28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2011 PERŞEMBE 6 ALEVİ ÖĞRENCİSİNİ DÖVDÜ HABERLER Kırmızıgül’ün 5. celsede beraatı, 6. celsede 45 yıla kadar cezalandırılması istendi 4 yıl sonra hâkim karşısında HİLAL KÖSE Yine tahliye yok HİLAL KÖSE İslamı Ham Yapmak İslam dünyasının neden Batı’nın güdümünde, yoksul kitleler yığını olduğunu anlıyor musunuz? İslam dünyası birbirini yiyen ülkelerden oluşuyor. Mezhepler/din kavgası, liderlikminik hegemonya yarışı... Kendi aralarında ticareti, kültürü, çağdaşlığı, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini, yardımlaşmayı, dayanışmayı, bilim teknoloji ile iyi ve güzel politikalar geliştirmekten aciz ülkeler topluluğu! İsrail yanı başlarında, onu bile örnek alabilecek bir tarihsel, politik, ülke inşa bilincinden yoksunlar. Ama sıra birbirlerini yemeye gelince, dünyada ellerine su döken yoktur. Bu yarışta da hep Batılı güçlere dayanırlar. Irak’ı kaptırdılar, 1 milyon kurban! Ama sapına kadar da “Müslüman”dırlar! İşte Libya, kaç bin kişi öldürüldü orada? Batı’nın umurunda mı, kadınların erkeklere peşkeş çekilmesi! Müslümanlar ne kadar geri kalırsa, o kadar iyi! Yeter ki zenginliklerini Batı’ya açsınlar! Şimdi sırada Suriye ve İran var! Bu iki ülkede “Müslüman halkın” kökünün kazınması acaba Suudi kralının ve diğerlerinin umurunda olur mu? Dün Bahreyn’deki Şii direnişini tanklarıyla kanla bastıran Suudi Arabistan, bugün Suriye yönetimini kınıyor. Çünkü Suriye’de de yönetim Şii ve üstelik ABD ve Batı’nın yıkacağı İslam ülkeleri arasında! Katliam yapmayın, diyor Bay Kral! Peki Irak’ta 1 milyon Müslüman öldürülürken ABD’ye de bu çağrıyı yaptın mı? Suriye’den büyükelçiliklerini geri çektiler! Ekonomik yaptırım uygulayacaklar. Ayrıca, Suriye’ye müdahale için Birleşmiş Milletler’e de başvuracaklar, ileride! Yani işi NATO’ya falan havale edecekler: Gidin Suriye’ye bombalayın! İçine düştükleri çukurun dibi yok! ??? Barışçı siyasetçiden savaşçı siyasetçiliğe soyunan Davutoğlu, Suriye üzerinde savaş ağlarını dokuyan kişi olarak ön planda! “Stratejik Derinlik” analizine, reel politikacı olunca, “savaş derinliği” kattı! İktidar, “Ulusal Konsey” adı altında birleştirdiği Suriye muhaliflerini, Esad rejimine karşı silahlı savaşa teşvik ediyor. Bunun bir zamanlar Suriye’nin bağrında PKK liderini ve arkadaşlarını barındırmasından ve Türkiye’ye karşı kullanmasından bir farkı yok! Muhalif unvanlı kaçaklardan Ammar Quarabi: “Türkiye olmadan Suriye’de iktidar yıkılmaz.” (Sabah, 1 Kasım) Başka biri, Albay Riyad el Asaad, “70 kişilik karargâhı ile Türk askerinin koruduğu kampta konuşlanmış”, Aslı Aydıntaşbaş’a konuşuyor. (7 Kasım) ??? Suriye’ye karşı “en savaşçı” rolü üstlenen Davutoğlu ve Erdoğan’a alkış var: Obama’nın Ulusal Güvenlik adamı Ben Rhodes, bizimkilere diyor ki “sert tavrınızdan memnunuz”. “Bu tavır, Suriye yönetimini yalnızlaştıracak!” (Hürriyet, 15 Kasım) Muhafazakâr Senatör John McCain: “Kaddafi tamam, Sıra Esad’da”, “Suriye muhaliflerinden gelen yabancı askeri müdahale isteği giderek artıyor.” (25 Ekim, Habertürk) Wall Street Journal: “Türkiye’nin Beşşar Esad’a karşı tavır değişikliği, ABD’ye, Şam’da rejim değişikliği için, Birleşmiş Milletler dışında bir koalisyon örgütleme fırsatı sunuyor. İran’ın Şam’daki müttefikini devirmek konusunda, Türklere yardımcı olma fırsatını kullanmalı.” (31 Ekim) ABD, Irak savaşında geri zekâlılık yaptığını, iflas ettikten, 5 bin askerini yitirdikten, 3 trilyon dolar kaybettikten sonra anladı! ??? Ama akıllandılar: “Bize gerek yok, Müslümanları birbirine kırdırmaktan daha iyi ve ucuz bir yol olabilir mi?” Suriye’yi yıkmak için koalisyonu oluşturdular. Suudiler ve Davutoğulları başrolü aldı! Her gün demeç, açıklama, savaş çağrışımları! ABD için, bugün Suriye ve İran... Yarın aynı yöntemle Suudileri halledebilirler! Sıra Türkiye’ye ve iktidara da gelebilir! Hele kendi eksenlerinden şöyle bir çıkma teşebbüsünde bulunsunlar! İktidarımız, İsrail’i bombardımana tuttuğu dönemde “Türkiye eksen değiştirdi” kampanyaları ile sonunda hizaya getirilmişti: “Suriye (ve İran) dost değil ancak düşmanın olabilir!!!” İslam dünyası, Batı’ca sömürülecek, hegemonya altında tutulacak ve birbirine kırdırılacak insanlar yığını.. Bahane her zaman vardır, bulunur! Esenyurt Ali Kul Çok Programlı Lisesi 1. sınıf öğrencisi Burak Kul’u Alevi olduğu için döven, tehdit eden edebiyat öğretmeni Zeki Yılmaz, 4 yıl sonra yargıç karşısına çıktı. Yılmaz kendisine iftira atıldığını savundu. Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davada, ikinci oturuma katılan sanık öğretmen Yılmaz, o tarihlerde hükümetin Alevi açılımının gündemde olduğunu, bunu sabote etmek isteyenlerin böyle bir iftirayı ortaya attığını savundu. Burak Kul sanıktan şikâyetçi olduğunu kaydederek şunları anlattı: “O tarihte lise bire gidiyordum. Gizem’i sandviç yerken gördü. Oruç tutmadığı için kızdı. Gizem’e Alevi olup olmadığını sordu. Bana da sen nerelisin diye sordu. Amasyalıyım deyince, ‘Alevi misin’ dedi. Evet deyince ‘O zaman benden çekeceğin var’ dedi. Ertesi gün geldiğinde ayakta birileri vardı. Oturduğum halde bana da bir tekme attı. Müdüre şikâyet ettik.” Müdürün, öğretmenin Hatay’dan sürgünle geldiğini söylediğini belirten Kul, “Sonraki hafta ‘Sen git arkaya otur’ dedi. Arkaya geçtim; arkadaşlarıma da konuşmayın, hoca bana çatmasın dedim. Tam o sırada niye konuşuyorsun diye tokat attı. Sonra karnıma yumruk atmaya başladı. Kafama vurdu” dedi. Kul’un avukatı Metin İriz, sanığın öğrenciye yönelik eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ağır cezalık suç olduğuna dikkat çekerek davada görevsizlik kararı verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti talei reddederek davayı 1 Şubat 2012’ye erteledi. Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencisi Cihan Kırmızıgül (22), Kâğıthane’de bir markete düzenlenen molotoflu saldırıya katıldığı iddiasıyla 22 aydır tutuklu yargılandığı davada dün de tahliye edilmedi. Savcı Mustafa Çavuşoğlu, “şüpheden sanık yararlanır” diyerek davanın 5. celsesinde beraat talep etmişti. Dünkü duruşmaya katılan Savcı Hikmet Usta ise 45 yıla kadar hapis cezası istedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın altıncı oturumunda Cihan’ı gözaltına alan ve gizli tanık teşhisini yaptıran polisler tanık olarak dinlendi. Mahkeme Başkanı, polis memuru Halil Kuloğlu’na “gizli tanık, ‘emniyette teşhis ettiğim bu kişi değildi’ dedi. Teşhis edilen bu sanık mı” diye sordu. Kuloğlu da “İmza attığım tutanak doğrudur. İmzamı inkâr edecek değilim. Sanığı hatırlamıyorum” dedi. Erkan Güneş ise aradan zaman geçtiği için teşhis işlemini hatırlamadığını, teşhisle ilgili savcının yazılı talimatının olup olmadığını bilmediğini belirtti. Yakalama tutanağın Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi, Cihan Kırmızıgül’ün tutukluluğunu ve BDP üyesi tutuklu 65 üniversite öğrencisinin davasını adliye önünde protesto etti. ‘Beni döven polisler’ da imzasının olan Günay Altun, “Olay yerinde geldiğimde şahsı yakalamışlardı” dedi. Tutanağa neden imza attığı sorulunca da “uygulama böyle” yanıtını verdi. Soner Ergezer ise Cihan’ın BİM markete molotof attığını söyledi. Cihan Kırmızıgül ise polislerin yalan söylediklerini belirterek “Polis Erkan Güneş, beni sorguya çeken polisti. Odaya elinde bir çay ve sigarayla geldi. Olayı anlattım beni tehdit etti. Amir Gü nay Altun ise yüzüme tekme atan polis. Çağlayan Karakolu’nun kamera kayıtlarına bakın” dedi. Avukatı Sait Tanrıverdi de “Olay yakalama tutanağı sahte. Tutanakta yazdıklarıyla söyledikleri birbirini tutmuyor. Aleyhe tek delil olay tutanağı. Polisler, fezlekeyi düzenleyen savcının yardımcıları. Burada tanık olarak dinlenmeleri de usule aykırı” dedi. Savcı Hikmet Usta, geçen celse Cihan için beraat ve tahliye isteyen Savcı Mustafa Çavuşoğ lu’nun mütalaasını kabul etmediğini belirtti. Usta, Cihan’ın “PKK terör örgütü üyesi olmak, mala zarar vermek” suçlarından 45 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Dava, 9 Aralık’a ertelendi. Cihan’ın babası Vahap Kırmızıgül, savcının ceza istemine tepki göstererek “Tüm duruşmalarda savcı değişiyor. Biri beraat etsin diyor, biri cezalandırılsın diyor. Bunlar ayrı fakültelerde mi okuyor. Hukuk bir midir değil midir?” diye isyan etti. Özkan, yeni kitabında cezaevindeki sağlık durumuna dikkat çekiyor ÇAĞDAŞ DOĞAN’DAN MEKTUP: ‘Var gücünüzle gürültü yapın ki hastaneye yetişsin’ İstanbul Haber Servisi Cezaevinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiği belirtilen eski MİT üst düzey yöneticisi Kâşif Kozinoğlu’nun ölümüyle gözler yeniden Silivri Cezaevi’nde yaşanan sağlık sorunlarına çevrildi. Ergenekon davası tutuklusu gazeteciyazar Tuncay Özkan’ın, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan “Hapiste Yatacak Olana Öğütler” adlı son kitabında, tutukluların sağlık sorunlarına dikkat çekiliyor. Doktorların Ergenekon davasının tutuklu sanıkları konusunda tembihli olduğunu ve Kuddusi Okkır gibi hastaneye sevki konusunda sorunlar yaşanabileceğini kaydeden Özkan, “İdare, savcılık, hakkınızı arayın. Sağlığınızdan vazgeçmeyin. İntihar, kanser veya kalp krizi yoluyla infaz edilmeyin, direnin” uyarısında bulunarak cezaevi koşulları hakkında bilgi veriyor. Cezaevinde hastalanan bir kişi olduğunda gardiyanların dikkatini çekmek için bütün güçle gürültü çıkartılması gerektiğinin altını çizen Özkan, kitabında şöyle devam ediyor: “Hastalandınız. Acil diye alarm düğmesine bastınız. Şansınız varsa en erken bir saatte sağlık kurumuna ulaşırsınız. Gece en acil ‘Hızır’ ambulans gelecektir. Ama onlar da cezaevine gelmekten kaçınırlar. O yüzden ilkyardım konusunda bilgilenin. Çok gürültü yapın ki hasta hastaneye kavuşsun. Kalp krizi diye alarm düğmesine bastığınızda gardiyanın ‘Ne var?’ diye size ulaşması 5 dakikayı bulur. Onun sorup hastayı çıkarması en erken 30 dakikada gerçekleşir. Özellikle saat 17.20 sonrası sakın hastalanmayın. Hele tecritte, kalp krizi falan geçirmeyin; ancak ölünüzü bulurlar.” ancak yolda ulaşan ikinci bir ambulanstaki doktor tarafından kalp masajı ile müdahale edilmek istenildiği, fakat başarılı sonuç alınamadığından Silivri Devlet Hastanesi’ne ölü duhul ettiğinden ibarettir.” Adalet Bakanlığı ise aile avukatlarının aksine, Kozinoğlu’na “ambulansın gelmesi üzerine bu araçtaki sağlık personelince mahallinde vakit geçirilmeksizin kendisine müdahale edildiğini” savunmuştu. Ben neden cezaevindeyim ABİDİN YAĞMUR MERSİN Duvara “Uyuşturucaya hayır /DevLis” yazdığı için 6 ay hapse mahkum olan liseli Çağdaş Doğan, cezaevinden yazdığı mektupta, “Bu ülkede insani bir tepki koymak terörist olmakla bir tutuluyor” dedi. Çağdaş Doğan, Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) gençlik örgütlenmesi olan Devrimci Liseliler (DevLis) çalışmalarına katılan onlarca gençten biriydi. Doğan, Yusuf Kalkavan Anadolu Lisesi’nde eğitim gördüğü 2006 yılında, okullarının karşısındaki bir binanın duvarına 2 arkadaşıyla birlikte “Uyuşturucuya hayır/DevLis” yazdı. Arkadaşlarının gözaltına alınması üzerine Doğan, olaydan bir hafta sonra kendi isteğiyle ifade vermeye gitti. Mersin Çocuk Mahkemesi kararıyla “kamu malına zarar vermek” suçundan 4 bin lira para cezasına çarptırılan Doğan, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla da 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. 3 ay önce teslim olarak girdiği Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden bir mektup gönderen Doğan, “Şimdi benim yatma nedenim sizce nedir? Bu ülkede insani bir tepki koymak terörist olmakla bir tutuluyor” dedi. KOZİNOĞLU’NUN AİLESİ ‘Doktor yoktu, müdahale edilmedi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Odatv’de yapılan aramalara ilişkin davada tutuklu iken cezaevinde yaşamını yitiren MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu’nun eşi Yeşim Kozinoğlu ile oğlu Özel Kozinoğlu’nun avukatları Taner Serim ve Tuğçe Duygu Köksal yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Kozinoğlu’nun kesin ölüm nedeninin halen Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen adli tahkikatın konusu olduğu hatırlatıldı. Bu tahkikat sonuçlan madan yapılabilecek her türlü spekülasyonun yersiz ve yasalara aykırı olacağı vurgulanan açıklamada, şöyle denildi: “Bu konuda münhasıran olayın kronik gelişimiyle ilgili olarak tarafımızdan tek bilinen, Kozinoğlu’nun rahatsızlandığı cezaevinde doktor bulunmadığından kendisine burada tıbbi müdahalenin yapılamadığı, Silivri Devlet Hastanesi’ne sevk için çağrılan ambulansta da doktor bulunmadığı, 125 gazeteci ve yazarın ortak imzasıyla ‘000KitapDokunan Yanar’ yayımlandı ‘AVUKATA HAKARET’ CEZASI Baran Tursun’un babasına hapis İZMİR (AA) İzmir’de “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle uyarı ateşi açılması sonucu yaşamını yitiren Baran Tursun’un babası Mehmet Tursun, savunma sırasında avukata hakarette bulunduğu gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Tursun, savunmasında, hakaret kastının bulunmadığını, sadece savunma yaptığını belirterek suçlamaları reddetti. Mahkeme, Mehmet Tursun’u “hakaret” suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Baran Tursun’un ölümüne sebep olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan polis memuru Oral Emre Atar ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış, yargılama sonunda 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Şık’ın kitabına 125 imzayla destek İstanbul Haber Servisi Ahmet ve Nedim’in Gazeteci Arkadaşları (ANGA), Odatv davası kapsamında tutuklanan Ahmet Şık’ın yayımlanmadan toplatılan kitabı “İmamın Ordusu”nu, toplam 125 gazeteci ve yazarın ortak imzasıyla “000KitapDokunan Yanar” ismiyle yayımladı. İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’nda okuyucuyla buluşan Ahmet Şık’ın yasaklı kitabı “000KitapDokunan Yanar”a imza atanlar, kitabın çıkışını PEN Türkiye Derneği standında düzenledikleri basın toplantısıyla duyurdular. Prof. Dr. Kitap 1 Aralık’ta kitapçılarda. (CİHAN ORUÇOĞLU) İbrahim Kaboğlu, Ercan Karakaş, Gazeteci Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe’nin de katıldığı açıklamada konuşan İsmail Saymaz, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in gazetecilik yaptıkları için tutuklanmalarını basın özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne, demokrasiye yönelmiş bir saldırı olarak gördüklerini söyledi. Saymaz, İmamın Ordusu’nun daha yayımlanmadan yasaklanmasının, demokrasiye ve özgürlüğe olan bağlılıklarını bilediğini ifade etti. Postacı Yayınevi’nden çıkan kitabın 10 TL fiyatla, 1 Aralık tarihinden itibaren tüm kitapçılarda satışa sunulacağı açıklandı. Emekli orgenerallere takipsizlik ? İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay başkanları Işık Koşaner, İlker Başbuğ, Yaşar Büyükanıt ve İsmail Hakkı Karadayı’nın da aralarında bulunduğu 8 emekli general hakkında, Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik’in suç duyurusu üzerine açılan ve savcı Hüseyin Ayar tarafından yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Suç duyurusunda generaller için darbeye teşebbüs suçlaması yer alırken soruşturma kapsamında şüpheliler ifadeye çağrılmadı. CHP’DEN AB’YE ODATV DOSYASI ANKARA (ANKA) CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Odatv davasını AB’ye taşımak için harekete geçti. Oyan, Odatv savcısı hakkında yaptığı suç duyurusu ile davanın ekli dosyalarına konulan iki ekonomik analizin İngilizce çevirilerini içeren bir dosya hazırlayarak AB’nin yetkili mercilerine iletmeye başladı. Yazılı bir açıklam yapan Oyan, CHP’nin Adalet Bakanı hakkında bir gensoru hazırladığını da belirtti. 66 muvazzaf Hadımköy’e ? İstanbul Haber Servisi Aralarında Orgeneral Bilgin Balanlı ve Korgeneral Korcan Pulatsü’nün de bulunduğu 66 subay Hasdal Askeri Cezaevi’nden Hadımköy’e sevk edildi. Hasdal Cezaevi’nin kapasitesinin yetmemesi üzerine Hadımköy’deki eski 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı Karargâh Binası’nın bir kısmı cezaevine dönüştürüldü. Sevk işlemi geçen hafta yapıldı. 5 kişiye 108 biner TL ? ANKARA (AA) Şans Topu’nda 5+1 bilen beş kişi, 108 bin 817 lira kazandı. Kazandıran numaralar; 3, 7, 9, 10, 24 + 10 olarak belirlenirken, 5 bilenler 1648’er lira, 4+1 bilenler 144 lira 70’er kuruş, 4 bilenler 17 lira 50’şer kuruş, 3 +1 bilenler 8 lira 95’şer kuruş, 3 bilenler 1 lira 95’er kuruş, 2 +1 bilenler 3 lira 15’er kuruş, 1 + 1 bilenler 1 lira 90’ar kuruş alacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle