28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Birçok ciddi ameliyat yapılamıyor, birçoğu hastane zincirlerinde çalışmaya mecbur bırakılıyor 7 Öğretim üyeleri isyanda SİBEL BAHÇETEPE Deve mi Kuş mu? Medyamız “Devletin PKK ile görüşmelerini sürdürdüğünü” yineledikçe kafam karışıyor. Zira gerçekte amaçlanan, Milli İstihbarat Örgütü ile Öcalan’ın liderliğindeki terör örgütü arasında sürdüğü artık gizlenme gereği bile duyulmayan ikili görüşmelerse o masa etrafında buluşan taraflardan birisinin aslında başımızdaki hükümet, dahası Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AKP’nin tek başına oluşturduğu siyasal iktidar olduğunu bilmeyen mi var? Ama dokuzuncu yılını 18 Kasım’da dolduran bu tek başına iktidar gücü, tam bir ironi izliyor ve bazen bukalemunlar gibi renk değiştirmeyi, kendi açısından ustalıkla başarıyor. Adeta uç denilirse deve, koş denilirse kuş olduğunu söyleyerek yük taşımaktan kaçınan yaratığı anımsatıyor! Dokuz yılda sağladığı başarının genel seçimlerde halkın yüzde ellisinin oyuyla desteklenmesine yol açtığını söyleyerek haklı olarak övünüyor. Ama ortaya çıkmaya başlayan eksilerini görmek bile istemiyor. Medyamız, Erdoğan’ın Time dergisine kapak adamı seçildiğini sabah akşam tekrarlayan haberlerinde, söz konusu dergideki yazıda 66 gazetecinin cezaevine konularak tutuklanmış olduğunun belirtildiğine yer vermeye çekiniyor. Devlet hava meydanlarının terminallerine yolu düşenler buradaki VIP yolcusu için ayrılmış salonlarda yığın halinde yandaş gazeteler görüyor; örneğin Cumhuriyet, Sözcü Vatan gibi gazetelerin Diyojen feneriyle arandığının tanığı oluyorlar. Hayrettir, bir tek muhalefet milletvekili zahmet edip Ulaştırma Bakanı’na DHMİ Genel Müdürlüğü ile THY’nin yolcuları için kaç adet Star, Yeni Şafak ya da Zaman satın aldığını, öteki gazetelerden hangilerinden, ne kadar alındığını sorarak besleme basının Hazine’den nasıl desteklendiğini sorma gereğini bile duymuyor! Bu ayrım yaşamsal sorunlarda da kendisini fazlasıyla hissettiriyor. Mesela, PKK terörünün masa başında nasıl çözüleceğini soranlara doyurucu yanıt vermek yerine Başbakan, muhalefeti sürekli haşlayan bir politika sergilemeyi daha yararlı görüyor. Oysa Kürt sorununu çözmek isteyenler için muhatap olması gereken bir parti var. Kısaltılmış olarak BDP adını taşıyan Barış ve Demokrasi Partisi’ni muhatap almak varken Başbakan’ın, onu düşman ilan edecek kadar karşısına almasının anlamı nedir? Sayın Erdoğan “Kürt açılımı ile” Güneydoğu’da yoğunluk oluşturan, öte yandan ülkenin önemli kentlerinde de oturan Kürt kökenli yurttaşların oylarının tek adresinin AKP olacağını amaçlayan bir senaryoyu vizyona getireceğini sanmıştı. Kısmen bu yöntemin de başarılı olduğu söylenebilir: Ancak, şişeden çıkan cin öncelikle BDP için giderek güçlenen bir politik öğe olmaktadır. Nitekim artık hükümetle Öcalan arasında sürdürülen görüşmelerin İmralı’daki özel E tipi cezaevi yerine dışarıda şimdilik neresi olduğu söylenmiyor yapılması BDP Eşbaşkanlığı’nca talep edilmiştir. Öcalan’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olduğu elbette biliniyor. Ama artık iktidarla terör örgütü arasında silahların susturulması için sürdürülen görüşmelerde masaya oturacak kişinin, MİT Başkan Yardımcısı’nın da kullandığı deyişle “Sayın Öcalan”ın bizzat kendisinin olması gerektiği, bir önkoşul olarak gündeme getirilmiştir. ??? 18 Aralık’ta tek başına iktidar olduğu zaman merhum Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümetinden sıfır terör devralan bugünkü iktidar, bir temsilcisini olsun selefi Başbakan’ın ölümünün beşinci yılında Devlet Mezarlığı’ndaki gömütüne göndermeyi bile düşünmemiştir. AKP hükümetinin birinci basamak sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ile başlayan ve katkıkatılım payları, performansa dayalı hekim ücretleri, aile hekimliği ve son olarak kanun hükmünde kararnameye (KHK) dayandırılarak çıkardığı tamgün çalışma ile devam eden uygulamaları, öğretim üyelerini çalışamaz hale getirdi. Özellikle, eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yapıldığı üniversite hastaneleri, son uygulamalar ile çıkmaza girdi, üniversite hastanelerinde birçok ciddi ameliyat yapılamaz hale gelirken; çok sayıda öğretim üyesi uluslararası hastane zincirlerinde güvencesiz çalışmaya mecbur bırakıldı. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Sağlık çaCerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde dalışanları, AKP hükümetinin sağlık alahili ve cerrahi bilimlerdeki toplam nında kanun hükmünde kararnameyle 422 hekimin 176’sı; Çapa Tıp Fayaptığı yıkımı, cüppelerini giyerek prokültesi dahili ve cerrahi bilimlertesto etti. Geçen hafta olduğu gibi yide de toplam 375 hekimin 162’si ne Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakülhasta muayene edemez ve ametesi Hastanesi’nde toplanan öğliyatlara giremezken, İstanbul’daki üniversite hastanelerinde karaciğer nakli yapılamadığı belirtildi. Sağlık alanındaki son uygulamalarla ilgili önceki gün İÜ Baltalimanı Tesisleri’nde yazarlar ile bir araya gelen İÜ Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakülteri; İstanbul’da üniversite hastanelerinsi (CTF) öğretim üyeleri, hükümetin de karaciğer nakli gibi yapılmadığını, bu Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin olum işlemin yalnızca özellerde yapıldığına suz etkilerinin her geçen gün arttığı dikkat çektiler. na dikkat çektiler. İÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Son çıkan KHK ile birlikte İstanbul Dalı Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa ve Çapa “Performansa dayalı tamgün sistemi Tıp Fakültesinde dahili ve cerrahi bi daha fazla işlem, daha fazla kazanç ve limlerde hekimlerin yüzde 50’ye yakı kârlılık üzerine kurulmuştur. Ne kanının hasta bakamadığını, ameliyatlara dar tahlil, tetkik o kadar para anlagiremediğini anımsatan öğretim üyele yışı olan performans sistemi, muaye Ameliyat sayıları düştü İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Huri Özdoğan ise üniversite hastanelerinde çalışan hekim sayılarında da azalmalar yaşandığını belirtti. Hekimlerin sayı yetersizliğinden endoskopi ünitesi, androloji operasyonları, hasta danışmada, asistan ve yan dal uzman eğitiminde ciddi sorunların olduğunu anımsatan Özdoğan, “Ürolojide günde 15 olan ortalama operasyon sayısı 4’e düştü. CTP ortopedi ve travmatoloji anabilim dalında da çalışan 11 öğretim üyesi 2’ye indi, operasyon sayısı 4’te 1 oranında azaldı. Tümor ve ayak operasyonlarında ciddi sorunlar bulunuyor, omurga ameliyatları nadiren yapılıyor. Nöroradyolojide, jinekolojik onkolojide nöroşirürji, iç hastalıkları onkoloji, iç hastalıkları romatoloji bölümlerinde hekim sayıları 2’lere kadar düştü. İşler ciddi oranda aksıyor.” G rev günü İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa ve Çapa tıp fakültelerinde görevli öğretim üyeleri, uzman ve asistan hekimler, sağlık çalışanları ve tıp öğrencileri, tıp fakültelerinde ve sağlık alanında yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacıyla bugün grev yapacak. Hastanede, acil vakalar dışında hiçbir hizmet verilmeyecek. Hekimler, bugün saat 09.00’dan itibaren İstanbul Tıp ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde kurulan “g(ö)rev” çadırının önünde toplanacak. Saat 10.00’da İstanbul Tıp ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinden başlayarak, toplu olarak İstanbul Tıp Fakültesi’ne doğru yürüyüşe geçilecek ve saat 12.00’de İÜ Tıp Fakültesi’ndeki çadırın önünde basın açıklaması yapılacak. CÜPPELİ PROTESTO retim üyeleri ve sağlık çalışanları, iş güvencelerinin ellerinden alındığını, sağlığın paralı hale getirildiğini vurguladı. Çalışanlar hastanelerin işletme, çalışanların köle, hastaların da müşteri olmaması amacıyla her gün saat 10.30’da hastane önünde toplanacaklarını bildirdiler. (HİCRAN ÖZDAMAR) ne edilen hasta sayısında, yatan hastaların ameliyat edilmesi ve tetkik sayısında artışlara yol açıyor. Eğitime ve araştırmaya ayrılan zaman da azalıyor” dedi. Eğitim ve araştırma hastanelerinin 20052010 karşılaştırmasını yapan Tükel, toplam hekim sayısının yüzde 12, poliklinik sayısının yüzde 36, yatan hasta sayısının yüzde 42 arttığını, 2010’da ise her 1000 kişiden 116’sının ameliyat edildiğini, buna karşın akademik yayın sayısında yüzde 51 gibi ciddi bir azalma olduğunu kaydetti. Çok sayıda tıp fakültesi açıldığını anımsatan Tükel, “Tıp fakültesi öğrenci kontenjanları eğitim altyapısını zorlayacak şekilde arttırılıyor” dedi. Tükel, toplam muayene sayısında da ciddi artışlar olduğunu vurguladı. ‘Muharrem Ayı’nda da iftar verilsin’ ? Haber Merkezi CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, TBMM’ye bir dilekçe vererek Muharrem ayında da Meclis yemekhanesinde iftar verilmesini istedi. Akkiraz dilekçesinde 26 Kasım7 Aralık tarihlerini kapsayan Yası Matem orucu dönemi için “Tıpkı Ramazan ayında olduğu gibi Meclis yemekhanesinde iftar yemeği verilmesi için gereğini arz ederim” ifadelerini kullandı. RAHMİ SALTUK’UN 21 YAŞINDA HAYATA VEDA EDEN OĞLU BARAN, SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI MHP’den Beşir Atalay için gensoru ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP, Van depreminde koordinasyondan sorumlu ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında gensoru önergesi verdi. MHP Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır imzasıyla sunulan önergenin gerekçesinde, Başbakan Tayyip Erdoğan, Atalay ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yaptıkları açıklamalara yer verildi. Baran Saltuk’un TKP bayrağına sarılı cenazesi Etiler’deki Ulus Mezarlığı’nda toprağa verildi. Okmeydanı Cemevi’nde taziyeleri kabul eden Rahmi ve Asuman Saltuk çifti ayakta durmakta zorluk çekerken, anne Asuman Saltuk, “Sadece 21 yaşındaydı oğluma doyamadım” diye ağladı. ‘Ölüm sana yakışmadı’ İstanbul Haber Servisi Halk müziğinin özgün sesi Rahmi Saltuk’un oğlu, TKP üyesi Baran Saltuk (21) dün son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine ailesi, yakınları, parti üyeleri ile çok sayıda sanatçı ve birçok siyasetçi katıldı. Ulus Mezarlığı’nda toprağa verilen Baran Saltuk, önceki gün Şişli’deki evinin camından düşerek yaşamını yitirmişti. Baran Saltuk için dün öğlen Okmeydanı Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Cemevinde taziyeleri kabul eden Rahmi ve Asuman Saltuk çifti ayakta durmakta zorluk çekerken, yakınlarına sarılarak ağlayan anne Asuman Saltuk, “Sadece 21 yaşında idi. Oğluma doyamadım. Ölüm sana yakışmadı oğlum” diye ağladı. Törene eski DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, eski CHP milletvekilleri Mehmet Sevigen, Berhan Şimşek, TKP Genel Başkanı Erkan Baş, DİSK Tekstilİş Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak, Şişli Bele KURT’UN ÖLÜMÜNE SAVUNMA! ‘BABACIĞIM İYİ GECELER’ Olayla ilgili soruşturma başlatan savcının bilgisine başvurduğu Rahmi Saltuk, “Anahtarını düşürmüş, ablası İlke’yi aramış. Saat 05.00’te oğlumla koridorda karşılaştım. Bana sarılmak istedi. ‘Babacığım iyi geceler’ dedi. Ben de ‘Saat beş oğlum, bu saatte iyi geceler olur mu’ dedim. Baran’ın odasının kapısını açtığımda sigara içiyordu. ‘Saat 5’te bu ne oğlum’ dedim. Sonra uyumuşum. Saat 07.00 sıralarında polisler gelmişti. Olayın araştırılmasını istiyorum. Düşmüş olabileceğini düşünüyorum” dedi. TKDK’de sınava ‘teknik neden’ iptali ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun (TKDK) uzman kadrolarına atama yapmak amacıyla 19 Kasım’da gerçekleştirdiği Uzman ve Destek Personel Alım Sınavı’nda bazı soru kitapçıklarının yetersiz kalması nedeniyle adaylar saatlerce bekledi. TKDK, 5 binin üzerinde adayın girdiği sınavı “elde olmayan teknik nedenlerden” ötürü iptal ettiğini duyurdu. Libyalı muhalifler barda darp edildi ? İstanbul Haber Servisi Libya’dan İstanbul’a getirilen ve özel bir hastanede tedavileri süren Ebu Aisha Muhammed ile Abdül Manan Ebu Gül, önce gittikleri barda darp edildiklerini, ardından da kaldırıldıkları hastanede kötü muameleye maruz kaldıklarını öne sürdü. Muhammed, barda darp edildiğini ve 4 bin Avro’su ile cep telefonunun alındığını hastanede de vücudunun çeşitli yerlerine enjektör ile vurulduğunu söyledi. diye Başkan Yardımcıları Kahraman Eroğlu, Engin Akman ve Kazım Sizer, Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, sanatçılar Arif Sağ, Sadık Gürbüz, Edip Akbayram, Ali Rıza Binboğa, Mazlum Çimen, Tolga Çandar, Taner Özdemir, Emre Saltık, Ferhat Tunç, Pınar Sağ, Suavi, Nurettin Rençber, Aydın Öztürk, Aynur Haşhaş, Menderes Samancılar, yazarlar Sönmez Targan, Okay Gönensin, Aydın Ilgaz, Veli Saltık ve Muhsin Kızılkaya ile gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, yazarlarımız Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Coşkun Özdemir, İdare Amiri Hüseyin Gürer ve TKP’li arkadaşları katıldı. ‘Ciğerleri dağlıyor’ Cenaze törenine CHP Genel Baş kanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in eşi Yrd. Doç. Meltem Ünal Erzen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve İstanbul Barosu da çelenk gönderdi. Sevigen, evlat acısının dayanılmaz olduğunu, bunu, yaşayanların en iyi bildiğini belirterek “Ateş düştüğü yeri yakıyor. Rahmi Saltuk’un acısını paylaşsak da kolay değil, insanın ciğerlerini dağlıyor. Ölümü konduramadığımız güvercinler böyle bir bir uçuyor” dedi. Erkan Baş da Baran’ın çok çalışkan bir partili olduğunu vurgulayarak “Türkiye’nin içinde bulunduğu bir ortamda değerli gençlerimizden birini yitirdik. Çalışkan, sevdiğimiz bir kardeşimizdi” diye konuştu. Edip Akbayram da “Çocukluğunu biliyoruz, Baran’ın. O da bizim bir evladımızıdır. Çok çalışkan, sorumlu bir birey, aydın bir insan. Böyle olması bizi üzdü” dedi. ‘Kargaşada bulunmasaydı’ Haber Merkezi Muğla Üniversitesi’nde 2010 yılında çıkan olaylar sırasında öğrenci Şerzan Kurt’un polis kurşunuyla öldürülmesi iddiasıyla ilgili tazminat davasında savunması istenen İçişleri Bakanlığı, mahkemeye ilginç bir cevap gönderdi. Bakanlığın savunmasında “Kendisinin o saatte o kargaşa içinde bulunması bu sonucu doğurmuştur” denildi. Buna tepki gösteren BDP’li Ayla Akat Ata, güvenlik güçlerinin yaşam hakkını tanımadığını söyledi. Muğla Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde okuyan 21 yaşındaki Kurt, 12 Mayıs 2010’da kentteki olaylar sırasında, iddiaya göre, polis memuru Gültekin Şahin’in silahından çıkan kurşunla ölmüştü. ‘Ölümünden kendi sorumlu’ C MY B C MY B Baransu: Ekşi Sözlük kapatılsın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazeteci Mehmet Baransu ve yayıncı Rasih Yılmaz Ekşi Sözlük’ün kapatılmasını istedi. Taraf yazarı Baransu Ekşi Sözlük’le ilgili, twitter’da “Allahıma ve peygamberime küfrediliyorsa demokrat olmak falan umrumda değil. Demokrat değilim bu rezillik karşısında. Demokratlık batsın. AKP, CHP, MHP ve diğer partiler. Ekşi Sözlük’ün rezilliği karşısında bir şeyler yapmayacaksanız, oy istemeye gelmeyin. Bu rezillik karşısında tepki vermeyen Müslüman değildir” dedi. Baransu, tüm Müslümanlardan kampanyaya destek vermelerini istedi. Ekşi Sözlük ise yaptığı açıklamada kampanyayı başlatan kişileri eleştirdi, Sitedeki içeriğin nefret söylemi ve hu kuka aykırılık içermemesine özen gösterildiğine değinilen açıklamada, kendilerine doğrudan veya BTK üzerinden her hukuki başvurunun değerlendirildiği belirtildi. Ekşi Sözlük yönetimi, kampanyayı başlatan kişilerin haklarında girilen içeriği sildirmek istediklerini ancak bu isteğin olumsuz karşılanması üzerine bu kişilerin bir karalama kampanyası başlattığı vurgulandı. Şahin cezaevine konulurken dava Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanmıştı. Şahin, “olası kasıtla nitelikli adam öldürme” savıyla halen yargılanıyor. Bu arada Kurt ailesinin avukatları Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açtı. Bakanlık adına hukuk müşaviri Ahmet Hamdi Nayir, 23 Eylül 2011’de verdiği yanıtta tek sorumlu olarak Kurt’u gösterdi. Savunmada, “Dava konusu olayda polis Gültekin Şahin’in, amirinden izin almak suretiyle havaya birkaç el ateş ettiği ancak davacıların yakınının, yapılan ateş sonucu vefat ettiği anlaşılmaktadır. Olayların bu noktaya gelmesinde kusur Şerzan Kurt’a aittir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle