18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2011 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ÖGM’ler Kaldırılmalıdır ‘Bu Vatan İçin Kimimiz Öldük, Kimimiz Nutuk Söyledik’ Orhan Veli “Garibanın çocuğu iki gün geç kalsa yaka paça, yakalama çıkarılır götürülür, bir de vatan haini damgası vurulur. Bunlara ne diyeceğiz! Vay güzel ülkem vay...” “Memlekette bir şehidin bedeli on bin Avro, vay beee!” “Paran varsa öde, canın sağ olsun, yoksa bir hiç uğruna öl, vatan sağ olsun, geride kalan yakınlarına da kendilerini idare edecek bir maaş, hepsi olup gidiyor. Ölen, gençliğinin baharında öldüğüyle kalıyor...” “Zengin çocukları için bedelli askerlik çıkarılıyor, bunun bedeli ağırdır. Bu toprağın altı var efendiler, dinimiz kıldan ince kılıçtan keskincedir. Bunun hesabını nasıl vereceksiniz acaba?” “Paran varsa canın sağ olsun, paran yoksa vatan sağ olsun.” “Şimdi şu geride bıraktığımız yıllara bakın, hangi şehidin ailesi zengindi, ne zaman İstanbul’un o zengin lüks semtlerinden bir şehit cenazesi kalktı, hiç gördünüz mü?” “Ohh ne âlâ, fakir ailelerin çocukları 1920 yaş doldu mu doğru askere.” “Şu bedelliyi referanduma sunun.” “Toplanan parayı şehit aileleri alsın, başkalarının cebi dolmasın.” “Sosyal devlet anlayışı bu mu? Zengin parasını verecek bedelli askerlik yapacak, parası olmayan da zorunlu askerlik yapacak! Devlet herkese eşit davranmak zorunda değil mi?” “Van’daki depremi bahane ederek bedelliyi çıkarıyorlar. Yazık bu ülkenin gariban insanlarına!.. Yüzde 90’ı gariban, fakir olan bu ülkede yüzde 10’luk kesimi memnun etmek için çıkıyor bu yasa. Ben de 18 ay askerlik yaptım yapmasına, karşılık alacağınız para tutarının bizlere ödenmesi gerekir.” “Bu vatan için canımızı veririz diyenler, nedense hep asker kaçağı oluyor...” “Bu memlekette kim bedelli askerliği çıkarır ve de desteklerse vatan hainidir. Bu bedelliyi bekleyenler de vatan hainidir. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Anlayan anladı...” “Suç bunlarda değil, 15 ay askerlik yapan saflarda, vatan borcuymuş, ülen nasıl borç, 5 bin Avro’su olmayana 15 ay, bu memlekette adalet anlayışı budur, kaçın askerlikten, en iyisi...” “Gariban çocukları varken ne gerek var bunlar askerlik yapsınlar! Adaletin kimden yana olduğu belli değil mi, bu güzel ülkemiz de? Başkaca diyecek bir şey yok zaten... Altta kalanın canı çıksın.” Ben internette okudum bu sözleri!.. Vatandaş “bedelli” konusunda, açık açık konuşuyor! İster duy, ister duyma, ister dinle, ister dinleme!.. İşte halkın sesi, seslenişi... Hukuk herkes için diyerek ve konuya hukuk penceresinden bakarak, hukuk devletinin varlığı ve hukukun üstünlüğü için, ÖGM’ler bir başka isim veya görünümde devam ettirilmeden, mutlaka ve ivedilikle kaldırılmalı, bunun için de hukuksal ve demokratik yollar en etkili biçimde kullanılmalıdır. Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU YargıSen Başkanı doğrudan etkili olduğu bu süreç karşısınlli yıl önce Fransa’da, hukuk da, savcılarca düzenlenmesi gereken iddevletine tecavüz eden yapıları dianame metinlerinde rastlanmaya başlanedeniyle hukuki sapıklık olarak bile eleştirilen DGM’ler, ül nan “...şube müdürlüğümüzce yapılan kemizde 2005 yılından beri Özel Görevli çalışmalar...” gibi polise ait ifadeler de Mahkemeler (ÖGM) adıyla faaliyetlerini artık garipsenmemektedir! Adliyedeki soruşturmalar yanında yarsürdürebilmektedir. ÖGM’lerin görevlerinin önemli bir bö gılamalar da bu polisiye işlemlerin tekrarı veya ileri adımı olarak ÖGM’ler üzelümünü, iktidara karşı işlendiği ileri sürinden yürütüldüğü için, hukukun üstünrülen suçlar oluşturduğu için, hem lüğünün yerini, iktidarın bakışını yansıÖGM’ler, hem de baktıkları dava ve sotan uygulamalar almıştır. Yargı süreci ruşturmalar iktidarın ilgisini çekmektegibi gösterilse bile, böyle bir işleyişte dir. Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin gerçek anlamda yaşama geçirile hukuksal bakış sergilenemediğinden, adil soruşturma ve adil yargılama koşulmemesi, iktidarın ilgisini çeken bu alanları ortadan kalkmıştır. Hukukun üstünda etkin olmasını sağlamaktadır. lüğü, etkinliği ve egemenliğinin sağlana2010 yılında yeniden oluşturulan maması, yargının yargıya, soruşturmalaHSYK, bu mahkemelere ayrıca mercek rın da savcılara bırakılmaması, ÖGM’ler tutarak, kamuoyunda bile hukuku gözetüzerinden yaşananları “yargısız infazlamediklerine yakından tanık olunan yargıç ve savcıları ya görevlerinde korumuş ra” dönüştürmüştür. ya da terfi ettirmiştir. Soruşturmaya uğzayan tutuklamalar rayan, bir başka göreve atanan ya da Suçlanmak, tutuklanmanın uygulamaemekliliğe zorlananlar ise hukukun üstünlüğünü gözeten mesleki kimlikleri ile da aranan tek koşulu olarak kullanılmaktadır. Koşulları oluşmadan gerçekleştiriöne çıkan yargıç ve savcılar olmuştur. len, yine süresi uzayan tutuklamalar, ceBöyle olunca ÖGM’lerde, oradaki sürezanın infazına dönüştüğünden, yargılace gönülden hizmet eden veya HSYK malar başlarken aslında fiilen sona erkarşısında yargıç güvencesi ortadan mektedir. Çünkü bu yönüyle mahkeme kalktığı için, bu güce boğun eğdirilerek önündeki süreç, cezanın infaz edildiği görev yapan yargıç ve savcılar toplandönemin bir parçasını oluşturmaktadır. maktadır. Kalan az sayıdaki yargıç ve Böyle olunca silahların eşitliği, adil yarsavcı ise haklarında yapılan işlemlere gılama ve adil soruşturma koşullarının muhatap olarak veya sırada olduklarını etkin sağlanması bir yana bunların sağlabilerek ama ödün vermeden görevlerini nacağı ortam, yaşanacağı yargılama kalhukuksal çerçevede sürdürmektedir. mamaktadır. ktidarın yanında ÖGM’ler nedeniyle İstanbul, DiyarbaDarbe veya olağanüstü dönemlerde, ya kır ve Erzurum’daki dava ve soruşturmaiktidar gücünün uygulayıcısı olarak olalar başta olmak üzere, saymakla bitmeğanüstü mahkemeler devreye sokulmakyen hukuksuzluklar her geçen gün artata ya da bu gibi dönemlerde yargı barak devam etmektedir. ğımsızlığı ve yargıç güvencesi gerçek Sav, savunma, karar organları arasında anlamda sağlanamadığı için, gücün yasilahların eşitliğinin söz konusu olmamanında yer alan yargı mensupları ve mahsı bir yana, savunma görevini yerine gekemeler ortaya çıkmaktadır. İşte bugün tirmek bile artık ÖGM’ler önünde suçde ÖGM’ler, gücün yani iktidarın yanın lanmaya dayanak olabilmektedir. Müda konumlandırılmış yapılanmalardır. vekkilini savunurken Avukat Turgut ÖGM’lerdeki soruşturmalar çoğunluk Kazan, darbe veya olağanüstü dönemla, iktidar karşısında güvencesizliğin öte lerde yaşanmadık biçimde, kendisini Tesinde, iktidara bağlı ve uygulayıcısı olan, rörle Mücadele Yasası’ndan sanık olarak adli kolluk kurulmadığı için bu görevi de ÖGM önünde bulabilmiştir. Erzurum’daüstlenen polisin, iktidarın istek veya bek ki hukuksuzluğa, yaşanan hukuk rezalelentileri çerçevesindeki işlemleri temelitine dikkat çekmek için, “Fakülte bitirne oturtularak başlatılmaktadır. Savcılamekle hukukçu, cüppe giymekle yarrın bizzat yapması gereken, özellikle örgıç olunmaz. Önce hukuksal anlamda gütlü suç iddiasına dayalı soruşturmalar bir mahkemenin varlığı gerekir. Bubu eksende başlatıldığı için de soruşturnun için de bağımsızlık, tarafsızlık ve malar başlangıç aşamasında bile fiilen adillik şarttır” dediğim için, aylar sonra savcılara bırakılmamakta, devamındaki benim de hakkımda soruşturma açılabilmiştir. ÖGM’leri evrensel ölçekte değeryol haritası da aynı anlayışla, polis üzerinden çizilmektedir. Siyasi iktidarın lendirirken İHAM (İnsan Hakları Avru E U pa Mahkemesi) ölçütlerini bile hatırlatmak, soruşturma konusu yapılabiliyorsa; ÖGM’lerin, süreci yönetme aygıtı oldukları, ancak yaşananları hukuksal meşruiyet içinde göstermek için, yargı organı gibi kullanıldıkları görüşü de bu örneklerle bile ayrıca doğrulanmaktadır. Örgütlü suçlarla etkin mücadele için uzman mahkeme gerekçesiyle kurulan, ancak uzmanlık eğitimi almış hiçbir görevlisi de olmayan ağır ceza mahkemesi düzeyindeki ÖGM’ler, diğer ağır ceza mahkemeleri gözetildiğinde hukuk birliğini de ayrıca ortadan kaldırmaktadır. İşlenmiş bir suçu ortaya çıkarmak için bile değil, potansiyel olarak herkesi izlemeye ve suç yaratmaya da yönelik kullanılan iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması, teknik araçlarla izlenme, varlığı veya yokluğu bile bilinmeyen gizli tanık gibi yöntemlerin koşulsuz ve kuralsız biçimde uygulanması, hukuka aykırı ya da hukuksal yönden denetlenemeyen kanıtlara dayanılması, bu mahkemeleri daha da “özel” kılmaktadır!.. Ülke gündemi, ÖGM’ler üzerinden yürütülen işlem ve soruşturmalarla oluşturulabilmektedir. İktidarın diliyle konuşmayan, gözüyle bakmayan, hatta dikkatini çeken herkes de potansiyel olarak, bu yapılanmadaki ÖGM’lerin ilgi ve görev alanında kalmaktadır. Bu kapsamda olup da henüz ÖGM önüne çıkartılmayanlar için, bu durumun kendilerine ve dosyalarına henüz sıra gelmediğinden kaynaklandığını söylemek, yaşananlar karşısında hiç de abartılı olmayacaktır. Kim O?.. Depremden bir süre sonra, aklımda kalan bir fotoğraf: Bir felaketzede, muhtemelen evinden geri kalan bir eski tahta kapıyı sırtına almış götürüyordu... Nereye?... O da bilmiyordu belki... ? Uzun zaman o afetzede adamı ve kapısını düşündüm... Düşündükçe yavaş yavaş kapı benim sırtıma geçti... Sırtımda bir kapı ile dolanmaya başladım bir zaman... ? Ben de kapımı kimseye vermezdim... Çünkü duvarları kimse girmesin diye yaparlar, varsın yıkılsın... Ama kapı girilsin diyedir... Gelendir... Beklemektir... Kavuşmaktır... Umuttur kapı... ? En çok yalnız insanlar kapıların anlamını bilirler... Yazı hocam, ustam Ahmet Nadir, İstanbul’da bir apartmanda yapayalnız yaşadığı yıllarda yazmıştı o şiirini: “Kendi kapımı çalıp, merdiven altına saklandım kimi geceler Komşular Kimsesi yok demesinler...” ? Duvarlar olmasa olmasın, alıp giderdim kapımı... Boş arsada arada bir geçerdim içinden... Belki arkasında oturur, belki de arada bir “Kim o?” derdim... Ya da canım mı istemedi; hani evde yokmuşum gibi yapardım, boş arsadaki kapımın arkasında... Ama bir hasret, bir özlem, bir umut varsa... Durup durup seslenirdim: “Kim o?..” Kimse varsa da... Yoksa da... ? O adam... Kapısını sırtına almış giden adam... Aslında kapıyı değil, o kapıdan “gelecek” olanları kaybetmek istemiyordur belki... Belki kapı olmazsa “gelmezler” diyordur... Belki yitirmek istemediği kapının çalınışıdır... Ya da açılışı... Özlemini taşıyordur aslında sırtında... Umuttur sırtındaki kapı... ? Ben de olsam... Kapımı kimseye vermezdim... Çalsa da çalmasa da seslenirdim: “Kim o?..” Gücün hukuku ÖGM’ler, hukuksallığı bile tartışmalı mevzuatının da ötesine geçen uygulamalarıyla kendi hukukunu yaratmış, sonuçta gücün hukuku bu yolla uygulama alanı bulmuştur. ÖGM’leri hukuk içinde göstermek için, tepkiyle karşılanan tutuklamalardan sınırlı sayıda tahliyeler gerçekleştirilebilecek, meşruiyetleri için de toplum önünde bu aşamada KCK gibi davalar sömürü konusu yapılabilecektir. Ancak hiçbir gerekçe, ÖGM’lerin varlığını haklı gösteremez. Geçmişte iktidar, hükümlü Erdoğan’ın TBMM’ye girebilmesi için, muhalefetin de desteğini alarak anayasa değişikliğine gidip, sonrasında ise ÖGM’leri kurarken bugün muhalefetin aynı sonucu hukuksal çerçevede masumiyetleri de bulunan ÖGM’lerde tutuklu milletvekilleri için bile sağlayamaması, yine de ÖGM’ler konusunda umutsuzluk yaratmamalıdır. Hukuk herkes için diyerek ve konuya hukuk penceresinden bakarak, hukuk devletinin varlığı ve hukukun üstünlüğü için, ÖGM’ler bir başka isim veya görünümde devam ettirilmeden, mutlaka ve ivedilikle kaldırılmalı, bunun için de hukuksal ve demokratik yollar en etkili biçimde kullanılmalıdır. İ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle