ikisinin ocak ayında Moskova’daki Domodedova Havaalanı’nda 37 kişinin ölmesine neden olan intihar saldırısıyla ilintili olduğu belirtilmişti. “Kafkaslar Emirliği” adlı bir grubun liderliğini yapan ve Kafkaslar’da İslam devleti kurmak isteyen Umarov, Moskova’daki birçok şiddet olayının sorumluluğunu üstlenmişti. ABD yönetimi de Umarov’un yakalanması için gerekli bilgiyi sağlayacak kişilere 5 milyon dolar para ödülü vereceği vaadinde bulunmuştu. Polisten gözdağı Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu’nun (AYÖP) 19 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirdiği eylem öncesinde, Yenimahalle Güvenlik Şubesi’nin sabit telefonundan, etkinliğe katılacak tüm AYÖP il temsilcilerinin aranarak “Ankara’ya gelmemeleri”, geldikleri takdirde yasal işlem yapılacağı konusunda “uyarıldığı” ortaya çıktı. SURİYE’DE HACILARA SALDIRI İki Türk yaralandı Dış Haberler Servisi Suudi Arabistan’dan dönen Türk hacıları taşıyan bir otobüs, Suriye’de silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda otobüsün şoförü Naci Özata ile yolculardan Cemil Karlı yaralanırken camları kırılan otobüsün birçok yerine kurşun isabet etti. Otobüsteki hacıların kasap oldukları ve Suudi Arabistan’a iş seyahati için gittikleri öğrenildi. Saldırının dün sabaha karşı Suriye’nin Hama kenti ile Humus kenti arasında meydana geldiği bildirildi. İki otobüs Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaparken yaralanan Karlı ve Özata hastanede tedavi altına alındı. Karlı, eli silahlı bir grubun bir anda kendilerine ateş açmaya başladıklarını söyledi. Dışişleri Bakanlığı ise saldırının ardından bir açıklama yaparak Suriye için yaptığı seyahat uyarısını yineledi. Açıklamada, vatandaşların mecbur kalmadıkça Suriye’ye gitmemesi istendi. barınma, ardından eğitim ve kültürel haklar geliyor. Günümüzde devletlerin gücü sadece ekonomik büyüklükle değil, yukarıda sıraladığımız temel haklara dayalı insani gelişme düzeyiyle de ölçülüyor. BM Kalkınma Programı’nın her yıl kasım ayı başında açıkladığı İnsani Gelişme Endeksi’ne göre 2011 yılında, 187 ülke arasında 92’nci durumdayız. Ekonomide ilk 20’de olduğumuz düşünülürse, ülkemizde refahın eşit paylaşılmadığının somut bir göstergesi. ??? Çağdaş bir ülkede devlet, yurttaşının yaşam ve sağlık hakkından birinci derecede sorumludur. Eğer devlet bir kişiyi hapse atmışsa, onun bu iki temel hakkından tümüyle sorumludur. Türkiye’de ise hapistekilerin sağlıklı yaşamı devletten çok Allah’a emanet. Bu sadece Silivri için geçerli değil, ülke çapında bir sorun. 1000 güne yaklaşan tutukluluk sürecimde, başta aynı koğuşta olmak üzere pek çok kişinin karşılaştığı sağlık sorunları karşısında yaşadıklarına tanık oldum. Öncelikle cezaevlerinin doktor sorunu var. Yazı aramızda, sık revire giden biri değilim. Ama yine de zaman zaman muayene olmak, kontrolden geçmek, kan tahlili yaptırmak gerekiyor. Bu tür nedenlerle gittiğim revirde 8 ayrı doktor tanıdım. Yanlış hesaplamadımsa en uzun kalan 3 ayı geçmedi. Arada 15 günlüğüne, 1 aylığına gelip gidenler olabilir. Doktorlar genellikle Silivri çevresindeki sağlık ocaklarından nöbetleşe geliyorlar. Kendileriyle çok kısa süreli, muayene sırası sohbetlerinden edinebildiğim bilgi kadarıyla cezaevi doktorluğu ayrı bir alan. Tüm Türkiye için yaklaşık 1500 kişilik böyle bir kadro var. Bu kadro kapsamında görev yapan doktor sayısı 50’yi geçmiyormuş. Kâşif Kozinoğlu’nun yaşamını yitirmesiyle birlikte bir kez daha ortaya çıktı ki; özellikle cezaevlerinde kalp yetmezliği, solunum yetmezliği gibi ölüm nedenlerinin yanında bir önemli neden daha var: Doktor yetmezliği! Silivri Cezaevleri zincirindeki yan yana dizili 10 hapishanede 10 bini aşkın mahpus var. Nöbetleşe gelen doktorlar çoğunlukla 23 cezaevine birden bakıyorlar. Sabah birinde, öğleden sonra ötekinde, ertesi gün bir başkasında. Cezaevleri revirinin bir üst sağlık kurumu tüm Silivri zincirinin toplamından sorumlu sağlık ocağı. Burada da uzman doktorlar haftada bir gün bulunuyor. Örneğin perşembe kulak burun boğaz, salı göz... Onlar da Silivri Devlet Hastanesi’nden ya da İstanbul’daki değişik hastanelerden nöbetleşe geliyor. ??? Doktorlara yardım edecek kişiler infaz koruma memurları arasından seçiliyor. Öteki alanlardaki memurların görev yerleri sürekli değişiyor. Onlar için “her şeyi koruma memurları” demek de mümkün. Revir, ilaç, reçete, dosya, tahlil sonucu gibi işlemler nedeniyle biraz daha yerleşik eleman gerektiriyor. O yüzden buraya verilen memurlar genellikle değiştirilmiyor. Zamanla işin “inceliklerini” öğreniyorlar, kimin ne hastası olduğunu kestirebiliyorlar. Onlara Gar. Dr. (gardiyan doktor) diye hitap etmem hoşlarına gitmiyor değil. Revire çıkmak için dilekçe yazdığımızda sıklıkla koğuşa gelip soruyorlar: Bugün doktor yok, acil değilse yarın çıksanız olur mu? Tabii bu “hizmetlerin” tümü mesai saatleri içinde! Eğer tedaviniz ihtisas hastanesini ya da büyük bir hastaneyi gerektiriyorsa, “sevk zincirine” giriyorsunuz. Zincir şöyle: Revir cezaevi sağlık ocağına gönderiyor, ocak Silivri Devlet Hastanesi’ne, orası İstanbul hastanelerine... Öncelikli olarak Haseki’ye, orayı aşıyorsa üniversite hastanelerine... En iyi sağlık hizmeti şu: Sağlığın kıymetini size öğretiyorlar ve hastalanmamaya çalışıyorsunuz! BTK’den Hrant Dink açıklaması TSK PERSONEL SAYISI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde görev yapan personel sayısını açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre TSK’de 365 general ve amiral görev yapıyor. 39 bin 975 subayın bulunduğu TSK’de, astsubay sayısı 95 bin 824 olarak duyuruldu. TSK bünyesinde 24 bin 700 uzman jandarma, 40 bin 515 de uzman erbaş statüsünde görevli istihdam ediliyor. “Uzman personel” toplamı 201 bin 379. 6 bin 829’u yedek subay, 458 bin 368’i de erbaş ve er olmak üzere askerlikle yükümlü olarak şu an silah altında 465 bin 197 asker görev yapıyor. Genelkurmay’a bağlı kurumlarda 53 bin 424 sivil personel görev yaparken, TSK bünyesinde görevli uzman personel, yükümlü asker ve sivil personel toplamı 720 bin kişi. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürüldüğü gün çevrede yapılan telefon kayıtlarının TİB tarafından silineceğine ilişkin iddialar üzerine “Kayıtlar silinmeyecek” açıklaması yaptı. BTK, davanın seyrini değiştirecek kayıtların mahkemeye gönderilmemesine ise “mevzuatı” gerekçe gösterdi. Açıklamada, “En son olarak mahkemenin talebi 16 Kasım 2011 tarihinde TİB’e intikal etmiştir. Bu talep üzerine 2011 yılına ait olan baz bilgilerinden mahkeme kararlarında belirtilen tarih ve saat aralığındaki iletişimin bilgileri tespit edilecektir” denildi. 365 general görevli C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle